Ana Sayfa Blog Sayfa 581

Brisa’dan girişimler için gelişim ve mentorluk programı: Startup Pitch Perfect

Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini geliştirmek ve yeni iş alanlarında girişimcilere fırsat tanımak amacıyla hareket eden Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, girişimcilere yönelik programlarına bir yenisini ekledi.

Brisa’nın Startup Pitch Perfect adını verdiği ve Viveka İnkübasyon Merkezi ile Brisa Akademi iş birliğiyle hayata geçirdiği bu gelişim ve mentorluk programı kapsamında 11 Brisalı mentor 11 Girişimci ile buluştu.

Startup Pitch Perfect

Müşteri görüşmeleri ve iletişim stratejileri konusunda kendini geliştirmek isteyen startuplara yönelik tasarlanan Startup Pitch Perfect programı kapsamında girişimcilere 50 saatin üstünde mentorluk seansı ile Brisa Akademi desteğiyle; Hikâye Anlatıcılığı, Müşteri Memnuniyeti, İkna ve Pazarlık Becerileri üzerine online eğitimler verdi. Kasım 2020’de başlayıp Şubat 2021’de sona eren program boyunca girişimciler daha önce başarıya ulaşmış girişimcilerin deneyimlerini dinleme ve “Startup iş birliklerinde karşılıklı hukuki koruma” konusundaki webinara katılma fırsatı da buldular.

Programın final gününde, girişimciler Brisa çalışanlarına sunum yaptı. Sunumları bir girişimci gözüyle dinleyen Brisalılar, yatırıma değer gördükleri projelere oy verdi. En çok sanal yatırımı alan proje Patika Robotics olurken, izleyicilerin kalbini kazanan girişim ise Xena Vision oldu.

Brisa CIO’su Tekin Gülşen, Brisa’nın startuplara bakışı ve Startup Pitch Perfect Programı ile ilgili şunları söyledi: “Brisa olarak startup dostu bir firmayız. Startup iş birlikleri ile hem yeni girişimcilere fırsat vererek Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkıda bulunuyoruz hem de bunu bize farklı bakış açıları ve yetkinlikler getiren bir fırsat olarak görüyoruz. Startup taramaları ve Yolculuğun Öncüleri açık çağrı platformumuzla gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla her sene 150 yeni girişimciyi iş birimlerimizle tanıştırıyoruz. Startup Pitch Perfect Programı da bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Viveka İnkübasyon Merkezi ile başlattığımız program ile Brisa Akademi eğitim yetkinliğimizi ve İnovasyon ekiplerimizin startup’larla yaptıkları iş birliklerinden edindikleri deneyimi ekosistemdeki girişimcilere aktarmayı hedefledik. İç yetkinliklerimizi girişimcilere aktararak aslında sektörde mevcut bilgi birikiminin devridaimini de sağlıyoruz. Bu programı ayrıca Brisa ekiplerimizin mentorluk ve iş birliği yetkinliklerini geliştirdiği için de önemli buluyoruz. Girişimcilerle iş birliklerimiz devam edecek.”

İki yerli girişim Bizero Robotics ve Nanosilver, dezenfeksiyon robotu üretimi için iş birliği yaptı

Teknopark İstanbul girişimlerinden Nanosilver ve Bizero Robotics ile hijyen ve dezenfeksiyon robotu üretimi için iş birliği yaptı.

Bizero’nun Pika yarı-otonom teslimat robotu üzerinden geliştirilen dezenfeksiyon robotu Pika-Hygo, belirlenen rotalarda halka açık alanların ve paylaşımlı araçların dezenfeksiyonu için tasarlandı.

Pika’nın kargo alanına yerleştirilen Nanosilver’ın yerli imkanlarla ürettiği “Nano-Gümüş” bazlı Hygo dezenfeksiyon sıvısı, robotun üzerinde bulunan Yiber’in bu proje için geliştirdiği nozullar yardımıyla çift taraflı olarak dezenfeksiyon yapabiliyor. Dezenfeksiyon akabinde ortamdaki virüsler yok edildiği gibi 15 gün boyunca da bulaş riskine karşı tekrar dezenfeksiyona gerek kalmadan koruma sağlıyor.

AR&GE çalışmalarını Teknopark İstanbul laboratuvarlarında yapan Nanosilver, bilgi ve teknoloji transferini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde geliştirilen çalışmalardan alıyor. Ayrıca Cube Incubation girişimlerinden olan Nanosilver, Nano-Gümüş üretimi yapan Türkiye’deki ilk ve tek şirket olma özelliğini taşıyor.

Pilot bölge uygulamaları geçtiğimiz haftalarda İzmir’de Bizero’nun üye işyeri Bisikoop bisiklet istasyonlarında ve Bostanlı-Karşıyaka sokaklarında gerçekleştirilen Pika-Hygo dezenfeksiyon robotu otopilot ve rota kayıt özelliğine sahip. Hem iç mekan, hem de dış mekanda servis verebilirken her türlü yol koşuluna adapte olabiliyor.

Pika-Hygo otonom hijyen robotu için iç mekan kullanımında hotel ve havaalanlarıyla, dış mekan dezenfeksiyonu için de paylaşım scooter operatörleri ve belediyeler ile görüşmelere başlayan Nanosilver, Bizero ile birlikte satış ve kiralama gibi opsiyonel gelir modellerini de kurum ve kuruluşlara sunuyor.

