Ana Sayfa Blog Sayfa 363

Architecht’ten yeni nesil açık bankacılık ve API yönetim platformu: Airapi

Türkiye ve yurtdışında birçok banka ve finans kurumunun teknolojik altyapı süreçlerini tasarlayan Architecht, PSD2 uyumlu açık bankacılık çözümü ve API yönetim platformunu bir arada sunan yeni bir fintech ürünü geliştirdi.

Dünyada ve Türkiye’de açık bankacılık çözümleri finans dünyasının en önemli gündem başlıklarından biri olmaya devam ediyor. İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya ve İspanya gibi Avrupa’nın önde gelen ülkelerinde açık bankacılık hızla gelişmeye devam ediyor.

Özellikle İngiltere’de açık bankacılık kullanıcılarının sayısı son bir yılda 1 milyondan 4 milyona çıkmış durumda. OBE(Open Banking Excellence) raporlarına göre, açık bankacılık ve açık finans; ödemeler, bankacılık, finans ve veriler hakkındaki iş modellerini değiştiriyor ve bu modellere uyum sağlayamayan finans kurumları için 416 milyar dolara kadar finansal kayıp yaşandığı vurgulanıyor. Ülkemizde de yeni regülasyonlar ve Servis Modeli Bankacılık Hizmetinin önünün açılmasıyla birlikte 2023 yılında açık bankacılık ve API yönetim platformlarına duyulan ilginin daha da artacağı öngörülüyor.

API tabanlı yeni iş modelleri sayesinde;

  • Açık bankacılık ve servis modeli bankacılık ile bankalar, (lisans tiplerine göre ödeme ve elektronik para kuruluşları)
  • Açık sigortacılık hizmet modeliyle sigorta şirketleri,
  • Açık finans uygulamalarıyla ise farklı dikeylerde hizmet sunan kuruluşlar; API’lerini dışarı açma, yeni müşteri kanallarına erişme ve işbirlikleri yapabilme imkanı yakalıyor.

Finansal teknoloji alanındaki tüm bu gelişmeleri yakından takip eden teknoloji şirketi Architecht, “Yeni Nesil Açık Bankacılık ve API Yönetim Platformu” Airapi’yi finans sektörünün kullanımına açtığını duyurdu. Architecht, açık bankacılık platformu ApiGo’dan elde ettiği tecrübeyle, uçtan uca API yaşam döngüsü yönetim ve entegrasyon süreçlerini Airapi ile bir sonraki seviyeye taşımayı hedefliyor.

Airapi: Bankaların ve çeşitli finansal kuruluşların sahip oldukları API’leri tüm kullanıcılara tek bir platform üzerinden güvenli ve yönetilebilir şekilde paylaşmalarını sağlayan, PSD2 uyumlu API gateway çözümü ve entegre bir API yönetim platformu olarak konumlanıyor.

Tüm API yaşam döngüsü süreçleri tek platformda sunuluyor

Architecht’ten yapılan açıklamada: Airapi ile API Geliştirme Yaşam Döngüsü (API Development Lifecycle) süreçlerinde farklı roller için ihtiyaç duyulan; API geliştirme, test etme, canlıya alma, yetkilendirme, erişim kontrolleri, API trafiğini izleme, kontrol ve raporlama gibi tüm işlemlerin gerçekleştirilebildiği belirtiliyor. Ayrıca Airapi’nin içerisinde yer alan “Yönetim Portalı” ile API sağlayıcıların, “Geliştirici Portalı” ile API kullanıcılarının tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceklerine vurgu yapılıyor.

Servis modeli bankacılık ihtiyaçlarını da karşılıyor

Yapılan açıklamanın devamında; Airapi’nin servis modeli bankacılık hizmeti vermek isteyen bankaların odağında yer alacak bir ürün olduğu belirtiliyor. Özellikle API’lerini dışarı açarak servis bankası konumunda hizmet sunan bankalar için çok önemli bir ihtiyaç olan; “API kullanım oranlarını takip etme” ve “API’lerini ücretlendirme” gibi çeşitli özellikler, Airapi’nin özellik setinde yer alıyor. Bu anlamda Airapi’nin uçtan uca servis bankası ihtiyaçlarını karşılayacağı ifade ediliyor.

Açık Bankacılık konusunda 3 temel standart olarak kabul edilen; UK Open Banking, Berlin Group ve TCMB Açık Bankacılık standartları ile uyumlu çalışan Airapi, finansal kuruluşların yerine getirmesi gereken yasal zorunlulukları ve teknik ayrıntıları takip ederek kullanıcıların regülasyonel uyum yükünü azaltmasıyla dikkat çekiyor.

Airapi’nin Sağladığı Başlıca Faydalar

  • Açık bankacılık regülasyonları ile yüzde yüz uyumlu altyapı
  • SaaS lisans modeli ile paradan ve zamandan tasarruf
  • Servis modeli bankacılığa geçiş imkanı
  • Tek platform ile güçlü ve güvenli API yaşam döngüsü yönetimi
  • Kullanıcı dostu ara yüzlerle kolayca API geliştirme
  • Teknik yeterlilik ve entegrasyon gereksinimlerini azaltma
  • Kurulum esnekliği ve operasyonel verimliliği arttırma

Dijital sağlık odaklı iki girişim Retinow ve triwi, kitle fonlama yatırım turuna çıktı

Kadınların meme sağlıklarını kontrol edip değişimleri takip edebilmeleri için mobil app entegreli giyilebilir teknoloji sunan triwi ile diyabet kaynaklı görme kaybı riskini %98 doğrulukla tespit eden yapay zeka tabanlı erken tanı cihazı Retinow kitle fonlama turuna çıktı.

Kitle fonlama platformu fonbulucu’da eşzamanlı olarak fonlamaya sunulan her iki girişim de pandemiyle birlikte küresel çapta hızlı bir büyüme trendi yakalayan dijital sağlık pazarında kendi alanlarının liderliğine oynuyor. Yatırım turunda Retinow şirket paylarının %13’ünün yatırımcılara arzıyla 1 milyon 338 bin TL hedeflerken, triwi şirket paylarının %12’sinin arzıyla 2 milyon 330 bin TL fona ulaşmayı amaçlıyor.

Global Market Insights Inc. raporuna göre 2026 yıl sonunda 693,4 milyar dolarlık bir değeri aşması beklenen küresel dijital sağlık pazarına ileri teknolojilerin girişi gün geçtikçe artıyor. Pazarın gelecek vaat eden genç oyuncularından Retinow ve triwi girişimleri de geliştirdikleri teknolojilerle hem yerel hem de küresel bazda potansiyel unicorn’lar olma yolunda hızla ilerliyor. triwi, kadınların meme sağlıklarını kontrol edip değişimleri takip edebilmeleri için mobil app entegreli giyilebilir teknoloji sunarken; Retinow, özellikle diyabet kaynaklı görme kaybı riskini %98’e ulaşan doğrulukla tespit eden yapay zeka tabanlı erken tanı cihazını pazarla tanıştırıyor.

Girişimlerini büyüterek dünya sahnesinde güçlü birer oyuncu olmak adına Türkiye’nin yatırım ve fonlama merkezi fonbulucu güvencesiyle kitle fonlama turuna çıkan girişimler, dijital sağlık pazarında var olmayı amaçlayan bireysel ve kurumsal yatırımcıları 05.08.2022’ye kadar devam edecek olan yatırım turlarına davet ediyor. Yatırım turunda Retinow şirket paylarının %13’ünün yatırımcılara arzıyla 1 milyon 338 bin TL hedeflerken, triwi şirket paylarının %12’sinin arzıyla 2 milyon 330 bin TL fona ulaşmayı amaçlıyor. Yatırımcılar, bütçelerine uygun oranlardaki yatırımlarla ilgilendikleri girişim şirketinden pay hisse alabiliyor. Ayrıca yatırım turlarının başlama tarihi olan 06.06.2022 günü saat 10.00 itibariyle ilk 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara triwi %20, Retinow ise %30 fazladan pay veriyor.

