Ana Sayfa Blog Sayfa 544

BKM verilerine göre 2021’in ilk yarısında 709 milyar TL tutarında kartlı ödeme gerçekleşti

Bankalararası Kart Merkezi‘nin (BKM) açıkladığı verilere göre haziran sonu itibarıyla Türkiye’de 79,8 milyon adet kredi kartı, 141,5 milyon adet banka kartı ve 50 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2020 yılının haziran ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 11’lik, banka kartı adedinde yüzde 3’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 43’lük artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 271,3 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 oranında artış gösterdi.

Kartlı ödemeler hayatın her alanında tercih edilmeye devam ediyor. Vergiden bireysel emeklilik ödemesine, uzaktan alışveriş imkânı sunan e-ticaretten sigorta ödemelerine ve hatta bağış ödemelerine kadar birçok alanda kartlarla ödeme yapılabiliyor. Bunun sonucunda, teması ve para üstü derdini ortadan kaldıran, zaman kazandıran ve üzerimizde nakit taşımamıza gerek kalmadan günlük hayatımızı kolaylaştıran kartlı ödemeler giderek yaygınlaşıyor.

Bu yaygınlaşmayla birlikte 2021 yılının ilk altı ayında kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 42 artarak 709 milyar TL oldu. Kartlı ödemelerde gerçekleşen yüksek büyümede, 2020’nin 2. çeyreğinde pandeminin yoğun günlerinde alınan tedbirlerle beraber kartlı ödemelerde meydana gelen yavaşlama (baz etkisi) da etkili oldu.

Yılın ilk altı ayında kartlı ödemelerin 588,6 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 111,5 milyar TL’sinde banka kartları, 9,2 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 40, banka kartı ile ödemelerde yüzde 47 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 236 olarak gerçekleşti. Yine bu büyüme oranlarında baz etkisi de rol oynadı.

Yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre kartlı ödemeler en hızlı kamu/vergi ödemeleri ve kuyumculuk sektörlerinde arttı

Kartlı ödemelerde, 2021 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre en fazla artış görülen sektörler yüzde 78 ile “kamu/vergi ödemeleri”, yüzde 77 ile “kuyumculuk” sektörü oldu. Geçen yıl kartlı ödemeler açısından da gerileyen “konaklama” ve “havayolları” sektörü, normalleşme süreci ile beraber sırasıyla yüzde 74 ve yüzde 73 büyümeyle bu yıl en fazla artış görülen sektörler arasında yer aldı. “Yapı malzemeleri” sektörü ise yüzde 68 büyüme ile yine en fazla artış görülen bir diğer sektör oldu.

İnternetten kartlı ödeme tutarı yüzde 77 artarak 188 milyar TL oldu

Dijital dönüşüm hızla devam ederken artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internetten kartlı ödemeler hızlı yükselişini sürdürdü. BKM verilerine göre 2021 yılının ilk altı ayında toplam 188 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldı. Buna göre internetten kartlı ödemelerde, 2020’nin ilk altı ayı ile kıyasla yüzde 77 oranında büyüme gerçekleşti. Yine 2020’nin ilk altı aylık döneminde toplam kartlı ödemelerin yüzde 21’ini oluşturan internetten kartlı ödemelerin bu yılın ilk altı ayında payını arttırarak toplam kartlı ödemelerden yüzde 25’in üzerinde pay aldığı görüldü.

Yılın ilk yarısında yapılan temassız ödeme adedi geçen yılın 3 katına ulaştı

Hızlı, kolay ve hijyenik olması ile yükselişini sürdüren temassız ödemelerde, 2021’in ilk yarısında gerçekleşen işlem adedi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı ve 1,47 milyara ulaştı. 2020 yılında toplam 1,73 milyar adet temassız ödeme gerçekleşirken, 2021’in sadece ilk 6 ayında neredeyse geçen yılın toplamı kadar temassız ödeme gerçekleşti. Mağaza içi ödemelerde temassız ödemelerin payı ise yüzde 48’e yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 22 olan bu oranın bu seviyeye gelmesi temassız ödemelerin hayatımızın vazgeçilmez ödeme araçlarından biri haline geldiğini gösterirken, artık mağaza içi her 2 kartlı ödemeden 1’inde temassız ödemeler tercih ediliyor.

