Ana Sayfa Blog Sayfa 817

Akıllı tarım teknolojileri girişimi ForFarming, 12 Milyon TL değerleme ile ikinci yatırımını aldı

Kapalı alanlarda yapay zeka destekli ve IoT tabanlı dikey tarım çözümleri sunarak yıl boyunca zirai ilaçsız, taze ve sağlıklı ürünler yetiştirilmesine olanak sağlayan ForFarming ikinci yatırımını aldı.

Tarvenn Ventures’dan aldığı ilk yatırım ile 1 yıldan kısa sürede ürünlerini lanse ederek 7 farklı ülkeye girmeyi başaran girişim, yeni yatırım ile global pazarda akıllı topraksız tarımın teknoloji öncüsü olmayı hedefliyor.

“Sağlıklı Gelecek için Akıllı Tarım” sloganı ile yola çıkan ve 2018 Aralık ayında Tarvenn Ventures’dan tohum yatırım alan ForFarming, 1 yıldan daha kısa bir sürede şirket değerini 9 kat arttırarak ikinci yatırım turunu 12 Milyon TL değerleme ile 2,4 Milyon TL yatırım alarak tamamladı. Tarvenn’in liderlik ettiği yatırım turuna; exit yapmış Adphorus girişiminin kurucusu Volkan Çağsal, değerli iş insanı Tolunay Yıldız, EGİAD Melekleri yatırım ağından Frederic Fatih Pagy ve Keiretsu Forum melek yatırımcılarından Figen Korun ve Gamze Sart katıldı.

“Farmio” ve “Farmi” isimli ürünleri ile şimdiye kadar 7 farklı ülke ve 24 farklı lokasyonda akıllı topraksız tarım çözümleri sunmayı başaran ForFarming, aldığı yatırım ile küresel pazarda önemli bir oyuncu olmaya hazırlanıyor. Yapay zeka destekli yazılım otomasyonu (SaaS) “Farmio” ile dikey tarım alanlarını ve seraları akıllı hale dönüştüren ForFarming, bu çözümü ile dünyanın öncü yapay zeka destekli akıllı tarım teknoloji sağlayıcısı olmayı hedefliyor. Bir diğer hizmeti “Farmi” ile de; restoranlardan market zincirlerine, otellerden fabrikalara kadar birçok farklı alanda anahtar teslim otonom dikey tarım çözümleri ile mevsimden bağımsız taze ve sağlıklı ürünler yetiştirilmesini sağlıyor.

Farmi ile yıl boyunca taze ve sağlıklı ürünler yetiştirin

Farmi, şık tasarımı ile süpermarketlerden restoranlara; otellerden ofislere kadar birçok farklı alanda yerinde üretim imkanı ile yıl boyunca taze ve sağlıklı ürünler sunulmasını sağlıyor. Tam otonom akıllı sistemi ile Farmi; 30’dan fazla bitkinin hiçbir zirai bilgiye ihtiyaç duyulmadan yetiştirilmesine olanak veriyor. Ayrıca özel yazılımı ile tüm bitkilerin üretim planlamasını uzaktan kontrol edebiliyor ve yapay zeka ile gerçekleştirilebiliyor. Farmi ile anlık olarak tüm ortam koşulları sensörler aracılığı ile ölçümleniyor ve optimum ortam koşullarının sağlanarak en lezzetli, taze ve sağlıklı ürünlerin en kısa sürede yetiştirilmesi sağlanıyor.

Farmio: Dünyanın ilk ve tek yapay zeka destekli akıllı tarım çözümü

ForFarming, geliştirmiş olduğu yapay zeka destekli akıllı tarım çözümü Farmio ile dünyada öncü olmayı hedefliyor. Mevcutta üretim yapılan sera, park ve bahçeler Farmio ile çok daha akıllı ve kontrol edilebilir hale geliyor. Gelişmiş algoritmalara sahip yapay zeka destekli ve bulut tabanlı Farmio yazılımı ile yetiştirilen ürünlerin sıcaklık, nem, CO2, pH, ışık gibi değerleri otomatik olarak ölçülerek kontrol ediliyor. Yetiştirilen ürünler yapay zeka ile değerlendirilerek ortam koşulları optimize ediliyor ve üreticiler gerçek zamanlı olarak bilgilendiriliyor. Bunlara ek olarak, bitki veri deposu ve bitki analizi gibi özelliklerle üreticilerin çok daha verimli bir üretim ve hasat süreci planlaması yapmasına olanak sağlanıyor.

