Ana Sayfa Blog Sayfa 590

Turkcell Superonline’ın genel müdürü Emre Erdem oldu

Turkcell’in dünya ile aynı anda fiber internet çağını başlattığı şirketi Turkcell Superonline’ın genel müdürlüğüne Emre Erdem atandı. Erdem bu kapsamda, bireysel ve kurumsal müşterilerin sabit ses ve internet çözümlerinin yanı sıra uluslararası operatör iş birliklerinin yönetiminden de sorumlu olacak.

Telekomünikasyon alanında yaklaşık 20 senelik deneyimi bulunan Erdem, 2007 yılından beri Turkcell Grup bünyesinde çeşitli görevlerde bulundu. Yüksek kalite ve hızda internet sağlayarak bireylerin yanı sıra kurumların da dijitalleşmesine katkı sağlayan Turkcell Superonline, Türkiye’nin bölgesel bir veri iletişim üssü olması için gerçekleştirmesi gereken altyapı atılımlarına da öncülük etmeye devam edecek.

Emre Erdem kimdir?

İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümü mezunu olan Emre Erdem, Turkcell Superonline Genel Müdürü olarak atanmadan önce Uluslararası ve Toptan Satış Direktörü olarak Turkcell Grubu’nun ulusal ve uluslararası operatörler ile gerçekleştirdiği ses, data, uluslararası dolaşım ve dijital iş birlikteliklerinin ticari operasyonları ve müşteri yönetiminden sorumluydu. Turkcell ailesine 2007 yılında katılan Erdem, grubun çeşitli şirketlerinde müdürlük ve direktörlük pozisyonlarında yer aldı. Profesyonel iş hayatına 2000 yılında Arthur Andersen’da finansal denetimci olarak başlayan ve 2004 yılına kadar Ernst&Young’da çalışan Erdem, Borusan Telekom’da üstlendiği yöneticilik göreviyle telekomünikasyon sektörüne geçiş yaptı.

Lumnion, InsureTech Hub Munich’in NXT programına dahil olan ilk yerli girişim oldu

Sizlere geçtiğimiz hafta içerisinde Sabancı Ventures ve StartersHub’dan 4.5 milyon TL üzerinde yatırım aldığını duyurduğumuz Lumnion, Avrupa’nın en iyi sigorta teknolojileri programlarından InsureTech Hub Munich‘in NXT Programına dahil olarak burada yer alan 25 sigorta şirketi ve Avrupalı yatırımcılara çözümlerini sunarak Almanya pazarına giriş yapıyor.

DIA Community tarafından 2021 yılında izlenmesi gereken 100 sigorta teknolojisi şirketi arasında gösterilen, İTÜ Çekirdek 2020 Insuretech ve Top 20 girişimlerinden olan sigorta teknolojileri şirketi Lumnion, sigorta sektörüne yönelik yapay zekâ ve makine öğrenmesi tabanlı risk fiyatlama platformları geliştiriyor.

Yurt içinde ve yurt dışında sektörün önde gelen birçok şirketiyle çalışan Lumnion’un yarattığı modüler platform, sigorta şirketlerinin risk modellemesini bütün kabul edilmiş makine öğrenmesi algoritmalarını da kullanarak yapabilmesine, portföyleri üzerinde aldıkları ticari kararları optimize etmek için simülasyonlar yapmasına ve günlük saha fiyatlamasını yönetmesine olanak sağlıyor. Bunun yanı sıra, platformun davranışsal optimizasyon özelliği sayesinde fiyatlamayı müşteri bazında kişiselleştirmek de mümkün oluyor.

Lumnion tarafından geliştirilen özel metotla kara kutu olarak tanımlanan birçok makine öğrenmesi algoritmasının sonuçları anlaşılır ve şeffaf hale getirilerek sigorta fiyatlamasında kullanılabiliyor.

