Ana Sayfa Blog Sayfa 555

Yerli robotik süreç otomasyonu girişimi Robomotion, 10 milyon TL değerleme üzerinden ikinci yatırımını aldı

Yerli Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) girişimi Robomotion, mevcut yatırımcıları Koray Gültekin Bahar, Ahmet Bilgen ve Arman Eker ile birlikte Agah Uğur, İzzet Halyo, Lima Ventures, hiVC tarafından 10 milyon TL değerleme üzerinden yatırım aldı.

Bilgisayar kullanıcılarının sürekli tekrarladığı ve hataya açık işlemlerini onların yerine yapan yazılım robotları platformu Robomotion, Mart 2020’de Faik Uygur ve Osman Mollahamut tarafından İstanbul‘da kuruldu.

Haziran 2020’de 5 milyon TL değerleme üzerinden aldığı yatırım turunun ardından, 1 yılda değerlemesini yüzde 100 arttırarak 10 milyon TL değerlemeye ulaşmış oldu.

Yatırım ekibe ve partner ağına harcanacak

Dünyanın içinden geçtiği pandemi sürecinde Robomotion’a iki yıl üst üste yatırım yapılmasının oldukça anlamlı olduğunu belirten Robomotion CEO’su Faik Uygur, “Tam 1 yıl önce 5 milyon TL değerleme üzerinden aldığımız ilk yatırım turunun ardından bu yıl 10 milyon TL değerleme üzerinden yeni turumuzu tamamlamış olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Yeni yatırımımızı, 8 kişilik ekibimizi daha fazla büyütmek ve global partner ağımızı genişletmek için kullanacağız. Uluslararası düzeyde büyümemizi aynı hızda sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Robomotion’ın son 1 yılda 30’dan fazla ülkede 2.000’den fazla kullanıcıya ulaştığının altını çizen Faik Uygur, “Yaptığımız işe inanıyoruz. Sadece ülkemizde değil dünyada da RPA araçlarının doğrudan erişimi kısıtlı. Robomotion olarak, 2021 yılında dünyanın farklı ülkelerindeki 800’den fazla RPA geliştiricisini, RPA kullanabilecek şirketlerle buluşturacak projeleri tanıtarak Robotik Süreç Otomasyonu’nun erişimini daha ulaşılabilir hale getireceğiz.” dedi.

Girişimle ilgili yeni bilgileri sizlere aktarmaya devam edeceğiz.

Yatırımın Özeti:

  • Girişim: Robomotion
  • Yatırım Değerlemesi: 10 milyon TL
  • Yatırım Miktarı: –
  • Tur: İkinci Tur
  • Yatırımcılar: Koray Gültekin Bahar, Ahmet Bilgen, Arman Eker, Agah Uğur, İzzet Halyo, Lima Ventures, hiVC

Yolculuğun Öncüleri 2021 Final Sunumları

Brisa’nın girişimleri desteklemek için hayata geçirdiği girişimcilik programı Yolculuğun Öncüleri‘nin 2021 yılı finalinde sunum yapan girişimleri aşağıdan izleyebilirsiniz.

Hisse bazlı kitle fonlamaya açılan ikinci girişim Sensiball VR oldu

Türkiye’nin hisse bazlı kitle fonlamaya sunulan ikinci girişimi VR The Champions sloganı ile yola çıkan Sensiball VR oldu.

Sanal futbol okulu olan Sensiball VR, sanal antrenman platformu üzerinden özel bir fizik simülasyonu yazılımı ile çalışma imkânı sunarak futbol çalışmalarındaki teknik, taktik ve antrenman programlama süreçlerinde karşılaşılan zorlukların giderilmesini hedefliyor. 60 gün sürecek kampanya daha ilk günlerde 102 yatırımcıdan yatırım almayı başardı.

Sahip olduğu teknoloji, fayda önerileri ve özelliklerle spor dünyasında yüksek bir katma değer yaratacağına inanılan SENSIBALL VR, 19 Temmuz 2021 tarihine kadar fonlamada olacak. Kampanyanın fonlama hedefi 800 bin TL iken yatırımcılar Fonbulucu üzerinden diledikleri miktarlarda geleceğin Turcorn adayı şirketten pay alarak ortak olabilecekler.

Dünyanın ilk ve tek sanal futbol okulu

Dünyanın ilk ve tek sanal futbol okulu olan SENSIBALL VR; alt yapı futbolcularının temel teknik becerilerinin test edilip değerlendirilerek teknik antrenman yönlendirmelerinin yapılması, temel antrenmanlara ek olarak teknik ve taktik gelişimi hızlandırmak hedefiyle geliştirildi. 2018’de TUBİTAK 1512 Bireysel Girişimcilik projesiyle ilk adımlarını atan girişim, 2019’da testlerini başarıyla tamamlandı.

