Ana Sayfa Blog Sayfa 151

16 milyondan fazla kullanıcıya ulaşan Papara, globale açılıyor

Avrupa’nın finans ve teknoloji odağındaki en önemli ekosistem buluşmalarından biri sayılan Money 20/20 Europe, 6-8 Haziran 2023 tarihlerinde Amsterdam’da gerçekleştirildi.

Küresel bankalardan sektörleri dönüştüren şirketlere, teknoloji devlerinden finansal teknoloji girişimlerine, pek çok sektör paydaşını ve binlerce katılımcıyı buluşturan etkinlikte, 16 milyonu aşkın kullanıcısıyla Türkiye’nin lider finansal teknoloji şirketlerinden biri olan Papara da 90 metrekarelik standı ve 26 çalışanıyla yer aldı.

Standında 2 bini aşkın ziyaretçi ağırladı

Oturumların, B2B görüşmelerin ve fuar alanının yer aldığı etkinliğe katılım gösteren Papara, 7/24 para transferinden sigortaya, birikimden fiziksel ve sanal kartlara, online ödeme alma çözümlerinden POS çözümlerine uzanan kapsamlı finansal ürün ve hizmetlerini binlerce konukla tanıştırdı.

Pek çok ülke ve sektörden 2 bini aşkın ziyaretçiyi standında ağırlayan Papara, 16 milyonu aşkın kullanıcıya ulaşmasını mümkün kılan hızlı büyüme sürecindeki öğrenimlerini ve Türk halkının harcama alışkanlıklarına ve finansal hizmetlerden beklentilerine dair perspektif sunan içgörülerini, küresel finansal teknoloji oyuncularıyla paylaştı.

Papara küreselleşiyor

Hızlı, kolay, hesaplı ve keyifli finansal ürün ve hizmetleriyle küresel pazarlarda da rekabet etmeye hazırlanan Papara, 2023 başında yurt dışı hedeflerine hız vermişti.

90’dan fazla ülkenin temsil edildiği Money 20/20 Europe etkinliğiyle hedeflerine bağlılığını bir kez daha teyit eden şirket, yeni iş birlikleri, marka farkındalığı ve bilgi paylaşımı için fuar boyunca potansiyel iş ortakları, ticari kullanıcılar ve basın mensuplarıyla temaslar gerçekleştirdi. 300’ü aşkın potansiyel ticari iş ortaklığı için görüşmeler yapan şirket, Money 20/20’den iki ticari iş birliği anlaşmasıyla geri döndü.

Oğuz Alper Öktem duyurdu: Martı, Amerikan SPK’sından onay aldı

Türkiye’nin önde gelen mobilite platformlarından Martı, New York Borsası’na (NYSE) açılma stratejisiyle ilgili detayları paylaşmaya devam ediyor. Martı kurucusu ve CEO’su Oğuz Alper Öktem, konuyla alakalı yeni gelişmeleri paylaştı.

Yaklaşık 2 senedir New York Borsası’nda yer almak için çalışamalar yapan girişim, çok yakında hedefine ulaşacak gibi görünüyor. Konuyla alakalı Oğuz Alper Öktem yaptığı açıklamada:

“Türkiye için çok iyi ama taksi lobisi için kötü bir haberim var. TAG’ı yani hatır taşımacılığını dünyanın her medeni memleketinde olan bu sistemi Türkiye’ye getirdiğimizden beri bu sözde taksi baronlarının bize saldırıları bitmedi. Taksi emekçilerini kışkırtarak ofisimizi basmaktan kullanıcılarımızın üzerine araba sürmeye kadar yapmadıkları pislik kalmadı.

 

Sosyal medyada hakimler bizim adamımız. Mahkemede istediğimiz alırız gibi söylemlerle adaleti bile töhmet atında bıraktılar. Ancak son dönemde artık yeter değimiz bir olay yaşadık. New York Borsası’na açılma sürecimiz var. Bu lobi yabancı yatırımcılarımıza  Türkiye’ye yatırımlar yapmayın diye yazılar yazmış. Yurtdışında türlü türlü memleketi kötüleyen şikayetlerde bulunmuş. Bunlar artık memleket düşmanı ama onlara kötü bür haberimiz var.

 

Martı bu hafta Amerikan SPK’sından (SEC) yeşil ışığı aldı. Allah kısmet ederse bayramdan sonra New York Borsası’na açılış zilini çalmaya ve Türk bayrağını dikmeye gidiyoruz. Milli bir şirkete, bir Türk şirketine mani olmaya çalışanlar yaptıklarından utansınlar. Bugüne kadar yılmadık, yılmayacağız.

 

 

Bu ülke için uğraşmaktan canımızla kanımızla mücadele etmekten geri durmadık, durmayacağız. Bu yolda bizimle yürüyen 10 milyon TAG ve Martı kullanıcısına teşekkür ediyorum. Bu bayrağı gururla dalgalandırmamıza bu saatten sonra kimse engel olamaz.” açıklamasını yaptı.