“Dünyanın topraksız tarım teknoloji sağlayıcısı olmayı hedefliyoruz”

ForFarming kurucu ortağı Levent Atlas; “Sağlıklı ve taze ürünlere ulaşımın her geçen gün zorlaştığı günümüzde, yerinde üretim imkânı sunan topraksız tarımın önemi artıyor. Sahip olduğumuz teknoloji ve sunmuş olduğumuz çözümler ile kısa sürede Türkiye’nin öncü, çevre bölgelerin lider akıllı topraksız tarım firması haline geldik. Bu durum bizi gururlandırırken bir yandan da sorumluluklarımızı arttırıyor. Yeni yatırımımız ile dünyanın topraksız tarım teknoloji tedarikçisi olma hedefimize emin adımlarla ilerliyor olacağız. Vizyonumuza ve ekibimize inanan bütün yatırımcılarımıza ve özellikle bizi ilk günden itibaren her konuda destekleyen, bizimle sabahlayan, takım arkadaşımız olan Tarvenn Ventures ekibine ve değerli CEO’su Mustafa Kopuk’a gönülden teşekkür ediyoruz.”

Maximum Mobil veya İşCep üzerinden Yurt Dışı Çıkış Harcı’nızı ödeyebilirsiniz

Türkiye İş Bankası, kullanıcıların günlük hayatlarını kolaylaştıran, basit, hızlı, güvenli ve fark yaratan deneyimler sunan İşCep ve Maximum Mobil uygulamalarına yeni özellikler eklemeye devam ediyor.

Sunulan güncel versiyonlar ile hem İşCep’in hem de Maximum Mobil’in mevcut işlem seti içerisine “Yurt Dışı Çıkış Harcı” ödeme imkanı da eklendi.

Yurt Dışı Çıkış Harcı Ödemesi

Gelir İdaresi Başkanlığı ile tamamlanan entegrasyon kapsamında bankacılık uygulamaları arasında Türkiye’de bir ilk olarak Maximum Mobil kullanıcıları uygulamadaki “Ödemeler” menüsü altında yer alan “Yurt Dışı Çıkış Harcı Ödemesi” alanından tüm bankalara ait kredi kartları ile harç ödemelerini yapabilecek. İşCep kullanıcıları da vadesiz TL hesaplarından “Ödemeler” menüsünden “Vergi – Harç” adımını takip ederek harç ödemelerini gerçekleştirebilecekler.

Böylece Şube’ye gitmeden, havalimanında sıra beklemeden, 7 gün 24 saat harç ödemelerini kolayca gerçekleştirebilecek. Maximum Mobil ve İşCep üzerinden yapılan yurt dışı çıkış harcı ödemelerinde harç tahsilat bilgisi, Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığı ile online olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne aktarılacağından kullanıcıların kontrol noktalarında ayrıca pul ya da dekont göstermelerine gerek olmayacak.

EvdekiBakıcım, Kanadalı üç melek yatırımcıdan 600 bin dolar yatırım aldı

Sizlerle Ağustos 2019’da gerçekleştirdiğimiz röportajda yakında yatırımını açıklayacağımız diye paylaştığımız Miraç BalOgün Köprülü ve Sinan Gürsan tarafından kurulan EvdekiBakıcım‘ın, konuştuğumuz o yatırımı netleşti ve imzaları atıldı.

Türkiye girişim ekosistemine yapılan bu global yatırımı sizinle ilk kez paylaşmaktan, bu haberi ekosisteme egirişim olarak duyurmaktan mutluluk duyuyorum.

Temizlik, bakım vb. hem evler için hem de kurumlar için çeşitli hizmetler sunan yerli girişim EvdekiBakıcım, Kanadalı 3 melek yatırımcıdan 600 bin kanada doları yatırım aldığını egirişim aracılığıyla duyurdu.

Yatırm haberlerini egirişim olarak sizlerle paylaştığımızda hem heyecanlanıyoruz hem de girişimlerin aldığı bu yatırımlar ile ekosistemin geleceğine daha umutla bakıyoruz. Hep dile getirdiğimiz gibi, 2020 ekosistemimiz için umarız yeniden çıkış noktamız olur ve yatırım noktasında 2017 performansını yakalarız.

