Ana Sayfa Blog Sayfa 181

Yapay zeka odaklı sağlık çözümleri sunan TidalSense, 8.6 milyon euro yatırım aldı

Sağlık odağında yapay zeka çözümleri geliştiren TidalSense, düzenlenen turda 8.6 milyon euro yatırım aldı. Tur, BGF ve Downing tarafından yönetiminde düzenlendi.

Cambridge merkezli yapay zeka odaklı girişim, akciğer işlevindeki değişiklikleri hassas bir şekilde algılayan ve ardından astımla birlikte kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) daha hızlı, daha doğru ve otomatik teşhisini sağlayan bir el tipi tıbbi cihaz (N-Tidal) geliştirdi.

KOAH ve astım için mevcut testler, test başına 30 dakika süren ve bilinen bazı eksiklikleri olan 1840’lardan kalma bir teknoloji olan spirometriyi içeriyor. Sürecin hastalar için rahatsız edici olduğu, uzmanlık eğitimi gerektirdiği, hem hastalar hem de klinisyenler için zaman alıcı olduğu ve genellikle yanlış teşhise yol açan tekniğe bağlı olduğu yaygın olarak biliniyor. 

N-Tidal, 1000’den fazla hasta üzerinde kullanıldı ve klinik araştırmalar ve denemeler yoluyla hastalardan 2.3 milyondan fazla nefes depoladı. Bu verileri ve şirketin yapay zeka platformunu kullanan N-Tidal, hastanın akciğer sağlığının gerçek zamanlıya yakın analizini sunabiliyor ve dakikalar içinde tanı koyabiliyor. 

TidalSense CEO’su Dr. Ameera Patel:

“KOAH dünyadaki üçüncü önde gelen ölüm nedeni oluyor ve solunum yolu hastalıklarının yaygınlığı artıyor. Ancak KOAH teşhisi için mevcut klinik yol 1800’lerde takılıp kaldı ve etkisiz, verimsiz ve pahalı oldu. Yalnızca İngiltere’de NHS, KOAH nedeniyle hastaneye yatırılan kişilerin üçte birine teşhis konulmadığını, bu noktada hastalıklarının ilerlediğini, yaşam kalitelerinin kötüleştiğini ve sağlık sisteminin maliyetinin arttığını tahmin ediyor.”

Yeni yatırım, girişimin teşhis işini daha da geliştirmesi ve Birleşik Krallık’taki teşhis pazarının öncü oyuncularından bir olması için kullanılacak.

YouTube, TV uygulamalarına 30 saniyelik geçilemeyen reklamlar getiriyor

İçerik platformu YouTube, TV uygulamaları için geçilemeyen reklamlar getirmeye hazırlanıyor. Platform, reklamverenler için düzenlediği Brandcast etkinliği sırasında bağlantılı TV’lere 30 saniyelik atlanamayan reklamlar getirdiğini duyurdu.

YouTube, Select gösterimlerinin yüzde 70’inin TV’lerde yer aldığını söylüyor. Bu nedenle yeni biçim, reklamverenlere hizmetlerini veya ürünlerini “daha zengin hikaye anlatımı” sağlayacak şekilde daha fazla gösterme şansı verecek. Halihazırda düzenli olarak 15 saniyelik iki reklamı arka arkaya gören kişiler için yeni biçimin için o kadar büyük bir fark yaratmayacağı düşünülüyor. Bu yenilenen biçim, ABD ve Kanada’da aktif hale getirildi. Bu yıl içinde dünya çapında da yaygınlaşacağı tahmin ediliyor.

YouTube, daha uzun atlama yapılmamasını sunmanın yanı sıra bir deney olarak bağlı TV’lere “duraklatma deneyimleri” de getiriyor. Duraklatma deneyimleri, Hulu’nun 2019’da piyasaya sürdüğü tanıtımlara benzer şekilde, izlediğiniz şeyi duraklat düğmesine bastığınızda gösterilen reklamlar oluyor.

