Ana Sayfa Blog Sayfa 395

Yapay zeka altyapısına odaklanan Run:ai, 75 milyon dolar yatırım aldı

Yapay zeka altyapı düzenlemesinin yönetimini basitleştiren Tel Aviv merkezli şirket Run:ai, C Serisi finansman turunda 75 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Bir önceki B Serisi turuna liderlik eden Tiger Global Management bu turda da lider konumunda. Mevcut yatırımcılar TLV Partners ve S Capital VC, Seri C tura katılım sağlayan diğer isimler arasında yer alıyor. Mevcut yatırımın ardından girişimin bugüne kadar aldığı finansman 118 milyon dolara yükseldi.

Run:ai Atlas platformu, kuruluşların AI kaynaklarını geliştirmelerinin tüm aşamalarını destekleyen birleşik bir platform kullanmalarına olanak tanıyor. Run:ai platformunda Jupyter Notebook ve PyCharm gibi araçlar için yerleşik entegrasyonlar kullanarak araştırmacılara platformla etkileşim kurmaları için basit yollar sunuluyor. Geliştiriciler, Jupyter Notebook gibi standart araçlar aracılığıyla kaynaklarla etkileşimde bulunmaya devam ederken, BT ekipleri bu kaynakların nasıl kullanıldığına dair daha iyi veriler elde edebilir.

Run:ai müşterileri arasında Fortune 500 şirketlerinin yanı sıra, finans, otomotiv, sağlık ve oyun gibi çeşitli sektörlerden son teknoloji yapay zeka girişimleri ve önde gelen akademik yapay zeka araştırma merkezleri yer alıyor.

Run:ai, geçtiğimiz yıl yıllık gelirinde 9 kart artışla platformunu büyütürken, personel sayısı da aynı dönemde üç kattan fazla artış gösterdi. Yapılan açıklamaya göre mevcut finansman şirketin uluslararası ekibini büyütmesi ve Atlas yazılım platformunu geliştirmesi için kullanılacak. Bununla birlikte Run:ai, stratejik satın almaları göz önünde bulunduracağına dikkat çekiyor.

Zomato, 10 dakikada yemek teslimatı yapmaya hazırlanıyor

Geçmişte 10 dakika içinde market siparişlerini müşterilerine ulaştırmayı deneyen ve bunda başarı sağlayamayan Zomato aynı denemeyi yemek siparişleri için yapmaya hazırlanıyor. Şirket, önümüzdeki aydan itibaren, dünya çapında herhangi bir gıda dağıtım firması tarafından daha önce denenmemiş bu hizmete başlayacak. Şirket bu hizmeti Gurugram şehrinde başlatacak ve hizmetin adı Zomato Instant olacak.

Zomato, 10 dakika içinde teslimatı sağlamak için teslimat çalışanlarına baskı yapmayacaklarını veya ceza uygulamayacaklarını belirtiyor. Aslında şirket, teslimat çalışanlarının bu teslimatların 10 dakika içinde gönderilmesi gerektiğini bilmeyeceklerini söylüyor. Zomato’nun CEO’su Deepinder Goyal bir blog yazısında, “Zaman optimizasyonu yolda yapılmaz ve herhangi bir hayatı riske atmaz” dedi. “Hızlı teslimat sözümüzün yerine getirilmesi, yoğun talep gören müşteri bölgelerine yakın bir yerde bulunan yoğun ‘ikmal istasyonu ağına’ dayanıyor. Geleceğe hazır istasyon içi robotlar, teslimat çalışanı tarafından alınana dek yemeğinizin steril, taze ve sıcak olmasını sağlamak için kullanılıyor”

Duyuru, Zomato’nun Blinkit’i satın almak için bir anlaşmaya varmasından günler sonra geldi. Blinkit, geçtiğimiz sene hızlı market teslimatı yaparken zarara geçmiş bir firmaydı.

Bernstein analistleri ve birçok yatırımcı, 10 dakikada yemek teslimatının mantıklı ve sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorlar. Geçtiğimiz ay talepleri karşılayamadığı için hızlı teslimat girişimi Fridge No More girişimini durdurmak zorunda kalmıştı.

Dünyanın öbür ucundaysa, daha önce hızlı teslimatla ilgili New York Belediye Meclisi bir karar almıştı. Bu tip hızlı teslimat şirketlerinin reklamlarında “15 dakikada teslimat” ibaresini kullanması kuryelerin ve toplumun sağlığını riske attığı için yasaklanmıştı.

