Ana Sayfa Blog Sayfa 402

Eyalet başsavcıları, TikTok’un çocuklar üzerindeki etkisini araştırıyor

Dünyanın en çok kullanılan sosyal medya platformlarından olan TikTok, ABD’de birçok eyalet başsavcısı tarafından ortaklaşa açılan bir soruşturma ile karşı karşıya. Kaliforniya, Florida, Kentucky ve daha birçok eyaletten başsavcının yer aldığı koalisyon, TikTok’un gençlerin zihinsel ve fiziksel sağlıkları üzerindeki potansiyel etkisini soruşturuyor.

TikTok, video algoritmaları ve kullanıcıları platformda tutmak için kullandığı araçlarla sıklıkla gündeme geliyor. Geçtiğimiz yıl The New York Times gazetesi, TikTok video algoritmasının nasıl çalıştığını ortaya koyan sızdırılmış bir belgeyi inceleyen bir rapor yayımlamıştı. Eski bir TikTok çalışanı tarafından sızdırıldığı iddia edilen belge, TikTok’un algoritmaları hakkında birçok tartışmaya yol açmıştı. Rapora göre şirketin algoritmaları, kullanıcıların uygulamaya bağlı kalmasını sağlamak ve uygulamayı kapatan kullanıcıların uygulamaya geri dönmesini sağlamak amacıyla tasarlanmış. Kullanıcıların izlediklerine göre hangi içeriği göreceğini belirleyen TikTok algoritmaları, kullanıcıları uygulamada tutma konusunda oldukça etkili gözüküyor.

Eyalet başsavcıları TikTok’un tasarlama ve pazarlama modelinin çocuklar, gençler ve genç yetişkinlerin sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olup olmadığını araştırmak istiyor. Massachusetts Başsavcısı Maura Healey tarafından yapılan bir basın açıklamasına göre ülke çapındaki başsavcılar, şirketin eyalet tüketici koruma yasalarını ihlal edip etmediğini ve halkı riske atıp atmadığını inceliyor. Soruşturma, platformda harcanan süreyi ve kullanıcıların etkileşim sıklığını artırmak için kullanılan yöntemlere odaklanacak.

Mayıs 2021’de, 44 başsavcıdan oluşan bir koalisyon, Facebook’u 13 yaşından küçük çocuklar için bir Instagram sürümü başlatma planlarından vazgeçmeye çağırmıştı. Sosyal medya platformlarının gençlerin üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili endişelerini uzun süredir dile getiren Healey, Kasım 2021’de Meta’ya bu nedenle soruşturma açmıştı.

Amazon’un Bulut tabanlı oyun hizmeti Luna, ABD’de hizmete giriyor

Amazon’un bulut tabanlı oyun hizmeti Amazon Luna, geçen Salı yaptığı açıklamada, uygulamanın, Amerika Birleşik Devletlerinde ikamet eden herkes için resmi olarak hizmete girdiğini duyurdu. Amazon, Luna’yı ilk kez Eylül 2020’de tanıttı. O zamandan beri, hizmete Luna’nın yalnızca davetli erken erişim programı aracılığıyla sınırlı sayıda kişi erişebiliyordu.

Ülke çapındaki lansmana ek olarak, Amazon ayrıca Luna’da üç yeni kanal duyurdu. Bu kanallar, Luna’nın kullanıcıların her ay abone olabilecekleri oyun paketlerinden oluşuyor. Üç yeni kanaldan ilki, Prime üyelerine her ay Luna’da dönüşümlü olarak sunulan çeşitli oyunlara ücretsiz erişim sunan Prime Oyun Kanalı. Mart ayında kanal kullanıcılarına, Devil May Cry 5, Observer, System Redux ve PHOGS! gibi oyunlar sunuyor. Amazon ayrıca Immortals Fenyx Rising’in, 8-14 Mart tarihleri arasında ücretsiz olarak oynanabileceğini belirtiyor.

