Ana Sayfa Blog Sayfa 179

Araç çağırma uygulaması inDrive, Ankara’da hizmet vermeye başladı

Küresel bir mobilite ve kentsel hizmetler platformu olan inDrive, Ankara’ya geliyor. Hizmet yalnızca kayıtlı kullanıcılar ve resmi taksi şoförleri tarafından kullanılacak. inDrive, geçtiğimiz kasım ayında İstanbul’da araç çağırma ve kurye teslimat hizmetlerini başlattı. Sonuçlar, inDrive modelinin Türkiye’de çok beğenildiğini gösterdi.

inDrive Türkiye İş Geliştirme Müdürü Maksim Osipov yaptığı açıklamada:

“İstanbul’daki çalışmalarımız iyi gidiyor. İstanbullular hizmetimizi şehrin her bölgesinde kullanabiliyor. İstanbul’da çalışan resmi taksi şoförlerinin yaklaşık yarısı ile başarılı bir şekilde işbirliği yapıyoruz. Aynı yaklaşımı Ankara’da da uygulayacağız” dedi.

inDrive’ın P2P modeli

Yolcunun fiyatı belirlemesi: Yolculuğun fiyatını uygulama belirlemiyor. Kullanıcıların teklifi sonucu belirleniyor.

Eşit haklar ve yaklaşım: inDrive,insanlara şeffaf ve karşılıklı olarak adil koşullar sağlamayı amaç edinmiştir. Sürücüler, yolculuk teklifini kabul etmeden önce yolcu tarafından önerilen fiyatı ve varış noktasını görür. Herhangi bir teklifi hiçbir ücret ve ceza olmaksızın kabul edebilir veya reddedebilirler. Sürücüler, fiyatın haksız olduğunu düşünürlerse karşı teklif de verebilir.

Seçme özgürlüğü: Hem sürücüler hem de yolcular, derecelendirme ve önceki kullanıcıların karşılıklı referanslarına göre birbirlerini seçebilirler. Her yolculuğun tamamlanmasının ardından sürücü ve yolcu birbirini değerlendirebilir.

inDrive, yolcuların güvenliğine oldukça önem verir. Uygulama, kişinin seyahatinin canlı ayrıntılarını arkadaşları ve ailesiyle paylaşması, polis veya ambulans çağırmak için özel acil durum düğmesi dahil olmak üzere dünyanın en iyi güvenlik özelliklerine sahiptir.

inDrive, Türkiye’deki trajik depremler nedeniyle, 2023’ün sonlarına kadar sürücüler için %0 servis ücreti belirleme kararı aldı. Şirket deprem sonrasında Türk Kızılay’ına bağışta bulundu ve tahsis edilen para gıda, hijyen ürünleri ve diğer ihtiyaçlar için harcandı.

Elektrikli araç şarj platformu Virta, 85 milyon euro yatırım aldı

Elektrikli araç şarjlarını işletmeler için karlı hale getiren Virta, 85 milyon euro yatırım aldı. 65 milyon euroluk yatırım, Jolt Capital liderliğinde E.ON., Helen Ventures, Vertex Growth Fund, Fin Industry Investment, Lahti Energy, Vantaa Energy ve Kotka Energy tarafından desteklenen Future Energy Ventures tarafından yapıldı. 20 milyon euroluk yatırım ise Business Finland‘dan geldi.

2013 yılında kurulan Virta, akıllı elektrikli araç şarj hizmetleri geliştirmede dünya lideri olduğunu iddia ediyor. Girişim:

“Vizyonumuz, sokaklarda emisyonsuz sürüş yapan sessiz elektrikli araçlarla temiz, karbonsuz bir gelecek ve bir endüstri öncüsü olarak tutkumuz, bu geleceği gerçekleştirmekte geçiyor.” dedi.

Girişimin platformu, ister ana iş ister katma değerli bir hizmet olsun, elektrikli araç şarj ekosisteminde ticari hizmetlerin başlatılması, ölçeklendirilmesi ve işletilmesi için uygun maliyetli bir yöntem sunuyor.

Şu anda 35 ülkede 1.000’den fazla profesyonel elektrikli araç şarj işletmesi, elektrikli araç şarj hizmetlerini Virta platformunda yürütüyor. Bu şarj şebekesi operatörleri, Avrupa’daki en büyük kamu şebekelerinden birini oluşturuyor. Dolaşım dahil ağ, elektrikli araç sürücülerine 350.000’den fazla şarj noktasına erişim sunuyor.

