Ana Sayfa Blog Sayfa 751

Yandex, Rota Optimizasyonu’nu COVID-19’la mücadele eden kurumlara 3 ay ücretsiz sunuyor

Yandex, yeni koronavirüs COVID-19 salgını nedeniyle yoğun bir şekilde çalışan ve harita teknolojilerinden faydalanan kuruluşlara destek vermek için harekete geçti. “Yandex Haritalar API Teknolojileri” ile kurumlara hizmet veren Yandex, teslimat sürecine verimlilik katmak için Rusya’dan sonra ilk kez Türkiye’de hizmete sunduğu Rota Optimizasyonu ürününü üç ay boyunca ücretsiz olarak kullanıma açtı.

Ücretsiz kullanım için: Kayıt Olun

Yandex, lojistik ve tedarik sektörünün yoğunluğu ile kapıya teslimat taleplerinin arttığı bu dönemde hayata geçirdiği kampanya sayesinde, harita teknolojilerini kullanan kurumlara yardımcı olmayı amaçlıyor.

Türkiye’nin en güncel harita altyapısına sahip olan Yandex, 2019 yılında sunduğu “Haritalar API Teknolojileri” hizmeti ile kurumların harita ihtiyaçlarına 360 derece çözümler getirmeye başladı. Rota Optimizasyonu ürünü ise teslimat sürecinde verimliliğe odaklanarak, Yandex’in harita teknolojilerini bir adım daha ileriye taşıdı.

Rota Optimizasyonu, en hızlı ve en uygun maliyetli rota planlamasını gerçekleştiriyor
Yandex’in Rota Optimizasyonu ürünü, lojistik firmalarının ve tedarik zinciri yönetimi yapan kurumların; trafik durumu, mesafe ya da taşınan malzeme gibi değişken koşullarda en verimli şekilde teslimat yapabilmesini sağlıyor. Kurumlar, algoritması ve geniş servis altyapısı ile yüzde 100 otomatik planlama yapabilen Rota Optimizasyonu sayesinde, en hızlı ve en uygun maliyetli rota planlamasını yapma fırsatı buluyor.

Rota Optimizasyonu, mevcut verileri dikkate alarak saha ekiplerine en optimum dağıtım senaryolarını sunuyor. Rota planlaması dakikalar içinde yapılırken, saha ekiplerinin teslimat süreçlerinde geç kalma riski azalıyor. Rusya’daki farklı sektörlerde yaşanan örneklere bakıldığında, taşıma giderlerinin yüzde 20’ye varan oranlarda azaldığı ve genel olarak da yüzde 10 tasarruf sağlandığı kaydedildi. Ayrıca mesafenin ve maliyetin en aza indirilmesi sayesinde gecikmelerden kaynaklanan kayıplar da azaltıldı.

2019’da 800 milyon dolara ulaşan Türkiye oyun pazarı, 2020’de 1 milyar doları aşacak

Next in Game tarafından hazırlanan “Global Karantina Günlerinin Oyun Dünyası Üzerindeki Etkileri” raporu yayınlandı. Rapora göre karantina döneminde olumsuz etkilenen birçok sektörün aksine espor ve oyun dünyasına olan ilgi arttı. Oyun indirmeleri ve espor turnuvaları %30 artış gösterdi. 2019’da 800 milyon dolar hacme ulaşan Türkiye oyun pazarının ise 2020 yılı sonunda 1 milyar doları aşması bekleniyor.

COVID-19 salgınına yönelik alınan önlemler kapsamında birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ve karantina uygulamaları başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkiledi. Spor ve müzik gibi eğlence sektörlerinin de olumsuz etkilendiği bu dönemde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendi ise yukarıya doğru ivme kazandı.

Eğlence sektörlerine bakıldığı zaman, dünyada spor endüstrisinin 488,5 milyar dolar, ev ve sinema dahil film endüstrisinin 136 milyar dolar, müzik endüstrisinin ise 19,1 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Dünya oyun endüstrisi ise 138 milyar dolar ile müzik ve film sektörünü geride bırakmış durumda. Yalnızca esporun değeri 1,1 milyar dolar.

Türkiye de bu alanda önemli bir potansiyele sahip. Türkiye oyun pazarının hacmi 2019 yılı itibariyle 800 milyon dolara ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda katlanarak büyüyeceği tahmin ediliyor.

Rapora göre, Türkiye’de 15 Mart tarihinden itibaren Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenmesi ve sosyal medya gösterim rakamlarında da ciddi bir artış gerçekleşti. Aynı tarihlerde canlı yayın platformu Twitch üzerinde Türk yayıncılarının canlı yayınlarının saat bazında izlenme istatistiklerine göre; League of Legends 1,364,834 saat, CS:GO 932,894 saat, Call of Duty: Modern Warfare 617,884 saat, PUBG 349,627 saat, Teamfight Tactics 226,076 saat ve Fifa 20 141,808 saat izlendi.