Sabancı Ventures ve StartersHub’dan aldığı yatırım sonrasında yurt dışı operasyonlarının gelişimini hızlandırmayı planlayan Lumnion, Almanya’nın ardından Avusturya ve İsviçre pazarına da girerek tüm Avrupa pazarında etkin konuma gelmeyi hedefliyor.

Mobil oyun geliştiricisi ve yayıncısı CrazyLabs, 4 milyar indirilmeyi geçti

Şirket portföyüne sadece geçen yıl içerisinde 1 milyardan fazla indirme ekledi. Kasım 2020’de de genel toplamda 3.5 milyar indirilmeyi devirmişti.

CrazyLabs’in 3.5 milyar indirilen portfolyosundan dikkat çeken yapımlar arasında sırasıyla 90 ve 80 milyon indirilme sayılarına ulaşan Tie Dye ve ASMR Slicing yer alıyor. Aynı zamanda Arcylic Nails 60 milyon indirilme alırken, CrazyLabs’in yeni yapımı Phone Case DIY şimdiden 60 milyon indirilmeyi geçti.

Phone Case DIY’ın yayınlanma hikayesi şubat ayında Pocket Gamer’da paylaşılmıştı. İndirmelerdeki bu kilometre taşı, CrazyLabs’in, Polonya’da açacağı beşinci hyper-casual hızlandırıcı merkezi CrazyHubs Varşova’nın duyurulması ve CrazyHubs İstanbul açılışının da yaklaştığı bu anlamlı dönemde geldi.

Hyper-casual hızlandırma merkezi olan CrazyHubs, ilk olarak Hindistan’ın Mumbai şehrinde karşımıza çıktı.

CrazyLabs 2021’in sonuna kadar 8 ila 10 hub’ı dünyaya açmayı planlıyor. Firmanın, şu an Hindistan, Türkiye, İsrail, Sırbistan ve Polonya’da hyper-casual programları bulunuyor.
Crazyhub İstanbul’un ilk dönem kayıtları 12 Nisan’da kapanacak ve program mayıs ayının başında başlayacak. Geliştiriciler program başladıktan sonra da ilk dönemin ardından başlayacak olan ikinci dönem için başvuru yapabilecekler.

CrazyLabs’in CEO ve kurucusu Sagi Schliesser. “Dünyanın birçok bölgesinden 350 partnerimiz ve oyun stüdyolarımız var. CrazyHubs’ın hyper-casual eğitim program ve geliştiriciler ve oyun stüdyoları için boot cap’leri ile bu sayıyı önemli ölçüde artırmayı hedefliyoruz.” dedi.

Brisa’dan girişimler için gelişim ve mentorluk programı: Startup Pitch Perfect

Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini geliştirmek ve yeni iş alanlarında girişimcilere fırsat tanımak amacıyla hareket eden Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, girişimcilere yönelik programlarına bir yenisini ekledi.

Brisa’nın Startup Pitch Perfect adını verdiği ve Viveka İnkübasyon Merkezi ile Brisa Akademi iş birliğiyle hayata geçirdiği bu gelişim ve mentorluk programı kapsamında 11 Brisalı mentor 11 Girişimci ile buluştu.

Startup Pitch Perfect

Müşteri görüşmeleri ve iletişim stratejileri konusunda kendini geliştirmek isteyen startuplara yönelik tasarlanan Startup Pitch Perfect programı kapsamında girişimcilere 50 saatin üstünde mentorluk seansı ile Brisa Akademi desteğiyle; Hikâye Anlatıcılığı, Müşteri Memnuniyeti, İkna ve Pazarlık Becerileri üzerine online eğitimler verdi. Kasım 2020’de başlayıp Şubat 2021’de sona eren program boyunca girişimciler daha önce başarıya ulaşmış girişimcilerin deneyimlerini dinleme ve “Startup iş birliklerinde karşılıklı hukuki koruma” konusundaki webinara katılma fırsatı da buldular.