İkinci çeyrek büyüme verilerini açıklayan Snapchat, günde 293 milyon aktif kullanıcıya ulaşmış

Geçtiğimiz yıllarda Instagram Hikayeler özelliğinin kullanıcılarla buluşturulmasının ardından %82 oranında büyümesi yavaşlayan Snapchat, son aylarda eski popülaritesini kazanmış gözüküyor.

Uygulama, birçok sosyal medya platformu gibi pandemi döneminde önemli ölçüde büyüme sağladı. Perşembe günü Snap Inc. kurucu ortağı ve CEO’su Evan Spiegel tarafından paylaşılan 2. çeyrek verilerine göre Snapchat, hem kazancını hem de aktif günlük kullanıcı sayısını büyük ölçüde artırarak son dört yılda elde ettiği en yüksek rakama ulaşmayı başardı.

Spiegel, geçen yıldan bu yana %23 oranında büyüyen uygulamanın şu anda 293 milyon aktif günlük kullanıcısı olduğunu belirtti. Snapchat, 2020’nin son çeyreğinde 911 milyon dolar gelir elde etmiş, fakat bir sonraki çeyrekte 770 milyon dolara gerilemişti. Bu yılın ikinci çeyreğinde ise büyük bir artış göstererek 982 milyon dolar gelir elde eden platform, bir önceki en yüksek seviyesini geride bırakmış oldu.

Pandemi döneminde harcamalarını azaltan reklam verenlerin geri dönüşünün yanı sıra bu dönemde virüs tehlikesi ve sokağa çıkma yasakları sebebiyle çevrimiçi platformlarda vakit geçiren kullanıcılar bu yükselişin ana sebepleri olarak gösteriliyor. Spiegel, Snapchat’in dışarda olma ve arkadaşlarla ilgili özelliklerinin tasarımlarından dolayı kullanıcı tabanının kısıtlamalar azaldıkça daha çok genişlemesini beklediklerini belirtiyor.

Snapchat, dünyanın dijital reklam harcamalarının yarısından fazlasını oluşturan ülkelerdeki 13-34 yaş grubunun %70’inden fazlasına ulaşıyor. Platforma ikinci çeyrekte katılan kullanıcıların büyük bir kısmının reklam verenlerin insanlara ulaşmak için daha fazla ödeme yaptığı Kuzey Amerika ve Avrupa dışındaki ana pazarlardan olduğu görülüyor. Bu da Snapchat’in bu pazarlardaki çalışmalarını artırıp reklam faaliyetlerine daha fazla harcama yapması gerektiği anlamına geliyor.

Tmob, Great Place to Work sertifikasını almaya hak kazanan şirketlerden biri oldu

Tmob | Thinks Mobility perakende, e-ticaret, bankacılık ve havacılık sektörlerinde konusunda uzman, dinamik, genç ve sürekli büyüyen ekibiyle önemli adımlar atmaya devam ediyor.

Tmob, çalışanların şirkete duyduğu güveni ölçen ve insan kaynakları uygulamalarını değerlendiren Great Place to Work – Türkiye’nin En İyi İşverenleri Sertifikası almaya hak kazandı.

2009 yılında kurulan ve kendi geliştirdiği yenilikçi PaaS portföyü ile işletmelerin yazılım ihtiyaçlarına uçtan uca çözümler sunan uluslararası teknoloji şirketi Tmob, geliştirdiği teknolojik çözümlerle şirketleri geleceğe taşırken, yurt dışından gelir getiren iş modelleriyle Türkiye ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyor.

Tmob benimsediği şirket kültürü, yenilikçi vizyon ve çalışanlarına sunmuş olduğu esnek çalışma modeline uygun olarak Kolektif House ile gerçekleştirdiği iş birliği sayesinde, Türkiye’nin her yerinden uzaktan çalışma olanağıyla sadece pandemi döneminde değil, daimi olarak ekibin yaratıcılığını destekliyor, mutluluğunu ve rahatını önemsiyor.