En büyük oyun dağıtım ağı olan Steam’deki anlık oyuncu sayısının istatistiklerine göre, krizin başladığı mart ayı başı itibariyle yükselişe geçen oyuncu sayısı ilk kez mart ortasında 20 milyonun üzerine çıkarken 29 Mart itibariyle anlık oyuncu sayısı 23.434.674 oldu ve böylelikle bu alanda tüm zamanların rekoru kırıldı.

Oyuna gösterilen ilgideki bu artış aynı zamanda bilgisayar ve donanım tüketimlerine yansıyarak oyun bilgisayarları alanında satışların artmasına da sebep oluyor.

Tüm bu bilgilerin ışığında Türkiye oyun pazarı büyüklüğünün 2020 yılı sonuna kadar 1 milyar doları aşması bekleniyor.

Global Karantina Günlerinin Oyun Dünyası Üzerindeki Etkileri Raporu’nu yorumlayan ESL Türkiye MENA Managing Direktörü Gökhan Kazar, rapordaki bulguları şöyle değerlendirdi: “Espor tüm dünya genelinde ve ülkemizde yükselişte olan bir trend olarak büyük kitlelere ulaşıyordu. İçinde bulunduğumuz evde kalma süreci bu yayılımı hızlandırdı. Eğlence aktivitelerine erişimimiz kısıtlandıkça oyunlara olan yönelimimiz arttı. Birçok sektörün mobil teknolojileri ve dijital mecraları işine uyarlamada yaşadığı zorlukları oyun sektörü yaşamıyor. Global oyun pazarı 2019 senesinde 138 milyar dolarlık bir hacime ulaştı ve büyümeye devam ediyor. Türkiye oyun pazarı ise geçtiğimiz sene 800 milyon dolar büyüklüğündeydi. Önümüzdeki yıllarda bu hacmin katlanarak büyüyeceğine ve 1 milyar doları aşacağına inanıyorum. Biz, ESL Türkiye olarak esporu daha geniş kitleler ile buluşturarak Türkiye oyun pazarının büyümesi için çaba sarf ediyoruz. Oyunun ve rekabetin coşkusu şimdilik yalnızca online mecralarda sürüyor. Fakat turnuvalar devam ederken giderek yükselen heyecanı, Eylül ayında İzmir’de gerçekleştireceğimiz finallerde, dört gün sürecek dopdolu bir festivalde zirveye taşıyacağız.”

Riot Games, Minecraft’ın en ünlü sunucularından Hypixel Studios’u satın aldı

Hypixel Studios, henüz beta sürecinde olmasına rağmen oyuncular arasında oldukça popüler olan ilk projesi Hytale’in gelişimini desteklemek için Riot Games’in uzmanlığından ve teknolojisinden yararlanıp, bağımsız bir stüdyo olarak faaliyetlerine devam edecek.

Dünyanın en büyük oyun geliştiricisi ve yayıncılarından Riot Games, Minecraft’ın en ünlü sunucularından Hypixel Studios’u satın aldı. 2018 yılında Riot Games de dahil olmak üzere bir grup melek yatırımcı desteğiyle kurulan Hypixel Studios, yaratıcı bir sandbox’ı rol yapma oyununun derinliği ile birleştiren topluluk destekli blok oyunu Hytale’i geliştirmeye devam ediyor. Oyunculardan büyük ilgi gören Hytale’in yalnızca beta sürümü için 2.5 milyondan fazla kişi kayıt yaptırdı ve oyunun fragmanı YouTube’da milyonlarca kez görüntülendi. Hypixel Studios, 2021 yılı Kasım ayında Hytale’in herkes tarafından erişilebilir olmasını planladıklarını açıklamıştı.

“Oyuncular için çığır açan, vizyoner ve tutkulu bir şirket”

Riot Games Başkanı Dylan Jadeja, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hypixel, oyuncular için çığır açan, tür belirleyici bir deneyim sunmaya kendini adamış ve bizim de her zaman desteklemeyi arzu ettiğimiz şekilde vizyoner, tutkulu bir şirket. Hypixel Studios’un arkasındaki ekibi birkaç yıldır tanıyoruz. Yaklaşık 1.5 yıldır, dünyanın dört bir yanındaki oyunculara ulaşan bir oyun türünü geliştiren vizyonlarından dolayı Hypixel ekibiyle iletişim halindeyiz. Bu süreçte kendilerine çeşitli tavsiyelerde bulunma şansı yakaladık. Gerçekleştirdiğimiz satın almayla ilişkimizi bir sonraki seviyeye taşımaktan mutluluk duyuyoruz. Birlikte yeni bir sürece adım atarken, bu ortaklıkla Hypixel Studios’un gelişim süreci boyunca yolculuklarını desteklemeyi, büyümelerine yardımcı olmayı ve onlardan öğrenmeyi dört gözle bekliyoruz.”