Kurucu ortağı ve CEO’su Miraç Bal‘dan aldığımız bilgi doğrultusunda bu yatırım, Avrupa pazarından sonra Kanada’da büyümek için kullanılacakmış. Ayrıca kategorilerin genişlemesi yönünde de yeni çalışmaların olacağının da bilgisini aldık.

Yatırımla ilgili detay veren Miraç; “Dünyada 200 milyardan fazla evde bakım pazarı her yıl 10% büyüyor. Hala büyük ölçüde offline olan bu pazarın online’a dönüşümüne tanıklık ediyoruz. Talentmondo markamız ile bu pazardaki dönüşümün her zaman öncüsü olmak istiyoruz. Aldığımız bu yatırım, uluslararası arena tecrübesi olan yetenekli kişileri ekibimize dahil etmek için güzel bir fırsat. Bundan sonraki süreçte de hızlı büyümemizi sürdürerek bulunduğumuz marketi konsolide edeceğiz ve önümüzdeki dönemlerde yeni verticalları platformumuza ekleyeceğiz.” dedi.

EvdekiBakıcım’la ilgili birkaç gelişme:

  • Talentmondo Horizon2020 fon desteği aldı.
  • Talentmondo markası şu an Londra, Madrid ve Milano da hizmet veriyor.
  • EvdekiBakıcım, 2016 yılında çocuk bakıcısı ve yaşlı bakıcısı alanında hizmet vermeye başlamıştır. EvdekiBakıcım Türkiye’nin en inovatif girişimi seçilmiştir. Aldığı iki yatırım turu ile Türkiye’nin önde gelen yatırımcılarını bünyesine dahil etmiştir.
  • EvdekiBakıcım, Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan bakım sektöründe köklü değişiklikler yapmaktadır. 2018 yılında EvdekiBakıcım Kurumsal’ı hayata geçirerek firmalar ve sigorta şirketleri ile önemli iş birliklerine imza atmıştır. EvdekiBakıcım, tüm illerde hizmet vermektedir.

Girişimin aldığı bu yeni yatırım ile Avrupa ve ABD pazarındaki serüvenlerinde başarılar dileriz. Biz, EvdekiBakıcım’ın olduğu gibi dünya pazarında çalışmalarını sürdüren tüm girişimlerin takipçisiyiz. Onların haberlerini sizlere duyurmaya devam edeceğiz.

Zorlu Holding’in yüzde 25 ortaklık kurup yatırım görüşmesine kabul ettiği 3 girişim

Zorlu Holding’in kurum içi girişimcilik platformu Parlak Bi’Fikir kapsamında, Jüri’nin değerlendirmesi sonucunda yatırım görüşmesi yapmaya hak kazanan 3 proje MRT Technologies, AbilityPool ve Jungo takımları oldu.

Bu startuyp’lar Zorlu Holding’in yüzde 25 ortaklığında birer startup olarak yolculuğuna devam edecek.

Parlak Bi’Fikir platformuna gelen yüzlerce fikir arasından seçilerek tohum yatırımı alan 5 proje takımı, 14 Kasım Perşembe günü, nihai yatırım almak için Jüri karşısında sunumlarını gerçekleştirdi.

Yatırım Görüşmesine Hak Kazanan Parlak Fikirler

MRT Technologies

Takım Üyeleri: Mert Kahyaoğlu, Ömer Gökçe Kuyucu, Ahmet Cenk Satılmış, Gözde Albayrak

Göz tembelliği tedavisinde kullanılan geleneksel metotların yerine kullanılmak üzere geliştirilen akıllı gözlük ile tedavi süresini en kısa ve etkili şekilde gerçekleştiriyor.

JUNGO

Takım Üyeleri: Uğur Yavaş, Banu Akgül, Emel Kılıç, Mehmet Emre Akyol

Jungo, ekiplerin iletişim, proje takibi ve kariyer gelişim sıkıntılarını çözmeyi amaçlayan verimli iş yönetimi sağlayan, takım etkileşimi odaklı bir mobil çalışan platformu.

AbilityPool

Takım Üyeleri: Ceren Ekinay, Özlem Ülker, Çağlar Ebeperi, Haydar Sinan Yıldırım

AbilityPool, firmaların sürdürülebilirlik ve işveren markası yolculuğunda kritik olan, gönüllülük süreçlerini daha etkin bir şekilde yönetmelerini sağlayan yetenek temelli bir dijital platformdur.