Rudi Dökmecioğlu: “Geleceğin işini birlikte tasarlıyoruz”

Rudi Dökmecioğlu, Tmob kurucusu

Şirketlerin dijital dönüşüm yolculuğunda sadece hizmet verdiği dünya devleri için değil, çalışanları için de mükemmel bir şirket olmayı hedefleyen Tmob’un kurucusu ve CEO’su Rudi Dökmecioğlu bu anlayışının bir göstergesi olarak almaya hak kazandıkları Great Place to Work sertifikası ile gurur duyduklarını ifade etti. Dökmecioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “30 yıldır devam eden bu köklü araştırma sonucu 2021’de almaya hak kazandığımız bu sertifika, kendimizi geliştirmemiz ve her yıl bir öncekinden daha iyi bir Tmob olmamız için bize güç verecek. Tüm ekip arkadaşlarıma, Tmob’u çalışanların şirkete duyduğu güveni ölçen ve insan kaynakları uygulamalarını değerlendiren Great Place to Work – Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında değerlendirdikleri için teşekkür ediyorum.”

Great Place to Work® Enstitüsü tarafından global standartlarda gerçekleştirilen anketin %97’lik bir memnuniyet oranı ile sonuçlanmasının arkasındaki en büyük etken ise Tmob’un kurulduğu günden bu yana benimsediği yenilikçi ve vizyoner şirket kültürünün yansımaları. Titiz değerlendirmeler ve analizler sonucunda, pozitif çalışan deneyimi ve yüksek güven kültürüne sahip iş yerlerine Great Place to Work® Certified unvanını kullanma hakkı veriliyor.

Elektrikli araç girişimi Rivian, 2.5 milyar dolarlık yatırım aldı

Elektrikli araç girişimi Rivian, 2.5 milyar dolarlık finansman turunu kapattığını duyurdu. Cuma günü yapılan açıklamada yatırım turunun Amazon bünyesindeki Climate Pledge Fund, D1 Capital Partners ve Ford Motor liderliğinde gerçekleştirildiğine yer verildi.

Rivian, bu yılın ocak ayında 2.65 milyar dolarlık yatırım almıştı. Böylece, 2019 yılından bu yana toplamda 10.5 milyar dolarlık yatırım almayı başardı. Son fonlama ile beraber şirketin değerlemesinin ne kadar olduğuna dair ise bir bilgi paylaşılmadı.

Rivian CEO’su RJ Scaringe, “Güvenilir ortaklardan gelen bu finansman, Rivian’ın yeni araç programlarını ölçeklendirmesine, yerel tesis ayak izini genişletmesine ve uluslararası ürün sunumunu hızlandırmasına olanak sağlıyor” sözlerini kullandı.

Rivian, şirketin macera ve B2B ürünleri de dahil olmak üzere birçok uygulamaya esnek bir şekilde uygulanabilen elektrikli bir platform geliştirdi. Şirket, lansman ürünleri olan R1T ve R1S‘nin, eşsiz bir performans, arazi kabiliyeti ve fayda sağladığını vurguluyor.

D1 Capital Partners kurucusu Dan Sundheim, “Ticarileşmesinde bir dönüm noktasına ulaştığı ve müşteriler için olağanüstü ürünler olacağına inandığımız ürünleri sunduğu için Rivian’a yaptığımız yatırımı artırmaktan heyecan duyuyoruz” dedi.

Şu anda 7 bin çalışana istihdam sağlayan Rivian, bu yatırım haberinden bir gün öncesinde ABD’de ikinci bir fabrikanın açılmasının planladığı haberini doğrulamıştı. ABD’nin otomobil sanayisi ve elektrikli araç segmentinin büyük bir bölümünü barındıran Illinois, Rivian’ın Normal kasabasındaki ilk tesisine de ev sahipliği yapıyor. Yeni fabrikanın ne zaman kurulacağına dair bir bilgi vermeyen şirket, bu tesis için bir alan belirleme sürecinde olduğunu belirtti.

