Ana Sayfa Blog Sayfa 911

Recontact, 22 milyon TL değerlemeyle 1 milyon 750 bin TL yatırım aldı

Dünya’nın ilk sinematografik mobil oyununu çıkaran mobil oyun şirketi Recontact, 22 milyon TL değerleme ile Hande Enes ve Akın Babayiğit‘ten 1 milyon 750 bin TL yatırım aldı.

2.3 milyarın üzerinde oyuncunun faaliyet gösterdiği dünya oyun endüstrisi 137 milyar dolarlık bir hacme sahip. 70 milyar dolar değer oluşturan mobil oyun sektöründe faaliyet gösteren iki kardeş Eray Dinç ve Simay Dinç, yeni bir janr ortaya koyarak Recontact mobil oyun serileriyle fark edilmeyi başardılar.

2015 yılında bağımsız oyun geliştiriciler olarak başladıkları seruven Erdem Yurdanur’un melek yatırımcı olarak dahil olmasıyla 2017 yılının ekim ayında Sanatçı Eray Dinç, Yapımcı Simay Dinç ve Geliştirici Can Aksoy tarafından Recontact Digital Arts A.Ş olarak Istanbul’da kuruldu.

Sinema ve dijital oyun sektörü için yepyeni bir mecra yaratmayı hedefleyen ekip, Oynanabilir Sanat üretmek mottosuyla 2015 yılında yola çıktı. Video sanatını mobil oyuna entegre ettikleri ilk projeleri Recontact:Istanbul, 2015 yılında Apple tarafından Turkiye’nin en iyi mobil oyunu seçildi, sadece IOS’da 80 milyon kişiye ulaştı, 2016 yılının da en iyileri arasında yer aldı.153 ülkede en yenilikçi ve yaratıcı kategoride birinci sırada yer aldı. Juri üyelerinin Oscar, HBO, Marvel’dan oluştuğu Los Angeles New Media Film Festivaline en iyi app kategorisinde ödül aldı.

Ahmet Ümit’in senaryo danışmanlığı yaptığı, Fikret Kuşkan’ın başrolunu oynadığı Apple tarafından Dünya’nın ilk sinematografik mobil oyunu olarak lanse edilen ikinci oyunları Recontact:Istanbul Eyes of Sky uluslararası bir çok önemli yarışmadan ödülle döndü.

Yepyeni bir interaktif sinema deneyimi sunan Eyes of Sky  sadece ara videolarının gerçek olduğu fakat oyun tasarımlarının fotografik veya animasyonla yetinildiği eski tip video oyunların aksine videoların müdahale edilebilir interaktif bir yapısının olduğu, tamamen gerçek mekanlarda ve gerçek sinema oyuncularıyla hazırlanan bir polisiye maceradır. Dünyanın en gizemli şehri İstanbul ise tüm tarihi dokusu ve sırlarıyla bu oyuna ev sahipliği yapıyor.

Eyes of Sky’ın yönetmenliğini oyun tasarımını ve senaryosunu yeni medya sanatçısı Eray Dinç üstleniyor. Yapımcılık koltuğunda Simay Dinç var. Oyunun geliştiricisi ve yazılımın başındaki kişi ise deneyimli Can Aksoy. Müziklerin tamamı da özgün olarak Kaydedenler Kulübü tarafından Sertaç Özgümüş ve Güntaç Özdemir tarafından kaydedildi.

Facebook, hikayeler’de artık reklam göstermeye başlıyor

Geçtiğimiz yıl Instagram Hikayeler’de reklam uygulamasını başlatan ve reklamverenlerin bu formatı oldukça benimsediğini düşünen Facebook, bugün dünyanın dört bir yanındaki tüm reklamverenler için Facebook Hikayeler’de de reklam uygulamasını hayata geçirdiğini duyurdu.

Bundan böyle markalar ve reklamverenler, haber kaynağı ya da Instagram Hikayeler üzerinden yürüttükleri reklam kampanyalarına Facebook Hikayeler’i de ekleyerek daha fazla insana ulaşabilecekler. Bu yenilik sayesinde tüm reklamverenler Facebook’un hikaye reklamları için sunduğu hedefleme ve ölçümleme olanaklarından faydalanabilecek, erişim, marka farkındalığı, video görüntülemeleri, uygulama indirme, dönüşüm, trafik ve potansiyel müşteri reklamları gibi halihazırda Instagram Hikayeler için kullandıkları araçları da kullanabilecekler.