Kadınların meme sağlığına odaklanan bir kadın girişimi: triwi

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2,1 milyon kadını etkileyen ve bu kadınların %40’ının hayatını kaybetmesine yol açan meme kanseri, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kanser türü. Kadınların günlük hayatlarındaki konforlarını artırma ve kadınlar için tasarlanmış ürünler geliştirme hedefiyle İzmirli anne kız Zeynep Akçasız ve Alara Akçasız tarafından 2018 yılında kurulan teknoloji şirketi triwi, giyilebilir teknoloji Smart Patch ürünüyle meme kanserinin erken teşhisine odaklanıyor. triwi Smart Patch ile meme yüzeyi analizi yapılarak muayene görselleştiriliyor ve böylece meme yüzeyinde kontrol edilmeyen yüzey kalmıyor. Düzenli olarak yapılan kontroller sonrası kadınların harita metodu ile oluşturduğu notlar, doktor randevusunda hem kendilerini daha rahat hissetmelerini hem de doktorla paylaşabilecekleri bir sağlık arşivi oluşturmalarını mümkün hake getiriyor. Kadınlar, ürün sayesinde muayeneye gittiklerinde hekimleri de doğru yönlendirerek, kendilerini rahatsız eden bölgeleri ve ağrıları daha iyi raporlarmış olarak erken teşhisin altyapısını hazırlıyorlar.

triwi, yatırım turunda topladığı fon ile ilk hacimli ürün siparişini verip, satış onayı için lisanslanıp hem Türkiye hem de Amerika’da ürün tanıtım ve satışlarına başlamayı amaçlıyor. Girişim şirketi, gelişen global Femtech pazarında henüz kendine bir lider bulmamış meme sağlığı alanını domine etme hedefinde.

Retinow’un hedefi Türkiye’nin ardından AB ve ABD pazarlarına yönelmek

Dış dünyayı görmemizi sağlayan ve algılamamızın %80’inden sorumlu en önemli duyu organımız olan gözlerimizde oluşan makula dejenerasyonu, diyabetik retinopati, glokom ve göz kuruluğu gibi bozukluklar görme kalitesini azaltıyor ve son noktada körlüğe neden olabiliyor. Sağlık istatistiklerine göre; Türkiye’de göz kuruluğu yaklaşık 30 milyon, makula dejenerasyonu 2 milyon, glokom 2,5 milyon ve diyabetik retinopati 1,9 milyon kişide görülürken, bu hastalıkların erken tanı ve doğru tedavisi kritik önem taşıyor. Retinow; güçlü yapay zeka algoritmasıyla yüksek doğrulukta sonuçlar vererek, bu hastalıkların erken teşhisi ile hastanın uzman göz hekimine yönlenerek göz sağlığını korumasına yardımcı oluyor. Yakın zamanda başta alzheimer olmak üzere D vitamini eksikliği, kalp hastalıkları, pankinson gibi farklı hastalıkların da Retinow ile teşhisinin mümkün hale getirilmesi planlanıyor.

Bugüne kadar bir çok destek ve ödül kazanan Retinow girişimi, fonlamanın ardından ilk satışlarını Türkiye’de yapmayı ve kendi pazarında başarı elde ettikten sonra daha rekabetçi olan AB ve ABD pazarlarına yönelmeyi hedefliyor.

Metaverse dünyasının önemli oyuncusu The Sandbox, Türkiye pazarına giriyor

Kullanıcıların tasarım, paylaşım ve NFT varlıkları satabilme yetkisine sahip olduğu, topluluk tarafından yönetilen merkeziyetsiz bir dünya olan The Sandbox; metaverse, geliştiriciler ve oyun severler tarafından oluşturulan içerikleri ödüllendirmeyi de hedefliyor.

2012 yılında Pixowl tarafından oluşturulan ve dünya genelinde metaverse denilince ilk akla gelen markalardan olan The Sandbox’ın 7 ülkede ofisi ve 300’den fazla çalışanı bulunuyor.

Türkiye pazarına giriş yapan şirket, platformların kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğe sahip olduğu ve bunları kontrol ettiği geleneksel oyun pazarına da yeni bir bakış kazandırıyor. The Sandbox metaverse dünyası oyun geliştiricileri ve oyun severler tarafından yoğunluklu kullanılsa da gelişen blok zinciri teknolojisiyle beraber çok sayıda marka, sanatçılar, içerik üreticileri için de sıra dışı, özgün ve güvenilir bir deneyim sunuyor.

Türkiye’yi metaverse dünyasında ilk 3’e taşıyacağız

The Sandbox’ın Kurucu Ortağı ve COO’su Sebastien Borget Türkiye pazarına girişleri hakkında yaptığı açıklamada, oyun ve kripto pazarı odağında oldukça bilgili ve ilgi sahibi bir nüfusun olmasının pazara giriş motivasyonlarını artırdığını belirterek, “Türkiye bölgesinde çok değerli bir konuma sahip. Özellikle yeniliklere açık ve teknolojiyi yakından takip edip deneyimleyen halkı ise bizim gibi yeni dünyalar yaratan bir ekibin en değer verdiği kullanıcı profilini temsil ediyor. The Sandbox ekibi olarak Türkiye’ye ve Türk halkına özel Türkçe kullanılabilecek bir metaverse dünyası yaratmak için kolları sıvamış durumdayız. Kısa bir süre önce Türkiye operasyonumuzun başına oyun ve teknoloji dünyasının tanınmış ve tecrübeli profesyonellerinden Arslan Kiran’ı transfer ettik. Kendisi Türkiye, Almanya ve MENA Bölgesi’nden de sorumlu yöneticimiz. Oyun ekosistemi, geliştiriciler, sanatçılar, markalar başta olmak üzere metaverse dünyasının en popüler ve saygın markasıyla iş birliği içinde olmak isteyenleri, ekibimizle birlikte bu özel dünyaya dahil edilmesi için çalışmalar yürütecek. 2 yıl gibi bir süre sonunda Türkiye’nin, metaverse dünyasının en değerli 3 ülkesinden biri haline gelmesini hedefliyoruz” dedi.

The Sandbox Türkiye metaverse dünyası iş birliği programları başlıyor

The Sandbox Türkiye, Almanya ve MENA Bölgesi Direktörü Arslan Kiran ise Türkiye özelinde yaratılacak metaverse dünyasına dahil olmak isteyen oyun stüdyoları, sanatçılar, geliştiriciler ve markaların kabul edileceği iş birliği programlarını hızlıca devreye aldıklarını belirterek, “Teknoloji dünyayı değiştirdiği gibi bizler gibi öncü şirketler de artık sanal dünyayı yeniden kodluyor. Artık metaverse ve The Sandbox metaverse gerçekliğini yaşıyoruz. Bu yeni sanal dünya ekosisteminde ülkemize yatırım yapacak global bir organizasyonun içinde yer almak benim için ayrı bir heyecan kaynağı oluyor. Metaverse dünyasını merak eden, bizlerle iş birliği yapmak isteyen tüm profesyonellere kapımız her zaman açık. Öte yandan, Türk kullanıcılarının da Türkçe olarak güvenle hareket ettiği, oyun oynayarak veya konserlere katılarak eğlendiği, iş yaptığı, düzenlenen konferanslarla sanat festivallerine katıldığı ve yatırım yaparak kazandığı özel bir dünya kuruyoruz” dedi.

