Ana Sayfa Blog Sayfa 605

Ayça Kaşıkcı, BSH Gelişmekte Olan Pazarlar Bölgesi’nin İnsan Kaynakları Kıdemli Direktörü oldu

Ayça Kaşıkcı, 2019 yılında Türkiye İnsan Kaynakları Kıdemli Direktörü olarak katıldığı BSH Grubu’ndaki görevine, 2021 itibarıyla Gelişmekte Olan Pazarlar Bölgesi’nin İnsan Kaynakları Kıdemli Direktörü olarak devam ediyor. 20 yılı aşkın sektör tecrübesiyle Kaşıkcı, BSH Grubu’nda 130 ülkeyi kapsayan geniş bir coğrafyanın insan kaynaklarından sorumlu olacak.

Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesinden 1998 yılında mezun olan Ayça Kaşıkcı, Koç Grubu şirketlerinden Otokar’da profesyonel insan kaynakları kariyerine başladı. 2001 yılında, 14 yıl boyunca süren PepsiCo’da kariyer yolculuğuna devam etti. PepsiCo’nun içecek ve yiyecek operasyonlarında Ortadoğu ve Avrupa ülkelerini de kapsayan lokal ve global insan kaynakları yönetim rollerinde çalıştı.

PepsiCo’nun Türkiye’deki İçecek ve Yiyecek Operasyonlarının birleşme döneminde de insan kaynakları süreçleri sorumluluğunu üstlenen Kaşıkcı, son olarak 33 Avrupa ülkesinden sorumlu PepsiCo Avrupa İnsan Kaynakları Transformasyon Direktörü olarak görev yaptı. Kaşıkcı, BSH Türkiye’den önce Türkiye’nin en büyük hızlı moda şirketlerinden Koton’da İnsan Kaynakları ve Transformasyon Genel Müdür Yardımcısı olarak, İnsan Kaynakları, IT ve Proje Yönetimi alanlarına liderlik etti.

Sigorta sektörüne adım atan Vodafone, dijital sigorta servisini duyurdu

Vodafone, müşterilerine en iyi dijital deneyimi yaşatma hedefiyle yenilikçi ürün ve servisler sunmaya devam ediyor.

Sadece iletişim hizmetleri sunmanın ötesine geçerek her alanda müşterilerinin hayatına dokunmayı hedefleyen Vodafone, mobil finansal hizmetler ve perakende sektörlerinin ardından sigorta sektörüne de adım atarak Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş.’nin kurulduğunu duyurdu. Yeni şirketle birlikte faaliyet alanlarına “sigorta şirketi acenteliğini” de ekleyen Vodafone, müşterilerine dijital ortamda ayrıcalıklı sigorta teklifleri sunacak.

“Güvencem Yanımda” anlayışıyla hayata geçirilen Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri aracılığıyla sigorta alan Vodafone müşterileri, 1 hafta geçerli 5 GB mobil internet paketi kazanacak.

“Sigorta ihtiyaçlarında da müşterilerimizin yanındayız”

Geleceğin dijital servislerde olduğunu belirten Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Ergun: “Vodafone Türkiye olarak, her şeyin hızla dijitalleştiği dünyamızda doğrudan müşteri ihtiyaçlarına yanıt veren, müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran çözümler sunmaya odaklanıyoruz. Teknoloji hayatın her alanında var olmaya başladıkça, müşterilerimizin ihtiyaçları da farklılaşıyor. Müşterilerimiz, iletişim kurmanın yanı sıra iş, eğlence, alışveriş, bankacılık, sigorta gibi tüm ihtiyaçlarını tek bir platform üzerinden karşılamak istiyor. Bu doğrultuda biz de sadece iletişim hizmetleri sunmanın ötesine geçiyor ve dijitalleşmenin gücünü kullanarak dijital pazaryeri, finans ve sigorta hizmetleri sağlayıcısı olma yönünde adımlar atıyoruz. Son 4 yılda önemli yatırımlar yaptığımız Vodafone Yanımda’yı e-ticaretten sigortaya, finanstan gaming’e kadar her alanda her gün girilip işlem yapılan, kullanılan ve yaşayan bir uygulamaya dönüştürmeyi hedefliyoruz. Teknoloji üretimindeki avantajımızla müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu güvencelere uçtan uca bir dijital deneyimle erişebilmesi için sigorta sektörüne de adım attık ve abonelerimize ayrıcalıklı sigorta teklifleri sunmak amacıyla Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş.’yi kurduk. Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri sayesinde, bir yandan sigorta pazarının dijitalleşmesine katkıda bulunurken, bir yandan da müşterilerimizi dijital ortamda en uygun sigorta ürünleri ve özel faydalar ile buluşturacağız. Vodafone olarak, yenilikçi ürün ve servislerimizle müşterilerimizin dijital yol arkadaşı olmaya devam edeceğiz.”

Dijital kanallardan ulaşılabilecek

Müşterilerine ihtiyaç duydukları sigorta ürünlerine dijital kanallar üzerinden kolayca ulaşarak geleceği güvence altına alma imkânı sağlamayı hedefleyen Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri’nin sunduğu ürünlere Vodafone Yanımda uygulamasından ya da Vodafone Çağrı Merkezi’nden ulaşılabilecek.