Programın final gününde, girişimciler Brisa çalışanlarına sunum yaptı. Sunumları bir girişimci gözüyle dinleyen Brisalılar, yatırıma değer gördükleri projelere oy verdi. En çok sanal yatırımı alan proje Patika Robotics olurken, izleyicilerin kalbini kazanan girişim ise Xena Vision oldu.

Brisa CIO’su Tekin Gülşen, Brisa’nın startuplara bakışı ve Startup Pitch Perfect Programı ile ilgili şunları söyledi: “Brisa olarak startup dostu bir firmayız. Startup iş birlikleri ile hem yeni girişimcilere fırsat vererek Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkıda bulunuyoruz hem de bunu bize farklı bakış açıları ve yetkinlikler getiren bir fırsat olarak görüyoruz. Startup taramaları ve Yolculuğun Öncüleri açık çağrı platformumuzla gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla her sene 150 yeni girişimciyi iş birimlerimizle tanıştırıyoruz. Startup Pitch Perfect Programı da bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Viveka İnkübasyon Merkezi ile başlattığımız program ile Brisa Akademi eğitim yetkinliğimizi ve İnovasyon ekiplerimizin startup’larla yaptıkları iş birliklerinden edindikleri deneyimi ekosistemdeki girişimcilere aktarmayı hedefledik. İç yetkinliklerimizi girişimcilere aktararak aslında sektörde mevcut bilgi birikiminin devridaimini de sağlıyoruz. Bu programı ayrıca Brisa ekiplerimizin mentorluk ve iş birliği yetkinliklerini geliştirdiği için de önemli buluyoruz. Girişimcilerle iş birliklerimiz devam edecek.”

İki yerli girişim Bizero Robotics ve Nanosilver, dezenfeksiyon robotu üretimi için iş birliği yaptı

Teknopark İstanbul girişimlerinden Nanosilver ve Bizero Robotics ile hijyen ve dezenfeksiyon robotu üretimi için iş birliği yaptı.

Bizero’nun Pika yarı-otonom teslimat robotu üzerinden geliştirilen dezenfeksiyon robotu Pika-Hygo, belirlenen rotalarda halka açık alanların ve paylaşımlı araçların dezenfeksiyonu için tasarlandı.

Pika’nın kargo alanına yerleştirilen Nanosilver’ın yerli imkanlarla ürettiği “Nano-Gümüş” bazlı Hygo dezenfeksiyon sıvısı, robotun üzerinde bulunan Yiber’in bu proje için geliştirdiği nozullar yardımıyla çift taraflı olarak dezenfeksiyon yapabiliyor. Dezenfeksiyon akabinde ortamdaki virüsler yok edildiği gibi 15 gün boyunca da bulaş riskine karşı tekrar dezenfeksiyona gerek kalmadan koruma sağlıyor.

AR&GE çalışmalarını Teknopark İstanbul laboratuvarlarında yapan Nanosilver, bilgi ve teknoloji transferini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde geliştirilen çalışmalardan alıyor. Ayrıca Cube Incubation girişimlerinden olan Nanosilver, Nano-Gümüş üretimi yapan Türkiye’deki ilk ve tek şirket olma özelliğini taşıyor.

Pilot bölge uygulamaları geçtiğimiz haftalarda İzmir’de Bizero’nun üye işyeri Bisikoop bisiklet istasyonlarında ve Bostanlı-Karşıyaka sokaklarında gerçekleştirilen Pika-Hygo dezenfeksiyon robotu otopilot ve rota kayıt özelliğine sahip. Hem iç mekan, hem de dış mekanda servis verebilirken her türlü yol koşuluna adapte olabiliyor.

Pika-Hygo otonom hijyen robotu için iç mekan kullanımında hotel ve havaalanlarıyla, dış mekan dezenfeksiyonu için de paylaşım scooter operatörleri ve belediyeler ile görüşmelere başlayan Nanosilver, Bizero ile birlikte satış ve kiralama gibi opsiyonel gelir modellerini de kurum ve kuruluşlara sunuyor.