Şirket, biri R1 araçlarına, diğeri ise ticari teslimat kamyonetlerine ayrılmış olan iki ayrı üretim hattına sahip. Geçtiğimiz aylarda 100 bin adet ticari teslimat kamyoneti sipariş veren Amazon, teslim aldığı ürünleri San Francisco’da test etmişti.

Pazarlama otomasyonu platformu Sendlane, 20 milyon dolar Seri A yatırım aldı

San Diego merkezli pazarlama otomasyonu platformu Sendlane, perşembe günü yapılan açıklamaya göre A serisi fonlamada Five Elms Capital liderliğinde 20 milyon dolar yatırım aldı.

Sendlane, işletmelerin gelirlerini en üst düzeye çıkaran kullanımı kolay ve güvenilir bir sistem sunarak dijital perakendeciler için bir e-posta pazarlama otomasyonu olarak yolcuğuna başlamıştı. Shopify ve WooCommerce gibi ünlü e-ticaret platformları ile bağlantıları olan şirketin vizyonu işletmelere müşteri veya yapılan işletmeler hakkında detaylı veri toplama becerisi sağlayabilmekti.

Sendlane CEO’su Jimmy Kim ve diğer iki kurucu ortak tarafından bu fikrin adımları 2013 yılında atılmış, 2018 yılında ise şirketleştirilmişti. E-posta kampanyaları ve haber bültenlerinden daha fazlasıyla uğraşmak isteyen müşteriler için kendi e-posta pazarlama otomasyonu platformlarını kurmak istediler.

Misyonu müşteri işlemleri boyunca veri sunarak ve işletmelerin pazarlama yığınını birleştirerek veri eşitsizliğini ortadan kaldırmak olan şirket, markalara uzun uygulama döngüleri olmadan sadık ve uzun süreli müşteriler kazandıran bir hizmet sunduğunu belirtiyor.

Şirketin verilerine göre bugün 1700’den fazla e-ticaret şirketi, terk edilmiş alışveriş sepetleri, hangi ürünün daha çok sattığı ve hangi pazarlama kanalının işe yaradığı gibi verileri müşteri sadakatini artırmayı hedefleyerek Sendlane’i kullanıyor.

Şirket, önümüzdeki 12-18 ay içerisinde birçok yeni ürün sürümü beklediğini de vurguluyor. Müşteri verilerini birleştirecek ve öngörüler sağlayacak “Audiences” ile iki yönlü iletişimin ve kampanya düzeyinde ileti göndermenin etkinleştirildiği yepyeni bir SMS ürünü şirketin yakın zamanda tanıtımını yapacağı ürünlerden yalnızca ikisi. Sendlane, misyonuna katılım sağlayacak ve birlikte çalışmaktan heyecan duyacak yeni insanları işe alarak ekibini güçlendirmeyi de hedefliyor.

Fiziksel ve zihinsel destek sağlayan Collective Benefits, 8 milyon dolar yatırım aldı

Serbest çalışanlar için hastalık ve yaralanma ödemeleri, akıl ve ruh sağlığı desteği sağlayan Londra merkezli girişim Collective Benefits, 8 milyon dolar (6 milyon pound) yatırım aldığını duyurdu.

Collective Benefits’in Avrupa genelinde serbest çalışanlar için güvenlik ağını genişletmesine katkı sağlayacak finansman, Silikon Vadisi’nin önde gelen yatırım şirketlerinden NFX liderliğinde, Delin Ventures, Stride.VC ve Insurtech Gateway katılımıyla gerçekleştirildi.

Birleşik Krallık’ın önde gelen insurtech girişimlerinden olan Collective Benefits, bu yeni yatırımla Avrupa genelinde faaliyetlerini genişletmeyi, çalışan sayısını ikiye katlamayı, bağımsız çalışanlar ve müşterileri için sektörün ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yeni ürünler geliştirmeyi hedefliyor.

