Ana Sayfa Blog Sayfa 162

Yapay zeka destekli müşteri deneyim platformu EdgeTier, 6 milyon euro yatırım aldı

Yapay zeka kullanarak müşteri iletişim merkezlerinin müşteri deneyimini iyileştirmesine yardımcı olan İrlanda merkezli EdgeTier, düzenlenen Seri A turda 6 milyon euro yatırım aldı. Smedvig Capital liderliğinde düzenlenen tura Episode 1 ve Act Venture Capital katıldı.

İletişim merkezlerinde otomasyona yönelik isteğin artması, yeni teknolojinin devreye girmesi için önemli bir talep yaratıyor. Yapay zeka ve makine öğreniminin her alanda ortaya çıkmasıyla birlikte, müşteri hizmetlerine entegre olması da an meselesiydi.

2015 yılında kurulan EdgeTier, yalnızca bir saatlik bir kurulumla ‘kutudan çıkar çıkmaz’ çalışıyor. Zendesk, Kustomer, Intercom, Salesforce, LivePerson ve diğerleri gibi bir iletişim merkezinin mevcut müşteri hizmetleri yazılımına kolayca bağlanabiliyor. Girişim, her müşteri görüşmesinden gerçek zamanlı olarak içgörüler çıkarmak için özel yapay zeka ve makine öğrenimi teknikleri uyguluyor.

EdgeTier’in yapay zeka platformu, müşteri deneyimi yönetiminde yeni bir çağ başlatıyor. Daha yüksek kaliteli bir müşteri deneyimini desteklemek için müşteri konuşma verilerine sınırsız erişim ve gerçek zamanlı içgörüler sağlıyor ve karşılığında müşteri kazanmayı ve elde tutmayı sağlıyor. 

Girişim ile iletişim merkezleri, müşteri tutumlarını derinlemesine anlıyor ve aksi takdirde tanınmayacak ve ele alınamayacak ince sorunları bile gerçek zamanlı olarak tespit edebiliyor. SaaS platformu, çok dilli ortamlarda tüm kanallardaki müşteri konuşmalarını 7/24 izlemek için doğal dil işlemeden yararlanıyor.

EdgeTier CEO’su ve Kurucu Ortağı Dr. Shane Lynn:

“Şirketler, müşterilerini anlama ve geniş ölçekte destekleme yeteneklerini artıran yapay zeka ve makine öğrenimi olmadan rekabet edemeyecek. Daha fazla iletişim merkezi ve müşteri deneyimi uzmanının görüşmelerinde kaçırdıkları içgörüleri kurtarmasına, değişikliklere daha hızlı tepki vermesine ve karar vermek için ihtiyaç duydukları verileri parmaklarının ucuna getirmesine yardımcı olmak istiyoruz. Yatırım sürecinde, Smedvig ekibinden gerçekten etkilendik. Şimdi önümüzdeki yolculukta onlarla ortak olacağımız için gerçekten heyecanlıyım.” dedi.

Yeni yatırım, EdgeTier’in şirketlerin konuşma verilerini kullanarak mükemmel müşteri deneyimi sunmalarına yardımcı olan gerçek zamanlı yapay zeka analitik platformuna yönelik artan talebi karşılamasını sağlayacak.

Workup Girişimcilik Programı, İş Kuleleri Çarşı’da yeni ofisine geçti

Türkiye İş Bankası’nın ana destekçisi olduğu, farklı dikeylerde 100 girişimi mezun eden ve bu yıl 6. yaşında olan Workup Girişimcilik Programı ile Workup çatısı altında devam eden programlar, İş Kuleleri’nde hayata geçirilen paylaşımlı ofis konseptine sahip Workup İş Kule’de yürütülecek.

İş Bankası ve iştiraklerinin genel müdürlüklerinin bulunduğu, çeşitli ölçekten startuplara ve girişimcilik ekosistemi temsilcilerinin yanı sıra Türkiye’nin ilk startup odaklı banka şubesine ev sahipliği yapan İş Kuleleri, artık Workup girişimcilik programlarının da merkezi olurken aynı zamanda bir girişimcilik üssü haline dönüşüyor.

İş Bankası ekosistemi ile çalışma imkânı

Modern mimariye sahip ve aynı anda 30 kişinin yararlanabileceği bir çalışma alanı bulunan Workup İş Kule; sınırsız ve yüksek hızda internet, kafe alanı, kişisel dolap, özel sunum ve toplantı odası gibi girişimcilerin ihtiyaç duyacağı imkânları sağlıyor.

İş Bankası girişimcilik ekosisteminin diğer unsurlarıyla aynı lokasyonda yer alan Workup İş Kule’de girişimler, aynı zamanda geniş networking ve iş geliştirme olanağından da yararlanabiliyor. Paylaşımlı ofis, aynı zamanda Workup programı altında düzenlenen eğitim ve etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.

Levent İş Kuleleri Çarşı alanında konumlandırılan ofis, her hafta Pazartesi – Cumartesi günleri arasında saat 08:00’den 20:00’ye kadar hizmet veriyor. Öncelikle Workup markası altında yürütülen programlara dâhil olan startuplar ve program mentorları ile paydaşlarının kullanımına sunulan alandan, kapasitenin uygun olması durumunda diğer girişimler de faydalanabiliyor.

