Ana Sayfa Blog Sayfa 191

Apple, 2025 yılına dek yüzde 100 geri dönüştürülmüş kobalt piller kullanacak

Teknoloji devi Apple, Dünya Günü (22 Nisan) öncesinde daha çevre dostu piller vaat ediyor. Şirket, 2025 yılına kadar tüm Apple tasarımı pillerde yüzde 100 geri dönüştürülmüş kobalt kullanacağını açıkladı

Apple’ın geçen yıl kullandığı kobaltın sadece yüzde 25’i geri dönüştürüldü. 2021’de yüzde 13 olan bu oran, yeni hedefi diğerlerinden daha iddialı kılıyor. Apple zaten yüzde 73 oranında geri dönüştürülmüş nadir toprak elementleri ve yüzde 38 oranında geri dönüştürülmüş kalay kullanıyor. Apple, iPhone, iPad ve MacBook serileri dahil olmak üzere taşınabilir ürünlerinin çoğunda özel pil tasarımlarına sahip oluyor. 

Şirket, sonunda tüm ürünlerini yalnızca geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir malzemelerle üretmeyi umuyor. Tüm ürünlerinin 2030 yılına kadar karbon nötr olmasını bekliyor. 2022 itibariyle Apple, donanımındaki malzemelerin yalnızca yüzde 20’si geri dönüştürülerek veya yenilenerek tüketicilerle buluşturuldu. 

Şirketi aldığı kararlar arasında kobalt hedefi çoğundan daha önemli oluyor. Kobalt, elektrikli araçlar da dahil olmak üzere pillerde yaygın olarak kullanılıyor. Ancak aynı zamanda önemli çevresel ve sosyal sorunlarına da davetiye çıkarıyor. Madencilik süreci havayı, toprağı ve suyu kirletiyor ve hem madenciler hem de genel nüfus için sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Apple’ın 2025 yılına kadar sürdürülebilirlik odaklı hedefinde hem insan sağlığını koruyarak hem de hedeflerini tutturarak marka imajını yükseltip yükseltmeyeceği oldukça merak ediliyor. 

WhatsApp, dolandırıcıların hesapları çalmasını zorlaştırıyor

Popüler mesajlaşma platformu WhatsApp, kullanıcı güvenliğini ön planda tutacak yeni özellikler geliştirmeye devam ediyor. Şirket, SIM hırsızlığı ve diğer türden hırsızlıklara yönelik ciddi önlemler alıyor.

WhatsApp’ı yeni bir cihaza indirdiğinizde, hesabınızı yeni bir telefona taşımak istediğinizi onaylamak için eski cihazınızı kullanmanız istenebilecek. Hesabınızın kilitlenme olasılığından endişe ediyorsanız bir WhatsApp yetkilisi,hesap korumasının yalnızca şirketin şüpheli bir kayıt girişimi tespit etmesi durumunda etkinleşeceğini söyledi. Ayrıca, eski cihazınıza erişiminiz yoksa şirketin size ikinci bir defalık şifre göndermesini isteyebiliyorsunuz.

Yakın zamanda cihaz değiştirmeye karar verseniz de vermeseniz de, yeni gelişmiş kontrollerinin WhatsApp hesabınız daha güvenli olmasını sağlayacak. WhatsApp’ın eklediği doğrulama özellikleriyle doğrudan etkileşim kurmanız gerekmeyecek. Bununla birlikte şirket, hesabınızı kötü amaçlı yazılımlara karşı korumaya yardımcı olacaklarını ve WhatsApp’ınızın güvenliği ihlal edildiğinde sizi daha iyi koruyacaklarını söylüyor.

Ayrıca WhatsApp, kullanıcıların birisiyle olan bağlantılarının şifreli olduğunu doğrulamasını da kolaylaştırıyor. Şu anda konuştuğunuz biriyle bağlantınızı doğrulamak için kişinin bilgi sayfasının altındaki Şifreleme sekmesine dokunarak bulabileceğiniz bir QR kodunu taramayı veya 60 basamaklı bir sayıyı karşılaştırmayı içeriyor. İlerdeki adımda sekmeye dokunduğunuzda bağlantınızın güvenli olup olmadığı otomatik olarak doğrulanıyor. 