Öğretmen ve öğrencileri tek yerde buluşturan uygulama: Gouru

Kullanıcılarına uzaktan öğrenimin tüm avantajlarını sunan Gouru, farklı bölgelerden insanlara en iyi eğitime ulaşma imkânı vererek eğitimde fırsat eşitliğini de getiriyor.

iOS ve Android cihazlar için geliştirilen Gouru ile kullanıcılar, okul eğitiminden müzik ve spora, yabancı dilden sanat ve bilgisayara, toplam altı ana kategori altında özel ders veren öğretmenlere diledikleri her yerden ulaşma fırsatı buluyor.

Gouru uygulamasını App Store veya Google Play‘den indirebilirsiniz.

Temel teknolojik araç gereçlerin gelişimi ile birlikte uzaktan öğrenim teknolojileri de büyük bir hızla gelişiyor. Online veya yüz yüze özel ders almak ve vermek isteyenleri tek bir platformda buluşturan Gouru uygulaması, sunduğu özelliklerle geleneksel eğitime güçlü bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Öğretmen bulmanın kolay yolu: Gouru

App Store ve Google Play üzerinden ücretsiz indirilebilen, Gouru’da özel dersler sadece okul dersleri ile sınırlı da değil. Kullanıcılar okul derslerinin yanı sıra müzik, spor, yabancı dil, sanat, bilgisayar olmak üzere toplam altı ana kategori altında piyanodan yogaya, programlama dillerinden aşçılığa kadar uzanan toplam 37 alt kategorideki dersler ile diledikleri tüm özel derslere ulaşabiliyor.

Günümüzde özellikle önemi daha da artan uzaktan öğrenimin sağladığı tüm avantajları kullanıcılarına sunan uygulama sayesinde farklı bölgelerden insanlar en iyi eğitime ulaşma imkânından da faydalanabiliyor. Eğitimde fiziksel sınırları ortadan kaldıran Gouru, öğrencilerin öğretmenlerin takviminden kendilerine uygun gün ve saati seçerek diledikleri yerde ve zamanda özel ders almalarını sağlıyor. Öğrenciler bulundukları harita üzerinden konum seçerek istedikleri yerde kendilerine en yakın öğretmenleri hızla bulabiliyor.

“Yurt dışına açılmayı hedefliyoruz”

Gouru uygulaması hakkında açıklamada bulunan Gouru Kurucusu Kerem Kırtıl, “Pandemi tüm alanlarda olduğu gibi eğitim dünyasında da dinamikleri kökten değiştirdi. Artık hemen hemen her şeyin online yapıldığı yepyeni bir dönemdeyiz. Böylesi bir dönemden geçerken herkesin aynı kalitede eğitim alabilmesini mümkün kılmak, eğitimde fırsatı eşitliği yaratmak adına bu uygulamayı hayata geçirdik. Şu ana kadar 5 binin üzerinde kullanıcıya ulaştık. Zengin özel ders içeriklerimizi de sürekli genişletmeye devam ediyoruz. Hedefimiz ilerleyen dönemde yurt dışına açılmak.” dedi.

Teknopark İstanbul, Azerbaycan’da Yüksek Teknoloji Park’ının kurulmasına destek olacak

Yüksek teknoloji şirketlerini bir arada barındıran merkezlerden biri olan Teknopark İstanbul, Azerbaycan İnovasyon Ajansı’yla “Yüksek teknolojiler alanında işbirliği” konulu mutabakat imzaladı. Mutabakatta tarafların gelecekteki ortak faaliyetlerini yansıtan maddeler yer alırken ortak Yüksek Teknoloji Parklarının kurulmasını planlandığı vurgulanıyor.

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinin yüksek teknoloji merkezi haline getirilmesi için imzalanan anlaşma bölgede teknolojik bilgi seviyesinin yükseltilmesi ve genç profesyonellerin yetiştirilmesi amacıyla kuluçka, hızlandırma ve teknoloji transfer programları ile bilgi ve tecrübe paylaşımının yapılmasını kapsıyor.

Karabağ’ın Azerbaycan yönetime geçmesinin ardından Azerbaycan’da bölgenin kalkınması için önemli çalışmalar yürütülüyor. “Karabağ’ın tarihinin yeniden yazılmasına yönelik Azerbaycan İnovasyon Ajansı’nın yürüttüğü çalışmalara destek olmaktan mutluluk duyuyoruz.” diyen Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu: “Türkiye’de yüksek teknoloji ve özellikle derin girişimciler alanında edindiğimiz tecrübeleri Azerbaycan’a aktaracağız. Anlaşma kapsamında kurulacak teknoloji parklarında yüksek teknolojili ürünlerin geliştirilmesi için destek sunacağız. Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da bilimsel bilginin sanayiyle buluşturulmasında, genç mühendislerin istihdam edilmesinde, genç girişimcilerin fikirlerini hata geçirmesinde önemli katkılar sunacağımıza inanıyoruz.” diyor.

Teknopark İstanbul ile Azerbaycan İnovasyon Ajansı Başkanlığı arasında yakın zamanda üst düzey görüşmeler planlanıyor. Bu görüşmelerde anlaşmanın kapsamı ve atılacak adımların netleştirilmesi hedefleniyor.