İkinci yeni kanal, Capcom ve SNK gibi yayıncıların klasik oyunlarını içeren Retro Channel. Amazon, kanalın kullanıcılara Street Fight II, Hyper Fighting, Metal Slug 3 gibi klasik oyunları sunuyor. Üçüncü yeni kanal ise, Jackbox Games’in sekiz parti paketinin tamamını içeren Jackbox Games Channel. Kanal, Quiblash, Drawful, Trivia Murder Party gibi popüler oyunlara sahip. Hem Retro Channel hem de Jackbox Games Channel ayda 4,99 dolara sahip olunabiliyor.

Luna aylık abonelik sistemi üzerinden çalışıyor. Şu an için, Luna+ Kanalı aylık 5,99 dolar ve Aile Kanalı aylık 2,99 dolar. Luna+ Kanalı, 100’den fazla oyun içeren ve sürekli güncellenen bir oyun kitaplığı sunuyor. Öte yandan Aile Kanalı, her yaştan oyuncu için uygun 35’ten fazla oyundan oluşan bir koleksiyon sunuyor. 1 Nisan’dan itibaren Luna+ kanalının fiyatı 9,99 dolar ve Aile Kanalı 5,99 dolar olacak. Amazon ayrıca, 17,99 dolarlık bir fiyat karşılığında Ubisoft+ Kanalı da sunuyor.

İstanbul merkezli teknoloji şirketi Arvia, 100 bin dolar tohum yatırım aldı

İlk kez Nisan 2020’de karşımıza çıkan İstanbul merkezli teknoloji şirketi Arvia, 1.5 milyon dolar değerleme üzerinden 100 bin dolar tohum yatırım aldığını duyurdu.

Amerika merkezli Entrepreneurs Roundtable Accelerator tarafından yönetilen tohum (seed) yatırım turu sonunda Arvia, New York ofisini açarak, Amerika açılımı için büyük bir atılım gerçekleştirmiş oldu.

2017 yılında Özge Bozkurt ve Burhan Bozkurt tarafından İstanbul’da kurulan Arvia, şu anda 15 kişilik bir ekibe sahip. Şirketin, Türkiye, Avrupa, Körfez ülkeleri ve yoğunlukla Güney Amerika bölgelerinde müşterileri bulunuyor.

Arvia, doğrudan ürün sayfasında, birebir görüntülü görüşme ile fiziksel mağaza deneyimini online alışveriş yapanlara getirerek e-ticaret şirketlerinin gelirlerini artırmalarına yardımcı oluyor.

Arvia’yı kullanan şirketler, web sitelerine tek satır kod ekleyerek saniyeler içinde görüntülü görüşme ile müşterilerinin mağazalarına canlı olarak bağlanmasını sağlıyor. Firma müşterilerinin karşısında hem güven oluşturuluyor, öneriler yapılıyor hem de görsel iletişimin gücü kullanılarak %50 oranında satış dönüşümü elde edilirken, iadelerde %80 oranında düşüş sağlanıyor.

Global bir şirket olma yolunda ilerleyen Arvia’nın 10’dan fazla ülkede farklı segmentlerden 500’den fazla SaaS müşterisi bulunuyor. Ayrıca, dünya çapında 20’den fazla kurumsal şirketle çalışıyor.

Arvia görüntülü görüşme ürünü ile web ziyaretçileri firmanın web sitesi içinden, başka bir yere yönlendirilmeden ya da herhangi bir uygulama indirmeden anında satış temsilcilerine bağlanabiliyor. Sınırsız entegrasyon özellikleriyle firmaların iş akışlarına kolayca dahil oluyor. Yönetim panelinde sunulan rol yönetim fonksiyonları ve detaylı raporlama araçlarıyla tüm süreçlerin takip edilebilmesini ve iyileştirilmesini sağlıyor.

Nisan ayı içinde piyasaya çıkarmayı planladıkları yeni ürünleri “Live Stream Shopping” ile birlikte firmalara, aynı anda binlerce kişiye canlı yayında satış yapabilme kabiliyeti sunmayı hedefliyorlar.

