Ana Sayfa Blog Sayfa 862

HONOR Türkiye, akıllı telefon pazarında dördüncü marka olmayı hedefliyor

HONOR, Türkiye’deki birinci yaşını Türkiye Başkanı Kevin Kong’un ev sahipliğinde düzenlenen özel bir parti ile kutladı. Etkinlikte, HONOR’un dinamik ve hareketli renklere sahip yeni logosu ve yeni misyonu tanıtıldı. HONOR, Türkiye’deki ikinci yılında, ilk akla gelen en iyi 4 akıllı telefon markası arasında yer almayı hedefliyor.

HONOR’un Türkiye’de büyük bir ilgi gördüğünü belirten Kevin Kong, son teknoloji ürünlerini Türkiye pazarına sunmaktan duydukları mutluluğu dile getirdi. Tüketicilerin HONOR’a oldukça ilgi gösterdiğini belirten Kong, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki birinci yılımızda tüketiciler ile aramızda sıkı bir bağ kurduk. Piyasaya sürdüğümüz tüm modeller büyük ilgi gördü. Tüketicilerimizin ürün ve tasarımlarımıza olan ilgisi, dijital dünyaya ve innovasyona olan yakınlığı bizi daha yakından tanımalarını sağladı.

Konuşmasında rakamsal verilere de değinen Kong, “Marka olarak küresel sektördeki gerilemeye rağmen hızlı büyümeyle konumumuzu güçlendirdik. Araştırma şirketi IDC rakamlarına göre küresel akıllı telefon pazarı, 2018 yılının ilk üç çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 3.1 düşüş kaydetti, ancak biz HONOR’un yıl sonu pazar payını yüzde 27.1 olarak gerçekleştirerek büyük bir artış sağladık. Bu yıl hem dünyanın hem de Türkiye’nin en büyük dördüncü akıllı telefon markası olmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için çalışmaya ve yeni ürünler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

“HONOR markası gün geçtikçe daha da çok seviliyor”

Markanın gençler tarafından da çok sevildiğini belirten Kong, “Bir yıl içinde 100.000 kişilik bir fan grubu oluşturduk. Bu kadar kısa sürede gençlerin markamızla bağ kurması ve markamızı devamlı takip etmesi, bizi hem sevindiriyor hem de gururlandırıyor. Gençlerin ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanan ve üretilen ürünler ile dijital dünyadaki yerimizi sağlamlaştırdık. Bunu daha da ileri taşımak için çalışıyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gençlerin dijital alanda bekledikleri hız, ileri teknoloji ve çeşitlilik gibi unsurları onlara sunacak ürünleri, dünyayla aynı zamandasunmayı hedefliyoruz” dedi.

Yerli çizgi film kahramanımız Pepee’den yeni dijital TV platformu: Pepee TV

Eğitici ve öğretici yayınlarıyla milli bir çizgi film kahramanına dönüşen Pepee karakteri, Türkiye’nin ilk dijital çocuk televizyonu Pepee TV‘yi yayına aldı. Ülkemizin ilk dijital çocuk televizyonu olan Pepee TV, yüzde 100 güvenli, zaman ayarlı, eğlendirirken eğiten ve tercihe göre reklamsız olarak çocukların karşısına çıkıyor.

Düşyeri, Arçelik ve Beko ile çocukların akıllı televizyonlar üzerinden de Pepee TV’yi izleyebilmeleri için stratejik bir işbirliğine de gitti. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek tasarlanan Pepee TV kumandası ile çocuklar sadece dijital dünyada değil evlerinde de güvenle çizgi filim izleyebilecekler.

Pepee TV, akıllı telefon, tablet, notebook ve akıllı TV’lerden indirilerek izlenebilecek. Güvenlik konusunda Amerikan merkezli denetim şirketi KidSafe ile birlikte hareket eden Pepee TV’de 30 farklı çizgi film, 30 bin dakikadan fazla içerik ve 2000’den fazla çizgi film bölümü yer alacak. Çizgi filmlerin yanında bilgiseller, şarkılar, masallar, hayvanlar ve çocukların dünyası ile tüm aile bireylerini eğlendirirken öğreten, Da Vinci Learning ile yaptığı işbirliği ile tüm Da Vinci Learning içerikleri de Pepee TV’de de yayınlanacak. Pepee TV 0-3, 4-5 yaş, 6+ yaş aralığındaki çocuklara hitap edecek. Pepee TV’de ayrıca ebeveynlere özel bir kanal da bulunuyor. Böylelikle anne babalar çocuk gelişimi ile ilgili içeriklere de Pepee TV’den ulaşabilecekler.