Mikro Yazılım’dan ürün ve hizmetleriyle ilgili yeni arama motoru: Buluo

Mikro Yazılım 30 yıllık bilgi havuzunu Buluo ile kullanıcılarına açtı. Mikro Yazılım’ın ürün ve hizmetleriyle ilgili merak edilen her türlü soru ve cevabının yer aldığı arama motoru Buluo’ya 7/24 ücretsiz erişilebilecek. Ayrıca kullanıcılar Buluo aracılığıyla Mikro Yazılım ile olan tüm destek süreçlerini monitör edip, yönetebilecek, Mikro Yazılım’ın ürün geliştirme süreçlerinde aktif rol alabilecekler.

Sorulara 7/24 yanıt bulunabilecek

Mikro Yazılım müşterilerinin ve iş ortaklarının, herhangi bir ücret ödemeden kullanabildikleri Buluo’da, Mikro Yazılım ürün ve hizmetlerine ilişkin her türlü bilgiye saniyeler içerisinde, 7/24 ulaşılabilecek. Kullanıcılar sorularına cevap bularak hızlı ve kolay şekilde çözüm elde edebilecekler. Ayrıca Buluo’dan blog içeriklerine, sürüm yeniliklerine ve ürün eğitim içeriklerine ve videolarına da erişilebilecekler.

30 yıllık birikimin ürünü

Müşteri Takıntılı bir şirket olarak Türkiye’nin her noktasında müşterilerine kesintisiz destek vermeye devam ettiklerini vurgulayan Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomuş, “Buluo ile Mikro Yazılım’ın 30 yıllık bilgi havuzunu müşterilerimize açtık. 2015 yılından bugüne müşterilerimizle yaptığımız tüm destek görüşmelerinde oluşan vakaları kayıt altına alıyorduk. Böylelikle elimizde 10 bini aşkın vaka ve çözümlerimizi içeren bir kütüphanemiz oluştu. Buradaki veriyi ‘Buluo’ adını verdiğimiz arama motorunu geliştirmekte kullandık ve 2021 yılının başında kullanıma açtık. Buluo, akıllı ve öğrenen altyapısıyla, her geçen gün müşterilerimize daha kaliteli, self servis bir hizmet vaat ediyor” dedi.

“Müşterilerimiz ürünlerimize yön veriyorlar”

Buluo’yu Mikro Yazılım müşterileri ve iş ortaklarının, herhangi bir ücret ödemeden kullanabildiklerinin altını çizen Tomuş: “Müşterilerimiz, Buluo ile Mikro Yazılım ürün ve servislerine ilişkin her türlü bilgiye saniyeler içerisinde, 7/24, self servis ulaşabiliyorlar. Mikro Yazılım servislerinin son versiyonunu kullanan müşterilerimiz ise Buluo’ya giriş yapıp, gelişmiş fonksiyonlardan yararlanırken bizimle olan bütün destek geçmişlerini, aktif vakalarının durumunu (bizimle iletişim kurdukları kanal fark etmeksizin) takip edebilir hale geliyorlar. Müşteri Takıntılı bir şirket olarak tüm iş süreçlerimizin merkezine müşterilerimizi yerleştiriyor, abonemizi mutlu etmeyi hedefliyor, bunun için sürekli deneyimin iyileştirmelerine odaklanıyor, ürünlerimizi müşterilerimizle birlikte geliştiriyoruz. Buluo’da bu vizyonun en önemli aracı. Müşterilerimiz Buluo aracılığıyla ürün geliştirme süreçlerimize entegre oluyor, ürünlerimize yön veriyorlar. 2021 yılı bizim için ‘Müşteri Deneyimi İyileştirme Yılı’ olacak. ‘Müşteri Takıntılı’ bir yazılım servis sağlayıcı olarak yarışımızı, daha kaliteli hizmet, daha iyi müşteri deneyimi, uzun süreli abonelik ilişkisi üzerine kuruyoruz. Bu hedefimizin doğrultusunda çalışmalarımıza devam ederek hizmetlerimize yenilerini eklemeye devam edeceğiz.” dedi.

Web uygulamalarını önden test etmenizi sağlayan yerli girişim PreFlight, 1.2 milyon dolar yatırım aldı

Web uygulamalarını canlıya almadan önce kolay bir şekilde ve önden test etmenizi sağlayan platform PreFlight, 5 milyon dolar değerleme üzerinden 1.2 milyon dolar yatırım aldığını, bizimle iletişime geçerek duyurdu.

Mustafa Bayramoğlu tarafından kurulan yerli girişim PreFlight, ayrıca Y Combinator hızlandırma programı kapsamında da 150 bin dolar ek nakit destek aldı. Yatırımla birlikte toplam 1.35 milyon dolar elde etti.

Bu yatırım turuna; M25, HPVP, OCA ve Grand Ventures katıldı.

Chicago’da başlayan bir hikaye: PreFlight

Mustafa Bayramoğlu

Çalışmalarına ABD’nin Chicago eyaletinde başlayan Bayramoğlu “QA mühendislerin ilk olarak bir sistemi otomatikleştirmesi çok uzun zaman alıyor. Biz bu süreci 1 saate kadar düşürdük. Sistemimizi herkesin testi çok kolay bir şekilde oluşturabilmesi icin oluşturduk. Manual QA mühendisler genelde hemen test olayına başlayabiliyorlar fakat onların test etmesi genelde 3-4 saat sürebiliyor. Sadece zaman değil, ayrıca bu pahalı bir süreç.

QA Automation mühendisler ise bu işlemi kodlayarak (selenium, cypress, puppeteer) yapabiliyorlar fakat bu işlem genelde 2-3 ay sürebiliyor. Biz de bu süreçleri 1 saat gibi kısa bir zamana indirdik.” dedi.