Martı’nın İstanbul taksi esnafıyla yaşanan sorunları dile getirmesiyle beraber New York Borsası için de müjdeyi verdi. Girişim, önümüzdeki temmuz ayında listelenmeye başlayacak gibi duruyor. Konuyla alakalı yeni bilgileri öğrenmek için bizleri takipte kalın.

TikTok, ABD’de sahte veri uygulamaları ve gizlilik sorunları nedeniyle inceleme altında

Popüler sosyal medya platformu TikTok, Senatörler Richard Blumenthal ve Marsha Blackburn’ün şirketi kullanıcı verilerinin saklanması ve paylaşılması konusunda Kongre’yi yanıltmakla suçlamasıyla bir kez daha mercek altına alındı. İddialar, kullanıcı gizliliği, ulusal güvenlik ve şirketin şeffaflığı hakkında soru işaretleri uyandırıyor.

Milletvekilleri, 6 Haziran tarihli bir mektupta, TikTok’un veri uygulamalarıyla ilgili bir dizi soruya yanıt verilmesini talep ediyor ve hassas bilgilerin saklanması ve Çin merkezli sunucuların dahil olmasıyla ilgili endişeleri vurguluyor.

Sürücü ehliyetleri ve çocukların cinsel istismarı materyalleri dahil olmak üzere kullanıcı verilerinin Lark adlı dahili bir mesajlaşma platformu aracılığıyla TikTok ve ana şirketi ByteDance içinde paylaşıldığını iddia eden New York Times raporu üzerinden ilerleniyor. Rapor ayrıca, Lark’taki tüm kullanıcı verilerinin Çin merkezli olanlar da dahil olmak üzere ByteDance çalışanları tarafından erişilebilir olduğunu belirtiyor.

Senatörler, TikTok’tan 16 Haziran’a kadar yanıtlamasını talep ettikleri 14 soruluk bir liste sundu. Bu sorular, kullanıcı verilerinin Çin sunucularında saklanması, Çin merkezli çalışanlara verilen erişim, daha önceki tanıklıklara ilişkin açıklama, TikTok’un diğer ByteDance ürünlerine dahil olması ve veri paylaşımının araştırılması için alınan önlemler gibi çok çeşitli konuları kapsıyor.

TikTok aleyhindeki iddialar, kullanıcı verilerinin işlenmesinde hesap verebilirliğin önemini vurguluyor. Kullanıcılar, bugünlerde banka/kredi kartı numaraları ve en önemlisi parolalar dahil olmak üzere kişisel bilgilerinin çoğunu platformlara emanet ediyor ve şirketlerin veri uygulamaları konusunda şeffaf olmaları çok önemli görülüyor. Kongre soruşturması ilerledikçe, TikTok’un Senatörlerin açıklama taleplerine nasıl yanıt vereceği ve kullanıcı gizliliği ve ulusal güvenlikle ilgili endişeleri gidermek için ek önlemlerin alınıp alınmayacağı henüz bilinmiyor.

Anadolu Isuzu’nun otonom elektrikli otobüsü, sürüş testlerini tamamladı

Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu otomotiv endüstrisini etkileyen en yeni trend ve teknolojilere öncülük eder nitelikteki Ar-Ge çalışmalarını emin adımlarla sürdürüyor. Otonom sürüş teknolojileri alanındaki çalışmalarını sürdüren Anadolu Isuzu, ekosistemle işbirliğine verdiği önem doğrultusunda Leo Drive girişimi ile işbirliği yapıyor. Proje kapsamında Anadolu Isuzu Ar-Ge ekibi, otonom sürüş teknolojileri özelinde ölçeklenebilir ve güvenilir yazılım, donanım ve algoritma çözümleri geliştiren bir girişim olan Leo Drive uzmanları ile işbirliği yapıyor.

Anadolu Isuzu, Leo Drive ile yaptığı işbirliği kapsamında, 8 metrelik tam elektrikli otobüsü Novociti Volt’u bir sürücüsüz araç platformuna dönüştürdü. Proje kapsamında birçok ileri teknolojili LiDAR kameralar, sensörler, özel işlemci ve kontrolörler ve bağlantılı sürüş sistemleri ile donatılan NovoCiti Volt test aracı yolculu ve yolcusuz birçok farklı senaryoda test edildi.

Gebze Teknik Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirilen test sürüşlerinde elde edilen veriler geliştirilen otonom sürüş çözümünün en iyi hale getirilmesinde kullanıldı. 3. seviye otonom araç olarak kabul edilen NovoCiti Volt otonom test aracı, farklı trafik koşullarında yol üzerindeki işaretlere ve trafik ışıklarına uygun olarak, karşıdan karşıya geçen yayalarla ya da hareket halinde veya durmakta olan araçlarla uyumlu, güvenli bir sürüş yeteneği sergiledi.