Şikayetvar verilerine göre elektrikli scooter şikayetleri yüzde 615 arttı

2019 yılından bu yana Türkiye’de kullanılan ve ilgiyle karşılanan elektrikli scooter’lar ve alternatif ulaşım araçları son zamanlarda, trafik sorununa can simidi olma görevini üstleniyor. Akaryakıta gelen zamlarla birlikte insanların kişisel araçlarından uzaklaşmasına ve taksi bulamama sorununa da çözüm niteliği taşıyan bu ulaşım araçlarına artan rağbet, şikayetleri de beraberinde getiriyor. Tüketicilerin bir referans kaynağı olarak başvurduğu ve satın alma kararıyla ilgili araştırma yaptığı Şikayetvar, popülerliği gün geçtikçe artan alternatif ulaşım araçlarını mercek altına aldı.

2022’de şikayetlerin yüzde 21’i Şikayetvar’da çözüme kavuştu

Verilere göre 2021’in ilk dört ayıyla 2022’nin aynı dönemi karşılaştırıldığında şikayetler yüzde 615 arttı. 2021’in ilk dört ayında 562 adet şikayet gelirken 2022’in aynı döneminde şikayet sayısı 4 bin 18’e yükseldi. Şikayetlerin yüzde 21’i ise Şikayetvar’da çözüme kavuştu. Ayrıca 2019-2021 yılları arasında 3 bin 500’ün üzerinde kullanıcının doldurduğu Şikayetvar Memnuniyet Anketleri verilerine göre, kullanıcıların yüzde 59’u şikayetlerinin çözümünden memnun olduğunu belirtti.

Şikayetvar’ı ziyaret oranı yüzde 345 arttı

Ulaşım uygulamalarıyla ilgili bilgi almak ve diğer tüketicilerin uygulamalarla ilgili görüşlerine ulaşmak isteyen kullanıcıların Şikayetvar’ı ziyaret oranları da yükseldi. 2021’in ilk dört ayı ile 2022’in aynı dönemi karşılaştırıldığında platformu ziyaret edenlerin oranı yüzde 345 arttı. 2021’in ilk dört ayında bu sektörle ilgili platformu bilgi almak için ziyaret edenlerin sayısı 48 bin 660 iken bu sayı 2022’de 216 bin 612’ye yükseldi.

Elektrikli scooter’larla ilgili 2022’nin ilk 3 ayında en çok nelerden şikayet edildi?

  • Eksik ve kusurlu hizmet: yüzde 45
  • Üyelik işlemleri: yüzde 16
  • Uygulama ya da web sitesine ulaşım sorunları: yüzde 16
  • Haksız tazminat, kesinti ve iade sorunları: yüzde 12
  • Uygulamanın indirilmesi ve kurulumuna dair sorunlar: yüzde 7
  • Reklam, SMS ve mail gönderimi: yüzde 3
  • Bilgi güvenliği: yüzde 2

Elektrikli scooter’larla ilgili Şikayetvar’a ulaşan bazı şikayetlerse şöyle:

Boşu boşuna param gitti

Hastaneye gidecektim randevum vardı. Scooter’a barkodunu okutup kilidi açtım. Gaza basmama rağmen scooter’ı hızlandıramadım, gaz gelmiyordu ben mi yanlış yaptım diye düşünüp kilitleyip tekrar açtım yine aynı sorun ile karşılaştım boşu boşuna param gitti sorunumun çözülmesini istiyorum.

Kırmızı alanların öncesinde belirlenmesi gerekiyor

En başta almamız gereken yasaklı harita en son bırakacağımız zaman karşımıza çıkıyor. 52 dakika gösteren scooter’ı aldım 10 dakikada şarjı kırmızıya düştü. Mavi alanda gözüken yere bırakmak istediğim zaman kırmızıya düştü ve 5 kilometre ile 7 kilometre arası hızla uzun bir mesafeye gittim. Problemi size anlatamam yetkililerin ulaşmasını bekliyorum. Almadan kırmızı alanların belirlenmesi gerekiyor aksi halde birçok insan mağdur.

Scooter’ı kilitleyemediğim için 204 TL borç çıktı

Scooter kiraladım 10 dakika kullandım. Sonra kartta para olmadığını öğrendim ve scooter’ı kilitleyemedim, 204 TL borç çıktı. Ama bindiğim tutar 18 TL. Borcum en azından 20-25 TL olsa neyse ama kullanmadığım halde 204 TL cidden fazla. Lütfen yardımcı olun.

3 km bile gitmediğim yoldan 66.50 para aldınız

2.99 km sürüş yaptım 66.49 TL para çekti hesabımdan. Park edemedim bir türlü canlı destekten ulaşmaya çalışıyorum. Cevap veren yok. İnternette araştırıp zor zor park ettim tabi bu sürede zaman aktığı için bu fiyat oldu. Neymiş efendim bir haritada şikayetli bir alanda park etmeye çalışmışım o yüzden kullanıcı sorumluluğuymuş. Ben sürüş yaptığım yerde nereden bilebilirim orayı şikayet etmişler? 3 km bile gitmediğim yoldan 66.50 para aldınız.

Blokzincir tabanlı oyun The Red Village, Paribu Ventures’ın da katıldığı turda 6,5 milyon dolar yatırım aldı

Güçlü iş ortaklarıyla öne çıkan ve blokzincir üzerinde geliştirilen ilk “karanlık fantezi” oyunu olma özelliği taşıyan The Red Village, Paribu Ventures’tan yatırım aldı.

6,5 milyon dolarlık tohum yatırım turunu duyuran Avusturalya merkezli şirketin yatırım turuna Paribu Ventures’ın yanı sıra; Animoca Brands, GameFi Ventures, SL2 Capital, Polygon Studios, Spark Capital, Pylon Labs ve Vendetta Capital gibi yatırımcılar da dahil oldu. “Turnuvalar” ve “The Red Village: Darklands” oyun modu bulunan The Red Village, şu anda sadece turnuvalar modunu oyuncularla buluşturmuş durumda. Daha gelişmiş olan Darklands modu için Animoca Brands bünyesinde Blowfish Studios ile beraber çalışmalarını sürdürüyor.

Yakın geçmişte oyun içi obje ve karakterleri için OpenSea üzerinde NFT satışları gerçekleştiren ve koleksiyonları iki kere ‘sold out’ olan The Red Village, toplamda 1000 ETH’nin üzerinde bir değerle bu satışları tamamlamayı başardı. İkincil marketteki satış hacmi ise 3000 ETH’nin üzerine çıktı.

Aldığı yatırımı büyük oranda oyun geliştirmek için kullanacak olan The Red Village Kurucu Ortağı Brendan Robb, yatırım turuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “The Red Village gibi başarılı oyunların etkisiyle blokzincir, büyük kitlelerce benimsenecek. Bunun için en önemli katalizör; geleneksel oyuncuların yüksek kaliteli, oyun dinamikleri açısından başarılı ve sürükleyici oyunları oynamaya başlaması ve bu oyunların gerçek topluluklarıyla beraber hareket etmesidir. The Red Village olarak bunu başarmak istiyor; oyuncularımıza, günümüz blokzincir oyun dünyasında nadiren görülebilecek kadar başarılı ve keyifli bir deneyim sunacağımıza inanıyoruz.”

