Ana Sayfa Blog Sayfa 761

CY Vision, Revo Capital’den 2 milyon dolar yatırım aldı

Patent korumalı holografik görüntüleme teknolojisi kullanarak Sanal ve Artırılmış Gerçeklik konularında geniş yelpazeli çözümler üreten yerli girişim CY Vision, Revo Capital’den 2 milyon dolar yatırım aldı.

CY Vision, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) hazırladığı Türkiye’nin Otomobili projesinde üstlendiği hologram teknolojisi ile yer alıyor. Bu yatırım Revo Capital’in 41 milyon euro’luk yeni fonunun da ilk yatırımı oldu.

Bayrakdar, bunun yanı sıra 6 firma ile yatırım süreçleri için görüşmeleri sürdürdüklerini vurgulayarak “Küresel anlamda yatırımların hepsi durdu kimse yatırım yapmak istemiyor ama bu hastalık bir şekilde yenilecek ve ortam yıl içinde değişecek. Biz ülkenin yarınından ve kendi çapımızda can suyu vermekten sorumluyuz. O nedenle gündelik sıkıntıların moralimizi bozmaması gerekiyor” diye konuştu.

“Otomotiv devleri bu teknolojinin peşinde”

Yeni yatırım yaptıkları CY Vision şirketinin sahiplerinin Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Ürey ve Akbank’ın eski Dijitalden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Orkun Oğuz’un olduğu bilgisini verdi. Şirketin Ar-Ge’sinin Türkiye’de, satış ve pazarlamasının Silikon Vadisi’nde olduğunu söyleyen Bayrakdar, “Bu start-up AR-Hud yani arıtılmış gerçeklik teknolojisi ile görüntüyü hiçbir ek araç kullanmadan görmenizi sağlıyor. Yani Google haritaya bakmayıp ön camı reflektör gibi kullanarak sürücü ve yolcular yol hakkında bilgi sahibi oluyor. Proje şu an araştırma geliştirme aşamasında ve tüm küresel otomotiv devleri bu teknolojinin peşinde” ifadelerini kullandı.

10 şirketimiz sektörlerinde lider

Cenk Bayrakdar, Revo Capital’in 2013’te ilk fonunu kurduğunu ve 66 milyon dolarlık bir fon olduğunu hatırlatarak, ilk fonda 19 yatırım yaptıklarını hatırlattı. Bu fondaki kendisinin kurduğu diğer bir şirketle birlikte 20 şirkete ulaştıklarını dile getiren Bayrakdar, “Üç şirketimizi de sattık. Bulut bilişim üzerinde çalışan bir diğer start-up’ımızın da satışı yakın. Şirketlerimizin 10 tanesi kendi sektörünün lideri” diye konuştu.

Honda, 300’den fazla ürününü sanal gezebileceğiniz Honda Koleksiyon Salonu’nu yayınladı

Japonya’daki Twin Ring Motegi pistinde bulunan Honda Koleksiyon Salonu, Honda tarafından geliştirilen 300 adedin üzerinde ürüne ev sahipliği yapıyor ve bunların 360º sanal tur üzerinden ziyaret edilmesine imkân sağlıyor.

Ziyaretçiler burada otomobiller, motosikletler, güç üniteleri ve hatta yarış otomobillerine kadar uzanan geniş bir koleksiyonu yakından inceleyebiliyor.

Honda tarihini gözler önüne seren üç kat

Honda’nın yeni yaklaşımı ile sanal ziyarete açılan Honda Koleksiyon Salonu, markanın seri üretim modellerine ve yarış makinelerine ilham veren tutkuyu gözler önüne serme amacı ile 1998 yılında açıldı.

Honda’nın 70 yıllık tarihine damga vuran en ikonik ürünlerin sergilendiği Honda Koleksiyon Salonu’nda 3 ayrı kat bulunuyor. Bu katları koltuklarından kalkmadan gezebilecek olan sanal tur katılımcıları markanın tarihini video ve fotoğraflarla yaşama şansını yakalıyor.

