Ana Sayfa Blog Sayfa 408

Robotik girişimi RightHand Robotics, 66 milyon dolar yatırım aldı

Veriye dayalı robotik çözümlerinde önemli isimlerden biri olan RightHand Robotics, C Serisi finansman turunda 66 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

Bir teknoloji girişim fonu olan Safar Partners, otomasyon ve tedarik zincirinde lider bir yatırımcı olan Thomas H. Lee Partners, SoftBank Vision Fund 2, GV, F-Prime Capital, Menlo Ventures, Matrix Partners, Zebra Technologies, Epson ve Global Brain tura katılım sağlayan isimler arasında yer alıyor.

RightHand Robotics, küresel varlığını ve ortak ağını büyütmeye odaklanırken, ürün ve iş geliştirmeyi hızlandırmak için son finansmandan yararlanmayı planlıyor. Şirket ayrıca, yeni ofisler açacak ve genel büyüme planlarını desteklemek için ekibine yeni kişiler dahil edecek. RightHand Robotics, bir AutoStore ortağı ve Avrupa’nın önde gelen şirketlerinden biri olan Element Logic gibi entegrasyon ortaklarının yardımıyla yenilikçi parça toplama çözümü RightPick platformunu piyasaya sunuyor. RightPick, akıllı tutucular ve makine görüşü ile yenilikçi parça toplama robotik çözümü ile depoların tedarik zinciri süreçlerini kolaylaştırıyor.

Bu işbirlikleri sayesinde şirketin müşterileri arasında Japonya’nın en büyük paketlenmiş ürün toptancısı olan Paltac Corporation ve Avrupa’nın en gelişmiş çevrimiçi eczanesi olan apo.com Group yer alıyor.

RightHand Robotics CEO’su ve kurucu ortağı Yaro Tenzer, yaptığı açıklamada, “Son birkaç yıl bizim için inanılmaz derecede heyecan verici bir zaman oldu” açıklamasında bulundu. Tenzer, C Serisi finansman turunun, sipariş karşılama hizmetleri için müşteri ihtiyaçlarını karşılama ve ışıksız ürün işleme ile öngörülebilir verim sağlama vizyonunu paylaşan üst düzey yatırımcılara RightHand Robotics’e destekleri için teşekkürlerini iletti.

Şirketlerin freelancerlar ile çalışmasını kolaylaştıran jobtogo, 400 bin dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

Şirketlerin freelancerlar ile çalışmasını kolaylaştıran jobtogo, birinci yılını geride bırakırken, tohum yatırım turunu da tamamladı.

Yeni nesil çalışma yöntemleriyle şirketlerin freelancerlar ile çalışmasını kolaylaştıran jobtogo, içlerinde Angel Effect, Hüseyin Karslıoğlu, Ülkü Şengül, Uğur Mumay, Multikan ve ARYA Yatırım Platformu’ndan İstem Özden Alpar’ın da bulunduğu melek yatırımcılardan 400 bin dolar değerleme üzerinden aldığı yatırımla tohum yatırım turunu tamamladı.

Şubat ayında birinci yılını dolduran ve şirketlerin daha hafif yapılara sahip olması, yetenek kıtlığı çekmeden her yeteneğe kolayca erişebilmeleri; freelancerların da istedikleri yerden istedikleri şekilde kendi yetkinlikleriyle dünyanın dört bir yanındaki şirketlere değer katabilmeleri için geliştirilen jobtogo, aldığı yatırım ile pazardaki hacmini büyütüp globalleşmeye hazırlanıyor. Şirketlerin binlerce kişilik yetenek havuzlarında kaybolmalarının önüne geçerek yeni bir deneyim sunan jobtogo, freelancerlar için geliştirdikleri çözümler sayesinde her iki tarafa da güven içerisinde çalışabilme olanağı sağlıyor.