Yapay zeka kullanarak kapalı tarıma odaklanan Source.ag, sağlıklı sebze meyve sebzeye erişimi kolaylaştırıyor

Her geçen gün hayatımızı tehdit etmeye devam eden iklim değişikliği, küresel gıda talebinde ciddi bir baskıya ve uzun vadede dünya çapında gıda kıtlığına neden olabilir. Bilim insanları, önümüzdeki yıllar içinde bu baskıyı azaltmak adına sürdürülebilir tarım yolları bulmanın önemini vurguluyor.

Kapalı alanda yetiştirilen meyve ve sebzeler, geleneksel çiftçiliğe kıyasla daha fazla verim üretir ve 20 kata kadar daha az su tüketimi gerektirir. Bu baskıyı hafifletmeyi hedefleyen Amsterdam merkezli agtech girişimi Source.ag, kaynakları verimli kullanarak meyve ve sebze üretmek için yeniliklere ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Source.ag, yapay zeka destekli seralar aracılığıyla daha çok insanın sağlıklı sebze ve meyvelere erişmesini kolaylaştırıyor. Girişim, elektrikli kapalı seraların, daha güvenli, daha verimli ve iklime dayanıklı gıda üretimine bir yanıt olduğunu vurguluyor.

Wonderland

Source.ag tarafından paylaşılan verilere göre 9,5 milyar insanı beslemek için yüzde 50 daha fazla gıdaya ihtiyaç var. Ayrıca, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği nedeniyle yüzde 20 daha az mahsul verimi bekleniyor. Dünya nüfusunun yüzde 45’i, yeterli meyve ve sebzeye erişemiyor ve bu sorun ilerde daha büyük bir tehdit unsuru olabilir.

Source.ag ekibinin bir parçası olan Arthur, değişen dış koşullara uyum sağlarken farklı sera sistemleriyle işbirliği yapar. Cyprus ise bitki büyümesi ve kaynak kullanımı arasındaki dengeyi simüle ederek yetiştirme stratejisini tanımlamaya yardımcı olur.

İklim krizi karşısında, kapalı çiftlikler, sıcak, soğuk ve yağışa karşı mahsulleri koruyabildikleri için daha yüksek gıda güvenliği sağlar. Yapay zeka kullanılarak kapalı alanda yetiştirilen meyve ve sebzeler, geleneksel çiftçiliğe kıyasla 20 kat daha az su tüketimi gerektirir. Kapalı çiftlikler, fazla gübre geri dönüştürülüp yeniden kullanıldığından gübre akışını ortadan kaldırır. Böylece, pestisit kullanımı kontrol altına alınabilir ve çeşitli çevre sorunları önlenebilir.

Sosyal bir kripto yatırım platformu olan Zignaly, 50 milyon dolar yatırım aldı

Bir kripto sosyal yatırım platformu olan Zignaly, 22 Şubat’ta Lüksemburg merkezli alternatif bir yatırım grubu olan GEM Global Yield LLC SCS’den (GGY) 50 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Zignaly, bu sermayeyi küresel arenadaki büyümesini hızlandırmak için kullanacak.

Kripto yatırım platformu, tüm bireysel kripto yatırımcılarına kısıtlamalar olmadan erişebilecekleri çeşitli ürün ve hizmetler sunuyor. Amiral gemisi ürünü olan Kar Paylaşımı kullanıcıların deneyimli trader’lar arasından seçim yapmalarını ve stratejilerine otomatik olarak ortak olmalarını sağlayan bir mekanizma ile çalışıyor ve bu yönüyle hisse senedi ve döviz ticareti yapan eToro ve Robinhood ile popüler hale gelen kopya alım-satımı (copy trade) yaklaşımına benziyor. Ancak kripto vadeli işlem borsalarında gerçek zamanlı olarak işlem yapan profesyonel trader’ların stratejilerini taklit ederek bu yaklaşımı bir adım ileri taşıyor.

Bahsi geçen modelde komisyon ücreti yalnızca kâr elde edildiğinde ödeniyor. Bu, birçok yeni kullanıcının ilgisini çeken bir iş modeli. Şimdiye kadar, dünya çapında 350 binden fazla kullanıcı, toplamda 120 milyon doların üzerinde bakiyesiyle Zignaly tarafından incelenen 300’den fazla uzman kripto trader’ına güvendi. Mevzu bahis rakamlar orta vadede değişkenlik gösterebilir çünkü aylık platforma katılan ortalama kullanıcı sayısı 100.000.