Honda severler otomobil, motosiklet ve güç ürünleri bölümlerini 2’inci katta görebiliyor. 1963 yılında tanıtılan ilk ‘kompakt spor’ model olan S500 bu alanın yıldızı olarak öne çıkıyor. Markanın Prelude, NSX ve Civic gibi efsanevi modellerinin yanı sıra aynı zamanda Japon otomobil pazarının gelişiminde önemli bir yere sahip olan mikro otomobillerden Kei Cars gibi modeller de sergileniyor. Ayrıca 1967 yılında satışa sunulan ilk seri üretim mikro otomobil olan Honda N360 gibi Honda’nın en eski modellerinden bazıları da burada sergileniyor. Sergilenen ikonik iki tekerlekli araçlar arasında dünyanın ilk seri üretim dört silindirli motosikleti CB750 ve oval pistonlu NR de yer alıyor.

Honda Koleksiyon Salonu’nun 3’üncü katı, Honda’nın yarış geçmişini sergiliyor. Bu alanda bugün de hala yarışan Honda’nın tek koltuklu yarış otomobilleri, GT’ler ve motosikletler bulunuyor. Honda’nın yarış dünyasındaki önemli başarılarını gözer önüne seren yarış otomobillerinin de sergilendiği kat pist heyecanını yaşatıyor. Bu katta sergilenen araçlar arasından Brezilyalı pilot Ayrton Senna’nın yarıştığı McLaren-Honda veya Mike Hailwood’un Man Adası TT zaferlerine koştuğu altı silindirli RC166 gibi modeller öne çıkıyor.

Hayallerin Fabrikası

Honda Koleksiyon Salonu, kökleri 1940’lı yıllara dayanan Honda tarihindeki önemli gelişmeleri sergiliyor. Teknoloji ile ulaşım araçlarını birleştirerek insanlara daha konforlu bir hayat sunmayı amaçlayan kurucu Soichiro Honda’nın o dönemlerdeki imkanlarla radyo vericisi için kullanılan bir jeneratör motorunu bisiklete takarak başladığı yolculuğun tüm kilometre taşları bu salonda anlatılıyor. Attığı ilk adımı daha da geliştirerek ilk önce motorları herhangi bir bisiklete uygulanacak şekilde; yakıt deposu, gaz kolu, teller ve diğer parçalar dahil hazır kit olarak satmaya başlayan Soichiro Honda’nın 1948 yılında kurduğu Honda Motor’un 70 yıllık tarihinin tüm başarıları Honda Koleksiyon Salonu’nda görülebiliyor.

Market ürünlerinizi kapınıza getiren Hint merkezli ​​BigBasket, 60 milyon dolar yatırım aldı

Kişisel veya evsel ihtiyaçlarınızı kapınıza kadar getiren online market BigBasket, müşterilerin artan talebini karşılamak için ülkedeki işlerini ölçeklendirme yolunda 60 milyon dolar yatırım aldı.

Alibaba, Mirae Asset ve CDC Group dahil olmak üzere mevcut yatırımcılarla birlikte, BigBasket’in kurucu ortağı Vipul Parekh bu tura katıldı. Parekh, girişimin önümüzdeki altı ila dokuz ay içinde daha büyük bir finansman turunu kapatmak istediğini söyledi.

CBInsights’a göre, geçen yıl Unicorn statüsüne ulaşan sekiz yaşındaki girişim, bugüne kadar yaklaşık 720 milyon dolarlık girişim sermayesi ve borç finansmanı sağladı.

Parekh, girişimin agresif bir şekilde müşterilerin artan talebini karşılamak için daha fazla dağıtım personeli istihdam edeceğini söyledi. Yeni Delhi geçen ay ülke çapında COVID-19 nedeniyle evlerine kapandı ve bu durum birçok işletmeyi aksattı.

Parekh, BigBasket’teki siparişlerin hacminin son haftalarda beş kat arttığını söyledi. Ancak girişim, birçok işçinin memleketlerine taşındığı veya mevcut ortamda çalışma konusunda temkinli olduğu için müşterilere ürün teslim etmek için yeterli insan bulmakta da ayrıca zorlanıyor.

Bu dağıtım sorundan ötürü BigBasket, son bir hafta içinde Hindistan’ın bazı bölgelerine yiyecek dağıtmak için Uber ve iki tekerlekli mobilite şirketi Rapido ile ortaklık kurdu.