“Freelance çalışma gelecekte daha çok tercih edilecek”

Dünyada çalışma şekilleri değişirken şirket organizasyonlarının daha çevik hale geldiğini ve jobtogo’nun değişen dünyada bugünün ihtiyacına iyi cevap verdiğini ifade eden Angel Effect Yönetim Kurulu Üyesi Cem Önce, jobtogo yatırım sürecini şu şekilde özetledi: “Freelance çalışma, önümüzdeki dönemlerde insanların daha çok tercih edeceği bir yöntem olacak. Artık büyük plazalarda çalışmak zorunda değiliz, çalışma şekilleri değişiyor. Artık dünyanın herhangi bir yerinde oturup bir şirketin sorununu başka bir ülkede çözme şansımız olacak. Ayrıca bir yatırımcı olarak arz ve talebi birleştirerek iki tarafın da sorunlarını çözen iş modelinin çok verimli bir model olduğuna inanıyorum ve başka ülkelerde de kolaylıkla uygulanabileceğini düşünüyorum. Freelancerlar ve işletmeler jobtogo üzerinden çok kolay ve hızlı bir şekilde profillerini oluşturup aradıkları yeteneklere hemen bir tıkla ulaşabilecekler. Hem doğru bir iş modeli olması hem de fikirlerinin peşinden koşan zeki ve kararlı iki kadının girişimlerine olan inancı ve motivasyonu yatırım kararımızı hızlandırdı. Ayrıca coşkuları ve hırsları inanılmazdı.”

Ertelenmiş ödeme hizmeti sağlayıcısı Scalapay, 497 milyon dolar yatırım alarak 1 milyar dolar değerlemeye ulaştı

Ertelenmiş ödeme hizmeti sağlayıcısı Scalapay, unicorn girişimler arasında yerini almayı başardı. Milano merkezli Scalapay, B Serisi finansman turunda 497 milyon dolar yatırım alarak 1 milyar dolar değerlemeye ulaştığını açıkladı. Eylül 2021‘de 155 milyon değerindeki A Serisi finansman turu haberine yer verdiğimiz şirket, beş ay gibi kısa bir sürede büyük bir yatırım ile tekrar gündemimizde.

Tencent ve Willoughby Capital tarafından yönetilen tur, Tiger Global, Gangwal, Moore Capital, Deimos ve Fasanara Capital katılımıyla gerçekleşti.

Şimdi satın al, sonra öde (BNPL) teknolojisi sağlayıcısı olan Scalapay, çevrimiçi satış yapan perakendecilerin faizsiz, üç taksitli bir ödeme yöntemi sunmasını sağlıyor. Müşterilerin, alışveriş sepetlerini terk etmesi büyük bir sorun yarattığından girişim, bu sorunu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Scalapay iş ortağı satıcılar, tüketicilerinin alışveriş sepetlerinin yüzde 48 büyüdüğünü geri bildiriyor.

Decathlon, Calzedonia, Moschino, Samsonite, Nike ve Pandora dahil olmak üzere birçok büyük şirket Scalapay’in müşteri tabanında yer alıyor. Avrupa’da, özellikle İtalya, Fransa, Almanya, İspanya, Portekiz, Finlandiya, Belçika, Hollanda ve Avusturya’da 3.000 işletme sahibiyle çalışan Scalapay, henüz ABD ve Birleşik Krallık gibi büyük çaplı pazarlara girmedi. Scalapay CEO’su Simone Mancini, lüks moda satıcılarından yapılan işlemlerin %30-50’sinin Scalapay aracılığıyla gerçekleştiğine dikkat çekti.

İşini daha da büyütmek isteyen şirket, yakın zamanda Magic adında yeni bir platform başlattı. Scalapay Kurucu Ortağı ve CTO’su Johnny Mitrevski, Magic ile, ödeme sırasında yaşanan tüm ortak anlaşmazlık noktalarını ortadan kaldırmayı hedeflediklerini açıkladı.