Ürünün değer önerisiyle ilgili Bayramoğlu: “Rakip firmalarımız genelde Selenium, puppeteer kullanıyorlar. Bizim farkımız fare ve klavyeyi işletim sisteminde kullanarak tamamen bir kullanıcının hareketlerini mimik etmek. Selenium gibi framework’ler genel de fare tıklamasını tarayıcı içerisinde olmuş gibi varsayarak yaparlar. Bu yöntemin sıkıntısı genel olarak kullanıcı gibi değil de bir robot gibi davranıldığı için bazı özelliklerin çalışmaması gözden kaçırılabilir. PreFlight ile bu sorunu da çözüyoruz. Hedefimiz bir web uygulamasını bir kullanıcı gibi yani klavye ve fare kullanarak ile adapte olabilecek şekilde test etmek.” dedi.

PreFlight nasıl kullanılıyor?

Chrome eklentisi ile testlerinizi kaydettikten sonra, otomatik olarak testlerinizi Chrome, Firefox, Internet Explorer ve Edge gibi tarayıcılarda çalıştırabiliyorsunuz.

Girişimlere fırsat: PepsiCo’nun, Türkiye’deki 6 fabrikasına Sıfır Atık sertifikası verildi

Öncelikle bize gelen bu bülteni girişimcileri nasıl ilgilendirir diye düşünürken, başlıkta da ilginizi çekecek bir giriş yaparak “girişimlere fırsat” söylemiyle farklı bir şekilde yayınladık. Biliyorsunuz, Sıfır Atık günümüzün en önemli konularından biri ve bu odakta ürün/hizmet geliştiren girişimler var. Siz de bu girişimlerden biriyseniz, PepsiCo Türkiye yönetimi ile iş birliği yapabilirsiniz.

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri olan PepsiCo, daha güçlü ve sürdürülebilir bir yiyecek sistemi kurma amacıyla Türkiye’de uzun yıllardır sürdürdüğü sıfır atık ile üretim prensibini belgelendirdi. Uzun bir süredir sıfır atık temelinde üretimlerini gerçekleştiren PepsiCo Türkiye, 6 üretim tesisinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Sıfır Atık Belgesi ile sertifikalandırıldı. Sıfır karbon hedefine ulaşma yolculuğunda güçlü bir çevresel bilinçle pek çok yenilikçi yaklaşımı hayata geçiren PepsiCo Türkiye içecek alanında İzmir, Çorlu ve Adana’da, yiyecek alanında ise Kocaeli, Mersin ve Manisa olmak üzere 6 fabrikasında ortaya çıkan atıklardan ek değer oluşturarak döngüsel ekonomiye de katkı sağlıyor.

Kimyasal kullanımında yüzde 40 düşüş

PepsiCo Türkiye Kocaeli (Suadiye) ve Mersin (Tarsus) fabrikalarında hayata geçirilen biyogaz tesislerinde, patates kabukları, mısır, nişasta ve sebze yağı atıklarının toplanmasıyla fabrikalarda kullanılan enerjinin üretimi gerçekleştiriliyor. Sonrasında ise teknolojinin de yardımıyla kalan atıklar, patates üreticilerinin bir sonraki ekin döneminde üretimlerinde kullanılmak üzere PepsiCo Türkiye’nin, ‘Naturalis’ adını verdiği özel bir gübreye dönüştürülüyor. Globale de örnek teşkil eden bu projeyle, CO2 emisyonları yüzde 11,5 azaltılırken gübre üretimindeki kimyasal kullanımını yüzde 40 azaltan ve toprak üzerindeki negatif etkiyi en aza indiren tarladan fabrikaya döngüsel bir ekonomi modeli oluşturuluyor. Ayrıca, söz konusu fabrikalarda biyogaz üretim ve saflaştırma tesisi ile biyogazı saflaştırarak üretim hatlarında doğalgaz yerine de biyogaz kullanılması planlanıyor.

2025 yılına kadar ambalajların %100’ü dönüştürülebilir ve çözünebilir malzemeden oluşması amaçlanıyor

PepsiCo 2025 yılına kadar ambalajların tamamının dönüştürülebilir, biyolojik ve bakteriyel olarak çözünebilen malzemelerden oluşmasını amaçlıyor. Bu hedefe %90 oranında ulaşmış durumda olan PepsiCo 2025 yılına kadar, hiçbir plastik ve ambalajın atık olmaması hedefi doğrultusunda; kullandığı geri dönüştürülmemiş plastik oranını %35 azaltıyor. Türkiye operasyonunda, bu sene itibarı ile gazlı içeceklerde %50 geri dönüştürülmüş PET kullanımına geçen PepsiCo, tüm plastik ambalaj kullanımında %25 geri dönüştürülmüş plastik kullanımına erişerek, plastik atıkların azaltımı için yaptığı çalışmaları aralıksız olarak sürdürüyor.

Tüm fabrikalarında %100 yenilenebilir elektrikle üretim

PepsiCo olarak “En Başından Sürdürülebilir” programımızla, çevre etkisi, karbon ve su ayak izini, bir ürünün ambalajının geri dönüştürülebilir olup olmadığını en başından itibaren değerlendiriyor ve ona göre bir aksiyon alıyoruz. Bu anlayışla PepsiCo Türkiye olarak karbon salınımını azaltmak için doğrudan operasyonlarımızdaki yenilenebilir enerji kullanımını artırmaya devam ediyoruz. Fabrikalarımızda yenilenebilir enerji kullanımını her geçen gün daha da artırıyoruz. Bugün, Suadiye ve Tarsus’ta yer alan yiyecek fabrikalarımızda, elektrik tüketimimizin %50’lere varan bölümünü organik atıklarımızdan elde ettiğimiz biyogaz ve solar enerjiden elde ediyoruz. Manisa ve Adana tesislerimizde güneş enerjisi yatırımlarımızın ilk aşamasını tamamladık. 2021 yılı itibariyle tüm fabrikalarımızda elektrik ihtiyaçlarımızı “yenilenebilir enerji” sertifikasyonu olan kaynaklardan kullanıyoruz.