Mikro Yazılım’dan ürün ve hizmetleriyle ilgili yeni arama motoru: Buluo

Mikro Yazılım 30 yıllık bilgi havuzunu Buluo ile kullanıcılarına açtı. Mikro Yazılım’ın ürün ve hizmetleriyle ilgili merak edilen her türlü soru ve cevabının yer aldığı arama motoru Buluo’ya 7/24 ücretsiz erişilebilecek. Ayrıca kullanıcılar Buluo aracılığıyla Mikro Yazılım ile olan tüm destek süreçlerini monitör edip, yönetebilecek, Mikro Yazılım’ın ürün geliştirme süreçlerinde aktif rol alabilecekler.

Sorulara 7/24 yanıt bulunabilecek

Mikro Yazılım müşterilerinin ve iş ortaklarının, herhangi bir ücret ödemeden kullanabildikleri Buluo’da, Mikro Yazılım ürün ve hizmetlerine ilişkin her türlü bilgiye saniyeler içerisinde, 7/24 ulaşılabilecek. Kullanıcılar sorularına cevap bularak hızlı ve kolay şekilde çözüm elde edebilecekler. Ayrıca Buluo’dan blog içeriklerine, sürüm yeniliklerine ve ürün eğitim içeriklerine ve videolarına da erişilebilecekler.

30 yıllık birikimin ürünü

Müşteri Takıntılı bir şirket olarak Türkiye’nin her noktasında müşterilerine kesintisiz destek vermeye devam ettiklerini vurgulayan Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomuş, “Buluo ile Mikro Yazılım’ın 30 yıllık bilgi havuzunu müşterilerimize açtık. 2015 yılından bugüne müşterilerimizle yaptığımız tüm destek görüşmelerinde oluşan vakaları kayıt altına alıyorduk. Böylelikle elimizde 10 bini aşkın vaka ve çözümlerimizi içeren bir kütüphanemiz oluştu. Buradaki veriyi ‘Buluo’ adını verdiğimiz arama motorunu geliştirmekte kullandık ve 2021 yılının başında kullanıma açtık. Buluo, akıllı ve öğrenen altyapısıyla, her geçen gün müşterilerimize daha kaliteli, self servis bir hizmet vaat ediyor” dedi.

“Müşterilerimiz ürünlerimize yön veriyorlar”

Buluo’yu Mikro Yazılım müşterileri ve iş ortaklarının, herhangi bir ücret ödemeden kullanabildiklerinin altını çizen Tomuş: “Müşterilerimiz, Buluo ile Mikro Yazılım ürün ve servislerine ilişkin her türlü bilgiye saniyeler içerisinde, 7/24, self servis ulaşabiliyorlar. Mikro Yazılım servislerinin son versiyonunu kullanan müşterilerimiz ise Buluo’ya giriş yapıp, gelişmiş fonksiyonlardan yararlanırken bizimle olan bütün destek geçmişlerini, aktif vakalarının durumunu (bizimle iletişim kurdukları kanal fark etmeksizin) takip edebilir hale geliyorlar. Müşteri Takıntılı bir şirket olarak tüm iş süreçlerimizin merkezine müşterilerimizi yerleştiriyor, abonemizi mutlu etmeyi hedefliyor, bunun için sürekli deneyimin iyileştirmelerine odaklanıyor, ürünlerimizi müşterilerimizle birlikte geliştiriyoruz. Buluo’da bu vizyonun en önemli aracı. Müşterilerimiz Buluo aracılığıyla ürün geliştirme süreçlerimize entegre oluyor, ürünlerimize yön veriyorlar. 2021 yılı bizim için ‘Müşteri Deneyimi İyileştirme Yılı’ olacak. ‘Müşteri Takıntılı’ bir yazılım servis sağlayıcı olarak yarışımızı, daha kaliteli hizmet, daha iyi müşteri deneyimi, uzun süreli abonelik ilişkisi üzerine kuruyoruz. Bu hedefimizin doğrultusunda çalışmalarımıza devam ederek hizmetlerimize yenilerini eklemeye devam edeceğiz.” dedi.