Twitter, Ukrayna’dan görüntü paylaşan bazı hesapları askıya aldı

Rus birlikleri ve zırhlı araçları Ukrayna topraklarına girmeye başladıkça, sosyal medyada bazı görüntüler hızla yayıldı. Ancak, ülkenin doğu Donbas ve Luhansk bölgelerinden görüntü ve videolar paylaşan sosyal medya hesapları, Twitter‘ın hesaplarını askıya alması sorunu ile karşılaştı. Bu gelişmenin ardından Twitter sözcüsünden açıklama geldi.

Sosyal medya platformları, iletişim kurmanın zor olduğu zamanlarda insanların dünyada neler olup bittiği hakkında haberdar olmalarına yardımcı oluyor. Çarşamba günü Rusya’nın başlattığı askeri operasyonların ardından, Kırım’a doğru ilerleyen Rus helikopterlerinin ve sınıra hareket eden tankların görüntüleri, sosyal medyada büyük ses getirdi. Ancak, çatışma yoğunlaştıkça ve Kiev’de patlama sesleri duyulmaya başlanınca, bu görüntüleri Twitter’da paylaşan ve Ukrayna’dan yayın yapan bazı Twitter kullanıcılarının hesapları geçici olarak askıya alındı.

Genellikle “açık kaynak istihbaratı” veya OSINT olarak bilinen birçok araştırmacı, Twitter hesaplarının askıya alınması ile karşı karşıya kaldı. Bu durumu takipçileri ile paylaşan OSINT araştırmacısı Kyle Glen, hesabının 12 saat boyunca askıya alındığını Twitter üzerinden açıkladı. Bir diğer açık kaynak istihbarat araştırması Oliver Alexander da, hesabının 24 saat içinde iki kez askıya alındığı bilgisini paylaştı. Alexander, kesin kural ihlali belirtilmemiş olsa da, hesabın Twitter kurallarını ihlal ettiği için kilitlendiğini belirten bir ekran görüntüsü paylaştı. OSINT organizasyonu Bellingcat’te bir analist olarak görev alan Nick Waters, Twitter’ın askıya aldığı hesapları derlediği bir thread oluşturdu.

Twitter sözcüsünden açıklama geldi

 

Birçok araştırmacı, bu durumun OSINT hesaplarını toplu olarak devre dışı bırakmayı amaçlayan bir planın parçası olmasından endişeleniyor. Twitter sözcüsü Elizabeth Busby konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu hesaplara yanlışlıkla işlem yapıldığını ve koordineli bir kampanyanın parçası olmadığını söyledi. Busby, “Hataların koordineli bir bot kampanyası veya toplu raporlamanın sonucu olduğu iddiaları doğru değil” açıklamasında bulundu ve hesaplara erişimi yeniden etkinleştirdiklerini açıkladı.

Sanal Gerçeklik uygulaması VRchat, çocuk güvenliğine dair ciddi açıklar içeriyor

VR teknolojisi geliştikçe, konuya dair hem iyi hem de kötü olaylar yaşanıyor. Steam‘den ya da Meta’nın Oculus Quest Mağazası üzerinden indirebileceğiniz en popüler VR uygulamalarından biri olan VRchat, çocuk güvenliği açısından ciddi sıkıntılar içeriyor. VRchat, kendisini “sanal gerçekliğin geleceği” olarak tanımlıyor. Ürünün steam sayfasında uygulamayla ilgili olarak, “VRChat için vizyonumuz herkesin kendi sosyal sanal dünyalarını yaratmasını ve paylaşmasını sağlamaktır.” yazıyor. Yani oyuncular kendi sosyal alanlarını ve avatarlarını yaratabiliyorlar. Bu sayede, VRchat içinde çok çeşitli dünyalar yaratılabiliyor. Ancak, BBC’nin haberine göre yaratılan her dünya herkes için uygun olmayabiliyor.