BigBasket, Hindistan’da 20’den fazla şehirde faaliyet gösteriyor ve müşterilerine on binlerce market ürünü sunuyor. Stokları güvence altına alma konusunda Parekh, girişimin şu anda herhangi bir sorun yaşamadığını söyledi.

BigBasket’in rakibi SoftBank destekli Grofers’ın sipariş adetlerinde de bir artış görülmüş. Girişim son üç hafta içinde 1 milyon eve teslimat yapıladığını söyledi.

Ancak büyümeye rağmen, Grofers kurucu ortağı ve genel müdür Albinder Dhindsa çevrimiçi bakkalın genel perakende pazarının sadece yüzde 0.2’sini oluşturduğunu söyledi. “Bu krizin sonunda muhtemelen% 0,5’e ulaşacağımızı düşünüyorum, ama bu hala önemsiz bir pay” dedi.

Yerli girişim NANObiz, 60 dakikadan kısa sürede tanı koyabilecek COVID-19 testi geliştirdi

ODTÜ Teknokent’te yerleşik olarak faaliyetlerini sürdürmekte olan yerli girişim NANObiz tarafından geliştirilmeye başlanan COVID-19 kitleri ile son günlerde tüm dünyada hızla yayılmakta olan Corona Virüs’ün hızlı moleküler testleri yapılabilecek.

NANObiz tarafından uzun yıllara dayanan Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bilgi birikiminin geliştirme sürecinde, başta T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı-TÜBİTAK-TEYDEB ve Sağlık Bakanlığı’nın destekleri alındı.

LAMP4U COVID-19 moleküler tanı kitleri, gerektiğinde sahada direkt olarak hasta örnekleri üzerinden kullanılabilecek bir formatta tasarlanıyor. NANObiz tarafından, validasyon çalışmaları sonrasında LAMP4U-COVID19 markası altında piyasaya sürülmesi planlanan moleküler test kitlerinin, gerektiğinde birinci kademe sağlık kuruluşları, mobil test istasyonları, hava alanları, sınır geçişleri, ve askeri platform ve birimlerde kullanımını olası kılan cihazlar da geliştiriliyor. Bu cihazlardan biri olan ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından Teknoloji Kazanım Projesi olarak desteklenen BİOSENS-Hibrit cihazı ile PCR ve ELİSA reaksiyonlarını aynı anda ve sahada yürütebilecek kabiliyete ulaşıldı.

ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Avni ÖKTEM liderliğindeki NANObiz Ar-Ge Ekibi, öncelikle savunma sanayiinde kullanım için geliştirdikleri BİOSENS-Hibrit Platformunun, COVİD-19 virüsünün sahada, hasta başında ve yüksek doğrulukla moleküler tanısını yapabilecek şekilde adaptasyon çalışmalarına hız verdi. Bu çalışmalara ek olarak, farklı kurum ve kuruluşlardan araştırıcılarla birlikte kart test formatında hızlı antikor testlerinin geliştirme sürecinde de son aşamaya gelindiği belirtildi.

Prof. ÖKTEM’in aktardığı bilgilere göre, NANObiz tarafından geliştirilecek LAMP4U COVİD-19 moleküler tanı kitleri, uzun ve zahmetli numune hazırlığı gerektirmeden hastadan alınan örneklerde 60 dakika içerisinde yüksek doğrulukla sonuç verebiliyor. Testin sahada yapılabilmesi, numune hazırlık ile birlikte 3-4 saat süren PCR test sürecini yaklaşık 60 dakikaya indirerek hızlı sonuç vermesi ve kısa bir kullanıcı eğitiminden sonra kolay kullanımı ile sistemin yerli ve milli bir çözüm olarak maliyet avantajı da sağlayacağı değerlendiriliyor.

Söz konusu LAMP4U COVİD-19 moleküler tanı kitlerinin üretimi konusunda ODTÜ’de bulunan altyapıların da kullanıma alınabileceğini ifade eden Prof. ÖKTEM, seri üretim fazına geçildiğinde oluşacak talebin karşılanması yönünde planlamaların yapıldığını ifade ediyor.