Yemeksepeti CEO’su Mert Baki, markanın değişen tasarımını, şirketin hedeflerini ve yeni projelerini anlattı

21 yıllık mazisi boyunca hayata geçirdiği pek çok projeyle sektörüne öncülük eden Yemeksepeti, marka kimliği, tasarım ve altyapı konularındaki tazelenme çalışmalarını basına duyurdu. Büyüme ve sürdürebilirliğin yanı sıra, teknoloji yatırımlarına verdiği ağırlığı artıran Yemeksepeti, iş ortaklarına ve kullanıcılara daha verimli, hızlı ve kolay kullanımlı bir yapı sunuyor.

2021’in Kasım ayında Yemeksepeti CEO’luk görevini devralan Mert Baki’nin ev sahipliğinde, 3 Haziran’da Galataport’ta gerçekleştirilen basın toplantısında Yemeksepeti’nin 3Y vizyonu, yenilenen marka kimliği, yeni teknolojik alt yapısı, dijital dönüşüm çalışmaları, yeni yatırımlar ile güncel strateji ve projeler gibi konularda medya mensuplarına bilgi verildi.

Yemeksepeti 3Y: Yemek, Yeni, Yarın

Yemeksepeti’nin sektöre öncülük eden projelerinin önümüzdeki dönemde Yemek’in Y’si, Yeni’nin Y’si ve Yarın’ın Y’si olarak açtıkları 3Y konsepti çerçevesinde şekilleneceğini açıklayan Yemeksepeti CEO’su Mert Baki, Yemeksepeti’nin kuruluşundan bu yana ilklerin ve yeniliğin peşini bırakmaması sayesinde genç bir şirket olarak kalmayı başardığını söyledi ve “İlklere, yeniliğe ve tazeliğe hep liderlik ettik ve bundan sonra da bu yaklaşımımızı sürdüreceğiz. Yemeksepeti olarak Türkiye’de girişimcilik anlayışına ve sonradan gelen girişimlere ilham kaynağı olduk. Ülkemizin cesur girişimcilik hayallerinin gerçeğe dönüşmesinde Yemeksepeti’nin önemli payı olduğuna inanıyorum.” sözleriyle Yemeksepeti’nin girişim ekosistemindeki ağırlığını ortaya koydu ve şunları ekledi:

“3Y çatı söylemimizin altında yer alan YEMEK, bizim en güçlü kasımız ve bunu daha iyi hale getirecek projelerimizi adım adım hayata geçiriyoruz. Yemek denince ilk akla gelen markayız; yemekte uzman, sofraya en yakınız. Daima YENİ kalmayı başardık, yenilendik, tazelendik, bu sayede genç kalmayı başarıyoruz. İlklerin ve yeninin olduğu yerde hep biz vardık, yine biz olmaya devam edeceğiz. YARIN için dönüşüyor, dönüştürüyor, yarına birlikte hazırlanıyoruz. Geleceğin yaşam tarzını şekillendirirken, iyi ve sağlıklı bir gelecek inşa etme konusunda üstlendiğimiz sorumluluğun gereklerini yapıyoruz. Daha iyi yarınlar için teknoloji ve çözümler geliştiriyor; sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik projelerimizi çoğaltarak zenginleştiriyoruz.”

“Aklındaysa kapında”

30 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısıyla Yemeksepeti’nin, yeni dönemde “İçimizden Biri” yaklaşımıyla tanımlayacaklarını ve marka kişiliğini buna göre zenginleştirdiklerini ifade eden Mert Baki; Yemeksepeti’nin herhangi bir grup veya segmentle sınırlanmadan, 21 yıl boyunca kendini herkese kabul ettirmiş olmasının da katkılarıyla; markanın verdiği güven, cana yakınlık ve ulaşılabilirlik hislerinin, bu yaklaşımı geliştirmelerinde önemli payı olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Bir yemek teslimat platformunun çok daha ötesindeyiz. Mayıs başında kullanıma sunduğumuz yeni tasarımlarımız, çok daha hızlı ve rahat bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Kullanıcılarımızın yakın çevrelerinde bulunan yemek, market ve diğer dükkan ürünlerinden hızlı biçimde faydalanmaları, çalışmalarımızın odak konularından birini oluşturuyor. ‘Aklındaysa Kapında’ yaklaşımımızı destekleyecek biçimde, kısa süre önce hayata geçirdiğimiz logo ve tasarım değişikliği de bunun birer parçası. Yemeksepeti uygulamasının ‘yemek siparişinden çok daha fazlası’ olduğunu bundan sonra yoğun biçimde vurgulayacağız. Yemeksepeti olarak restoran çeşitliliği, hizmet hızı ve kalitesi ile müşteri hizmetleri ve teknoloji konusunda müşterilerimize daima en yakın mesafede olacağız.”

Yemeksepeti, iş ortaklarıyla birlikte pandemiden güçlenerek çıktı

Çoğu sektörde dijitalleşmeyi hızlandıran pandemi sürecinin Türkiye’de etkisini göstermeye başladığı 2020 Mart’ından bu yana Yemeksepeti, 50 bine yakın yeni restoranı dijitalleştirerek online paket servis sistemine dahil etti. Bu restoranların %82’sinin mahalle restoranları olması, Yemeksepeti’nin yerel ekonomiye verdiği katkının da önemli bir göstergesi oldu.

Bu konudaki açıklamalarında Yemeksepeti CEO’su Mert Baki, “Pandemi döneminde mekanda hizmet veremeyen binlerce restoran; sipariş almak için dijital altyapı yatırımı yapmak durumunda kalmadan, Yemeksepeti sistemine katılarak çok kısa sürede online sipariş hizmeti vermeye başladı. Restoranlar dijitalleşmeye geçiş aşamasında ciddi yatırım ve pazarlama uğraşından kurtularak, doğrudan Yemeksepeti altyapısından yararlandılar.” dedi.

“Yemeksepeti Mahalle ile yerel ekonomiye katkı sağlıyoruz”

57 ilde milyonlarca kullanıcıya 4 binin üzerinde ürün çeşidi ile hizmet veren Yemeksepeti Market ve 81 ilde 11 bin aktif satıcıyla faaliyet gösteren Yemeksepeti Mahalle hakkında da basın mensuplarını bilgilendiren Mert Baki,“E-ticaret alanındaki öncü misyonumuzla ve Yemeksepeti güvencesiyle, yerel esnafı gelişen ve büyüyen bu dünya ile buluşturmak üzere Yemeksepeti Mahalle’yi hayata geçirdik. Bu sayede esnafımıza büyüme, işlerini operasyonel ve finansal açıdan geliştirme ve adil rekabet etme fırsatı sunuyoruz.”

“Yemeksepeti Market’te de ürün çeşidini artırmaya dönük önemli hamlelerimiz oluyor. Taze sıcak ve pişmiş ürünler konusunda daha fazla seçenek sunacağız. Yemeksepeti Market depolarındaki fırınlarda her sabah taze simit, poğaça ve çeşitli fırın ürünlerini sıcak biçimde servis ediyoruz. Kahve markamız Everyday Roastery de sıcak ve soğuk kahve çeşitleriyle 30 ilde Yemeksepeti Market müşterilerine ulaşıyor” dedi.

“Dijital dönüşümü hep canlı tutuyoruz”

2001’de kurulduğundan bu yana kesintisiz biçimde inovasyona öncülük eden bir marka olarak Yemeksepeti, dijitalleşmeyi merkezine alarak tüm stratejik adımlarını planladı.