BBC’de araştırmacı gazetecilik yapan Jess Sherwood, 13 yaşında bir kız çocuğu gibi davranarak bir avatar yaratıp VRchat uygulamasına girdi. Ardından hiçbir engelle karşılaşmadan sanal bir striptiz kulübü odasına katıldı ve yetişkin erkeklerin küçük bir çocuğu kovalarken ona kıyafetlerini çıkarmasını istediklerini gördüğünü iddia etti. Sherwood’un iddiasına göre, ziyaret ettiği odaların çoğunda, çocuklar tarafından görülmesi uygun olmayan yetişkin eşyaları vardı.

Sherwood’un paylaşımına göre bunun gibi, çocuklar için uygunsuz bir çok içerik VRchat’te mevcut. Sherwood, “Bu çok rahatsız edici ve seçenekleriniz ya kalıp izlemek ya da başka bir odaya geçmek. Ve çoğu seferinde başka bir odaya geçmem söylendi.”

VRchat, BBC’ye verdiği demeçte, “Böylesine uygunsuz ve zararlı davranışların bu platformda yeri yok.” dedi. Geliştirici, “uygulamayı herkes için güvenli ve iyi bir yer haline getirmek için çok çalıştığını” belirtti. Sorunun büyük kısmı, herkesin VRchat’ı indirip oynayabilmesinden kaynaklanıyor. Örneğin, uygulamayı Meta’nın Oculus Quest Store’undan indirmek için tek ihtiyacınız olan bir Facebook hesabı. Ayrıca, uygulamanın Steam sayfasında da herhangi bir yaş kısıtlaması bulunmuyor.

İlerleyen günlerde sorunun çözümüne dair birkaç güncelleme görmemiz olası. Aksi takdirde bu gibi VR uygulamaları, düzenlemelerin artırılmasıyla ciddi cezalarla karşı karşıya kalabilirler.

Waymo, otonom araçlarının verisini gizli tutmak için açtığı davayı kazandı

Bir otonom araç üreticisi olan Waymo, California Motorlu Araçlar Departmanına (DMV) açtığı davayı kazandı. California Motorlu Araçlar Departmanı Waymo’nun, otonom araç kaza verilerinin kamuyla paylaşılmasını istemişti. Ancak Waymo, bunun kendileri için haksız rekabet oluşturacağını iddia ederek DMV’ye dava açtı ve dava Waymo’nun lehine sonuçlandı.

Davanın ortaya çıkış sebebi, Waymo’nun bu önemli verileri rakip şirketlerden saklamak istemesi. Çünkü şirkete göre, bu veriler yıllar süren özverili çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Eğer şirket, bu verileri direkt olarak rakip firmaların ulaşabileceği şekilde halkla paylaşırsa, şirket için haksız rekabetin oluşacağı düşünüldü.

Öte yandan ise, bu gibi verilerin paylaşılması şeffaflık ve halkın güvenini kazanma gibi unsurlar açısından önemli olarak görülüyor. İşte bu noktada belirsizliğe düşen durum, bir davaya yol açtı.

Waymo’nun Grup Ürün Müdürü Ravindra Kansara dava için, “Waymo’nun rakipleri bu son derece değerli bilgilere erişebilirse, Waymo’nun yıllarca çalışarak geliştirdiği kendi otonom araç teknolojisini, ürünlerini ve hizmetlerini hiçbir çaba göstermeden direkt ve ücretsiz olarak elde edecek.” sözlerini kullandı.

Davanın Waymo lehine sonuçlanmasının ardından, şirket yaptığı açıklamada mahkemenin kararını överken, halka karşı şeffaf olmaya da söz verdi. Şirket sözcüsü Nicholas Smith, yaptığı açıklamada, “Mahkemenin Waymo’nun endişelerini gözeterek karar vermesi, şirket için çok önemli olan verilerin korunmasını sağladı. O sebeple bu karardan oldukça memnunuz.” dedi. “Otonom sürüş teknolojimiz ve operasyonlarımız hakkında güvenlik ve diğer verileri açıkça paylaşmaya devam edeceğiz. Ancak şunu da kabul etmek gerek ki, bu ayrıntılı teknik bilgilerin hepsini paylaşmak bazı sebeplerden ötürü uygun olmayacaktır.”