Burada çıkan reklamların ardından kişilerin ilgisini çeken ürünler, web sitesi ziyaretiyle detaylı olarak keşfedilebiliyor. Bunun dışında taranabilen QR kodları da yer alıyor. Bunun için markaların web sitesi ya da sosyal medya kanallarının ziyaret edilmesi gerekiyor. YouTube Premium kullanıcılarının bu olaydan etkilenmeyeceği tahmin ediyor. 

TikTok, ABD’nin Montana eyaletinde yasaklandı

Popüler sosyal medya platformu TikTok, ABD’nin Montana eyaletinde şaşırtıcı şekilde yasaklandı. Montana, platformu resmi olarak yasaklayan ilk eyalet oldu. Eyaletin Valisi Greg Gianforte, TikTok’un 2024’ten itibaren eyalet içinde faaliyet göstermesini fiilen yasaklayan bir yasa tasarısını imzaladı.

Eyaletin bu kararın uygulanmasını potansiyel olarak geciktirebilecek yasal zorluklarla karşılaşması muhtemel görünüyor. Montana’nın yasağı, gelecekte TikTok’u ülke çapında kısıtlama veya yasaklama girişimlerinin karşılaşabileceği karmaşık manzaranın bir önizlemesi olarak görülüyor.

Yeni yasaya göre TikTok’un Montana’da faaliyet göstermesi yasaklanacak ve uygulama mağazalarının eyaletteki kullanıcıların uygulamayı indirmesini engellemesi gerekecek. Bireysel kullanıcılar doğrudan yasak tarafından hedef alınmasa da hem TikTok hem de uygulama mağazaları, uyumsuzluk nedeniyle günlük 10.000 dolar para cezasına çarptırılacak. Bu yasama hamlesi, eyalet düzenlemeleri ile değişiklik haklarının korunması arasındaki potansiyel çatışmaya ışık tutuyor.

TikTok, kullanıcılarının haklarını ihlal ettiğini iddia ederek Montana yasasını hızla kınadı. TikTok sözcüsü, platformun Montana’da yüzbinlerce insanı güçlendiren olumlu etkisini vurguladı. Montanalılara TikTok’ta kendilerini ifade etmeye, hayatlarını kazanmaya ve topluluk bulmaya devam edebilecekleri konusunda güvence verdiler. Bu açıklama, TikTok’un kullanıcılarının haklarını hem Montana eyaleti içinde hem de ötesinde savunma taahhüdünü vurguluyor.

Montana milletvekilleri, ülkenin diğer bölgelerindeki yetkililer gibi TikTok’un Çinli şirket olan ByteDance ile bağları hakkında endişelerini dile getirdi. Uygulamanın Çinli mülkiyetinin Amerikalı kullanıcıların kişisel verileri için risk oluşturduğunu iddia ediyorlar. TikTok, kullanıcı verilerini Çin hükümetiyle paylaşma niyetini sürekli olarak reddetti ve veri güvenliği endişelerini gidermek için önemli yatırımlar yaptı. Bu çabalara rağmen, milletvekilleri daha katı önlemlerin gerekli olduğuna inanıyor. ABD hükümeti, bu endişeleri azaltmak için ByteDance’i TikTok’u bir Amerikan şirketine satmaya bile zorlama girişiminde bulundu.

Microsoft raporuna göre çalışanların yüzde 49’u yapay zekaya karşı endişe duyuyor

Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden Microsoft, yıllık çalışma trendlerine yönelik hazırladığı raporu yayınladı. Raporda, yapay zekanın üretkenlik üzerindeki etkisine ve dünya çapındaki göçmen işçilerin görüşlerine odaklanılıyor.

Hatrı sayılır derecede birçok çalışan, yapay zekanın işleri üzerindeki etkilerinden endişe duyduğunu ve %49‘unun endişe duyduğunu ortaya koyuyor. Ancak rapor, yapay zekanın dönüştürücü gücünü ve dijital borcun yükünü hafifletme potansiyelini de vurguluyor.