Düşyeri Kurucusu Ayşe Şule Bilgiç, Pepee dijital TV platformunun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada günümüzde internet ortamında ki en büyük sorunun “güvenlik” olduğuna dikkat çekerek “Bundan 10 yıl önce Pepee çizgi filmini yapma ihtiyacını neden hissettiysem Pepee TV’yi kurma ihtiyacını ondan hissettim. O da çocuklarımızın faydalı ve güvenli içeriğe ulaşma ihtiyacıydı. Dijital dünyanın bize ve çocuklarımıza sunduğu pek çok faydanın yanında ne yazık ki kontrolsüzlüğün getirdiği büyük tehlikelerde var. Bunu hepimiz yaşıyoruz ve görüyoruz. Bu ihtiyaç buradan doğdu” dedi.

Tüfekçi “Düşyeri’nin Düşlerine Ortak Olduk”

Arçelik Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi de, Pepee TV tanıtımı ve işbirliğinin açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada 145 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir marka olarak önceliklerinin dijital dünyadaki güvenlik olduğuna dikkat çekti. Tüfekçi, çocukların kaliteli ve güvenli bir ortamda önce dijital tüketici sonrasında da dijital üretici olmalarını istediklerini belirterek şunları söyledi;

“Düşyeri ile Pepee TV ile işbirliğini değerlendirirken ilk baktığımız konu gerçekten çocuklar için güvenli ve eğitici bir kanal olup olmadığıydı. Pepee TV’nin bunu sağladığını gördüğümüzde de işbirliği yapmaya karar verdik ve Düşyeri’nin düşlerine ortak olduk. Bununla birlikte Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmenin de gururunu yaşıyoruz. Tüm çocuklarımız için bir Pepee TV kumandasını geliştirdik. Buna ihtiyaç duyulan nokta; uzmanların da belirttiği gibi çocukların evde televizyon seyrederken kumandanın anne ve babanın kontrolünde olmasının çok daha sağlıklı olmasıydı. Çünkü çocukların yaşlarına uygun olmayan kanalları açabilme ihtimalleri var ve bu çocuklarda travma yaratabiliyor. Buradan yola çıktığımızda da sadece Pepee TV’de çalışan bir kumandayı çocuğun sahiplenmesi ve güvenli bir şekilde kendinin yönetebilmesinin iyi bir fırsat olduğunu gördük. Arçelik olarak bu işbirliğinden çok mutluyuz. Bu kumanda smart TV özelliği olan tüm televizyonlarda da kullanılabilecek. Önce Türkiye’deki çocuklara, sonra da tüm dünya çocuklarına Pepee TV’nin güzellikler getireceğine inanıyoruz. Dünyaya açılma yolunda Düşyeri ile birlikte projelerimizi büyüterek işbirliğimize devam edeceğiz.”

İş İnsanlarından Pepee’ye Yatırım Desteği

Düşyeri’nin başarısına iş çevreleri de kayıtsız kalmadı. Bu başarıya inanan Türkiye’nin saygın iş insanları Düşyeri”ne 2017 yılında yatırım yaptılar. Yatırım yapan bu isimler arasında; Ali Koç, Ali Sabancı, Ayşegül Akşak, Begüm Doğan, Göktekin Dinçerler, Kenan Çolpan, Nevzat Aydın, Timuçin Öğün, Varol Civil, gibi isimler bulunuyor. Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının desteğini alan Düşyeri bu destek ile bir dünya şirketi olma yolunda çalışmalarına devam ediyor.

Pepee TV KidSafe Sertifikalı

Çocukların güvenliğini ön planda tutan Düşyeri, Pepee TV için kendi uzmanlığının ve hassasiyeti ile birlikte dünya standartlarında bir altyapıya sahip olmak için çocukların dijital ortamda gizliliğini koruma yasası olan COPPA’ya uyumlu olarak çalışıyor. Bu amaçla Pepee TV, tüm dünyada geçerli güvenlik alt yapısını COPPA standartlarına uyumlu hale getirmek için Amerika merkezli denetim şirketi KidSafe ile birlikte hareket ediyor.