Web uygulamalarını önden test etmenizi sağlayan yerli girişim PreFlight, 1.2 milyon dolar yatırım aldı

Web uygulamalarını canlıya almadan önce kolay bir şekilde ve önden test etmenizi sağlayan platform PreFlight, 5 milyon dolar değerleme üzerinden 1.2 milyon dolar yatırım aldığını, bizimle iletişime geçerek duyurdu.

Mustafa Bayramoğlu tarafından kurulan yerli girişim PreFlight, ayrıca Y Combinator hızlandırma programı kapsamında da 150 bin dolar ek nakit destek aldı. Yatırımla birlikte toplam 1.35 milyon dolar elde etti.

Bu yatırım turuna; M25, HPVP, OCA ve Grand Ventures katıldı.

Chicago’da başlayan bir hikaye: PreFlight

Mustafa Bayramoğlu

Çalışmalarına ABD’nin Chicago eyaletinde başlayan Bayramoğlu “QA mühendislerin ilk olarak bir sistemi otomatikleştirmesi çok uzun zaman alıyor. Biz bu süreci 1 saate kadar düşürdük. Sistemimizi herkesin testi çok kolay bir şekilde oluşturabilmesi icin oluşturduk. Manual QA mühendisler genelde hemen test olayına başlayabiliyorlar fakat onların test etmesi genelde 3-4 saat sürebiliyor. Sadece zaman değil, ayrıca bu pahalı bir süreç.

QA Automation mühendisler ise bu işlemi kodlayarak (selenium, cypress, puppeteer) yapabiliyorlar fakat bu işlem genelde 2-3 ay sürebiliyor. Biz de bu süreçleri 1 saat gibi kısa bir zamana indirdik.” dedi.

Ürünün değer önerisiyle ilgili Bayramoğlu: “Rakip firmalarımız genelde Selenium, puppeteer kullanıyorlar. Bizim farkımız fare ve klavyeyi işletim sisteminde kullanarak tamamen bir kullanıcının hareketlerini mimik etmek. Selenium gibi framework’ler genel de fare tıklamasını tarayıcı içerisinde olmuş gibi varsayarak yaparlar. Bu yöntemin sıkıntısı genel olarak kullanıcı gibi değil de bir robot gibi davranıldığı için bazı özelliklerin çalışmaması gözden kaçırılabilir. PreFlight ile bu sorunu da çözüyoruz. Hedefimiz bir web uygulamasını bir kullanıcı gibi yani klavye ve fare kullanarak ile adapte olabilecek şekilde test etmek.” dedi.

PreFlight nasıl kullanılıyor?

Chrome eklentisi ile testlerinizi kaydettikten sonra, otomatik olarak testlerinizi Chrome, Firefox, Internet Explorer ve Edge gibi tarayıcılarda çalıştırabiliyorsunuz.

Girişimlere fırsat: PepsiCo’nun, Türkiye’deki 6 fabrikasına Sıfır Atık sertifikası verildi

Öncelikle bize gelen bu bülteni girişimcileri nasıl ilgilendirir diye düşünürken, başlıkta da ilginizi çekecek bir giriş yaparak “girişimlere fırsat” söylemiyle farklı bir şekilde yayınladık. Biliyorsunuz, Sıfır Atık günümüzün en önemli konularından biri ve bu odakta ürün/hizmet geliştiren girişimler var. Siz de bu girişimlerden biriyseniz, PepsiCo Türkiye yönetimi ile iş birliği yapabilirsiniz.