500 Istanbul, 30 milyon Euro’luk ikinci girişim sermayesi yatırım fonunu kurdu

Türkiye ve Doğu Avrupa’da erken aşama girişimlere odaklanan 500 Istanbul, ikinci girişim sermayesi yatırım fonunu kurdu. 30 milyon Euro’luk hacme sahip yeni fonla, erken aşamadaki teknoloji şirketlerine ilk yatırımda 500 bin Euro’ya kadar kaynak sağlanması öngörülüyor.

500 Istanbul’un Kurucu Ortağı Enis Hulli, aynı ilk fonda olduğu gibi, şirketlerin uluslararası alanda teknoloji ihraç etmelerine imkan sağlamayı hedeflediklerini söylüyor ve ekliyor: ”Bu sayede küçük firmalar büyüyerek, yeni istihdam alanları yaratıyor ve ülkelerin ekonomilerine, özellikle bu zor dönemlerde büyük katkılar sağlıyor.”

ABD merkezli yatırım fonu 500 Startups ile ortak olarak Enis Hulli ve Rina Onur Şirinoğlu tarafından 2016’da kurulan girişim sermayesi yatırım fonu 500 Istanbul, geride kalan 4 yılda Türkiye ve Doğu Avrupa’da küçük ölçekli 40 teknoloji şirketine yatırım yaparken, bu şirketler toplamda 430 milyon doların üzerinde ek yatırım aldı. Böylelikle 2 bin 100 kişiye yeni istihdam alanı yaratılırken, portföyün yıllık cirosu 130 milyon dolara ulaştı ve bu cironun %94’ü teknoloji ihracatı olarak döviz cinsinde gerçekleşti.

“500 İstanbul, girişimleri uluslararası arenaya çıkarıyor”

İlk Fonda yaratılan değer ve etkinin ardından 500 Istanbul Türkiye ile Romanya, Ukrayna, Yunanistan ve Bulgaristan’da gelecek vadeden erken aşama girişimler için yeni fonu 500 Istanbul II’yi hayata geçirdi. TC Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın da desteğini alan 30 milyon Euro’luk bütçeye sahip fonla, öncelikle Türkiye’de teknoloji ihraç etme hedefi ile yola çıkan girişimlerin desteklenmesi amaçlanıyor. 500 Istanbul Kurucu Ortağı Enis Hulli, Türkiye’deki girişimlerin önemini özellikle belirterek, yeni fonlarını şöyle anlatıyor:

“500 Istanbul, bölgedeki korunabilir teknolojiye sahip şirketlere yatırım yapmak amacı ile kurulmuş bir girişim sermayesi yatırım fonu. Büyük pazarları hedefleyen erken aşama teknoloji girişimlerine yatırım yaparak, onların global ölçekte teknoloji ihraç eden firmalara dönüşmelerine destek oluyoruz. Özetle, 500 Istanbul bu girişimlerin ilk yatırımcısı olmayı ve 500 Startups’ın global bağlantılarını da kullanarak iş geliştirme, takım oluşturma ve uluslararası büyümelerine destek vermeyi hedefliyor. İlk fonumuzda bu amaçları gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Yeni kurulan fonumuzla, özellikle Türkiye’de gelecek vadeden teknoloji şirketlerine destek vermeyi sürdüreceğiz. Yapacağımız 500 bin Euro’ya kadar ilk yatırımların devamında, girişimlere 2 milyon Euro’ya kadar ek yatırım yapmayı planlıyoruz.”

“Türkiye’nin en hızlı büyüyen mühendislik hauvuzuna sahip”

500 Istanbul’un diğer kurucu ortağı Rina Onur Şirinoğlu ise Türkiye’nin yıllık yüzde 16.5 ile Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde en hızlı büyüyen mühendislik havuzuna sahip ülke olduğunu belirtiyor. Türkiye’den özellikle teknoloji alanında çok başarılı girişimcilerin çıktığını vurgulayan Rina, “Türkiye, EMEA’da en hızla büyüyen mühendislik havuzuna sahip. Ancak maalesef, girişimlere yapılan yatırım miktarı kişi başı 1 doları ancak geçiyor ve 2010-2020 yılları arasında senelik ortalama 100 milyon dolar seviyelerinde kaldı. Buna rağmen, bölgedeki ülkelerin çok üzerinde başarılı girişimler çıkaran ülkemiz, 2018’den bu yana toplamda 3.3 milyar dolarlık çıkış hacmiyle, bu alanda Avrupa ve Asya’da önde gelen ülkeler arasında. Daha da umut veren nokta ise Türkiye’de satın alma yapan firmaların ülkemize, ürün, pazar, takım gibi farklı sebeplerle hem Doğu hem de Batı’dan geliyor oluşu. 500 Istanbul yaptığı her 1 dolarlık yatırıma karşılık, yurtdışından 65 dolar ek yatırım çekmeyi başardı. Ülkemizdeki mühendis potansiyeli, yurtdışından yatırımcıların artan ilgisi ve satın almalar da göz önüne alındığında, Türkiye yatırımcılar için dünyada en karlı pazarlardan biri” diye konuşuyor.