“Riot Games’in uzmanlığından yararlanacağımız için çok şanslıyız”

Hypixel Studios’un CEO’su Aaron ‘Noxy’ Donaghey: “Tüm dünyadaki oyuncuların Hytale’a gösterdiği ilgi karşısında açıkçası şaşkına dönmüş durumdayız. Riot Games, tüm bilgi ve birikimiyle oyuncuların beklentilerini karşılayabilecek yeni bir oyun sunmamıza yardımcı olmak için en doğru ortak. Riot liderliğiyle ilk yatırımlarından çok önce yaptığımız toplantılardan bu yana, oyuncuları besleme ve güçlendirme noktasında benzer bir yapıya sahip olduğumuzu gördük. Bu ortaklıkla birlikte, başarımızı sağlayan operasyonel bağımsızlığı korurken Riot’un kaynaklarından, uzmanlığından ve deneyiminden yararlanacağımız için çok şanslıyız ”dedi.

Riot Games Kurumsal ve İş Geliştirme Başkanı Brian Cho, “Yatırım kriterlerimiz oldukça basit: Oyuncu deneyimini iyileştirmeye çalışan otantik oyun yapımcıları arıyoruz” dedi. “İki yıl önce Hypixel Studios ekibine yatırıma öncülük ettiğimizde, türün topluluğuna daha iyi hizmet edebileceğine inanan mevcut blok oyunlarına büyük emek veren bir grup gördük. Bu satın alma sonucunda çalışmalarının nasıl gelişmeye devam ettiğini görmek için sabırsızlanıyoruz.”

Hypixel Studios Kurucu Ortağı Simon Collins-Laflamme ise; “Riot Games başından beri bizim için önemli bir ortaktı ve bu satın alma, ilişkimizin doğal olarak ilerleyen bir sonraki adımı oldu” dedi.

Gıda sektöründe online alışveriş, bir ayda yüzde 61 arttı

iPara’nın verilerine göre; koronavirüs nedeniyle online alışverişte bir ayda gıda sektöründe yüzde 61, genelde ise yüzde 10 oranında artış yaşandı. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ise online alışveriş verileri yüzde 10.3 oranında artış gösterdi.

E-ticaret alanında sunduğu gelişmiş ve çözüm odaklı servisleri ile hizmet veren iPara, koronavirüs salgını nedeniyle artışa geçen online alışveriş verilerinin bir aylık değerlendirmesini açıkladı. iPara verilerine göre önceki aya göre online alışveriş verileri yüzde 10 oranında artış gösterdi. Online alışverişte iPara altyapısını kullanan markaların satış rakamlarına göre belirlenen listenin ilk sırasında sektörel bazda hijyen ve temizlik malzemeleri sektörü yer alırken, gıda sektöründeki online alışveriş yüzde 61 artış gösterdi. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ise iPara toplam tahsilatları yüzde 86 oranında artış gösterdi.

Yüzde 40 artış bekleniyor

Koronavirüs salgınının online alışverişe etkisini değerlendiren iPara Genel Müdürü Tarık Onat, “Koronavirüs salgını tüm dünyada ve ülkemizde etkisini göstermeye devam ediyor. Ülkemizde ilk virüs vakasının tespit edildiği 10 Mart’tan bu yana iPara çözümleriyle gerçekleşen alışveriş verileri bir ayda toplam yüzde 10 oranında artış gösterdi. Gıda sektöründeki satışlar yüzde 61 arttı. Virüs tehdidi ortadan kalkana kadar önümüzdeki dönemde turizm, seyahat, restaurant ve eğlence yerleri harici sektörlerde online alışveriş verilerinde yüzde 40 bandında artış olmasını bekliyoruz” dedi.

EdenredPay, Android cihazlar için temassız ödeme özelliğini duyurdu

Ön ödemeli kurumsal hizmetler alanında faaliyetlerini sürdüren Ticket Restaurant Edenred, teknoloji alanında çözümleri arasına bir yenisini daha ekledi.

