Ana Sayfa Blog Sayfa 53

Yerli siber güvenlik girişimi Picus Security, 45 milyon dolar yatırım aldı

Türk siber güvenlik şirketi Picus Security, 45 milyon dolarlık küresel ölçekli yatırım turunu tamamladığını duyurdu. Teknoloji odaklı yüksek büyüme gösteren şirketlere yatırım yapan global sermaye şirketi Riverwood Capital liderliğinde ve mevcut yatırımcı Earlybird Digital East Fund’ın katılımıyla gerçekleşen bu yatırım turuyla birlikte, Picus aldığı toplam yatırım miktarını 80 milyon dolara yükseltti. Dünya çapında 500’den fazla kurumsal müşterisi ile Türk teknoloji ekosisteminin küresel arenadaki gücünü bir kez daha gösteren Picus, aldığı bu yatırımla ürün inovasyonlarını geliştirirken, müşteri başarımı, satış ve pazarlama gibi kritik alanlarda da genişleme planları yapıyor.

Siber güvenlik alanında global bir başarı hikayesi yazan Picus, Otomatik Sızma Testi, Siber İhlal ve Saldırı Simülasyonu (BAS) ve Saldırı Tespit Kuralı Doğrulama yeteneklerini aynı platformda bir araya getiren ilk ve tek Ofansif Güvenlik Doğrulama (Adversarial Exposure Validation) çözümünü sunuyor. Picus, birbirinden bağımsız olan siber risk verilerini ilişkilendirerek, siber güvenlik ekiplerinin kritik açıkları önceliklendirmesini, doğrulamasını ve kapatmasını kolaylaştırıyor. Picus, kuruluşundan bu yana birçok yeniliğe öncülük ederken, siber güvenlik sektörünün en hızlı büyüyen alanlarından olan Ofansif Güvenlik Doğrulama alanında da liderlik konumuna yerleşti. Birbirinden kopuk olan siber güvenlik araçlarından gelen veriler, Picus Exposure Data Fabric™ ve Picus Risk Dashboard’u besleyerek daha net bir siber risk resmi sunuyor.

“Türk mühendislerinin eseri olan bu teknoloji, dünya çapında kabul görüyor”

Riverwood Capital Ortağı ve Picus’un yeni Yönetim Kurulu Üyesi Joe De Pinho, Picus’un inovatif yaklaşımı sayesinde kuruluşların siber güvenlik risklerine karşı daha proaktif olmasını sağladığını ifade ederek, şunları söyledi: “Picus’un platformu, Sürekli Tehdit Maruziyeti Yönetimine (Continuous Threat Exposure Management – CTEM) yenilikçi ve açık bir yaklaşım getirerek, kuruluşların siber risklerini daha iyi anlamalarını ve tehdit aktörlerine karşı proaktif olmalarını sağlıyor. Picus’un otomatik sızma testlerini sürekli güvenlik doğrulamasıyla birleştirmesi, sadece bugün için bir oyun değiştirici olmakla kalmıyor; aynı zamanda işletmelerin gelecekte kendilerini nasıl koruyacaklarının da temelini oluşturuyor.”

Regülasyona tabi finansal hizmetler başta olmak üzere, birçok büyük sektöre hizmet veren Picus, Güvenlik Doğrulama Platformu aracılığıyla gerçekleştirdiği bir milyardan fazla siber saldırı simülasyonu ile müşterilerinin siber risklerini azaltmalarına ve savunmalarını güçlendirmelerine olanak tanıyor. Türk mühendislerinin eseri olan bu teknoloji, dünya çapında kabul görüyor.