Proje, herkes için otonom sürüş teknolojisi sağlamayı hedefleyen ve bunun için açık kaynak tabanlı çözümleri destekleyen kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan Autoware Foundation işbirliği ile yürütülüyor.

2015 yılında kurulan ve faaliyetlerini YTÜ Yıldız Teknopark bünyesinde sürdüren Leo Drive girişimi, kısa süre önce Japonya merkezli otonom araç teknoloji şirketi Tier IV‘ten yatırım aldı.

Leo Drive’a yatırım yapan Japonya merkezli TIER IV şirketi de, güvenli otonom sürüş sistemleri geliştirmek amacıyla açık kaynak olarak geliştirdiği dijital ikiz çözümü tabanlı otonom sürüş simülatörünü (Scene Simulator for Autoware – AWSIM) bu projede etkin biçimde kullandı.

Otonom sürüş ekosisteminin en büyük açık kaynak topluluğu tarafından desteklenen Autoware.AI, 20’den fazla ülkede 100’den fazla şirket tarafından kullanılıyor. Autoware, 2017 yılından bu yana Japonya’da kamuya açık yollarda sürücüsüz araçlar için lisans almış durumda.

Anadolu Isuzu ve Leo Drive’ın başarıyla uyguladığı Autoware tabanlı otonom sürüş çözümünün test ve geliştirme aşamalarındaki tüm yüksek tanımlı haritalar, veri kümeleri, dijital ikiz simülasyon kayıtları ve sistem mimarileri açık kaynak olarak bu alandaki geliştiriciler ekosistemi ile paylaşılacak.

Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu olarak, otomotiv endüstrisini dönüştüren trendleri izlemekle kalmıyor, bu trendlerde aktif bir oyuncu olarak yer alıyoruz. Gücümüzü ticari araçlar alanında 40 yılı aşkın uzmanlığımızdan, yenilikçi ve çevreci karakterimizden ve nitelikli Ar-Ge yeteneğimizden alıyoruz. Anadolu Isuzu olarak sürekli gelişen elektrikli araç portföyümüzle birlikte biyogaz ve hidrojen yakıtlı araçlar gibi çevreci araçlarımızın yanı sıra otonom sürüş teknolojileri alanındaki çalışmalarımızla da sektörümüze öncülük ediyoruz.

Otonom 3. seviyede dünyanın en ileri açık kaynak teknolojilerini etkin biçimde kullanarak başarıyla sürdürdüğümüz bu proje bizim yenilikçi, sürdürülebilir, güvenli, konforlu araçlar üretmeye yönelik vizyonumuzun çok önemli bir bileşenini oluşturuyor. Üretim altyapımızla, teknoloji ve uzmanlığımızla hem yurt içinde hem de yurt dışında yer aldığımız pazarlardaki müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamaya hazırız.”

Yerli teknoloji girişimi Kuantum Siber Güvenlik, 10 milyon TL hedefle kitle fonlama yatırım turuna çıktı

Cyber Security girişimi Kuantum Siber Güvenlik, Türkiye’nin ilk ve tek buluş patentine sahip güvenlik duvarı yazılımı projesiyle yatırım turuna çıktı. Ülkemizde yerli ve milli siber güvenlik çözümlerinin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi noktasında önemli bir birikime sahip olan girişim, kuruluş tarihi olan 2019 yılından bu yana toplamda 2.5 milyon TL değerinde devlet teşviklerinden yararlandı.

Bu kapsamda KOSGEB AR-GE İnovasyon, TÜBİTAK TEYDEB 1501 Sanayi AR-GE, KOSGEB ÜR-GE projelerini başarılı bir şekilde tamamlayan Kuantum Siber Güvenlik, fonbulucu platformundaki yatırım turunda şirket paylarının %10’nun arzıyla yatırımcılardan 10 milyon TL fon talep ediyor.

Şirketin bilançosunda sermaye yedekleri ve özel fonlar kaleminde bulunan toplam 1.9 milyon TL, yatırım turu sonunda toplanan fon ile birlikte 101 bin TL’lik mevcut sermayeye ilave edilecek. Girişim şirketinin temettü dağıtım politikası dahilinde, yurt dışı satış hedeflerinin yakalanmasının ardından büyüme hedefleri için kullanılmak üzere ayrılacak kaynak sonrası yatırımcılara düzenli temettü ödemesi gerçekleştirilecek.