Virta CEO’su Jussi Palola:

“Elektrikli araç şarj platformu, küresel şarj hizmetleri oluşturan şirketler için kritik öneme sahip. Güçlü mali konumumuz, ortaklarımız için en iyi büyüme yeteneklerini sağlamamıza olanak sağlıyor.” dedi.

Yeni yatırımla beraber girişim, 2025 yılına kadar Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesindeki şarj işlemlerini 5 katın üzerine çıkarmayı hedefliyor.

Samsung, 2023 yılının ilk çeyrek sonuçlarını açıkladı

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, 2023’ün ilk çeyreğinde işletme karında %95 gibi büyük bir düşüş yaşadığını açıkladı. Ortaya çıkan düşüş, büyük ölçüde en büyük gelir kaynağı olan yarı iletken ürünlerine olan talebin zayıflamasına bağlandı.

Şirketin çip bölümü, özellikle düşen bellek çipi fiyatları ve çip ürünlerine olan azalan talep nedeniyle çeyrekte 4.58 trilyon won (3.41 milyar dolar) zarar etti. Samsung, çeyrek için geçen yılın aynı dönemine göre %18 düşüşle 63.75 trilyon Kore wonu (47.6 milyar dolar) gelir bildirdi. Bu, şirket için 14 yılın herhangi bir çeyreğindeki en düşük karı oluyor. Samsung gelecek konusunda iyimser ve şirketlerin üçüncü çeyrek öncesinde toparlanacağını düşünüyor.

Şirketin çip bölümündeki önemli düşüşe rağmen, Samsung’un mobil bölümü bir önceki çeyreğe göre %22’lik bir gelir artışıyla iyi bir performans sergiledi. Bu iyi performans, güçlü satışlar getiren Galaxy S23 serisinin başarısına bağlandı. Samsung, birinci sınıf modellerinin satışını desteklemeye devam ederken aynı zamanda Galaxy A54 ve A34 gibi yeni kitlesel pazar cihazlarının satışlarını artırmayı planlıyor.

Samsung, salgın sırasında akıllı telefon ve bilgisayar üreticilerinin yonga stoklaması da dahil olmak üzere çeşitli faktörler nedeniyle bellek yongası bölümünde kayıplar yaşadı. Yüksek enflasyon ve küresel ekonomik belirsizlikler nedeniyle tüketici talebinin düşmesiyle birlikte, bu stoklar henüz tükenmemiş fazla ürünler elde kalmış durumda oluyor.

Genel olarak, Samsung’un Q1 2023 kazançları, küresel yarı iletken pazarında devam eden zorlukları yansıtıyor. Bununla birlikte şirketin mobil bölümündeki güçlü performansı ve geleceğe yönelik iyimserliği, hem yatırımcılar hem de teknoloji meraklıları için bir umut ışığı vaat ediyor. Samsung ayrıca Exynos yonga setlerini yaklaşan Galaxy S amiral gemilerinde yeniden sunmayı planlıyor. Bu kararın kullanıcıların hoşuna gitmeyeceği düşünülüyor. 

YouTube Music, podcast özelliğini kullanıma sundu

YouTube, uzun zamandır merakla beklenen podcast özelliğini YouTube Music aracılığıyla kullanıma sundu. Popüler podcast platformlarının yükselişi ve yüksek kaliteli podcast’lerin çoğalması, YouTube’un bu kararı almasında önemli bir etken oldu.

YouTube Music, podcast pazarına resmi olarak giriş yaptı. ABD’deki kullanıcıların premium abonelik olmadan Android ve iOS uygulamasında podcast’leri yayınlamasına olanak tanıyor. Bu özellik, şovların diğer cihazlarda yayınlanmasına ve arka planda oynatılmasına izin vererek kolayca dinlenilmesini sağlıyor. 

Ödeme yapan üyelerin yine de anlatıcılar tarafından okunan reklamları tolere etmesi gerekiyor. Google’ın Podcasts uygulaması göz önüne alındığında podcast’lerin eklenmesi gereksiz görünebiliyor. YouTube Music aboneleri için dinlemeyi birleştiriyor. YouTube, Spotify gibi orijinal podcast’ler üretmeyecek olsa da özellik daha fazla kullanıcıyı cezbetmek ve diğer akış platformlarıyla rekabet etmek için eklendi. YouTube’un kullanıcılarına daha fazla seçenek sunması ve tüm ses ihtiyaçları için tek adres haline gelmesi harika bir hamle oluyor.