“Bu başarı, Türk teknoloji sektörünün küresel gücünü gösteriyor”

Picus CEO’su ve Kurucu Ortağı Alper Memiş, bu başarının Türk teknoloji ekosisteminin küresel gücünün bir göstergesi olduğunu belirterek;

“Kuruluşlar, geleneksel zafiyet yönetimi uygulamalarından daha etkili bir yaklaşım arıyor ve önümüzdeki 12-18 ay içinde yeni maruziyet yönetimi teknolojilerini uygulamayı planlıyor. Güvenlik liderlerine, farklı siber güvenlik araçlarından toplanan güvenlik açığı, saldırı simülasyonu ve atak yüzeyi verilerini bir araya getirerek siber tehditlere maruziyetlerini değerlendirme ve doğrulama gücü vermekten gurur duyuyoruz. Siber İhlal ve Saldırı Simülasyonunun öncüsü ve şimdi de Ofansif Güvenlik Doğrulama alanının lideri olarak, müşterilerimizin güvenlik duruşlarını iyileştirmelerine yardımcı olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.”

Siber Tehdit Maruziyeti Yönetimi ve altındaki Ofansif Güvenlik Doğrulama kategorilerinin ortaya çıkış sürecini aktaran Memiş;

“Kurumsal düzeyde siber güvenlik risklerini yönetmeye yönelik yeni bir yaklaşıma duyulan ihtiyaçtan doğdu. Bu yaklaşım, Sürekli Tehdit Maruziyeti Yönetimi (CTEM) konusundaki farkındalığın artmasıyla şekillendi. CTEM, siber güvenliğe daha ofansif bir bakış açısı getirmiştir. Birçok güvenlik ekibi, siber altyapıların, kuralların ve savunmaların sürekli doğrulamasının artık gerekli olduğunun farkına vararak, güvenlik duruşlarını iyileştirmek için bu yaklaşımı bir rehber olarak benimsemiştir.”

“Picus, Amerika pazarında 1 yılda 3 kat büyüyerek lider konumunu pekiştirdi”

Riverwood Capital’in Kurucu ve Yönetici Ortağı Francisco Alvarez-Demalde, dev yatırımla ilişkin şunları söyledi:

“Picus, yapay zeka ve makine öğrenimi yetenekleriyle siber güvenliği yeniden şekillendiriyor. Bu yetenekler, şirketlerin güvenlik açıklarını daha verimli bir şekilde tespit etmelerine ve ele almalarına yardımcı oluyor. Picus’un Amerika pazarında sadece bir yılda 3 kat büyümesi, alanındaki lider konumunu pekiştiriyor. Alper ve Picus ekibiyle birlikte, işletmelerin gelişen tehditlerin her zaman bir adım önünde kalmasını sağlayan bir platformu inşa etmekten heyecan duyuyoruz.”

45 milyon dolarlık bu yeni yatırım, Picus’un küresel operasyonlarını genişletmek için önemli bir fırsat yaratırken, Türk teknoloji sektörünün uluslararası alandaki yerini de güçlendiriyor.

Pegasus Hava Yolları, İTÜ Çekirdek girişimlerini Big Bang Startup Challenge’da destekleyecek

İTÜ ARI Teknokent ve Pegasus Hava Yolları, girişimcileri 360 derece destekleyerek ürün ve hizmetleri için küresel pazar kanallarını açan, hızlı bir şekilde gelişmeleri için tüm hizmetleri tasarlayan ve sunan İTÜ Çekirdek bünyesinde bir iş birliğine imza attı.

İTÜ Çekirdek’in “Altın Paydaş”ı olarak konumlanan Pegasus Hava Yolları, iş birliği kapsamında müşteri olma, network, sektör bilgisini paylaşma ve mentorluk verme gibi alanlarda teknoloji odaklı girişimleri desteklemenin yanı sıra maddi ödül de sunacak.

İş birliği ile bu yıl 18-19 Aralık tarihlerinde Uniq İstanbul’da gerçekleşecek Türkiye’nin en büyük girişimcilik etkinliği Big Bang Startup Challenge sahnesinde başarılı girişimler, Pegasus tarafından ödüllendirecek. Pegasus, İTÜ Çekirdek’te hava yolu ve ulaşımın yanı sıra geleceğin akıllı yaşamına uygun teknolojiler geliştiren girişimlere de odaklanacak.