Eski Opsgenie mühendislerinin kurduğu Ankara merkezli Resmo, 1.3 milyon dolar tohum öncesi yatırım aldı

Eski Opsgenie mühendislerinin kurduğu Resmo, tohum öncesi turda ScaleX Ventures ve Fatih Arslan‘dan 1.3 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

Serhat Can ve Mustafa Akın tarafından geçtiğimiz yıl içerisinde kurulan Resmo, çalışmalarını Ankara’da sürdürüyor ve yaklaşık 10 kişilik bir ekibi var. Geçtiğimiz ay ofislerini ziyaret edip, güzel bir video içerik ürettik, bu postun aşağı kısmından ulaşabilirsiniz.

Bulut ortamlarının günden güne büyümesi ve SaaS ürünlerinin operasyonda önemli yer tutması ile modern geliştirme ortamlarında oluşturulan kaynakların takibi, görünürlüğü ve güvenliğini sağlamak oldukça zor.

Bu noktadaki zorluklara çözüm olarak kurulan Resmo, tüm bulut (cloud) ve SaaS kaynakları anlık olarak takip edip, güvenlik ve uyumluluk açığı varsa tespit edip, güvenlik takımlarının modern ortamlarda görünürlük almasını sağlıyor. Topladığı tüm veriyi SQL ile sorgulanabilir hale de getiren Resmo, devops ve security takımlarının önemli değişiklerden haberdar olup, hızlı bir şekilde aksiyon alabilmesine olanak sağlıyore

Kuruculardan Serhat Can, “Bu yatırımla birlikte ekibimizi büyütmek istiyoruz. Ayrıca ürünü geliştirmek ve globalde ilk müşterilerimizi edinmek de bu turla ilk hedeflerimiz arasında.”

Resmo’nun hikayesi

Girişim, 2018 yılında Atlassian tarafından satın alınan Opsgenie’nin ilk iki mühendisi Serhat Can ve Mustafa Akın tarafından kuruldu. Kurucular, Cloud yazılımının oluşturulması ve çalıştırılması için yıllar harcadı. Bulut sağlayıcılarının sunduğu mevcut güvenlik araçlarından ve hantal uyumluluk süreçlerinden memnun değillerdi. Resmo, Bulut ve SaaS kullanıcıları için kapsamlı bir varlık görünürlüğü ve güvenlik çözümü sunarak güvenlik ekibinin hayatını çok daha kolaylaştırmayı hedefliyor.

Mustafa Akın “Resmo’yu başlattık çünkü aylar olmasa da haftalar harcıyorduk, gerekli tüm bilgileri manuel olarak topladık ve uyumluluk için ekran görüntüleri aldık. Hiçkimsenin altyapıyı ve çevresindeki araçları tam olarak göremediğini fark ettik. Veriler hep oradaydı. Sadece DevOps’ta öğrendiklerimizi alıp, yeni nesil modern güvenlik ekiplerine özel bir çözüm geliştirmemiz gerekiyordu ve Resmo ile bunu yaptık.” dedi.

Şirketler, tüm operasyonlarını Bulut sağlayıcıları üzerinde inşa ediyor ve birçok SaaS aracı kullanıyor. Bu süreçler hızla karmaşıklaşıyor ve kalabalıklaşıyor. Her kullanıcı, her depolama, dijitaldeki her varlık bir güvenlik açığı kaynağı haline geliyor. Bu karmaşık ortamlarda güvenlik ekipleri basit bir çözüme ihtiyaç duyuyor. Resmo, gerekli yapılandırma verilerini gerçek zamanlı olarak topluyor ve tüm modern varlıklarınız için merkezi bir havuz oluşturuyor. SQL kullanarak tüm verilerinizi sorgulayabileceğiniz ve uyumluluk ve güvenlik konusunda kullanıma hazır bilgiler alabileceğiniz tek yerdir.

Ford, 2024 yılında Avrupa’da 7 yeni elektrikli araç tanıtacak

Ford, 2024 yılına kadar Avrupa’da yedi yeni elektrikli araç tanıtmayı planlıyor. Seri, kompakt Puma’nın elektrikli versiyonunun yanı sıra beş kişilik “orta boy” ve “spor” modeller de dahil olmak üzere crossover modellerine odaklanacak. Ayrıca, daha küçük Courier kaplamaları ve özel modeller dahil olmak üzere Transit ve Tourneo minibüslerinin yeni sürümleri de beklenebilir.

