Ana Sayfa Blog Sayfa 605

Amerikalıların finansal zorluklardan kurtulmasını hedefleyen SeedFi, 65 milyon dolar fon topladı

Tüm dünyada olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri’nde de birçok kişi geçim sıkıntısı yaşıyor ve geçimlerini sağlamak için finans kuruşlarının sağladığı kredi gibi yöntemlere başvuruyor. Özellikle uluslararası pandeminin tüm dünyayı ekonomik olarak etkilemesi, geçim sıkıntısı yaşayan birçok kişinin işini daha da zorlaştırdı.

Özellikle geçim sıkıntısı yaşayan kişiler, maaşlarıyla borçların içinden çıkmaya çalışıyor ve tüm bunları yaparken geleceğini planlamayı ihmal ediyor. Hem finansal olarak hem de kişisel kariyeri için yeterli planlama yapamadığı için de gelirini arttırma noktasına odaklanmıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki vatandaşlarının bu sorununa çözüm üreten girişim SeedFi, Andreessen Horowitz liderliğindeki sermaye turundan toplam 65 milyon dolarla ayrıldı. 15 milyon dolar yatırım alan şirket, 50 milyon dolar borç aldı. Yatırım fonu Andreessen Horowitz, şirketin 4 milyon dolarlık başlangıç fonuna da liderlik etmişti. Son finansman turuna katılan fonlar arasında Flourish, Core Innovation Capital ve Quiet Capital de yer alıyor.

Kurucular gözlemlediği sorunlardan yola çıktı

Şirketin kurucu ekibi daha önce JPMorgan Chase ve Capital One gibi büyük yapılarda çalıştı. SeedFi kurucu ortağı ve CEO’su Jim McGinley, “Sistemin kişiler arasında ayrımcılık yarattığını gördük ve birçok finans kuruluşunun, vatandaşlara yardım etmek için tasarlanmadığını fark ettik” dedi.

McGinley, geçmişte çeşitli topluluklar için maaş günü kredilerinden sorumluydu.

Kurucu ortak Eric Burton ise şu anda yardım etmeyi amaçladıkları Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarına benzer sorunlar yaşadığını söyledi. Orta Teksas bölgesinde oldukça fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini belirten Burton, bu durumda olan kişilerin daha parlak geleceğe sahip olması için girişimleri SendFi’ı çözüm olarak görüyor.

Cube Incubation öncülüğünde Türkiye’de ve Dünyada Derin Teknoloji Girişimciliği raporu yayımlandı

Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation öncülüğünde Türkiye’de ve Dünyada derin teknoloji girişimciliği ekosistemine ışık tutan bir çalışma gerçekleştirildi.

Türkiye’de ve Dünyada Derin Teknoloji Girişimciliği” başlıklı raporda özellikle pandemi salgınıyla derin teknolojilere yönelik talebin arttığının altı çizilirken derin teknoloji girişimcilerinin dünyadaki ve Türkiye’deki dağılımına da yer verilerek ülkeler arasında gelişim kıyaslaması da yapılıyor.

Global girişimcilik ekonomisi yaklaşık 3 trilyon dolar değerle, bir G7 ülkesi GSYİH’si kadar değer üretiyor. Dünyanın en büyük 10 şirketinden 7’si ve hatta büyük küresel şirketlerin önemli bir kısmı teknoloji sektöründe faaliyet gösteriyor.

2019 yılında girişimcilik ekosistemine dünya çapında yapılan risk sermayesi yatırımları 300 milyar USD’ye yaklaşmış durumda. Küreselleşme, kentleşme ve dijitalleşme, son yıllarda dünya ekonomisini yönlendirirken, aynı zamanda yaşadığımız çevreye baskı uygulayarak yeni güvensizlik biçimlerinin oluşmasına da neden oluyor. Bu bağlamda derin teknolojilerin, günümüz global sorunlarının çözümünde önemli bir yere sahip olacağı düşünülüyor. Cube Incubation’ın İSTKA desteğiyle hazırladığı Rapor derin teknoloji girişimlerinin dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimine ışık tutuyor.