Kullanıcı güvenliğini en üstte tutmak isteyen WhatsApp, kişi mahremiyetine ve güvenliğine oldukça önem veriyor. Bu sayede çeşitli dolandırıcılıkların önüne geçiliyor.

Twitter, hisse ve kripto varlık satın almayı kolaylaştırmak için eToro ile iş birliği yapıyor

Twitter, platformda bulunan finansal bilgileri genişletmek ve kullanıcıların hisse senedi ve kripto satın almasını kolaylaştırmak için bir sosyal ticaret ağı olan eToro ile işbirliği yapıyor. Daha önce finans odaklı kullanıcıların hisse senetleri hakkında daha fazla veri görmek için bir tür finansal hashtag’i tıklamasına izin veren mevcut $ Cashtag formatı, daha fazla gerçek zamanlı veri gösterecek şekilde genişletilecek.

Kullanıcılara sunulan piyasa takibi özellikleri, mevcut eToro ortağı olan TradingView tarafından sağlanmaya devam edecek. Güncellenen arama aynı zamanda canlı fiyat çizelgelerinin altına bir eToro düğmesi getiriyor. Bu sayede kullanıcıların daha fazla bilgi almak ve potansiyel olarak yatırım yapmaları için Twitter‘dan uzaklaştırıyor. İstatistiklere herkes bakabilse de eToro, ziyaretçilerin yatırım yapmadan önce bir hesap oluşturmalarını istiyor.

Twitter Küresel Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Chris Riedy yaptığı açıklamada, Twitter’ın ek pazar bilgileri ve yatırım yeteneklerine daha fazla erişim ile tekliflerini açıkça çeşitlendirmeye çalıştığını söyledi. Twitter’a göre, 2023’ün ilk çeyreğinde finans veya iş dünyası etrafında dönen 498 milyon tweet atıldı.

Elon Musk, CEO olarak göreve geldiğinden beri şirketin iş gücünün yüzde 80’ini maliyetleri kısmak amacıyla işten çıkardı. Kısa bir süre sonra güncellenmiş abonelik modeli Twitter Blue’yu piyasaya sürdü ve geliştiricilerin temel bir API için ödeme yapması gerektiğini açıkladı. 

Twitter Blue ile kullanıcılara ücret karşılığında daha fazla imtiyaz ve daha az reklam imkanı sunulsa da alınan karar şirkete reklamverenleri oldukça etkiledi. Abonelik modeli sonrasında 500’ün üzerinde reklamveren, Twitter ile iş yapmayı bıraktı.

Yeniliklere her zaman açık olan platformun eToro ile iş birliği, uygulamanın finans odaklı kitlesini oldukça sevindirecek gibi duruyor.

Universal Music Group, telif hakkı ihlali nedeniyle yapay zekaya karşı harekete geçiyo

Universal Music, yapay zekanın telifli şarkıları otomatik olarak izinsiz kullanmaması için önemli çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalarla birlikte telif haklarının korunması amaçlanıyor.

Yapay zeka tarafından üretilen müzik, teknoloji ilerledikçe giderek daha popüler hale geliyor. Yapay zeka, makine öğrenimi algoritmaları ve sinir ağlarının kullanılmasıyla mevcut müziğin büyük veri kümelerini analiz edebilir ve verilerde bulunan kalıplara ve yapılara dayalı yeni besteler oluşturabiliyor.

AI, mevcut verilere dayalı olarak müziği analiz etme ve oluşturma yeteneğine sahip olduğundan, kendisi tarafından üretilen müziğin türev bir çalışma olarak görülmesi ve orijinal bestecilerin telif haklarını ihlal etmesi mümkün görünüyor. Bu, yapay zeka tarafından yaratılan müziğin haklarına kimin sahip olduğu ve AI’ın kendi başına bir “yaratıcı” olarak kabul edilip edilemeyeceği hakkında soruları gündeme getiriyor. 