Zignaly CEO’su Bartolome Bordallo: “Zignaly’nin ilk günlerinden beri, hedefimiz, daha önce ultra zenginlerin erişebildiği, yönetilebilir ve yüksek kaldıraçlı araçlarla, sıradan yatırımcıların kripto ekonomisinden daha iyi yararlanmaları için yeni yollar açmaktı. GEM’den sağlanan bu finansman, şirketin önemli ölçüde yeni ürün geliştirmesini ve Zignaly platformunun küresel olarak benimsenmesini sağlayacak. Böylece kitleleri çok daha iyi bir yatırım yöntemiyle güçlendirebileceğiz.”

Zignaly, küreseldeki ağırlığını artırmak için gereken tüm ön koşullara sahip bir platform. Öncelikle Binance broker programı üzerine kurulu olduğu için Binance’in teknolojisine, likiditesine ve piyasa derinliğine dayanıyor. Binance, an itibariyle hem spot hem de vadeli işlem piyasalarında işlem hacmi bakımından en büyük kripto para borsası konumunda. 22 Şubat’ta Binance’in vadeli işlemler tarafındaki işlem hacmi 55 milyar doları aştı ve bu miktar kendinden sonra gelen beş rakip kripto borsasının toplam hacmine eşit. Zignaly’nin Binance Broker programından yararlanan tek Kâr Paylaşım platformu olduğu düşünüldüğünde, bu adeta başarıya giden bir bilet niteliğinde.

Zignaly kullanıcıları, hesaplarını türev platformları işleten diğer iki popüler kripto borsası olan KuCoin ve BitMex’e de bağlayabiliyor. Birçok trader, kaldıraç adı verilen özellik sayesinde potansiyel kazançları en üst düzeye çıkarabildikleri için, temel varlıklara sahip olmadan fiyat dalgalanmaları üzerinde spekülasyon yapmalarına izin veren yatırım araçları olan kripto vadeli işlemlerini tercih ediyor. Bunun da ötesinde, vadeli işlem platformları short işlem yapmaya, yani fiyat düşüşünde dahil kazanmayı sağlıyor. Bitcoin’in Kasım zirvesi olan 68.000’lerden günümüze kadar sürekli düştüğünü düşünecek olursak, bu muhteşem bir fırsat.

Küresel arenada genişleme planlarının yanı sıra Zignaly, kripto yatırım deneyimini herkes için daha erişilebilir hale getirmek için yeni ürünler üzerinde de çalışıyor. Kısa süre önce, Zigcoin sahiplerinin minimum akıllı sözleşme bilgisi ile parçası olabildikleri launchpad tarzı bir inkübatör olan ZIGPAD’i piyasaya sürdü. Bu araç ile blok zincir projelerinin ve zincirler arası ilk DEX tekliflerinin (IDO’lar) fon oluşturma çabalarına katkıda bulunmalarını sağlıyor. Zignaly; Ethereum, Binance Smart Chain, Polygon, Solana, Harmony ve Avalanche gibi blok zincirlerinde satışları ve IDO’ları destekleyen çok zincirli ve çok borsalı bir altyapıya sahip.

GEM Global Yield LLC SCS’nin fintek girişimi Zignaly’e yaptığı 50 milyon dolarlık yatırımı, bir diğer yatırım şirketi olan Parataxis Capital tarafından yönetilen 3 milyon dolarlık bir özel satış yatırımının ardından geldi. Geçen yılın Mart ayında gerçekleştirilen yatırım turunda Zignaly’nin token’ı Zigcoin aracılığıyla desteklenen NFT tabanlı sigorta protokolü için finansman aranmıştı.