Dijital borç, insanın etkin bir şekilde işleme kapasitesini aşan ezici veri, e-posta, toplantı ve bildirim akışını ifade ediyor. Bu dijital aşırı yük, yalnızca bireysel üretkenliği etkilemekle kalmaz, aynı zamanda yenilikçiliği ve stratejik düşünmeyi de engelliyor. Ankete göre yanıt verenlerin %64’ü işlerini yapmak için zaman ve enerji bulmakta zorlanıyor. Bu da yaratıcılığın ve genel iş üretkenliğinin azalmasına yol açıyor.

İnsanların %68’i kesintisiz çalışma için odaklanmış zamanları olmadığını belirterek, iş gününün giderek daha külfetli hale geldiğini belirtiyor. Sürekli iletişim, bilgi arama ve toplantılara katılma ihtiyacı, kaçırılan fırsatlara ve üretkenliğin azalmasına neden oluyor. Ortalama olarak çalışanlar, zamanlarının %57‘sini toplantılara, e-postalara ve sohbetlere ayırıyor ve geriye yalnızca %43‘ü gerçek yaratıcı çalışmaya kalıyor.

Yapay zeka, zamandan tasarruf sağlayan ve enerji açısından verimli iş akışlarını etkinleştirerek bu üretkenlik sorunlarına çözüm olabiliyor. Yapay zeka, tekrarlayan görevleri otomatikleştirip bilgi yönetimini kolaylaştırarak, çalışanların inovasyona ve stratejik düşünmeye odaklanmaları için zaman sağlıyor.

İş dünyası liderleri, yapay zekanın işgücünü değiştirmek yerine güçlendirme potansiyelini anlıyor. Yapay zeka, insan yeteneklerini artırabilen, çalışanları sıradan görevlerden kurtaran ve işlerinin daha anlamlı ve yaratıcı yönlerine odaklanmalarını sağlayan değerli bir araç olarak görülüyor.

Mükellef’in geliştirdiği ön muhasebe programı: WorkhyBooks

Amerika, İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri olan Estonya, Hollanda, Almanya gibi geniş bir coğrafyaya ticaretini taşımak isteyen küçük ve orta büyüklükteki şirketlere, şirket kuruluşundan vergilendirmeye kadar olan süreçte ürün ve hizmetler sunan yerli girişim Mükellef, ABD ve İngiltere’de şirket kuran kullanıcıları için yeni ürünü WorkhyBooks‘u hayata geçirdi.

WorkhyBooks, şirketlerin finansal süreçlerini tek bir platform üzerinden yönetmelerini sağlıyor. Ön muhasebe programı WorkhyBooks öncelikli olarak ABD ve İngiltere’de şirket kuran kullanıcıların hizmetinde olacak. Kullanıcı şirketler web tabanlı olarak geliştirilen bu program sayesinde gelir-gider takibi, banka hareketlerini eşleştirme, fatura gönderimi, fiş yükleme ve raporlama gibi pek çok ön muhasebe işlemini tek bir platform üzerinden online olarak kolaylıkla yapabilecek.

Mükellef’in regulasyon ekibi ile Mükellef’in geliştirdiği ön muhasebe programı WorkhyBooks’u konuştuk.

Apple, ülkemizdeki ürünlerine yüzde 10’a varan zam yaptı

Teknoloji devi Apple, güne zamla başladı. WWDC 23 ile beraber zam yapılması beklenirken zam erkenden geldi.

Haziran ayı içerisinde düzenlenecek olan WWDC 23 etkinliğiyle beraber Apple, ülkemizde klasikleşen zam yapma furyasını bu sefer erkene çekmiş gibi görünüyor. Bugün itibariyle geçerli olmak üzere yapılan yüzde 10’a varan zamla beraber cihazların fiyatlarında hissedilir derecede bir değişim oldu.