İlk 20 günde %20 bedelsiz pay 

Girişim şirketinden gelen bilgiye göre, yatırım turunun   başlama tarihi olan 12 Haziran Pazartesi günü saat 10.00 itibari ile 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara %20 fazladan pay verilecek. Şirket, Quantum Pi güvenlik duvarı ve yakında satışa çıkacak olan KidsWall ürününü sipariş vermek isteyen yatırımcılara özel indirimler de uygulayacak. Bu kapsamda 20 bin TL üzeri yatırım yapan yatırımcılara %10, 30 bin TL üzeri yatırım yapan yatırımcılara %20, 40 bin TL üzeri yatırım yapan yatırımcılara %30 indirim sağlanacak. Yatırım turuna katılım için son tarih 11 Ağustos 2023.

Beş yıllık kümülatif toplamda  2 milyar TL toplam gelir elde etmeyi öngörüyor

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (KVKK) 12. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen veri güvenliğinin sağlanması kurum ve kuruluşlar için kanunen zorunlu. Fakat bu alanda kullanılabilecek mikro işletmeler ve KOBİ’ler için tasarlanmış tak-çalıştır teknolojisine sahip, kurulum ve yönetim için teknik destek gerektirmeyen 360 derece tüm güvenlik mekanizmalarını bünyesinde barındıran bir ürün bulunmuyor. Bu ihtiyaç doğrultusunda ilgili kanunla uyumlu olarak geliştirilen Quantum Pi yazılımı, Türkçe dahil 7 farklı dilde kullanılabilen, teknik terimlerden arındırılmış ve kolay kullanıcı arayüzü ile uzmana ihtiyaç duyulmadan kolaylıkla yönetilebiliyor.

Eczaneler, avukat büroları, mali müşavirler, diş klinikleri, aile hekimleri, belediyeler gibi mikro ve orta ölçekli işletmeler için geliştirilen yazılım; güvenlik duvarı, port yönlendirmesi, site yasaklaması, zaman kısıtlaması, internet hız kısıtlaması, reklam engelleme, antivirüs gateway, VPN, saldırı tespit ve önleme sistemi, DEBSec (DLP, email security, backup ve uç nokta güvenliği sağlayan antivirüs) log kayıt – zaman damgası ve cloud yönetim paneli özelliklerini üzerinde bulunduran 360 derece güvenlik alt yapısını tek bir cihaz üzerinde barındıran bir güvenlik duvarı. Yazılımı ABD, Orta Doğu, Asya ve Avrupa ülkelerindeki kanuni regülasyonlara uyumlu geliştiren girişim şirketi,  Quantum Pi’nin son iki yıldaki satışı ile birlikte  yaklaşık 1.3 milyon TL ciroya ulaştı ve elde etilen cironun %54’ü kayıtlara kâr olarak geçti. Şirket, alınacak yatırım ile beraber sadece Quantum Pi’nin ürününün satışından beşinci yılında yaklaşık 2 milyar TL toplam kâr hedefliyor.

Hedef; dünyanın lider siber güvenlik firmalarına exit 

Kendini sürekli geliştiren dinamik ve genç bir kadro ile geleceğe yön verme vizyonuyla yol çıktıklarını belirten Kuantum Siber Güvenlik Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Tuncay Karaman, siber güvenlik sektöründe ithalat noktasında olan ürünleri tespit edip bunları yerli ve milli ürün haline dönüştürme noktasında stratejik planlar hazırladıklarını söyledi. Tuncay Karaman:

“Bu kapsamda şirketimizi ülkemiz çapında Bilişim 500 şirketleri arasında ilk 50 şirket arasında yerleştirmeyi hedefliyoruz. Global pazar planlaması, distribütörlük ve satış kanallarının oluşturulmasının ardından önümüzdeki süreçte Önce Amerika ardından siber güvenlik alanında ihtiyacın en yüksek olduğu Hindistan ve Endonezya pazarlarına giriş yapacağız. Gerekli anlaşmaların sağlanması ile dünyanın en büyük siber güvenlik firmalarına exit ya da daha erken süreçte borsaya kote olmak da başlıca planlarımız arasında” ifadelerini kullandı.

Dijital müzik platformu Musixen, 2023 sonuna kadar 2.5 milyon kullanıcıya ulaşmayı hedefliyor

Stream müzik, hiç kuşkusuz son yılların en popüler  eğlence araçlarından bir tanesi. Küresel çapta hızla büyüyen pazarın oyuncuları müzik, eğlence ve sahne sanatları alanında faaliyet gösteren sanatçı, müzisyen veya mekanların online uygulama üzerinden kullanıcılarla buluşmasına aracılık ederek dijital müzik üreticileri ile tüketicilerinin yeni nesil beklentilerine cevap veriyor.