Riot Games’in yeni ülke müdürü Erdinç İyikul oldu

Dünyanın en büyük oyun şirketleri arasında yer alan Riot Games’in Türkiye Ofisi’nin Ülke Müdürlüğü görevine Erdinç İyikul getirildi. 2012 yılından bu yana Riot Games’in Türkiye ofisinde farklı pozisyonlarda görev alan İyikul, çocukluğundan beri sıkı bir oyuncu olarak uzun senelerdir dijital oyun sektörünün içinde yer alıyor.

Sıkı bir oyunculuktan, Riot Games Türkiye’nin Ülke Müdürlüğü’ne uzanan serüven
Küçük yaşlardan beri oyun dünyasının içinde olan Erdinç İyikul, profesyonel anlamda yaklaşık 14 senedir oyun sektörünün içinde yer alıyor. Kariyerine Nintendo’nun Türkiye ofisinde görev alarak başlayan İyikul, burada yaklaşık 1 sene boyunca Ürün Müdürü olarak çalıştı. Daha sonra Türkiye’nin ilk video odaklı oyun sitesini kurarak, oyun dünyasından son videolar ve incelemelerin yer aldığı farklı bir yapıyı Türk oyun severlerle buluşturdu. 5 sene sitenin genel yayın yönetmenliğini yapan Erdinç İyikul, 2012 yılında Riot Games bünyesine katıldı. Riot Games Türkiye’nin iletişim, strateji ve pazarlama departmanlarından sorumlu kişi olarak ülkemizde oyun ve espor sektörlerinin gelişmesi noktasında önemli işlere imza attı.2019 yılında şirketteki görevine “Riot Games Türkiye Direktörü” olarak devam eden Erdinç İyikul, ülke müdürlüğü görevini Riot Games’in Amerika ofisine Global Pazarlama ve Yayin Operasyonu başına atanan Onur Tamer’den devraldı.

Nisan ayı itibariyle yeni görevine başlayan Erdinç İyikul heyecanını şu sözlerle paylaştı: “TFT mobilin çıktığı, LoR lansmanının yaklaştığı, VALORANT için kapalı beta sürecinin başladığı ve daha birçok heyecan dolu projenin yer aldığı bir dönemde bu görevi almak gurur verici. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizdeki oyunculara en iyi oyun deneyimlerini yaşatabilmek için Riot Games Türkiye ekibi olarak büyük bir heves ve tutkuyla çalışmaya devam edeceğiz.”

Cube Incubation, Deeptech.ist projesiyle İSTKA’dan fizibilite desteği almaya hak kazandı

Türkiye’de derin teknoloji tabanlı girişimcilere ev sahipliği yapan Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation; İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan (İSTKA) 410 bin TL’lik fizibilite desteği almaya hak kazandı.

Desteğe uygun görülen Deeptech.ist (Derin Teknolojili Girişimler İçin Uluslararası Kuluçka Merkezi) projesiyle Cube Incubation; uluslararası derin teknolojili girişimcileri yetiştirecek bir üs haline gelmeyi planlıyor. Teknopark İstanbul koordinasyonunda İSTKA’nın denetiminde 9 ay sürmesi hedeflenen fizibilite projesini 24 aylık güdümlü proje desteği takip edecek. Fizibilite sürecinde; Teknopark İstanbul’un 3. Etap binaları kapsamında yapımı süren yeni kuluçka merkezi binasının derin teknoloji girişimcileri için uygun altyapı ve ayni destek mekanizmaları ile güçlendirilmesi planlanıyor. İSTKA desteğiyle güçlenecek kuluçka merkezi; farklı dikeylerde çalışmalar yürüten pek çok girişimciye hizmet verecekken; her yıl 20 adet uluslararası girişimci yetiştirecek. Ayrıca siber güvenlik ve biyomühendislik gibi alanlarda da farklı programlar da girişimlerin hizmetine sunulacak.