Şirket kuracak genç girişimcilere önemli yıl sonu hatırlatması: 29 yaş altı vergi muafiyeti

Startup ekosisteminde başarılı ve parlak fikirleri hayata geçirirken finansal ve vergilendirme süreçleri ile ilgili önemli birtakım konular var. Ticari operasyonlara başlamadan dikkat edilmesi ve hatta bilinmesi gereken prosedürler için Mali Müşavir Evren Özmen, konuyla ilgili açıklamalar yaptı.

Özellikle 2019 yılı bitmeden göz önünde bulundurulması gereken konuları Özmen şöyle açıkladı:

  • 29 yaşından küçükseniz ve ilk defa şirket kuracaksanız, şahıs şirketi olması kaydı ile önemli vergi avantajlarına yani muafiyetlerine sahipsiniz. Bunlardan ilki her yıl için 75.000TL’ye kadar gelirlerinizin vergi dışı kalması. Bu avantaj 3 yıl için mümkün. Diğeri ise 12 ay boyunca eski adı ile Bağ-Kur, yeni adı ile 4-B primi ödemiyorsunuz. Bu muafiyetin size toplam faydası ortalama 8000TL’lik bir kazanç oluyor”.

Şirketinizi, Kasım veya Aralık ayında kuracaksanız, bir kez daha düşünün

Vergi ödemeleri konusunda devletin sunduğu avantajlardan yararlanabilmek için önemli bir konuya dikkat çeken Özmen, “Avantajlar ay hesabı ile değil, yıl hesabı ile yapılıyor. Yani Aralık ayında bir şirket kurduğunuzda 3 yıllık vergi avantajının 1 yılını kaybediyorsunuz. Bu sebeple Kasım veya Aralık ayında şirketinizi kurmadan önce bu konuyu unutmayın” ifadelerini kullandı. Sigorta primleri için sürecin bu şekilde olmadığını söyleyen Özmen, ay hesabı ile 12 ay boyunca prim ödenmemesine rağmen, genç girişimcilerin genç girişimci olduklarına dair vergi dairesinden aldıkları yazıyı Sigorta Müdürlüğüne iletmelerinin önemini vurguladı.

Farklı bir yerde çalışırken de genç girişimci avantaj ve vergi muafiyetlerinden yararlanabilirsiniz

Verilen özelgelerde işin sevk ve idaresi iş sahibinde olduğu sürece söz konusu muafiyetlerden yararlanılabileceği aktarılıyor. Sevk ve İdare artık günümüzde birçok işletmede online ortamlarda yapıldığı için, işten ayrılmadan da şirket kurmanın mümkün olduğunu aktaran özelgelerden alıntılar ise şöyle:

Konu ile ilgili özelge-1; “…..sigortalı ve vardiyalı olarak bir işverene tabi çalışmanız genç girişimcilerde kazanç istisnası uygulamasında kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi şartının ihlal edilmesi anlamına gelmeyeceğinden istisnadan yararlanmanız mümkündür”

“Konu ile ilgili özelge-2; “İşinizin sevk ve idaresinin elinizde tutulması ve maddede yer alan diğer şartları da sağlamanız koşulu ile başka bir işyerinde ücretli olarak çalışmanız ve yanınızda yardımcı personel çalıştırmanız genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanmanıza engel değildir.”

Picus Security, Gartner’ın Cool Vendors raporundaki ilk Türk siber güvenlik şirketi oldu

Sizlerle geçtiğimiz haftalarda 5 milyon dolar yatırım aldığını paylaştığımız, Alper Memiş, Aycan İrican, Süleyman Özarslan ve Volkan Ertürk tarafından kurulan yerli girişim Picus Security, lider araştırma ve danışmanlık şirketi Gartner’ın Security and Risk Management 2019 raporunda “Cool Vendor” olarak tanımlanan ilk Türk siber güvenlik markası oldu.