Bunlarla beraber müziğin insan besteciler ve müzisyenler için iş kaybına ve potansiyel olarak sanatsal ifade ve yaratıcılık kaybına yol açabileceği endişesi yer alıyor. Müzik endüstrisi ve hukuk sisteminin bu etik kaygıları ele alması ve yapay zeka tarafından üretilen müziğin kullanımı ve mülkiyeti için net yönergeler oluşturması önemli görülüyor.

Universal Music, yapay zekanın telif hakkıyla korunan şarkılarını kullanmasını önlemek için Spotify ve Apple gibi akış platformlarına çağrı yapıyor. Endişe şu ki, yapay zeka botları, kulağa popüler müziklerin benzerlerini yapmak üzere kendilerini eğitmek için Universal Music’in şarkılarını kullanıyor. Sonuç olarak Universal Music Group, telif hakkıyla korunan materyalinin izinsiz kullanılmasını önleyecek yöntemler geliştiriyor.

Yapay zekanın orijinal eserler yaratıp yaratamayacağı veya yeni şarkılar oluşturmak için önceden var olan materyalleri kullanıp kullanmadığı konusunda tartışmalara yol açtı. Yapay zeka tarafından üretilen müzik, yeni ve heyecan verici sesler yaratma potansiyeli gösterse de, sanatçıların ve plak şirketlerinin çalışmalarının adil bir şekilde tazmin edilmesini sağlamak için müzik endüstrisinin telif hakkı ihlali ve mülkiyet hakkındaki endişeleri ele alması önemli görülüyor. 

Konuyla alakalı sürecin nasıl ilerleyeceği oldukça merak edilse telif haklarının ödenmesi dahilinde yapay zekanın analizlerine devam edeceği tahmin ediliyor.

AloTech, yapay zeka destekli chatbot GPT-4’ü sistemine entegre etti

Türkiye’nin en büyük bulut tabanlı çağrı merkezi platformu AloTech, sektörde bir ilke imza atarak müşteri deneyimini en üst noktaya taşıyan yapay zeka chatbot’u GPT-4’ü kendi chatbot sistemine entegre etti. Yapay zeka araştırma şirketi OpenAI tarafından geliştirilen 100 tirilyon parametre ile veri işleme kapasitesine sahip GPT-4, bu alanda bir devrim olarak kabul ediliyor. 

Cenk Soyak: “ChatGPT-4 ile sohbet çok daha hızlı ve doğal ilerliyor”

GPT-4 entegrasyonu hakkında bilgi veren AloTech CEO’su Cenk Soyak:

“Çağrı merkezlerinde chatbot kullanımı son yıllarda hızla artış gösteriyor. AloTech verileri de 2022 yılındaki chatbot kullanımının bir önceki yıla göre yüzde 750 arttığını gösteriyor. Hiç kuşkusuz kullanım arttıkça chatbot’lara yönelik beklenti de yükseliyor. Tüketiciler sordukları sorulara hızlı ve net cevaplar almak istiyor. GPT-4 bunu sağlamak adına çok önemli bir adım. Yazılanları sadece anlamakla kalmayıp, yönlendirme de yapıyor. Hatta günlük konuşmalar ile sohbeti çok daha doğal bir hale getiriyor.

Biz de ülkemizde ve 44 ülkede hizmet verdiğimiz 700’ün üzerinde müşterimizin, tüketicilerine üst düzey bir çağrı merkezi deneyimi sunabilmeleri için OpenAI iş birliği yaptık. Bu kapsamda şirketin ticari kullanımlara açık olan en üst versiyon chatbot’u GPT-4’ü sistemimize entegre ettik. Sektörün gelişimine önemli katkı sunacağına inandığımız bir ilke imza attığımız için mutluyuz” dedi.