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri olan PepsiCo, daha güçlü ve sürdürülebilir bir yiyecek sistemi kurma amacıyla Türkiye’de uzun yıllardır sürdürdüğü sıfır atık ile üretim prensibini belgelendirdi. Uzun bir süredir sıfır atık temelinde üretimlerini gerçekleştiren PepsiCo Türkiye, 6 üretim tesisinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Sıfır Atık Belgesi ile sertifikalandırıldı. Sıfır karbon hedefine ulaşma yolculuğunda güçlü bir çevresel bilinçle pek çok yenilikçi yaklaşımı hayata geçiren PepsiCo Türkiye içecek alanında İzmir, Çorlu ve Adana’da, yiyecek alanında ise Kocaeli, Mersin ve Manisa olmak üzere 6 fabrikasında ortaya çıkan atıklardan ek değer oluşturarak döngüsel ekonomiye de katkı sağlıyor.

Kimyasal kullanımında yüzde 40 düşüş

PepsiCo Türkiye Kocaeli (Suadiye) ve Mersin (Tarsus) fabrikalarında hayata geçirilen biyogaz tesislerinde, patates kabukları, mısır, nişasta ve sebze yağı atıklarının toplanmasıyla fabrikalarda kullanılan enerjinin üretimi gerçekleştiriliyor. Sonrasında ise teknolojinin de yardımıyla kalan atıklar, patates üreticilerinin bir sonraki ekin döneminde üretimlerinde kullanılmak üzere PepsiCo Türkiye’nin, ‘Naturalis’ adını verdiği özel bir gübreye dönüştürülüyor. Globale de örnek teşkil eden bu projeyle, CO2 emisyonları yüzde 11,5 azaltılırken gübre üretimindeki kimyasal kullanımını yüzde 40 azaltan ve toprak üzerindeki negatif etkiyi en aza indiren tarladan fabrikaya döngüsel bir ekonomi modeli oluşturuluyor. Ayrıca, söz konusu fabrikalarda biyogaz üretim ve saflaştırma tesisi ile biyogazı saflaştırarak üretim hatlarında doğalgaz yerine de biyogaz kullanılması planlanıyor.

2025 yılına kadar ambalajların %100’ü dönüştürülebilir ve çözünebilir malzemeden oluşması amaçlanıyor

PepsiCo 2025 yılına kadar ambalajların tamamının dönüştürülebilir, biyolojik ve bakteriyel olarak çözünebilen malzemelerden oluşmasını amaçlıyor. Bu hedefe %90 oranında ulaşmış durumda olan PepsiCo 2025 yılına kadar, hiçbir plastik ve ambalajın atık olmaması hedefi doğrultusunda; kullandığı geri dönüştürülmemiş plastik oranını %35 azaltıyor. Türkiye operasyonunda, bu sene itibarı ile gazlı içeceklerde %50 geri dönüştürülmüş PET kullanımına geçen PepsiCo, tüm plastik ambalaj kullanımında %25 geri dönüştürülmüş plastik kullanımına erişerek, plastik atıkların azaltımı için yaptığı çalışmaları aralıksız olarak sürdürüyor.

Tüm fabrikalarında %100 yenilenebilir elektrikle üretim

PepsiCo olarak “En Başından Sürdürülebilir” programımızla, çevre etkisi, karbon ve su ayak izini, bir ürünün ambalajının geri dönüştürülebilir olup olmadığını en başından itibaren değerlendiriyor ve ona göre bir aksiyon alıyoruz. Bu anlayışla PepsiCo Türkiye olarak karbon salınımını azaltmak için doğrudan operasyonlarımızdaki yenilenebilir enerji kullanımını artırmaya devam ediyoruz. Fabrikalarımızda yenilenebilir enerji kullanımını her geçen gün daha da artırıyoruz. Bugün, Suadiye ve Tarsus’ta yer alan yiyecek fabrikalarımızda, elektrik tüketimimizin %50’lere varan bölümünü organik atıklarımızdan elde ettiğimiz biyogaz ve solar enerjiden elde ediyoruz. Manisa ve Adana tesislerimizde güneş enerjisi yatırımlarımızın ilk aşamasını tamamladık. 2021 yılı itibariyle tüm fabrikalarımızda elektrik ihtiyaçlarımızı “yenilenebilir enerji” sertifikasyonu olan kaynaklardan kullanıyoruz.