Unilever Türkiye, sürdürülebilirlik için ürünlerini elektrikli çekicilerle taşıyacak

Japonya merkezli Marubeni Corporation’a bağlı olarak her biri alanının öncüsü olan birçok global markanın Türkiye distribütörlüğünü sürdüren Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş., satış ve satış sonrası hizmetlerini sunduğu Volvo Trucks ile lojistik sektörünün elektromobilite dönüşümüne öncülük edecek bir teslimatı gerçekleştirdi. Volvo FH elektrikli çekici, Unilever Türkiye ve Arıç Lojistik’e Santral İstanbul’da gerçekleşen bir törenle teslim edildi.

Elektromobilite Gelecek İçin Vazgeçilmez

Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. Genel Müdürü Eşref Zeka, iş ortaklarıyla birlikte Türkiye yollarında çevreci ve sürdürülebilir bir dönüşümün ilk adımlarını atmak için bir arada olduklarını belirterek:

“Ekosistemimizin düzelmesi için paydaşların tamamının ortak hareket etmesi lazım. Bu değişim bir bireyin veya şirketin inisiyatifi ile olamaz. Bu transformasyon paydaşların aynı bilinçle hareket etmesi ile gerçekleşecek. Biz; Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. olarak bunun farkındayız ve bunun için gerekli yatırımları yaparak yol almaya devam edeceğiz” diyerek sürdürülebilirlikle ilgili şirketlerinin hedef ve görüşlerini aktardı.

Eşref Zeka, Türkiye taşımacılık sektörünün şimdiye kadarki en büyük dönüşümüne öncülük etmenin gururunu yaşadıklarını belirterek;

“Elektriğin gücünü ve elektromobilitenin gelecek için vazgeçilmez olduğunu biliyoruz. Bugün gerçekleştireceğimiz teslimatın hem değerli iş ortaklarımıza hem de ülkemizin lojistik sektörüne yepyeni bir vizyon katacağına eminiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Volvo Trucks’ın Hedefi 2050’ye Kadar Net “Sıfır Emisyon”

Törende söz alan bir diğer isim ise Volvo Trucks Ortadoğu ve Türkiye Direktörü Björn Andersson oldu. Björn Andersson Volvo Trucks’ın 130 ülkede sunduğu kaliteli, güvenilir ve çevreye duyarlı taşımacılık çözümlerinden bahsederek Volvo Trucks’ın 2050 yılına uzanan “Sıfır Emisyon” hedefine vurgu yaptı.

Björn Andersson:

“Elektromobiliteyi, fosil yakıtsız taşımacılığa ulaşmanın ana çözümü olarak görüyoruz. Farklı uygulamalar ve segmentler için çok geniş elektrikli kamyon seçeneğine sahibiz. Elektrikli kamyonlarımız tek bir şarjla yaklaşık 300 kilometrelik bir menzile sahip. Şarj süreleri ve pil teknolojileri ilerledikçe, gelecekte daha da uzun menzillere sahip olmayı planlıyoruz” diyerek Volvo Trucks’ın elektrikli taşımacılık vizyonundan ve sunduğu çözümlerinden bahsetti.

Bir İlke İmza Atmaktan Gurur Duyuyoruz

Unilever Türkiye’nin Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Tedarik Zinciri ve Müşteri Operasyonları Başkanı Graham Sommer de törende söz aldı. Graham Sommer;

“Bugün Unilever Türkiye olarak Volvo Trucks, Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. ve Arıç Lojistik ile iş birliği içerisinde, Türkiye’nin ilk elektrikli çekicilerini lojistik operasyonlarımıza dahil ederek Türkiye’de bir ilke imza atmaktan gurur duyuyoruz. Unilever olarak 2039 yılına kadar değer zincirimiz boyunca net sıfır emisyon elde etmek için üretim ve lojistik operasyonlarımızda yenilenebilir enerji kullanımını her geçen gün artırıyoruz. %100 yeşil enerjiden elde edilen elektrik kullanan Besan fabrikamızda şarj olarak çalışacak bu elektrikli çekiciler, yılda 215 ton karbon emisyonunu azaltacak. Bu da 1287 ağacın karbon emilimine veya Dünyanın çevresini dört kez dönen bir çekicinin karbon emisyonunun azaltılması anlamına geliyor. İlerleyen dönemde de yeşil lojistik alanındaki ayak izimizi büyütmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Elektrikli Çözümlerimiz Hizmete Hazır

Törende konuşan bir diğer isim de Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. Kamyon Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Kıvanç Kızılkaya oldu. Türkiye’de taşımacılığın dönüşümüne katkıda bulunmaktan mutluluk duyduklarını belirten Kıvanç Kızılkaya, “Farklı ihtiyaçlara yönelik 5 farklı elektrikli kamyon modelimiz, yük taşımacılığı, lojistik, madencilik, inşaat ve benzeri sektörlerin hizmetine hazır durumda” diyerek sundukları elektrikli çözümlerden bahsetti.