“GPT-4’e müşterilerimizin işlerini öğreteceğiz”

Yeni entegrasyonu AloTech Yapay Zeka Laboratuvarı’nda geliştirmeye devam ettiklerini söyleyen Soyak:

“ChatGPT-4’ün yüksek kapasitesine ek olarak AloTech ve çağrı merkezi pazarı hakkındaki verileri de bot’a öğretiyoruz. Bununla birlikte çağrı merkezlerinde GPT-4’ü kullanmak isteyen müşterilerimizin bilgilerini, yaptıkları işleri de öğreteceğiz. Örneğin bir restoranın tüm menüsünü bilecek. Ancak sadece menüyü yazmakla kalmayıp, adeta bir restoran çalışanı gibi talep geldiği takdirde tüketiciye alternatif yiyecekler de sunabilecek. Chatbot; Türkçe, İngilizce ve Almancayı mükemmel bir şekilde anlıyor. Ancak müşterilerimizden gelen talebe göre 95 farklı dil seçeneğimiz bulunuyor” diye konuştu. 

“Müşteri temsilcilerinin verimliliği artacak”

ChatGPT-4’ün müşteri temsilcilerinin işlerini kolaylaştıracağına da dikkat çeken Soyak sözlerini şöyle tamamladı;

“Halihazırda kullandığımız bot ile gelen taleplerin yüzde 64’ü müşteri temsilcisine bağlanmaya gerek kalmadan bot ortamında çözülüyordu. Yeni entegrasyonumuz ile bu oranı yüzde 90’ın üzerine taşımayı hedefliyoruz. Böylece sistemimizi kullanan 30 binin üzerindeki müşteri temsilcisi de tekrarlayan sorular yerine tüketicilerin daha kompleks taleplerine zaman ayırabilecek, çok daha verimli çalışabilecekler.” 

İş yeri için dijital öğrenim çözümleri geliştiren LMS365, 18 milyon euro yatırım aldı

Organizasyon ekipleri için kişiselleştirilmiş ve dijital öğrenme araçları geliştiren LMS365, düzenlenen Seri A turda 18 milyon euro yatırım aldı. Blue Cloud Ventures tarafından yönetilen tura Kamet Capital ve mevcut yatırımcılar katıldı.

Modern işyerinde, beceri geliştirme ve öğrenme giderek daha önemli hale geliyor. Çalışanların becerilerini ve kimlik bilgilerini geliştirmeye yönelik artan talep yer alıyor. Bunun üzerine işverenler, kurum içi öğrenmenin ekiplerini geleceğe hazır hale getirmenin bir yolu olduğunu görüyor. Aarhus’ta bulunan LMS365, öğrenmeyi doğrudan kişilerin ‘ellerine ve kalplerine’ yerleştirmeyi amaçlıyor.

LMS365’in öğrenme yönetim sistemi doğrudan Microsoft Teams, Microsoft Viva ve Microsoft365‘te yerleşik olarak karşımıza çıkıyor. Bu entegrasyon sayesinde küresel işletmelerden faydalanıp konumları ne olursa olsun çalışanları işe alarak eğitebilmesi ve geliştirilmesi sağlanıyor.

Şimdiye kadar şirket, ‘learn like you’ yaklaşımıyla 60’tan fazla ülkede milyonlarca kullanıcıya ulaştı. Bu yaklaşım, çalışanların tanıdık iş akışlarında kişiselleştirilmiş bir şekilde öğrenmelerini sağlamaya yardımcı oluyor.

LMS365 CEO’su Rasmus Holst:

“Mevcut iklimde bu büyüklükte bir yükselme, tüm ekip için olağanüstü ve bu noktaya gelmek için verilen tüm sıkı çalışmanın bir kanıtı oluyor. Bu sermaye enjeksiyonu, işimiz için viteste önemli bir değişikliği temsil ediyor. CTO’muz Freddy Bang’in 2016’da Teams’i geliştirme kararı olağanüstü bir büyüme yolculuğuna yol açtı ve şimdi bir sonraki bölüme hazırız.”

Blue Cloud Ventures’tan Eric Guardiola:

Microsoft ve LMS ekosistemine çok aşinayız ve LMS365’in bu büyük ve büyüyen pazarda oluşturduğu benzersiz ve farklı konuma güçlü bir şekilde inanıyoruz.”