Orta boy crossover, Ford’un yeni Köln tesisinden seri olarak üretilen ilk elektrikli otomobili olacak. Araç tek şarjda 500 kilometre gidebilecek ve 5 koltuğa sahip olacak. Ford, aracı bu yıl içinde resmen tanıtacak ve 2023’te üretime başlayacak.

Transit Custom ve Tourneo Custom’ın da 2023’te Puma, spor crossover, Transit Courier ve Tourneo Courier’in ise 2024’te piyasaya çıkması planlanıyor. Mustang Mach-E ve E-Transit şimdiden Ford’un Avrupa serisinin bir parçası. Ford, 2030 yılına kadar Avrupa’da tamamen elektrikli araç yelpazesine geçmeyi ve 2035 yılına kadar benzin ve dizeli tamamen envanterinden çıkarmayı umuyor.

Ford’un iddialı araç elektrifikasyon planlarını desteklemek için Ford, SK On Co. ve Koç Holding ile Türkiye’de sektör lideri yeni bir ortak girişim işi için Mutabakat Zaptı imzaladı. Nihai bir anlaşmanın imzalanmasına bağlı olarak, üç ortak Avrupa’nın geniş bölgesindeki en büyük elektrikli araç pil tesislerinden birini kurmayı planlıyor.

Ortak girişim Ankara yakınlarında kurulacak ve pil dizi modüllerine montaj için yüksek Nikel NMC hücreleri üretecek. Türk Hükümeti’nin desteğiyle beraber üç ortağın batarya ortak girişimine yapmayı planladığı yatırım Avrupa’daki büyük ve küçük ticari araç operatörlerine doğrudan fayda sağlayacak, enerji ve işletme maliyetlerini azaltacak ve CO2 azaltımına önemli bir katkı sağlayacak.

Google, Google Play’deki oyun geliştiricilerini ilgilendiren yeni bir program başlattı

Google, geçen gün Oyun Geliştirici Zirvesi‘nde Play Store ile ilgili birkaç duyuru yaptı. İlk olarak Google, Google Play’deki en büyük geliştiricilerden ve stüdyolardan bazılarına ek araçlar sağlamak için yeni bir “Google Play Games İş Ortağı Programı” başlattı. Program, “oyunlarda tüketici harcamalarında yılda 5 milyon dolardan fazla” olan geliştirmeleri hedefliyor.

Programın faydaları arasında, Google Play’den gelişmiş iş desteği ve öncelikli yayınlama sırasına sahip daha hızlı sürümler yer alıyor. Ayrıca ön kayıt testleri, erişim kodları ve ön kayıt kampanyaları için mağazada yer alma testleri gibi lansman öncesi araçları içeriyor. Program ayrıca Play Integrity API kullanımı için otomatik onay dahil olmak üzere ek güvenlik korumasıyla birlikte geliyor. Ayrıca erken erişim programlarına davetiyeler ve birçok yeni özelliği içeriyor. Şirket, hangi Google Play oyun geliştiricilerinin yeni programa erişebileceği konusunda kesin bir bilgi vermedi.

Google ayrıca Play Store’un “indirirken oyna” özelliğinin yakında tüm Android 12 kullanıcılarına geleceğini duyurdu. İndirirken oyna, kullanıcıların küçük boyutta bir indirme yapması sonrasında, kalan oyun verileri arka planda işlenirken, hızla oyuna girebilmelerine olanak tanıyor.

Şirket ayrıca, Ocak ayında belirli pazarlarda Bilgisayarlar için Google Play Games Beta‘yı sunmaya başladığını da açıkladı. Google, bağımsız Windows PC uygulamasının, kullanıcıların Google Play oyunlarının “yüksek kaliteli bir kataloğunu” oynamasını izin verdiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, “Google for Games Geliştirici Zirvemizde, Google genelinde ekiplerin nasıl yüksek kaliteli deneyimler, ihtiyaçlarınıza göre uyarlanmış daha fazla program ve daha fazla eğitim kaynağı oluşturup bunlardan para kazanmanıza yardımcı olacak yeni nesil hizmetler, araçlar ve özellikler oluşturmaya devam ettiğini paylaştık” dedi. “Yüksek kaliteli oyunlar geliştirmeyi ve bu harika deneyimleri büyüyen kitlelere ve cihazlara sunmayı kolaylaştırarak oyun geliştirme döngüsü boyunca size yardımcı olmak istiyoruz”

Yazılımcılarla şirketleri eşleştiren TalentGrid, tohum öncesi turda 400 bin dolar yatırım aldı

Yazılımcılarla teknoloji şirketlerini, eforsuz ve hızlı bir şekilde eşleştiren İngiltere merkezli platform TalentGrid, yerli ve yabancı melek yatırımcıların katıldığı tohum öncesi yatırım turunda 400 bin dolar yatırım aldı.