Kadir Köymen ile Başka Bir Şey’in dönüşü, girişimler için yeni Karbon Ofis, motivasyon ve dahası

Edelkrone kurucusu Kadir Köymen, 1 yıl aradan sonra YouTube kanalımıza yeniden konuk oldu. Öncelikle Başka Bir Şey kanalının geri geleceğini dile getirdi. Girişimler için Ankara’da Karbon Ofis isimli yeni bir alan açıyor. Birbirinden değerli konulara değindiğimiz bu videoyu izlerken umarım keyif alırsınız.

Clubhouse’tan 1.3 milyon kullanıcının verilerinin çalınıp ücretsiz olarak yayınlandığı iddia ediliyor

Bilinenlere baktığımızda Facebook, LinkedIn ve Yemeksepeti‘nin kullanıcı verilerinin yakın zamanda hackerlar tarafından ele geçirildiğini duyduk. Şimdi bu şirketler arasında Clubhouse‘un da eklendiği önemli bir paylaşım ile tespit edildiği iddia ediliyor.

Dünyada 1 yıldır, Türkiye’de ise yaklaşık 4-5 aydır yoğun bir şekilde kullanılan ses odaklı sosyal ağ Clubhouse’un popüler bir hacker forumunun ücretsiz olarak yayınladığı SQL veritabanına göre 1.3 milyon kullanıcısının; kullanıcı kimliği, ad soyad, fotoğraf url’si, twitter ve Instagram kullanıcı adı, takipçi sayısı, hesap oluşturma tarihi vb. bilgileri çaldırdığı ortaya çıktı.

En tehlikelisi de bu bilgiler RaidForum isimli forumda yayınlanmış. Şirket bu hırsızlığı yalanlasa da, olayı kanıtlar derecesinde bir durum var.

Eposta ve cep telefonu bilgilerimiz nerede?

Akıllarda kalan soru işaretlerinden biri, hackerlar’ın yayınladığı bilgileri göz önünde bulundurduğumuzda, bir tehlike görünmüyor olabilir. Ancak hackerlar’ın Clubhouse veritabanına girdiğini düşünürsek önemli olan iki bilgi; cep telefonumuz ve eposta adresimizin, o kişilerin ellerinde olduğunu tahmin ediyoruz.

Çünkü biliyorsunuz, Clubhouse’a telefonlara gelen davet üzerinden cep telefonumuz ile kayıt olabilir ve giriş yapabiliyoruz.

Kredi kartı bilgileri olsa deriz ki, zaten Mastercard gibi alt yapılarda saklanıyor. Ancak eposta ve telefonun, çok farklı bir veritabanında olması, olsa bile çalınmamış olması çok zor.

Bu bilgiler çalınmış olsa onlar da yayınlanır diyebilirsiniz ancak, bu önemli iki bilginin öyle ücretsiz olarak sunulması da beklenemez. İki kritik bilginin para karşılığında daha farklı yerlerde satılabileceği, kaçınılmaz bir gerçektir.

İstenmeyen aramalar, spam mailleri bize de gelmeye devam ediyor. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, özel bilgilerimiz İnternet üzerinde bir yerlerde zaten geziyor.

Clubhouse’tan açıklama

“Bu yanıltıcı ve yanlıştır. Clubhouse ihlal edilmedi veya saldırıya uğramadı. Başvurulan veriler, uygulamamızdan herkesin uygulama veya API’miz aracılığıyla erişebileceği tüm herkese açık profil bilgileridir.” denildi.

Urclimate: Meteoroloji verilerine dayalı risk analitiği raporu sunan SaaS platform

Workup’ın yeni başlayan 8. dönemine seçilen girişimlerden Urclimate; Sigorta, finans ve yatırımcı kuruluşlar için herhangi bir lokasyonun geçmiş dönem meteoroloji verilerine bakarak bölgenin fırtına, sel, yıldırım, yağış vb. parametreler açısından risk skorunun raporlanması ve sonrasında kısa vadeli risk tahmininin temin edilmesini sağlıyor.

Güven Fidan ve Bahadır Saylan tarafından İstanbul merkezli olarak kurulan Urclimate, herhangi bir tesisin konumu itibariyle hava durumu açısından taşıdığı riskin seviyesini saptıyor.

Sistemi kullanmak için, SaaS tabanlı platformdan kullanıcı istediği lokasyonunu seçip, o bölgeyle ilgili hem geçmiş dönem hava durumu bilgilerini, parametre tipine göre risk seviyesini ve 2 gün sonrası sahasında hava durumundan ötürü çalışıp, çalışamayacağını görebiliyor. Ayrıca platform, kurumsal firmalara tüm Türkiye için veritabanına sahip ve hava durumu verisi temin edebiliyor.

Güven Fidan, değer önerisiyle ilgili: “Müşterilerimiz verimiz sayesinde tesislerin poliçe ve kredi tutarlarını belirlerken, risk seviyesine göre optimizasyon yapıyorlar. 10 yıllık Alkazar firmasından spin-off olarak ayrılmamız, o firmadaki bilimsel alt yapımız, SaaS sistem ve cloud tecrübemiz kuvvetli yanlarımızdır. ” dedi.

Ayrıca, girişimin hedefleriyle ilgili: “Türkiye’nin geçmiş dönem meteoroloji verilerine dayanarak oluşturduğumuz risk haritasını globalde farklı ülkelere de uygulayarak ölçeğimizi büyütmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla kurucu ortağımız Bahadır şimdiden İngiletere’ye taşınarak oradaki müşteri potansiyeliyle ilgili de görüşmeleri yürütüyor.” dedi.