Pegasus, İnovasyon Merkezi ile girişimcilerin destekçisi olacak

Pegasus Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Barış Fındık, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Pegasus olarak, misafir deneyimi ve operasyonel verimlilikte fark yaratmak için İnovasyon Merkezimiz ile yenilikçi teknolojilere yatırım yapıyoruz. İTÜ Çekirdek iş birliğiyle girişimcilerin büyüme yolculuklarını desteklemek bu çalışmaların önemli bir parçası. İTÜ Çekirdek’e teşekkür eder, tüm girişimcilere başarılar dileriz.”

“Paydaşlarımızla güçlüyüz”

İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş ise verdiği demeçte;

“İTÜ ARI Teknokent olarak, güçlü ve sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmanın anahtarının önemli bir parçasının paydaşlarımızla kurduğumuz iş birlikleri olduğuna inanıyoruz. Pegasus Hava Yolları gibi sektörel gücüyle girişimciliği destekleyen değerli paydaşlarımızla birlikte, programlarımızın katma değerini artırıyor; girişimcilerimize daha geniş bir vizyon ve destek sunarak başarı yolculuklarını hızlandırıyoruz. İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezimizin 13 yıllık deneyimi ile her yıl etki alanımızı genişleterek, girişimcilerimiz için fikirden globale yolculuk sağlıyoruz. İTÜ Çekirdek olarak bugüne kadar 4.500 teknoloji girişimini yetiştirerek, 1.600’ünün şirketleşmesine katkı sağladık. Bu girişimlerin 11.000 kişilik istihdam yaratmalarına ve 270 milyon doları aşkın yatırım almalarına destek olduk. Paydaşlarımızla gücümüze güç katarak birlikte daha nice başarılara imza atacağız.”

DeepL’dan kurumsal iletişim ve marka tutarlılığıyla ilgili sorunlara çözüm: Terimler Sözlüğü

Dil yapay zekası alanında global çapta lider olan DeepL, profesyonellerin ve şirketlerin belirli terimlerin çevirilerini kişiselleştirmelerine imkan tanıyacak ve çeviri tutarlılığını artıracak güçlü bir araç olan terimler özelliğinde güncellemeler yaptığını duyurdu.

Buna göre araç, artık çeviriler için belirli terimleri oluşturmayı basitleştiren ve hızlandıran sektörün ilk akıllı Terimler Sözlüğü‘nü de içerecek.

Terimler Sözlüğü, DeepL’in tarayıcı uzantıları ve entegrasyonlarında da sunulmasının yanında; hem web sitelerinde hem de Google Workspace ve Microsoft 365 gibi uygulamalarda erişilebilir ve akıcı bir kullanıcı deneyimi için mevcut iş akışlarına kesintisiz bir şekilde uyum sağlıyor.

Ürün Başkan Yardımcısı Christopher Osborne düşüncelerini belirttiği demecinde;

“Yapay zeka destekli çeviriler, günümüzün giderek daha bağlantılı bir hal alan dünyasında dil engellerini aşmak isteyen işletmeler için büyük öneme sahip. DeepL’in güçlü terimler aracı da, çevirilerin bir şirketin kendine özgü ifadelerine ve ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmesi sayesinde bunu bir adım öteye taşıyor. Sürekli olarak DeepL deneyimini iyileştirmenin ve dünya çapında 100binin üzerindeki müşterimize katma değer ve yatırım getirisi sağlamanın yollarını araştırıyoruz. Bu yeni özellikler; terimleri daha da verimli, erişilebilir ve kullanıcı dostu kılarak ekiplere aradıkları özelleştirme ve tutarlılığı sunarken, manuel çeviriler veya Bul ve Değiştir araçları gibi maliyetli alternatiflerle harcanan zamanı minimuma indiriyor.” dedi.