Edenred Türkiye’nin geliştirdiği yeni nesil mobil temassız ödeme sistemi EdenredPay ile yemek kartı sektöründeki mobil ödemelerde yepyeni bir dönem başladı. Sektörde bir ilk olan EdenredPay uygulamasının NFC (Yakın Alan İletişimi) altyapısı sayesinde ödeme işlemleri artık Android cep telefonlarının yazar kasaya sadece yaklaştırılması ile hızlı, güvenli ve hijyenik olarak gerçekleştirilecek.

Temassız ödeme konusunda Apple telefonlarında NFC özelliği açık olmadığı için Apple kullanıcıları şu an bu hizmetten faydalanamıyor.

NFC özelliği bulunan yeni nesil ÖKC’ler (Ödeme Kaydedici Cihazlar) ve mobil uygulama arasında temassız iletişim kurarak kart kullanma ihtiyacını ortadan kaldıran EdenredPay ile tüm Ticket Restaurant Yemek Kartı kullanıcıları Android cep telefonlarını, yazar kasaya yaklaştırarak, ödemelerini bugüne kadar hem deneyimlemedikleri bir hız ve kolaylıkla, hem de güvenli bir şekilde yapabilecekler.

Paymes ödeme chatbot’u artık WhatsApp üzerinden de ödeme alma imkanı sunacak

Kısa bir süre önce de Endeavor Girişimcisi de seçilen sosyal ticaretin lider ödeme yöntemi Paym.es, dünyada WhatsApp’a ilk ödeme botunu entegre eden şirket oldu. Herhangi bir web sitesine ihtiyaç duymadan satış yapanlar kişiler hali hazırda Facebook Messenger ve Paymes’in web tabanlı chatbot’u üzerinden 20 saniye içerisinde ödeme linklerini oluşturup ödeme alabiliyorlardı. Yeni yapılan geliştirme ile Paymes ödeme chatbot’u artık WhatsApp üzerinden de saniyeler içerisinde ödeme alma imkanı sağlıyor. Paymes; genç ve yenilikçi vizyonuyla kullanıma sunduğu ve dünyada bir benzeri bulunmayan bu özellik ile sosyal ticarette bir çığır açıyor.

Tüm dünyada 60 milyar dolar pazar payına ulaşan sosyal ticaretin 2021 yılında 166 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Sosyal ticaret pazarının büyümesinde akılı telefonların rolü oldukça büyük. Sosyal medya hesaplarına istenilen her yerden ulaşma imkanı veren bu araçlar insanların vazgeçilmezi haline geldi. Özellikle WhatsApp akıllı telefonlarda en çok kullanılan anlık mesajlaşma uygulaması olarak öne çıkıyor. Facebook’un son açıklamasına göre aktif kullanıcı sayısı 2 milyarı geçen WhatsApp’ı dünya genelinde yaklaşık olarak her 4 kişiden 1’i kullanıyor. İnsanlara hız vadeden bu mesajlaşma uygulamasının satıcılar tarafından kullanılması da kaçınılmaz bir gerçek olarak görülüyordu. WhatsApp’ın uygulama yeteneklerini genişletmesinin ardından sosyal ticaret yapanların her türlü kolaylığa erişebilmesi için çalışmalar yürüten Paymes de bu alanda geliştirmelerini tamamlayarak dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan WhatsApp ödeme botunu canlıya aldı.

Satıcılar 20 saniye içerisinde WhatsApp ile link oluşturarak ödeme alabilecek!
“Var olanı yapmak yerine ödeme teknolojilerini şekillendirmeye devam edeceğiz.” diyen Paymes Kurucu Ortağı Sabrican Zaim: “Paymes olarak faaliyet gösterdiğimiz ödeme yöntemleri alanında yenilikçi yaklaşımımızla fark yaratan çalışmalara imza atıyoruz. Alanında bir ilk olan WhatsApp ödeme botumuzu uzun süreli gözlemlerimiz ve pazar araştırmalarımızın ardından uygulamaya aldık. Kullanıcı alışkanlıklarını takip eden ve pazarı yakından dinleyen bir girişim olarak Facebook Messenger, Web.Paym.es’de elde ettiğimiz tüm deneyimi, aplikasyonun kabiliyetleri doğrultusunda Türkiye’de en yüksek kullanıcı ve etkileşime sahip mesajlaşma uygulaması Whatsapp’a eklemeye devam edeceğiz.

Bu çalışma ile artık herhangi bir ürün veya hizmeti satmak istediğinizde onun için bir web sitesi yada ödeme platformuna gitmenize gerek kalmıyor. Bir ürün satmak istediğinizde WhatsApp içerisinde yer alan akıllı ödeme botumuzla bir arkadaşınızla sohbet eder gibi konuşup ürününüzün özelliklerini, fotoğrafını, fiyatını yazarak 20 saniye içerisinde bir satış linki oluşturabilir ve dilediğiniz mecradan alıcılarınızla paylaşabilirsiniz. Paym.es olarak bireyler ve kurumlar için elektronik ticaret bilgi birikimi, cihaz ve aplikasyon bağlılığı, şirket sahibi olma zorunluluğu olmaksızın kullanıcılarımıza yeni ürünler geliştirmeye devam edeceğiz.