Yatırım turuna; Nevzat Aydın, Orkhan Abdullayev, Kıvanç Semen, Thomas Regier, Ference Brose, Mehmet Yılmaz, Joshua Cornelius, Tolga Önal, Kıvanç Müçek ve Selçuk Gerger katıldı.

2019 yılında Ecem Korkmaz Gelal, Bahar Güneş Scigaj ve Erdem Gelal tarafından kurulan TalentGrid, çoğunluğu Türkiye’de öncelikli olmak üzere, Doğu ve Orta Avrupa’da da genişleyen bir yazılımcı ağına sahip.

2021 yılında remote çalışmanın hayatımıza girmesi ve globalde teknik yeteneklere olan talebin artmasıyla beraber müşteri portföyünü İngiltere, Almanya, Amerika, Fransa, Hollanda, Danimarka, Portekiz gibi ülkelere genişleten ekip, sahip olduğu yazılımcı ağını remote çalışma ve relokasyon opsiyonlarıyla bu ülkelerdeki onlarca şirket ile eşleştiriyor.

Müşteri portföyünün globalleşmesiyle beraber merkezini İngiltere’ye taşıyan TalentGrid, yatırımı da İngiltere şirketi üzerinden tamamladı.

Yatırım öncesi bootstrap ederek büyüyen 21 kişilik ekibin, yatırımla beraber ilk hedefi, yazılımcı ağını Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Polonya gibi ülkelerdeki yazılımcıları hedefleyerek Doğu ve Orta Avrupa’da genişletmek. Bununla beraber ürün geliştirmesini hızlandırarak eşleşme sürecini, hem şirket hem de yazılımcı deneyimi açısından çok daha pürüzsüz ve hızlı bir hale getirmek.

TalentGrid kurucu ortağı ve CEO’su Ecem Korkmaz Gelal, globalleşmeyle beraber 2021 yılında gelirlerini 3 kat büyüttüklerini belirtirken, Q1’22’de bu gelirlerin %80’inden fazlasının ise döviz kaynaklı olduğunu da ekledi. Şu an platform üzerinde yapılan her 10 eşleşmeden 7’si ise Türkiye dışından şirketlerle yapılıyor.

Teknofest, yeni milyar dolarlık startup’lar çıkması için girişimcilerin başvurularını bekliyor

Teknofest Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali kapsamında, T3 Girişim Merkezi yürütücülüğünde 2018, 2019, 2020, 2021 yıllarında Teknofest Teknoloji Yarışmalarına katılarak finale kalan takım veya takım üyelerine Teknofest Girişim Programı çerçevesinde hibe desteği sağlanıyor.

Ön Kuluçka Destek Programı ve Hızlandırma Destek Programı olarak iki farklı program ile geleceğin Turcorn girişimleri destekleniyor.

Programa başvurular 28 Mart 2022 tarihinde sona ererken, başvurularınızı Teknofest’in web sitesi üzerinden yapabilirsiniz

Teknofest Girişim Programında; teknoloji odaklı, ölçeklenebilir iş fikirlerine sahip girişimcilerin, proje fikirlerini sürdürülebilir bir modelde ve ayrıca hızlı bir şekilde ticari faaliyete dönüştürmelerini amaçlıyor. Bu kapsamda hayata geçirmek istediği iş fikri olan, alacağı destekler ile fikrini olgunlaştırarak girişime dönüştürmek isteyen ekipler 100.000TL hibe destekli Ön Kuluçka Destek Programından faydalanabiliyor.

Ön Kuluçka Destek Programı ile Teknofest yarışmalarında finale kalan takım veya takım üyelerine girişimciliğin özendirilmesini, geliştirdikleri projelerini uluslararası rekabet gücüne sahip, inovasyon odaklı, teknoloji düzeyi yüksek, ticari değeri doğrulanmış, pazarlanabilen ürün ya da hizmete dönüştürebilen girişimlerin kurulması amaçlanıyor.