Terimler Sözlüğü, şirket gelirine yüzde 20 katkı sağlarken, marka görünürlüğünü de 3 ila 4 kat artırabiliyor

Tüm iletişim içeriğinde ve dillerde hem teknik terminoloji, hem de ürün adları veya markalı terimler için marka tutarlılığına yatırım yapmak, gelir artışı hedefleyen küresel işletmeler için kritik öneme sahip. Bu sayede ekipler ve şirketler vermek istedikleri mesajları farklı pazarlara daha net bir şekilde iletebiliyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki; markaların mesajları doğru bir şekilde vermesi, şirket gelirlerine yüzde 20 ve üzerinde katkı sağlaybiliyor* ve markanın görünürlüğününü 3 ila 4 kat artırabiliyor.** Ancak bu konuda her zaman tutarlı olabilmek maliyetli oluyor. DeepL’in terimler aracı, bu süreci basitleştirerek işletmelerin ve profesyonellerin ekipler arasında kolayca yüksek kaliteli ve tutarlı çok dilli iletişim kurabilmelerine ve bunu ölçeklendirmelerine yardımcı oluyor. Terimler Sözlüğü’yle şirketler, belirli kelime veya ifadelerin kuruma özgü terminolojiyle tutarlı bir şekilde çevrilmesini için özel çeviri terimleri oluşturabiliyor ve bunları yönetebiliyor.

DeepL’in Terimler Sözlüğü artık şu genişletilmiş özellikleri de sunuyor:

Sektörün ilk akıllı, yapay zeka destekli Terimler Sözlüğü: DeepL’in yeni Terimler Sözlüğü, ekiplerin basitçe bir dosya yükleyerek özel çeviri terimleri oluşturmasına fırsat tanıyan, türünün ilk örneği bir araç olma niteliğine sahip. Kişiselleştirilmiş DeepL terimlerinde girişler oluşturmak için önceden çevrilmiş dosyalardan yararlanılabilir, bu da manuel çalışma ihtiyacını azaltıp verimliliği belirgin derecede yükselterek ekiplerin geniş ölçekte daha tutarlı iletişim kurmasını kolaylaştırıyor.

Genişletilmiş terimler dil işlevselliği: Artık Korece, Danca, İsveççe, Norveççe ve Romence çevirileri de destekleyen sözlükçe de toplam dil sayısı 16’ya çıkmış durumda. Bu da, daha geniş bir dil bağlamı yelpazesinde daha hassas ve nüansa duyarlı çevirilere olanak tanıyarak işletmelerin daha geniş bir kitleye ulaşmasına yardımcı oluyor.

DeepL platformları üzerinden daha kullanışlı erişim: Kullanıcılar sözlükçeye artık doğrudan Chrome ve Edge için sunulan DeepL tarayıcı uzantılarından erişip uygulama ve Google Workspace uygulamaları da dahil olarak web genelinde tutarlı çeviriler elde etme imkanına sahip. Daha da ötesinde, sözlükçe artık Word, Outlook ve PowerPoint de dahil Microsoft 365 entegrasyonları için doğrudan DeepL içerisinden de uygulanabiliyor. Ayrıca, sözlükçeye DeepL web tarayıcısı, masaüstü uygulamaları ve API üzerinden erişmek mümkün.

Diğer Bul ve Değiştir araçlarının aksine, DeepL’in sözlükçesi gelişmiş bağlamsal kavrayışı ve durum, cinsiyet ve zaman gibi karmaşık dilbilgisi öğelerini işleme kapasitesi sayesinde nüansa duyarlı ve kulağa doğal gelen çeviriler sunması bakımından öne çıkıyor. Bu da ardıl düzenleme süreçlerinde kazanılan zaman sayesinde önemli bir verimlilik artışı getiriyor. Dil uzmanlarıyla yapılan kör testler, DeepL’in ardıl düzenleme süresini Google Translate’e kıyasla yüzde 30 ve Chat GPT-4’e kıyasla da yüzde 20 oranında azalttığını gösteriyor. Dahası, DeepL hissedilir derecede daha az düzenleme gerektirirken, hem Google Translate hem de Chat GPT-4 iki ila üç kat daha fazla geri bildirime ihtiyaç duyuyor.

DeepL Pro ile kombinasyon halindeyken sözlükçe ayrıca, özel veri merkezleri, en üst düzey sertifikasyon ve uyumluluk standartları (ISO 27001 sertifikası, GDPR/SOC 2 tip 2 uyumluluğu), veri şifreleme ve Pro müşteri verilerininin modelleri eğitmek için kesinlikle kullanılmaması taahhüdü ile birlikte gelişmiş veri güvenliği sunuyor. DeepL’in Sözlükçe Oluşturucusu artık TMX/DOCX/PDF dosyası desteğiyle birlikte tüm Pro Advanced ve Ultimate aboneleri tarafından kullanılabilecek.