Pandemiye yönelik ürün ve çözümler derin teknolojinin dünyaya armağanları

Derin teknoloji terimi, büyük bilimsel atılımlara veya mühendislik yeniliklerine dayalı ürünler geliştiren girişimleri ifade ediyor. Yapay zekâ, veri ve görüntü işleme, otonom araçlar, robotlar ve mekatronik artırılmış ve sanal gerçeklik (AR/VR), endüstri 4.0, nesnelerin interneti, biyoteknoloji, yeni malzemeler ve nanoteknoloji gibi kategorilerde çalışma yapan derin teknoloji girişimleri tarım, otomotiv ve ulaşım, tüketici ürünleri ve hizmetleri, savunma ve havacılık, enerji, çevre ve su, finans, gıda, sağlık, üretim ve yapı, telekomünikasyon ve perakende gibi alanlarda benzersiz ürün ve çözümler gerçekleştiriyor.

Raporda derin teknoloji girişimlerinin öneminin pandemiyle arttığının da altı çiziliyor. Pandeminin ilk günlerinde çok hızlı bir şekilde imdadımıza yetişen COVID-19 test kitleri, salgının ilerleyen dönemlerinde hastane kapasitelerinin dolmasıyla önemini anladığımız ventilatörler ve geldiğimiz noktada çok hızlı bir şekilde üretilip kullanıma sunulan ve pandemiden dünyayı kurtarmak için umut bağladığımız aşıların derin teknoloji şirketleri tarafından kullanıma sunulan armağanlar olduğu düşünülüyor.

Derin teknoloji Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenerek büyüyor

Derin teknoloji alanı bilimle başlayıp Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenerek büyüyor. Bilimsel bir keşfi veya buluşu kullanan bu girişimler geleneksel girişimlerin aksine bir dizüstü bilgisayar ve kablosuz ağdan çok daha fazlasını gerektiriyor. Laboratuvarlara, test tesislerine, benzersiz kaynaklara, özel araçlara ve makinelere, güçlü bilgi işleme altyapısına, verilere, sermayeye ve kapsamlı düşünmeye ihtiyacı olan girişimlerin bu noktalarda desteklenmesi ise kritik bir önem taşıyor.

Dünya Genelinde Derin Teknoloji Yatırımları Ne Durumda?

Rapora göre; tüm teknoloji girişimleri arasında derin teknoloji girişimlerinin payı 2010’da yüzde 22’lerdeyken 2018’de yüzde 45’i aştı. Derin teknoloji alanında dünya çapında yapılan yatırımların en fazla fotonik ve elektronik kategorisinde, en az da kuantum bilgisayarlarda yapıldığı görülüyor. 2020’de dünyada 51 farklı ülkede 1.305 farklı şehirde derin teknoloji yatırımı gerçekleşmiş durumda. Raporda derin teknoloji yatırımlarının ülkeler bazında incelemesi de yapılıyor, ABD ve Çin’in, 2015’ten 2018’e kadar derin teknoloji şirketlerine yapılan küresel yatırımların yaklaşık %81’ini gerçekleştirdiği görülüyor.

ABD’de bu zaman zarfında 32,8 milyar USD, Çin’de ise 14,6 milyar USD derin teknoloji yatırımı yapılmış durumda. Ancak dünya derin teknoloji ekosistemi yalnızca bu iki büyük ülkeden ibaret değil, sektörde pek çok Avrupa ülkesi de öne çıkıyor. Avrupa’da son yıllarda önemli bir artış görülüyor. Atomico’nun “The State of European Tech” (2020) raporuna göre, 2016’da 3,9 milyar USD tutarında olan Avrupalı şirketlere yapılan derin teknoloji yatırımları, 2019’da 10,2 milyar USD seviyesine çıkarak zirve yapmış, 2020’nin ilk 9 ayı itibarıyla 8,9 milyar USD olarak gerçekleşmiş durumda. 2016’dan bu yana, Avrupa’daki derin teknoloji şirketlerine yapılan kümülatif yatırım ise 36 milyar USD’yi aşmış.

“Türkiye’de ilkleri gerçekleştiren benzersiz bir derin teknoloji girişim ekosistemi oluşturacağız”

Türkiye ve Dünyada derin teknoloji girişimlerine yönelik sayılı raporlar arasında yer alan bu çalışmayı ekosisteme sunmaktan guru duyduklarını dile getiren Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Teknopark İstanbul olarak girişimcilik ve yeni fikirlere verdiğimiz önemle girişimcilerin iş fikirlerini hayata geçirme yolunda karşılaştıkları birçok zorluğu aşmalarına çözüm üretiyoruz.

Hem derin teknoloji girişimlerimizin dünyaya açılması anlamında hem de derin teknoloji alanında çalışan girişimcilere mali destek olma noktasında yoğun çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yeni kuluçka binasıyla birlikte sağladığımız pek çok desteğin yanında sürdürülebilir, öngörülebilir ve Türkiye’de ilkleri gerçekleştiren benzersiz bir derin teknoloji girişim ekosistemi oluşturmak hedefi ile ilerlemekteyiz. Kısa zaman içerisinde uluslararası camiada önemli bir merkez olarak konumlanmayı hedefliyoruz.

Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin hizmet sağladığı ana sektörler içerisinde sırasıyla “Sağlık” ile “Üretim ve Yapı” yoğunluk bakımından ön plana çıkıyor. Bu iki sektöre ek olarak temel odak alanlarımızdan “Savunma ve Havacılık” sektörü de yoğun çalışılan bir diğer sektör olarak dikkat çekiyor. Kurumlar olarak bu çalışmayı iyi inceleyerek doğru adımlar atmamız girişimcilere daha iyi bir ortam sunmamızı sağlayacaktır. Yaptığımız bu çalışmanın kendi potansiyelimizi görme ve dünyaya tanıtma anlamında önemli fayda sağlayacağına inanıyorum. Türkiye’de ve Dünyada Derin Teknoloji Girişimciliği Raporu, Derin teknolojili girişimlere odaklanmamızdaki gerekliliğin defalarca altını çizen, çok kıymetli bir çalışma.” dedi.

Ülkesi dışındaki vatandaşların finans işlerini kolaylaştıran dijital banka Zolve, 15 milyon dolar yatırım aldı

Teknolojinin gelişimiyle birlikte dünya her geçen gün daha büyük bir bütün oluşturmaya devam ediyor. Uluslararası şirketlerin gücü ve ortak dünya kültürüyle birlikte birçok kişi, artık kendi ülkesi dışında çalışmayı tercih edebiliyor.

Örneğin dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan, yazılım ve bilişim teknolojileri alanında çalışan birçok göç veriyor ve Hindistan kökenli kişiler Amerika Birleşik Devletleri gibi küresel merkezlerde çalışıyor. Tüm dünyanın ortak kültüre sahip olduğu bu düzen, henüz kişilerin finansal yaşantısı için geçerli değil.

Kendi ülkesinde çok iyi bir kredi puanına sahip olan ve bankalarla iyi ilişkisi olan kişiler, Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkeye geldiği zaman yerel finans hizmetlerinden yararlanamıyor. Kendi ülkelerindeki finans karnelerini bir kenara bırakıp sıfırdan bir banka düzenine geçiş yapmış oluyor. Küresel vatandaşların bu konuda zorlandığını gözlemleyen Zolve ise, farklı ülkelerde yaşayan vatandaşların kendi ülkelerindeki banka hizmetlerinden faydalanmasını sağlayan bir neo bankacılık platformu. Zolve, kişilerin kendi ülkesindeki bankalarıyla Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bankaları birbirine bağlıyor ve böylelikle geçmiş bankalarındaki finansal işlemlerden yararlanmasını sağlıyor.

Henüz ikinci ayında 15 milyon dolar tohum yatırımı aldı

Daha önce TaxiForSure isimli paket servis girişimini kuran ve Ola’ya satarak çıkışını gerçekleştiren Raghunandan G., bu kez Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri arasında çalışan neobankacılık platformu Zolve’yi kurdu. Henüz iki ay önce kurulan Zolve, Accel ve Lightspeed liderliğinde 15 milyon dolar tohum yatırımı alarak bu yıl en yüksek tohum yatırımı alan girişimlerden biri olmayı başardı.

Zolve, bu yatırımla birlikte hizmetlerini genişleterek Hindistan’dan ABD’ye gelen kişilerin kendi ülkesindeki yerel banka hizmetlerini Zolve aracılığıyla kullanmaya devam etmesini sağlayacak. Ayrıca yakın gelecekte Zolve’nin farklı ülkeler için de benzer çözümler sunması bekleniyor.

Canlı görüşmeyle ürün satmayı sağlayan girişim Talkshoplive, 3 milyon dolar yatırım aldı

Tüm dünyayı etkise alan pandemiyle birlikte kullanıcıların alışveriş alışkanlıkları da önemli oranda değişti. E-ticaret platformları ciddi büyüme rakamlarına ulaşırken alışveriş alışkanlıklarının değişmesi de yeni alışveriş platformlarının doğmasını ve büyümesini sağladı.

2018 yılında Bryan Moore ve kardeşi Tina tarafından kurulan ve pandemi döneminde önemli ölçüde büyüme gösteren canlı görüşmeyle ürün satışı yapılmasını sağlayan platform Talkshoplive, Spero Ventures‘tan 3 milyon dolar tohum yatırımı aldığını duyurdu. Daha önce Fox ve CBS gibi önemli medya platformlarında çalışan Bryan Moore, kendi girişimini kurarken canlı yayınlanan alışveriş deneyimlerinden ilham aldığını belirtiyor.