Online danışmanlık platformu Edvays üzerinden 6 ayda 20 bin dakika görüşme gerçekleşti

Eylül 2020’de hikayesini paylaştığımız yerli danışmanlık platformu Edvays, ilk 6 ayında; psikolojik danışmanlık, spor ve diyet, kişisel gelişim, girişimcilik ve hukuksal danışmanlık alanlarında toplam 20 bin dakika görüşmeye ev sahipliği yaptığını duyurdu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Edvays Kurucusu Şafak Tozar, amaçlarının yalnızca bulaş riskini ortadan kaldırmak değil, alanında uzman kişilerden profesyonel destek almayı herkes için erişilebilir kılmak olduğuna dikkat çekerek platformun işleyişine ilişkin ayrıntıları paylaştı: “Kullanıcıların tercih edeceği iletişim yöntemi ne olursa olsun, tüm süreç ek bir uygulama gerekmeden Edvays altyapısı üzerinden kolayca tamamlanabiliyor. İletişime geçilmek istenen uzmanların seçilerek gün ve saat belirlenmesi yeterli. Ardından randevu oluşturularak uzmanla görüşülebiliyor. Böylece tek tıkla profesyonel destek almak mümkün oluyor. Dileyenler uzmanlarla bir araya gelmek için 25 ya da 55 dakikalık görüntülü görüşme randevusu talep edebiliyor ya da görüşmeyi mesajlaşma yöntemiyle yazılı olarak da yapabiliyor. Bunların hiçbirini tercih etmeyen kullanıcılar, ‘ücretli soru sorma’yı seçerek istediği uzmana bir soru sorma hakkı kazanıyor, sorulan soru 48 saat içinde yanıtlanıyor.”

Global pazara doğru emin adımlarla ilerliyor

Uzaktan görüşmenin iletişimin yeni normali olduğuna ve tüm dünyada kalıcı hale geleceğine değinen Şafak Tozar, Edvays olarak hedeflerine de değindi: “Henüz 6 aylık yeni bir girişim olmamıza rağmen, son 6 ayda toplamda 20 bin dakikalık görüşmeye ev sahipliği yaptık. Psikolojik danışmanlık, girişimcilik, kişisel – kurumsal gelişim, hukuksal danışmanlık, spor ve diyet kategorilerinin öne çıktığı bu görüşmeler, özellikle gelişime önem veren büyük bir kitlenin tercihi oldu. Şimdiden online mentor ya da online uzman arayışında olan herkes için önemli bir buluşma noktası olarak konumlanan platformumuz, çok yakında globale açılmaya hazır hale gelecek. 6 ay boyunca yaptığımız çeşitli güncellemelerin ardından şimdi de yabancı dil desteği ve yurt dışındaki uzmanların kullanımı için geliştirdiğimiz yeni arayüzümüzle global pazara doğru emin adımlarla ilerliyoruz.”

Kısa film nasıl çekilir ve çekim esnasında nelere dikkat edilmelidir?

Sanata az da olsa merakı olan herkes için teknolojinin gelişen imkanları pek çok kolaylık sunuyor. Bu da teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda çağımızı bir yerde görsel sanatlar ve özelde de sinema konusunda biraz daha ön plana çıkarıyor.

Bir şeyleri sinema teknikleri ile anlatmak günümüzün en popüler sanatsal yöntemlerinden biri. Bugün her birimizin ceplerinde bulunan telefonların kamera kalitelerinin oldukça yüksek olması ve video düzenleme programlarının eskiye nazaran çok daha ulaşılabilir olması herkesin amatör düzeyde de olsa kendi filmini çekmesinin olanaklarını oldukça kolaylaştırmış oldu.

Bu ve bunun gibi nedenlerden dolayı bir şeyler anlatmak isteyen ya da oyunculuğunu göstermek isteyenlerin ilk tercihleri ellerine telefonlarını alarak bir şeyler çekmek. Tabii ki burada bahsedeceğimiz şey amatör düzeyde çekilen videolar değil. Sinemaya yönelik bir şeyler öğrenmek veya öğrendiklerini uygulamak isteyenlerin ilk durağı olan kısa film çekimi.

Gelin bir kısa film nasıl çekilir, çekim esnasında nelere dikkat edilmelidir daha yakından bakalım.

İyi bir konuya değinin.

Sinema filmleri tabii ki her şeyden önce bir konu etrafında şekillenmeli ve bir hikaye anlatmalı. Tabii ki bazı deneysel filmlerde hiçbir konudan bahsedilmediği de oluyor. Ancak bu tip filmler dahi kendi evrenlerinde bir şeylerin etrafında şekilleniyor.

Bu nedenle iyi bir kısa film çekmek için her şeyden önce bir derdinizin olması gerekiyor.

Çekeceğiniz filmin konusunun bir mesaj barındırmasında fayda var. Bu şekilde daha çok insanın ilgisini çekebilecek bir işe imza atmış olursunuz.

Filmi çekmeden önce doğru konuyu ve hikayeyi belirlediğinizden emin olun. Çünkü filmin hikayesini tam oturtmadan film çekme kararı vermek ve kervan yolda düzülür mantığında ilerlemek hiçbir şekilde sinema jargonları nezdinde uygulaması mümkün olmayacak bir mantıktır.