Spotify ve YouTube Music, dünyanın en büyük müzik akışı platformlarından ikisi olduğundan kullanıcıları çekmek ve elde tutmak için sürekli olarak birbirleriyle rekabet halindeler. Spotify öncelikle müziğe odaklanırken, aynı zamanda podcast’leri ve diğer sesli içerikleri, hatta sesli kitapları içerecek şekilde kullanıcılarına sunduğu özellikleri genişletiyor. YouTube Music ise yukarıda görüldüğü gibi podcast çalışmalarını hızlandırıyor.

Her iki platform da benzersiz özellikler sunsa da aralarındaki rekabet şiddetli oluyor. Nihayetinde, her iki platform da gelişmeye ve yenilik yapmaya devam ettiği için rekabet tüketicilere fayda sağlıyor.

Yerli blokzinciri girişimi Metatime, 11 milyon dolar yatırım aldı

Kripto odaklı analitik platformu Chainalysis’in 2022 Küresel Kripto Benimseme Endeksi’nde Türkiye, 146 ülke arasında 12. sırada yer aldı. Finansal teknoloji alanının yükselen alt dallarından biri olan blokzinciri tabanlı teknolojilere yönelik ilgi, yeni bir yatırımla tekrar kanıtlandı.

Blokzinciri tabanlı akıllı uygulamalar, dijital ürünler ve yüzlerce farklı hizmet sunan Türk blokzinciri girişimi Metatime, aralarında Yıldız Tekno Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı öncülüğünde Halkbank, Türk Telekom Ventures ve Kalyon Ventures gibi yatırımcıların da olduğu bir grup yatırımcıdan 11 milyon dolar tohum yatırımı aldı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Metatime Kurucu Ortağı ve CEO’su Yusuf Sevim,

“Metatime, kullanıcıyı merkeze alarak planlanan en kapsamlı dijital ekosistemi sunuyor. Aldığımız 11 milyon dolarlık tohum yatırımın da gücüyle en kısa sürede 1 milyon kullanıcıya ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.

Yatırım turuna Türkiye, Hollanda ve Almanya’dan melek yatırımcılar katıldı

Yıldız Tekno GSYO, kripto para borsası, kripto para cüzdanı, blokzinciri altyapısı, NFT pazaryeri ve stabil kripto para birimi gibi ürün ve servislerle ilk kullanıcılarını kabul etmeye başlayan platformun tohum yatırım turuna %1 hisse için 150 bin dolarlık yatırımla katıldı. 210’dan fazla çalışanla 2021’den bu yana faaliyet gösteren Metatime’ın sınırlı ortakları arasında Türkiye’nin önde gelen banka ve telekomünikasyon şirketleri de yer aldı.

Finansmanın geri kalanının 33 gizli melek yatırımcı tarafından bir token turunda sağlandığını dile getiren Yusuf Sevim, “Metatime ekosisteminin kripto para birimi MetaCoin (MTC) üzerinden gerçekleştirilen turda ilk 100 milyon MTC 5 sentten, diğer 100 milyon MTC ise 6 sentten ocak ve şubat aylarında alıcı buldu. Gerçekleştirdiğimiz ilk ön satışlara Türkiye, Danimarka ve Almanya’dan yatırımcılar katıldı” diye konuştu.

4 haftada 230 bin kullanıcıya ulaştı

Geliştirme faaliyetlerinin 2019’dan bu yana sürdüğünü ve projenin iki kurucu ortağı tarafından yapılan 10 milyon dolarlık yatırımla faaliyete başladığını belirten Metatime Kurucu Ortağı ve CEO’su Yusuf Sevim,

“11 milyon dolarlık tohum yatırımı topladığımız ön satış sürecinde, 4 haftalık süre içinde Metatime platformuna 230 bini aşkın kullanıcı katıldı. Blokzinciri odağındaki en kapsamlı ürün ve servisleri geliştirmeye odaklanan Metatime olarak kripto para borsamızı, yerel blokzinciri ağımızı, stabil kripto para birimimizi ve MTC kripto para birimini 11 Kasım’da yayına almayı planlıyoruz. NFT pazaryerimiz ve Metatime ekosistemine ait kripto para cüzdanı ise önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde piyasaya sürülecek. 11 Kasım’dan itibaren melek yatırımcılarımızın sahip olduğu kripto para birimlerinin %10’unun kilidi açılacak. Geri kalan %90’lık arzın kilidini ise 11 Kasım’ı takip eden 225 gün boyunca, günlük %0,4’lük bir oranla açacağız” diye konuştu.