Urclimate, mevcut Alkazar şirketinin bir yatırımı olarak büyüdü. Girişimin şu anda ölçeklenmek için yatırım arayışı içerisinde olduğunu da söyleyebiliriz.

Intel, yüksek performansa sahip Veri Merkezi İşlemcisi 3. Nesil Intel Xeon Scalable’ı tanıtıyor

Intel, buluttan ağa ve akıllı uca kadar endüstrinin en geniş iş yüklerini desteklemek amacıyla optimize edilmiş en gelişmiş, en yüksek performanslı veri merkezi platformunu hizmete sundu.

Yeni 3. Nesil Intel Xeon Scalable işlemciler (kod adı “Ice Lake”), Intel’in veri merkezi platformunun temelini oluşturuyor ve müşterilerin AI gücünden yararlanarak, günümüzün en önemli iş fırsatlarının bazılarından yararlanmasını sağlıyor.

Yeni 3. Nesil Intel Xeon Scalable işlemciler, popüler veri merkezi iş yüklerinde ortalama %46 iyileşme oranı ile, önceki nesle kıyasla önemli bir performans artışı sağlıyor. Ayrıca işlemciler, yerleşik güvenlik içinde Intel SGX ve Intel Crypto Acceleration ile beraber yapay zeka süratını hızlandırması için Intel DL Boost dahil olmak üzere yeni ve gelişmiş platform yetenekleri ekliyor. Intel’in geniş Intel® Select Solutions ve Intel® Market Ready Solutions portföyüyle birleştirilen bu yeni yetenekler, müşterilerin bulut, AI, kurumsal, HPC, ağ, güvenlik ve uç uygulamalar genelinde dağıtımları hızlandırmasına olanak tanıyor.

Intel Data Platforms Group Genel Müdür Yardımcısı Navin Shenoy, “3. Nesil Intel Xeon Scalable platformu, buluttan ağa ve ağdan uca iş yüklerinin çeşitliliğini işlemek için tasarlanmış, tarihimizdeki en esnek ve en yüksek performansa sahip platformdur.” diyor ve ekliyor, “Intel, müşterilerimizin talep ettiği en geniş akıllı siikon ve çözümleri sunmak için mimari, tasarım ve üretim ile benzersiz bir şekilde konumlandırıldı.”

3. Nesil Intel Xeon Scalable İşlemciler

Intel 10 nanometre (nm) işlem teknolojisinden yararlanan en yeni 3. Nesil Intel Xeon Scalable işlemciler, işlemci başına 40 adede kadar çekirdek ve 5 yıllık bir sisteme kıyasla 2,65 kata kadar daha yüksek bir ortalama performans kazancı sağlıyor. Platform, soket başına 6 terabayta kadar sistem belleğini, soket başına 8 kanala kadar DDR4-3200 belleğini ve soket başına 64 şeride kadar PCIe Gen4’ü destekliyor.

Yeni 3. Nesil Intel Xeon Scalable işlemciler, hem şirket içi hem de dağıtılmış çoklu bulut ortamlarında çalışan modern iş yükleri için optimize edildi. İşlemciler, müşterilere yerleşik hızlandırma ve gelişmiş güvenlik yetenekleri dahil olmak üzere, onlarca yıllık inovasyondan yararlanmış esnek bir mimari sunuyor.

  • Yerleşik AI hızlandırma: En yeni 3. Nesil Intel Xeon Scalable işlemciler, müşterilerin verilerinden daha değerli içgörüler elde etmelerini sağlayan AI performansı, üretkenliği ve basitliği sunuyor. Yerleşik AI hızlandırma, kapsamlı yazılım optimizasyonları ve anahtar teslimi çözümlere sahip tek veri merkezi CPU’su olan yeni işlemciler, uçtan ağa ve buluta kadar her uygulamaya yapay zekayı aşılamayı mümkün kılıyor. En yeni donanım ve yazılım optimizasyonları, önceki nesle kıyasla %74 daha hızlı AI performansı sunuyor, buna ek olarak AMD EPYC 7763’e kıyasla 20 popüler AI iş yükünün geniş bir karışımında 1,5 kata kadar daha yüksek performans ve Nvidia A100 GPU’ya karşı 20 popüler AI iş yükü geniş bir karışımda 1,3 kata kadar daha yüksek performans sağlıyor.
  • Yerleşik güvenlik: Yüzlerce araştırmanın ve üretim dağıtımının yanı sıra, zaman içinde sürekli olarak güçlendirilme yeteneği ile Intel SGX, hassas kod ve verileri sistemdeki en küçük potansiyel saldırı yüzeyiyle koruyor. Artık, enklavlara sahip 2 soketli Xeon Scalable işlemcilerde ana akım iş yüklerinin taleplerini desteklemek ve 1 terabayta kadar kod ve veriyi izole edip işleyebilmek için mevcut. Intel® Total Memory Encryption ve Intel® Platform Firmware Resilience gibi yeni özelliklerle birleştiğinde, en yeni Xeon Scalable işlemciler günümüzün en acil veri koruma endişelerini gideriyor.
  • Yerleşik kripto hızlandırma: Intel Crypto Acceleration, bir dizi önemli kriptografik algoritmada çığır açan bir performans sunuyor. Bir günde milyonlarca müşteri işlemi gerçekleştiren çevrimiçi perakendeciler gibi şifreleme açısından yoğun iş yüklerine sahip işletmeler, kullanıcı yanıt sürelerini veya genel sistem performansını etkilemeden, müşteri verilerini korumak için bu özelliği kullanabilir.