Fotoğraf: (sağdan sola) CEO Bartolome Bordallo, CMO David Rodriguez, CFO Abdul Rafay Gadit

Avustralya merkezli fintech girişimi Zeller, 72.7 milyon dolar yatırım aldı

Avustralya merkezli fintech girişimi Zeller, B Serisi finansman turunda yaklaşık 72.7 milyon dolar (100 milyon AUD) yatırım aldığını duyurdu. Headline tarafından yönetilen tur, Hostplus, Square Peg, Addition ve Spark Capital tarafından desteklendi.

Ben Pfisterer ve Dominic Yap tarafından 2020 yılında kurulan Zeller, Haziran 2020’den bu yana 181 milyon doların üzerinde yatırım aldı ve son B Serisi tur, şirketin değerlemesini iki katına yükseltti. Zeller, hızla büyüyen müşteri tabanının ihtiyaçlarını karşılamak için birçok yeni ödeme ve işletme bankacılığı araçlarını kullanıma sunacak.

Zeller, gerçekleştirdiği bir müşteri araştırmasında, 5 işletme sahibinden 3’ünün eski teknoloji, zayıf güvenilirlik ve zayıf müşteri desteği sebebiyle geleneksel bankaları terk ettiğini ortaya koydu. Şirket, Avustralyalı işletme sahiplerine yeni nesil EFTPOS terminali, ticari işlem hesabı ve Mastercard dahil olmak üzere bir ödeme ve finansal hizmetler çözümü sunar. Bu araçların tümü çevrimiçi olarak ve ulusal düzeyde Officeworks mağazalarında bulunan tek bir kit içinde yer alır.

restaurant-with-two-eftpos-machines

Şirket, yaptığı açıklamada, işletme sahiplerinin Zeller ile çevrimiçi ödeme kabul etmelerini sağlayan çok kanallı bir ürünün yakında piyasaya sürüleceğini duyurdu. İşletme sahipleri, ürünleri satarken veya çevrimiçi fatura gönderirken Zeller ödeme sürecini kullanabilecek ve ardından satışları takip edebilecek. Ayrıca, Zeller Dashboard’dan her satış kanalındaki tüm ödeme verileri analiz edilebilir olacak.

Zeller, sekiz ay içinde 10.000’den fazla Avustralya işletmesini platformuna kaydederek başarılı bir lansman yılı geçirdiğini söylüyor. Zeller CEO’su ve Kurucu Ortağı Ben Pfisterer, işletmelere gelişmeleri için ihtiyaç duyabilecekleri her türlü finansal hizmet ürününe erişim sağladıklarını belirtiyor.

Sosyal bir ortamda yatırım yapmayı kolaylaştıran Shares, 40 milyon dolar yatırım aldı

Hisselerin kolayca alınıp satılmasını kolaylaştıran Shares, Valar Ventures liderliğindeki A Serisi finansman turunda 40 milyon dolar yatırım aldı. Valar Ventures, tohum yatırım turunda girişime 10 milyon dolar yatırım yapmıştı. Seri A turda ayrıca, mevcut yatırımcılar Singular, Global Founders Capital ve Red Sea Ventures karşımıza çıkıyor.

Shares, bir mobil uygulama üzerinde çalışıyor ve insanların yatırım yapmasını sosyal bir aktiviteye dönüştürmeyi hedefliyor. Shares uygulaması ile arkadaşlarınızın veya aile üyelerinizin hareketlerini takip edebilir ve diğer kullanıcılarla doğrudan uygulamada iletişime geçebilirsiniz. Mobil öncelikli bir deneyim sunan girişim, yeni kullanıcıların yalnızca yeni bir uygulama indirmesi ve bir hesap oluşturmak için talimatları izlemesinin yeterli olduğunu söylüyor. Shares, kullanıcılarına sosyal bir ortam sunarak diğer yatırım uygulamalarından ayrılıyor.

Peki, Shares nasıl kullanılır ve minimum ne kadarlık yatırım yapabilirsiniz? Öncelikle Shares, kullanıcılarının kısmi olarak hisse satın almasını sağlamak istiyor ve herhangi bir işlem ücreti talep etmiyor. Ayrıca, 1 sterlin gibi cüzi bir miktardan başlayarak yatırım yapabilmenizi sağlıyor. Ticaret koşullarına göre, Shares şu anda Alpaca Securities LLC ile işbirliği yapıyor.