Sürdürülebilir paket teslimatı yapan HIVED, 11.2 milyon euro yatırım aldı

Modern ve sürdürülebilir paket teslimatını yeniden ele alan Londra merkezli lojistik girişimi HIVED, düzenlenen Seri A turda 11.2 milyon euro yatırım aldı. Planet A Ventures tarafından yönetilen tura Maersk Growth ile beraber mevcut yatırımcılar Eka Ventures ve Pale blue dot katıldı.

2021’de Murvah Iqbal ve Mathias Krieger tarafından kurulan girişim, dünyanın ilk büyük ölçekli sürdürülebilir paket dağıtım ağını kurduğunu iddia ediyor. Tamamen elektrikli bir filo ve teknolojiye sahip HIVED, işletmelere “mükemmel” hizmet sunarken karbon ayak izlerini azaltmalarında yardımcı oluyor.

Girişime göre yüksek kaliteli teslimatlar için müşteri talepleri artarken, geleneksel paket taşımacılığı çevre standartlarını tutturmakta başarısız oluyor. E-ticaretin neden olduğu artan paket hacmi emisyonsuz ve güvenilir çözümler gerektiriyor. HIVED bu ihtiyaca cevap veriyor ve tamamen elektrikli bir filo tarafından yönetilen modern, basit ve güvenilir bir paket dağıtım ağı geliştirerek lojistik işine yeni bir boyut katıyor.

HIVED, yeşil teslimatı ASOS, Zara, Pip & Nut Metapack, Shopify, Shiptheory ve Minor Figures dahil yüzlerce firma için standart haline getirerek pazara öncülük ediyor. Girişim, teknolojik bir yığın, şirket içi bir yönlendirme motoru ve tüketiciye dönük bir kullanıcı arabirimi aracılığıyla vizyonunu gerçekleştiriyor.

HIVED kurucu ortağı Murvah Iqbal:

“HIVED’deki misyonumuz, teslimat kalitesi için yeni bir standart belirlerken lojistik endüstrisini karbondan arındırmak oluyor. Tarihsel olarak müşterileri ve gezegeni yüzüstü bırakan bir sektörde, HIVED çözümüne olan inanılmaz ihtiyacı görüyoruz ve tüketicilerin gerçekten keyif aldığı ve tüccarların güvenebileceği bir paket teslimat hizmeti oluşturarak bu fırsatı değerlendiriyoruz.” dedi.

Yeni yatırımla beraber HIVED, paket teslimat endüstrisinde değişiklik yapmayı ve beş yıl içinde Birleşik Krallık’ta bir numaralı sürdürülebilir teslimat şirketi ve Avrupa’da önemli bir oyuncu olmayı planlıyor.

Michelin, 2050 yılına kadar lastiklerinde yüzde 100 sürdürülebilir malzeme kullanacak

Michelin, Batı Avrupa’daki en büyük lastik fabrikası ve en modern tesislerinden biri olan İtalya’nın Cuneo kentindeki endüstriyel tesisinde “Uluslararası Medya Günü” organizasyonunu gerçekleştirdi. Sürücüler, üreticiler ve küresel ısınma açısından söz konusu olan yeni gereklilikler karşısında lastik pazarının gelişimini ve insanlara, teknolojiye ve çevreye ilişkin yeni zorluklar karşısında tesislerin dönüşümünün ele alındığı organizasyonda, Michelin, 2050 yılına kadar lastiklerinde yüzde yüz sürdürülebilir malzeme kullanımı hedefi olmak üzere çevresel taahhüdünü açıkladı.

Son birkaç yılda yaşanan gelişmeler sonucunda otomobil pazarlarının köklü bir değişim sürecine girdiğini, geçtiğimiz 30 yıl içerisinde ise dünyanın dört bir yanındaki tüketicilerin kullanım alışkanlarının ve ihtiyaçlarının büyük ölçüde değiştiğinin altını çizen Michelin, tüm bunları etkileyen faktörler arasında daha kişisel, daha konforlu ve daha güvenli araçların yükselişinin yanı sıra araç paylaşımı veya araç kiralama sektörünün gelişiminin yer aldığını vurgularken; küresel ısınma ve giderek katılaşan çevresel kısıtların birçok pazarda ciddi bir etkisi olduğunu belirtiyor.