Corona Virüs salgını dijital reklam maliyetlerini yüzde 60 oranında düşürdü

Çin’de başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan Corona Virüs salgını, markaların reklam ve pazarlama stratejilerinde de değişime neden oldu.

Eve kapanan insanların dijital ortamda geçirdikleri süre artarak gün içine yayılınca dijital reklam maliyetlerinde de ciddi bir düşüş yaşandı. Reklam teknolojileri şirketi SocialPeta’a göre, Facebook’un görüntüleme ve tıklama başına reklam maliyetleri 2019 yılının Kasım ayına oranla 2020 Mart ayında ortalama 1,88 dolardan 0.81 dolara gerileyerek yüzde 60 oranında düştü. Pandeminin ekonomik etkileri, markaların dijital reklamlar için ayırdığı bütçeyi de kıstı. SocialPeta’a göre dijital reklam harcamaları son iki ay içinde yüzde 23,5 oranında azaldı.

Tıklanma oranları yeni yıldan bu yana yüzde 17,2 azaldı

SocialPeta’un açıkladığı verilere göre 2020 yılının başından bu yana reklam harcamalarında da dünyanın tüm bölgelerinde düşüş yaşandı. En yüksek düşüş yüzde 17 ile şu anda pandeminin merkezi olan Kuzey Amerika’da görüldü.

Salgın, tıklanma oranlarını da etkiledi ve yeni yıldan bu yana yüzde 17,2 oranında azalma yaşandı. Bu kapsamda en çok darbe alan sektör ise turizm (seyahat ve konaklama) sektörü oldu. 2020 yılının Ocak ayı ortasında yüzde 1,84 tıklanma oranına sahip olan turizm sektöründe bu oran koronavirüsle birlikte son iki ayda yüzde 18,5 oranında azaldı.

Türkiye’nin ilk kişisel marka ajansı StalkMe! kuruldu

Türkiye’nin en büyük reklamverenlerinin projelerine liderlik etmiş, dijital odaklı marka stratejileri ve iletişim çalışmaları üzerine çalışmış Billur Ertuğrul, ülkemizin sayılı global ajanslarından Altavia Dekatlon’daki dijital iletişim direktörlüğü pozisyonundan ayrılarak Türkiye’nin ilk kişisel marka ajansı StalkMe!’yi kurdu.

Geçtiğimiz sene kişisel marka danışmanlığıyla başlayan çalışmalarını, özellikle girişimciler ve üst düzey yöneticilerden gelen talepler üzerine ajans yapısı içinde büyütmeye karar verdi.

Yeni nesil kişisel markalaşma

Marka kavramını ürünlerden kişilere taşıyan StalkMe!, ajans bünyesinde sadece insanların kişisel markasını yaratmaya ve geliştirmeye odaklanıyor. Bu doğrultuda kişi odaklı marka kimlik çalışması, marka konumlandırması, stratejik içerik desteği, görsel kimlik yaratımı, dijital marka varlıkları üzerine detaylı çözümler sunuyor.

Billur Ertuğrul, StalkMe! kurucusu

Ajans kurucusu Billur Ertuğrul:”Bireysel misyonum insanların daha keşfedilebilir, paylaşılabilir ve akılda kalıcı olmalarını sağlamak. Üst düzey yöneticiler, girişimciler, iş adamları, yetenek ve meslek sahipleri. İş hayatında varlık gösteren insanları bir mıknatısa dönüştürmek için ajans olarak çalışıyoruz. Daha fazla fırsat, daha fazla etki ve daha fazla görünürlük için analiz odaklı bir kişisel marka varlığı oluşturmaya ve dijital varlıklarını geliştirmeye odaklanıyoruz. İstatistiklere, yeni dünya insanının ihtiyaçlarına, rekabet dünyasının kaosuna ve dijitalin vurguladığı -otantik insan- gücüne baktığımda kişisel marka yaratmanın tek mecburi istikamet olduğunu görüyorum. StalkMe! bizim insanlar için markalama çalışmaları yaptığımız; Kişisel Marka Okulu da bunu kendisi gerçekleştirmek isteyen insanlar için alanında uzman isimlerle farkındalık yarattığımız ve yol gösterdiğimiz bir oluşum olacak.” dedi.