Picus Security, siber saldırıları simüle ederek, kurumların bu saldırılara karşı risk durumunu ortaya çıkarıyor ve tespit edilen risklerin giderilmesi için iyileştirme önerileri sunuyor. Picus’un hem saldıran davranışlarını hem de saldırılan bileşenleri otomatize eden simülasyon yaklaşımı ve iyileştirme önerilerini kurumun mevcut güvenlik yatırımlarına göre özelleştirmesi, Picus Security’nin başarısının ardındaki en önemli etkenler olarak öne çıkıyor.
Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden Gartner, pazardaki trendleri dönüştürme potansiyeline sahip, yüksek teknoloji üreten şirketleri her yıl “Cool Vendors” raporlarında öne çıkararak sektöre yön veriyor. Gartner tarafından yayınlanan “Cool Vendors in Security and Risk Management 2019” araştırma raporunda Picus’a da yer verdi. Picus siber güvenlik operasyonlarının etkin yürütülmesine farklı ve yenilikçi yaklaşımlar geliştirme alanında öne çıkan beş global firmadan biri seçilerek, siber güvenlik alanında “Cool Vendor” seçilen ilk Türk şirketi oldu.

Günümüzde kurumların güvenli olmak için 30’dan fazla farklı güvenlik ürünü kullanmakta olduğunu söyleyen Picus Kurucu Ortağı Volkan Ertürk, “Kurumlarda kullanılan güvenlik ürünlerinin sayısının artması, güvenlik operasyonu yönetimini karmaşıklaştırıyor. Böyle bir yapıda, verimli kullanılamayan güvenlik ürünleri ve yetersiz sayıdaki güvenlik personeli, kurumların maruz kaldığı siber riskleri artırıyor. Bu ihtiyaç doğrultusunda Picus olarak geliştirdiğimiz atak simülasyonu yaklaşımı sayesinde, kurumların güvenlik seviyesini dakikalar içerisinde tespit etmesine ve iyileştirmesine imkân sağlayabiliyoruz” dedi.

Tehdit Temelli Yaklaşım

Siber güvenlik alanında yaygın olarak kullanılan zafiyet tespit yaklaşımından farklı olarak, Picus tehdit temelli yaklaşımla, siber saldırganların kullandığı saldırı tekniklerine odaklanıyor. Dünyaca ünlü siber güvenlik araştırmacılarından oluşan Picus Labs ekibi, siber saldırganları ve kullandıkları teknikleri 1000‘den fazla farklı kaynaktan izliyor ve yeni teknikleri günlük olarak Picus müşterileriyle paylaşıyor. Picus Tehdit Veritabanı’nda bulunan 8000’den fazla atak senaryosu, kurumların güncel siber saldırılara hazırlık durumunu dakikalar içerisinde ortaya koyabiliyor.

Sürekli Güvenlik Doğrulama

Picus ’un geliştirdiği atak simülasyon yaklaşımı hem saldıran hem de saldırılan sistemleri simüle ettiği için, zafiyet ve sızma testi yaklaşımından farklı olarak, kurum sistemlerini olumsuz etkilemiyor. Risk oluşturmayan güvenlik tarama yaklaşımı teknolojisi sayesinde, kurumlar güvenliklerini sürekli olarak test edebilirken, olası güvenlik sorunlarını dakikalar içerisinde görebiliyor.
Sürekli İyileştirme

Picus, önde gelen uluslararası güvenlik firmalarıyla olan entegrasyonları sayesinde tespit edilen güvenlik zafiyetlerinin hızlıca giderilmesi için kolay uygulanabilir iyileştirme önerileri de sunuyor. İyileştirme önerileri risklerin hızlıca bertaraf edilmesini sağlarken mevcut güvenlik yatırımlarından alınan verimi de artırma imkanı sağlar. Güvenlik iyileştirme önerileri sağlanan üreticiler arasında Palo Alto Networks, Checkpoint, McAfee gibi alanında lider üreticiler de bulunuyor.

500’ün üzerinde Türk startup Estonya e-oturum programı ile Avrupa iş dünyasına katıldı

Estonya’nın e-Residency (e-Oturum) programı, Estonya dijital toplumunu tanıtmak ve Türkiye’den girişimcileri yeni fırsatlar sunmak üzere Türkiye’ye geliyor.

İsteyenlerin dünyanın herhangi bir yerinden global bir AB şirketi yönetebilmesine olanak sağlayan e-Residency programını başlatan ilk ülke olan Estonya, girişimcilere AB’nin iş ortamına erişim imkânı sunuyor.