SENSIBALL VR, kişisel kullanıcılara ve kulüpler seviyesindeki profesyonellere zamana, mekâna, hava durumuna ve bulaşıcı hastalık gibi zorlayıcı koşullara bağlı olmadan sanal antrenman platformu üzerinden, özel bir fizik simülasyon yazılımı ile çalışma imkânı sunuyor. SENSIBALL VR, kullanıcıların gelişim sürecini analiz edip raporlayabilen, topun değme hissiyatını kullanıcısına eş zamanlı olarak verebilen, teknik gelişimi alışılmış yöntemlere kıyasla hızlandıran sanal bir antrenman platformu olarak, önümüzdeki yıllarda futbol dışındaki farklı spor dallarında da hizmet verecek.

“Bu girişimin bir Turcorn olmaması için hiçbir sebep yok”

“Ülkemizde artık girişimciler için finansmana erişim ile ilgili yeni ve güçlü bir alternatifin varlığından çok net olarak bahsedebiliriz” diyen fonbulucu.com Platformları Kurucusu ve Genel Müdürü Hakan Yıldız, “İlk girişimimiz fonlama kampanyasında büyük bir başarıya imza attı. 300 yatırımcının yatırım yaptığı girişim fonlama hedefinin üzerinde neredeyse iki kat talep topladı. Yatırımcılarımız bu sisteme inanıyor. Girişimcilerimize inanıyor ve ülkemizin gelişmesi için, üretim ve istihdam için elini taşın altına koymaktan çekinmiyor. Bu son derece memnuniyet verici bir durum. Şimdi sıra ikinci girişimimizin finansman ihtiyacını çözerek bir an önce büyümeye odaklanmasını sağlamakta. SENSIBALL VR girişiminin kampanyası başladı ve yatırımcılar şu an yatırım yapabiliyor. Büyük bir potansiyel barındıran bu girişimin bir Turcorn olmaması için hiçbir sebep yok. Yatırımcılarımız mutlaka SENSIBALL VR kampanya sayfasını incelesin. Çok etkileneceklerinden eminim” sözlerini kaydetti.

“Bu atılımı bize inanan yatırımcılarımızla birlikte gerçekleştirmeye hazırız”

SENSIBALL VR’ın Kurucu Ortakların dan ve Genel Müdürü Uğur Kafadar ise “Hedefimiz; 5 yıl içinde başta futbol olmak üzere, spor teknolojileri alanında söz sahibi uluslararası bir şirket olmak. Bu nedenle, teknolojimizi/ürünümüzü lansmana hazırlama hedefiyle, şirketimizin %8’lik payını yatırımcılara sunduk ve gerekli olan finansmanı toplamak için fonbulucu.com ile yepyeni bir kampanya başlattık. Nitelikli ve nitelikli olmayan yatırımcıların katılımı ile elde edeceğimiz sinerji, SENSIBALL VR’ın pazara arzı için daha güçlü olanakların canlanmasına ön ayak olacak. Türkiye’nin her alanda yapmayı hedeflediği teknolojik atılımı, dünyada benzeri olmayan SENSIBALL VR ve bize inanan yatırımcılarımızla birlikte gerçekleştirmek için hazırız” diyerek yatırımcıları kampanyaya katılıma davet etti.

Türk girişimcilerin Almanya’da kurduğu kimlik yönetim platformu Identify’ın hikayesi

Türk girişimciler tarafından Almanya’da kurulan yenilikçi kimlik yönetim platformu (IMPaaS) sağlayıcısı Identify‘ın hikayesini kurucuları anlattı.

Taner Ortakasapbaşı ve Neslihan Ortakasapbaşı tarafından kurulan, genel müdürlük görevini de Ali Haydar Ünsal‘ın yürüttüğü Identify’da bugün 50’ye yakın mühendis çalışıyor.

Kurucuların ortak cevapladığı Identify’ın hikayesi:

“Identify Türkiye’nin kuruluşu aslında Almanya’daki şirketimiz BSS’de yaşadığımız kimlik doğrulama sıkıntıları çözme fikrimize dayanıyor. Almanya yaklaşık 5 yıl önce uzaktan kimlik doğrulama ile müşteri olma dönemi başlamıştı. O dönemde biz de büyük bir yapı olduğumuz ve ağırlıklı olarak ödeme sistemleri ve bankalarla çalıştığımızdan müşterilerimizi Almanya’nın BDDK’sı gibi çalışan BAFİN’in regülasyonlarına uydurmak zorundaydık. İlk dönemde bu hizmet için out-source bir şirketle çalışıyorduk ancak günün sonunda elde etiğimiz dönüşüm oranları (converison rate) %40’lar seviyesindeydi. Ve bu oranı artırmak için neler yapabileceğimizi şirketle konuşurken daha iyisinin olamayacağını ve bu oranların kabul edilmesi gerektiği dönüşünü alıyorduk.