Ekip, bu yeni yatırımla büyümeye devam etmeyi planlıyor. LMS365, ABD, Almanya ve Avustralya’daki dağıtım ortaklarının satın alınmasıyla pazarda otomatik olarak büyüdü.

HBO Max’in adı değişti: Max ile tüm içerikler tek platformda olacak

Warner Bros. Discovery, amiral gemisi yayın hizmeti HBO Max‘in markasını önümüzdeki ay Max olarak değiştireceğini duyurdu. 23 Mayıs‘ta ABD’de resmi olarak çıkış yapacak olan Max, TLC ve HGTV gibi Discovery markalarının ve Discovery+ içeriğinin yanı sıra Succession ve The Last of Us gibi HBO programlarını sunacak.

Yeniden markalaşmayla birlikte yeni slogan “The One to Watch” ve yeni bir renk de ortaya çıkıyor. HBO logosundaki kamera merceği benzeri O’yu küçük A harfine uyarlayacak olan Max, HBO Max’in parlak morunun aksine canlı bir kraliyet mavisi arka plana sahip olacak.

Game of ThronesHarry Potter ve DC Universe gibi franchise’larda yeni programlama duyurularıyla birlikte çıkış yapan hizmet, abonelere şu anda bir HBO Max aboneliğinin maliyetiyle aynı olacak: reklam destekli bir katman için 9.99 dolar ve reklamsız bir katman için 15.99 dolar. Bununla birlikte, şirket şu anda reklamsız katmanına dahil olan daha yüksek çözünürlüklü akış, daha fazla eşzamanlı akış ve daha yüksek indirme limitleri gibi bazı avantajları Max Ultimate adlı yeni bir plan üzerinde çalışıyor. Daha pahalı olan bu katmanın fiyatı 19.99 dolar olarak açıklandı.

Discovery+ programlama Max’e eklenecek olsa da, senaryosuz yayıncı bağımsız bir hizmet olarak çalışmaya devam edecek.

Bazı mevcut HBO Max aboneleri, uygulamalarının otomatik olarak Max’e güncellendiğini görecek olsa da diğer müşterilerin güncellenmiş hizmeti almak için bazı ek adımlar atması gerekecek. Her iki durumda da kullanıcılar izleme geçmişlerini, oturum açma ve fatura bilgilerini ve içerik tercihlerinin otomatik olarak Max’e taşındığını görecek.

HBO ve HBO Max Content’in başkanı ve CEO’su Casey Bloys, HBO’nun Max uygulamasında içerik planlarını değiştirmeyeceğini söyledi. Yeni adıyla Max’in ülkemizde ne zaman aktif edileceği henüz bilinmiyor. Hali hazırdaki Max içeriklerinin bir kısmı Discovery’nin ortağı olduğu BluTV‘de yayınlanıyor.

OPLOG, teknoloji tabanlı yeni deposunu İngiltere’de açtı

Yeni deposunu İngiltere’de açan OPLOG, Türkiye’den İngiltere’ye açılmak isteyen ya da İngiltere’de faaliyet gösteren KOBİ ve büyük şirketlerin omnikanal lojistiği alanındaki iş ortağı olmayı ve sunduğu teknolojisi ile onların hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyor.

Omnikanal (B2B ve B2C) lojistiği alanında 10 yıldır hizmet sunan teknoloji ve lojistik şirketi OPLOG, iş ortaklarının hem yurtiçi hem de yurtdışı operasyonlarını verimli bir şekilde yürütmek için yeni yatırımlar yapmaya devam ediyor.

Bu vizyon çerçevesinde OPLOG, Londra’da açtığı yeni deposu ile Türkiye’den İngiltere’ye açılmak isteyen KOBİ ve büyük şirketlerin ya da İngiltere’de faaliyet gösteren firmaların omnikanal (B2B ve B2C) lojistik iş ortağı olmayı hedefliyor.