Düşyeri Lisanslı 4 bin Çeşit Ürün

Çocukların en sevdiği çizgi film karakterlerinin başında gelen Pepee’nin bugüne kadar 4 binin üzerinde lisanslı ürünü yapıldı. 2018 yılında Düşyeri lisanslı 20 milyon adetten fazla ürün satışı yapılırken, bu ürünlerin yarattığı toplam ekonomi 300 milyon TL’yi geçmiş durumda. Bu rakamın Pepee TV ile birlikte 2019’dan başlayarak daha da artması bekleniyor.

150 bin TL ödül dağıtılan TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var yarışmasının kazananları

TÜSİAD tarafından düzenlenen, üniversite öğrencilerine, yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla eğitimden networkinge, kuluçkadan mentorluğa kadar geniş yelpazede destek sağlayan bir girişimcilik programı olan TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var Programının 2019 yılı kazananları belli oldu.

Bu yarışmaya, 5’i yurt dışından olmak üzere 81 şehir, 178 üniversiteden 2990 genç 1118 iş fikriyle başvurdu.

Ödül töreninde ayrıca, TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Programının Girişimcilik Kampı’na en fazla öğrenci gönderme hakkını elde eden Karabük Üniversitesi’ne TÜSİAD Girişimcilik Bayrağı verildi.

TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var yarışmasında sunulan fırsatlar ve ödüller

Birinci: Algdeha (75 bin TL nakit ödül)

Küresel ısınma ile balıkların yağ hacminin düşmesi ve buna bağlı endüstrilere sürdürülebilir kaynak arayışından yola çıkarak, hayvansal ürünleri mikroorganizmalardan elde etmeyi hedefler.

Ekip üyeleri: Mert Furkan Filizoğlu (İstanbul Üniversitesi), Mehmet Can Sucu (İstanbul Üniversitesi) – Rehberi: Lale Ergin, Borusan Holding

İkinci: Bal Kutusu (50 bin TL nakit ödül)

Bal üretim verimliliğini arttırırken, geleneksel yöntemleri endüstri 4.0 standartlarına taşır, arı yaşamını korur.

Ekip üyeleri: Nabican G. Özdemir (Başkent Üniversitesi), Bahadır G. Özdemir (Başkent Üniversitesi), Hakan Aktan (Nişantaşı Üniversitesi), Mahmut Serkut Öğüt (Başkent Üniversitesi), Ayçanur Tekin (Başkent Üniversitesi) – Rehberi: Yeşim Sümerkan, UBS

Üçüncü: DsyApp (25 bin TL nakit ödül)

Disleksiye çoklu çözüm üreterek daha geniş bir kitleye hitap eden ve alanında uzman kişilerin işini, mobil platforma taşıyarak kolaylaştıran bir sosyal girişim uygulamasıdır.

Ekip üyeleri: Esra Ablak (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Büşra Bektaş (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Öykü Demirhan (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Deniz Öztürk (İzmir Ekonomi Üniversitesi), İnan Evin (İzmir Ekonomi Üniversitesi) – Rehberi: Öget Kantarcı, GittiGidiyor

Yarışmanın diğer iki finalisti:

Kodit (Rehberleri: Cem Tüfekçi)

Kodit 5-6 yaş grubu çocuklar için tasarlanmış; onların algoritmik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştiren, MEB’in belirlediği 63 kazanımı destekleyen, hem evde hem okulda kullanılan bir eğitim setidir.

Technofarm (Rehberleri: Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü)

Technofarm geleceğin tarım yöntemi olan topraksız tarımda; birim alanda sağlanan verimliliği artıran ve zirai donu minimize eden, bununla birlikte mobil uygulama ile, çiftçiye ürün yetişmesindeki tüm süreci aktaran bir otomasyon sistemidir.

Sinemia, ABD pazarında bireysel üyelik modelini neden sonlandırdı?

Sizlere dün ABD’de bireysel üyelik modelini sonlandırıp kurumsal üyelik modeli ile devam edeceğini açıkladığımız Sinemia’yı neden böyle bir karar verdiğini biraz araştırdık.

Dünkü haberde sizlere Sinemia’nın global pazarlardaki operasyonlarını yeniden yapılandırmasını, bireysel üyelik modelini durduğunu ve kurumsala odaklanacağını açıklamıştık. Bu alınan kararın neden olabileceğini biraz araştırınca; Sinemia’nın ABD pazarında son kullanıcı nezdinde, pazarın ihtiyaçlarına tam cevap verememe, teknoloji konusunda yaşadığı sıkıntılar olarak gözlemledik. Ayrıca bireysel kullanıcı tarafında şikayetlerin son zamanlarda çok fazla arttığını da söyleyebiliriz.