Bu da bizim mutlu müşteri stratejimize zarar veriyordu. Pek çok görüşme sonrası bir verim alamayacağımızı anlayınca kendi mühendislik gücümüze odaklanmaya karar verdik. Bu kararı aldığımızda birkaç banka ve fintech şirketi ile fikir alışverişi yaparken aslında piyasada kaliteli hizmet veren, iş süreçlerini daha iyi yürüten ve finans dünyasını anlamış ve tecrübe edinmiş yeni bir oyuncuya ihtiyaç olduğunu da fark ettik. Ve böylece Identify girişimi doğdu. Çözümümüzü geliştirdikten sonra da Identify’ı önce Almanya’da kurduk. 4 yıl boyunca Almanya’nın sayılı kimlik yönetim sistem sağlayıcısı şirketleri arasında yer alarak pek çok önemli kuruma bu hizmeti sunduk. Türk girişimciler olarak ülkemizdeki gelişmeleri de yakından takip ediyorduk. Temmuz ayında ülkemizde de uzaktan müşteri edinimi süreçlerine dair regülasyonlar yayınlanmaya başlayınca Türkiye ofisimizi kurduk. Teknopark İstanbul’da konumladığımız Ar-Ge ofisimizde geleceğin teknolojilerini geliştirmeye başladık.”

Nasıl bir sorun gördünüz de kurdunuz?

Yukarıda da bahsettiğim gibi bizim en önemli sorunumuz uzaktan müşteri ediniminde gördüğümüz düşük dönüşüm oranı (conversion rate) idi. Bir müşteriyi mutlu etmek istiyorsanız hele ki bu dijital araçlara alışkın bir müşteriyse ona hız ve kaliteyi aynı anda sunmalısınız. Almanya’da yaşadığımız en büyük problem buydu. Ve demotive olan müşterilerle karşılaşmak bizi üzüyordu. Şirket olarak mutlu müşteri ve mutlu çalışan felsefesini odağımıza alıyoruz. Bu olumsuzlukların hem ekibi hem müşterilerimizi etkilemesi bizim uzaktan kimlik doğrulama teknolojimizi geliştirmeye itti. Kendi yaşadığımız soruna yönelik bir çözüm geliştirdiğimiz için de son derece titiz bir mühendislik çözümü ortaya çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Çözümünüz hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?

“Uzaktan Kimlik Doğrulama çözümümüz minimum fiziksel sistem gereksinimleri ile çalışıyor. iOS, Android ve Huawei platformlarında ve web tarayıcılar üzerinde çalışabiliyor. Rakiplerimize göre teknolojik olarak daha yeni ve güncel bir çözüm sunarken Almanya’da halihazırda kullanılan ve kendini kanıtlanmış bir çözüm olduğu ve bu zamana kadar çok sayıda kimlik tespiti (ident) yaptığı için yüksek performans ve doğruluk oranı ile çalışıyor. Çözümün arkasındaki iş süreçlerini müşteri memnuniyeti yaratmak adına sürekli geliştiriliyoruz. Hatta bu noktada Türkiye’de faaliyetlere başladığımızda Türk kullanıcıların taleplerini dinleyerek Hybrid KYC ürünümüzü de Türkiye’deki Ar-Ge ofisimizde Türk mühendislerimizin katkısıyla geliştirdik.

Müşterilerimiz kendi müşterilerinin KYC verilerini platformda kolayca yönetebiliyor ve regülasyona uyumlu olarak işleyebiliyor. Kimlik doğrulamanın yanı sıra NFC üzerinden kimlik kartlarının çiplerini okuyabiliyoruz ve OCR üzerinden MRZ ve diğer verilerini alabiliyoruz. Aynı zamanda şirketlerin müşterileriyle güven inşa etmesinde de kritik bir rol oynuyor. Örneğin; Identify’la çalışan bir markanın dijital ortamdan gelen müşterileri ilk olarak video kimlik doğrulama yapan müşteri müfettişini yani kimlik tespiti yapan çalışanı görüyor. Buradaki ilk deneyim çok önemli ve müşterilere en iyi hizmeti sunmaları gerekiyor. Bu da Identify ile mümkün hale geliyor.”

Ekipleşme ve büyüme süreci nasıl oldu, ne planlıyorsunuz?

“Şu an Türkiye’deki ekibimizi güçlendirmeye odaklanmış durumdayız. Identify olarak Türkiye´yi çözümlerimizi geliştireceğimiz ve Avrupa´ya ihraç edeceğimizi bir Ar-ge üssü olarak kurguluyoruz. Dolayısıyla Türk mühendislerimiz bizim için çok önemli. Öte yandan uzaktan kimlik doğrulama teknolojileri mühendislik alanında çok yeni bir kategori dolayısıyla yazılım mühendislerini bu yönde eğitmeyi planlıyoruz.