Volvo Trucks – Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. iş birliğiyle iş ortaklarına sürdürülebilirlik konusunda sadece elektrikli araç çözümleri değil finansal çözümleri de sunduklarını belirten Kıvanç Kızılkaya, teslimatı gerçekleşen araçların finansmanının Volvo Finansal Hizmetler Türkiye tarafından sağlandığını belirtti. Kıvanç Kızılkaya, Volvo Finansal Hizmetler’in Volvo Group’un ve Marubeni Corporation’ın “sürdürülebilirlik” stratejileri doğrultusunda, elektrikli araçlar için müşteri ihtiyaçlarına uygun esnek kredi çözümleri sunmaya devam edeceğini söyleyerek sözlerini tamamladı.

Değişimin Sembolü Olmasını Ümit Ediyoruz

Törende son olarak Arıç Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Arıç söz aldı. Bahattin Arıç:

“Lojistik sektörünün gelecekte sürdürülebilir ve verimli çözümlerle büyüyeceğini ön görüyoruz” diyerek bu doğrultuda ilk adımlarını Volvo Trucks ve Marubeni Dağıtım ve Servis A.Ş. gibi güvenilir ve güçlü iş ortaklarıyla atmaya karar verdiklerini söyledi. Elektrikli Volvo çekicilerinin sektördeki dönüşümün sembolü olacağını ümit ettiğini belirten Bahattin Arıç tüm iş ortaklarına teşekkür ederek sözlerini tamamladı.

Teslimat kutusu teknolojileri geliştiren yerli girişim MOBIQU, 3.5 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

Yeni nesil teslimat kutusu teknolojileri geliştiren girişim MOBIQU, Smart Box modeliyle teslimat hizmetlerini daha dijital ve akıllı bir hale getiriyor.

Çekirdek yatırım turunda 3.5 milyon dolarlık değerlemeyi başarıyla gerçekleştiren MOBIQU’in yatırımcıları arasında farklı ülkelerden melek yatırımcılar bulunuyor. Şu an için yatırımcıların isimleri gizli tutuluyor.

2021 yılında kurulan MOBIQU, Fark Labs Hızlandırma Programı’ndan mezun oldu ve TÜBİTAK 1512 programına katılma hakkı kazandı. Tohum öncesi yatırımını Fark Labs ve Mene Health Group gibi önemli yatırımcılardan alan şirket, 18 aylık süre zarfında iki farklı alanda ürün geliştirme sürecini başarıyla tamamladı.

MOBIQU’in kurucu ortağı Selçuk Koçhan, aldıkları yatırımı yurt dışına açılma ve ekip büyütme hedeflerine yönelik verdiği demeçte;

“Bu yatırımın gücüyle tamamen B2B çalışarak, hızlı bir şekilde büyüyerek pazardaki yerimizi sağlamlaştırmayı hedefliyoruz. Girişimimiz, tamamen B2B çalışma modeliyle, diğer firmalara teslimat süreçlerinde yardımcı olmayı, böylece kendi alanında büyümeyi ve sektöre yeni bir soluk getirmeyi planlıyor.”

MOBIQU, IoT platformu ile desteklenen sıcaklık kontrollü paketleme sistemleri ve yeni nesil akıllı kutular üretiyor. Girişim, son KM lojistiğinde yaşanan verimsizlik, belirsizlik ve kalite problemlerini çözmeyi amaçlıyor. Uçtan uca gerçek zamanlı izlenebilirlik avantajı sayesinde, teslimatın her adımı daha net ve anlık olarak aktarılabiliyor.

MOBIQU, bugüne kadar iki farklı kutu sistemi geliştirdi. İlk ürün olan MOBIQU Cold, aşı, ilaç, biyoteknolojik ürün veya herhangi bir sıcaklık hassasiyetli ürünü hiçbir enerji gerektirmeden 7 güne kadar soğuk zincir kırılmadan muhafaza edebiliyor. İkinci ürün olan MOBIQU Smart Box ise yiyecek-içecek teslimatı için IoT tabanlı aktif sıcaklık kontrollü akıllı kutu sistemleridir. Son kullanıcılar ve işletmeler arasında köprü görevi gören MOBIQU, talep odaklı teslimat sektöründe faaliyet gösteren firmaların optimizasyon ve maliyet iyileştirmelerini sağlıyor. Bu sayede daha çok müşteri kazanmayı ve sektördeki rekabeti artırmayı hedefliyor.

MOBIQU, aldığı yatırımla birlikte daha geniş bir ekiple, daha büyük bir pazar payına sahip olmayı planlıyor. Yurt dışına açılma ve ekip büyütme planları, bu yatırımla birlikte daha da güçlü bir şekilde ilerliyor. Bu yatırımın, MOBIQU’in son kilometre teslimatında sunduğu yenilikçi çözümleri daha geniş kitlelere ulaştıracağı ve sektördeki rekabeti daha da kızıştıracağı öngörülüyor.

WhatsApp Beta, Windows kullanıcıları için ekran paylaşımı özelliğini kullanıma sundu

Popüler mesajlaşma platformu WhatsApp, kullanıcılarına işlevsel özellikler sunmaya devam ediyor. Windows işletim sistemli bilgisayar sahipleri, WhatsApp Beta ile ekran paylaşımı özelliğini aktif olarak kullanabilecek.