Hâlihazırda geliştirdikleri projeler ile şirket kurmuş ekipler için de 200 bin TL hibe destekli Hızlandırma Destek Programı sunuluyor. Hızlandırma Destek Programı ile Teknofest yarışmalarında finale kalan takım veya takım üyelerinin yarışmaların ardından Teknofest projesi veya farklı proje üzerinde çalışarak şirket kurmuş ve Ar-Ge çalışması yürüten veya ticari ürün ya da hizmetini pazara sunmuş projelerini ileri seviyeye taşıması amaçlanıyor. Sunulan 2 farklı destek programı ile seçilen ekiplere hibe desteğinin yanı sıra girişimcilik eğitimlerinden alanında uzman ve yönetici mentor görüşmelerine, ofis ve patent desteğinden yatırımcı ve iş birliği görüşmelerine kadar 12 farklı imkân da sağlanıyor.

Çevrimiçi akademik ders kitabı platformu Perlego, 50 milyon dolar yatırım aldı

Çevrimiçi akademik ders kitabı platformu Londra merkezli Perlego, B Serisi finansman turunda 50 milyon dolar yatırım aldı. Mediahuis Ventures liderliğindeki tur, Raine Ventures ve Evli Growth Partners gibi yatırımcıların yanı sıra, Kahoot’un iki kurucu ortağı ve melek yatırımcılar Jamie Brooker ve Johan Brand tarafından destek gördü.

Ders kitaplarının yüksek maliyeti, ülkemizdeki öğrenciler de dahil olmak üzere çoğu öğrencinin yakından bildiği zor bir durumdur. 2017 yılında Perlego’yu kuran Gauthier Van Malderen ve Matthew Davis, akademik ders kitaplarının yüksek maliyetlerinin farkında olan yeni mezun öğrenciler olarak bir abonelik modeli başlatmaya karar vermişler. Girişim, başlangıçta yayıncıların yeni kurulan şirketle etkileşimde bulunma konusunda biraz yavaş olsalar da isteksiz olmadıklarını söylüyor. Perlego, uygun fiyatlı bir abonelik platformu sunmanın yanı sıra, size özel “dijital bir kitaplık” sunuyor. Günümüzde birçok şeyin dijital olarak daha kolay çözüldüğü düşünüldüğünde Perlego’nun taşıması kolay dinamik ders kitapları, uygun fiyatları da düşünüldüğünde birçok öğrenci açısından oldukça avantajlı.

product-showcase

Perlego, üniversite öğrencileri için önemli bir açığı doldurarak yalnızca korsan kitap satışını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda ikinci el kitap satın almaya olan ihtiyacı da azaltıyor. Bu model, öğrenciler için ve hatta Perlego ile ortak olmak isteyebilecek kurumlar için uygun maliyetli bir teklif sunuyor. İki haftalık ücretsiz deneme süresi sunan Perlego, bu süreden sonra aylık 12 sterlin abonelik ücreti talep ediyor. Yıllık abonelik için ise ayda 8 sterlin talep ediliyor.

Perlego, Cengage, Routledge, Cambridge University Press, Elsevier ve Harvard University Press dahil olmak üzere 5.000 eğitim yayıncısıyla birlikte çalışıyor. Girişim, şu anda 400.000 aboneye hizmet veriyor ve bu aboneler ders kitapları ve kurgu kitaplar dahil olmak üzere 850.000’den fazla kitaba erişim sağlayabiliyor.

Intel, Almanya’da 17 milyar euro değerinde yarı iletken tesisi kuruyor

Intel, önümüzdeki on yıl içinde Avrupa’da 80 milyar euroya varan bir yatırımın parçası olarak Almanya’da bir yarı iletken (semiconducter) tesisi kuracağını duyurdu. Saxony-Anhalt’ın başkenti Magdeburg’daki kurulacak tesise yapılan yatırım ise 17 milyar euro.

Mega-site” olarak adlandırılan tesis iki fabrikadan oluşacak. Intel, Avrupa Komisyonu’ndan tam not aldığı sürece, önümüzdeki yılın ilk yarısında başlaması beklenen inşaatla beraber planlama hemen başlayacak. Üretim ise, 2027’de Intel’in “Silicon Junction” olarak adlandırdığı yerde başlayacak. Bu nedenle, tesis, küresel çip kıtlığını yakın bir zamanda telafi etmiş olmayacak.

Intel, ikili tesislerin en üst düzey “Angstrom-era transistor” teknolojisini kullanarak çipler üreteceğini söylüyor. Yapım süresi boyunca 7.000 kişilik inşaat işçisine, 3.000 kalıcı personele ve binlerce tedarikçiye iş olanağı sağlayacak.