Yeni zamlarla beraber en pahalı iPhone yani iPhone 14 Pro Max’in (1 TB) fiyatı 59.199 TL’den 63.999 TL‘ye yükseldi. iPhone 14 (128 GB), 32.999 TL’den 35.999 TL‘ye çıkarken, iPhone 14 Pro (128 GB) 41.999 TL’den 45.999 TL‘ye çıktı.

Apple sadece iPhone modellerine değil aynı zamanda Mac, MacBook, Apple Watch, AirPods, Apple TV, Studio Display, iPad, AirTag ve aksesuar çeşitlerinde de zam yaptı. Şirketin WWDC 23 ile beraber ikincil bir zam yapıp yapmayacağı henüz bilinmiyor. Eğer ikincil bir zam yapılırsa ürün fiyatlarının çok yüksek seviyelere ulaşacağı tahmin ediliyor.

Yerli girişim Werover, Simya VC’den 350 bin dolar yatırım aldı

12 yıldır girişim ekosistemine öncülük eden 212’nin, erken aşama girişimlere yatırım yapma hedefi doğrultusunda Neo Portföy ve dünyanın en iyi hızlandırma programlarından biri olan Alchemist Accelerator ile beraber hayata geçirdiği Simya VC, yerli girişim Werover’ın rüzgâr tribünü ürünü Windrover’a 5 milyon dolar değerleme üzerinden 350 bin dolar yatırım yaptı.

Windrover ile rüzgâr enerjisi alanında maliyetleri düşürüp verimliliği artıran ve yenilenebilir enerjiyi sürdürülebilir kılmayı hedefleyen Werover, aldığı bu yatırımı küresel pazarda büyüme hızını artırmak, ürün ve hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak ve yenilikçi çözümler sunmak için kullanacak.

Yılmaz: “İşletme maliyetlerini düşürürken sürdürülebilir enerji kaynağı sağlıyoruz”

Werover Kurucu Ortağı Balca Yılmaz konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:

“Dünya’nın her geçen gün yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyacı artarken, devasa enerji kaynaklarında yaşanan hasarların bakım onarım çalışmaları sancılı oluyor. Hasarların büyük boyutlara ulaşmadan tespit edilmesi ise büyük önem taşıyor. Bu noktada Werover olarak rüzgâr enerjisi alanında kestirimci ve önleyici bakım önerilerinin yanında erken aşamada hasar tespiti için sağlık izleme sistemi sunarak, işletme maliyetlerini düşürüyoruz. Aynı zamanda müşterilerimizin daha verimli ve sürdürülebilir bir enerji kaynağına ulaşmalarına yardımcı oluyoruz. Aldığımız yatırımla da bu alandaki teknolojimizi geliştirmek üzere çalışmalarımıza hız katacağız.”

Erat: “Küresel bir marka haline gelmeyi hedefliyoruz”

Werover Kurucu Ortağı Çağlar Erat da konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Werover olarak şimdiye kadar, yenilenebilir enerji sektöründe ticari faaliyetlerimizle ilerledik ve pazardaki büyük potansiyeli görüp Windrover ürünümüze yatırım yaptık. Şimdi ise bu ürünümüzün pazardaki büyük potansiyeli üzerine Simya VC’den yatırım aldık. Bu yatırımın Werover’ın stratejik gelişiminde önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Simya VC’den aldığımız yatırımın küresel bir marka haline gelme hedefimize büyük bir ivme kazandıracağına inanıyoruz.”

Bahçıvanoğlu: “Werover, yenilenebilir enerji alanında büyük potansiyele sahip”

Simya VC Yönetici Ortağı Selma Bahçıvanoğlu da şunları söyledi:

“Werover’in yenilenebilir enerji, verimlilik ve sürdürülebilirlik alanlarında sunduğu çözümlerin, işletmelerin ve toplumun geleceği açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz. Kurucuların ve ekibin kararlılık ve azimle yenilikçi girişimlerini başarıya taşımak için diğer ülkelerde büyüyeceğine inanıyoruz. Simya VC olarak gelecekteki teknolojik gelişmelere yön vermek için çalışan girişimlere destek olmaya devam edeceğiz.”