Global lojistik ağını genişletiyor

İngiltere’deki depo yatırımı ile hem lojistik ağlarını genişleteceklerini hem de iş ortaklarının büyümesine, yeni pazarlara açılmasına destek olacaklarını vurgulayan OPLOG CEO’su Halit Develioğlu, “Eylül 2022’de aldığımız yatırım sonrasında omnikanal lojistiği ağımızı genişletmek üzere Avrupa’da yeni lokasyonlarda hizmet sunacağımızı paylaşmıştık. Londra’nın merkezine oldukça yakın bir lokasyonda açtığımız depomuz bunun ilk adımı… 12 bin m2 alana sahip, kendi geliştirdiğimiz depo içi yazılımlarımız ile güçlendirilmiş depomuz sayesinde hem hizmet sunduğumuz iş ortaklarımızın operasyonlarını verimli bir şekilde yürüteceğiz hem de yeni pazarlarda markalarını konumlandırmalarına ve satışlarını artırmalarına destek olacağız” dedi.

İş ortaklarımızın hayatını kolaylaştıracağız

Yeni depo ile İngiltere’ye açılmak isteyen KOBİ ve büyük şirketlerin omnikanal (B2B ve B2C) operasyonlarını yürüteceklerini belirten Develioğlu, şirketlere B2B ve e-ticarette sipariş alınmasından itibaren, paketleme, kargo, iade gibi tüm operasyonel süreçleri kapsayan teknoloji tabanlı uçtan uca lojistik hizmeti sunacaklarını aktardı. Türkiye’de olduğu gibi İngiltere’de de şirketlerin tüm bu süreçlerini OPLOG-ONE platformundan takip edebileceklerini belirten Develioğlu, İngiltere’de de birçok pazaryeri, e-ticaret altyapısı ve kargo firması ile entegre çalışacaklarını vurguladı. Develioğlu verdiği demeçte:

Halit Develioğlu, OPLOG kurucusu

“İngiltere’de iş yapan şirketler, sektörün yapısı gereği öngöremedikleri bazı problemlerle karşılaşabiliyorlar. Ayrıca regülasyonlardan ya da geciken ve hasarlı teslimatlardan kaynaklı artan maliyetlerle de başa çıkmaya çalışıyorlar. OPLOG olarak tam otomasyona sahip yeni depomuz ve depo içi verimliliği artıran robotik teknolojilerimizle iş ortaklarımızın hayatını kolaylaştıracak, fiziki engelleri ortadan kaldıracak ve kendi işlerine odaklanmaları için onları özgürleştireceğiz.”

İngiltere’de OPLOG’la iş yapan/yapmak isteyen şirketlere sunulan fırsatlar

  • Teknoloji destekli omnikanal (B2B ve B2C) lojistik hizmeti
  • Ürünlerin Türkiye’den alımından başlayan uçtan uca hizmet yelpazesi
  • Yeni pazarlara açılmanın zorluklarını beraber aşma (hizmet kalitesi, fiyat ve maliyet avantajı, dağıtımda üstünlük vb.)
  • Tüm süreçleri OPLOG-ONE platformundan takip edebilme
  • İngiltere merkez olmak üzere, Avrupa’daki partner depoları kullanarak Avrupa genelinde satış yapma
  • Öngörülemeyen maliyetlerden kurtulma
  • Kayıp ve hasarlı ürünlerin riskini azaltma
  • İngiltere merkezli sorunsuz sipariş, iade ve kargo yönetimi
  • Londra’nın merkezine yakın olması ve teknolojisi (OPLOG-ONE) sayesinde teslimat sürelerini kısaltma, operasyonları daha hızlı ve daha etkili yönetme

Google, Android 14 için genel beta testlerini başlattı

Google, geçtiğimiz Şubat ayından itibaren geliştiricilere aktif ettiği Android 14 sürümü için genel beta testlerini başlattı. Planlanan 4 beta sürümünün ilki bu ay aktif edildi.