DeepL’in Sözlükçe Oluşturucusu artık TMX/DOCX/PDF dosyası desteğiyle birlikte tüm Pro Advanced ve Ultimate aboneleri tarafından kullanılabilecek. Başlangıçta Almanca, İspanyolca, Japonca, İtalyanca, Fransızca ve Rusça (İngilizce’ye ve İngilizce’den) sözlükçeler için kullanılabilecek olup yakında daha fazla dilde sunulacak.

İki Türk girişimcinin San Francisco’da kurduğu Fal.ai, 23 milyon dolar yatırım aldı

Yapay zeka tarafından üretilen ses, video ve görüntüler için geliştirici odaklı bir platform olan Fal.ai, bugün Andreessen Horowitz (a16z), Black Forest Labs kurucu ortağı Robin Rombach ve Perplexity CEO’su Aravind Srinivas gibi isimlerin olduğu yatırımcılardan 23 milyon dolar fon topladığını açıkladı.

Bu iki turlu bir anlaşma: Fal’ın toplamının 14 milyon doları Kindred Ventures liderliğindeki bir Seri A diliminden geldi; kalan 9 milyon dolar ise daha önce duyurulmamış, a16z liderliğindeki bir tohum yatırım turundan yapıldı.

İki Türk girişimci Burkay Gür ve Görkem Yurtseven, Fal’ı (kısaca “Özellikler ve etiketler”) 2021’de hayata geçirdi. Yurtseven daha önce Amazon’da yazılım geliştiricisi olarak çalışırken, eski bir Oracle mühendisi olan Gur, Coinbase’de birkaç yıl boyunca makine öğrenimi gelişimine öncülük eden ekipteydi.

Gur ve Yurtseven, pandemi sırasında yan projelerde çalışırken, uzun zamandır da arkadaş oldukları AI bulut altyapısına yönelik artan talebi fark ettiler; özellikle de üretken yapay zeka modellerini çalıştırmak için altyapıya bir ihtiyaç söz konusuydu.

Fal.ai iki ürün sunuyor: modelleri çalıştırmak için özel olarak yönetilen hesaplama, iş akışları, görüntü, ses ve video üreten açık kaynaklı modeller için API’ler sunuyor. Fal, Grok’ta görüntü üretimini destekleyen model olan Black Forest Labs’ın Flux’unu barındıran ilk platformlardan biriydi, X’in tartışmalı sohbet robotu olarak biliniyor.

CoreWeave gibi birçok bulut rakibi aynı doğrultuda kaynaklar sağlıyor. Ancak Gur, Fal’ı farklı kılan şeyin ölçeklenebilirliği olduğunu savunuyor.

Yapay zeka destekli yerli satın alma platformu Team Procure, 100.000 tedarikçiye ulaştı

2019 yılında Onurhan Öztürk tarafından kurulan ve GBA yatırımcıları Fırat İşbecer, Fatih İşbecer, Melih Ödemiş, Umur Özal, Arif Akdağ, Ata Uzunhasan ve Kurtuluş Eker’den yatırım alan global tedarik zinciri yönetimi platformu TeamProcure (eski adıyla Jetract), bugün itibariyle yüz bininci tedarikçisini başarılı bir şekilde sistemine dahil ederek önemli bir kilometre taşını geride bıraktı.

Ulaştıkları önemli başarıyla ilgili konuşan Onurhan Öztürk “58 farklı ülkeden yüz bin tedarikçi, platformumuzu tercih ederek iş süreçlerini dijitalleştiriyor ve global ölçekte işbirliği fırsatlarına erişim sağlıyor” dedi.

TeamProcure, tedarik zinciri süreçlerini daha verimli hale getirirken, geniş tedarikçi ağıyla şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için bir platform sunuyor. Yapay zeka desteğiyle, firmaların çok hızlı entegre olmasını sağlayan TeamProcure, satın alma personellerinin takip yükünü yarı yarıya azaltırken, tedarikçi firmaların da ihalelere katılımını kolaylaştırıyor.