Girişimcilik faaliyetlerinin ülke ekonomileri için önemi her geçen gün daha da artıyor. Küresel Girişimcilik Monitörü’nün (GEM) yaptığı araştırmada ulusal ekonomik büyüme ile girişimciliğin ulusal seviyesi arasında istatistiksel olarak pozitif ilişki olduğu görülüyor. Türkiye’nin de yenilikçiliğe dayalı ekonomik kalkınma evresine geçiş aşamasındaki beş büyük ekonomiden birisi olduğu düşünüldüğünde yenilikçilik odaklı teknoloji girişimlerinin desteklenmesi kritik hale geliyor. Bu anlayıştan yola çıkan Cube Incubation İSTKA desteği alan Deeptech.ist projesiyle Türkiye’de derin teknoloji alanlarında geliştirmeler yapan girişimcilere özel sunacağı desteklerle bu girişimlerin ülke ekonomimizi küresel ekonomiler arasına taşımasını yakından destekleyecek.

Deeeptech.ist ile kuruluşundan itibaren global yapılanmaya sahip olan girişimciler yetiştirilecek

Dünyada girişimcilik ekosisteminin yöneldiği alanda hizmet etmeyi amaçlayan Derin Teknolojili Girişimler İçin Uluslararası Kuluçka Merkezi Projesi olarak adlandırılan Deeptech.ist ile; kuruluşundan itibaren global yapılanmaya sahip olan girişimciler yetiştirilmesi amaçlanıyor. Ülkemizin girişim ekosisteminde bir ekol haline gelme potansiyeli taşıyan Deeptech.ist projesiyle Cube Incubation; girişimler için stratejik öneme sahip birçok konuda sürdürülebilir, çağdaş ve bilimsel temellere dayanan destek mekanizmalarını kurarak, bölgede en nitelikli girişimcilik merkezlerinden biri olmayı ve katma değer üreten derin teknoloji girişimlerine ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Bu kapsamda girişimlerin genel olarak yasadıkları problemlere çözüm yolları bulunması, global pazara açılmalarındaki engellerin kaldırılması ve uluslararası anlamda başarı yakalamaları için en uygun metotlar belirlenmesi hedefleniyor. Katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, küresel markaların yaratılması ve ticarileştirme faaliyetlerinin sistematik olarak yürütülmesi projenin ana hedefleri arasında yer alıyor.

Melo: Güzellik hizmetlerini evinize getiren kadınlara özel dijital asistan

Yerli girişim Melo, kullanıcılarının kişisel bakım ihtiyaçlarını istedikleri yer ve zamanda, uygun bir şekilde karşılamasını sağlayan, hizmeti eve getiren bir dijital güzellik asistanıdır.

Melis Bilgili tarafından 2019 yılında ilk olarak Ankara’da kurulan girişim, çalışmalarını bugün İstanbul’da Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi bünyesinde sürdürüyor.

Ülkemizdeki kadınlar, yılda ortalama 8 günlerini güzellik hizmetlerine ulaşmak için geçiriyorlar ve bu sürenin neredeyse yarısı bu hizmetlere ulaşmak için geçiyor. İstanbul gibi trafiğin yoğun olduğu şehirlerde, özellikle yoğun çalışan, çocuklu veya yaşlı kişiler için düzenli olarak salonlara gitmek ve bakımlı kalmak büyük bir enerji ve zaman gerektiriyor.

Güzellik hizmetlerini diğer müşterilerin içinde almaya çekinen veya hijyen endişeleri nedeni ile sürekli olarak kendi malzemelerini salonlara taşımak zorunda kalan büyük bir kesim ihtiyaçlarını güzellik salonlarında karşılayamıyor. Aynı zamanda, makyöz ve kuaförlere ulaşıp ücret teklifi alabildiğiniz özel gün konseptli platformlar bulunsa da, manikür, sakal traşı ve ağda gibi günlük bakım hizmetlerini veren profesyonellere ulaşıp hızlı bir konumunuza bir platform bulunmuyor.