Yeni Android sürümü, önceki nesille oldukça benzer bir yapı sergiliyor. Sürümü ayırıp hemen fark edilen önemli kısım, yeni bir geri hareket animasyonu oluyor. Bir “geri dön” komutunu başlatmak için telefonunuzun kenarlarından içe doğru kaydırdığınızda, simge daha belirgin şekilde görülüyor. Ayrıca ince ama hoş bir dokunuş olan Material You kullanılarak cihaz temasıyla eşleşiyor.

Hiç şüphesiz fark edeceğiniz başka bir değişiklik, güncellenmiş paylaşım sayfası oluyor. Bir uygulama içinde “Paylaş” simgesine bastığınızda, karşınıza çıkan ilk uygulamalar kendi kullanımınızla kesişen uygulamalar olarak karşınıza çıkıyor. Geliştiriciler sonunda bu yeteneğe sahip olacağından, burada yeni özel eylemler de fark edebilirsiniz. Temel olarak, bir uygulamadan içerik paylaşmak ileriye dönük olarak daha hızlı ve daha güçlü hale gelecek.

Geliştiriciler artık sistem paylaşım tablosuna özel eylemler ekleyebilecek ve paylaşım sayfası artık paylaşım hedeflerinizi nasıl sıralayacağı konusunda daha akıllı olacak.

Beta testleri, ilk olarak Google Pixel akıllı telefon modellerine gelecek. Güncelleme alan Pixel modelleri ise şu şekilde: Pixel 4a 5G, Pixel 5, Pixel 5a, Pixel 6/Pro, Pixel 6a ve Pixel 7/Pro.

Önümüzdeki ay Google I/O’da Android 14’teki yenilikler hakkında daha detaylı bilgiler paylaşılacağı düşünülüyor.

ChatGPT kendi özel dilini oluşturdu: Kontrolü sıkılaştırma zamanı mı?

OpenAI tarafından geliştirilen yapay zeka destekli chatbot ChatGPT, kendi dilini oluşturdu. Bilim-kurgu filmlerindeki gibi ürkünç bir hale gelmesi, birçok kişinin tedirgin duruş göstermesine neden oldu.

Yapay zeka, temel olarak modern günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Birçok kişi basit komutlar vererek uzun süren işlemleri hızlı ve kolayca yapabiliyor. Kendi içinde de gelişim gösteren yapay zeka için her zaman kontrolü ele almasından yana korku duyuluyor. Bu ihtimalin gerçekleşmesi, yakın zaman için mümkün görünmüyor.

ChatGPT, yakın zamanda tüm konuşmaları genişletmek için kendi dil modelini oluşturdu. Yapay zeka bunu, sınır konuşmalarını genişletmek için yarattı. Platformun kullanıcıları, GPT-4‘ün daha sonra yeni bir bilgi istemi olarak kullanılabilecek yeni oluşturulan bir sıkıştırma dili sayesinde daha uzun konuşmaları kısa formlarda sıkıştırabildiğini keşfetti.

Daha basit bir ifadeyle anlatacak olursak ChatGPT, size temel olarak önceki görüşmedeki tüm verileri temelde taşıyacak olan sohbette yeni bir bilgi isteminde kullanabileceğiniz, görüşmenin sıkıştırılmış bir biçimini sunuyor. Yani tüm sohbetinizi yeniden oluşturuyorsunuz. Bu yalnızca yapay zeka destekli chatbot’u ile önceki sohbetlerinize devam etmenize izin vermeyip aynı zamanda konuşmalarınızı teknik olarak toplam kelime sınırının ötesine taşıyor.

ChatGPT, yaklaşık 25.000 kelimelik bir kısıtlamaya sahip bir kelime sınırına sahipken diğer raporlar yaklaşık 8.000 kelimelik bir sınıra işaret ediyor. Bu nedenle ChatGPT ile görüşmenizin yarıda kesilmesi ihtimali de bulunuyor. Daha iyi bağlam için platform, sıkıştırılmış mesajı kendi başına oluşturmuyor. Bu nedenle, makinelerin birbirleriyle tanımlanamayan bir dilde konuştuğu bir yapay zekanın ayaklanışı henüz gerçekleşmedi.