Bu özellik, beta test kullanıcılarının görüntülü arama kontrol panelinde belirtilen seçeneği belirleyerek görüntülü aramalar sırasında ekran içeriklerini paylaşmalarına olanak tanıyor. Kullanıcılar, belirli bir pencereyi veya tüm ekranlarını görüntülü görüşmedeki tüm katılımcılarla paylaşmayı seçebiliyor. Ayrıca mobil cihaz kullanan katılımcılar da paylaşılan ekran içeriğini görüntüleyebiliyor.

Şu anda ekran paylaşımı özelliği, Windows için en son WhatsApp beta güncellemesini Microsoft Store aracılığıyla yüklemiş olan sınırlı sayıda beta test kullanıcısı tarafından kullanılabiliyor. Yeni özellikleri sızdıran WABetaInfo‘ya göre, bazı normal kullanıcılar da ekran paylaşımı güncellemesini alıyor. Bu bilgi dahilinde uygulamayı yüklemekle ilgileniyorsanız, Microsoft Store’a göz atabilirsiniz.

Ekran paylaşımına ek olarak WhatsApp, Windows beta sürümüne başka güncellemeleri de kullanıcılara sunuyor. Yakın zamanda uygulama, içindeki düzenleyiciye bir kırpma aracı entegre etti. Bu araç, kullanıcıların harici düzenleme araçlarını kullanma ihtiyacını ortadan kaldırarak görüntüleri doğrudan WhatsApp arayüzünden kolayca kırpmasına olanak tanıyor.

Ayrıca WhatsApp, Android platformunda seçilen beta test kullanıcılarına yeniden tasarlanmış bir emoji klavyesi sunuyor. Yeni klavye, daha geniş görünürlük ile gelişmiş bir kullanıcı deneyimi sağlıyor. Kullanıcılar, klavyeyi yukarı kaydırarak daha geniş bir emoji görünümüne erişebiliyor. 

Geleceğin bankacılık deneyimini vaat eden platform: MARS

Geleceğin bankacılık deneyimini bugünden bize getiren MARS ile Türkiye’de yepyeni bir premium finans deneyimi dönemi başladı. Emrah Kaya, Burcu Bekdaş ve Eray Yüksek ortaklığıyla hayata geçirilen ve herkes için her gün daha iyi bir yaşam vaadiyle tasarlanan MARS, şimdi kullanıcılarla buluşmaya hazır. Herhangi bir ön koşul aranmadan sadece birkaç adımda MARSlı olmak, ayrıcalıklarla ve fırsatlarla dolu yeni bir evrene adım atmak mümkün.

MARSlılar tüm kartlarını tek yerden yönetiyor, harcamalarını bölüşüyor, limitlerini birleştiriyor

MARSlılar harcamalarını, tasarruflarını, planlarını ve paralarını kendileri yönetiyor. Premium finans deneyimi sunan MARS, tanımlanan tüm kartların limitlerini birleştirip tek seferde ve tek yerden harcama seçeneği sunuyor. MARS, MasterCard Gümüş Logoya sahip olduğu için MARSlılar bu kapsamdaki tüm özelliklerden, yurt içi ve yurt dışı avantajlardan faydalanabiliyor.

Tek uygulama ve tek kartla paranın kontrolü MARSlılarda

“MARS ile yaratmak istediğimiz ekosistem uzun bir tasarım ve geliştirme sürecinin sonucudur. Amacımız kullanıcılarımızın hayatını her gün güzelleştirerek onlara finansal anlamda kontrolü kendi ellerinde tuttukları daha özgür bir deneyim yaşatmak” diyen MARS Kurucu Ortağı Emrah Kaya devam ediyor:

“MARS ile kullanıcılar tamamen kendilerine göre seçip, özelleştirdiği ve kendi ihtiyaçlarına göre tasarladıkları bir evrene sahip oluyorlar. MARS için özgür ruhlu, parasını akılcı yöneten, yeniliğe açık, kendine has zevkleri olan, premium yaşamak ve avantajlara sahip olmak isteyenlerin buluşma noktası diyebiliriz.”

MARS, finans dünyasında bir demokratikleşme hareketi olarak kurgulandı

“MARS, hayatımızı her gün daha iyiye götürmek için çalışan premium finans uygulamasıdır. Bizi farklı kılan tamamen kullanıcı odaklı olmamızdır. Ne beklediğini ve ne hizmet vermemiz gerektiğini çok iyi anlayarak yola çıktık ve geleceğin bankacılık deneyimini tasarladık diye konuşan MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş ekliyor:

“Hizmet modeli sebebiyle MARS’ın Türkiye’de rakibi yok. MARS’ı, bireylerin kendini ait hissettiği segmentlere erişebilmeleri için finans dünyasında şeffaf olarak yola çıkan bir demokratikleşme hareketi olarak tanımlayabiliriz.”

MARS Kurucu Ortağı Eray Yüksek ekliyor: 

“Akıllı algoritmalarla, kullanıcıların finansal ihtiyaçlarını tüm bankalarla tek tek uğraşmadan çözümleyen premium bir neobank olarak MARS, kullanıcılara lükse erişim imkanları veren bir finans deneyimi sunuyor. MARS, kullanıcılara tek bir mobil şube ve kartla tüm finansal yaşamlarını tek yerden yönetebilme imkânı tanıyor. MARS, çığır açıcı bir yaklaşımla bankacılık dünyasını yeniden yapılandırıp dönüştürmeyi hedefliyor.”