Samsung, katı hal pil üretiminde ilerleme kaydetti

Samsungkatı hal pilleri geliştirme ve üretme sürecini hızlandırarak pil teknolojisinde önemli bir adım atıyor. Katlanabilir ekranlara kıyasla ilerleme daha yavaş olsa da, son raporlar Samsung’un katı hal pil geliştirmede ilerleme kaydettiğini gösteriyor.

Samsung Electro-Mechanics, BT segmenti için oksit bazlı katı hal pilleri araştırmaya ve geliştirmeye odaklanarak geleceğin mobil cihazlarına bu devrim niteliğindeki pil teknolojisiyle güç sağlamayı amaçlıyor. Samsung SDI, elektrikli araçlar için sülfür elektrolitli katı hal pilleri geliştirmeye odaklanacak.

Katı hal piller, sayısız avantajları nedeniyle büyük önem taşıyor. En önemli faydalarından biri, geleneksel lityum iyon pillere kıyasla daha yüksek enerji depolama kapasiteleri oluyor. Katı hal piller, delindiklerinde alev almadıkları için çok daha güvenlidir ve bu da lityum bazlı pillerle ilgili önemli bir güvenlik sorununu gideriyor.

Bu güvenlik yönü, elektrikli araç üreticileri için katı hal pillerini özellikle arzu edilir hale getiriyor. Çarpışma anında yangın riskini ortadan kaldırarak, elektrikli araçların genel güvenliğini artırmaya katkıda bulunur. Yeni teknolojiyle beraber ortaya faydalar otomotiv endüstrisinin ötesine geçiyor. Katı hal piller akıllı telefonların ve tabletlerin güvenliğini ve dayanıklılığını artıracağından, BT pazarı da bu teknolojik gelişmeden faydalanacak.

Katı hal pilleri keşfeden şirketler arasında Samsung ile beraber Xiaomi de yer alıyor. Xiaomi, sınırlı ayrıntılarla birlikte katı hal piliyle çalışan bir akıllı telefonun çalışan bir prototipini geliştirmek için çalışmalar yaptı. Ancak Samsung, bu alandaki en büyük tedarikçilerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Raporlar, Samsung Electro-Mechanics’in katı hal pil teknolojisiyle ilgili 14 ek patent aldığını ve yeni bir prototip modeli piyasaya sürmeye hazırlandığını gösteriyor.

Katı hal pillerin geliştirilmesi ve yaygın olarak benimsenmesi, gelişmiş enerji depolama yetenekleri, gelişmiş güvenlik ve artırılmış dayanıklılık sunarak çeşitli endüstrilerde devrim yaratma potansiyeli bulunuyor. Samsung’un bu alandaki ilerlemesi, ileriye doğru atılmış önemli bir adım anlamına geliyor ve katı hal pil teknolojisiyle güçlendirilmiş bir geleceğin yolunu açıyor.

Google, aktif olmayan Gmail hesaplarını temizleyecek

Teknoloji devi Google, kısa bir süre önce güvenliği artırmayı ve depolama alanını optimize etmeyi amaçlayan etkin olmayan hesaplarla ilgili yeni bir politika uygulayacağını duyurdu. Bu yılın sonlarından itibaren en az iki yıldır etkin olmayan eski ve kullanılmayan hesaplar silinecek.

Planlanan güncelleme, kişisel Google Hesaplarını etkiliyor ve işletmeler veya okullar tarafından yönetilen hesapları hariç tutuyor. Ancak YouTube videolarına sahip hesaplar, geçmiş içeriği korumak için silinmeyecek. Silme işlemi en erken Aralık 2023’te başlayacak ve Google, oluşturulan ancak hiç kullanılmayan Gmail hesaplarından başlayarak aşamalı bir yaklaşım benimsemeyi planlıyor.