Talkshoplive ile birlikte isteyen herkes, canlı video ile potansiyel müşterilere ulaşarak elindeki ürünleri tanıtabiliyor. Aynı zamanda canlı yayın sayesinde ürünle ilgili deneyimlerini anlatması ve ürünlerle ilgili soruların yanıtlanması da kolaylaşıyor. Özellikle küçük işletmelerinin satışlarını arttırması için müşterilerine yönelik bir ikna kanalı olan Talkshoplive, ünlü isimler tarafından da kullanılıyor. Paul McCartney ve Garth Brooks gibi ünlü isimler de platformda ürünlerle ilgili deneyimlerini anlatıyor.

Bu platform küçük işletmelerin daha fazla müşteriye ulaşmasının yanı sıra ünlü isimlerin de imzalı gitarı, özel eşyaları gibi nesneleri satması için uygun bir ortama sahip. Aynı zamanda platformun sosyal sorumluluk projeleri için de kullanılabilmesi olası.

BKM verilerine göre Ocak ayında Türkiye’de toplam kart sayısı yüzde 10 artış göstererek 260.8 milyon adede ulaştı

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), 2021 yılının ocak ayına ilişkin verilerini açıkladı. BKM’nin verilerine göre, ocak ayı sonunda Türkiye’de 76,5 milyon adet kredi kartı, 140,3 milyon adet banka kartı ve 44 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2020 yılının ocak ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 9’luk, banka kartı adedinde yüzde 5’lik, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 31’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 260,8 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında artış gösterdi.

Ocak ayında 103 milyar TL tutarında kartlı ödeme yapıldı

BKM verilerine göre, kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile ocak ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 103 milyar TL oldu. Bu ödemelerin 86,2 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken, 15,6 milyar TL’sinde banka kartları, 1,2 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Büyüme oranları özelinde incelendiğinde kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 13, banka kartı ile ödemelerde yüzde 28, ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 145 olarak gerçekleşti.

Kartlarla yapılan ödemelerde en fazla artış elektronik eşya sektöründe görüldü

Ocak ayında kartlarla yapılan ödemelerin sektör dağılımı incelendiğinde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla büyümenin yüzde 65 artış ve 7,8 milyar TL’lik ödeme ile elektronik eşya sektöründe olduğu görülüyor. Elektronik eşya sektörünü sırasıyla, yüzde 50 artış ve 4,5 milyar TL’lik ödeme ile yapı malzemeleri, yüzde 42 artış ve 31,7 milyar TL’lik ödeme ile market-gıda, yüzde 25 artış ve 1 milyar TL’lik ödeme ile bireysel emeklilik, yüzde 22 artış ve 5,5 milyar TL’lik ödeme ile de kamu-vergi ödemeleri sektörleri takip ediyor.

Kartlarla yapılan kamu-vergi ödemeleri geçen yıla göre yüzde 22 artarak 5,5 milyar TL oldu

Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) ilk taksidinin de ödendiği ocak ayında, bu ödemeleri kapsayan “kamu-vergi ödemeleri” sektöründe kartlı ödeme tutarı 5,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu değer 2020 yılının aynı dönemine göre yüzde 22’lik bir büyümeye denk gelirken vergi ödemelerinin toplam kredi kartı ödemeleri içindeki payı yüzde 4,9’dan yüzde 5,2’ye yükseldi. Kamu tahsilatlarında kartlı ödemeler yaygınlaşmaya devam ederken, finansal okuryazarlığın artmasıyla beraber bilinçlenen kullanıcılar artık kartlarını vergi gibi zorunlu ödemelerde daha çok kullanıyor.

Kartlarla yapılan her 5 TL vergi ödemesinin 3 TL’si internetten gerçekleşti

Bu dönemde, kamu-vergi ödemelerinde internetten yapılan kartlı ödeme işlem tutarı ise, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29 artışla 3,2 milyar TL’ye yükseldi. İnternetten yapılan ödemeler kamu-vergi ödemelerinde gerçekleşen kartlı ödeme tutarının yüzde 59’unu oluşturdu, yani kartlarla yapılan her 5 TL vergi ödemesinin 3 TL’si internetten gerçekleşti.