Lastik Pazarının Ana Trendlerini Desteklemek Önem Taşıyor

Araçların gelişmesi ile genişleyen lastik ebatları son dönemde öne çıkan bir trend olarak görülüyor. Bu trendin küresel ısınma ve kaynak kıtlığı bağlamında tüketim ve CO2 emisyonları üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu aktaran Michelin, bu paradoksa teknolojiyi kullanarak yanıt verdiklerine örnek olarak Michelin ürünlerindeki yuvarlanma direncinin azaltıldığını gösteriyor. 2021 yılında lastiklerinin yaklaşık 3,4 milyar litre yakıt tasarrufu sunmasını ve dolayısıyla 2010 yılına kıyasla 8,7 milyon metrik ton CO2 salınımının önlenmesini sağlandığını belirten Michelin, bu enerji verimliliğini %10 oranında iyileştirerek 2030 yılında da çalışmalarına devam edeceklerini vurguluyor.

Bir başka trend olarak dört mevsim lastik segmentinin Avrupa’daki güçlü gelişiminin ele alındığı organizasyonda Michelin, sürücülerin uzun zamandır kullanmaktan kaçındığı dört mevsim lastiklerinin Avrupa’da ciddi bir başarı yakaladığı ve satışlarının son birkaç yılda üç katına çıktığının altını çiziyor.

Dört mevsim lastik segmentinin özellikle Michelin tarafından gerçekleştirilen teknolojik atılımlarla göz alıcı performansı ve kullanım kolaylığı için tercih edildiği vurgulanıyor. Bu pazarda Grup, önümüzdeki beş yıllık süreçte %11’den daha yüksek oranda büyüme bekliyor. Bu alanda; Küresel ısınma, öngörülemeyen ve ani hava değişimleri, Avrupa yönetmeliklerindeki değişiklikler, yaz ve kış mevsimleri için iki ayrı grup lastik satın almak istemeyen tüketicilere sağlanan avantajlar ve Araç filoları ve kiralama iş kollarının gelişimi gibi faktörlerin katkıda bulunacağına işaret ediliyor.

Lastik pazarında bir başka trend olarak ise elektrikli araçların yükselişi ile lastiklerin ilgi odağı haline gelmesi gözlemleniyor. Araçların performansı ve kısıtları nedeniyle lastiklere ilişkin beklentiler arttığını vurgulan Michelin, elektrikli araçların performans gösterebilmesi adına lastiklerin hızlanma ve yavaşlama esnasında tork değerinin artması sebebiyle uzun ömürlülük, otonomi açısından temel faktör olan yuvarlanma direnci, akülerin ağırlığının taşınması açısından esas olan yük kapasitesi ve elektrikli araçların ürettiği gürültünün yüzde 70’inin motor kaynaklı değil sürüş kaynaklı oluştuğu için gürültü azaltma özelliklerine sahip olması gerektiğini aktarıyor.

Tüm bu gereklilikler ise Michelin’in teknolojilerini ve bilgi birikimini tam anlamıyla kullanabilmesi için benzersiz bir fırsat olarak görülüyor.

Kapsamlı Bir Dönüşüm Geçiren Fabrikalar

Lastik pazarında yaşanan gelişmelere ve trendlere ek olarak mevcut durumda Grubun fabrikalarında gerçekleşen dönüşümlerinin de ele alındığı organizasyonunda son birkaç yıldır Michelin’in üretim tesislerinde insan, teknoloji ve çevre başlıkları olmak üzere üçlü değişiklik gerçekleştirildiği vurgulanıyor. Öyle ki, liderlik modelini temel alarak sorumluluk alma konsepti açısından iddialı bir iş dönüşümü başlattıklarını belirten Michelin, bu dönüşüm ile bugün büyük başarılar elde ediyor.

Michelin, üretim ekiplerinin çalışmalarını iyileştirmek için 15 yıldır fabrikalarında bu çığır açan yönetimsel yenilik süreçlerini geliştiriyor. Bugün bu kapsamlı değişim, fabrikaların özellikle endüstriyel mesleklerin çekiciliğini artırma zorluğuna yanıt verme konusunda daha iyi ekonomik performans sergilemesine katkıda bulunuyor.

Michelin ayrıca, dijitalleşme ve yapay zeka kullanımıyla sektörü de dönüştürüyor. Robotları yapay zeka ile bir araya getiren Factory 4.0, özellikle arızaların öngörülmesine, üretim kalitesinin ve esnekliğinin artırılmasına ve çalışma koşullarının ve çalışan niteliklerinin iyileştirilmesine olanak sağlayarak dönüşümün ölçeğini artırıyor.