Hem tecrübeli mühendislerle var olan süreci yönetmeye hem de arka tarafta yeni mezun mühendisleri yetiştirmeye odaklanıyoruz. İlk pazara girdiğimizde çok değerli başvurular aldık, şimdi müşteri tarafımız büyüdükçe mühendislik ekibimizi eş zamanlı büyütmeye odaklanıyoruz. bir yıl içinde 50’ye yakın mühendisten oluşan bir ekip kurma hedefimiz var.”

Bugüne kadar ne tür zorluklarla karşılaştınız?

“Çok fazla zorlukla karşılaştığımızı söyleyemem çünkü yaptığımız iş gerçekten yetkin bir tecrübe istiyor. Ve biz BSS’nin çağrı merkezi ve fintech alanındaki tecrübesi sayesinde ne regülasyona uyum sağlamakta ne de çözümü geliştirmede bir sorun yaşamadık. Çünkü ihtiyaç duyulan teknoloji çok iyi biliyorduk. Nitekim başarılı bir sonuç çıktı ortaya. Türkiye pazarına ise Almanya’daki 4 yıllık tecrübemizle girdik. Biz Identify olarak bankacılıktaki regülasyon özelinde pazara girmiştik ama süreç bizi uzaktan kimlik doğrulamaya ihtiyaç duyan tüm sektörlere çözüm sunma noktasına getirdi. Şu an geldiğimiz noktada hem pazarın gelişimini ve regülasyonları destekliyoruz hem de pek çok sektörün ihtiyaç duyduğu çözümleri sunuyoruz.”

Gelecek hedefleriniz neler?

“Sunduğumuz çözüm, kurmayı hayal ettiğimiz ekip ve iş motivasyonumuz bizi geleceğe cesaretle bakmamızı sağlıyor. İşimizi severek yapıyoruz, tüm ekibimizin mutluluğu bizim için çok önemli. Çözümümüz şu an rakiplerimizin çok ilerisinde. Biz Türkiye’de ve Almanya’da işini severek yapan, süreçleri geliştirmeye odaklanan, şirketin başarısını kendi başarısı sayarak sahiplenen, girişim ruhunun enerjik yapısına sahip bir ekip kurmayı hedefliyoruz. Yakın gelecekteki en önemli hedefimiz bu diyebilirim. Uzun vadede ise KYC’ye ihtiyaç duyan tüm kurumlara hizmet vermeyi hatta onların bu hizmeti kimden aldıklarını unutturacak kadar işini iyi yapan bir şirket haline gelmeyi istiyoruz. Ve elbette her girişimin hayal ettiği gibi geleceğin unicorn’u olmayı istiyoruz.”

Ebeveynlere online uzman desteği sağlayan Kidolog, 3 milyon TL değerleme üzerinden yatırım aldı

Yüksek büyüme potansiyeli olan teknoloji girişimlerine yatırım stratejisi doğrultusunda çalışmalarına devam eden Alesta, ebeveyn ve çocuk danışmanlık hizmeti sunan Kidolog ile 3 milyon TL değerleme üzerinden yatırım konusunda anlaştığını duyurdu.

Kidolog, ebeveynlere gebelik öncesi/sonrası ile çocukların bilişsel, motor gelişim ve sosyal duygusal gelişiminde ihtiyaç duyabilecekleri 10 farklı kategoride online uzman desteği sağlamaktadır. kidolog.com bu hizmetleri her zaman ve her yerde kolay erişilebilir ve düşük maliyetle sunmayı hedeflemektedir.

Alesta Elektronik Teknoloji Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Özer: “Bir yandan Pandemi ile online iletişim hayatımıza yoğun bir şekilde girerken diğer yandan çocuk gelişimine dair ebeveynlerin giderek artan ilgisi, online çocuk danışmanlık hizmetleri için müthiş bir fırsat yaratmış gözüküyor. Bu fırsatı gören ve iyi değerlendiren Kidolog’un önemli başarılar elde edeceğine eminiz.” dedi.

Kidolog Kurucu Ortağı ve CEO’su Eray Uğurelli ise; “Bilinçli Ebeveynler, Mutlu Nesiller” hedefiyle çıktığımız bu yolda dünya genelinde milyonlarca ebeveyne ulaşarak geleceğimizi birlikte inşa etmek istiyoruz. Bugüne kadar yüzlerce ailenin hayatına dokunan Kidolog, bu yatırım ile birlikte büyümesine daha hızlı bir şekilde devam edecek ve hedeflerini gerçekleştirecektir.”

Bu yeni yatırım ile birlikte platformun daha geniş kitlelere erişerek daha fazla sayıda ebeveyne ulaşması ve daha fazla sayıda çocuğun gelişimine katkıda bulunması hedefleniyor.