Les Benjamins, kendi kripto parası Benjicoin’i çıkaracağını duyurdu

2011 yılında Bünyamin Aydın tarafından Türkiye’de kurulan ve tüm dünyada adı bilinen bir marka haline gelen lüks sokak giyimi ve yaşam tarzı markası Les Benjamins, kripto para dünyasına adım atıyor. Markanın kurucusu ve kreatif direktörü Bünyamin Aydın ile yönetim kurulu üyesi Fethi Kamışlı Sabancı, kendi sosyal medya hesapları üzerinden Les Benjamins’in kripto parası Benjicoin‘i duyurdu.

Les Benjamins’in resmi Instagram hesabı tarafından da paylaşılan hikayelerde, markanın çok yakında Benjicoin’i piyasaya süreceği işaret ediliyor. Ancak Benjicoin’in çıkışına ilişkin resmi bir tarih henüz açıklanmış değil.

2021 kripto paraların yılı olacak

Bitcoin başta olmak üzere tüm kripto para birimleri yıllardır dünyanın gündemini meşgul ediyor. Birçok kişi kripto paraları bir yatırım aracı olarak görse de geleceğin teknolojisinde blockchain tabanlı, bir merkeziyete bağlı olmayan kripto para birimleri yatırım aracından daha fazlası olacak. Pandeminin de etkisiyle birlikte dijitalleşen finans sektöründe kripto paralar, alışverişte de yaygın bir şekilde yakında kullanılabilir.

Les Benjamins de kripto para trendini yakalayarak önemli bir adım atmış durumda. Markanın kurucusu Bünyamin Aydın, teknolojiye büyük ilgi duyarken markanın yatırımcılarından Esas Ventures ve kurucusu Fethi Sabancı Kamışlı teknoloji girişimlerine önemli yatırımlar gerçekleştiriyor.

Doğan Holding, kitap yayıncılığındaki ortağı Egmont International’ın hisselerini satın aldı

Yayıncılıkta büyüme yolculuğuna tek başına devam etme kararı alan Doğan Holding, ortağı Egmont’un hisselerinin yüzde 50’sini de satın alarak tek pay sahibi oldu. Doğan Holding tek pay sahibi olmak üzere 16 Şubat 2021 tarihinde pay devir sözleşmesi imzaladı.

Doğan Grubu, Türkiye’de uluslararası standartlarda yayıncılık yapmak üzere 25 yıl önce İskandinav yayıncılık devi Egmont International Holding A/S ile Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık A.Ş.’yi kurdu. Kurulduğu ilk günden itibaren istikrarlı bir şekilde büyüyen ve gelişen bu ortaklık Türkiye’nin en etkili yayıncılık markalarının sahibi oldu. Doğan Egmont markasına Doğan Kitap, onlara Dex, Doğan Novus, Ceo+, Doğan Solibri ve son olarak da Doğan Akademi markaları eklendi.

Eğitim yayıncılığı ve dijital yayıncılıkta sürekli atılım yaptı. Türkiye’nin en iddialı sesli kitap yayıncısı oldu. Yetişkin ve çocuk yayıncılığında yüzlerce yazarın binlerce kitabını hem ‘online’ hem de ‘offline’ satış kanallarıyla milyonlarca okurla buluşturdu ve buluşturmaya devam ediyor.

Bir süredir farklı alanlara odaklanan Egmont Publishing’in hisselerini Doğan Grubu’na satma kararında, yeni odak alanları ve uluslararası yatırım stratejileri etkili oldu. Pay devir sözleşmesini takiben Rekabet Kurulu’na yapılacak bildirimin olumlu sonuçlanması halinde, pay devir işleminin usulüne uygun olarak tamamlanması planlanıyor. Doğan Egmont bundan sonra Doğan Holding’in vizyonuyla yatırım yapmaya, yayıncılık sektöründeki güçlü ve iddialı pozisyonunu sürdürerek büyümeye devam edecek. Egmont Publishing yeni adıyla Egmont Story House ile içerik paylaşımı, ortak edisyonlar ve ürün geliştirme gibi alanlarda da iş birliği sürdürülecek. Doğan Holding’ten, Egmont’un hisselerinin satın alınmasıyla ilgili yapılan açıklamada, “Türkiye ekonomisi ve yayıncılık sektörü için hayırlı olmasını diliyoruz” denildi.