Collective Benefits kurucu ortağı ve CEO’su olan genç girişimci Anthony Beilin tarafından yapılan açıklamada, şirketin güncel olarak 200 binden fazla serbest çalışana hizmet sağladığı ve Avrupa genelinde 20 ülkede faaliyet gösterdiğine yer verildi. Beilin, oldukça kısa süre içerisinde TaskRabbit, Stuart ve Wolt gibi platformlar ile ortaklık kurmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. NFX bünyesinden Pete Flint, “Kategorilerini tanımlayan girişimlerle ortaklık yapmayı seviyoruz. Collective Benefits, bu açıdan harika bir uyum” sözlerini kullandı.

Collective Benefits, ciddi bir ihtiyaç üzerine doğmuş bir girişim. Şirketin verilerine göre yalnızca Birleşik Krallık genelinde yaklaşık 6.5 milyon kişi serbest çalışıyor fakat bu çalışanların %96’sı hastalık ve kaza ödemelerine erişim sağlayamıyor. Üstelik ailevi veya mazeret izinleri de yok. Şirket, dünya genelinde henüz çözüme ulaştırılamamış bir problem olan serbest çalışanların eksik güvenlik ağını iyileştirmek amacıyla ürün ve hizmet sağlamaya devam etmeyi hedefliyor.

Yeni finansman ile kamu bilinci ve sorumluluğundan emekli maaşlarına kadar serbest çalışanlar için daha fazla fayda sağlamak hedefleniyor. Böylece çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlıklarının yanı sıra finansal ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmuş olacak.

Clubhouse, davetiye sistemini sonlandırarak herkese açık hale geliyor

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, Clubhouse beta sürümünü tamamlayarak artık herkese açık hale geliyor. Şirket, davet sistemini sonlandıracağını ve bekleme listelerini kaldıracağını duyurdu.

Yaklaşık bir sene önce Clubhouse, davet sistemi aracılığıyla kısa sürede beta sürümünü kullanıcılarıyla buluşturmuştu. Bu yılın başlarında dikkat çekmeye başlayan ve kısa süre içerisinde teknoloji dünyasının gündemine oturan Clubhouse, “dünyanın her yerinden insanların konuşmak, dinlemek ve birbirlerinden bir şeyler öğrenmek için bir araya geldikleri ses temelli bir sosyal ağ” olarak tanımlanıyor.

Clubhouse kurucu ortakları Paul Davison ve Rohan Seth tarafından yapılan açıklamada, uygulamanın ocak ayından bu yana büyük ölçüde büyüdüğüne yer verildi. Günlük oda sayısı 50 binden yarım milyona ulaşırken topluluk ve kulüplerin büyüme hızı şaşırtıcı şekilde büyümeye devam ediyor. Clubhouse mayıs ayının ortasında Android’i kullanıma sunmasıyla 10 milyon kişiyi kullanıcıları arasına eklemişti.

Şirket, bütün bu gelişmelerden sonra beta sürümünü sonlandırıp platformu herkese açık hale getirerek yeni bir dönem için hazır ve heyecanlı olduğunu belirtiyor. Böylece, kulüp sahipleri artık bağlantılarını her yere gönderebiliyor ve herkese açık etkinliklere davet sistemi olmaksızın katılım sağlanabiliyor.

Davison ve Seth, “herkesin anlamlı konuşmalara erişimi olmalıdır” diyerek Clubhouse’un her zaman herkese açık olmasını dilediklerini fakat ölçülü büyüme sağlamak amacıyla davet sistemi uygulamanın ilk zamanlar için önemli olduğunu vurguladılar. Şirketin verilerine göre ortalama bir dinleyici Clubhouse’ta günde bir saatten fazla zaman harcıyor. Bunun yanı sıra, insanlar artık yalnızca dinleyici olmakla kalmayıp Clubhouse’ta konuşuyor da. Bunun işlerinin en sevdikleri kısım olduğunu belirten ikili, insan bağlantısı ve canlı sohbetlere dayalı her zaman kendinizi özgür ve rahat hissettiğiniz bir yer inşa etmekten mutluluk duyduklarını belirtiyor.