Meta, Metaverse için “builder bot” adlı bir yapay zeka üzerinde çalışıyor

Metaverse‘ün ne olduğu hala herkes tarafından anlaşılamamış olsa da, büyük bir hızda Metaverse’e dair teknolojiler geliştirilmeye devam ediliyor. Meta CEO’su Mark Zuckerberg ses komutları aracılığıyla dilenen şekilde sahneler yaratabilen bir teknolojiyi tanıttı. Meta’nın yapay zeka araştırmacıları, kullanıcıların sanal ortamlarını sesli komutlarla değiştirmelerine olanak tanıyan ve ses komutlarıyla çalışan bir bot üzerinde çalışıyor.

Zuckerberg, şirketin en son yapay zeka araştırmalarının detaylarını paylaşan bir sanal etkinlikte, Builder Bot adlı teknolojinin erken safhalardaki bir versiyonunu tanıttı. Zuckerberg, “Bir dünyayı sözlerle tasvir etmenize olanak tanır ve dünyanızı sizin için, tanımladığınız şekilde oluşturur” dedi. Tanıtım demosunda, Zuckerberg ve bir başka Meta çalışanı, sesli komutlar aracılığıyla bir sahil sahnesi yarattı. Yaratılan bu sahnede piknik masası, sahil kıyısı, palmiye ağaçları, piknik örtüsü gibi detaylar yer aldı. Ayrıca martı ve okyanus dalgalarının sesleri de yine sesli komutlarla sahneye eklendi.

Şimdilik, teknoloji oldukça erken bir aşamada. Zuckerberg’in oluşturduğu sahne, önceki metaverse demolarında görülen sahnelerden çok daha düz ve düşük çözünürlüklü görünüyor. Zuckerberg, “Bu teknolojiyi ilerlettiğimizde, yalnızca sesinizi kullanarak yeni deneyimler yaşayabilecek ve bu deneyimleri başkaları ile paylaşabileceğiniz farklı dünyalar yaratabileceksiniz.” dedi.

Demoda tanıtılan builder bot, bu sanal dünyaları yaratmak için gerekli olan ve yine sesli komutlarla çalışan Project CAIRaoke isimli bir yapay zeka projesinin bir parçası. Ancak Zuckerberg, CAIRaoke projesinin Meta’nın geleceği için merkezi olacağını söyledi.

Zuckerberg, “Metaverse’de, insanların sanal dünyaların yanı sıra artırılmış gerçeklikle fiziksel dünyamızda gezinmelerine yardımcı olmak için inşa edilmiş yapay zekaya ihtiyacımız olacak.” dedi. “Yüzümüze gözlük taktığımızda, bir yapay zeka sisteminin dünyayı bizim perspektifimizden görebilmesi ilk kez bu projeyle mümkün olacak.”

Amsterdam Apple mağazasındaki rehine krizi saldırganın yakalanması ile son buldu

Salı günü akşam saatlerinde Hollanda’nın başkenti Amsterdam‘da bulunan bir Apple Store‘da silahlı soygun denemesi gerçekleşti. Çok sayıda görüntünün sosyal medyaya ve canlı yayınlara yansıdığı soygunda mağazadaki bir kişi rehin alındı. 17:40 sularında başladığı söylenen olay, Amsterdam polisinin silahlı soyguncuyu yakalaması ile sonlandı.