KOBİ’lerle IT uzmanlarını bir araya getiren Zomentum 13 milyon dolar yatırım aldı

Küçük, orta ve büyük işletmeler tüm dünyada başarılı olabilmek için teknoloji tarafında kendilerini güncel tutmak zorunda. Dijital dönüşümün özellikle pandemiyle birlikte hızlanması, tüm kurumlar gibi KOBİ‘leri de IT çözümlerine yönlendiriyor. Her ne kadar KOBİ’ler IT çözümlerine yönelseler de birçok küçük işletme, bünyesinde bir IT uzmanı çalıştıracak bir bütçeye sahip değil. Bu nedenle de işletmeler şirket dışındaki IT danışmanlarıyla çalışmayı tercih ediyor.

IT danışmanları ve IT uzmanları ile işletmeleri bir araya getiren Zomentum, Seri A turunda 13 milyon dolar yatırım aldı. Elevation Capital ve Accel’in katıldığı turda 13 milyon dolar yatırım alan şirket toplam yatırımını 17.1 milyon dolara yükseltti. Şirketin yeni yatırım turuna Eight Roads Ventures da dahil oldu.

IT çözümü sunanların satışlarını gerçekleştirmesi için tasarlanan Zomentum ile birlikte IT danışmanları ya da şirketler, çok kolay bir şekilde fiyat teklifi alabiliyor ve IT kanal ortağı ile kendisine en uygun anlaşmayı gerçekleştiriyor. Zomentum, kendi platformundaki IT çözüm ortaklarının belgeleri %70 daha hızlı oluşturduğunu ve %600 artışla iki kat daha fazla anlaşma gerçekleştirdiğini söyledi.

Yapay zeka ve veri bilimi teknolojileri üzerine odaklanan Zomentum, üç yıl önce daha önce Accel’de yatırımcı olarak çalışan Shruti Ghatge tarafından kuruldu.

Veri yönetimi girişimi Solidatus, Seri A turda 19.5 milyon dolar yatırım aldı

İngiltere merkezli veri yönetimi ve modelleme girişimi Solidatus, Seri A yatırım turunu 19.5 milyon dolar yatırımla tamamladı. Müşterilerinin de yatırımcı olarak katıldığı turda önemli bir fona ulaşan şirket, yeni sektörlere de açılmayı planlıyor.

AlbionVC liderliğinde gerçekleştirilen yatırım turuna Solidatus’un her iki büyük müşterisi HSBC Ventures ve Citi de katıldı. Bankacılık ve finans sektörünün iki dev isminin yatırım gerçekleştirdiği Solidatus, yeni yatırımla birlikte sektörel genişlemesinin yanı sıra ABD, Avrupa ve Asya’daki büyümesini de hızlandırarak küresel güçlü bir oyuncu olmak istiyor.

Solidatus şirketlerin verilerden para kazanmasını sağlıyor

İçinde bulunduğumuz dünyada verinin çok kıymetli olmasıyla birlikte verilerimizi birçok kurum ile paylaşıyoruz. Bu kurumlar, verileri ellerinde barındırsalar da sadece ihtiyaç duydukları çeşitli verileri kullanabiliyor ve verinin büyük bir kısmını anlamlandıramıyor. Solidatus ise bu verileri kategorize ederek yönetiyor ve her bir veri grubunu modelleyerek kurumlar tarafından daha anlaşılabilir olmasını sağlıyor.

Solidatus tarafından yönetilen ve modellenen verilerle birlikte kurumlar, bu verileri çeşitli amaçlarla değerlendirerek veriler üzerinden gelir elde edebiliyor. Solidatus’un en çok çalıştığı sektörler şu anda finans, ilaç ve perakende sektörleri olarak biliniyor.

Softtech’in her yıl hazırladığı Teknoloji Raporu’nun 2021 yılı versiyonu yayımlandı

Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Softtech‘in her yıl alanında uzman isimlerin öngörüleriyle hazırladığı 2021 Teknoloji Raporu yayımlandı.

Dünyaya yön veren gelecek teknolojilerin yer aldığı bu seneki raporda; Pandemi iş hayatının, finansın ve sektörlerin dijitalleşmesi, dijital göçebe, insan, teknoloji ve girişimcilik ekseninde kurumların dönüşümü konuları ele alınıyor. Teknoloji Radarı ile 2080 yılına kadar tahminleme gerçekleştiren raporun en dikkat çekici konularından biri yapay zeka ile metin üretebilen GPT-3 teknolojisinin, Artırılmış Gerçeklik başlığı ile yazdığı makale oluyor.