Facebook Hikayeler’de reklamları test eden markaların şimdiden olumlu sonuçlar almaya başladığı görülüyor. ABD’de iHeartRadio, Kettle Chips ve KFC, Facebook Hikayeler üzerinden başlattıkları reklam kampanyalarının marka yükselişlerine olumlu etkisi olduğunu dile getiren markalardan yalnızca birkaçı.

300 milyondan fazla insan her gün Facebook Hikayeler’i ve Messenger Hikayeler’i kullanıyor. Ipsos tarafından 12 ülkeden 13-54 yaş arası Facebook Hikayeler özelliğini kullanan binlerce kişiyle yapılan araştırmaya göre her üç kullanıcıdan ikisi, en az üç farklı uygulamada hikayeleri düzenli olarak kullanıyor ve kullanıcıların yüzde 63’ü, hikayeleri gelecekte daha fazla kullanmayı planladığını söylüyor. Öte yandan kullanıcıların yüzde 62’si, bir markayı ya da ürünü hikayede gördükten sonra daha çok ilgileniyor ve kullanıcılar çoğunlukla hızlı ve anlaması kolay (%51), bir indirimi ya da promosyonu duyuran (%51), yeni ürünleri tanıtan (%44), gerçekçi olan (%46) ve ipucu/öneri paylaşan (%45) hikayeleri tercih ediyorlar.

Elektrik üreten akıllı perde Solar Curtain, Arıkovanı’nda desteklerinizi bekliyor

Kitlesel fonlama platformu Arıkovanı’nda, desteklenmeye açılan projeleri paylaştığımız serimizde bugün sizleri elektrik üreten akıllı perde Solar Curtain ile tanıştıralım.

Arıkovanı’nda desteklenmeye açılan Solar Curtain’e bu bağlantıdan destek verebilirsiniz.

Şu anda evlerde kullanılan perdeler gibi katlanabilen bir yapıya sahip olan Solar Curtain, kolaylıkla kuruluyor ve en önemlisi ise 4 kişilik bir ailenin elektrik tüketiminin üçte birini karşılayabiliyor.

Kurucuların yaptığı açıklamada;

“Herkesin güneş enerjisini özgürce kullanmaya hakkı olduğuna inanıyoruz. Ancak günümüz şartlarında güneş enerjisini kullanabilmek için çatınızın veya bir arazinizin olması gerekiyor. Herkes bu olanaklara sahip olamayabilir. Biz herkesin güneş enerjisinden kolaylıkla faydalanabilmesi için Solar Curtain’ı geliştirdik. Her binada ve pencerede ek bir alana ihtiyaç duymadan özgürce elektrik üretebilirsiniz.”

Kullanılan özel kumaşı sayesinde bulunduğu ortamın ısısını kontrol altında tutabilir, perde üzerinde bulunan fermuar ile güneş panelini kolayca çıkarıp kumaşı temizleyebilirsiniz.

Perdenin kullanımı oldukça kolay ve farklı erişim seçenekleri mevcuttur. İster manuel olarak ister kumanda ile isterseniz de mobil uygulama ile kontrol edebilirsiniz.

Perdeden çıkan kablo güç kutusuna bağlanır ve güç kutusundan çıkan kablo da prize takılır. Böylece perdenin ürettiği elektrik mekandaki diğer prizlere dağıtılır. Güç kutusunun üzerinde bulunan USB girişi sayesinde telefonunuzu şarj edebilir ayrıca güç kutusunun gece lambası özelliğiyle odanızı aydınlatabilirsiniz.

Solar Curtain’ın kurulumu ve kullanımı oldukça kolaydır. Kornişe takabilir veya duvara rahatlıkla monte edebilirsiniz. Üzerinde bulunan cırtlı bölümü sayesinde kumaş temizliğinden sonra perdenizi kolaylıkla takabilirsiniz.

Apple, Shazam’ı 400 milyon dolara satın aldı ve uygulamanın reklamsız olacağını söyledi

Geçen yıl, Apple’ın müzik tanıma şirketi Shazam’ı 400 milyon dolar karşılığında satın aldığını ve yaklaşık bir yılın sonunda anlaşmanın karara bağlandığını duyduk. Bugün Apple, satın alma işlemlerinin tamamlandığını duyurdu ve kısa bir süre içinde bu hizmeti herkesin reklamsız olarak kullanabileceğini ve uygulamanın reklam destekli ücretsiz seviyesini kaldırdığını duyurdu.