Türkiye, Dijital Reklam Yatırımları’nda 2020’de yüzde 34.8 ile Avrupa’da en fazla büyüyen ülke oldu

AdEx Benchmark Raporu’na göre; Pandeminin etkisiyle zorlu bir yılın ardından Avrupa Dijital Reklam Yatırımları 2020’de yüzde 6,3 artarak 69 milyar Euro’ya ulaştı.

IAB Avrupa AdEx Benchmark araştırması dijital reklam pazarını üç ana başlıkta inceliyor: Display, Arama Motoru ve İlan Sayfaları. Bu formatlardaki büyüme, gelişen cihaz kullanımı ve tüketim alışkanlıklarındaki değişikliklerle de destekleniyor.

2020 Dijital Reklam Yatırımları

AdEx Benchmark çalışması, on beş yıldan beri, 28 ülke pazarını kapsayan Avrupa’da reklam yatırımları için kusursuz bir rehber özelliği taşıyor. Türkiye’nin de dahil olduğu 28 ülkeyi kapsayan AdEx Benchmark Raporu, 2020 yılında 7 ülkenin iki haneli büyüme kaydettiğini ortaya koydu. Türkiye yüzde 34,8 ile en fazla büyüme gösteren ülke olurken reklam yatırımları açısından Avrupa’nın büyüme gösteren ilk 10 pazarı (İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, İtalya, İspanya, İsveç, Hollanda, Türkiye, İsviçre) içinde yer alırdı. Rapora göre 3 ülkenin (Belçika, İspanya, Belarus) dijital reklam yatırımlarında düşüş yaşandı.

Pandemi salgınının şiddetine ve ardından gelen ekonomik krize rağmen, İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere gibi dijital reklam yatırımın en büyük olduğu ülkelerde dengeli büyümeler yaşanırken Almanya %10,4’lük bir büyüme gerçekleştirdi.

IAB Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Akalın “Türkiye en fazla büyüme gösteren ülke olurken, kişi başı gelir ve reklam harcamaları dikkate alındığında Avrupa’daki ülkeler arasında en gerilerde yer almaktadır. Bu da Türkiye’de gerçekleşen dijital reklam yatırımlarının büyüme potansiyelini göstermektedir” dedi.

En güçlü büyüme sosyal medya ve videoda

E-ticaretin büyümesi, küçük işletmeler ve 2020 yılının ikinci yarısında reklamverenlerin yatırımlarına devam etmesi ile sosyal medya ve video tüm kanallarda en güçlü büyümeyi kaydetti. Sosyal medya yüzde 15,9 büyüme gösterirken, video yüzde 16,3 büyüdü. Türkiye sosyal medyada yüzde 44,8, görüntülü reklamda yüzde 33,8 büyüme ile Avrupa’da en çok büyüme kaydeden ülke oldu. Videoda ise yüzde 52,1 büyüme ile Rusya’nın ardından 2. büyüyen pazar olurken video payında Avrupa’da ilk 10 içinde yer aldı. Avrupa’da arama reklamcılığı yüzde 7,9, display (görüntülü) reklamcılık ise yüzde 9,1 büyüme kaydetti.

Avrupa’da ilan ve satış ortaklığı (affiliate) alanında sadece 8 ülke (Türkiye, Sırbistan, Uktayna, Bulgaristan, Fransa, Çekya, Hırvatistan, Romanya) büyüme gösterirken Türkiye %23’3 büyüme ile yine ilk sırada yer aldı.

2020’de dijital ses verileride mevcut

Rapora göre dijital ses pazarı, dijital reklamcılık pazarının %1’in biraz altında kalmasına rağmen, toplam 500 milyon €’luk bir değeri temsil ediyor. AdEx Karşılaştırma raporunda ilk kez dijital ses rakamları da yer aldı.

IAB Avrupa CEO’su Townsend Feehand sonuçları şöyle yorumladı:

“Tahmin edilemeyecek kadar zorlu bir yıla rağmen, 2020’de böylesine olumlu bir büyüme görmek gerçekten umut verici. Dijital reklamcılığı destekleme amaçlı bir sektör derneği olarak, COVID-19’un yatırımlar üzerindeki etkisine ilişkin iç görüler sağlamaya ve üyelerimizi bu zorlu zamanlarda desteklemeye çalışıyoruz. Sektörün 2021’de gelişmeye devam edeceğine inanıyoruz.”

Sonuçları değerlendiren IAB Avrupa Baş Ekonomisti Dr. Daniel Knapp, “Dijital reklamcılık 2020’de kötü bir yıl geçirmedi, sadece kötü bir çeyrek geçirdi.4. çeyrekte çift haneli büyümeden önce, 3. çeyrekte hızlı bir toparlanmanın başladığını gördük. Kapanma döneminde özellikle video aracılığıyla markalaşmada hızlı bir artış gerçekleşti.2020, insanların tüketim şeklini ve şirketlerin çalışma şeklini değiştiren, hızlı ilerleyen uzun vadeli sosyo-ekonomik dönüşümlere yol açan bir yıl oldu. Bu durum dijital reklamcılık için verimli bir zemin sağlarken sektörün 2021’de büyümesini hızlandırmasını bekliyoruz” dedi.