Gelecek yıllarda yükselişte olması beklenen teknoloji trendlerini değerlendirmek üzere “Teknolojilerin Geleceği”, “Finansal Teknolojiler”, “Sektörler, Dijitalleşme ve İnsan”, “Girişimcilik ve Ekosistem”den oluşan dört ana başlıkta Softtech tarafından hazırlanan “2021 Teknoloji Raporu” yayımlandı. Raporda yer alan teknoloji radarına göre Mobil Cihaz Dönemi olarak adlandırılan 2020 ila 2023 yılları arasında; 5G, uç yapay zeka, sesli asistan, sanal çalışma alanları, uzaktan çalışma, izleme teknolojileri, anında nokta atışı teslimat, sürdürülebilirlik ve çevre konuları öne çıkarken 2023-2028 yılları arasında ise yapay zeka iş arkadaşları, dijital göçebeler ve otonom araçlar gündeme geliyor. 2028 ila 2036 yıllarında akıllı şehirler, dijital iş hayatı, kuantum yapay zeka ve temel gelir radara girerken 2036 ila 2080 yıllarında; yapay şirket, insansı yapay zeka, dijital gerçeklik, artırılmış insan ve insan ömrü konuları karşımıza çıkıyor.

“İnsanların ve sektörlerin de kendini bu değişime şimdiden hazırlaması gerekiyor”

Rapora dair değerlendirmede bulunan Softtech Genel Müdürü M. Murat Ertem, “Teknoloji merkezinde geleceğe ışık tutmayı amaçladığımız Teknoloji Raporu, her yıl yayımlanması beklenen nitelikli bir kaynağa dönüştü. Dünya, Dijital Dönem’e hızla koşarken alanında uzman konuk yazarlarımız ile farklı uzmanlıkları ve bakış açılarını derleyerek bilgiyi paylaşıyor, teknolojiyi herkes için anlaşılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Gelecekte uçan arabalardan yapay zekalı iş arkadaşlarına, hayatımızı derinden etkileyecek bağlantı teknolojilerine kadar birçok teknoloji bizi bekliyor. İnsanların ve sektörlerin de kendini bu değişime şimdiden hazırlaması gerekiyor. Bugün yapay zeka ile metin üretebilen GPT-3 teknolojisinin yazdığı bir makale de raporumuzda yer alıyor. Bu ileri teknolojinin insanlara faydasının ne yönde olacağını anlatıyor, bu teknolojilere bireysel ve kitlesel anlamda hazırlanmamız gerektiğini vurguluyoruz. Gelecek teknolojiyle şekillenecek ve biz insanların bu değişimde yer almasını istiyoruz” dedi.

Raporda GPT-3 de makale yazdı

2021 Teknoloji Raporu’nun en yenilikçi içeriğini, gelişmiş dil işleme kabiliyetiyle hayatımıza giren yapay zekanın günümüz uç noktası GPT-3 yazıyor. 2020 Mayıs ayında San Francisco merkezli OpenAl firmasının tanıttığı yapay zeka ile metin üretebilen GPT-3 teknolojisinin yazdığı Artırılmış Gerçeklik makalesi okuyuculara, yapay zekanın gidebileceği noktayla ilgili fikir veriyor. GPT-3, hem oluşturduğu karşılıklı konuşmalarla hem de başarılı yazılarla daha önce mümkün olmayan birçok senaryonun hayata geçmesine imkân tanıyor. Bu teknolojiyi tanıtarak, kullanım alanı bulmak için inisiyatif başlatan Softtech, kendi bünyesinde Şubat ayında OPEN AI işbirliği ile başarılı bir GPT-3 Hackathon’u gerçekleştirdi. Softtech yazılım geliştiricilerinin üreteceği senaryolar ile yine Türkiye’de yenilikçi teknolojilerin öncüsü olmayı hedefliyor.

Robotlar işimizi elimizden almıyor

Gelecekte sanıldığının aksine robotlar ve otomasyon işlerimizi elimizden almıyor, istihdamı azaltmıyor aksine artırıyor. 2020 başında ortaya çıkan Covid-19 pandemisiyle beraber kurumların dijitalleşme ve otomasyon trendinin hızlandığı raporda yer alıyor.

2025 yılında iş dünyasında çalışan insan ve robot sayısının eşitlenmesi bekleniyor. Robotların iş dünyasında artan kullanımıyla birlikte 2025 yılına kadar 26 büyük ekonomide toplam 85 milyon iş ortadan kalkarken 97 milyon yeni iş ortaya çıkaracağı öngörülürken, toplam istihdamın yüzde 50’sinin evden çalışır hale geleceği düşünülüyor.