Eren Bali’nin kurucuları arasında olduğu Carbon Health, 350 milyon dolar yatırım aldı

Çok kanallı bir sağlık hizmeti sağlayıcısı olarak konumlandırılan ve kurucuları arasında Caesar Djavaherian ile birlikte Eren Bali‘nin de olduğu girişim Carbon Health, 350 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Kasım 2020’de Seri C turda 100 milyon dolar yatırım almıştı.

Bu yatırım ile Carbon Health, ABD’deki en büyük birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcısı olma yolundaki genişlemesini daha da hızlandıracak ve yüksek kaliteli sağlık hizmetlerini herkes için erişilebilir hale getirme misyonu doğrultusunda önemli bir destek finansmanı olacak.

Eren Bali: Pandemiyle birlikte muazzam seviyelere ulaşan sağlımk boşluğunu kapatacağız. Ve bu yoldaki inancımız tam, fırsatlarımız yüksek. Bu yatırım, Carbon Health’in benzersiz üst düzey – ancak yüksek maliyetli olmayan – sağlık hizmetini ABD’de bölgesinde daha fazla kişiye getirmesini sağlayacak. Hem de bunu gizli ücretler veya üyelik gereksinimleri olmadan yapacağız.” dedi.

Bu yatırım turuna; Blackstone’un Horizon platformu liderliğinde; Atreides, Homebrew, Hudson Bay Capital, Intersect Capital, Fifth Wall, Lux Capital, Silver Lake Waterman ve BlackRock katıldı.

Ayrıca mevcut yatırımcılar; Dragoneer Investment Group ve Brookfield Technology Partners’ın yanı sıra Amazon Worldwide Consumer CEO’su David Clark, Salesforce kurucu ortağı ve CTO Parker Harris, Salesforce Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi ve Informed Magdalena Yesil, Stripe Başkanı gibi bireysel yatırımcılar da katıldı. Karim Temsamani, aktivistler Shepard ve Amanda Fairey, NBA oyuncuları Klay Thompson ve Khris Middleton, MLB oyuncuları Nolan Arenado ve Matt Chapman, MLS futbolcusu Weston McKinnie ve yeni emekli NFL oyuncusu Alex Smith de tura katılanlar arasında.

Blackstone’un Horizon platformunun Baş Yatırım Sorumlusu Scott Bommer, “Carbon Health, daha fazla Amerikalının yüksek kaliteli sağlık hizmetlerine erişmesine yardımcı olma hedefiyle birinci basamak tıbbını yeniden tanımlıyor. Bu yatırım, Eren ve seçkin ekibinin hizmetlerini farklılaştırmak ve genişletmek için yeni teknoloji ve ürünlere daha fazla yatırım yapmasına yardımcı olurken, aynı zamanda herkes için sağlık hizmetlerinin nasıl iyileştirileceğine yoğun bir şekilde odaklanmayı sürdürecek.” dedi.

Yüz yüze klinikler, evde bakım ve donanım aracılığıyla kusursuz bir hasta deneyimi yaratmak için tasarlanan çok kanallı bakım modeliyle Carbon Health, birinci basamak bakımı yeniden tanımlıyor.

Carbon Health ayrıca yakın zamanda sanal diyabet kliniği Steady Health‘i satın almıştı. Bu satın alma, şirketin donanım yeteneklerini geliştirme yönünde önemli bir süreç oldu. Ve şirket iki önemli yöneticiyi bünyesine kattı: Yenilikçi çok kanallı bakım modelini büyütmek için eski Apple Sağlık başkanı Myoung Cha ve Carbon Health’in hizmet alanlarını ve işverenler ve ödeme yapanlar için değere dayalı tekliflerini genişletmek için Nita Sommers.

Carbon Health’le ilgili yeni gelişmeler oldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Çevrimiçi eğitim platformu LearnWorlds, 32 milyon dolar yatırım aldı

LearnWorlds, pandemi sonrasında eğitimcilerin çevrimiçi kurslar oluşturup satmalarına yardımcı olmak için Insight Partners‘tan 32 milyon dolarlık yatırım aldığını duyurdu.