Dün akşam saatlerinde Apple’ın Amsterdam’daki bir mağazasına kamuflaj teçhizatlı bir kişi silahlı olarak giriş yaptı ve yakalanmadan önce mağazadaki bir kişiyi birkaç saat boyunca rehin aldı. Rehinenin Hollanda dışından bir Apple Store müşterisi olduğu bildirildi. Olay yeri görüntüleri, rehinenin şüphelinin karşısında, elleri arkadan kelepçeli olarak oturduğunu gösteriyordu. Olay başladığında mağaza içinde birçok kişi vardı, ancak şüpheli şahıstan kaçmayı başardılar. İddialara göre olay sırasında mağazada bir dolaba saklanan dört kişi daha vardı, ancak silahlı soyguncu bu kişilerin varlığından şüphe etmedi. Mağazanın şehir merkezindeki yoğun bir bölge olan Leidseplein’de bulunması sebebiyle rehine durumu devam ederken birçok görüntü sosyal medyaya yansıdı.

Leidseplein Apple Store’daki gerginlik, yerel saatle 17:30’dan 22:45’e kadar sürdü. Basın açıklamasında yapılan açıklamaya göre rehinecinin mağazaya bir robot tarafından getirilen suyu istemesini fırsat bilen rehine kaçmayı başardı. Hollanda polisinin onayladığı üzere, olay yerindeki polis, koşan şüpheliye zırhlı bir BMW X5 ile çarptı. Şüpheli yerde hareketsiz yatarken, polis patlayıcıları kontrol etmek için bir robot gönderdi ve hiçbirinin bulunmadığını doğruladı.

Polis, asıl amacının müzakereler sonucu saldırganı vazgeçirmek olduğunu söyledi. Basına yansıyan açıklamaya göre silahlı saldırgan 200 milyon kripto para ve Apple Store’dan güvenli çıkış talep etti.

Dijital kimlik doğrulama girişimi OCR Labs, Seri B turda 30 milyon dolar yatırım aldı

Merkezi Londra’da bulunan OCR Labs, New York merkezli Equable Capital liderliğindeki B Serisi yatırım turunu 30 milyon dolar ile tamamladığını duyurdu. OCR Labs, aldığı yeni yatırımla ekibini Kuzey Amerika ve EMEA bölgelerinde genişletmeyi hedefliyor.

Dijital kimlik doğrulama alanında bir teknoloji lideri olarak tanınan OCR Labs, tescilli teknolojisini kullanarak kimlik dolandırıcılığı ve yasal mevzuata uyumluluk gibi önemli zorluklara çözüm getiriyor. OCR Labs’in sunduğu uçtan uca çözüm, kara para aklamayı önleme (AML, Anti Money Laundering) ve müşterini tanı (KYC) düzenlemelerini destekliyor ve dolandırıcılığı azaltırken müşteri kimliği doğrulaması sürecini de iyileştiriyor.

OCR Labs, OYAK’ın geçen yıl A Serisi yatırım turuna öncülük etmesinden bu yana, yeni müşteri sayısında yüzde 500’lük artış sağlarken, üç haneli büyümesini de sürdürdü. OCR Labs, Birleşik Krallık, Türkiye ve Avrupa pazarlarına açılmaya devam ediyor.

2016 yılında Matthew Adams ve Daniel Aiello tarafından kurulan OCR Labs, ilk ürününü 2018’de piyasaya sürdü. Adams ve Aiello’nun OCR Labs’i kurarken belirledikleri hedef kuruluşları artan dolandırıcılık ve kimlik hırsızlığı riskine karşı korurken, müşteri katılımını kolaylaştırmaktı. OCR Labs, tüm kimlik doğrulama akışını insan müdahalesi olmadan kontrol etmesine olanak tanıyan benzersiz derin öğrenme motorlarına sahip tek sağlayıcı olma özelliğine sahip. Şirketin kurucuları, belge şablonlarının kullanımını ve mevcut çözümlerin farklı cilt tonlarından kaynaklı daha yüksek hata oranları gibi piyasadaki sorunları belirledikten sonra bu teknolojiyi geliştirmek için yatırım yaptı.