Techcrunch‘ın yazarı Brian Heater, 3 hafta önce yaptığı bir habere göre; artan tüketici baskısı ve şikayetler üzerine Sinemia’nın zor günler geçirdiğini belirtti.

Bunların sebebi olarak da;

  • Gizli ücretler,
  • İadesi olmayan iptaller,
  • Yaygın uygulama sorunları.

olarak açıklandı.

Rıfat Oğuz “CEO olarak söyleyebilirim ki hala öğreniyoruz.”

Brian, ABD’de düzenlenen CinemaCon’da Sinemia CEO’su Rıfat Oğuz ile bu konuyu kısaca konuştuğunda Oğuz’dan “CEO olarak söyleyebilirim ki hala öğreniyoruz” cevabını almış.

Ayrıca; “Abone sayıları beklenenden fazla artış gösterdi. Geçen Ağustos’tan sonra bu yana hızlı büyümeyi beklemiyorduk. Ancak büyürken kendimizi de geliştiriyoruz ve sürdürülebilir olmanın da bir yolunu bulmaya çalışıyoruz.” demiş.

Sinemia’nın diğer önemli sorunlarından biri ise ABD pazarındaki rakibi MoviePass’in açtığı yeni dava olarak gösteriliyor. Bu süreç MoviePass’in Şubat 2018’de Sinemia’yı uygulama içerisindeki birçok patentli özelliğini kopyalamakla suçlaması ile başlamış. Özellikle MoviePass, cep telefonu konum verilerini kullanarak bir bilet alıcısının kimliğini doğrulamak için konum bazlı bir yöntemin kendinin ortaya çıkardığını söylemiş. Ancak Los Angeles mahkemesindeki bir yargıç’ın bu duruma gerçek bir icat olarak kuşkuyla baktığı söyleniyor. Yani MoviePass’in bu benim özelliğim demesi, mahkeme tarafından henüz kabul görmedi. MoviePass’in Sinemia’nın ABD’deki tüm faaliyetlerinin durdurulması talebi de mahkeme tarafından reddedildi.

Girişimcilik elbette zor bir süreçtir. Bazen beklenenden fazla büyürsün cevap veremezsin, bazen rakiplerinle uğraşırsın, bazen de teknolojik olarak istenen gelişmede yavaş kalırsın. Rıfat da bu noktada doğru bir karar vererek, en azından şimdilik, bireysel kullanıcılara odaklanmayı askıya alarak kurumsal odaklı ilerlemeyi düşünmüş. Her girişimin zorlu geçen günleri sayılabilecek onlarca sebeple olacaktır. Eminim ilerleyen süreçte, belki yeniden ABD pazarı için belki de yeni global pazarlar için son kullanıcı tarafında yeni atılımlar sağlayacaktır.

Biz de Rıfat’a hem ABD sürecinde hem de yeni pazarlara daha sağlam bir şekilde açılması konusunda başarılar dileriz.

KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir: “Biyometrik veriler gelişigüzel işlenemez.”

Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, son dönemde önemi daha da artan kişisel verilerin gelişigüzel ve keyfi uygulamalarla işlenemeyeceğini belirterek, hem vatandaşları hem de veri işleyenleri uyardı.

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan siber güvenlik ve kişisel verilerin korunması konusu, KVKK’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen “2. e-Safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi”nde değerlendirildi. Konunun taraflarını Ankara’da bir araya getiren etkinlik, kişisel verilerin çalınmasına karşı alınabilecek önlemlerin uzmanlarca farklı birçok yönden ele alınmasına da olanak sağladı.

KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, konuşmasında, veri işleme faaliyetlerinin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olması gerektiğini, yanlış veri işlenmesinin kişilerde mağduriyetlere neden olabildiğini ifade etti.

Veri işlerken belirli bir amacın ortada olması ve o amacın meşru olması gerektiğini vurgulayan Bilir, şöyle devam etti:

“İşlenen verinin veri işleme amacıyla bağlantılı olması gerekmektedir. Örneğin kredi talebinde bulunduğunuz bankanın sizden hobileriniz ve alışkanlıklarınız ile ilgili veriler istemesi amaçla bağlılık ilkesiyle bağdaşmaz. Bir diğeri ölçülülük ilkesine uygunluk sağlanmalıdır. Bu kapsamda biyometrik verilerin gelişigüzel bir şekilde, keyfi uygulamalarla işlenmesi ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bir başkası da, veriler sonsuza kadar muhafaza edilemez. İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için geçerli olan süre kadar muhafaza edilmelidir. Temel ilkelerin herhangi birine uyulmadığında Kanuna aykırı bir tutum meydana gelmiş olacaktır.”

“Alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz”

Kişisel veriler işlenirken kişilerin açık rızasının gerektiğini belirten Bilir, bu konuda açık bir anlatımla rızanın alınması konusunda veri işleyenleri uyardı. Bilir, şunları söyledi:

“Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak dünya genelinde hukuksal düzenlemeler incelendiğinde, özünde bireyin kendisine ait kişisel verileri üzerinde kontrol imkânının sağlanması bulunmaktadır. İnsan odaklı, mahremiyet odaklı bu yaklaşım insana verilen değerin bir göstergesidir. Bununla birlikte teknolojik gelişmeleri de bu konuyla birlikte ele almak gerekir. Yapay zekâyı, dijital dönüşümü, nesnelerin internetini konuştuğumuz bir dünyada güvenliğin anahtarı ‘farkındalık’ olacaktır. Açıkçası bugüne kadar verilerimizi paylaşmaya alıştık veya alıştırıldık. Bundan sonrası için verilerimizi korumaya ve kontrollü şekilde paylaşmaya da alışacağız. Bu bakımdan alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.

Kişisel Verilerin Korunması Kanuna uyum hem hukuki hem de teknik boyutları olan uzun soluklu bir süreç gerektirmekte olup, kişisel verilerin korunması noktasında teknik ve hukuki olarak alınacak tedbirlerin önemini yadsıyamayız. Ancak kişisel verilerin korunması konusunda en büyük sorumluluğun bireylerin kendisinde olduğunun da altının çizilmesi gerekmektedir. Her saniye kişisel verileri toplanan, işlenen ve aktarılan bireylerin bundan dolayı karşılaşacakları risklerin farkında olmaları, bu yönde kişisel verilerini korumaları ve sahip oldukları hakları noktasında bilinçlenmeleri en az teknik ve yasal düzenlemelerin varlığı kadar önem taşımaktadır.” dedi.

Bireysel üyelik modelini ABD’de sonlandıran Sinemia, kurumsal pazara odaklanacak

Türkiye’den doğan, sinema zincirlerinin kendilerine özel üyelik sistemi oluşturabilmeleri için yazılım platformu geliştiren Sinemia, bu teknolojiye yönelik yoğun talep doğrultusunda global pazarlardaki operasyonlarını yeniden yapılandırıyor.

Bireysel Üyelik Modeli’ni sonlandırıyor

Geçtiğimiz Ekim ayında herhangi bir firmanın iki hafta gibi kısa bir süre içerisinde kendisine özel, kişiselleştirmiş üyelik planlarını oluşturmasını sağlayan altyapıyı tanıtan Sinemia, ABD pazarında hızla büyüdüğü kurumsal pazara odaklanacak. Bireylere doğrudan abonelik sunmak yerine tüm abonelik modellerine altyapı sağlamayı seçen firma, Kanada, İngiltere, Avusturalya ve Türkiye`de bireylere hizmet vermeye devam edecek. Sinemia’nin kurumsal abonelik altyapısı sinema salonlarının yanı sıra ABD’nin ünlü basketbol ve beyzbol takımları tarafından da kullanılacak.

Sinemia’nın sinema zincirlerinin kendilerine özel üyelik sistemi oluşturabilmeleri için geliştirdiği yazılım platformu, şimdiden aralarında Paramount Studios ve Viacom’un sinema zincirleri National Amusements ve Studio Movie Grill gibi ABD’nin en büyüklerinin de bulunduğu 10’u aşkın sinema zincirinde kullanılmaya başlandı. Yeni yazılım ihracatı açılımının ardından kısa süre içinde dünyanın dev sinema zincirleri ile anlaşma sağlayan Sinemia, 200 binin üzerindeki üye sayısı ile Asya’nın en büyüklerinden olan ve 3 farklı ülkede faaliyet gösteren Major Cineplex’in de üyelik altyapısını sağlamaya başladı.