Yüzlerce markada indirimler, üyelik ücretinin çok ötesinde avantajlar MARSlıların cebinde

MARS deneyiminin içerisinde lezzet, moda, kahve, teknoloji, seyahat, gurme, abonelik ve keyif olarak sekiz farklı koloni ve kategorize edilmiş kampanyalar yer alıyor. MARS’ta bulunan bu farklı kategoriler, ayrıcalıklı avantajlarla kullanıcılara her zaman kazandırıyor. MARSlılar yüzlerce markada indirimleri ve MARS Miles avantajları ile üyelik ücretlerinden çok daha fazlasına sahip oluyor.

Ayrıcalıklı yaşam için sınırlı sayıda üretilen MARS Titanium Metal kart

MARS’ı farklı kılan, MARSlı olmak için herhangi bir ön koşul aranmıyor olması. Prime, Platinum veya Titanium Metal kartlardan birini seçerek özel avantajlar dünyasına adım atmak mümkün.

MARS’ı benzersiz kılan en önemli özelliklerinden biri ise Titanium Metal üyeliği. MARS Titanium Metal üyeleri 16 gram saf metalden üretilen kartlarıyla her ay değişen prestijli restoran indirimleri, ücretsiz park ve özel şoför gibi benzersiz avantajlara sahip oluyorlar. MARS Titanium Metal kart sahipleri sekiz koloninin tamamını seçebiliyor.

MARSlılar 300’den fazla markada hatta bankacılık işlemlerinde bile MARS Miles kazanıyor

MARS, mil programında da çığır açıyor. MARSlılar alışverişlerinde olduğu gibi bankacılık işlemlerinde de mil kazanabiliyor. MARS Miles cüzdanlardaki miller istenildiği zaman dönüştürüp TL cüzdanlarına ve hesaplara aktarılabiliyor. MARS millerde zaman aşımı da bulunmuyor.

MARSlılar ATM aramadan istedikleri bankanın kartından istedikleri yerde ücretsiz para çekiyor

MARSlılar kendi aralarında 7/24 ücretsiz bir şekilde dünyanın herhangi bir yerinden para transferi yapabiliyor, Otomatik Para Yatırma fonksiyonuyla hesaplarına düzenli para yatırabiliyorlar.

Ayrıca MARSlılar istediği hesabından ve dilediği ATM’den MARS fiziksel kartı ya da QR kodla ücretsiz, komisyon alınmadan para çekebiliyor ve QR kod ile ödeme yapabiliyorlar. MARSlıların sahip olduğu avantajlar bununla da sınırlı değil. MARSlılar harcamalarını sevdikleriyle anında bölüşebiliyor, fatura ödeme talimatı verebiliyor ve tüm finansal işlemlerini tek bir kart ve uygulamadan yönetebiliyorlar.

MasterCard Gümüş logosuna sahip MARS kartlarıyla kullanıcılar 20’den fazla ülkede yüzlerce avantajlardan faydalanabiliyorlar, tüm dünyada alışveriş yapabiliyor ve ATM’lerden para çekebiliyorlar.

MARSlılar teknolojiye güveniyor, tüm kişisel bilgilerini sertifikalarıyla güvence altına alıyor

Digital First Card özelliği sayesinde MARS kartların üzerinde numara yer almadığı için dolandırıcılık riski neredeyse hiç bulunmuyor. Alışveriş yapıldığında fiziksel kartla eşlenmiş versiyon MARS uygulaması içinde yer aldığından, kolayca iptal edilebiliyor. MARSlılar tüm varlıklarını Merkez Bankası güvencesiyle koruyor.

Emre Atalay’ın kurucuları arasında olduğu BCNMonetize, ABD merkezli Entravision tarafından satın alındı

Barselona’da 2016´da kurulan ve Emre Atalay, kurucu ortağı olduğu mobil performans reklam ajansı BCNMonetize, global ad-tech ve medya şirketi Entravision tarafından satın alındı.

Yıllık 1 milyar dolara yakın gelir elde eden, 1500’e yakın kişinin çalıştığı Entravision, ABD, Latin Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika’da 41 ülkede eksiksiz bir marka bilinci oluşturma ve performans reklamcılık çözümleri paketiyle dijital bir güç merkezine dönüştü.

Entravision, merkezi Santa Monica, California, ABD’de bulunan halka açık bir şirkettir.

Entravision, sahip olduğu reklam teknolojileri ve sunduğu özgün çözüm yollarıyla markalara, hedefledikleri müşterilere bağlantı kurma konusunda yardimci olan, global reklam, medya ve ticaret çözümleri şirketidir. Ayrica Meta, TikTok, Twitter ve Spotify gibi önde gelen platformlarla stratejik ortaklıkları vardır.

100’den fazla reklam veren ile çalışan BCNMonetize yıllık 20 milyon dolara yakın gelir elde etmektedir. BCNMonetize, ADJUST’ın en son yayınlanan performans index’in de EMEA’da META, Twitter ve Snap gibi devlerin olduğu en iyi 20 network arasına girmişti. Bu satın alma ile birlikte Amerika, Latin Amerika ve Asya pazarlarında da daha güçlü hale geleceği düşünülüyor.