Ajans, bireysel çözümler sunmakla birlikte kişisel markası güçlü şirket çalışanlarının, şirket marka değerine olan olumlu etkisini anlatmak amacıyla eğitimler, workshop’lar ve seminerler düzenlemektedir.

Üreten her insanın, kendi markası için çalışması gerektiğine inanan Billur Ertugrul, ajansın bu misyonunu tamamlaması için önemli bir etki yatırımı (impact investment) olan Kişisel Marka Okulu projesini de eş zamanlı başlattı. Bu projeyle, her insanın kişisel markalaması üzerine bireysel çalışmasını sağlayacak bilgi ve deneyim aktarımını paylaşmaya odaklı güçlü bir topluluk yaratmayı hedefliyor. Geçtiğimiz ay içerik platformunu yayına alan Kişisel Marka Okulu, Mayıs ayında da sektör profesyonelleriyle online eğitimlerine başlayacak.

StalkMe! ilk yatırımını Samet Ensar Sarı’dan aldı

Girişimci, yatırımcı ve dijital danışman kimliğiyle tanınan ve 2017 yılında Dekatlon‘daki hisselerini exit eden Samet Ensar Sarı da StalkMe!’nin ilk yatırımcısı oldu. Ajansta yönetici ortak olarak da çeşitli sorumluluklar alacak olan Samet Ensar Sarı ise Dekatlon’la global ölçekte yarattığı başarı hikayesine iddialı ve vizyoner bir projeyle bir yenisini daha eklemek istediğini özellikle paylaşıyor. Pazarlama ve iletişim dünyasındaki uzun soluklu deneyimlerini, kişisel markalama alanında StalkMe!’yi uluslararası bir yapılanmaya dönüştürmek için kullanacağını belirtiyor. Bu anlamda daha şimdiden özellikle Amerika ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden talepler geldiğini söylüyor.

Mastercard Türkiye: Tüketicilerin alışveriş tercihlerinde ilk sırayı hijyen ve hız belirliyor

Salgın endişesi ile hayatımıza giren sosyal izolasyon, alışveriş trendleri ve ödeme yöntemi tercihlerinde de önemli değişikliklere yol açıyor. Mastercard Türkiye’nin araştırmasına göre kartlı alışverişlerde tüketicilerin yüzde 63’ü temassız ödemeyi tercih ediyor. İki ayda iki kat artış kaydeden temassız ödemeyi ilk sıraya taşıyan temel unsurlar ise hijyen ve hız.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, alışveriş alışkanlıklarını ve ödeme tercihlerinidoğrudan etkiliyor. E-ticaret temel tüketim ihtiyacının en önemli tedarik platformu haline gelirken, tüketiciler ödeme esnasında da fiziksel teması en aza indirgemeye çalışıyor. COVID-19’un ödeme tercihleri üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla Mastercard Türkiye tarafından yapılan ödeme yöntemleri araştırması, salgın döneminde online alışverişlerin yüzde 15 arttığını gösteriyor. Kartla alışveriş yapan tüketicilerin yüzde 63’ü ise temassız işlemleri tercih ediyor. Tüketicilerin yüzde 53’ü temassız ödemeyi ‘daha hijyenik’ olduğu için kullandığını belirtirken bu yöntemi ‘daha hızlı’ olduğu için tercih ettiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 40 seviyesinde.

Corona Virüs korkusu alışveriş sürelerini kısalttı

Araştırma sonuçlarına göre market alışverişlerindeki kartlı ödemeler yüzde 64 iken nakit kullanımı yüzde 35 seviyesinde seyrediyor. Araştırmada öne çıkan bir diğer bulgu da kısalan alışveriş süreleri… Salgın tüketicilerin yüzde 58’inin alışverişlerini eskiye oranla çok daha hızlı tamamlamasına sebep oluyor. Bu durum cinsiyet bazlı alışveriş alışkanlıklarındaki değişimi de ortaya koyuyor. Daha önce alışveriş için daha fazla zaman harcayan kadınlar artık alışverişlerini çok daha hızlı bitirmeye özen gösteriyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 60’ı bu dönemde alışverişlerini hızlandırdıklarını ifade ederken, erkekler için bu oran yüzde 55. Bu sonuçlar, salgın döneminde alışverişte geçirilen süre bakımından cinsiyet bazlı tüketim alışkanlıklarındaki farkın ortadan kalktığını gösteriyor.

Kadın tüketiciler online kanallara, erkekler büyük zincirlere güveniyor

Hayatların eve taşınmasıyla birlikte tüketicilerin güvenli bulduğu satış kanallarında da değişiklik gözlemleniyor. Araştırmaya katılan her üç kişiden biri salgın döneminde online alışverişi tercih ettiğini belirtiyor. Büyük zincir mağazalar yüzde 24’le ikinci sırada yer alırken, yüzde 22’lik bir kesim küçük lokal işletmeleri tercih ediyor.