Dünya genelinde 85’ten fazla tesiste faaliyet gösteren, yılda yaklaşık 200 milyona yakın lastik üreten ve sektördeki yaklaşık 81.000 kişiye istihdam imkanı sağlayan Michelin, 2005 ile 2019 yılları arasında fabrikalarının çevresel etkisini yarıya düşürdü. Grubun bundan sonraki süreçte 2010 ile 2030 yılları arasında CO2 emisyonlarının yüzde 50 azaltılması ara hedefiyle 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak yer alıyor.

Bu hedefe ulaşmanın tek yolu, Grubun enerji tasarrufu ve yeşil enerjiye geçiş bağlamındaki çabalarını hızlandırması olarak görülüyor. Michelin yalnızca CO2 emisyonlarının etkisini azaltmakla kalmak istemiyor; Grup aynı zamanda su tüketimini de 2030 yılı itibarıyla yüzde 30’dan fazla azaltma doğrultusunda aksiyonlar alıyor.

Youthall, Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kariyer platformu oldu

Gençlerin kariyer platformu Youthall, gençlere kariyerlerinde yardımcı olmak için yenilikçi teknolojilerin kullanılmasına öncülük etmeye devam ediyor. Bunun için bir ilke imza atan platform, teknolojik altyapısını geliştirerek Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kariyer platformu oldu.

İş ilanı ve özgeçmiş oluşturma aşamasında artık ChatGPT teknolojisini kullanan Youthall, bu entegrasyon sayesinde gençlerin hazırladıkları ve belirli bir seviyeye getirdikleri özgeçmişleri kişinin talebi üzerine inceliyor ve sistem tarafından geri bildirim verilerek özgeçmişin gelişim alanları belirleniyor. Buna ek olarak işverenlere de iş ilanı oluşturma sürecinde ilan açıklaması, aranan nitelikler gibi alanlar için öneriler sunuyor ve işverenlerin iş ilanlarını daha etkili ve anlaşılır hale getirmelerine yardımcı oluyor. Bu gelişim sayede Youthall, iş ilanlarının daha fazla uygun adaya ulaşmasını sağlamayı hedefliyor.

Adayların özgeçmişleri yapay zeka tarafından geliştirilecek

Gençlerin iş arama sürecini kolaylaştırmak için çok önemli bir adım olan bu yenilikle; iş başvurusunda bulunan gençlerin oluşturdukları en az 100 karakterlik bir “Hakkında” kısmına ekleyecekleri yetenek veya hobileri ile, yapay zeka tabanlı entegrasyonla sistem 1000 karaktere kadar adayın “Hakkında” yazısına öneri eklemeler sunabilecek. Bu sayede yapay zeka teknolojisinin yaptığı güncellemeler ve düzenlemelerle “Hakkında” kısmı daha iyi ifadelerle geliştirilebilecek.

Youthall Kurucu Ortağı ve CEO’su Emre Aykan;

“Ayrıca, adayların özgeçmişlerinin yüzde 85’ini doldurması durumunda, ChatGPT’nin doğal dil işleme yetenekleri sayesinde geri bildirim verilerek özgeçmişlerindeki eksiklikler ve gelişim alanları belirlenecek. Bu geri bildirimler sayesinde gençler, CV’lerini daha etkili bir şekilde düzenleyebilecek ve iş başvurularında daha başarılı sonuçlar elde edebilecekler. Bu gelişimin, kariyerlerine yeni başlayan veya geliştirmek isteyen 18-35 yaş arasındaki gençler için son derece faydalı olacağına ve onların iş veya staj arama süreçlerini kolaylaştırarak geliştireceğine inanıyoruz” dedi.

Yapay zeka, işverenlerin işe alım sürecinde harcadıkları zaman ve çabayı da azaltacak

Süreci iş verenler için de daha kolay hale getiren sistem sayesinde; iş ilanı oluşturma sürecinde, ilan başlığı ve anahtar kelimelerin eklenmesinden sonra ChatGPT sistemin sağlamış olduğu yapay zeka ilan açıklaması, aranan nitelikler gibi alanlar için öneriler sunarak işverenlerin iş ilanlarını daha kısa sürede etkili hale getirmelerine yardımcı olacak. Bu özellik, işverenlerin iş ilanlarının daha fazla uygun adaya ulaşmasına sağlayacak.