Estonya Cumhuriyeti, Avrupa Birliği (AB) çapında iş yapmak isteyen girişimcilere, Türkiye’den ayrılmadan bir Avrupa şirketi kurmak için en elverişli çözümü sunuyor. Estonya’nın dünyada ilk kez uygulamaya geçirdiği e-Residency (e-Oturum) programı ile girişimciler, Türkiye’den çalışırken global bir AB şirketi kurabilmelerini sağlayan resmi dijital kimlik elde etme hakkını kazanıyor. Yeni dijital dalgayı yakalayan global girişimciler, işlerini formalitesiz, kolay ve teknoloji odaklı bir ortamda kurma şansı elde ediyor.

e-Residency programı kapsamında kurulan şirketler, “adresten bağımsız güvenilir AB şirketi” statüsüne sahip olduğu için, dünyanın herhangi bir yerinden düşük maliyetle ve fazla formalite gerektirmeden yönetilebiliyor. Bu şirketler, gelişmiş ve güvenli bir dijital altyapıdan yararlanırken global ölçekte büyümelerine yardımcı olacak kaynaklara da sahip oluyor. Türkiye’deki girişimcilerin işlerini AB pazarının tümüne yayabilmesine imkân sağlayan e-Residency programı, Türkiye’den startup’ların Avrupa iş ortamına entegrasyonunda önemli bir adım olma özelliğine sahip.

Türkiye, 2019’da en hızlı büyüyen pazar

2200’ü aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının e-Residency aldığı Estonya, Türkiye ile ekonomik ilişkilerinin gelişmesi sonucunda bu rakamın gelecek yıllarda daha da büyümesini hedefliyor.

Estonya, e-Residency programını başlattığı Aralık 2014 tarihinden bu yana 162 ülkede yer aldı. Şimdiye kadar tüm dünyadan 62 binin üzerinde kişi Estonya’dan e-oturum alırken, 10 bin 100’ün üzerinde şirket e-oturum aracılığı ile kuruldu. Şimdiye kadar Türkiye’den e oturum (e-Residency) yoluyla kurulan şirketlerin sayısı 550’yi aştı. Türkiye e-oturum nüfusu olarak 12. Sırada iken kurulan şirket olarak ise 4. Sırada yer alıyor. Ayrıca Türkiye, 2019 yılının en hızlı büyüyen pazarı olarak da ayrıca dikkat çekiyor. Türkiye’deki girişimleri özellikle pazarlama, tasarım, danışmanlık ve bilişim alanında faaliyet gösteriyor. Rimuut, Reachpeople, Oktopeople, walks in Europe, Estonya’da e-oturum ile şirket kurmuş başarılı Türk start-up örnekleri. Program, e-Residency ile kurulan bir AB şirketinin, sadece Avrupa’da faaliyet göstermesini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında iş yaparken AB’nin hukuki çerçevesinden de yararlanmasına olanak sağlıyor. Bu özellikleriyle e-Residency programı, bağımsız olarak kendi işlerini yapmak isteyen genç Türkiyeli girişimcilere çok uygun bir çözüm sunuyor.

Estonya Cumhuriyeti e-Oturum Programının Halkla İlişkiler Yöneticisi Katrin Vaga, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Avrupa ile Asya arasında hep bir köprü olmuş Türkiye’yi her ziyaret ettiğimizde, ortak noktalarımızın çokluğunu gördükçe şaşırıyoruz. Türkiye’nin startup ortamı ise dünyanın en etkili topluluklarından biri. Türkiye’deki girişimcilerin de bizim gibi Avrupa iş dünyasına ve dijital ortak pazara erişebilmesi gerektiğini düşünüyor, e-Residency programıyla bunu gerçekleştirecek işbirlikleri kurmaktan mutluluk duyuyoruz.”

Estonya’da e-Residency’e sahip olarak:

  • İnternet üzerinde bir Estonya şirketi kurabilirsiniz.
  • Belgeleri ve sözleşmeleri dijital olarak imzalayabilirsiniz.
  • İmzalı belgelerin gerçekliğini doğrulatabilirsiniz.
  • Belgeleri şifreleyerek güvenli bir biçimde iletebilirsiniz.
  • Şirketinizi dünyanın herhangi bir yerinden yönetebilirsiniz.
  • Elektronik bankacılık ve uzaktan para transferi yapabilirsiniz.
  • Çevrimiçi ödeme hizmeti sağlayıcılarına ulaşabilirsiniz.
  • Ticari hizmet sağlayıcıları, global girişimciler gibi unsurlardan oluşan bir iletişim ağının
  • içinde yer alarak şirketinizi büyütmek için gereken kaynaklara erişebilirsiniz.