Yemeksepeti’nin Türkiye’de e-ticarete liderlik etmeyi sürdürmesinin, dijital dönüşüme de öncülük etmesinden geçtiğini söyleyen Mert Baki; son iki yılda dünya çapında yaşanan sürecin kullanıcı alışkanlıkları ile beklentileri üzerinde yarattığı değişimden bahsederek sözlerine şöyle devam etti:

“Artık çoğu kullanıcı, normalde dışarı çıkıp mahalledeki esnaftan alacakları ürünlerin de dakikalar içinde kapılarına kadar getirilip teslim edilmesini istiyor. İnovatif kimliğimizle biz de, hızlı teslimatı iş yapış biçimimizin bir parçası haline getirerek h-ticarete öncülük ediyoruz. Teknolojiyi daima en üst seviyede kullanmayı başardık ve bu alanda yatırımlarımızı da hız kesmeden sürdürüyoruz.

Teknoloji altyapısında Pandora geçişi

Kullanıcı ile iş ortaklarının beklenti ve ihtiyaçlarını daima ilk sıraya koyduklarının altını çizen Yemeksepeti CEO’su Mert Baki, “Mayıs ayının ilk günlerinde, teknolojik altyapımızı Delivery Hero’nun 20’den fazla ülkede kullanılan Pandora adlı altyapısına taşıyarak restoranlarımıza ve sipariş veren müşterilerimize çok daha hızlı ve kolay hizmet sunmaya başladık. Bu yatırımımızın yansımalarını üye restoranlarımız pek çok aşamada daha fazla verimlilik ve kolaylık olarak görmeye başladı.” dedi.

Türkiye’de Espor’un Ana Sponsoru Yemeksepeti

Sporun dijitalleşmesi ve Esporun gelişmesiyle de yakından ilgilendiklerini söyleyen Mert Baki, bu alandaki çalışmalarından da bahsetti ve Yemeksepeti’nin eSpor’a katkılarını şu sözlerle ifade etti:

“Ülkemizde eSporun gelişimini ve dünya çapında rekabet edebilmesini destekliyoruz. SuperMassive Blaze, Galatasaray Espor, 1907 Fenerbahçe Espor takımlarına resmi sponsor olarak verdiğimiz desteği, eMilli Takım Ana Sponsorluğu ile taçlandırdık. Önümüzdeki dönemde bu alandaki etkinliğimizi artırmayı planlıyoruz.”

Yemeksepeti’den teslimat robotu: YEBO

Otonom teslimat robotu YEBO’lar, Yemeksepeti’nin ilklerinden biri olarak kısa süre önce pilot uygulamasıyla teslimat yapmaya başladı. Teslimat süreçlerinin akıllı, hızlı, verimli ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmesi için Delivers.ai iş birliğiyle geliştirilen YEBO’ların ilk olarak Kadıköy Caddebostan’da hizmete girmesi ve zamanla tüm Türkiye’ye yayılması planlanıyor.

Yemeksepeti’nin bu inovatif uygulamasına, geleceğin verimli ve çevreci teslimat yöntemi gözüyle bakılıyor. Özel malzemelerle tasarlanan haznesinde yemek sıcaklığını uygun seviyede tutan YEBO’lar, 15 cm’e kadar kaldırım tırmanabiliyor ve zorlu yol koşullarında dahi teslimat gerçekleştirebiliyor.

Türkiye’nin teknik bilgi birikimi Tech Hub’la dünyaya açılıyor

Yemeksepeti’nin bünyesinde bulunduğu Delivery Hero’nun doğrudan yatırımıyla kurulan Delivery Hero Türkiye Teknoloji Merkezi (Tech Hub) hakkında da bilgi veren Yemeksepeti CEO’su Mert Baki şunları söyledi: “Delivery Hero, küresel çapta teknoloji ve ürün geliştirme faaliyetlerini hayata geçirdiği teknoloji merkezlerinden en büyüğünü, bu yıl içinde tamamlanan çalışmalarla Türkiye’de kurdu.

Türk mühendis ve yazılımcılarının bilgi ve deneyimleri, Tech Hub çatısı altında geliştirilerek, Delivery Hero’nun Pandora altyapısını kullanan 20’yi aşkın ülkeye ihraç edilecek. Bununla birlikte, Türkiye’deki Tech Hub’da hayata geçirilecek küresel servislerle Türkiye’nin yazılım ihracatına önemli katkılar sağlanması hedefleniyor.

Delivery Hero’nun doğrudan yatırımıyla Türkiye’de kurulan Tech Hub ayrıca çalışma modeli konusunda da önemli bir deneyimi hayata geçiriyor. Tüm çalışanlarının uzaktan çalışma modeliyle katılım sağlayabildiği Tech Hub’ın yazılım alanında önemli bir örnek model oluşturması da hedefleniyor.

Nisan 2022 itibarıyla tüm BT ve ürün ekipleri, Delivery Hero Tech Hub’a transfer edildi ve Delivery Hero’nun Berlin ve Singapur’daki Tech Hub ekipleriyle birlikte çalışmaya başladı. Bu yeni merkezin, Türk yazılımcılar için uluslararası projelerde yer alma ve kariyerlerini geliştirme fırsatı sunması da bir başka avantaj olarak öne çıkıyor.

Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projeleri

Kuruluşundan beri sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik konularını politikalarının en üst noktasına koyan Yemeksepeti, bu anlamda pek çok önemli projeyi hayata geçirdi. “Yeşili Koruyalım” butonu sayesinde son 12 ayda toplam 926 ton daha az plastik tüketilmesi sağladıklarını ifade eden Yemeksepeti CEO’su Mert Baki; “Tüm ofis ve depo operasyonları ile saha ekiplerinin yakıtlarından kaynaklanan karbon emisyonlarına karşılık gelmesi için, Sürdürülebilirlik Akademisi ve Ege Orman Vakfı iş birliğiyle, İzmit Derince bölgesinde iki ormanı doğaya kazandırdık. Elektrikli motosikletle teslimatı yaygınlaştırmamız da karbon ayak izini azaltma konusunda önemli bir adım oldu.”

“Yemeksepeti’nin ‘Birbirimize Destek Zamanı’ sloganıyla hayata geçirdiği projeyle Kızılay, Unicef ve TEV’e kolay biçimde bağış yapmak mümkün hale geldi. Yoğun ilgi gören sosyal sorumluluk projelerimizden bir başkası ise ‘Birlikten Lezzet Doğar’ kampanyamız oldu. Yemeksepeti üzerinden kendileri için sipariş veren kullanıcılar, restoranların “Birlikten Lezzet Doğar” adı altındaki %50 indirimli menüleri de sepetlerine ekleyerek, aş evleri üzerinden ihtiyaç sahiplerine sıcak yemekleri sağlamış oldular.” dedi ve Yemeksepeti’nin fazla gıda israfını önlemeyi amaçlayan yeni projelerini de çok takında duyuracaklarını söyledi.

Finans sektörüne çözümler üreten yerli fintech girişim Fimple, 2 milyon dolar yatırım aldı

Finans sektörünün ihtiyaçlarına modern çözümler sunan yeni nesil teknoloji şirketi Fimple, ilk turda Apy Ventures’ın liderlik ettiği turda KT Portföy, Tera Portföy ve melek yatırımcıların katılımı ile 2 milyon dolar yatırım aldı.

Finansal sektörün dijital bankalar, e-para kuruluşları, tüketici finansman şirketleri ve benzeri birçok yeni oyuncu tipleri ile çeşitlendiği ve rekabetin arttığı günümüzde, ekosistemle kazan-kazan ekseninde ve paylaşım esaslı iş birlikleri her zamankinden daha çok önem kazandı.