Kuantum bilgisayarların gelecek yıllarda hayatımıza girmesiyle birlikte, bugün çözülmesi yüz yıllar alan problemlerin, problem olmaktan çıkacağı da rapordaki bir diğer başlık olarak yer alıyor. Kişisel bilgisayarların ilk dönemlerinde yaşanılan yaygınlaşma ile ilgili çekincelerin benzerlerini yaşayan Kuantum Bilgisayarlar, bu aşamaların ardından kişisel bilgisayarların yerini almak yerine yanına konumlanacak yeni bir değer olacak. Kuantum Bilgisayarların yaşadığı yolculuk ve gelecek öngörüleri Amerika, Çin, Türkiye, Avrupa ve Avustralya ekseninden de raporda yer alıyor.

Yeni Neslin Çalışma Şekli: Dijital Göçebelik

Pandemiyle birlikte hayatımıza giren birçok yeni terimin yanına dijital göçebelik de ekleniyor. Dünyanın neresinde olursa olsun başka şehirdeki işine online kanallarla, seyahat ederek, uzaktan devam etmek olarak tanımlayabileceğimiz terim, yeni neslin ve geleceğin çalışma modeli olacak. Birçok ulusal ve uluslararası şirketin de dijital göçebelik çalışma şekline yönelik hazırlıklar yaptığını vurgulayan rapora göre; Z kuşağının yüzde 19’u, Y kuşağının yüzde 42’si, X kuşağının ise yüzde 22’si dijital göçebeler arasında yer alıyor. Türkiye’nin de pandemi döneminde yüzde 70’e çıkan evden çalışma oranı, dijital göçebeliğin ülkemizde de yaygınlaşacağını destekliyor.

Şehir içi ulaşımda uçan otomobil devri başlıyor

Rapor ayrıca şehir içi ulaşımda uçan otomobiller döneminin yakın gelecekte daha fazla yaygınlaşacağını rakamlarla ortaya koyuyor. Dünyada, 300’den fazla girişim elektrikli uçan otomobil üzerinde çalışıyor ve bunların yüzde 30’u önümüzdeki 5 yıl içerisinde ticari olarak hava taksi hizmetine başlamayı hedefliyor.

2025 yılından sonra, 5G hava ve su gibi olacak

Hayata geçmesi ile ilgili çalışmalar devam eden 5G teknolojisinin, hayatımızı değiştirecek bir teknoloji olması da raporun beklentileri arasında. Önceki nesillerden farklı olarak 5G, diğer sektörlerde de kullanılacak bir telekomünikasyon standardı değil; tarım, sağlık, otomotiv, enerji, eğitim, eğlence, finans başta olmak üzere bütün sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirilmiş bir endüstri standardı olacak. Yaygın olarak kullanılacağı 2025 yılından sonra su, elektrik ve hatta hava gibi yokluğu düşünülemeyecek.

Girişimcilik kurumlar için de ana yaklaşım olacak

Rapor, teknolojiyi birden fazla boyutta incelerken girişimciliği ana odak merkezi olarak adresliyor. Yurt içi ve yurt dışı ekosistemlerdeki girişimlerin odakları ve girişimlere akan sermayenin yönünün, hem teknolojilerin hem de iş modellerinin belirlenmesinde önemli bir yere sahip olduğunun altı çiziliyor. Kurumların girişimlerle iş birliği yapmak, kuluçka ve hızlandırma programları ile desteklemek, yatırım yapmak, satın almak ve iç girişimler oluşturma konusundaki çalışma ve arzularının kaçınılmaz şekilde arttığına dikkat çekiliyor. Bunun en önemli nedenlerinden birisi de girişimlerin yakaladığı büyümeler ve sonucunda oluşan finansal değerlemelerin ülke ekonomilerini etkileyecek seviyelere ulaşması olarak görülüyor.

Teknoloji Radarı’na İş Hayatı, Yapay Yaşam, Dijital Yaşam ve Fiziksel Yaşam takıldı
Softtech’in Amerika, Çin ve Almanya ofislerinin ilgili ekosistemlerde ilişkide olduğu uzmanların da yazıları ile yer aldığı raporun, Teknoloji Radarı’nda; İş Hayatı, Yapay Yaşam, Dijital Yaşam ve Fiziksel Yaşam olmak üzere dört boyutta teknoloji trendlerinin, 2080 yılına uzanan tahminlemeleri de bulunuyor. Aracısızlaştırma, Bankacılık, Fintech/Techfin ve Kurumlar boyutlarında 10 yıllara uzanacak şekilde, teknoloji trendlerinin ne zaman radara gireceği vurgulanıyor.