Buna ek olarak, 3. Nesil Intel Xeon Scalable platformundaki iş yüklerini hızlandırmak için yazılım geliştiricileri, tescilli modellerin teknik ve ekonomik yüklerinden özgürleştiren açık oneAPI ve çapraz bir mimari programlama kullanarak uygulamalarını optimize edebilirler. Intel® oneAPI Toolkits, gelişmiş derleyiciler, kitaplıklar ve analiz ve hata ayıklama araçları aracılığıyla işlemcilerin performansını, yapay zekayı ve şifreleme yeteneklerini gerçekleştirmeye yardımcı oluyor.

Intel Xeon Scalable işlemciler, Intel Select Solutions’ın %80’ine kadarının yıl sonuna kadar yenilenmesiyle; 500’den fazla dağıtıma hazır Intel® IoT Market Ready Solutions ve müşteri dağıtımlarını hızlandırmaya yardımcı olan Intel Select Solutions ile destekleniyor.

Türkiye’de medya yatırımları 2020 yılında 13 milyar 976 milyon TL’ye ulaştı

Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları Raporu’na göre, 2020 yılında toplam medya yatırımları 13 milyar 976 milyon TL olarak gerçekleşti. Yine bu dönemde toplam reklam ve medya yatırımlarının tutarı, 17 milyar 469 milyon TL oldu. İlgili rapor, Reklamcılar Derneği (RD), Reklamverenler Derneği (RVD), İnteraktif Reklamcılık Derneği (IAB TR), Açıkhava Reklamcıları Vakfı (ARVAK), Ulusal Radyo Yayıncıları Derneği (URYAD) ve Mobil Mecralar Araştırma Pazarlama ve Reklamcılık Derneği (MMA) adına bağımsız danışmanlık şirketi Deloitte tarafından hazırlandı.

2020 yılında reklam yatırımlarını en çok arttıran sektörler; perakende, sağlık-medikal ve temizlik (ev temizlik ürünleri) oldu.

Televizyonun büyüme oranı %23

Türkiye’de pandemi döneminde evde geçirilen zamanın artması ile toplam televizyon izleme süreleri 2020’nin 2. çeyreğinde ciddi yükseliş gösterdi. Bu etki azalsa da yılın son çeyreğinde yeniden kapanmaların etkisiyle tekrar hissedilir seviyelere çıktı.

Özellikle geçtiğimiz yılın mart-mayıs döneminde haber kanalların izlenmesi daha hızlı artarken, bu kanallarda canlı yayınlarda reklam yatırımları önem kazandı. Kısıtlamalar sebebiyle program çekimlerinin iptali, çoğu ana kanalda tekrar yayınları zorunlu kıldı. Bu durum, kanalları negatif etkilerken prodüksyonlarına devam edebilen kanalların performansta ciddi şekilde ayrışmasına sebep oldu. Tüm spor müsabakalarının iptali veya ertelenmesi spor kanallarının da izlenilirliğini olumsuz etkiledi.

Sosyal mesajlar içeren reklamlar öne çıktı

Pandemi kaynaklı kısıtlamalar sebebiyle birçok sektörde bahar yayınları ertelenirken yayında olmak isteyen markalar ise yine kısıtlamalar sebebiyle reklam prodüksiyonlarının çekilememesi sorunu ile karşı karşıya kaldılar. Bu durum bazı reklamverenlerin kampanyalarını iptal etmesine ya da masa üstü spotlar ile ilerlemesine sebep oldu. Her şeye rağmen, bu dönemde birçok reklamveren, günün şartlarını adresleyen çoğunlukla da sosyal mesajlar içeren reklamlar ile yayınlara devam etti. Tüm bu karmaşık ortama rağmen TV yatırımları yılın ilk yarısında da büyümeyi başardı. Haziran ayı itibariyle kısmen normale dönüş ile ilk yarıdan ertelenen talep, yılın 2. yarısında talebin dönemsel normallerinin çok üzerinde seyretmesine sebep oldu, bu durum sene sonuna kadar da devam etti.

Televizyonda süre kullanımı bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 2020 yılında toplam 341.726.163 saniyeye ulaştı. 2019’un Nisan ayında 4 saat 34 dakika olan kişi bazlı ortalama TV izleme süresi, 2020’nin Nisan ayında ise yüzde 32 oranında büyüyerek 6 saat olarak gerçekleşti. Televizyon izleme davranışlarında yaşanan olumlu değişim, reklam yatırımlarına olumlu yansıdı.

Dijital mecralar yükselişte

2019 yılı ile karşılaştırıldığında 2020 yılında dijital mecralarda yüzde 39 büyüme ile birlikte, toplam 7 milyar 528 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirildi.

2020 yılında dijital medya yatırımları içerisinde arama bazlı mecraların pazar payı yüzde 38, gösterim bazlı mecraların payı yüzde 35 ve videoların ise yüzde 20 olarak gerçekleşti. 2020’de arama bazlı reklam yatırımları, bir önceki yıla göre yüzde 37 oranında artarak, 2 milyar 849 milyon TL oldu. Yine 2020 yılında gösterim bazlı reklam yatırımları bir önceki yıla oranla yüzde 32 artarak 2 milyar 649 milyon TL, video bazlı yatırımlar da 2019’a göre yüzde 61’lik artışla 1 milyon 541 milyon TL olarak gerçekleşti.

Bu yıl hazırlanan raporda metodoloji değişikliği yapıldı

Dijital medya yatırımlarının tahminlenmesinde bu yıl örneklem artırılarak, daha geniş bir kapsamda ele alındı.