Melo’da, 50’den fazla kişisel bakım hizmeti içinden, size uygun uzmanların profillerini inceleyerek bir yemek siparişi vermek kadar kolay bir şekilde online ödeme ve rezervasyon yapabiliyorsunuz. Uygulamada her biri sertifikalı ve alanlarında tanınmış kişilerden oluşan uzmanlar da, bu sayede salonlarındaki boş zamanlarını veya freelance çalışıyorsa boş günlerini randevu alarak değerlendirmiş oluyor. Melo’da hem güzellik uzmanlarına hem de kullanıcılara randevularında seçkin kozmetik markalarda hediye ürünler göndererek, markaların tanıtımı yapılıyor. Uygulama içerisinde Türkçe, Farsça ve İngilizce dil seçeneklerini bulunuyor.

Melis Bilgili

8 yıldır kozmetik sektörünün içinde olan Melis, 6 yıl boyunca MAC Cosmetics’de makyaj sanatçısı olarak çalıştı. Bu markada Bölge Eğitim Yöneticisi olarak rol aldığı dönemde güzellik sektöründe yer alan, uzmanların, müşterilerin ve markaların ihtiyaçlarını net bir şekilde gözlemledi. Her gün kendini yenileyen bu dev sektörde en büyük ihtiyacın kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet bulmak olduğu farketti ve dijitalleşen dünyada herkesin bir dijital güzellik asistanı olmalı diyerek Melo’yu hayata geçirmeye başladı.

Melis‘e hedeflerini sorduğumuzda; “Yakın gelecekteki hedefimiz, ihtiyacınız olan güzellik hizmetini 15 dakikada kapınıza getirmek ve en profesyonel şekilde sunmak. Ülkemizde ve MENA bölgesinde bu alanda lider platform olmak. Ancak fikrin ortaya çıkma sebebinde de değindiğimiz gibi, müşterilerin kişiselleştirilmiş kişisel bakım hizmeti bulmanın yanında kendilerine uygun kozmetik ürün bulmak konusunda da bir asistana ihtiyacı var. Bu nedenle biz müşterilerimizin bütün kişisel bakım ihtiyaçlarını tek bir platformdan karşılamasını sağlayan, onlara basit ve ulaşılabilir çözümler sunan bir dijital güzellik asistanı geliştirmek istiyoruz.” dedi.

Melo’nun istatistiklerinden de bahseden Melis; “Beta versiyonumuzu meloknows.com olarak Eylül 2019’yayınlandığımızdan bu yana, İstanbul ve Ankara gibi 10 büyük şehre ulaştık, 320 başarılı randevu gerçekleştirdik, Melo’ya kayıtlı 8000’e yakın kayıtlı üyemiz var. Büyük çoğunluğu mikro influencer’lardan oluşan 250 den fazla seçkin kişisel bakım uzmanını Melo Uzmanı olarak sistemimize kaydettik. Miniso, Sephora ve New Essentials gibi 5 kozmetik marka ile iş birliği yaptık. Anlaştığımız markaların 500’den fazla ürününü Melo Uzmanları ve kullanıcılara gönderdik, ürünleri gönderdiğimiz müşterilerin %94’ü ve uzmanların %100’ü hediye ürünlerin değerlendirdikleri anketleri doldurdu. Anlaştığımız firmalara ürünlerin geri dönüşleri hakkında veri analizleri ve öneriler sunduk. Android uygulamamızın beta versiyonunu Şubat ayında piyasaya sürdük. Açıldığımızdan bu yana 2.7 çarpanı ile büyüyen randevu sayılarımız, Mart’ın ikinci yarısında 5 çarpanı ile büyümeye başladı.”

Melo’yla ilgili tüm gelişmeleri artık egirişim üzerinden takip edebilirsiniz.

Oğuzhan Atay’ın kurduğu BilliontoOne, günde bir milyondan fazla COVID-19 testi yapabilecek

Geçtiğimiz ay Seri A turunda Hummbingbird Ventures ve Neotribe Ventures’in liderliğinde 15 milyon dolar yatırım alan Amerika Birleşik Devletleri merkezli BillionToOne, günde 1 milyondan fazla COVID-19 testi yapabilecek bir test protokolü geliştirdiğini duyurdu.

Dr. Oğuzhan Atay, David Tsao ve Sukrit Silas tarafından 2016 yılında kurulan BillionToOne, geliştirdiği yeni test protokolüyle günde 1 milyondan fazla test kapasitesinin yanı sıra bu testleri uygun maliyetlerle sunabiliyor. Böylelikle ABD’de ve tüm dünyada COVID-19 test sayısının artması ve vakaların daha hızlı tespit edilmesiyle birlikte salgının önüne geçilmesi hedefleniyor.