Intel’in Avrupa’daki yatırımları yalnızca Almanya ile sınırlı kalmıyor. İrlanda’nın Leixlip kentindeki bir fabrikayı genişletmek için 12 milyar euro daha yatırım yapacak. Üretim alanını ikiye katlayacak ve oradaki dökümhane hizmetlerini genişletecek. Şirket ayrıca İtalya ile 4,5 milyar euroya varan bir maliyetle bir montaj ve paketleme tesisi inşa etmek için görüşmelerde bulunuyor.

Intel, Avrupa araştırma ve geliştirme merkezini Fransa, Plateau de Saclay yakınlarında kurmayı planlıyor. Sonuç olarak, 450’sini 2024’ün sonunda açmasıyla beraber toplamda 1.000 kişilik istihdam yaratacağı öngörülüyor. Intel, ana döküm tasarım merkezini Fransa’da da kurmayı hedefliyor. Ayrıca, Polonya ve İspanya için ilave yatırımlar planlıyor.

Şirket, planın “küresel çip tedarik zincirini Intel’in Avrupa’daki üretim kapasitelerinde büyük bir genişleme ile dengelemeye odaklandığını” belirtiyor. Şubat ayında Avrupa Birliği, gelecekteki çip kıtlığını önlemek ve Asya’da üretilen parçalara olan bağımlılığı azaltmak için 49 milyar dolarlık bir tasarı açıkladı.

Intel CEO’su Pat Gelsinger yatırımlarla ilgili olarak, “Bu geniş girişim, Avrupa’nın Ar-Ge inovasyonunu artıracak ve dünyanın her yerindeki müşterilerimizin ve ortaklarımızın yararına bölgeye öncü üretimi getirecek” sözlerini kullandı.

500 milyon euro yatırım alan Doctolib, 5.8 milyar euro değerlemeye ulaştı

Sağlık alanında SaaS çözümleri sunan Fransız girişim Doctolib, yeni bir finansman turunda 500 milyon euro yatırım aldığını duyurdu. Bu turla şirket, 5,8 milyar euro değerlemeye ulaşarak Fransa’nın en değerli girişimi olmayı başardı.

Doctolib’in ana ürünü, doktorlar ve sağlık çalışanları için bir SaaS platformu sunmak. Doctolib, özellikle doktorlar ve hastaları bir araya getiren bir rezervasyon platformu işlevi görür. Platform, Fransa, Almanya ve İtalya’da 60 milyon kişi tarafından kullanıldı.

Bugünkü finansman turuyla şirket, Fransa, Almanya ve İtalya’nın her yerinde hizmet verebilmek için Avrupa şehirlerindeki ofis sayısını artırmayı planlıyor. Şu anda 2.500 çalışandan oluşan bir ekip ile hizmet veren Doctolib, önümüzdeki 5 yıl içinde bu sayıyı 6.000 kişiye çıkarmayı hedefliyor. Doctolib ayrıca, önümüzdeki yıllar içinde toplamda 30 şehirde faaliyet gösterecek büyüklüğe ulaşmayı planlıyor. Doctolib, yalnızca 2022 yılı için 700 açık pozisyonun olduğunu ekledi.

Ocak ayında 2022 yol haritasını paylaşan girişim, yeni ürün paketi sayesinde randevu almanın ötesinde bir sağlık hizmeti sunmayı hedefliyor. Bir tele sağlık uygulamasına ek olarak şirket, belgelerde bir hastanın geçmişini görmenize, notlar almanıza ve faturaları düzenlemenize yardımcı olabilecek Doctolib Médecin adlı bir ürünü piyasaya sürdü. Doctolib Team adlı ürün ise, sağlık çalışanları için anlık mesajlaşma fırsatı sunuyor.

Genel olarak baktığımızda ise Doctolib, 300.000 sağlık çalışanı tarafından kullanılıyor ve bu kişilerin hepsi aylık olarak abone ödemesi yapmıyor. Fransa’nın çoğu bölgesinde yer alan girişim, 250 kamu hastanesi ile birlikte çalışıyor.

Doctolib Kurucu Ortağı ve CEO’su Stanislas Niox-Chateau, yaptığı açıklamada, “Dijital teknolojinin hasta bakıcılar ve hastaların günlük yaşamlarında önemli bir ortak olduğuna ve sağlık hizmeti yeniliklerinde hümanist bir yaklaşıma sahip olabileceğimize inanıyorum” sözlerine yer verdi.