Dijital medya yatırımları hesaplamasında Türkiye’de 1 Ocak – 31 Aralık 2020 döneminde gerçekleştirilen dijital medya yatırımlarının toplam değerine ilişkin yapılan tahminler ise şöyle:

  • Şirketlerin yeni müşteri ve proje kazanım ve kayıplarından bağımsız olarak, rekabet ortamından kaynaklı faktörleri,
  • İçerisinde bulunduğumuz Covid-19 pandemi döneminin sektöre olan olumlu ve olumsuz etkileri,
  • Resmi kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ve ülkemizdeki dijital reklam yatırımlarının tahminlenmesine kaynak oluşturabilecek rapor ve açıklamalarıyla dijital medya yatırımlarında etkisi bulunan diğer tüm bileşenleri göz önünde bulundurarak gerçekleştirildi.

Dijital içerik tüketimi yükseldi

Geçtiğimiz yılın mart ayında başlayan pandemi döneminde eve kapanma ve uzaktan çalışma uygulamaları sebebiyle evde geçirilen zamanının arttığı, buna bağlı olarak dijital içerik tüketimin de yükseldiği gözlemlendi. Haziran ayından itibaren açılma gerçekleşse de Ekim ayından sonra kapanmanın geri gelmesi ile pandeminin ilk evresindekine benzer tüketici davranışları ve mecra tüketimi görüldü. Buna bağlı olarak dijital, tüm yıl içinde en yoğun kullanılan mecra oldu.

Pandemi döneminde salgın ile ilgili doğru bilgiye ulaşmak amacıyla ana akım mecraların özellikle haber kanalları ve gazetelerin internet sitelerinin ziyaretçi sayılarında artış gözlemlendi. Olağanın dışında, uzun bir süre evde kapalı kalmanın etkisi ile sosyal medyada geçirilen zaman ve içerik tüketim, internet üzerinden oyun oynama, video izleme ve müzik dinleme süreleri uzadı. Dijital platformlar üzerinden film ve dizi yayını yapan platformların aboneliklerinde, dijital radyo ve podcast dinleme alışkanlığında da artış gözlemlendi. Dışarıda geçen sürenin sınırlanması ve ortak alanlarda bulunmaktan kaçınılması nedeniyle tüketiciler ihtiyaçlarını karşılamak için e-ticarete yöneldi. Daha önce bu yöntemle alışveriş yapmayan birçok yeni tüketici kazanıldı.

2020’de dijital dönüşümde büyük sıçramalar yaşandı

Uzaktan çalışma yöntemi ile birlikte internet üzerinden sesli ve görüntülü görüşme olanağı sunan uygulamaların kullanıcı sayısında önemli artışlar yaşandı. Bu dönemde markalar, tüketicilerine erişmek, fayda yaratmak, duygusal bağ kurmak ve etkileşime geçmek için yoğun olarak dijital mecra ve dijital çözümleri tercih etti. Buna bağlı olarak bu yöndeki yatırımlarını artırdılar. Sosyal medya platformları üzerinden yapılan canlı yayın, etkinlik ve etkileşime yönelik markalı iletişimlerde, influencer iş birliklerinde artış gözlemlendi.

Tüketicilerin e-ticareti tercih etmesi ile markaların bu platformlarda görünür olmak için yapacağı yatırımlar da önem kazandı. Diğer yandan, e-ticaret markaları yaptıkları reklam yatırımları ile önemli reklamverenler haline geldi. 2020, tüm dünyada tüketici tutum ve davranışlarında büyük değişimlerin, dijital dönüşümde büyük sıçramaların yaşandığı bir yıl oldu. Reklam yatırımları ve online mecranın büyümesinde dijital dünyanın tüketici tarafından zaman ve mekandan bağımsız erişilebilir olması, geniş ekosistemi, erişim-etkileşim gücünün yüksek olması ve uygulama zenginliği büyük katkı sağladı.

Mobil platformlar yüzde 70 büyüdü

2020 yılında dijital medya yatırımları içerisinde en çok büyüme mobil platformlarda gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl mobil platformların dijital medya yatırımları içerisindeki payı yüzde 70, bu platformlara yapılan yatırım ise 5 milyar 261 milyon TL olarak gerçekleşti.

Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2020 Yılı Raporu dahilinde mobil platformlarda; arama motoru, gösterim bazlı, video ve influencer marketing reklam formatlarının ön plana çıktığı gözlendi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verilerine göre, 2020 yıllık ilk üç çeyrek dahilinde mobil abone sayısı 82,3 milyona çıktı. Bu dönemde, mobil yaygınlık oranı yüzde 99,6 seviyesine; geniş bant internet abone sayısı ise mobil dahilinde 65 milyona ulaştı.

Açıkhava şirketlerinin cirolarının 2021 yılında 2019 seviyesine dönmesi bekleniyor

Ocak, Şubat aylarında hareketli bir performans yaşayan açıkhava yatırımları mart ortalarından nisan-mayıs sonuna kadar pandemi nedeniyle ciddi bir düşüş yaşadı. Olumlu beklentilerle başlayan haziran-eylül dönemi ise, yaz nedeniyle beklenen ivmeyi göstermedi. Ekim-kasım aylarında biriken potansiyelin harekete geçmesine karşın, aralık ayında hafta sonu yasaklarının yeniden gelmesi sektörü bir kez daha olumsuz etkiledi ve düzelmeye başlayan ciroların beklenen düzeye gelmesini engelledi.

Açıkhava şirketlerinin cirolarında yaşanan gerilemenin 2021 yılında en azından 2019 seviyesine dönmesi bekleniyor.