Finansal oyuncular güvenilirlik ve yerel/global regülasyona uyum gibi temel ihtiyaçlardan taviz vermeden, açık bankacılık, servis bankacılığı, ekosistem iş birlikleri ve hızlı ürün geliştirme yapabilmek için güncel teknolojik çözümlere ve yeni destek modellerine ihtiyaç duyuyor.

Yeni nesil teknoloji ve iş modeli yaklaşımı ile finans sektörünün ihtiyaçları ve sorunlarına yönelik modern çözümler sunmak amacıyla 2022 yılı Ocak ayının başında sektördeki yolculuğuna başlayan Fimple, odağına yalın finansal sistemleri ve yurt dışı pazarını alarak tecrübeli kurucu ekibiyle yoluna devam ediyor. Başta bankalar olmak üzere tüm finansal kurumlara, bulut üzerinden fonksiyon grupları seviyesinde hizmet verecek olan Fimple, Albaraka Portföy liderliğinde KT Portföy, Tera Portföy ve geniş tabanlı üst düzey melek yatırımcılardan yatırım alarak çekirdek yatırım turunu geçtiğimiz hafta başarıyla tamamladı.

Sektörün ihtiyaçları modern yöntemlerle karşılanacak

Fimple; tak-çıkar özellikli, her biri ayrı ölçeklenebilir, ekosistem iş birliklerine hazır, kurumun kendi dinamiklerine göre bağımsız bir şekilde özelleştirmeler ve eklemeler yapabileceği, yalın ve parametrik fonksiyon grupları ve platform hizmeti sunarak sektör oyuncularının işlerini basitleştirmeyi hedeflemektedir. Sürdürülebilir hizmet modeli ile Fimple, ürünün teknolojik ve fonksiyon seti olarak sürekli rekabetçi tutulması ve regulasyona uyum gibi temel ihtiyaçları çözerken, finansal kuruluş ise odağını tamamen kendi iş modeline, ürünlerine ve müşterilerine çevirebilecektir.

Tecrübeli kadrosu ile tohum yatırım sonrası daha da güçlenerek yoluna devam edecek olan Fimple, ürün geliştirme çalışmalarını hızla tamamlayarak, ürünü yılın son çeyreğinde piyasaya sunmayı hedeflemektedir.

Hedefimiz global bir marka değeri kazandırmak

Yatırım turuna ilişkin görüşlerini aktaran Fimple Genel Müdürü Mücahit Gündebahar, “Fimple hikayemizin genlerini oluşturan iki temel bileşen bulunmaktadır. Birincisi tüm dünyada ve ülkemizde finans endüstrisinin temelden bir değişim ve dönüşüm süreci yaşaması, İkincisi ise ülkemizde yoğunlaşagelmiş derin finansal teknoloji deneyimi bulunmasıdır. Fimple takımı olarak bu iki değişkeni birleştirerek tamamen global pazarı hedefleyen, modern teknoloji ve iş yaklaşımı ile yola çıkmış bulunmaktayız. Bizler açısından böylesine bir yolculukta yatırım kadar, yatırımın ‘smart’ olması da çok önemli idi. Bu açıdan Albaraka Portföy, KT Portföy ve Tera Portföy ile güzel bir sentez yakaladığımıza inanıyorum. Hedefimiz; ülkemize bu alanda global bir marka değeri kazandırmak olacaktır. “ dedi.

Girişimleri desteklemeye devam edeceğiz

Fimple’nin yatırım turundan dolayı mutluluk duyduğunu belirten Albaraka Portföy Genel Müdürü Emin Özer, “Fimple’ın yatırım turuna liderlik etmekten, bu denli tecrübeye sahip kurucu ekibin çıktığı yolda onların yanında yer almaktan ve yazacakları başarı hikayesinin parçası olmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz. APY Ventures olarak AlbarakaTürk Katılım Bankasının yatırımcısı olduğu ve sadece finansal teknolojiler dikeyinde yatırım yapan Fintech fonumuz ile gerçekleştirdiğimiz 7. Yatırımımız oldu. Fintech girişimlerini desteklemeye 2022 yılında da devam edeceğiz.” dedi.

KT Portföy Genel Müdürü Hamit Kütük, “Yönettiğimiz girişim sermayesi yatırım fonlarından Lonca GSYF’nin yatırım odaklarından biri de finansal teknolojiler. Lonca GSYF’nin ana yatırımcısı Kuveyt Türk, finansal teknolojiler alanındaki tecrübesi ve öncü rolüyle fintech temalı yatırımlara ayrı bir önem atfediyor. Fimple, bu alanda büyük deneyime sahip kurucuları ile global bir oyuncu haline geleceğine inandığımız çok değerli bir girişim. Kendilerine yatırım yapmaktan mutluluk duyuyoruz“ dedi.

Tera Portföy Genel Müdürü Oğuz Büktel, “Yeni kurduğumuz ve yatırım aldığımız Tech Invest Teknoloji Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun ilk yatırımını bu alanda çok tecrübeli ve yenilikçi bir ekip tarafından kurulan ve finans sektörü paydaşlarının ihtiyaçlarını ve çözümlerini bilen bir şirkete yapmak bizim için çok önemli. Aynı zamanda ikisi kurumsal olmak üzere üst düzey melek yatırımcılardan oluşan bir konsorsiyumun üyesi olmaktan ayrıca gurur ve heyecan duyuyoruz. 2022 ve sonrasında bu yatırımı diğer girişim sermayesi yatırımlarımız ve fonlarımızın izleyeceği bilgisini paylaşmaktan ve ülkemizin teknolojik alandaki gelişimine katkıda bulunmaktan son derece mutluyuz.” dedi.

1 milyonun üzerinde okura ulaşan Aposto, yeni web ve mobil uygulamalarını tanıttı

Bilgiyi takip etmenin ve düzenlemenin en iyi yolu olduğuna inandığı e-posta yayınlarıyla 2019’dan bu yana toplamda 1 milyonun üzerinde okura ulaşan Aposto, okurlarına web ve mobil uygulamalar üzerinden yeni bir medya deneyimi yaşatmaya hazırlanıyor.

Aposto!’nun yeni ürünlerini tanıtmak üzere SALT Galata’da düzenlediği lansmanda basın temsilcileri, yayıncılar, fikir önderleri, akademisyenlerin yanı sıra yeni medya, teknoloji, bilgi, yaratıcılık, girişim ekosistemlerinden katılımcılar yer aldı. Aposto CEO’su Orhun Canca, Aposto’nun yeni bir medya deneyimi sunma yolculuğunu, değişen kimliğini, web ve mobil ürünlerinde kullanıcıları neler beklediğini dinleyicilerle paylaştı.

Zihniniz için taze bir başlangıç

Aposto uygulamalarını “zihinler için taze bir başlangıç” olması için tasarladıklarını vurgulayan Orhun Canca, “Bu uygulamaları internetteki gürültü kalabalığından uzakta, e-posta kutularımızda biriken içeriklere bir çözüm olarak geliştirdik. Aynı zamanda gereksiz içerik kalabalığına bir panzehir olarak, yepyeni dünyalara açılan bir kapı olarak hayata geçirdik.

E-posta yayınlarını çok sevsek de içeriklerimizin gelen e-posta kalabalığı arasında kaybolduğunu ve arşiv değerini yitirdiklerini görüyoruz. Tam olarak bu sebeple bugün Aposto’yu e-postanın çok daha ötesine taşıyoruz. Aposto dijital gazete ve dergileri tek bir yerden takip edebilmenizi sağlıyor. İnternetin sonsuz gürültüsünden uzakta, içeriklerin tek bir yerde toplandığı bir vaha gibi aslına bakarsanız.”