Hayata objektiften bakma alışkanlığınız olsun.

Nasıl ki film çekerken bir sahnenin görüntüsü o ana ilişkin duyguyu en güzel şekilde veriyor bu durum kısa film için de geçerlidir. Bu yüzden elinize kamerayı alıp doğrudan film çekmeye başlamayın. Hayata bir de kameranın arkasından bakma noktasında biraz tecrübeniz olsun.

Bu tecrübe, her şeyden önce sahne oynanırken onu en etkileyici nasıl gösterebileceğinizi anlayabilme ve kamerayı o etkileyici açılardan sahneye koymaktır. Bu da tecrübeyle kazanılan bir yetidir.

Gerekli ekipmanları iyi tespit edin.

Kısacası filminizin düşük bütçeyle yapılacağını varsayarak hareket edin ki muhtemelen öyle olacak, çekimlerinizi birkaç planda yapabileceğiniz ve mümkün mertebe az ekipman kullanacağınız şekilde planlayın.

Bugün kaliteli bir kulaklığın mikrofonu, iş görecek ölçüde mikrofon olarak kullanılabiliyor. Ücreti görece az olan ışık kaynakları her türlü iyi aydınlatmayı sağlayacak şekilde kullanabileceğiniz ekipmanlar.

Bu noktada en çok ihtiyaç duyacağınız ekipman ise kesinlikle kameranız ile sabit bir şekilde çekim yapmanızı sağlayacak bir tripod. Özellikle dış çekim yapmak zorundaysanız bir gimbıl da tavsiye ediyoruz. Ancak gimbıllar görece daha pahalı olduğu için tripodu ilk etapta tercih edebilirsiniz.

Teknik düzeyde yeterli bilgi edinmeden başlamayın.

Her işte olduğu gibi kısa film çekmek için de teknik birtakım konuları bilmeniz gerekir.

Her şeyden önce sinema çekim planlarına dair bir bilginiz olmalı. Çekim planlarını bilmeden çektiğiniz görüntüler sahnenin tümüyle seyirci tarafından anlaşılmasını zorlaştırabilir. Bu yüzden her şeyden önce sinema çekim planlarına yönelik bir bilgi edinmeye gayret edin.

Filmin kamera ile çekimi esnasında bilmeniz ve dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da ışık meselesi. Mekanlarda en aydınlık görüntüyü ve ışığın hangi açıdan vurması gerektiğine dair düzenlemeleri yapmak için bu konuda da bilgi edinmenizde fayda var.

Gelgelelim filmin çekiminden sonrası ile ilgili montaj konusunda da bilmeniz gereken hususlar var.

Her şeyden önce filmi nerede yayınlayacağınıza bağlı olarak videonun formatını iyi belirlemelisiniz. Tek bir kamera ile çekim yaptıysanız bu konuda biraz daha rahat olabilirsiniz. Ancak birkaç kamera ile çekim yaptıysanız bu kameraların formatlarını birbirleri ile uyumlu hale getirmelisiniz. Bunu yapabilmek için farklı programlar mevcut. Video formatlarından istediğiniz formatı birinden diğerine bu aracı kullanarak çevirebilirsiniz.

Teknik düzeyde bilmeniz gereken bir diğer konu da filmin montajı ile ilgili bilginizin olması. Bunun için de iyi düzeyde bir video düzenleme programı kullanma bilginiz olmalı. Sahnelerin etkileyiciliğini çekim yaparken kameranın pozisyonu ile sağlayabileceğiniz gibi montaj esnasında çektiğiniz bu görüntüleri arka arkaya doğru bir şekilde ekleyerek de sağlayabilirsiniz.

Eğer çekimi telefonunuzla yapacaksanız manuel kamera kullanımına imkan tanıyan bir telefonla yapmanızda fayda var. Bu şekilde çekim yapan telefonlarda ISO değeri ve pozlama değerlerini elinizle yaparak görüntünün etkileyicilik düzeyini arttırabilirsiniz. Tabii ki bunu nasıl yapacağınıza dair de temel düzeyde de olsa bilginizin olması gerekiyor.

Burada tabii ki çok temel boyutta konuyu ele almaya çalıştık. Ancak kısa film çekimi adeta bir derya deniz. Dolayısıyla konunun daha kapsamlı ele alındığı kaynaklardan senaryo yazımı, storyboard çizimi ve işlevi, çerçeveler, ölçeklemeler, mercekler gibi çok daha teknik konular hakkında en azından biraz kaynak araştırması yaparak bilgi edinmenizi tavsiye ederek bitirelim.

Yerli yazılım şirketi Kolay İK, kadınlar için Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladı

İstihdamda cinsiyet eşitliğinin sağlanamaması, tüm dünyada sektörlerin başlıca sorunları arasında yer alıyor. Özellikle teknoloji çağında daha da önem kazanan yazılım, erkek egemen sektörlerin başında geliyor. Statista verilerine göre 2020 yılında yazılım geliştiricilerin %91,5’ini erkeklerin oluşturduğu, kadın geliştiricilerin oranının ise yalnızca %8 olduğu görülüyor.