Apple Music’in Başkan Yardımcısı Oliver Schusser yaptığı açıklamada şöyle dedi, “Apple ve Shazam’ın uzun bir geçmişi var. App Store’u piyasaya sürdüğümüzde Shazam ilk uygulamalardan biriydi ve müzikseverler arasında favori haline geldi. Ortak müzik ve yenilik sevgisiyle, kullanıcıların yeni müzikleri keşfetmeleri ve keyif almalarını sağlamak amacıyla ekiplerimizi bir araya getirmekten gurur duyuyoruz.”

Apple’ın uzun vadede Shazam’ın öz ürününü kendi hizmetlerine nasıl entegre edeceği net değil. İki strateji benimsenebilir; uzun bir süre bağımsız bir uygulama olarak bırakmak veya daha büyük bir Apple Music ürününün içine dâhil etmek.

400 milyon dolar ile bu Apple’ın hem müzik hem de genel olarak yaptığı en büyük satın alımlardan biridir ve iPhone üreticisi firmanın yalnızca donanımda değil, aynı zamanda bu donanım üzerinde çalışan hizmetlerde de bir güç olarak rolünü genişletmeye istekli olduğunun altını çizmektedir.

Anlaşma haberi, AB ‘nin Apple’ın ilk satın alma niyetini kamuoyuna duyurması sonrası anlaşmaya yeşil ışık yakmasından üç hafta sonra geldi.  Uygulamanın yüz milyonlarca kullanıcısı var ve Eylül 2016’da 1 milyar indirmeyi geçmişine rağmen hiçbir zaman kar etmeyi başaramamıştı.

Shazam müzik kategorisinde en popüler uygulamalardan biri olmasına rağmen, Apple’ın satın alma konusunda anti tröst ihlali yaptığı görülmemiştir. AB, “Shazam’ın verileri benzersiz olmadığından ve Apple’ın rakiplerinin hala benzer veritabanlarına erişme ve kullanma fırsatına sahip olacağından bu konuyla ilgili oluşabilecek herhangi bir endişe yoktur ”dedi.

Lise ve ünivesite öğrencileri için Hackquarters Pioneers başvuruları 1 Ekim’de sona eriyor

Hackquarters Pioneers Eylül 2017’den itibaren aktif olan ve amacı girişimcilik, inovasyon ve teknoloji gibi katma değeri yüksek alanlarda çalışmak isteyen üniversiteli ve liseli öğrencilerden oluşan bir topluluk.

Hackquarters Pioneers ile 3 ayda bir Hackquarters Convention‘lar düzenleyerek, öğrenciler bir araya geliyor ve farklı şehirlerdeki Pioneers Meetup’larda buluşuyor.

Girişimci olmak isteyen öğrenciler bu toplulukla;

  • Ekip arkadaşı bulabilir,
  • Startuplarda staj, çalışma ya da ortaklık imkanı bulabilir,
  • Hackquarters Pioneers’ın online ve offline eğitimlerine katılım sağlayabilir.
  • Mentorluk desteği alabilir,
  • Hackquarters’ın partner olduğu etkinliklerde görev alabilir, kendi düzenleyebilir ve katılım sağlayabilir,
  • Meetuplar düzenleyebilir,
    Bir çok girişimci ve girişimci olmak isteyen kişilerle tanışarak büyük bir topluluğun parçası olabilir.

Başvurmak için gerekenler;

  • Üniversite ve lise öğrencisi olmak,
  • Değer yaratmak, problem çözmek, yeni şeyler öğrenmek ve Hackquarters Pioneers’ın her fırsatından yararlanmak için çok hevesli olmak.

Başvurunuzu bu bağlantıdan yapabilirsiniz.

Tesla’nın öncülüğünü yaptığı elektrikli otomobil piyasasına Porsche da katıldı

Tesla’nın öncülüğünü yaptığı elektrikli otomobil piyasası, gün geçmiyor ki yeni bir rakiple yüzleşsin. Porsche da bu yola kafa yoranlar arasına katılmış durumda.