2014 yılında George Palaigeorgiou, Fanis Despotakis ve Panos Siozos tarafından kurulan Kıbrıs merkezli girişim, özellikle e-öğrenme alanında pandeminin birey, şirket ve girişimcileri dijital dönüşümlerini hızlandırmaya zorladığını ve geleceğin öğrenme şeklinin çevrimiçi olduğunu doğruladı. Açıklamada, “İşletmeler, yeni gelir kaynakları oluşturmak, markada kalmak ve müşterilerini yakın tutmak için rekabet ediyor. Pandemi sırasında yeniden öğrendiğimiz bir şey ise eğitimin en etkili pazarlama yollarından biri olabileceğidir” sözlerine yer verildi.

Kendisini “çevrimiçi kursların Shopify’ı” olarak tanımlayan LearnWorlds, eğitimcilerin iyi bir etkileşim kurabilmesi için kodsuz, beyaz etiketli ve hepsi bir arada platformuyla özellikle pandemi dönemindeki başarı hikayelerinin önemli bir örneği haline geldi.

Geçtiğimiz yıl 3 katın üzerinde büyüme sağlayan şirket, global risk sermayesi ve özel sermaye şirketi Insight Partners tarafından 32 milyon dolarlık yatırım aldıklarını duyurmanın heyecanını yaşıyor. Bu finansmanı, temel olarak ürün yol haritasını ilerleterek ve müşteri başarı çabalarını artırarak çeşitli alanlarda değerlendirmeyi planlayan girişim, ayrıca küresel ölçekte küçük ve orta ölçekteki işletmelerin pazarlama ve satışları hızlandırmayı hedefliyor.

Şirketin kurucu ortağı ve CEO’su Panos Siozos, “Öğrenme konusunda bizim kadar tutkulu olan eğiticimler için en iyi ve en erişilebilir çevrimiçi kurs oluşturma platformunu oluşturmak için yola çıktık. Herkesin kendi oturma odalarından Lynda, Masterclass veya Coursera‘larını başlatmasını, içerik ve becerilerinden kar elde ederek faydalanmasını mümkün kılarak doğrudan tüketiciye yönelik e-öğrenme platformunu demokratikleştirdik” sözlerine yer verdi.

LearnWorlds, şu anda 120’den fazla ülkede 4 bin üzerinde müşteriye hizmet sağlıyor. 2020 yılında artış gösteren çevrimiçi eğitim taleplerinin 2021 yılında da hızını kesmeden devam ettiğini vurguluyor. ABD, şirketin işlerinin %40’ını oluştururken, %30’unu ise Avrupa iç pazarı oluşturuyor.

Sina Afra’nın kurucuları arasında olduğu Tiko, Seri A turda 65 milyon dolar yatırım aldı

Girişimci ve yatırımcı kimliğiyle yakından tanıdığımız Sina Afra‘nın 2017 yılında kurucuları arasında olduğu girişim Tiko, Seri A turda 65 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

Dört girişimci; Sina Afra, Ana Villanueva, Can Gunay ve Paco Sahuquillo Cebrian tarafından kurulan Tiko’nun bu yatırım turu Rocket Internet ve Btov liderliğinde, Class 5 Ventures’ın yatırımcılarından Joel Ayala, ve Noa Khamallah’ın katılımıyla gerçekleşti.

Hatırlarsanız Sina Afra, 2019 yılında gayrimenkul odaklı alım satım girişimi Evtiko‘nun twitter hesabı üzerinden yapılan resmi açıklama ile Türkiye’deki faaliyetlerinin durdurulduğunu ve Tiko markası ile İspanya’da devam edileceğini açıklamıştı. Dolayısıyla bu yatırım turu, İspanya’da kurulan şirkete gerçekleşti.

Sina Afra yatırım turuyla ilgili: “Bu yatırım, Avrupa açılımımızın başlangıcıdır. Veri odaklıyız, teknoloji odaklıyız ve hızlı büyüyoruz. Ve her çalışanın sadece bir ekip üyesi değil, aynı zamanda bir ortak sahibi olduğu şirket kültürümüzle gurur duyuyoruz.” dedi.