Dünyada Spotify, YouTube Music, Apple Music pazarı domine ederken sektörün Türkiye’deki lideri Musixen; yalnızca canlı müzik dikeyindeki içeriğiyle diğer stream platformlardan farklılaşıyor. Entrepreneurship World Cup-EWC, Web Summit-Startup Programme, K-Startup Grand Challenge, AIM Dubai gibi uluslararası yarışma ve organizasyonlardan ödül ve dereceyle dönen; Nisan 2023’te  Fizy ile el ele vererek cesur ve yenilikçi bir adım atan Musixen, başarılı faaliyetlerini Türkiye dışında Azerbaycan, Nijerya ve Meksika’da sürdürüyor. Platformun ana amacı; dünyanın her yerinden müzisyeni ve canlı müzik-eğlence içeriklerini izleyen kullanıcıları bünyesinde taşıyan bir karmaya ulaşmak, kurumsal tarafta marka iş birliklerini derinleştirmek, eğlence sektörünün super app’ini yaratmak ve içinde  müziğin yer aldığı farklı etkinlikler için tüm paydaşların başvuracağı bir sanatçı pazaryeri haline gelmek.

Üç yılda 1.7 milyon kez indirildi 

Kullanıcılarla sanatçıların doğrudan etkileşimi, kullanıcıların sanatçılardan özel istek şarkı talep edebilmesi, şarkı önerme, kişiselleştirilmiş canlı yayın performansları gibi niteliklerle öne çıkan Musixen; sanatçıların yayın yapmaya başladıkları ilk günden itibaren para kazanabilmesine dayalı modeliyle müzisyenler arasındaki gelir dağılımının daha eşitlikçi olması ihtiyacına da sessiz kalmıyor. Canlı müzik video ve konser akışı için sanal gerçeklik (VR) gibi yeni nesil teknolojilere de yer veren Musixen, kuruluşundan bu yana geçen üç yılda 320 bin aktif kullanıcıya, 1.7 milyon indirilmeye, 15 binin üzerinde kayıtlı sanatçıya ulaştı ve şu ana dek 200 binden fazla canlı yayına imza attı.

2025’te Kuzey Amerika ve Avrupa pazarlarına girecek

2021 yılında Azerbaycan’ın popüler sanatçılarının platformda yer almasını sağlayarak, bölgede etkin bir bilinirlik elde eden  Musixen, 2022 yılı sonlarına doğru Nijerya’daki müzisyenlerin deneme yayınlarına başlamış ve çok kısa bir sürede 1.000’den  fazla müzisyen başvurusu almıştı. Hemen ardından Meksika pazarına da girerek operasyonlarını müzik ve eğlence kültürü gelişmiş düzeyde olup Türkiye ile benzer özellikleri bulunan Güney Amerika kıtasına taşıyan Musixen globalleşme açılımıyla 2023 sonuna kadar Afrika ve Latin Amerika’da yaygınlaşmaya, 2024 yılında Güneybatı Asya ve Körfez ülkelerinde büyümeye odaklanacak. Musixen’in 2025 yılında yüzünü çevireceği pazarlar ise Kuzey Amerika ve Avrupa. Platformyurt dışı hedef pazarlara daha kuvvetli ilk giriş için 2023 yılı sonuna kadar 2.5 milyon kullanıcı ile 20 binin üzerinde müzisyene ulaşmak noktasında iddialı.

“Müzik ve eğlence sektörünün en canlı olduğu döneme giriyoruz”

Sektörün Türkiye’de mevcut durumunu değerlendiren ve aksiyon planları aktaran Musixen Kurucusu ve CEO’su Çağrı Bozay:

“Yeni yıla temposu yüksek bir şekilde başlayan müzik ve eğlence sektörü yaşanan deprem felaketi nedeniyle temposunu düşürmeyi seçti. Tüm sektör paydaşları gibi Musixen de yaraları sarmak adına elinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Ülkemizdeki seçim atmosferinin etkisiyle durgunluk ikiye katlansa da sektörün en canlı olduğu döneme giriyoruz. Müzik ve eğlence sektörü açık havadaki etkinliklerle birlikte temposunu giderek artıracak. Livestream tarafında ise yayıncı ve izleyici arasındaki interaktivitenin daha yüksek olduğu içerikleri görmeye başlayacağız. Son dönemde hızla gelişen yapay zeka tabanlı teknolojiler de livestream alanında kendini iyice gösterecek.

Musixen olarak biz de kendi yol haritamız gereği benzersiz bir canlı müzik deneyimi için paydaşlarımıza sunacağımız yeni teknolojileri değerlendiriyor ve gerekli aksiyonları alıyoruz. Yurt dışındaki hedef pazarlarımızdan Musixen’le partnerlik yapmak adına çok sayıda talep var. Bu anlamda yoğun bir hazırlık sürecindeyiz ve hedef pazarlara planladığımız takvimlerle girerek büyümemizi hızlandıracağız. Diğer taraftan sanatçılar arasında gelirlerin paylaşılması adına platformların farklı uygulamaları yavaş yavaş hayata geçirdiğini görüyoruz. Biz bu konunun ülkemizdeki öncüsüyüz. Yapacağımız iş ortaklıklarıyla sanatçılarımıza platformdan elde ettikleri gelirlere ek olarak performansları üzerinden gelir elde edebilecekleri farklı modellerimizi uygulamaya geçireceğiz” dedi.