Medya deneyimini e-postanın ötesine taşıyan Aposto’nun yeni web ve mobil uygulamalarında “Gelen Kutusu“, “Keşfet” ve “Kütüphane” olmak üzere öne çıkan üç özellik var.

  • Gelen Kutusu: E-posta kutusunu rahatlatmak, uygulamadaki önemli içeriklerin kaybolmasını önlemek için tasarlanan, kullanıcıya özel bir ana ekran. Aposto yayınlarıyla buluşma noktası.
  • Keşfet: Özenle derlenen haberlere, son dakika gelişmelerine, farklı kategorilerdeki yayınlara, editörlerin hazırladığı koleksiyonlara ve birbirinden değerli podcast’lere en kolay erişim alanı. Yeni dünyalara açılan kapı.
  • Kütüphane: Hem hatırlamak istenilen yayınları kaydedebilmeyi hem de sonradan okumak istenilenleri saklayabilmeyi sağlayan bir hafıza merkezi. Kişisel bilgi deposu.

21. yüzyılın gazete ve dergileri

Aposto, 70’ten fazla yayınını gazete ve dergiler olarak ayırdı. Yayınlarını bu geleneksel formatları yeniden keşfederek bugünün ihtiyaçlarına göre oluşturdu. Aposto gazeteleriyle okurlar gündemi kolayca takip edilebilir, dünyada ve Türkiye’de farklı kategorilerde olup bitenleri anlamlandırarak okuyabilir. Kendi alanında en özgün içeriklere sahip Aposto dergileriyle de pek çok konuda hazırlanan incelemeleri, değerlendirmeleri ve söyleşileri hayatlarına katabilir. Aposto’daki tüm gazeteler ve dergilere mobil ve web bildirimlerini yöneterek abone olmak mümkün.

Yayıncıların sesinden: Aposto Radyo

Aposto Radyo, sürekli genişleyen kataloğuyla yayıncılarının hazırladığı en iyi programları ve haber özetlerini bir araya getirerek 100 bini aşkın dinleyiciye, 1.3 milyondan fazla dinlenme sayısına erişti. Aposto Radyo kataloğunda her sabah gündeme dair öne çıkan konuları 10 dakikada aktaran Aposto Altı Otuz’un yanı sıra sektör uzmanlarının yorumlarını, fikir önderlerinin farklı alanlardaki görüşlerini, sinema ve müzik evrenindeki söyleşileri, ilham veren hikâyeleri ve popüler kültür konularını odağına alan 10 podcast program mevcut.

10. yılını kutlayan AloTech, kendi yazılımı ile 34 ülkede rekabet ediyor

Hizmet verdiği 600’ün üzerinde müşterisiyle Türkiye’nin en büyük bulut tabanlı çağrı merkezi platformu olan AloTech, 10’uncu yılında yurt içinden sonra yurt dışında da hedef büyüttü.

Geçen yıl kurduğu Call Center Studio markasıyla yurt dışına açılarak, ABD’den Filipinler’e kadar 34 ülkede hizmet vermeye başlayan AloTech’in kurucusu ve CEO’su Cenk Soyak, “Bir yıl gibi kısa bir sürede toplam gelirimizin yaklaşık yüzde 20’sini yurt dışından elde etmeye başladık. Hedefimiz iki yıl içinde bu oranı yüzde 50’nin üzerine taşımak. Küresel oyuncuların hakim olduğu bir pazarda kendi yazılımımız ile rekabet ederek katma değerli teknoloji ihraç ediyor, ülkemize yurt dışından döviz kazandırıyoruz” dedi.

Dijitalleşme ve uzaktan çalışmanın etkisiyle birlikte bulut sistemleri, çağrı merkezi pazarında en hızlı büyüyen çözüm olmaya başladı. Her yıl yüzde 25 civarında büyüyen ve analistlerin 2025 yılında dünyadaki her beş çağrı merkezinden dördünün bulutta çalışacağını öngördüğü bu çözümün Türkiye’deki en büyük ismi ise 600’ü aşkın müşterisine bulut tabanlı çağrı merkezi hizmeti sunan AloTech.

Geçen yıl aldığı 3 milyon dolarlık yatırımla birlikte yurt içinden sonra yurt dışı büyümesine de hız kazandıran AloTech’in üç ortağı; CEO Cenk Soyak, CTO İdris Avcı ve CSO Korhan Erçin şirketin 10’uncu yılını kutladıkları gün, faaliyetleri ve gelecek hedefleri hakkında bilgi verdi.

Cenk Soyak: “Başta Kuzey Amerika’da olmak üzere yurt dışı pazarında büyümeyi hedefliyoruz”

Küresel oyuncuların hakim olduğu bir pazarda kendi yazılımları ile 10 yıldır rekabet ettiklerini söyleyen AloTech CEO’su Cenk Soyak, “2012 yılında AloTech’i kurduğumuz zaman çağrı merkezi sektöründe bulut teknolojileri çok az biliniyordu. Ancak biz geliştirdiğimiz ileri teknoloji ve yazılım gücümüz sayesinde yurt içindeki portföyümüzü genişleterek sektörümüzün en büyük şirketi olduk. Bununla birlikte geçen yıl kurduğumuz Call Center Studio markasıyla kısa bir sürede aralarında ABD, Kanada, Filipinler, Romanya ve Nijerya’nın da olduğu 34 ülkede hizmet vermeye başladık. Şu anda gelirimizin yaklaşık yüzde 20’sini yurt dışından elde ediyoruz. Katma değerli teknoloji ihraç ederek, ülkemize de yurt dışından döviz kazandırıyoruz. Hedefimiz iki yıl içinde bu oranı yüzde 50’nin üzerine taşıyarak, yurt dışı gelirimizin yurt içi gelirimizden daha fazla olmasını sağlamak. Bunun için yeni yatırım turuna çıkmayı da planlıyoruz. Kuzey Amerika pazarındaki büyüme stratejimiz doğrultusunda ilk hedefimiz Amerika’daki risk sermayesi şirketleri olacak. Böylece yurt dışında yeni pazarlara açılıp mevcut pazarlarda derinleşirken, ürün ve hizmetlerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönem için en önemli hedeflerimizden biri de Türkiye’den çıkan bir teknoloji unicorn’u olmak” dedi.

Korhan Erçin: “Türkiye pazarında son üç yıldır yüzde 100 büyüyoruz”

Türkiye pazarındaki faaliyetleri hakkında bilgi veren AloTech CSO’su Korhan Erçin, “Çağrı merkezi yazılımında sunduğumuz yenilikçi çözümler ile her yıl ortalama 120 yeni müşteriye hizmet veriyoruz. Şu anda 600’ün üzerinde müşterimiz var ve bu müşterilerimizin 100’e yakını chat çözümlerimizi de kullanıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük e-ticaret siteleri arasında ilk beşte yer alan firmaların üçü, ilk 50’de yer alan firmaların ise 21’i AloTech müşterisi. Sunduğumuz yenilikçi çözümler neticesinde son üç yıldır yüzde 100 olmak üzere istikrarlı bir büyüme grafiği yakaladık. Önümüzdeki dönemde de bu oranı korumayı hedefliyoruz” diye konuştu. 10 yıl önce 5 kişilik bir ekiple yola çıkan AloTech’in şu anda 134 kişiyi istihdam ettiğini ifade eden Erçin şöyle devam etti; “Çalışanlarının yüzde 70’i 30 yaş altı olan çok genç bir ekibiz. Kalıcı uzaktan çalışma modelimiz sayesinde yeteneğin bize gelmesini beklemek yerine onlara ulaşmayı tercih ediyoruz. 134 çalışanımız Türkiye’nin 34 şehrinde yaşıyor. Adana’dan Bingöl’e, Antalya’dan Sakarya’ya onlarca çalışanımız 34 ülkeye ulaşıyor. Ayrıca ABD, Azerbaycan, Fas, İngiltere, Kanada ve Nijerya’da yaşayan çalışanlarımız var. Diğer taraftan kurduğumuz altyapı yalnızca ekibimizin değil müşterilerimizin de uzaktan çalışmasına uygun olduğu için onlara ve müşteri temsilcilerine de oturdukları yerden çalışabilecekleri iş imkanı yaratıyoruz. Bu sayede ayrıca müşterilerimizin istihdam ettiği engelli bireylerin sayısının artmasına da katkı sunuyoruz.”