FDA onayından sonra satışa başlanacak

Tüm dünyada mevcut COVID-19 testlerinin hacminin yetersiz olduğu ve hızlı bir şekilde tüm vakaları tespit etmek için uygun olmadığı biliniyor. Diğer testlere göre çok daha verimli bir şekilde çalışan BillionToOne’ın COVID-19 test kitleri, FDA onayından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde satışa sunulacak.

İlk olarak ABD’de yaygın bir şekilde satışa sunulacak olan testlerin dünyadaki mevcut durumu değiştireceğine ve pandemiyle daha hızlı mücadeleye destek olacağı düşünülüyor.

Frank Wang tarafından üniversitenin yurt odasında kurulan girişim: DJI

Bir süre öncesine kadar yalnızca keşif ve eğlence amaçlı kullanılan drone’lar, uzun zamandır birçok farklı sektörde yerini aldı. Tüm dünyanın mücadele ettiği COVID-19 salgını ve Avustralya’daki orman yangınlarıyla mücadelede de etkin bir rol oynayan drone’lar, ilerleyen dönemlerde hayatın diğer alanlarına da dahil olacak gibi görünüyor. Dünyanın önde gelen drone teknoloji şirketi DJI’ın da, drone üretim ve geliştirme alanında birçok farklı başarı hikayesi bulunuyor.

DJI, 2006 yılında o zamanlar öğrenci olan Frank Wang tarafından üniversitenin yurt odasında kuruldu.

DJI CEO’su Frank Wang 2015 yılında Forbes Dergisi’ne verdiği bir röportajda şirketin kuruluşuyla ilgili DJI‘ı kurarken pazarın büyüklüğünün farkında değildim. Amacım yalnızca yeni bir ürün üretmek ve 10-20 kişiye iş imkanı sağlamaktı. Şimdi kocaman bir takımız’’ dedi.

İnsansız hava araçları o yıllarda komutları uçuş kontrolörünün komutlarından alıyor ve helikoptere iletiyordu. Bu, uçuşun kolay ve güvenilir olmasını sağlıyordu. Uçuş kontrolörü olmadan, bir RC helikopterini havada sabit tutmak için özel bir yeteneğe sahip olmak gerekiyordu. Bu sorunu çözmek amacıyla 21.yüzyılın çözümü olan DJI XP Uçuş Kontrol Cihazı üretildi. Cihaz sayesinde uçuş etkinlik ve güvenlik performansı da oldukça arttı.

2008 yılında ekibe katılan Peter Tao, “Pazardaki en büyük eksik drone kullanmayı bilmeyen meraklılara hitap eden ürünlerdi. Kolay kullanımlı İHA’ları üretmek fikrimiz böyle başladı” dedi.

Kullanıcı Dostu Yeni Bir Drone

Yeni drone kullanıcıları için uçuş kontrol cihazı bir noktada yeterli olmamaya başladı. Bu cihazın kullanıldığı minyatür helikopterlerin ağırlığı ve büyüklüğü insanların yakınlarında uçurulması halinde tehlike yaratabilecek boyuttaydı. DJI, bu ihtiyaçtan yola çıkarak daha hafif ve uzun uçuş kapasiteli bir insansız hava aracı tasarlamak için ilk adımı attı.

DJI, uzun süren araştırmaların sonucunda 2012 yılında son tüketiciye hitap eden ilk drone Phantom 1 modelini geliştirdi. Kompakt ve aerodinamik bir tasarıma sahip Phantom 1’in kullanım kolaylığı ve erişilebilir olması son tüketiciler için yepyeni bir drone pazarının ortaya çıkmasını sağladı.