Marka, son birkaç yıldır bu konu üzerine çalıştığını açıklamıştı, fakat son zamanlarda çalışmalarının yoğunlaştığını görüyoruz. Hatta bazı değişiklikler bile yaşanmış; ilk önce Mission E olarak adlandırdıkları modelin adını Türkçe bir isim olan Taycan olarak değiştirmişler. Kulislerde dolaşan bir diğer bilgi de Taycan adında elektrikli modellerin 2019 yılının sonlarında görücüye çıkacağıymış.

Sıfırdan yüze 3 saniyede çıkan otomobillerin fiyatlarının Amerika’da 75 bin dolardan başlayacağı tahmin ediliyor.

Bakalım çıtayı yükseltip Tesla’ya rakip olabilecek mi! Sizce Türkiye’de Taycan ilgi görür mü?

Betapitch İstanbul 2018’i kazanan startup Park Palet, global finale gidiyor

Betapitch, Almanya merkezli ve global arenada ortak çalışma alanı Betahaus tarafından 2009 yılından bu yana çok sayıda ülkede eş zamanlı olarak düzenlenen bir startup yarışmasıdır.

Bu yıl Türkiye’de ikincisi düzenlenen yarışmasının kazanan startup’ı; kısa süreli depo alanı ve fazla kapasiteye sahip depo operatörleri arayan şirketleri bir araya getiren online B2B depo platform Park Palet oldu.

Alp Çiçekdağ, Park Palet kurucusu

Ayrıca alışveriş ve giyinme deneyimini kişiselleştiren, kadınların her gün severek kullanacağı bir gardırop oluşturmasına yardımcı olacak ve başka şeyler için vakit ayırmasını sağlayacak bir eticaret platformu Stilop da yarışmanın ikincisi oldu.

Kendi ülkelerinde düzenlenen Betapitch yarışmasında birinci olan finalist startup’lar Berlin’de düzenlenen Betapitch Global’de yarışıyor ve kazanan startup’lar Silikon Vadisi’nde melek yatırımcılarla buluşmak da dahil o yıl için belirlenen ödüllerin sahibi oluyor.

Betapitch İstanbul, Türkiye’de ilk kez 2017 yılında Workinton’un ev sahipliğinde yapıldı ve yarışmada birinci gelen startup Compocket, 9 ülkenin birincisini de geride bırakarak Betapitch Global 2017 büyük ödülü Türkiye’ye getirmeyi başardı.

Burcu Göbülük, iyzico’da Stratejilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu

Kurulduğu 2013 yılından beri Türkiye’deki en yenilikçi finans teknoloji kuruluşlarından olan fintech startup iyzico’da yeni bir üst düzey atama gerçekleşti. iyzico’nun stratejileri artık Burcu Göbülük’e emanet.

Robert Kolej’deki eğitiminin ardından üniversite eğitimi için Amerika’ya giden ve Northwestern University’de Endüstri Mühendisliği ve Ekonomi üzerine lisans eğitimini tamamlayan Göbülük, kariyerine bankacılık sektöründe başladı. New York J.P. Morgan ve London Morgan Stanley’deki görevlerinin ardından Advent International Londra ofisinde Türkiye’deki yatırımlardan sorumlu olarak çalıştı.

Bankacılık sektöründe geçirdiği 8 yılın ardından 2012 yılında Türkiye’ye dönen Burcu Göbülük, spor salonlarına “pazar yeri” olarak hizmet vermeyi amaçlayan Pozifit’i ve spor salonlarının operasyonlarını yönetmeyi amaçlayan PozifitPro’yu kurdu. 2015 yılında yatırım süreçlerinin yöneticiliğini üstlendiği Adphorus’a COO olarak katıldı. Bugüne kadar da bir çok startup’a yatırım ve strateji odaklı danışmanlık verdi.

Stratejilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak katıldığı iyzico’da Burcu Göbülük, uluslararası ölçekteki büyüme planları, iş zekâsı, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinden sorumlu olacak.

Deniz Özen “Girişimciliğin statü atlaması için bu büyüme eğrisi yeterli değil.”

Hızla büyüyen girişimcilik dünyasını destekleyen kurumlar, açtıkları kuluçka merkezleri ve hızlandırma programlarıyla sektöre ciddi bir ivme kazandırırken, yurt dışı modelleri örnek alınarak geliştirilen yeni yatırım modelleri bu işe olan güveni arttırıyor.

Melek yatırımcılık sistemiyle vizyoner yatırımcıların radarına giren startup dünyası, sektörlerin girişimciliğe duydukları ihtiyaçla birlikte büyümeye başladı.