BCNMonetize´in kurucusu ve CEO’su Emre Atalay, satın almadan sonraki verdiği demeçte;

“Kurulduğumuz günden bu yana, markalara hep daha iyi hizmet vermek icin çözümler üzerine çalıştık. Ekibimiz kendilerini markaların pazarlama ekipleri gibi görüp, en iyi hizmeti vermeye çalıştı. Son 2 senede, BCNMonetize’i satın almak icin birçok firma bizimle bağlantıya geçti. Entravision’ın global ölçekteki büyüklüğü, teknolojik çözümleri ve kaliteli ekibi bizim stratejik ortak olarak düşündüğümüz firma düşüncesini karsiliyordu. Ek olarak, bizimle direktör olarak calisan Çiğdem Fındık, da eski bir Entravision’lı olarak benzer yorumlarda bulundu ve bu satın almayı gerçekleştirmiş olduk. Geçen sene de Creativepool ile yaptığımız söyleşide de Entravision’ın şirket olarak bana ilham verdiginden de bahsetmiştim🙂

 

Bu satın alma ile güçlü oldugumuz e-commerce, entertainment, finance gibi dikeylere, son zamanlarda çok güzel sonuclar aldigimiz gaming dikeyini de katmayı planlıyoruz. Bu satin almada çok büyük payı alan ekibimiz ile birlikte çok daha büyük isler yapacagimizdan hiç şüphem yok.”

Yerli girişim Thread in Motion, Endüstri 5.0 çözümlerini duyurdu: Vega ve Vega-X

Türkiye’nin giyilebilir teknolojiler alanında faaliyet gösteren lider Endüstriyel Nesnelerin Interneti şirketi Thread in Motion (TIM), işletmelere yönelik sunduğu yenilikçi çözümleri ile dikkat çekiyor.

2016 yılında iletken ipliklerle başlayan bir girişim olarak yola çıkan ve yenilikçi giyilebilir teknoloji ürünleri ve tamamlayıcı akıllı yazılım çözümleriyle bugün 35 ülkede 30’un üzerinde global müşteriye ulaşan Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” mottosuyla hızla büyüyen müşteri tabanına ve endüstriyel ortaklara yaptığı katkıları anlattı.

Kadir Demircioğlu ve Rahim Öner tarafından, ilk olarak, akıllı bir kumaş ve bu kumaşın kullanıldığı akıllı bir ceketin üretimiyle bir start-up olarak başlayan Thread in Motion, endüstri alanlarında, çalışanların giydiği kıyafetlere farklı teknolojiler entegre ederek onların sağlığı ve güvenliği için bir ürün geliştirmek ve fabrikalarda daha verimli ve izlenebilir bir ortam kurmak üzere hedef belirledi.

Mercedes-Benz tarafından startup’lara yönelik düzenlenen yarışmada giyilebilir teknoloji alanındaki proje ile birinciliği kazanan Thread in Motion kurucuları, iletken iplik teknolojisini temel alarak ürettikleri ve işletmelerde hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefledikleri akıllı eldiveni geliştirerek kısa sürede önemli yatırımlar almayı başardılar. 

Otomotiv sektörüyle başlayan yolculuklarının, lojistik ve pek çok farklı sektöre verdikleri hizmetler ile devam ettiğini belirten TIM’in kurucusu ve CEO’su Kadir Demircioğlu:

“Otomotivden lojistiğe pek çok farklı dünya markasının ülkemizde üretim yapabiliyor olması ve bizim ürün ve teknolojilerimizi burada geliştirmemiz bizler için çok büyük bir avantaj. Ayrıca, Türkiye’nin mühendislik ve üretim alanındaki bilgisi, deneyimi ve tecrübeleri Thread in Motion’ı kurduğumuz günden itibaren hızla ilerleyebilmesine olanak sağladı.

Yüzde yüz Türk şirketi olarak, Türk mühendisler tarafından geliştirilen teknolojiyi bugün 6 farklı sektörde, 35 ülkede, global şirketler de dahil olmak üzere 200’den fazla müşteriye sunuyoruz. Geliştirdiğimiz giyilebilir teknoloji ürünleriyle otomotiv, perakende, lojistik, üretim ve e-ticaret gibi sektörlere özel operasyonel verimliliği artıran çözümler geliştiriyoruz.” dedi.

TIM olarak her endüstride operasyonel süreçleri insanın hata payını azaltıp, izlenebilirliği artırmaya odaklandıklarını belirten Demircioğlu:

“Yola çıktığımız ilk günden beri geliştirdiğimiz akıllı eldivenler ile özellikle insanın aktif rol aldığı lojistik ve üretim süreçlerinde giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapılmasını engellemeyi ve verimliliklerini artırmayı hedefledik.” şeklinde konuştu. 

Otomotiv sektöründe dünya devi birçok marka ile birlikte başarılı projelere imza attıklarını ifade eden TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Demircioğlu, yükselen ve büyüyen bir sektör olan lojistik alanında da giyilebilir teknolojiler aracılığı ile süreçleri daha hızlı ve verimli hale getirmek üzere çalıştıklarını vurguladı. 