Bu tablonun önüne geçmek için dünya genelinde pek çok şirket çalışma başlatırken önemli bir adım da yerli personel yönetim yazılımı Kolay İK’dan geldi. Şirket, Birleşmiş Milletler’in toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için çalışan örgütü UN Women’ın hazırladığı Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (WEPs) imzaladığını duyurdu.

“Kalıplaşmış yargıları kırmak için somut adımlar atılmalı”

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kolay İK Kurucu Ortağı Gizem Sevinç, “Her sektörde olduğu gibi teknoloji ve yazılım sektörlerinde de cinsiyet eşitliği önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunun önüne geçmek için izlenmesi gereken yol ise ‘Kadınlardan mühendis olmaz’ gibi kalıplaşmış yargıları kırmaktan geçiyor. Tam da bu noktada eyleme dökülmeyen destekçi söylemlerden sıyrılmak ve somut adımlar atmak gerekiyor.

Kolay İK olarak biz de kendi bünyemizde oluşturduğumuz cinsiyet eşitliğine dayalı atmosferi daha ileriye taşımak ve yaptığımız uygulamaların teknoloji ve yazılım sektöründeki yaygınlığını artırmak amacıyla Birleşmiş Milletler’in Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne (WEPs) imza attık. Bu kapsamda kadınları güçlendiren iş uygulamalarını teşvik etmek için WEPs ekosistemiyle işbirliği yapacak, eşit değerdeki işler için eşit ücret, cinsiyete duyarlı tedarik zinciri uygulamaları ve işyerinde cinsel tacize karşı sıfır tolerans gibi pek çok alanda çalışmalar geliştireceğiz” dedi.

“Amacımız kadın istihdamını yüzde 50’nin üstüne çıkarmak”

Kariyerine yazılım sektöründe başladığına ve bu süreçte karşılaştığı cinsiyetçi tavırlara rağmen mücadelesini sürdürdüğüne de değinen Gizem Sevinç, “Kadınlar, özellikle yazılım sektöründe ve teknoloji üretiminde önemli bir konuma sahip. Ne var ki kimi davranış biçimlerini içselleştirmeleri, zaman zaman bu gerçeği görmelerine engel oluyor. Üniversitede bilgisiyar mühendisliği alanında eğitim aldım ve sektörde karşılaştığım engellere rağmen, başarılı bir yazılım şirketinin kurucu ortakları arasında yer aldım.

Bugün ise kadın mühendis ve yazılımcıların cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalıklarını artırarak sektöre örnek olmak sorumluluğunu üstleniyoruz. Şu anda Kolay İK’nın bünyesinde hem yönetim hem de çalışan düzeyinde görev alan kadınların oranı %39. Hedefimiz, WEPs doğrultusunda yapacağımız çalışmaların da katkısıyla kadın istihdamını %50’nin üstüne çıkarmak ve bu uygulamalarla sektöre örnek olarak yaygınlaşmasını sağlamak” diye konuştu.

Yerli girişim BEE’O Propolis, yeni turda AK Portföy GSYF’den yatırım aldı

Yerli propolis üreticisi BEE’O Propolis, EKA,TİKAD ve DCP fonlarından sonra Ak Portföy GSYF’den aldığı yeni yatırım ile hızla büyümeye devam ediyor!

Oğlunun bağışıklık sistemi sorununa, kendi ürettiği propolis ve arı sütü ile çare bulan ve bu ürünlerden herkesin faydalanması için BEE’O Propolis markasını eşi Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve hocası Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte İTÜ Arı Teknokent’te kuran Aslı Elif Tanuğur Samancı ödüllü bir kadın girişimci. Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, BEE’O Propolis firmasına, ilk olarak 2015 yılında Diffusion Capital Partners (DCP) dan yatırım aldıktan sonra, 2018 yılında kadın girişimciliğine önemli destek veren TİKAD A.Ş. ve EKA A.Ş’den de yatırım almıştı. Bu desteklerden sonra hem yurtiçi hem yurt dışında hızla büyüyen BEE’O Propolis, son olarak Ak Portföy GSYF’den yatırım aldı.

BEE’O Propolis’in, Ar-ge çalışmasından ortaya çıkan bir patentle üretilmesi sonrasında globalde rekabet eden güçlü bir şirkete dönüşümünün hikayesini büyük bir memnuniyetle ve takdirle takip ettiklerini belirten Ak Portföy Genel Müdür Yardımcısı Göktürk Işıkpınar, Ak Portföy GSYF yatırımı ile ilgili şunları söyledi: “Ülkemizin dünyada en büyük ikinci arı ürünleri üreticisi olması, bu sektörde katma değerli üretimi yakalayabilmemiz için bize büyük bir fırsatı işaret ediyordu. BEE’O Propolis’in tam bu noktada, Kurucu ortaklarının vizyonu ve gayretiyle, DCP’nin sermaye ve bilgi birikimi desteğiyle, %100 yerli üretim yaparak, global pazarda rekabet edebilen bir firma olması, yatırım yapmamızda önemli etken oldu. BEE’O Propolis ayrıca Anadolu’nun endemik bitki örtüsünden, eşsiz besleyici ve koruyucu nitelikler barındıran “Anadolu Propolisi’ini üretti ve 15 ülkeye gerçekleştirdiği ihracat ile global pazarda katma değerli ürünleri ile rekabet eden bir şirket haline gelerek muazzam bir başarı hikayesine imza attı. Fonumuzun yatırımı ile bu başarı hikayesine ortak olmaktan ve önümüzdeki beş yıl içerisinde BEE’O Propolis’i 3 kat daha büyütmeyi hedefleyerek bu başarı hikayesini daha ileri noktalara taşıyacak ekibin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. BEE’O Propolis’in Türkiye’de olduğu gibi global pazarda da liderlik pozisyonuna yükselmesini hedefliyoruz.” dedi.