Bugün şirket, uygulamasını App Store ve Google Play‘de de piyasaya sürüyor. Uygulama, şu an için yalnızca Birleşik Krallık’ta bulunan kişiler tarafından kullanılabilir, ancak şirket gelecekte diğer Avrupa ülkelerine de açılmayı planlıyor. Kısa sürede hızla büyüme sağlayan Shares, sadece dokuz ayda toplam 50 milyon dolar yatırım aldı. Ayrıca girişimin şu anda Londra, Paris ve Krakow’da 130 tam zamanlı çalışanı var.

Elektrikli scooter girişimi Tier Mobility, Ford’un sahip olduğu Spin’i satın aldı

Covid-19 pandemisinin sebep olduğu kısıtlamalara rağmen büyümesini sürdüren mikro mobilite sektöründe bugün önemli bir gelişme yaşandı. Geçtiğimiz ekim ayında 200 milyon dolar yatırım aldığını sizlerle paylaştığımız Tier Mobility, Ford’un sahip olduğu e-scooter girişimi Spin‘i satın aldığını duyurdu.

Geçtiğimiz sene aldığı finansmanı stratejik satın almalar için kullanacağını söyleyen Tier Mobility, bugün ilk adımlarından birini atarak Spin’i satın aldı. Bu adım, Tier’in şehir ve araç sayısı açısından küresel olarak en büyük mikro mobilite merkezi Kuzey Amerika’ya giriş yapmasını işaret ediyor. Şirket, Kasım 2021’de Avrupa’nın en büyük paylaşımlı bisiklet hizmeti nextbike‘ı ve aralık ayında ise İtalya merkezli Wind Mobility‘i satın almıştı. Tier, şu anda 410’dan fazla şehirde 250.000 araçlık bir filoyla faaliyet gösteriyor. Spin ve 50.000 aracının satın alınmasıyla şirket, küresel ayak izini 21 ülkede 520’den fazla şehir ve topluluğa ve filosunu 300.000 araca genişletiyor.

Anlaşmanın Spin tarafına baktığımızda ise şirketin Ocak 2022’de bazı pazarlardan çekilme kararı aldığını sizlerle paylaşmıştık. Ford’un sahip olduğu elektrikli scooter girişimi Spin, ABD ve Avrupa’daki faaliyetlerini kısmi olarak durdurma kararı aldığını açıklamış ve bundan sonra Kanada, Birleşik Krallık ve ABD’deki diğer pazarlara odaklanacağını duyurmuştu. Şirket ayrıca, yapılandırma kararı sonucunda çalışanlarının dörtte birini işten çıkarmak zorunda kalmıştı.

Avrupa genelinde olumlu değerlendirmeler alan Tier, Spin’in satın alınması ile Kuzey Amerika’da da bu başarısını sürdürmeyi planlıyor. Spin CEO’su Ben Bear, Kuzey Amerika’daki Spin hareketini genişletmekten heyecan duyduklarını söyledi. Sürdürülebilir mobilite çözümleri sunan Tier, Change Mobility For Good misyonunu yerine getirmeye odaklanmaya devam edecek.

Amazon, Just Walk Out teknolojisini kullanan ilk kasa gerektirmeyen Whole Foods mağazasını açtı

Amazon, kasa gerektirmeyen “Just Walk Out” teknolojisini ilk kez bir Whole Foods mağazasına getirerek müşterilerinin herhangi bir kasiyerle etkileşime girmek zorunda kalmadan alışveriş yapmalarını ve ürünleriyle mağazadan ayrılmalarına olanak tanıyor. Yenilenen mağaza 23 Şubat’ta Washington DC’nin 20 yılı aşkın bir süredir Whole Foods mağazasının bulunduğu Glover Park bölgesinde açıldı.