Bu gelişmeler doğrultusunda global operasyonunda stratejik bir yeniden yapılanmaya giden Sinemia’nın Kurucusu Rıfat Oğuz, gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “5 yıldır geliştirdiğimiz altyapımız ile sadece sinema salonları değil, tüm firmalar iki hafta gibi kısa bir süre içerisinde kendilerine özel, kişiselleştirmiş üyelik planlarını oluşturabiliyor. API odaklı hizmetimizle çift ve aile üyelikleri, hediye üyelikleri, üyelik kampanyaları, geo-fencing ve roll-over gibi kimsenin sunmadığı özelliklerin bulunduğu tüm üyelik modelleri sunuluyor. Sinema salonları, Sinemia altyapısının kendilerine sağladığı kârlılık ve operasyonel verimliliği görmeye başladıkları anda, talepler de yoğunlaşmaya başladı. Biz de yazılım ihracatı konusuna ve B2B çalışmalarımıza ağırlık vermeye karar verdik” dedi.

Basketbol ve beyzbol dünyası Sinemia’yı keşfetti

Bugün itibariyle sadece ABD’de 10’dan fazla sinema zinciriyle anlaşma imzaladıklarını ve yeni yazılım altyapısını kullanmalarını sağladıklarını söyleyen Oğuz, faaliyet gösterdikleri diğer uluslararası pazarlardan gelen talepler için de yoğun bir çalışma içinde olduklarını belirtti. Teknolojinin sunduğu bilet ve üyelik altyapısını yönetme yeteneğinin sinema sektörü dışındaki sektörlerin de dikkatini çektiğini ifade eden Rıfat Oğuz, “Amerika’nın ünlü basketbol ve beyzbol takımlarından da altyapılarına destek vermemiz konusunda talepler gelmeye başladı. Amaçları, kombine bilet yapılanmasından aylık üyelik sistemine geçmek. Böylece sinema endüstrisi dışında yepyeni sektörlere de girme fırsatını yakaladık” şeklinde konuştu.

Abbas Güçlü ile Büyük Oyun yarışmasını Kağıt Makineler kazandı

Netmarble ve StartersHub işbirliği ile hazırlanan ve Kanal D’de yayınlanan “Abbas Güçlü ile Büyük Oyun”da finale kalan oyunlar arasından 250 bin TL’lik ödülü Kağıt Makineler adlı oyun kazandı. Yarışmada dereceye giren ilk 3 oyun Netmarble’ın desteğiyle tüm dünyada yayınlanacak.

Netmarble, Türkiye’deki oyun stüdyolarının geliştirdiği Hyper Casual ve Casual oyunları dünyada yayınlama stratejisi kapsamında önemli bir adım daha atarak yarışmada dereceye giren ilk 3 oyunun tüm dünyada oynanmasını sağlayacak.

Toplam 7 hafta boyunca yarışmaya katılan oyunlar, jüri üyeleri tarafından değerlendirildi ve seyircilerin de verdiği oylarla her haftanın birincisi seçildi. Yarışma sonunda finale kalan oyunlar arasında Kağıt Makineler birinci, Battle Medal ikinci, Swordwars oyunu ise üçüncü oldu.

Türkiye’den daha fazla oyun stüdyosu dünyaya açılacak

Netmarble EMEA Yönetim Kurulu Başkanı Barış Özistek, yarışmayı kazanan Kağıt Makineler isimli oyunu geliştiren Umur Can Gürelli, Hakan Özer ve Kerem Akyüz’ü tebrik ederek, 7 hafta boyunca birbirinden güzel oyun projeleri değerlendirme imkanı bulduğunu belirtti ve Türkiye’nin oyun geliştirme konusunda dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğuna olan inancının bir kez daha pekiştiğini söyledi. Özistek önümüzdeki 5 yıl içerisinde global anlamda başarı kazanacak birden fazla Türk oyun geliştirici şirketin ülkemizden çıkacağını belirtti.

Özistek şöyle devam etti: “Kağıt Makineler isimli oyuna, Netmarble olarak yayınlama ve pazarlama desteği vereceğiz. Amacımız; oyun geliştiricilerinin yanında olarak, onların stüdyo becerilerini geliştirmek, ekiplere global tecrübelerimizi aktarmak ve global pazarda başarı ihtimallerini yükseltmektir. Türkiye’nin oyun sektöründeki başarısı hızlanarak devam ediyor. Senelerdir söylediğim gibi 1 milyar dolar bilişim ihracatını Türkiye’de oyun sektörü tek başına 2018’de yaptı, şimdi hedefleri çok daha yükseğe koymalıyız. Türkiye’den daha fazla sayıda başarılı oyun stüdyoları çıkarmak için elimizden gelen desteği StartersHub ve Netmarble olarak vermek istiyoruz.”