Bir startup olarak doğan Ödeal, bugün 35 bini aşkın işyerinde kullanılıyor

Türkiye’yi öncelikle ‘Cepte POS’, sonra “Yazarkasa POS” uygulamalarıyla tanıştıran ve 2013 yılında kurulan Ödeal, bu yılın 3. çeyrek sonuçlarına göre, 81 ilde 64’ten fazla sektörde hizmet vererek, 35 bini aşkın işyerine ulaşma başarısı gösterdi. Faaliyetleriyle, ülkemizin finansal erişim oranının artmasına destek de sunan firma, 5 yıllık süre boyunca sürdürülebilir büyümesini devam ettirerek, alanının lideri haline geldi.

Ödeal, geçen yılın aynı dönemine göre üye işyeri sayısını yüzde 20; işlem adedini yüzde 186 ve işlem hacmini yüzde 125 artırdı.

Ödeal, bu yılın üçüncü çeyrek sonuçlarına göre, 35 bin üye işyeri sayısını aşma başarısının yanı sıra; 81 ilde 64’ten fazla sektörde hizmet vererek, geçen yılın aynı dönemine göre üye işyeri sayısını yüzde 20; işlem adedini yüzde 186 ve işlem hacmini yüzde 125 artırdı. Ödeal’ın toplam üye işyeri sayısının yüzde 75’ini bireysel girişimciler ve şahıs şirketleri; geri kalan yüzde 25’lik kısmını ise limited şirketler ve kooperatiflerle, dernekler oluşturuyor.

5 yılda ilk iki hedefe ulaşıldı, sırada büyük iş ortaklıkları hedefi var

5 yıl gibi kısa bir zaman içinde, bir start-up’tan alanının lider firmasını çıkarma başarılarına dikkat çeken Ödeal Kurucu Ortağı Fevzi Güngör; “Bu başarı öncelikle bir ekip işi. Tüketici ihtiyaç, davranış ve eğilimleri doğru tespit edildiğinde ve uygun ekiple, doğru modelleme oluşturulduğunda başarılı genelde geliyor. 5 yıllık süre boyunca, sürdürülebilir bir büyüme trendi ve planladığımız ürün portföyünü tamamlamak öncelikli hedeflerimiz olmuştu ve her iki hedefimize de ulaştık. “Ödeal Cepte POS”,“Ödeal POS” ve “Ödeal Yazar Kasa POS” ürünlerimizle birlikte, ürün-hizmet portföyümüzü tamamladık. Artık hedefimiz büyük iş ortaklıkları ve büyük projeler. Bu büyük iş ortaklıklarının en büyüklerinden birini de, Halkbank şubelerinde Ödeal sözleşmesiyle birlikte yazarkasa satmaya başlayarak bu sene başında gerçekleştirdik. Biz, ‘Türkiye’de, BDDK’dan lisanslı şirketler birbirleriyle iş ortağı olarak çalışacak mı?’ sorusunu; bir ödeme kuruluşunun bir bankayla proje yaparak, ürün tedarik edebilme noktasına gelerek cevapladık. Bu Türkiye’de bir ilk, inşallah çoğalır.” dedi.

Sistemin kayıt altına alınmasına önemli katkılar

KOBİ’lere can suyu olma misyonlarından da vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Güngör, sözlerine şöyle devam etti: “Zaten, Halkbank işbirliği ve hedeflediğimiz başka banka işbirliklerinin belki de en önemli faydasını yine küçük esnaf, küçük işletmeler ve KOBİ’ler görüyor. Biz Ödeal olarak genel anlamda yazarkasada da tek noktadan çözüm sağlamayı başardık. Biliyorsunuz, her bankanın kendi içinde karışık yapıları, farklı işleyiş süreleri var. Üye işyerleri her bankanın ayrı hesabı, ayrı prosedürleri ile uğraşmak zorunda kalıyor. Türkiye’de 1 milyon insan böyle çalışıyor. Bir de işin ayrı ayrı maliyet boyutu var. İşletmeler Ödeal sayesinde çok daha uygun bir maliyetle bankacılık sistemine dahil olabiliyor. Açıkçası sistemin kayıt altına alınması, esnafın bankacılık sistemine dahil olması anlamında önemli bir sosyal fayda yarattığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.”