“TOBB Türkiye 100” Listesinde En Hızlı Büyüyen 5. Şirket

BEE’O Propolis, Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerinin sıralandığı “TOBB Türkiye 100” listesinde bu yıl 5. sırada yer aldı. Aslı Elif Tanuğur Samancı, ‘‘Türkiye’de BEE’O ve BEE’O UP markaları, ABD ve Avrupa’da ise BEE&YOU markamız ile besin içeriği korunmuş propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği gibi doğal arı ürünlerinden oluşan katma değerli damla, boğaz spreyi, burun spreyi, şurup, tablet, shot vb. farklı formüllerde inovatif ürünler üretiyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde uzman gıda mühendislerimiz ile geliştirdiğimiz patentli özütleme yöntemimiz ve geliştirdiğimiz projeler ile ulusal ve uluslararası arenalarda 37 farklı ödüle layık görüldük. 6000 metrekarelik tesisimiz, 5000 sözleşmeli arıcımız, 500.000 arı kovanımız ve 180 kişilik uzman kadromuz ile Türkiye’nin en büyük, yerli propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği ve ham bal üreticisiyiz. Hepsi %100 doğal ve organik katma değerli ürünlerimizi 15 ülkeye ihraç ediyoruz. Ak Portföy GSYF’den aldığımız bu yeni yatırım ile Anadolu propolisini bir dünya markası yapma yolunda daha da büyük adımlar atarak ilerleyeceğiz. Bu yatırıma layık görüldüğümüz için çok mutlu ve gururluyuz.’’ dedi.

TİKAD ve TİKAD Yatırım Başkanı Nilüfer Bulut: “Tüm dünyada kadın girişimci havuzunun genişlemesi, girişimcilik kültürünün yaygınlaşması ve daha fazla kadın girişimcinin ekosisteme dahil edilmesi için her açıdan kolaylaştırıcı çalışmalar yürütülmeli ve çeşitli yatırım modelleriyle teşvik fırsatları yaratılmalıdır. Bu hem ülkemizin ekonomik potansiyelini değerlendirmeye, hem de kadınların iş dünyasında hak ettikleri yeri almasını sağlamaya önemli bir katkı sunacaktır. Nitekim, Türkiye’nin en güçlü sermaye gruplarının başında yer alan işkadınlarının oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşu olan TİKAD, bunu bir toplumsal görev kabul ederek, TİKAD Yatırım fonunu kurdu. Çünkü inanıyoruz ki, girişimciliğin yolunu açacak en etkili yaklaşım girişimcinin sadece işletmesini kurma aşamasında desteklenmesi değildir, işletmesinin faaliyetlerinin devamı için ihtiyaç duyduğu bütün desteğin ona verilmesidir. İşletmelerinin uzun vadeli planlamalar yapabilmesini ve şirketlerinin büyümesini sağlayacak şey budur. TİKAD Yatırım bu hedefe katkı sunuyor. Yatırım fonumuzdan finansal destek verdiğimiz girişimci kadınlarımızı TİKAD her aşamada desteklemeyi, tüm network ağımızın içine dahil edilmelerini sağlayarak sürdürüyor. Biz iş dünyasında büyük ölçekli işletme sahibi kadınların sayılarının artmasına katkı vermeyi kendine misyon edinmiş bir sivil toplum kuruluşuyuz. O nedenle Türkiye’de ilk defa böyle büyük bir sermayeyle kadından-kadına destek fonunu kurduk. Ne kadar büyük bir ihtiyaca cevap verdiğimizi, BEEO’ya yaptığımız yatırımın sonuçları gösteriyor. Aslı Elif Tanuğur Samancı başarılı bir girişimci olarak ülkemizin kaynaklarıyla bir uluslararası marka yaratma yolunda ilerliyor. Bizler gibi şimdi, yanında Ak Portföy GSYF’nin de olması, inanıyorum ki BEEO markasının gücüne güç katacağı gibi, yeni girişimci kadınlarımıza da ilham olacaktır.” dedi.

“Kadın Girişimciye Yatırım Yapmalı”

Tikad Yatırım YK Başkan Yardımcısı ve ESAS Holding YK Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı; “Kadınların ekonomiye ve iş gücüne katılımı büyük önem taşıyor. Ne yazık ki ülkemizde işgücüne katılım oranında kadınla erkek arasında çok ciddi bir fark var. Her 10 kadından yalnızca 3’ü istihdama katılabiliyor. Pandemi sürecinde bu pay daha da azalmış durumda…Böylesine önemli bir potansiyeli değerlendirmek ve ekonomiye katmak için devlet, sivil toplum ve özel sektör daha fazla birlikte çalışmalıyız.