Kadir Köymen ile Başka Bir Şey’in dönüşü, girişimler için yeni Karbon Ofis, motivasyon ve dahası

Edelkrone kurucusu Kadir Köymen, 1 yıl aradan sonra YouTube kanalımıza yeniden konuk oldu. Öncelikle Başka Bir Şey kanalının geri geleceğini dile getirdi. Girişimler için Ankara’da Karbon Ofis isimli yeni bir alan açıyor. Birbirinden değerli konulara değindiğimiz bu videoyu izlerken umarım keyif alırsınız.

Clubhouse’tan 1.3 milyon kullanıcının verilerinin çalınıp ücretsiz olarak yayınlandığı iddia ediliyor

Bilinenlere baktığımızda Facebook, LinkedIn ve Yemeksepeti‘nin kullanıcı verilerinin yakın zamanda hackerlar tarafından ele geçirildiğini duyduk. Şimdi bu şirketler arasında Clubhouse‘un da eklendiği önemli bir paylaşım ile tespit edildiği iddia ediliyor.

Dünyada 1 yıldır, Türkiye’de ise yaklaşık 4-5 aydır yoğun bir şekilde kullanılan ses odaklı sosyal ağ Clubhouse’un popüler bir hacker forumunun ücretsiz olarak yayınladığı SQL veritabanına göre 1.3 milyon kullanıcısının; kullanıcı kimliği, ad soyad, fotoğraf url’si, twitter ve Instagram kullanıcı adı, takipçi sayısı, hesap oluşturma tarihi vb. bilgileri çaldırdığı ortaya çıktı.

En tehlikelisi de bu bilgiler RaidForum isimli forumda yayınlanmış. Şirket bu hırsızlığı yalanlasa da, olayı kanıtlar derecesinde bir durum var.

Eposta ve cep telefonu bilgilerimiz nerede?

Akıllarda kalan soru işaretlerinden biri, hackerlar’ın yayınladığı bilgileri göz önünde bulundurduğumuzda, bir tehlike görünmüyor olabilir. Ancak hackerlar’ın Clubhouse veritabanına girdiğini düşünürsek önemli olan iki bilgi; cep telefonumuz ve eposta adresimizin, o kişilerin ellerinde olduğunu tahmin ediyoruz.

Çünkü biliyorsunuz, Clubhouse’a telefonlara gelen davet üzerinden cep telefonumuz ile kayıt olabilir ve giriş yapabiliyoruz.

Kredi kartı bilgileri olsa deriz ki, zaten Mastercard gibi alt yapılarda saklanıyor. Ancak eposta ve telefonun, çok farklı bir veritabanında olması, olsa bile çalınmamış olması çok zor.

Bu bilgiler çalınmış olsa onlar da yayınlanır diyebilirsiniz ancak, bu önemli iki bilginin öyle ücretsiz olarak sunulması da beklenemez. İki kritik bilginin para karşılığında daha farklı yerlerde satılabileceği, kaçınılmaz bir gerçektir.

İstenmeyen aramalar, spam mailleri bize de gelmeye devam ediyor. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, özel bilgilerimiz İnternet üzerinde bir yerlerde zaten geziyor.

Clubhouse’tan açıklama

“Bu yanıltıcı ve yanlıştır. Clubhouse ihlal edilmedi veya saldırıya uğramadı. Başvurulan veriler, uygulamamızdan herkesin uygulama veya API’miz aracılığıyla erişebileceği tüm herkese açık profil bilgileridir.” denildi.