28 ülke ile ilgili veri ve analiz sağlayacak AdEx Benchmark 2020 Raporu’nun tamamı önümüzdeki haftalarda yayımlanacak.

MentalUP’a çocukların egzersiz yapabileceği yeni Fitness özelliği eklendi

Türk Telekom’un kurumsal girişim sermayesi şirketi TT Ventures ile ortak olduğu, Türkiye’nin ilk oyunlaştırılmış eğitim platformu MentalUP’a yeni “Fitness” özelliği eklendi.

4-13 yaş arası çocukların dikkat, hafıza gibi zihinsel becerilerini geliştiren eğitim platformu MentalUP, egzersiz programıyla artık çocukların gün içinde spor yapmalarını da sağlıyor.

Zihinsel ve fiziksel egzersizleri bir arada sunan ilk uygulama

Türk Telekom Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Barış Karakullukçu şöyle konuştu: “Türk Telekom’un PİLOT programıyla desteklediği ve daha sonra da TT Ventures ile ortak olduğu MentalUP, ‘ilkleri’ ortaya koyan çalışmalarına devam ediyor. Uzaktan eğitim sürecinde ailelerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin tercihi olan MentalUP, evde kalan çocukların gün içinde spor yaparak bedensel sağlıklarını korumalarına yardımcı olmak için ‘Fitness’ özelliğini hayata geçirdi. MentalUP bu sayede dünyada hem zihinsel hem de fiziksel egzersizleri bir arada sunan ilk uygulama oldu.”

5 kategoride, 210 egzersiz

MentalUP Fitness, çocuklara denge, güç, esneklik, kardiyo ve dayanıklılık kategorilerinde 210 adet fiziksel egzersiz sunuyor. Çocuk gelişiminde uzman, spor akademisi eğitmenleri tarafından her çocuğun yaşına ve fiziksel ihtiyaçlarına uygun olarak belirlenen egzersizlerden bir günlük çalışma planı hazırlanıyor. Günlük 7 dakika süren egzersiz programının yanı sıra çocuklar kendi ‘Kişiselleştirilmiş Antreman Programı’nı da oluşturabiliyorlar.

Ekran bağımlılığı riskini azaltıyor

Hiçbir reklam içeriği barındırmayan, pedagog onaylı Türkiye’nin ilk oyunlaştırılmış eğitim platformu MentalUP’ın kullanıcı sayısı 100’den fazla ülkede 10 milyonu aştı. Akademisyenler ve uzman tasarımcılarla hazırlanan MentalUP’taki oyunlar, günlük 20 dakikalık egzersiz uygulaması sayesinde ekran bağımlılığı riskini azaltıyor.

İstanbul merkezli mobil oyun girişimi Veloxia, 3 milyon dolar yatırım aldı

İstanbul merkezli mobil oyun girişimi Veloxia, ikinci turda; Collective Spark liderliğinde ve Boğaziçi Ventures, Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonu ve melek yatırımcıların katılımıyla 3 milyon dolar büyüklüğündeki yatırım turunu tamamladı.

2019 yılının Haziran ayında genç girişimciler Tugay Alyıldız, Melih Gündoğdu ve Mehveş Altay tarafından kurulan Veloxia, mobil oyun ve teknolojileri alanında küresel ölçekte yenilikçi ürünler geliştirmeyi hedefliyor. Veloxia, Haziran 2020’de 440 bin dolarlık ilk yatırımını almıştı.

Kuruluşundan henüz üç ay sonra iOS ve Android platformları için ürettikleri ilk oyun olan “Space Colony: Idle” ile yaklaşık 1 milyon indirmeye ulaşarak strateji oyunları kategorilerinde üst sıralarda yer alan Veloxia, geçtiğimiz yıl 100 milyonun üzerinde kullanıcıya sahip MobileX’ten yatırım almıştı.

Veloxia’nın kurucularından ve CEO’su Tugay Alyıldız, yatırım turuyla ilgili şunları söyledi: “Sürekli olarak geliştirmekte olduğumuz davranışsal ekonomi modelleri destekli altyapımız, ürünlerimizi ölçeklerken karlılığımızı ciddi ölçüde arttırıyor. Mühendislik yaklaşımlarımızla oluşturduğumuz rekabet avantajı, sektörde bizi öne çıkaran özelliklerin başında gelmekte. Collective Spark öncülüğündeki bu yatırım turu ile idle kategorisinde kazandığımız ‘know-how’u değerlendirebilmek ve yeni oyun segmentlerindeki çalışmalarımızı fonlamış olmak bizler için heyecan verici.”