DJI ekibi, o yıllarda uçuş sistemine entegre edilemeyen kamera sorununa yönelik profesyonel kamera sabitleyicisi olan Zenmuse motorlu gimbal üretti. DJI AR-GE ekibi serinin ikinci ürünü olan Phantom 2 Vision + ‘ı, DJI’ın ilk gimbal kamerasıyla birlikte tanıttı. Böylece kullanıcılar üç eksenli sabitleme ve kamera kontrolüyle havadan profesyonel çekimler yapabilmenin yanı sıra DJI mobil uygulaması olan Vision ile tüm görüntüleri canlı olarak izleyebilme imkanı da elde ettiler.

Drone’ların Farklı Sektörlerde Kullanılması

Phantom serisinin drone pazarına girmesiyle birlikte, farklı sektörler için de yeni bir kullanım alanı oluştu. Emlakçılardan düğün fotoğrafçılarına pek çok sektörde drone’ların kullanılmasının yanı sıra, hobi olarak ilgilenenler de artmaya başladı. Havadan çekim için helikopter kiralamak yerine drone’ların kullanılması maliyetleri düşürdü. Havadan yapılan çekimler sinema sektörüne yeni bir soluk getirdi.

DJI, 2015 yılında Standart, Gelişmiş ve Profesyonel olmak üzere 3 farklı versiyona sahip Phantom 3’ü tanıttı. Tamamen kullanıcıların isteklerine uygun olarak oluşturulan bu üç versiyonla DJI drone pazarı ve endüstrisindeki yerini sağlamlaştırdı.

İyilik Drone’ları

Drone’lar birçok sektörde kullanılmasının yanı sıra, hayatta insanların karşı karşıya kaldığı zorluklarla mücadelede de önemli rol oynuyor. 2020 yılında Avustralya’yı tahrip eden orman yangınlarından sonra COVID-19 salgını dünyanın dört bir yanında hayatın akışını değiştirdi.
Queensland Teknoloji Üniversitesi’ndeki araştırmacılar; Avustralya’daki orman yangınlarında etkilenen koalaların arama kurtarma çalışmalarında da drone’lardan yararlandı. DJI Zenmuse XT2 termal kamera sayesinde,araştırma ekibi ağaçlarda gizlenen koalaları daha kolay ve hızlı bir şekilde tespit etmeyi başardı.

İçinde bulunduğumuz küresel pandemi koşullarında ve enfekte alanlarla teması minimuma indirmenin elzem olduğu günlerde, drone’lar tüm dünyada ilaç ve tıbbi malzeme teslimatında da kullanılıyor.

PeP, her alışveriş sonrası numarası değişen PeP Visa Sanal Kart’ı duyurdu

Türkiye’nin yerli dijital cüzdanı PeP, online alışverişin yükselişe geçmesi ile artan siber tehditlere karşı hayata geçirdiği PeP Visa Sanal Kart ile tüketicilere, daha güvenli alışveriş imkanı sunmak istiyor.

Her alışveriş sonrası numarası değişen PeP Visa Sanal Kart ile PeP müşterileri, kart bilgilerinin çalınma riski olmadan online alışverişin keyfini yaşıyor.

PeP olarak müşterilerinin hayatını kolaylaştırma misyonuyla çalıştıklarını belirten Paladyum Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Artun Kumrulu, “Sosyal mesafenin ve evde kalmanın büyük önem taşıdığı bu dönemde tüketiciler, online alışverişi tercih etmeye başladı. Online alışverişin artmasıyla birlikte siber tehditler de artmaya başladı. PeP Visa Sanal Kart ile müşterilerimizin kartlarının kopyalanma riskini yok ederek, güvenli alışveriş imkânı sağlıyoruz ” dedi.

Tüketici güvenliğini her şeyin üzerinde tuttuklarını belirten Kumrulu, “Müşterilerimize online alışverişte güvenlik vadettiğimiz PeP Visa Sanal Kart, yurt içi ve yurt dışı tüm alışverişlerde kullanılabiliyor. Her alışveriş sonunda tek kullanımlık numarası yenilenen PeP Visa Sanal Kart’ ile müşterilerimiz, siber saldırılardan etkilenmeden tamamen güvenli alışveriş yapabiliyor. Bu hizmete tüm tüketiciler web sayfamıza girerek, hiçbir prosedüre ihtiyaç duymadan, koşulsuz, 1 dakika içinde hesap açarak ulaşabilir” şeklinde konuştu.