Çağrı Bozay, ayrıca kurumsal tarafta Türkiye’nin önce gelen markalarına ihtiyaçları doğrultusunda projeler ürettiklerinin ve hibrit etkinlikler için 360 derece hizmet veren bir çözüm ortağı olma yönündeki çalışmalarının devam ettiği bilgisini verdi.

Porsche Mission X tanıtıldı: Elektrikli spor araçlara yeni bir soluk getiriyor

Alman otomotiv devi Porsche, yeni elektrikli hypercar konseptiyle tasarlanan Mission X modelini duyurdu. Konsept model, geleceğin teknolojisini gün yüzüne çıkarıyor.

Tamamen elektrikli hypercar, Porsche’nin alışılagelmiş tasarım dilinden radikal bir şekilde ayrılıyor. Ancak şirketin elektrikli araçlardaki geleceği konusunda ciddi olduğu da yenilikçi araçlarla beraber ortaya çıkıyor.

Mission X, birleşik 1.000 beygir gücü üreten bir çift elektrik motoruyla çalışıyor. Bu motorlar, araca 200 milin üzerinde bir azami hız ve 0’dan 60 mil/sa hıza sadece 2.5 saniyelik bir hızlanma süresi veriyor.

Mission X ayrıca 300 milin üzerinde bir menzil sağlayan 900 voltluk bir pil takımını bünyesinde barındırıyor. Tasarım açısından Mission X, Porsche’nin daha önce ürettiği hiçbir araca benzemiyor.

Otomobil, geniş panoramik bir ön camı ve çift martı kanadı kapıyı bünyesinde barındırıyor. Aracın hakim olduğu şık, aerodinamik gövde dikkatleri üzerine çekiyor. Sürücüye odaklanan minimalist bir tasarıma sahip iç mekan da aynı derecede etkileyici izlenim yaratıyor.

Porsche, Mission X’i prototipten üretim bandına geçirme planları hakkında henüz herhangi bir açıkla yapmadı. Ancak şirketin elektrikli araçlara yönelik gelecek vizyonunu sergilemek için konsept otomobili kullandığı açıkça belli oluyor. Mission X, Porsche’nin cesur ve iddialı duruşunu en iyi şekilde yansıtıyor. Her ne kadar Mission X prototip olsa da nereye giderse gitsin tüm dikkatleri üzerine çekeceği kesin gibi görünüyor.

Mobilite odaklı yerli girişim iUGO, Otokoç Otomotiv’den 1 milyon euro yatırım aldı

Otokoç Otomotiv, yenilikçi ve teknoloji tabanlı girişimlere yatırım yapma stratejisi çerçevesinde verimli sürüş çözümleri geliştiren iUGO’ya 1 milyon dolarlık yatırım yaptı. Bu yatırım, iUGO’nun gelişim hızını yükseltmesinin yanında, Otokoç Otomotiv’in dokuz ülkedeki 400’e yakın hizmet noktasını kapsayan geniş ağıyla mobilitede liderliğini sürdürmesine katkı sağlayacak.

Yerli bir girişim olarak güvenli ve verimli sürüş çözümlerine gelişmiş teknolojiyle yepyeni bir anlayış getiren iUGO, araç telemetrisi teknolojileri konusunda çözümler geliştiriyor. Elde ettiği verileri özgün algoritmalar ile birleştiren şirket; bu sayede araç takip sektörünün dinamiklerini, sürücü alışkanlıklarını öğrenme modeline dönüştüren bir sistem sunuyor.

Hizmet verdiği kurumlara Mobil Uygulama ile Sürüş Skorlama, Sürücü Değerlendirme Sistemi, Kurye Güvenliği Sürüş Uygulaması, Sürücü e-learning Modülü, Ağır Vasıta Ekonomik Sürüş Platformu, Bağlantılı Araç Platformu, Dijital Filo Yönetimi, Elektrikli Araçlar Batarya Yönetimi gibi gelişmiş mobilite çözümleri sunan iUGO, sürücüsüz araçlara doğru giden yol haritasında, öğrenen algoritmalar ile kurulan yapay zeka çözümleri, araç ve motor kontrolü üzerine geliştirilecek modellemeler, ileri seviye çok katmanlı haritalama çalışmalarına yönelik Ar-Ge faaliyetleri de yürütüyor.