Gelen başvurular arasından seçilen ve adayların izin verdiği özgeçmişlerinin sistem tarafından incelenmesi ve otomatik geri bildirimler vermesinin, işverenlerin işe alım sürecini daha etkin hale getireceğine dikkat çeken Aykan; gelen başvurular arasında seçecekleri adayın profilinin yapay zeka ile incelenebileceği ve işverenlere sistem üzerinden otomatik geri bildirim verileceğini belirtti.

Ayrıca, Youthall üzerinden gerçekleştirilebilen işe alım yöntemlerine ilaveten, ilanlara başvuru yapmış adayların profillerinin ilan ile örtüşmesi durumunda Aday Takip Sistemi’nde var olan otomasyon yazılımı ile adaylar mülakat süreçlerine daha hızlı ve verimli bir şekilde değerlendirilebiliyor. ChatGPT entegrasyonu ile de işverenler adayın uygunluğunu analiz edebiliyor, aday hakkında öneriler alabiliyor.

Bu sayede işverenlerin işe alım sürecinde harcadıkları zaman ve çabayı da azaltmasını hedeflediklerini belirten Aykan:

“Ek olarak işverenlere sağlayacağımız geri bildirimler sayesinde gelen aday başvuruları hakkında daha iyi bir fikir sahibi olmalarının önünü açabileceğimizi öngörüyoruz. Amacımız, Türkiye’de henüz yapılmak istenen bir konuda öncü olmak ve işverenlerin işe alım, adayların da CV’lerini hazırlama süreçlerini yenilikçi ve gündemi takip eden bir yaklaşım ile daha hızlı ve kolay bir hale getirmek. Şu anda ChatGPT 3.5 sürümünü kullansak da yakın bir zamanda 4’üncü sürümü ile daha farklı kolaylıkları da sağlayacağız” açıklamasında bulundu.

Bir mühendis, Boston Dynamics’in robot köpeğine ChatGPT’yi entegre etti

Yapay zekanın ve robotların giderek yaygınlaştığı bir dünyada, mühendislerin sınırları nasıl zorlayacağını görmek için bir robot köpeğe ChatGPT‘yi entegre etti. ChatGPT, Boston Dynamics‘in robot köpeği Spot ile birleştirildi.

İlk bakışta bir yapay zeka modeli kullanarak insanlarla iletişim kuran bir robot köpek fikri, bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi görünüyor. Bununla birlikte yenilik aslında robot köpekleri karmaşık görevleri yerine getirmede daha da verimli hale getirmek için tasarlandı. 

Santiago adındaki bir mühendis, Google’ın metinden konuşmaya teknolojisini entegre ederek kullanıcıların Spot sorularını sesli olarak sormasına izin verdi. Spot, ChatGPT’yi kullanarak gerçek zamanlı olarak yanıt verebiliyor. Sonuç olarak soruları yorumlayabilen, belgeleri ayrıştırabilen ve yanıtları formüle edebilen bir robot köpek ortaya çıkıyor.

Santiago tarafından yayınlanan bir videoda, Spot’un pil seviyesi, görev ayrıntıları ve daha fazlası hakkında soruları yanıtladığını görüyoruz. Bunlara oranla daha  sevimli olan şey, Spot’un başını sallayarak veya sallayarak evet-hayır cevabını bile belirtebilmesi oluyor. Bu da ona ekstra bir sevimlilik katıyor.

IT Home’a ​​göre robot köpekler, her gün otomatik görevler yürütüyor ve her görev, yalnızca bir teknisyenin anlayabileceği, uzun ve anlaşılması zor bir yapılandırma dosyası kullanıyor. Robot köpek her görevden sonra çok fazla veri toplar, ancak tüm bu verileri herhangi bir zamanda sorgulamanın kolay bir yolu bulunmuyor. İşte burada ChatGPT devreye girerek yapılandırma dosyalarını anlamayı ve verileri sorgulamayı kolaylaştırıyor.

Elbette, bazı insanlar yapay zekayı robotlara entegre etme konusunda gergin olabiliyor. Bir yapay zeka modeli kullanarak insanlarla iletişim kuran robotlar fikri, robotların yaratıcılarına sırt çevirdiği distopik bir geleceğin görüntülerini çağrıştırıyor. Şimdilik her şey robot köpek kullananların işini daha verimli hale getirmeye yönelik ilerleyecek. 