TIM’in Endüstri 5.0’a insan merkezli yaklaşımı

Endüstri 5.0 kavramının işletmeler üzerindeki etkisine de değinen Demircioğlu, TIM’in bu dönüşüm sürecinde nasıl bir rol oynadığını açıkladı. İnsan merkezli yaklaşımın önemine vurgu yapan Demircioğlu:

“Otomasyonu ve insan emeğinin değiştirilmesini vurgulayan önceki aşamaların aksine, Endüstri 5.0, üretim süreçlerini iyileştirmek için hem insanların hem de makinelerin güçlü yönlerinden yararlanmayı amaçlıyor. Örneğin, makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri yerine getirebilirken, insanlar üretimi optimize etmek için gerekli olan yaratıcılığı ve problem çözme becerilerini sağlayabilir.

Bu iş birliği, hem tüketicilere hem de şirketlere fayda sağlayan daha verimli ve etkili bir üretim süreciyle sonuçlanır. Endüstri 5.0 aynı zamanda çalışanlara beceri kazandırmak için fırsatlar sunuyor. Makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri üstlendikçe, çalışanlar bu makineleri çalıştırma, bakımını yapma ve ayrıca makineler tarafından üretilen verileri yönetme konusunda eğitilebilir. Bu, daha yüksek vasıflı ve çeşitlendirilmiş bir iş gücüne ve otomasyonun önceki aşamalarına göre daha az işten çıkarmaya yol açabilir.” dedi.

TIM’in çeviklik, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik gibi Endüstri 5.0’ın getirdiği fırsatları işletmelere taşıdığını belirten Demircioğlu, Türk sanayisinin bu dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadığını ve TIM’in yerli sanayicilere büyük fırsatlar sunduğunu vurguladı.

TIM’in ürün ve hizmetlerine odaklanarak, işletmelerin operasyonlarında iyileştirme sağladığına değinen Kadir Demircioğlu, geliştirdikleri çözümlerin, işlemleri hızlandırma, sipariş işleme ve üretim sürelerini kısaltma, manuel süreci azaltma, hatalı montajı önleme, genel doğruluk ve müşteri memnuniyetini artırma gibi konularda önemli katkılar sağladığını belirtti.

Bunun yanı sıra, TIM’in operasyonel maliyetleri azaltma, dolaylı gelir etkisi, operasyonel mükemmellik oranı, tedarik zinciri kararlılığını iyileştirme ve sevkiyat zamanlamasını optimize etme gibi avantajları da olduğunu vurgulayan Demircioğlu ayrıca, takt süresini azaltma ve düşük yatırımlarla hızlanma süreci gibi konularda da şirketin katkılarını paylaştı.

TIM yeni ürünleri Vega, Vega-X ve CONWO ile hedeflerini büyüttü

2021 yılında piyasaya çıkardığı ve insanın aktif rol aldığı üretim ve lojistikte giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefleyen bir önceki akıllı eldiven modelleri ile önemli ihracat rakamlarına ulaştıklarını aktaran Demircioğlu, TIM’in başarılarına ve vaka çalışmalarına da değinerek, şirketin müşterileriyle birlikte nasıl değer yarattığını gösterdi. TIM’in geliştirdiği akıllı eldivenler Vega ve Vega-X ile yeni bir süreci başlattıklarını aktaran Demircioğlu, yeni ürünleri ile insan kaynaklı hataları sıfıra indirerek, müşterileri için verim ve kazancı maksimum seviyeye çekmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Vega ve Vega-X ürünleri ile müşterilerinin yüzde 50 zaman kazanımı sağlayacaklarını ifade eden Demircioğlu, iletken iplik teknolojisi ile ergonomik tasarıma sahip yeni ürünlerinin; görüntü işleme teknolojisi ile hatayı minimuma indirdiğini, tak-çalıştır (plug&play) özelliği ve uzun batarya ömrü sayesinde kolay ve uzun süreli kullanım sunduğunu ve Bluetooth ve WiFi/LoRa bağlantıları sayesinde bir tesisteki tüm cihazlarla gerçek zamanlı ve etkili iletişim sağladığını ve görsel, işitsel ve dokunsal geri bildirim sağladığını aktardı. 

Giyilebilir teknolojilerin yanı sıra, bu teknolojilerle entegre çalışan veri analiz platformu CONWO ile öngörüsel tahminleme metodu ve algoritmalar kullandıklarını aktaran Demircioğlu, bu sayede süreçlerin daha sağlıklı ve sorunsuz ilerlemesi adına karar verici mekanizmalara yol gösterdiğini belirterek “Akıllı eldivenlerimiz operasyonel verileri depolarken, geliştirdiğimiz yazılım platformu bu verileri analiz ederek ilgili tüm süreçlerin optimizasyonuna olanak sağlıyor. Şirket olarak vizyonumuz da bu farklı alanlardaki veri akışlarını kullanarak, bir Büyük Veri (Big Data) şirketi konumuna gelmek.” dedi.