Kullanıcıların bilgilendirildiğinden emin olmak için hesap silinmeden, önceki aylarda hesabın e-posta adresine ve varsa kurtarma e-postasına birden fazla bildirim gönderilecek. Bu dikkatli sunum, kullanıcılara hesapları kalıcı olarak silinmeden önce harekete geçmeleri veya önemli verileri almaları için yeterli zaman vermeyi amaçlıyor.

Kullanıcıların bir hesabı etkin durumda tutmak için düzenli olarak oturum açması veya e-posta okuması veya göndermesi, Google Drive’ı kullanması, YouTube videoları izlemesi, Play Store’dan uygulama indirmesi, Google araması yapması ya da üçüncü taraf uygulamalarda oturum açması gibi temel işlemleri gerçekleştirmesi gerekiyor. Ayrıca oturum açmış bir Android cihazı kullanmak da Google’a göre etkinlik olarak kabul ediliyor.

Bu değişikliğin arkasındaki birincil motivasyon, güvenliği artırmak oluyor. Etkin olmayan hesaplar, özellikle eski veya yeniden kullanılmış parolalara sahip kişiler, tehlikeye daha yatkın bir görünüm sergiliyor. Google’ın dahili analizi, terk edilmiş hesaplarda iki adımlı doğrulamanın etkinleştirilme olasılığının, aktif hesaplara kıyasla en az 10 kat daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Google, etkin olmayan bu hesapları silerek kimlik hırsızlığı, spam ve kötü amaçlı içeriğin yayılmasıyla ilişkili riskleri azaltmayı amaçlıyor.

İTÜ Çekirdek, Dünyanın En İyi Kuluçka Merkezi seçildi

Türkiye’nin girişimcilik ve inovasyon üssü İTÜ ARI Teknokent bünyesindeki İTÜ Çekirdek, dünyadaki kuluçka merkezlerini karşılaştırıp sıralayan ve bu konuda dünyanın en saygın kurumlarından biri olan İsveç merkezli UBI Global endeksine göre Üniversitelere Bağlı Kuluçkalar kategorisinde Dünyanın En İyi Kuluçka Merkezi ünvanını kazandı.

94 ülkedeki 1895’den fazla kuluçka ve hızlandırma merkezi verilerinden oluşan endeks ile otorite kabul edilen UBI Global’in açıkladığı değerlendirmede; merkezlerin aldığı başvuru sayıları, mentor, destekçi ve eğitmen havuzları, girişimcilere sağlanan hizmetler, başarılı girişimci sayıları, yaratılan istihdam, yatırım ve ciro gibi kriterler ele alındı.

Belçika’da düzenlenen, Belçika Başbakanı Alexander De Croo’nun ve Gent Belediye Başkan Yardımcısı Sofie Bracke’nin açılışını yaptığı törende dünyanın en iyi kuluçka merkezi olarak açıklanan ve bunu Türkiye’de başaran ilk kuluçka merkezi olan İTÜ Çekirdek, söz konusu endekste hem “hizmetlerinin kapsamı ve etkisi” hem de “çıktılarının başarısı” ile değerlendirildi. Diğer bir deyişle İTÜ Çekirdek bu başarıya; teknoloji girişimlerine sunduğu eğitim, danışmanlık, mentorluk, network, laboratuvar, patent ve endüstriyel tasarım hizmeti, kurumsal iş ortakları, PR desteği ve tohum sermaye gibi hizmetlerin yanı sıra İTÜ Çekirdek’ten destek alan girişimlerin büyüme, yatırım alma, istihdam yaratma gibi başarı kriteri de incelenerek ulaştı.

“Yarattığımız yerel ve bölgesel değer küreseldeki gücümüzün teminatı oluyor”

Cumhuriyet’in 100. Yılı ve İTÜ’nün 250. yaşında elde edilen başarıya dair görüşlerini paylaşan İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş, etkinlikteki konuşmasında İTÜ Çekirdek’in sayısal bilgilerini vererek küresel ölçekteki yerini açıkladı. Dikbaş konuşmasında:

“Dünyanın en köklü ve en iyi üniversitelerinin kuluçka merkezleri değerlendirilmesini de yapan UBI Global, bir önceki Üniversite Kuluçka Merkezlerinin sıralamasında yerimizi ilk beş arasında açıklamış ve o zaman hedefimizi 1.’lik olarak belirlemiştik. Nitekim bu amacımızı kısa sürede gerçekleştirip ülkemiz için çok değerli olan bu anlamlı yılda büyük bir başarıya imza attık.