Amazon, giderek daha da büyüyen Amazon Go ve Amazon Fresh markalı mağazalarda kasiyersiz marketler işletiyor olsa da, bu teknolojiyi bir Whole Foods mağazasına ilk kez getiriyor. Amazon, Whole Foods market zincirini 2017’de 13,7 milyar dolara satın almıştı, ancak şimdiye kadar Amazon’un marka ile entegrasyonu yalnızca Prime aboneleri için indirimler ve ücretsiz teslimat gibi özelliklerle sınırlı kalmıştı.

Yaklaşık 2000 metre karelik mağazasıyla, Whole Foods Amazon’un kasiyersiz mağaza teknolojisini kullanan en büyük mağaza değil. Örneğin Bellevue, Washington’da “Just Walk Out” teknolojisine sahip 2400 metre karelik bir Amazon Fresh mağazası var. Ancak, Amazon teknolojisine öyle güveniyor ki, onu, yılların mağazası olan ve Amazon’un adının geçmediği Whole Foods’a getirmeye istekli. Amazon, teknolojiyi tüm Whole Foods mağazalarına eklemeyi planlayıp planlamadığı konusunda yorum yapmaktan kaçındı.

Mağazayı ziyaret eden bir New York Times muhabirine göre Whole Foods, tipik QR kodlarının yanı sıra giriş için Amazon’un avuç içi tanıma teknolojisine sahip. Mağazada hala, kasiyersiz teknolojinin nasıl çalıştığını açıklayan çalışanlar mevcut. Mağazada ayrıca, self servis ürünleri de bulunmakta. Örneğin müşterilerin kendi ekmeklerini dilimleyebilmeleri için ekmek dilimleyiciler mevcut.

Washington DC mağazası, Amazon’un daha önce kasiyersiz mağaza teknolojisini getirdiğini duyurduğu iki Whole Foods mağazasından biri. Diğer mağaza bu yıl Los Angeles bölgesinde açılacak.

Prefabrik ev üreticisi Veev, 400 milyon dolar yatırım aldı

Kaliforniya merkezli prefabrik ev üreticisi Veev, BOND liderliğindeki D Serisi finansman turunda 400 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Tura katılım sağlayan diğer yatırımcılar arasında LenX (eski adıyla Lennar Ventures), Zeev Ventures, Fifth Wall Climate Tech ve JLL Spark Global Ventures yer alıyor.

Geçtiğimiz sene mart ayında 100 milyon dolarlık Seri C finansman turunu tamamlayan şirketin değerlemesi, son yatırımın ardından 1 milyar dolar seviyesini aşarak Veev’e unicorn girişim statüsü kazandırdı.

2017 yılında prefabrikasyon teknolojisine odaklanmaya başlayan Veev, geleneksel inşa yöntemlerinin hem kırsal hem de kentsel kesimlerde Amerika’nın konut krizini çözemediğini belirtiyor. 2019 yılında Dragonfly Group olan şirket adını Veev olarak değiştiren inşaat teknolojisi girişimi, ülkedeki bu konut krizini çözmeyi hedefliyor. Veev, anahtar teslim ve yüksek kaliteli evler inşa etmek için teknolojik bir yol izliyor.

Veev, yeni evler tasarlamak ve üretmek için 3D tasarım dosyalarından yararlanıyor. Şirket, piyasaya “geleneksel yöntemlerden 4 kat daha hızlı, daha düşük maliyetle ve çok daha düşük karbon ayak izine sahip” bir sistem getirdiğini söylüyor. Veev Kurucu Ortağı ve CEO’su Amit Haller, evler daha hızlı inşa edebildiği için Veev evlerinin daha düşük bir maliyetle inşa edilebileceğini ve satılabileceğinin altını çiziyor. Ayrıca, şirketin malzeme seçimi, geleneksel inşaat malzemelerine göre yüzde 47 daha az CO2 salınımına sebep oluyor. Şirketin 2022 hedefi, bir Veev evinin karbon ayak izini yüzde 25 oranında daha da azaltmak.

400 milyon dolarlık yatırım, Veev’in faaliyetlerini geliştirmesi, inşaat ve dağıtım hizmetini farklı coğrafyalara genişletmesi ve evlerin üretimini daha da sürdürülebilir ve düşük maliyetli hale getirmesine yardımcı olacak.