Otokoç Otomotiv mobilitenin gelişimine stratejik destek sağlayarak sektörü ileri taşımayı hedefliyor

Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Otokoç Otomotiv olarak 95 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz başarının temelinde yenilikçiliğe ve koşullara uyum sağlayabilmeye verdiğimiz önem bulunuyor. Dijital hizmetlerin otomotiv değer zincirinin yüzde 30-40’ını kapsayacağını ve bağlı araçların ortaya çıkaracağı yeni hizmet ve iş modelleri gelişiminin önemli bir parçası olacağını öngörüyoruz. Otokoç Otomotiv olarak, mobilitede satış, servis, araç paylaşımı, bireysel ve filo kiralama alanlarında verdiğimiz nitelikli hizmetleri günümüz trendlerine uyumlu olarak genişletmek stratejik önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda akıllı hareketlilik, elektrifikasyon, bağlantılı ve otonom araç teknolojileri, perakende teknolojileri, mobilitede müşteri deneyimi ve sürdürülebilirlik konularını odağımızda tutuyoruz.

Mobilite dünyasında tüm paydaşlara değer yaratan yol arkadaşı olma” misyonuyla hareket ediyor, gelecekte stratejik iş birliklerine dönüşebilecek potansiyele sahip girişimlere destek veriyoruz. iUGO yatırımını, misyonumuzu yerine getirmede güçlü bir adım olarak görüyoruz. Bu alanlardaki tohum veya erken aşama seviyesinde olan, yenilikçi tabanlı girişimleri destekleme stratejimiz çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz yatırımımız, mobilite dünyasının gelişimindeki öncülüğümüzü de pekiştiriyor.”

Bağlantılı araç projesiyle tüm araç filosu tek merkezden yönetilecek

Otokoç Otomotiv’in yakın gelecek hedefleri arasında bağlantılı araç projesi öne çıkıyor. Otokoç Otomotiv’in hem kendi filoları hem de başka şirketlerin araçlarını bağlantılı hale getirerek daha tasarruflu bir geleceğin inşa edilmesinde önemli bir rol oynayacağını kaydeden İnan Ekici, bu kapsamda iştirakleri ile birlikte önümüzdeki beş yıl içinde 50 binden fazla aracı tek merkezden yönetmeyi hedeflediklerine dikkat çekiyor. Ekici, Bağlantılı Araç Projesi ile uzun dönemli vizyonları doğrultusunda 9 ülkedeki yaklaşık 110 bini aşan araç filosunun tamamını sistem ile entegre hale getireceklerini belirtiyor.

Kısaca CASE olarak adlandırılan ve “Connected Cars – bağlantılı araçlar”, “Autonomous Cars – otonom araçlar”, “Sharing Mobility – paylaşım mobilitesi”, “Electric Cars – elektrikli araçlar” olarak sıralanan kategoriler, otomotiv endüstrisini dönüştüren trendleri temsil ediyor.

CASE çerçevesinin, çevreci, talep üzerine ve büyük kullanıcı deneyimi” seçenekleri ile müşterilerin gelişen ihtiyaçlarına yanıt veren hizmet modellerini içerdiğini kaydeden Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici, Türkiye’de 5G gibi teknolojik altyapı yatırımlarının bu alandaki gelişim sürecini hızlandıracağının da altını çizdi.

iUGO CEO’su Evren Özatay ise konuyla ilgili şunları söyledi;

“iUGO Teknoloji olarak, mobilite (hareketlilik) alanındaki dijital devrimin önemli bir noktasında, teknoloji yatırımları ile gelişmiş veri analizi yapan bir şirket olarak yer almaktan ötürü mutluyuz. Bağlantılı araçlar, scooter’lar, bisikletler, toplu taşıma sistemi ve telekomünikasyon altyapısından oluşan ekosistem, yeni bir ekonomi içinde bağlantılı bir dijital dünya ortaya çıkarıyor. Bu büyük endüstri, ihtiyaçlarını karşılayabilen özel bir veri platformuna ihtiyaç duyarken, platformumuz, büyük miktardaki ham veriyi katma değerli bilgiler haline dönüştürmeyi mümkün kılarak, hareketlilik ekonomisinin potansiyeline ulaşmasını sağlıyor.

İşte Otokoç Otomotiv’in bu yatırımı ile ortaya çıkarılacak olan Akıllı Hareketlilik Veri Platformu, mobilite ekonomisinin gelişebileceği ve potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirebileceği bir temel olacaktır. Bu yatırımın, özellikle uluslararası pazarlarda mevcudiyetimizi sağlamlaştıracağına ve yeni coğrafyalara açılma olanağı sağlayacağına inanıyoruz.”

İş planlama platformu Pigment, 80 milyon euro yatırım aldı

İş planlama platformu Pigment, düzenlenen Seri C turda 80 milyon euro yatırım aldı. ICONIQ Growth liderliğinde düzenlenen tura Felix Capital‘in yanı sıra eski yatırımcılar Meritech, IVP ve FirstMark katıldı.