Gazeteler dijitalde kendi internet sayfaları üzerinden geniş bir erişim elde ediyor

Basın yatırımları toplamda bir önceki yıla göre yüzde 28 düşerek, yüzde 3 pazar payı ile dördüncü sıradaki yerini korudu. Pandemi döneminde sınırlamalar sebebiyle okuyucuya ulaşma zorlukları, hızlı değişen gündemin dijital mecralardan takibi, düşen tiraj/erişimi ve dolayısıyla reklam kullanımında ciddi daralma getirdi. Aynı şekilde dergiler, ya basılamamış, ya dağıtılamamış ya da dijital baskı ile okuyucusuna ulaşmak yolunu seçmiştir. Kapanan ulusal gazeteler, artık basılmayan bölge ekleri ile yazılı basının verimlilik arayışı içerisinde olduğu gözlemlenmektedir. Gazetelerin etkisini ve önemini sadece tiraj ile değerlendirmek doğru olmayacaktır. Gazeteler içerik üretmekte, bu içeriği kağıt ve dijital ortamda okuyucuya ulaştırmaya devam ediyor. Tiraj düşüşüne rağmen gazeteler dijitalde kendi internet sayfaları üzerinden geniş bir erişim sağlıyor. Kağıda ilgi azalmasına rağmen üretilen içerik çeşitli mecralarda tüketilmekte ve medya yatırımları açısından çeşitlenerek kullanılmaya devam ediyor.

3 ay açık kalan sinema mecrası için medya yatırımları 28 milyon TL

Sinema, tüm dünyada olduğu gibi medya yatırımları açısından en çok etkilenen mecra olarak gözlemlendi. Sinema salonlarının uzun süreli kapatılıp yılın sonuna doğru çeşitli kısıtlamalarla açılması küresel ve yerli film üreticilerini oldukça zor durumda bırakırken, 2020 yılında yaklaşık 3 ay açık kalan sinema mecrası için medya yatırımları 28 milyon TL olarak raporlandı.

2021, radyoların toparlanma ve yenilenme yılı olacak

2020 yılında radyo yatırımları yüzde 10 gerilemeyle 295 milyon TL olarak gerçekleşti. Radyonun bu dönem toplam medya yatırımlarındaki payı yüzde 2 oldu. 2020 yılında ilk 3 ay radyolar açısından iyi başlamıştı; ancak salgın sonrası kapanma kararı ile birlikte bazı markalar, trafik yok diye reklam kampanyalarını iptal ettiler. Haziran ayındaki kısmı açılma da radyolara gereken desteği veremedi. Ancak ekim, kasım ayları radyolar için yüzde yüz doluluk ve yılı biraz olsun toparlayıcı bir performans sağladı. Geçtiğimiz aralık ayı ortasındaki tam kapanma kararı radyoları olumsuz yönde etkiledi.

Yapılan tüm araştırmalar radyonun en çok evde dinlendiğini tespit etmesine rağmen, Türkiye’de “radyo trafikte dinlenir” algısı nedeniyle radyolar, kapanmalardan en çok etkilenen mecralar arasında yer alıyor. Bütün bunlara rağmen, 2020’nin ilk 6 ayında yüzde 17 olan küçülen radyo yatırımları, son 2,5 aylık performans ile yılı yüzde 10 daralma ile kapadı.

Radyoların bu yılın ilk 3 aydaki reklam doluluk oranlarının umut verici olduğu; ancak radyo reklam fiyatlarındaki nedeyse sıfır olan artışın, en büyük sorunların başında geldiği ifade ediliyor. Bu konuda radyoların bu yıl içerisinde ortak hareket ederek daha çok sayıda reklamı ve hak ettiği fiyatları elde etmeye çalışacakları, bu nedenle de 2021’nin radyoların toparlanma ve yenilenme yılı olacağı sektör yetkilileri tarafından dile getiriliyor.

Gıda ilk sırada

Sektörel bazda bakıldığında ise, 2020 yılında reklam yatırımları en büyük sektörler sırası ile gıda, perakende ve kozmetik-kişisel bakım sektörleri oldu.

2020 yılında reklam yatırımları en çok büyüyen sektör ise perakende sektörü oldu. Bunu sırasıyla sağlık-medikal, ev temizlik ürünleri ve şirketleri izledi.

Dünya pazarının 2021’de büyümesi bekleniyor

Öte yandan, Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2020 Yılı Sonu Raporu’na göre dünyada medya yatırımları tahminen yüzde 7,4 küçülme ile 573 milyar Dolar olacağı yönünde. Sektörün, 2021 yılı büyüme tahmini ise 605 milyar Dolar. 2020 yılında, toplam medya yatırımlarının yüzde 52’si dijital mecralara yapılırken, dijital mecrayı yüzde 28 ile televizyon mecrası takip etti.

Yıllık medya yatırım büyüklüğü, 1 milyar Dolar’ın üzerinde olan 38 ülkedeki toplam yatırım hacmi, 610 milyar Dolar’a ulaştı. Bu rakam, dünya genelindeki toplam yatırımların yaklaşık yüzde 95’ini temsil ediyor. Bu 38 ülkedeki medya yatırımları, bir önceki yılın aynı dönemine göre (yerel para birimleri ile) ortalama yüzde 7,2 seviyesinde küçülme gösterdi.

İlgili rapora göre Türkiye, medya yatırımları büyüklüğü açısından dolar bazında dünyanın 31. büyük pazarı konumunda yer alırken, toplam hacim içinde payı yüzde 0,33 seviyesinde. Rapora göre, Türkiye’de medya yatırımlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki oranı, en büyük 38 pazar içindeki en düşük oran olup, ülkemizin medya yatırımlarının GSYH’ye oranının sahip olduğu değerin yaklaşık 2,5 katlık bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret edildi.

Türkiye dijital medya yatırımları ve geleneksel yatırımlar oranı açısından ise 38 pazar içerisinde 12. sıraya gelerek ortalamanın üzerinde bulunmaktadır.