Çamaşır ve kuru temizleme odaklı İspanyol girişim Mr Jeff, Türkiye pazarında büyüyecek

İspanya’da 2015 yılında bir grup girişimci tarafından kurulan ve oradan 10’den fazla ülkeye sıçrayan Çamaşır temizleme ve kuru temizleme sektöründe hizmet veren global marka Mr Jeff, Türkiye’de franchise sistemi ile büyüyecek.

Dünya çapında toplam 1.200 franchise bayisi bulunan Mr Jeff Türkiye Büyüme Sorumlusu Gökhan Karakoç, “Yıl sonuna kadar Türkiye’de 150 bayiye ulaşacağız” dedi.

Gökhan Karakoç

Türkiye’deki franchiselara özel olarak Mr Jeff ailesine katıldıktan sonra, ilk bir yıl boyunca kullanım bedeli ve pazarlama ücreti almayacaklarını vurgulayan Gökhan Karakoç, ‘’Dijital yaklaşımımız ve aylık üyelik planlarımız sayesinde kuru temizleme sektörünün geleneksel işleyişini değiştirme hedefindeyiz. Türkiye, maksimum getiri sağlayacağımız ülkelerin başında geliyor. En kısa zaman zarfında İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde etkin olmayı ve 2019 yılı sonuna kadar 150 bayiye ulaşmayı hedefliyoruz. Sistemimizin en önemli avantajı düşük başlangıç yatırımı ile franchise kurulabilmesi ve ulaşılabilir, kârlı bir iş modeline sahip olması” dedi.

Ev işlerine destek fikriyle doğdu

Mr Jeff’i kurma fikrinin ev işlerine çözüm bulma gerekliliğinden doğduğunu anlatan Karakoç şöyle devam etti: “2 kişilik bir evde ayda ortalama 8 kere çamaşır makinesi çalıştığını düşünürsek; yıkama, kurutma ve ütüleme işlemleri ile uğraşılan ciddi bir zaman söz konusu. Bu sebeple, bu işleri bizim için yapan mobil uygulama kurguladık ve özellikle büyük şehirde yaşayan insanlara zaman kazandırmayı hedefledik.’’

Dassault Systèmes, Fransa merkezli startup Argosim’i satın aldı

Dassault Systèmes, gömülü sistemler için model tabanlı sistem mühendisliği ve mimarisinin belkemiği olarak başarısı kanıtlanmış yapay zeka teknolojisinden faydalanmak amacıyla Argosim isimli startup’ı satın aldı.

Merkez ofisi Fransa’nın Grenoble şehrinde bulunan Argosim, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ile ulaşım ve mobilite, havacılık, uzay, savunma ve ileri teknoloji endüstrilerinde akıllı araba, ev ve şehirlerdeki gibi karmaşık otonom sistemlerin geliştirilmesinde kullanılan “Smart Safe and Connected” gibi endüstri çözüm deneyimlerini zenginleştiriyor.

Sistem mimarları, Argosim’in yazılım çözümü STIMULUS ile gereksinim belirleme aşamasına “Oynat” kavramını ekleyerek sistemleri resmi olarak tutarlı ve eksiksiz hale getirebiliyor.

Sistem mühendisliği alanındaki pek çok kalite problemi, eksik ve tutarsız gereksinimlerden kaynaklanıyor. Gömülü sistemlerde doğrulama ve güvenlik için yüksek standartlarda gereksinimler belirleyen STIMULUS kullanıcıları, böylece muğlak, yanlış, eksik veya çelişen gereksinimleri, sürecin çok başlarında, işlevsel tasarım aşamasına geçmeden tespit edebiliyor. STIMULUS programında, kullanıma hazır siber fiziksel sistemler devreye alınırken belirsizlikler, olasılıksal bir yaklaşımla kontrol ediliyor ve modelleniyor.

Argosim CEO’su Fabien Gaucher konuyla ilgili görüşlerini paylaştı: “Sistem spesifikasyonları simülasyonunda öncü bir şirket olarak, vizyonlu ve yaklaşımları kökten değiştirebilecek bir lider arıyorduk. Bugün, beş yıldır zevkle yönettiğim Argosim ekibi, siber fiziksel sistemler mühendisliği alanındaki iddialı planımızı hayata geçirmek üzere Dassault Systèmes çatısı altında yeni bir maceraya atılmanın heyecanını yaşıyor.”