“Türkiye, dünyanın fintek finans merkezi olabilir”

Türkiye’de mobil tahsilat uygulamaları alanında hala büyük bir potansiyel olduğunu da vurgulayan Güngör şunları söyledi: “Fırsat buldukça her platformda dile getirdiğim gibi, Türkiye, dünyanın fintek finans merkezi olabilir. Bu konuda hem devlet hem de özel sektör kanallında önemli girişimlerde bulunuluyor, adımlar atılıyor. Yenilikçilik, müşterilere yakınlık, inovasyon, uzmanlık, regülasyonlar, devlet teşvikleri ve yabancı sermayeli girişimler gibi fintek pazarının büyümesinde etkili olan faktörlerin hepsi mevcut. Ülkemizin, yatırımcıların daha çok ilgisini çeken, dünya markası fintek şirketlerinin yer aldığı bir ekosisteme kavuşacağına inanıyorum.”

Market ürünlerini kapınıza getiren girişim istegelsin, Kocaeli’nde hizmet vermeye başladı

180 farklı şirketten tedarik ettiği 7 bin ürün çeşidiyle taze gıdadan, temizliğe; vegan ürünlerden organik ürünlere kadar müşterilerinin hemen her ihtiyacını karşılayan yerli girişim istegelsinKocaeli’nde Gebze, Dilovası, Darıca ve Çayırova’dan sonra şimdi de İzmit’te faaliyetlerine başlıyor.

Yılın bitmesine az bir zaman kala önemli bir atak yapan #çoksüpermarket istegelsin, 15 Kasım Cuma günü itibarıyla soğuk zincir bozulmadan, taptaze ürünleri market fiyatına kullanıcılarına ulaştıracak.

Tüm ürün ve kampanyalar dahil

İstanbul’da olduğu gibi yeni lokasyonlardaki kullanıcılar da tüm ürün ve kampanyalara ulaşabilecek. Halihazırda 7 bin ürün çeşidinden istediklerini seçebilecekler. Her geçen gün ürün çeşitliliğini artıran istegelsin, çeşitliliği gıda ve gıda dışı tüm ev ihtiyaçlarının yüzde 90’ını karşılayacak hâle getirmek istiyor. Şu an 1 milyon indirilme sayısı ve 300 bin aktif müşteriye sahip olan istegelsin, yeni şehirlerle birlikte hedef kitlesini de artırmayı hedefliyor.

10 kat büyüme hedefi

istegelsin, soğuk hava depolarında saklanan meyve, sebze ve etleri, soğuk zincir kırılmadan kullanıcısına ulaştırıyor. Bu noktada sahip oldukları güçlü altyapı ve dağıtım ağının önemini vurgulayan istegelsin CEO’su Sedat Yıldırım, “#çoksüpermarket sloganıyla hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz hizmetin en ayrıştırıcı özellikleri arasında; etlerde mahalle kasabı güvenini sunmamız, meyve, sebzeyi taze, temiz ve özel paketlerde göndermemiz ve soğuk zinciri bozmadan her türlü market ihtiyacını karşılamamız yer alıyor. İş modelimiz normal bir süpermarketten farklı olarak sadece fiziksel anlamda bir mağaza açmamak üzerine kurulu. İstanbul’da mevcutta sekiz dağıtım merkezimiz bulunuyor. Kesin olmamakla birlikte şubatta Ankara ve mayısta da Bodrum’da olmayı planlıyoruz. 2020 yılında ciroda 10 kat büyüme hedefliyoruz. Şu anda 150 kişiyi istihdam ediyoruz, hedefimiz 2020 sonunda bu sayıyı 300’e çıkartmak.” diye konuştu.

HoloNext: Sanal alandaki ürünleri gerçek ortamda görmenizi sağlayan AR girişimi

Workup’ın beşinci dönemine seçilen girişimlerden Holonext; firmaların ve bireysel kullanıcıların Artırılmış Gerçeklik (AR) deneyimlerini kolayca tasarlayabilmelerine ve farklı platformlar üzerinden görüntülemelerine yardımcı olan Saas tabanlı AR içerik geliştirme platformudur.

Girişimin kurucu ortağı Güven Çelikkaya‘dan girişimin hikayesini dinledik.