Önümüzdeki yıllarda strateji/simülasyon oyunları kategorilerinde Veloxia’yı dünyanın önde gelen şirketlerinden birisi haline ulaştırmayı amaçladıklarını vurgulayan Alyıldız, yazılım ekibinin üniversite yıllarında Microsoft ve Google ofislerinde çalışmış olan kadın girişimci Mehveş Altay liderliğinde büyüdüğünden bahsederek şunları ekledi: “Farklı coğrafyalarda yaşayan uluslararası ekibimizin büyüklüğü 20 kişiyi geçti ve bu yatırım turu sayesinde ekibimizi hem Türkiye hem de yurt dışında genişletmeye devam edeceğiz. Ekibimizi genişletirken kapsayıcılık ve çeşitliliğe inanarak oluşturduğumuz şirket içi kültürümüzü de korumayı amaçlıyoruz”.

Collective Spark’ın kurucu ortaklarından Görkem Oktay: “Mobil oyun kategorisi, uzun süredir ilgilendiğimiz ve farklı girişimleri dinlediğimiz bir alan olarak ön plana çıkmakta. Kuruluş aşamasından bu yana tanıdığımız ve yakından takip ettiğimiz Veloxia ekibinin potansiyeline duyduğumuz güven ile idle ve farklı kategorilerde geliştirecekleri oyunların başarılı olacağına inanıyoruz. Bu bağlamda liderlik ettiğimiz yatırım turunu, stratejik anlamda değer katabilecek kurumsal ve bireysel yatırımcıları da dahil ederek kapattığımız için mutluyuz”.

Her yıl San Francisco’da düzenlenen ve oyun endüstrisinin önde gelen konferanslarından Game Developers Conference’a bu yıl Türkiye’den davet edilen tek oyun firması olan Veloxia adına konuşmacı olarak katılacak olan Alyıldız, Veloxia’nın uluslararası bilinirliğinin hızla arttığına işaret etti ve fikir aşamasından pazarlamaya uzanan her alanda güçlü bir oyun portföyü oluşturmak istediklerini de vurguladı.

iyzico-PayU, Türkiye’nin global e-ticaret raporunu açıkladı: Gelişen pazarların yıldızıyız

Küresel finans teknolojileri şirketi PayU, 50’den fazla ülkede yüz binlerce müşterisine sunduğu ödeme hizmetleriyle elde ettiği verileri içeren The Next Frontier: 2021 ve Gelecekte E-Ticaret Dünyasının Umut Vadeden Pazarları raporunu yayımladı. Rapor Türkiye’nin de yer aldığı 4 kıtaya yayılmış 19 ülkenin e-ticaret verileri hakkında önemli içgörüler içeriyor.

Rapora dair gerçekleştirilen toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelen iyzico-PayU CEO’su Barbaros Özbuğutu: “The Next Frontier raporunda Türkiye’nin %44’lük e-ticaret penetrasyonuyla gelişmekte olan pazarlar içerisindeki liderliğini net bir şekilde görebiliyoruz. Sıradaki hedef ise Amerika, İngiltere, Almanya gibi e-ticaret penetrasyonun %80’in üzerinde olduğu ülkeler arasında yer alabilmek.

2. ligin şampiyonuyuz, artık amacımız 1. ligde kendimize yer edinebilmek. Bu yolda atılması gereken en önemli adımlardan biri, banka ve kredi kartı bulunmayan nüfusu, alternatif ödeme yöntemleri ve dijital cüzdan uygulamarı aracılığıyla dijital ticaretin bir parçası haline getirmek.” dedi.

Yaşam tarzında dijitalleşme

Türkiye 83.4 milyon nüfuslu bir ülke ve nüfusun %92’sinden fazlası mobil cihaz kullanıyor. Ortalama bir kişi günde 7,5 saati online geçiriyor. 83.4 milyon nüfuslu ülkede 37 milyon kişi çevrimiçi alışveriş yapıyor. E-ticarette 2020’nin ilk 6 ayında 2019’un 6 ayına göre %64 artış oldu.

Dijital ürünlere eğilim

Yaşam tarzındaki değişim, e-ticaret harcamalarının dijital ürünlere yönelmesi olasılığını artırıyor. Rapora göre dijital mallar üzerindeki toplam e-ticaret harcamaları %52 oranında büyüme potansiyeli taşıyor. Bununla birlikte önceki yıl %30 büyüyen sektörde bu yıl büyüme oranı %17 oldu.

Kozmetik ve moda sektörü yükselişte

iyzico platformlarında tüketici harcamalarında önceki yıla göre en yüksek artışı sağlayan sektör %229 oranla güzellik ve kozmetik sektörü oldu. 2020’nin 2. çeyreğinde kaydedilen %392 oranındaki artış, altı EMEA pazarının en yükseği oldu. Güzellik ve kozmetik sektörüne yapılan harcamaların çevrimiçi ortamda gerçekleşmesi ve %80 oranında artması bekleniyor.