Öte yandan online alışveriş özellikle kadınların birinci tercihi olarak öne çıkıyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 42’si internet üzerinden alışverişi bu dönemin en güvenli kanalı olarak görürken, erkeklerin en güvenli bulduğu satış kanalı ise yüzde 32 ile büyük zincir marketler. Kriz öncesi dönemde online kanallarda erkeklerin ağırlıklı olarak tüketici elektroniği, bilgisayar gibi ürünler aldığı gözlemlenirken, kadınların daha çok tekstil, kişisel bakım ürünleri ve market alışverişlerini yaptığı görülüyordu. Bu dönemde ise erkek tüketicilerin de market alışverişleri ve temel ihtiyaçları için online kanallara yöneldiği gözleniyor. Kadınlar için online kanalların en güvenilir satış noktası olmasında ise salgın öncesindeki yerleşik alışveriş alışkanlıkları etkili oluyor.

Temassız ödemeler iki ayda iki katına çıktı

COVID-19 salgını ile tüketicilerin alışveriş tarzı ve ödeme yöntemlerindeki değişimleri yorumlayan Mastercard Hızlı Büyüyen Pazarlar İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Hakan Tatlıcı, “Tüketiciye en hızlı ve en hijyenik çözümü temassız ödeme yöntemleri sunuyor. Öte yandan salgınla birlikte e-ticarete yeni entegre olan, temel ihtiyaçlarını online alışverişle gerçekleştirmeye adapte olan bir tüketici kitlesi de var. Tüm bu dinamikler yeni alışkanlıkları da beraberinde getiriyor. Online tarafta ise birçok e-ticaret sitesi kapıdaki kurye ile teması engellemek için, Masterpass gibi kayıtlı kart ile ödemeyi mecburi kılıyor. Masterpass gibi çözümler kartını cebinden çıkarmadan sipariş anında ödemeyi tamamlamaya olanak verdiğinden hem şirket çalışanları hem de tüketiciler için en önemli önlemlerden biri” diye konuştu.

Sektör ayrımı olmaksızın bakıldığında Masterpass üzerinden geçen işlemlerde de yüzde 15’lik artış olduğuna da dikkat çeken Tatlıcı “Asıl artış sepet tutarlarında yaşanıyor. Resmi kaynakların da yönlendirmesiyle evden çıkmayan tüketicilerin, alışverişlerini uzun süre tüketebilecekleri hacimde yaptıklarını da görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Sepet Tutarları Artıyor, Yapı Market Alışverişleri Öne Çıkıyor
Masterpass üzerinden yapılan alışverişlerin detaylarını da değerlendiren Tatlıcı hacimsel olarak en yüksek artışın e-ticarette hızlı kurye teslimi yapan marketlerde gözlendiğini belirtti. Masterpass verilerine göre ev eşyası ve yapı market sektöründe de önemli bir artış yaşanıyor. Bu alanda dijital kanalları üzerinden satış yapan bazı işletmelerde yüzde 300 ila 400’lere varan artışlar gözleniyor. Mağazalara fiziksel erişimin kısıtlanması e-ticareti artırırken, evde daha fazla vakit geçiren tüketicinin yaşadığı alana daha fazla özen göstermesi bu yükselişin en önemli nedenleri arasında olarak yorumlanıyor.

Depremle başlayıp pandemiyle tamamlanan bir yatırım hikayesi: ServisSoft

Geçen hafta sizlere, teknik servis süreç yönetimi konusunda SaaS tabanlı çözümler üreten ServisSoft girişiminin, Hande Enes ve Mert Utancak’tan yüksek değerlemeyle tohum yatırım aldığının haberini paylaşmıştık. Bu yatırım sürecinin oldukça ilginç ve pandemi sebebiyle bizleri bekleyen bu zor dönemde tüm girişimcilere ilham olacak bir hikayesi var. 