Dassault Systèmes CATIA CEO’su Philippe Laufer ise “Bilişsel artırılmış tasarım stratejimizin temelinde, simülasyon ve modellemenin bileşimi yer alıyor. Argosim de yazılım ve gömülü sistemlerin mimarisinde modelleme ve simülasyon çözümleri açısından elimizi güçlendiriyor.” “İleride yasal mevzuatın sıkılaşması ile birlikte, otonom araç sistemlerinin performans ve güvenilirliği gibi konularda siber sistemlerdeki gereksinimler ve düzenlemeler çok kritik olacak. Bu yüzden, bu gereksinimlerin erkenden doğrulanması, ürünlerin pazara çıkışını hızlandırmak açısından büyük önem taşıyor.” diye konuştu.

Online tercüme hizmeti veren girişim Ollang, yapay zeka odaklı çeviri hizmetini duyurdu

Yeni nesil tercüme hizmeti veren platform Ollang’in kurucusu Ebru Yıldırım çeviri sektöründeki bir sonraki sıçramanın kalite üzerinde yoğunlaşacağını belirtti.

2017 yılından beri çeviri alanında faaliyetlerine devam eden Ollang, 2019 yılında yenilenen ara yüzüyle kullanıcılarına hizmet vermeye başlamıştı. Globalleşmenin artmasıyla beraber, çeviriye olan ihtiyacın da aynı hızda arttığını gözlemliyoruz.

Sinirsel Makine Çevirisi

Son araştırma raporlarına göre, çeviri endüstrisinin dünya çapındaki pazar pazı 53 milyar dolar oldu. 2022 yılına kadar da pazarın 70 milyar dolara kadar genişleyeceği tahmin ediliyor. Çeviri deyince aklımıza günümüzün altını kabul edilen “veri” geliyor. Bu kadar değerli verinin bir arada olması Google, Amazon, Yandex gibi devlerin de gözlerinden kaçmıyor. Geliştirdikleri yapay zeka destekli çeviri algoritmalarıyla pazarda pay sahibi olduklarını da gözlemliyoruz.

Özellikle geçen yıl ortaya çıkan Sinirsel Makine Çevirisiyle (Neural Machine Translation), yapay zeka çeviri platformlarının eskiye nazaran daha iyi sonuçlar vermesine rağmen, çeviri kalitesinin hala düşük olduğunu ve bu anlamda hala gidilmesi gereken uzun bir yolu olduğunu anlıyoruz.

Çeviri pazarının büyüklüğüne ve arenada devlerin rekabet etmesine rağmen, çeviriye dair sunulan çözümlerin hala yetersiz olduğunu vurgulayan Ollang kurucusu Ebru, Ollang üzerinden yapılan anket sonuçlarına göre özellikle son zamanlarda kullanıcıların en çok çeviri kalitesinden yakındığını belirtiyor.

Yapay Zeka odaklı çeviri hizmeti

Ollang yapay zeka destekli makine çevirisini ücretsiz olarak kullanıcıların deneyimine sundu. ai.ollang.com üzerinden geliştirdiği yapay zeka çevirisini kullanıcıların deneyimine sunan Ollang, sosyal medya üzerinde sayfanın paylaşımını yapan kullanıcıların 20 MB’ye kadar olan dosyalarını istedikleri dilden istedikleri dile ücretsiz çeviriyor. Kampanyanın en dikkat çeken yönü ise kullanıcıların dosyalarının çevirisini aynı formatta teslim alabilmeleri oldu.

2019 yılında yenilenen ara yüzüyle kullanıcılarına hizmet vermeye başlamıştı. Ollang’te dikkatimizi çeken yenilikler ise şöyle:

  • Yükleyebileceğiniz dosya formatlarının artması. Pdf, word, excel, ppt, html gibi dosyalarınızın çevirisini aynı formatta teslim alabiliyorsunuz.
  • Yeminli ve noter onaylı çeviri desteği.
  • Dosyalarınızı yükler yüklemez, fiyatın otomatik olarak hesaplanması
  • Dosyalarınızın tahmini teslim tarihini anında görüntüleyebilme
  • Çevirmeninizi seçmek istemiyorsanız, Ollang’e bırakarak tüm sürecin Ollang tarafından yürütülmesi