Demircioğlu: “Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedefliyoruz”

Gelecek vizyonuna odaklanarak, TIM’in “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” sloganıyla işletmelere ve endüstriyel ortaklarına mevcut teknolojinin ötesinde bir gelecek sunmaya devam edeceğini belirten TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu:

TIM’in yüzde yüz yerli bir şirket olarak ülke sınırlarını aşarak dünya genelinde büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bu hedef doğrultusunda çalıştıkları ülke sayısını 35’e çıkardıklarını belirten Demircioğlu, katma değerli teknolojik ürünlerimizle sağladığımız ekonomik faydayı artırmak için yenilerini geliştirmeye devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

Bu doğrultuda henüz çok genç bir şirket olmalarına rağmen Türkiye’de ve uluslararası platformda elde ettikleri başarılarla şirketin önemli bir ivme ile büyüdüğünü vurgulayan Demircioğlu, şirketin bugüne kadar önde gelen yatırımcılardan aldığı toplam yatırım miktarının, TIM’in güvenilirliğini ve büyüme potansiyelini işaret eden bir gösterge olduğunu ifade etti. Demircioğlu ayrıca, TIM’in yerli ve yabancı iş birlikleriyle şirket değerlemesini artırarak Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedeflediklerini de ifade etti.

Yapay zeka odaklı çalışmalar yapan Mistral AI, 113 milyon dolar tohum yatırım aldı

OpenAI’a karşı global bir rakip olmak için yola çıkan yapay zeka girişimi Mistral AI, düzenlenen turda 113 milyon dolar tohum yatırım aldı. Lightspeed Venture Partners tarafından yönetilen tura JCDecaux Holding, Motier Ventures, La Famiglia, Headline, Exor Ventures, Sofina, First Minute Capital ve LocalGlobe katıldı.

Paris merkezli girişim, basit istemlerden yeni metin ve görüntüler oluşturabilen üretken yapay zeka modelleri için temel altyapıyı oluşturuyor. Mistral AI’ın aldığı yatırım, şimdiye kadar toplanan en büyük tohum yatırım olarak tarihe geçiyor.

Girişimin kurucuları arasında Platforms Inc.’in yapay zeka araştırma biriminde çalışan Timothée Lacroix ve Guillaume Lample ve Google’ın yapay zeka araştırma laboratuvarı DeepMind’da çalışan Arthur Mensch yer alıyor. Lample, Meta’nın en gelişmiş büyük dil modeli LLaMA’nın geliştirilmesine öncülük etti. Bu ekibi analiz ettiğimizde rekor kıran tohum turunun oldukça normal karşılanması gerekiyor.

Girişimin kurucu ortaklarından Arthur Mensch:

“Şu anda yapay zekanın bazı durumlarda yararlı olduğuna dair kanıtımız var. Fakat farklı alanlarda hala yaratıcı olmaları istenen çok fazla çalışan var ve bunu onlar için çözmemiz gerekiyor. Onlara kendi ürünlerini yaratmaları için kullanımı kolay araçlar sunmak istiyoruz.” dedi.

Mistral AI tam olarak nasıl bir yapay zeka geliştirdiğini açıklamadı ancak modellerinin ve onları eğitmek için kullandığı veri kümelerinin hepsinin açık kaynaklı olacağını söyledi. Burada ortaya çıkan fikir, halka açık verileri kullanarak yasal sorunlardan kaçınabilmekten yana oluyor. Tabi müşteriler de kendi verileriyle katkıda bulunabilecek.

Xiaomi’nin elektrikli aracı hakkında yeni bilgiler gelmeye devam ediyor

Çinli teknoloji devi Xiaomi, elektrikli araç pazarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Uzun süredir dikkatleri üzerine çeken Xiaomi MS11 yol testlerinde ortaya çıktı.

Xiaomi, elektrikli araç pazarına girmek için uzun süredir yoğun bir şekilde çalışıyor. Firmanın ilk modeli olan MS11 bir süredir test aşamasında bulunuyor. Son zamanlarda, zorlu kış testleriyle karşımıza çıkan araç şimdi de şehiriçi testlerinde göründü. Araçla ilgili görüntüler, otomotiv sızıntıları yapan Chang Yan tarafından paylaşıldı.

Xiaomi, 2024’ün ilk yarısında ilk elektrikli otomobili MS11’i piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Araç bir süredir geliştiriliyor ve son casus çekimleri, bazı temel özelliklerini ortaya çıkardı. Elektrikli araçta 19 inç büyüklüğünde oldukça şık görünen jantlar bulunuyor. Şarj girişi aracın sol arka tarafında yer alıyor.

Araç, iki konfigürasyonda sunulacak. BYD lityum demir fosfat kanatlı pillere sahip 400V versiyonu ve CATL üçlü Kirin pillere sahip 800V versiyonu müşterilerin isteği doğrultusunda test edilecek. Xiaomi ayrıca, MS11’in şirket içi yapay zeka ve otonom sürüş yetenekleri gibi en son teknolojisini kullanacağını söyledi. Şirket, bu alanlara şimdiden önemli yatırımlar yaptı ve muhtemelen MS11’de önemli bir rol oynayacaklar.

MS11 çok heyecan verici bir araç olacak şekilde şekilleniyor ve nihayet piyasaya sürüldüğünde nasıl performans gösterdiğini görmek ilginç olacak. Xiaomi’nin elektrikli araç endüstrisine girişi, şirketin ürün portföyünü tüketici elektroniğinin ötesinde farklı pazarlarda da faaliyet göstermek istediğinin bir işareti oluyor.