2019 yılında kurulan girişim, yöneticilerin tüm iş verilerini daha iyi anlamalarına ve değerlendirmelerine olanak tanıyan ve kararlarının etkilerini daha verimli bir şekilde görebilecekleri bir platform sunuyor. Platform, teknik alanda çalışmayan kişiler de dahil olmak üzere herkesin kullanabilmesi ve iş verilerini işlemeyebilmesi için her yerde bulunan elektronik tablo arayüzünü sürükle ve bırak öğeleri sunuyor.

Pigment, kısa bir süre içinde ManoMano, Melio, Deliveroo, Spendesk, Blablacar ve Cheerz dahil olmak üzere Avrupa’nın en hızlı büyüyen işletmelerinden bazıları ile ortaklıklara imza attı. Bu yeni yatırımla beraber, Klarna, Miro, PVH (Tommy Hilfiger ve Calvin Klein gibi markalar dahil), Airtable, Figma, Webhelp ve Poshmark planlamaya, karar vermeye ve büyümeyi yönlendirmeye yardımcı olması için Pigment’i seçiyor.

Pigment kurucu ortağı ve CEO’su Eléonore Crespo:

“Bugünün ekonomik ortamında, çok fazla şirket işlerini tam olarak görmek, değişiklikleri yönetmek ve büyümek için doğru araçlara sahip olmadıkları için geride kalıyor. Yanlış, eksik ve silo haline getirilmiş bilgilerle plan yapmaya ve karar vermeye zorlanıyorlar.” dedi.

Pigment kurucu ortağı ve CEO’su Romain Niccoli:

“Başlangıçtan beri her büyüklükteki insan ve kuruluşun daha iyi iş kararları almasına yardımcı olmayı vizyon edindik. Bu yatırımla, inovasyona son derece ihtiyaç duyan bir endüstride yeniliği teşvik etme ve statükoyu değiştirme yolunda net bir yoldayız.” dedi.

Pigment, yatırımı sürdürülebilir büyüme sağlamak için kullanacak. Kurumsal satışlar, ortaklıklar ve ürün ekipleri genelinde çalışan sayısının 2023 sonuna kadar %25 artması bekleniyor. Ayrıca girişim, görevleri otomatikleştirmek için sohbet benzeri bir arayüz, ekipler arasında iş birliğine dayalı planlamayı mümkün kılan yeni otomasyonlar, belirli ekiplerin planlama ve raporlama yapmasına yardımcı olmak için yeni İK ve Satış planlama özellikleri dahil olmak üzere, disiplinler genelinde karar vericiler için ürün inovasyonuna yatırım yapacak.

Samsung, ChatGPT benzeri bir yapay zeka geliştirmeye başladı

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, OpenAI‘ın ChatGPT‘sine benzer bir yapay zeka üzerinde çalışıyor. Verilerin sızdırılmasının ardından şirket, Large Language Model (LLM) tam ölçekli geliştirmeye başladı.

Samsung Research’ün öncülüğünü yaptığı proje, işgücü ve kaynaklar açısından önemli yatırımlar aldı. Özellikle mevcut tüm GPU kaynakları, bu tür modellerin eğitiminde önemli bir bileşen olan LLM’nin geliştirilmesine ayrıldı. Samsung, LLM’nin ilk sürümünü iki aylık bir zaman dilimi içinde tamamlamayı hedefliyor.

Samsung’un LLM çözümünün birincil odak noktası, belge özetleme, yazılım geliştirme ve dil çevirisi olacak. Şirket, yapay zeka çözümünü genel kullanıma sunmaya henüz karar vermemiş olsa da dahili kullanımı bir öncelik olarak görülüyor. ChatGPT de dahil olmak üzere üçüncü taraf üretken yapay zeka çözümlerine daha önce güvenmek, talihsiz veri sızıntısına yol açarak Samsung’u bu tür harici çözümlerin kullanımını yasaklamaya ve kendi özel yapay zeka teknolojisini oluşturmaya girişmeye sevk etti.

Samsung, LLM teknolojisine dayalı yapay zeka çözümlerinin dağıtılmasının, yazılım geliştirme ve yarı iletken tasarımı için gereken süreyi önemli ölçüde azaltabileceğine inanıyor.

Kakao, LG, Naver ve SKT dahil olmak üzere çok sayıda Güney Koreli firma da KoGPT, ExaOne, HyperCloverX ve A-Dot gibi kendi LLM tabanlı üretken yapay zeka çözümlerini geliştiriyor. Bu çözümler insan benzeri çizim ve yazma yetenekleri sergiliyor. Ancak veri doğruluğu ve bilgi gizliliği ile ilgili zorluklar, devam eden geliştirme sürecinde ele alınması gereken önemli engeller olmaya devam ediyor.