Moda sektörü dijitalleşiyor

Türkiye’de moda ve aksesuar ürünleri e-ticaret harcamaları 2019 yılında 3,3 milyar dolarken 2020 yılında 4,7 milyar dolara ulaştı. Sektör 2020’de %65’lik artış gösterdi. Sektördeki üye iş yerleri 2019’un ikinci çeyreğine kıyasla %110 daha fazla kazandı. Moda sektöründe e-ticaret kanalları aracılığıyla gerçekleşen 6 milyar doların üzerindeki yıllık tüketici harcamasının artması bekleniyor.

Türkiye eğitime odaklandı

2020 yılında tüketiciler, PayU ve iyzico platformlarını kullanan eğitim perakendecilerinden 2019’a kıyasla %28 daha fazla harcama yaptı. Eğitim sektöründe 2020 yılındaki ortalama işlem değeri, 2019 yılındaki değerden 100 dolar daha yüksek oldu.

Raporun tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

BIO Startup Program finalistlerinden GlaucoT, Start-Up Stadium’da Türkiye’yi temsil edecek

Dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonlarından biri olan BIO Digital kapsamında düzenlenen ve dünyanın dört bir tarafından alınan başvurular arasından seçilen 50 girişimin projesini anlatma şansı bulduğu Start-Up Stadium’a ülkemizden yerli girişimi GlaucoT seçildi.

BIO Startup Program finalistlerinden olan GlaucoT, ilaçsız ve invasif olmayan tekniklerle nöroprotektif glokom tedavi yöntemi sunan girişimini, aralarında yatırımcıların da bulunduğu küresel biyoteknoloji ekosisteminin farklı aktörlerine anlatma imkânı bulacak. GlaucoT, geleneksel glokom tedavi yöntemlerinden farklı olarak, girişimsel olmayan nöron koruyucu bir tedavi sunuyor. GlaucoT özetle, göz tansiyonu (glokom) hastalığına kalıcı bir çözüm üretmeyi hedefliyor.

Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı BIO Startup Program’ın beşincisi Biyogirişimcilik Kampı ile sürüyor. Geçtiğimiz yıl 64 ülkeden 4 binin üzerinde şirket ve 7.260 kişinin katılımı ile gerçekleşen BIODigital öncesinde düzenlenen kampta biyogirişimciler, küresel aktörlerle verimli temaslarda bulunabilmek için ihtiyaç duyacakları, regülasyon, patent, iletişim, pazar analizleri gibi alanlarda yol haritaları hazırlamak üzere mentorlarla birlikte çalışıyorlar.

AIFD Yatırım Politikaları Direktörü Cengiz Aydın, BIODigital ilgili şu açıklamayı yaptı: “18 Haziran’a kadar sürecek dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu BIO Digital’e katılma şansını yakalayan Funktor, GlakoLens, GlaucoT, Oruba Teknoloji & İnovasyon ve Virasoft için tüm kayıt süreçlerini tamamladık. Biyogirişimcilerimizin küresel biyoteknoloji ekosisteminin farklı aktörleri ile temas etmek ve işbirliklerine yönelik birebir görüşmeler yapmak adına önemli bir fırsat yakaladıklarına inanıyoruz.” dedi.

GlaucoT, Elektronik Mühendisi Veysel Özkapıcı ve Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Abdulkadir Oduncu tarafından hayata geçirildi. GlaucoT cihazı ile göz tansiyonu hastalığına (glokom) kalıcı çözüm üretmeyi hedefliyor. GlaucoT’nin geleneksel glokom tedavi yöntemlerinden farklı olarak, girişimsel olmayan nöron koruyucu bir tedavi sunan, dünyadaki ilk tedavi yöntemi olduğunu belirten Op. Dr. Abdulkadir Oduncu, “GlaucoT ile hastaların evlerinde günlük bir saatlik özel bir gözlük kullanımıyla hastalığın gözde ve beyinde meydana gelen nöronal hasarı düzeltmeyi hedefliyoruz. Yenilikçi teknoloji ile geliştirilen GlaucoT gözlüğü göz çevresinde kişiye özel vakum ile glokomdan kaynaklanan optik sinir başındaki translaminar basıncı dengeliyor. Aynı anda 40 Hz frekansında titreşen ışık ile beyinde görme merkezindeki nöronal hasarı geriletiyor. Glokom hastalığında gözde ve beyinde biriken toksik proteinleri hedefleyen başka bir tedavi yöntemi dünyada yok. GlaucoT tedavisiyle nöronal inflamasyonu geriletmek mümkün olacak” diyor. Veysel Özkapıcı ise, 2021 son çeyreği içerisinde bu hastalığın etkilediği ve belki de görme fonksiyonunu yitirmek üzere olan hastalara kalıcı bir ürün sunabileceklerini aktarıyor.