ServisSoft kurucu ortaklarından Aybar Başaran bu tohum yatırım süreciyle ilgili olarak; Hande Hanım ve Mert Bey ile yapılan ilk toplantıdan, resmi imzaların atılmasına kadarki sürecin kendi aralarinda çok olumlu ve hızlı ilerlerlediğini ama aynı zamanda şekilde, dünyada ve ülkede sosyo-ekonomik ve doğal katastrofik olayların bu yatırım sürecine başından sonuna kendilerine eşlik ettiğini belirtti. Bunun da hem yatırımcıları, hem de kedileri için öğretici bir deneyim olduğunun altını çizdi ve yatırım sürecinin detaylarını şu şekilde anlattı:

Servissoft’un yatırım hikayesini Aybar anlatıyor:

Hande Hanım’la tanışma toplantısı için Levent’te buluştuk ve toplantının başlamasının üzerinden 5 dakika geçmeden, İstanbul’da hayatı durduran 26 Eylül’deki deprem gerçekleşti. Herkesin panikle plazalardan dışarı çıktığı bir an ve siz hayatınızın belkide en önemli toplantılarından birindesiniz ve doğal olarak karmaşık duygular yaşıyorsunuz. Ama baktık sarsıntı kısa sürdü ve herhangi bir problem yok çevremizde, kısa bir duraklamadan sonra Hande Hanım’ın, “devam edebiliriz istersen” demesiyle, ServisSoft’u geliştirmekle ilgili planlarımızın neler olduğunu kaldığımız yerden anlatmaya devam ettik. Sanırım o gün böyle kaotik bir durumda bile toplantıyı kesmek yerine devam etmeye karar vermemiz, bu süreci ve birbirimize olan güveni en baştan güçlendirdi. Belki de kriz anlarındaki karşılıklı böyle doğal gelişen tavırlar, hem insan hem de iş ilişkilerindeki uyumunu gösteren yegane göstergelerdir. 

Böyle “sallantılı” başlayan sürecin daha sonra, ortalama bir yatırım sürecine göre çok hızlı kapatıldığını belirten Başaran, burada yatırımcıların kendilerinden istedikleri ‘KPI’lara çok hızlı cevap verebilmelerinin ve girişim merkezleri üzerinden edindikleri yatırımcı ilişkilerine dair tecrübelerin öneminin büyük olduğunu belirtiyor; “En önemlisi ve değerlisi yatırımcınızın sizin planınıza güvenmesi ve bunu size her aşamada samimiyetle hissettirmesi.” 

Girişimciler için mücadele edilmesi gereken birçok teknik ve maddi sorun vardır ama bir girişimin devam edebilmesinin en önemli şartı sizin fikrinize ve yaptıklarınıza inanan ekibinizin dışından bir kişinin daha çıkmasıdır diye düşünüyorum. İşte bizde yatırımcılarımızla böyle bir ilişkiyi daha ilk günden yakalayabildiğimiz için şanslıydık. Yani doku daha en baştan tutmuştu ve bu yüzden sonrasında da çok hızlı ilerleyebildik. Öte yandan deprem daha sonraki süreçte yaşayacaklarımıza göre devede kulak kalacaktı…

Mart başı gibi yatırım sürecinin sonuna gelmiştik, bu sırada Covid-19 artık bir pandemiye dönüşmüştü ve tüm dünyada sosyo-ekonomik olarak kimsenin şahit olmadığı zor ve geleceği öngöremediği bir süreçten geçiyorduk. Depremle başlayan yatırım görüşmelerimiz, pandemiyle beraber devam ediyordu ve tabii ki akıllarda böyle belirsizliğin hat safhada olduğu bir dönemde yatırım ertelenebilir mi sorusu da ister istemez geliyor. Aynı ilk toplantıda depreme rağmen devam etme kararında olduğu gibi bu dönemde de baştan kurulan karşılıklı güven ve inatçı tavrında etkisiyle, yatırımcılarımızda bizim gibi vazgeçmedi ve risklerin devasa boyutlara geldiği bu salgın döneminin tepe noktasında yatırım sürecimizi baştan nasıl  planladıysak öyle sonlandırabildik.

Burada her şey yolunda giderken, çok olumsuz olarak kodlayabileceğiniz bir durumun veya olayın gerçekleşmesinden dolayı motivasyonunuzu bozmak yerine planlarınızda ısrar edip, yolunuza devam edebilirseniz, bunun aslında ileride sizi asıl amaçladığınız yolda güçlü kılabileceğinin güzel bir örneği görüyoruz. 

ServisSoft’un kontrol edemeyeceğiniz makro problemler ve krizlerin olduğu bir dönemde bu mutlu sonla biten hikayesi, ileriki günlerde tüm sektörler, özellikle de girişim ekosistemi için zorlu geçecek aylarda, hepimize iyi gelebilecek güzel bir örnek. Umuyoruz ki Covid-19’un tüm dünyaya yaşattığı ve yaşatmakta olduğu bu acı dönem, insanlık ortak bilincinde ve önceliklerinde bir kırılma yaratır ve krizleri fırsata çevirmek zorunda kaldığımız bir dünya düzeni yerine, kriz üretmeyen ve daha kapsayıcı bir sistemin tohumlarını hep beraber attığımız bir geleceği kurmak için milat olur.