Fibabanka’nın kurum içi girişimcilik projesi e-ticaret platformu Taksit Market, Finberg’ten yatırım aldı

Akıllı telefonlar ile elektronik ürünler başta olmak üzere birçok ürünü avantajlı kredi oranlarıyla tüketiciyle buluşturan e-ticaret platformu Taksit Market, aldığı yatırımla yoluna daha hızlı devam edecek.

Geleceğin bankası vizyonuyla, farklı iş disiplinlerini içine alan bütüncül bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdüren Fibabanka’nın yüzde 100 iştiraki olarak kurulan ve Türkiye’nin ilk fintek odaklı girişim sermayesinden çoklu fon yönetim şirketine dönüşerek yarattığı ekosistemle birçok girişime destek veren Finberg, Fibabanka’nın kurum içi girişimcilik projelerinde de öncü bir rol üstleniyor. Bu doğrultuda Finberg, Fibabanka’nın kurum içi girişimcilik projeleri arasında yer alan ve başta akıllı telefonlar ve elektronik ürünler olmak üzere birçok ürünü avantajlı banka kredisi ile sunmayı amaçlayan e-ticaret platformu Taksit Market’e yatırım yaptı.

Türkiye’nin en köklü teknoloji perakende şirketlerinden Nethouse ile ortaklık kuran ve cirosunu her ay yüzde 40 artıran Taksit Market; aldığı yatırımla kozmetik, otomotiv ve kitap-kırtasiye sektöründe de varlık göstererek ürün çeşitliliğini artırmayı planlıyor.

Fibabanka Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Mert, kurum içi girişimcilik projelerini desteklemeye devam ettiklerinin altını çizerek, Taksit Market’in Finberg’ten yatırım almasına ilişkin şunları söyledi:

“Fibabanka olarak, köklerimizdeki girişimcilik ruhunu; yaratıcılığın ve inovasyonun öncüsü ve parçası olduğumuz Fiba Grubu’nun kuruluş felsefesinden alıyoruz. Dolayısıyla girişim ekosistemine yaptığımız ve yapacağımız her türlü yatırım bizim için çok önemli. Girişimlerle yakın olan kişiler ve kurumlar, hem pazarın nabzını daha yakından tutuyor hem de kendi işlerine bambaşka bir gözle bakıp gelişim fırsatlarını kovalıyor. Biz de çalışanlarımızın girişimcilik vizyonunu ve ruhunu destekleme misyonumuzla bünyemizdeki kurum içi girişimcilik projelerinin yanında yer alıyoruz. İçimizden bir başarı hikâyesi olma yolunda emin adımlar atan Taksit Market’in de Finberg’ten yatırım almasından büyük mutluluk duyduk. Finberg ve Fibabanka olarak yanlarında olmayı sürdüreceğiz.”

Finberg Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Elgin, kurum içi bir girişimcilik projesine yatırım yapmaktan ayrı bir memnuniyet duyduklarını belirterek;

“Finberg olarak, Fibabanka’nın girişim ekosistemiyle yakın ilişkiler kurmasına aracılık etmek için yola çıktık. Ayrıca Fiba Grubu’nun özünü oluşturan girişimcilik ruhunun tüm Grup şirketleri çalışanları tarafından benimsenmesine yönelik çalışmaları Finberg olarak koordine ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Finberg olarak, çok sayıda girişime yatırım yapan, çoklu bir fon yönetim şirketine dönüştük. Bu açıdan Fibabanka ve Finberg bünyesinde çalışmış bir arkadaşımızın projesi olan Taksit Market yatırımı, bir kurum içi girişimcilik çalışmasının nerelere gidebileceğini göstermek açısından çok önemli bir rol oynuyor” dedi.

Taksit Market’in kurum içi girişimcisi ve aynı zamanda eski bir Fibabanka ve Finberg çalışanı olan Onur Özdemir alınan yatırımla ilgili olarak şu açıklamada bulundu:

“Yaklaşık iki yıl önce, bir kurum içi girişimcilik projesi olarak başladığımız Taksit Market serüvenimizin, bugün emeklerinin karşılığını aldığını görmekten dolayı çok mutluyuz. Fiba Grubu’nun kuruluş felsefesinden aldığımız girişimcilik ruhuyla çalışarak, müşteri odaklı yaklaşımımızla ayda ortalama yüzde 40 büyüme yakaladık. Şimdi daha çok müşterimize ulaşmak için ürün çeşitliliğimizi de artırıyoruz. Bununla ilgili başta Nethouse olmak üzere tüm tedarikçilerimize teşekkür ediyoruz.”