Bu anlamda, hem ülkemizin ekonomik potansiyelini arttıracak, hem de daha çok kişiye istihdam sağlayacak kadın girişimcilerin sayılarının artmasını çok önemsiyorum. Biz TİKAD olarak kadınlara destek vermek, kadın girişimciliğinin yolunu açmak için TİKAD Yatırım’ı kurduk. Kadından kadına verilen bir can suyu gibi nitelenebilecek yatırım fonumuzla girişimci kadınları desteklemeyi ve iş dünyasında işletme sahibi kadınların sayılarının artmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda BEE’O Propolis’e ve kurucusu Aslı Elif Tanuğur Samancı’ya da markasını ve iş kapasitesini büyütmesi için yatırım yaparak destek olduk. Yurtdışında da önemli başarılara imza atacağına inandığımız BEE’O Propolis’e, Ak Portföy GSYF’nin de yatırım yapması, bizi daha da yüreklendirdi. Daha fazla kadın girişimciye imkan sağlamaya ve ülkemizde kadın girişimciliğini arttırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle tüm üretken, yaratıcı, çalışkan kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum”.

BEE’O Propolis’in mevcut hissedarları ile Akportföy GSYF arasındaki hisse devir ve ortaklık anlaşmalarının imza süreci tamamlanmıştır. Söz konusu hisse devrinin, gerekli yasal onaylar dâhil olmak üzere hisse devir sözleşmesi kapsamında yer alan ön şartların gerçekleşmesi akabinde tamamlanması planlanmaktadır.

İzmir merkezli paylaşımlı elektrikli araç girişimi: ZOOP

2013 yılında İzmir’de kurulmuş bir Türk elektrikli mini mobilite şirketi olan Kodeco, paylaşım ekonomisi pazarında büyüyen akıllı ve çevre dostu ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için ZOOP’u bir teknoloji scale-up fırsatı olarak pazara sunuyor.

Yoğun kentsel alanlardaki trafik ve park sorunları, toplu taşıma duraklarına ve alışveriş merkezlerine gidip gelme gibi sorunlarını farkeden Kodeco’nun kurucusu ve CEO’su Kerem Odabaşı, kolları sıvadı ve ZOOP’u İzmir‘de hayata geçirdi.

Kısa mesafe ulaşım aracı: ZOOP

ZOOP’u anlatmak gerekirse; kısa mesafe paylaşımlı ulaşım servisi sunan bir mini mobilite platformudur. ZOOP özellikle ilk / son mil ve kısa mesafe segmentlerini hedeflemektedir. ZOOP, ekonomi ihtiyaçlarını, güvenlik, konfor, boyut, mikro hareketliliğin ve otomobil paylaşımının bir arada karşılayamayacağı bir birleşim olarak ele almayı amaçlamaktadır. Sıkışık kentsel alanlar, kent içi ve banliyö ulaşım merkezlerine gidip gelme, üniversite kampüsleri, alışveriş merkezleri, turizmin ana kullanıcılar arasında olması beklenmektedir.

Tercih edilen büyüme modeli, araç üretim lisansları, yerel operatörlere franchising ve araç servisi olacaktır, eklenti hizmetleri’nın de bir gelir kaynağı oluşturması hedeflemektedir. Kodeco’yu farklılaştıran ve ürün ve hizmet kalitesini destekleyen fikri mülkiyet, mühendislik ve endüstriyel tasarım, grafik ve kullanıcı arayüz tasarımı, mobil ve gömülü sistem yazılımları, markalaşma, tescil edilmiş veya tescillenmektedir.

ZOOP’un kullanımı

Cep telefonu uygulaması aracılığıyla paylaşım platformuna ulaşılabiliyor. Araçların nerde olduğu, uygunluk durumu, şarj durumu mobil uygulamadan görülebiliyor ve dakikalık olarak kiralanabiliyor. Araç içindeki dokunmatik ekran üzerinden araç fonksiyonları, enerji tüketimi, güneş enerjisinden kazanımı ve navigasyon gibi özelliklere ulaşılabiliyor. Aynı zamanda bu ekran üzerinden araç size farklı turistik ve deneyim rotaları da sunabiliyor.

Kodeco’nun hedefleri

Araç sayısını bayi işletmesi üzerinden büyütmek, yatırımla beraber yurtdışına hızlı bir büyüme planı var. Gelecekte araç donanım platformu üzerinden benzer bir çok ek digital hizmetin verilmesi planlanıyor. Araç üstünden sunulabilecek ek yazılım tabanlı hizmetlere sahip firma ve girişimciler ile işbirliği çalışmaları şimdiden başlamış durumda.

ZOOP henüz yatırım almadı. KODECO imkanlarıyla ZOOP’a kuluçka yaratıldı. Yatırım ile birlikte ZOOP şirketleşerek spin-off etmiş olacak. Ulusal ve uluslararası yarışmalardan maddi ödüller ve kamu ARGE desteklerinden yararlandı.