İdris Avcı: “Ciromuzun yüzde 8’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz”

Yurt içi ve yurt dışında hızlı büyümelerindeki en önemli etkenin Ar-Ge ve inovasyon yatırımları olduğuna dikkat çeken AloTech CTO’su İdris Avcı ise “AloTech olarak hem Ar-Ge merkezi hem de Yapay Zeka Laboratuvarı kurduk. Bu iki merkezimizde yüksek trafik ile çalışan altyapımızın modernleştirilip, geliştirilmesini hedefleyen projeler yürütüyoruz. Bunun yanı sıra yapay zeka destekli çağrı ve müşteri temsilcisi tahmin sistemleri, görüntülü görüşme üzerine çalışıyoruz. Ayrıca çağrı ve chat trafiğimiz ile ilgili duygu durumu ve talep analizine yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu çalışmaları yaparken Ar-Ge yatırımlarına ayırdığımız bütçeyi de her geçen yıl artırıyoruz. 2022 itibarıyla bu oranı yüzde 8’e yükselttik” dedi. İkinci on yıllarına yeni bir arayüzle başladıklarını da açıklayan Avcı şunları söyledi; “Yeni arayüzümüzü, platformumuz üzerinden çağrı karşılayan 20 binden fazla müşteri temsilcisinin işlerini kolaylaştırıp, verimliliklerini artıracak şekilde tasarladık. Önyüzümüzü ve fonksiyonlarımızı zenginleştirdiğimiz yeni versiyonumuzla birlikte hizmet verdiğimiz müşterilerimiz de kendi müşterilerinin memnuniyetini daha da üst seviyeye taşıyabilecek. AloTech kullanıcıları için yeni bir dönem başlıyor.”

“10’uncu yaşa özel kutlama”

AloTech, teknolojisini dünyanın dört bir yanına taşıdığı 10’uncu yaşını, ‘Bulutla Sınırların Ötesine’ etkinliği ile kutladı. Çağrı merkezi ve çağrı merkezi yazılım pazarı sektörünü buluşturan etkinliğe AloTech’in yatırımcıları ve hizmet verdiği müşterilerin temsilcileri de katıldı. AloTech’in yeni arayüzünün tanıtıldığı etkinlikte ayrıca “Çağrı Merkezlerinin Kâr Merkezlerine Dönüşümü” ve “Yurt Dışına Açılmak ve Yatırım Almak için Nelere Dikkat Etmek Gerekiyor?” temalı iki panel düzenlendi.

Türkiye’de operasyonları Birleşik Ödeme ile yürüten TransferGo, 4 milyon kullanıcı sayısına ulaştı

Dünyanın en hızlı büyüyen para transferi şirketlerinden biri olan ve Türkiye’de operasyonları Birleşik Ödeme ile yürüten TransferGo, globalde 4 milyon kullanıcı sayısına ulaştığını açıkladı. Bu, şirketin dikkat çekici büyüme hikayesinde yeni bir kilometre taşı oldu. TransferGo’da hedef, önümüzdeki 3-4 yıl içinde 5 kat büyümek.

Global çapta da sektörün yıldız oyuncularından biri olan TransferGo, yeni dönemde başarısını sürdürmeyi hedeflerken, bu doğrultuda ekibini de yeni isimlerle zenginleştiriyor. TransferGo, yeni CTO’sunun Mantas Žalneravičius olduğunu açıkladı. Mantas, TransferGo’nun üst düzey liderlik ekibinin gücünü artıracak. Mantas’ın finansal hizmetler sektöründe dijital inovasyon ve dönüşümü yönlendirmede 15 yılı aşkın deneyimi bulunuyor.

Ramazan ayında Türkiye’ye para transferi geçen yıla göre yüzde 35 arttı

Diğer yandan TransferGo, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ramazan döneminde hem kullanıcılara sağladığı faydalar hem de inovasyon ve de kampanyalarıyla kullanıcılarının yanında oldu. Türkiye’de operasyonları Birleşik Ödeme ile yürüten TransferGo gerçekleşen tüm transferlerde, Ramazan’a özel kurlar sağlayarak, hep olduğu gibi Ramazan’da da kullanıcısının yanında olduğu gösterdi.

Kuzey Avrupa ülkelerinden transferde artış var

TransferGo’nun açıkladığı rakamlara göre; Ramazan ayında Türkiye’ye en çok işlem Almanya’dan gerçekleşti. Almanya’yı yine geleneksel olarak Türkiye’ye para transferinin yoğun olduğu Fransa, İngiltere ve Hollanda takip etti. Bir önceki senenin Ramazan dönemine göre Türkiye’ye transferler %35 artış gösterdi. Bu artışta Fransa ve İngiltere gibi transfer yoğunluğu yüksek olan ülkeler dışında, İsveç, Norveç, Polonya gibi Kuzey ülkelerde yaşanan artış da etkili oldu.

Bir önceki ay olan Mart ile karşılaştırdığımızda ise Türkiye’ye yapılan işlem sayısında en çok artış Belçika ve Fransa’da gerçekleşti. Bu iki ülkeden Türkiye’ye transferlerde mart ayına göre %50’ye yakın artış gözlemlendi.

Ödeme yöntemlerine baktığımızda ise geçtiğimiz senenin Ramazan ayı gibi bu yıl da en çok kartla para transferi tercih edildi, kartla para transferi %65 gibi yüksek bir orana ulaştı.

Zeynep Avcı iş birliğinde yaz dönemi başlıyor:

TransferGo’nun hayata geçirdiği, büyük ilgi çeken Zeynep Avcı ile marka yüzü iş birliğinde yeni dönem başladı. Yaz kampanyası dönemindeki reklam filminin mottosu: “Zeynep Avcı ile İstikamet Türkiye”. Reklamda “TransferGo ile siz daha yola çıkmadan paranız Türkiye’ye ulaşır” denilirken, diğer reklam filmlerinde olduğu gibi “TransferGo ile uzaklar, tek tıkla yakınında” mesajı veriliyor, Yaz coşkusunun mesafeler tanımaksızın yaşanması için dijital para transferinin hep kullanıcıların yanında olduğuna işaret ediliyor.

Özetle

  • Uluslararası para transferi şirketi TransferGo, büyümesini sürdürüyor. Şirketin büyüme hikayesinde yeni kilometre taşı 4 milyon kullanıcıya erişmek oldu.
  • TransferGo, Ramazan dönemine dair dijital para transferi verilerini açıkladı. Bu dönemde Türkiye’ye para transferi geçen Ramazan ayına göre %35 arttı
  • TransferGo, ayrıca Zeynep Avcı ile ses getiren marka yüzü iş birliğini de sürdürüyor. Başarılı geçen Ramazan döneminden sonra sıra yaz kampanyasına geldi.