A Serisi yatırım turunun ardından Birleşik Krallık, Türkiye ve Avrupa pazarlarına açılmaya devam eden şirket, B Serisi kapsamında da uluslararası büyümesini Kuzey Amerika’da yeni bir ofis, doğrudan bir satış gücü ve ekibine katacağı küresel bir Gelirlerden Sorumlu Yönetici’yle destekliyor. OCR Labs, A ve B Serisi yatırımlarında toplam 46 milyon dolar topladı. Önceki yatırımcılar arasında ise OYAK ve Halkin Ventures bulunuyor.

OCR Labs CEO’su John Myers, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Çevrimiçi dijital kimlik doğrulama sağlayıcısı olarak bizi seçen müşterilerimizin çözümlerimizi düzenli olarak kullandığı 2021, bizler için harika bir yıl oldu. Bu yatırımla büyümemizi sürdürmek için gerekli sermayeyi sağlarken, katma değerli bir yatırımcıyı da yönetim kurulumuza katıyoruz. Bu süreçte vizyonumuzu da korumaya devam ederek küresel seviyede dijital kimlik doğrulamanın lider teknoloji sağlayıcısı olmaya çalışıyoruz. Pazardaki fırsatlar büyümeye devam ediyor ve ABD’deki genişlememiz ve küresel satış faaliyetlerimize yaptığımız yatırımla, müşteri tabanımızı büyütmek için önemli bir konumda bulunuyoruz.”

Yapılan yeni bir çalışma, dijital kimlik satıcılarının 2021’de 26 milyar dolar olan gelirinin, 2026’ya kadar tüm dünyada iki katına çıkarak 53 milyar doları aşacağını ortaya koydu1. Son üç yılda da yeni müşteri sayısının yüzde 500, büyüme oranlarının da iki kat artması bekleniyor.

OCR Labs, finansal hizmetler, kamu, telekomünikasyon, kripto şirketlerinin yanı sıra SaaS sağlayıcıları gibi çeşitli platform tabanlı işletmeleri destekliyor. Müşterileri arasında ise Avustralya Hükümeti, Vodafone, ZIP ve BMW bulunuyor.

Cognito Kurucu Ortağı ve CEO’su Alain Meier ise görüşlerini şöyle aktarıyor: “OCR Labs, kimlik belgesini doğrulamak için tercih ettiğimiz iş ortaklarımız arasında bulunuyor. Son derece çevik olan şirketin ürünleri de diğer sistemlerin zorlandığı kullanıcıları doğrulamaya yardımcı oluyor. OCR Labs ile çalışmaktan mutluyuz ve B Serisi’nden sonra onlarla birlikte büyümeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.”

OCR Labs’ın insan müdahalesi ihtiyacını ortadan kaldırarak dijital kimlik doğrulamayı hızlandıran bütünüyle otomatik çözümü, doğruluğu artırırken müşterilerin kimlik doğrulama deneyimini sorunsuz bir şekilde yaşamasını sağlıyor. Şirketin tescilli teknolojisi, optik karakter tanımayı (OCR), belge sahtekarlığı değerlendirmesini, canlılık tespitini, video sahtekarlığı değerlendirmesini ve yüz eşleştirmeyi bir araya getiren onaylı bir biyometrik çözüm olarak öne çıkıyor.

Equable Capital Kurucusu Jonathan Smidt, “Kimlik belgelerini ve yüz eşleştirme yöntemini kullanan lider kimlik doğrulama sağlayıcısını bulmak için yaptığımız çalışmaların sonucunda OCR Labs’e yatırım yapmaya karar verdik. OCR Labs’in müşteri verilerini ve gizliliğini koruyan çözümü, en yüksek üçüncü taraf test ve akreditasyon standartlarını karşılarken en yüksek doğruluk ve en düşük hata oranlarını sunuyor” açıklamasını yaptı ve ekledi: “Matt Adams ve Daniel Aiello, OCR Labs’ın dünyanın önde gelen finans kurumları ve kamu kuruluşları gibi birçok kurum tarafından benimsenmesiyle güven kazanan lider çevrimiçi dijital kimlik doğrulaması teknolojisini geliştirdi. Artık ABD’ye daha fazla odaklanan şirketin uluslararası büyümesini desteklemekten heyecan duyuyoruz.”