İTÜ ARI Teknokent olarak kurulduğumuz günden bu yana teknoloji firmalarına ve girişimcilere teknoloji geliştirmeleri ve bunu ticarileştirmeleri için uygun ortam ve olanakları sunuyoruz. İTÜ ARI Teknokent’in 20. kuruluş yılında, İTÜ Çekirdek olarak, yarattığımız yerel ve bölgesel değer, yaptığımız tüm iş birlikleri ve çalışmalar sayesinde Türkiye’nin ve İstanbul’un küresel bir “hub” olmasında, girişimcileri ile teknolojiye dayalı milli kalkınma seferberliğinde güçlü ve önemli rol oynuyoruz. Bu bağlamda 360 derece destekle girişimlerini büyütmek, ürün ve hizmetlerinin küresel pazar kanallarını açmak ve hızlı bir şekilde gelişmeleri için gerekli çalışmaları gerçekleştiren İTÜ Çekirdek’in elde ettiği bu başarının arkasında yer alıp emeğini sunan tüm girişimcilerimize, mentorlarımıza, yatırımcı ve kurumsal paydaşlarımıza ve tabi ki, kıymetli ve güçlü ekibimize teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

“İTÜ Çekirdek ile geleceğe yön verecek teknolojiler ilk adımlarını bugünden atıyor”

İTÜ Çekirdek kurucusu İTÜ ARI Teknokent Girişimcilik Programları Direktörü Arzu Eryılmaz ise UBI Global’ın yaptığı röportaj kapsamında İTÜ Çekridek olarak elde ettikleri dünya birinciliğinden dolayı gurur duyduğunu belirterek girişimcilere çağrıda bulundu.

“İTÜ Çekirdek’in Ön Kuluçka ve Kuluçka Programlarının yanı sıra yerel ve global hızlandırma programlarımızla da girişimlerimizi destekliyoruz. İTÜ Çekirdek’i, eğitimden mentorluğa, kamu fonlarından VC yatırımlarına, laboratuvar imkanlarından patent desteklerine, PR desteğinden satış ve işbirliği olanaklarına kadar “bir teknoloji girişiminin ihtiyacı olan her şey”i sağlayan bir kuluçka merkezi olarak konumlandırma hedefiyle hız kesmeden çalışmalarımıza devam edeceğiz.” 

İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi Müdürü Yunis İsmayil ise UBI Global tarafından düzenlenen etkinlik bünyesindeki ‘Derin Teknoloji Girişimleri’nin gelişimini konu alan panele katılarak, İTÜ Çekridek’in bu alanda sunduğu hizmetlere değindi. Değişen teknolojik koşullara ayak uyduran, girişimlerin ihtiyaçlarını doğru analiz eden ve bu ihtiyaçlara yönelik kapsamlı programlar hayata geçirebilen kuluçka merkezlerinin başarılı olabileceğine vurgu yapan Sn. İsmayil İTÜ Çekirdek’in sayısal verilerini de katılımcılarla paylaştı;

“12 yılda 4.200 girişime destek olduk; artık her yıl İTÜ Çekirdek’e 500 startup kabul ediyoruz. Desteklediğimiz girişimler bugün dünyanın dört bir yanındalar. 4.200 girişimden 1200’ü şirketini kurdu ve faaliyetlerine başarıyla devam ediyorlar. 250 tanesi 145 M $dan fazla yatırım aldı ve 9.000 kişi istihdam ediyorlar. Son 4 aydır her hafta 1 ya da 2 girişimimiz yatırım alıyor.”