Genel olarak 2017 senesini değerlendirdiğimizde startup’lara yapılan yatırım miktarının 100 milyon USD üzerine çıktığını görüyoruz.Yatırım miktarları her ne kadar yıllara göre hızlı bir büyüme eğrisi çizse de, Microsoft MEA Bölgesi Perakende Genel Müdürü Deniz Özen’in de belirttiği gibi, girişimciliğin statü atlaması için bu büyüme eğrisi yeterli değil. ”Ülkemizde esas girişimcilik farkındalığı, devletin girişimler için başlattığı destek programlarının gücüyle hayat bulacak. Önümüzdeki senelerde Türkiye girişimciliğinin bu şekilde statü atlayacağına inanıyorum” diyen Özen, TÜBİTAK 1514 Fon Programının (TechInvesTR) dünya örneklerinin iyileri arasında gösterilebilecek bir program niteliğinde olduğunun altını çizdi. TechInvesTR programı, ülke ekonomisine katma değer sağlayabilecek teknolojik girişimlere başlangıç finansmanı sağlarken, üniversitelerin ve kurumların da startup dünyası ile entegre olmasına olanak sağlıyor.

Girişim sermayesi yatırımlarında uzmanlaşan BUBA Ventures’ın 1514 Fon hazırlığında, strateji belirlemede aktif çalışan Deniz Özen, Türkiye Girişimciliğini ekosistemin lideri Amerika ile karşılaştırdı: “Geçtiğimiz sene Amerika’da 8.000’den fazla startup 85 milyar dolarlık fon alırken Türkiye’de 167 startup ancak 103 milyon dolarlık yatırım alabildi. Türkiye’deki girişim sermayesi yatırımları GSYH’sına kıyasla ~%0,01 iken Amerika’da bu oran ~%3’ü buldu. Ancak girişimcilik konusuna sadece rakamsal yaklaşmak doğru olmaz. Amerika’nın Silikon Vadisiyle neredeyse 100 sene öncesine uzanan girişimcilik hikayesini, Türkiye’nin 10 yıl önce başlayan kendi hikayesiyle rakamsal karşılaştırmak doğru değil. Attığı ekosistem tohumlarının meyvelerini 1 milyar $ değerine ulaşmış unicorn’larla alan Amerika’nın, bugün toplam sermaye fonunun neredeyse %22sini unicorn’lar oluşturuyor.”

Türkiye’de Tübitak ve Hazine’nin desteklerini çok olumlu nitelendiren Özen, ”Geleceğin teknolojilerine yatırım yapan bir firmanın çalışanı olarak ülkemde de bu tür atılımların olduğunu görmek beni heyecanlandırıyor. Girişimcilik ve fon mekanizmaları üzerindeki kararlı çalışmalarını beğenerek izlediğim BUBA ile birlikte yol almaktan çok mutluyum. Birlikte çözümlerimizle, ülkemizde filizlenen yerel girişimleri küresel pazarlara taşıyacağımıza inanıyorum” dedi.

LEGO’dan hiç bu kadar büyük bir Bugatti yaptınız mı?

Geçtiğimiz Ağustos ayında, LEGO Teknik imkansızı başardı. Proje en başta sadece bir fikirken, yaparken herhâlde eğlenceli olmuş olacak ki, finalde dünyanın en hızlı arabalarından biri olan Bugatti Chiron’nun gerçek bir kopyasını, 1 milyondan fazla lego parçası kullanarak oluşturmuşlar.

Yapının oluşum ve test sürecinde her detay dikkate alınmış ve süreç 13.000 saat sürmüş. Hiç yapıştırıcı kullanılmadan yapılması da çok ilgi çekici! Her ne kadar zor olsa da yapının %90’ı lego parçalarından oluşuyor.

Yaklaşık 1.5 ton ağırlığındaki tamamen sürülebilir araç saatte 20 km/h hız ile gidebiliyor. 339 farklı çeşit lego parçaları o kadar başarılı bir şekilde birleştirilmiş ki, aracın test sürüşünü yapan Bugatti Pilotu Andy Wallace bile 10 metrede öteden gerçeğiyle ayırt edilemeyeceğini söylemiş. Yarının hareketli olmak üzere olduğuna inanan Lego Yöneticilerinden gelecek başka fikirler için sabırsızlanıyoruz.