Equable Capital’in yatırımı ve iki kuruluş arasındaki ilişki hakkında yorumlarını paylaşan John Myers, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yatırımcılarımız Halkin Ventures‘a ve OYAK‘a sundukları destekleri, inançları ve rehberlikleri için teşekkür ediyoruz. Jonathan Smidt’in hem ABD hem de Avrupa pazarlarında faaliyet gösterme uzmanlığı ile geniş bir sektör ve müşteri kazandırabilecek derin ilişkilerini bir araya getiren Equable Capital’in OCR Labs üzerindeki etkisini şimdiden görüyoruz. Bu başarıda OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem’in fintek dünyasının gelecek vadeden şirketlerine yatırım yapılmasını sağlayan vizyonu çok büyük rol oynuyor. Kuzey Amerika’da genişlerken bir yatırımcı ve ortak olarak Equable’ı yolculuğumuza dahil etmekten mutluluk duyuyoruz.”

Hücresel tarım teknolojisi ile yumurta üretimine odaklanan Onego Bio, 10 milyon euro yatırım aldı

2022’de kurulan ve “biyoalbümen” üretimine odaklanan Finlandiya merkezli Onego Bio, 10 milyon euro yatırım aldığını duyurdu. Başlangıç finansman turu, risk sermayesi yatırımcıları Agronomics Limited ve Maki VC katılımıyla gerçekleştirildi.

VTT Teknik Araştırma Merkezi’nin tarımsal yan kuruluşu olan Onego Bio, dünyanın en çok kullanılan hayvansal proteinlerinden biri olan yumurtalarla ilgili çevresel sorunları çözmek için ticari olarak kanıtlanmış bir biyoteknoloji çözümü kullanıyor. Bioalbümen, hayvanlara ihtiyaç duymadan protein ile özdeş bir yumurta oluşturan özel bir fermantasyon süreci ile üretilen, hayvansal gıda içermeyen bir yumurta proteinidir. Yoğun hayvancılık, aşırı arazi kullanımı, sera gazı emisyonları, su kıtlığı ve küresel salgın riski gibi birçok çevresel tehlikenin varlığına dikkat çeken şirket, hücresel tarım ile yumurta beyazı üretimine olan talebin küresel olarak artacağına inanıyor.

Applications

Küresel yumurta üretimi son 20 yılda hacmini neredeyse ikiye katladı ve 2030 yılına kadar üretimin 138 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bitki bazlı alternatif ürünler, son yıllarda olağanüstü bir artış ile daha fazla tüketicinin tabaklarında yer almaya başladı. VTT ekibi, su, şeker ve bazı minerallerin yardımıyla protein üretimi sayesinde yumurta akı üretiminde önemli çevresel iyileştirmeler sağladığını iddia ediyor. Onego Bio CEO’su Maija Itkonen, benzersiz fonksiyonel özellikleri nedeniyle yumurta beyazını alternatif bileşenlerle değiştirmenin oldukça zor olduğuna dikkat çekiyor. Itkonen, “Yumurta akı üretimi, bir sonraki seviye proteinler için akıllı bir başlangıç ​​noktasıdır” diyerek pek çok uygulamada bu alternatifin kullanılabileceğinin altını çiziyor.

Onego Bio, önümüzdeki yıllarda Finlandiya’da pilot üretimini oluşturmaya ve ilk ürünü olan biyoalbümen tozu için gerekli ticari onayları almaya odaklanacak.