TeamProcure Cirosunun yüzde 70’i yurt dışından

TeamProcure, her sektörden farklı büyüklükteki şirketlere satın alma platformu hizmetini sunuyor. Başta Türkiye’deki inşaat şirketleri olmak üzere, büyük firmalara da hizmet sağlayan TeamProcure, ABD pazarında önemli müşterilere ulaşırken, cirosunun %70’ini de yurt dışı pazarlardan sağlıyor.

TeamProcure’un ulaştığı noktayla ilgili konuşan Fatih İşbecer verdiği demeçte;

“TeamProcure’un en örnek alınması gereken yönü, denemelere açık bir ekip olmaları ve Silikon Vadisi’nde ‘killer product’ olarak bilinen ‘mükemmel ürün’ kavramının peşinden gitmeleri. Bu sayede, geniş bir müşteri yelpazesine hitap etmeyi başarıyorlar. Yakın zamanda bu girişim hakkında daha güzel haberler de duyacağız.” dedi.

TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı ileri aşama girişimleri destekleyecek

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), bilişim sektöründe faaliyet gösteren scale-up yani ileri aşamadaki şirketlerin/girişimlerin büyüme ve birer unicorn olma yolculuklarında onlara rehberlik etmek amacıyla tasarlanan TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı‘nı 17 Eylül’de gerçekleştirdiği lansmanla tanıttı. Etkinlikte KOSGEB Başkanı Ahmet Serdar İbrahimcioğlu açılış konuşmacıları arasında yer aldı.

Program aracılığıyla, bir scale-up şirketin büyüme yolculuğunda kritik rol oynayan, Ar-Ge’den satış stratejisine, operasyonel verimlilikten pazarlama stratejilerine kadar pek çok uzmanlık alanında mentorlar scale-up şirketlere bilgi ve deneyim aktaracak. Aynı zamanda programa katılan şirketlerin çeşitli yatırım ağları ve deneyimli scale-up şirketlerle buluşma imkanı olacak.

“4,45 trilyon dolarlık global bilgi ve iletişim teknolojileri pazarından ülke olarak daha fazla pay almamız için scale-up’ların potansiyelini kullanmalıyız”

Programın tanıtım etkinliğinin açılış konuşmasını yapan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak verdiği demeçte;

“Global bilgi ve iletişim pazarı büyüklüğü 4,45 trilyon dolar civarında. Ülkemiz 33 milyar dolar ile global pazardan yüzde 0,74 oranında bir pay alıyor. Bu payın artması için yüksek teknoloji kullanan, üreten, inovasyonu destekleyen bir kültüre ve yaşamı değiştiren ürünleriyle dünya markasına dönüşen şirketlere ihtiyacımız var. Scale-up şirketler, barındırdıkları potansiyel ile bu ihtiyacın karşılanmasında kritik roller oynayabilir. Start-up şirketlerden farklı olarak scale-up şirketler, faaliyet gösterdikleri pazara uyum sağlamış ve o pazarda kanıtlanmış ürün ve hizmetlere sahipler. Bununla birlikte scale-up şirketlerin barındırdığı bu potansiyele dair gerek scale-up şirketlerde gerekse sektörümüzün genel kamuoyunda belirli bir farkındalık eksikliği yer alıyor. Hayata geçirdiğimiz bu programla scale-up şirketlerin kendi potansiyellerini keşfetmelerini ve önce sürdürülebilir büyüme, daha sonra da dünyada markalaşma yolculuğuna başlayabilecekleri bilgi, birikim, beceri ve yatırım ağı olanaklarını onlara sunmayı amaçlıyoruz.”

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) aracılığıyla Türkiye’de sanayinin dijitalleşmesi için beş yıl içerisinde 300 milyon avroluk kredi sağlanacağını ve bu destekte KOSGEB’in hem arayüz hem de kredinin faizine destek olan kurum olarak yer aldığını ifade eden Ahmet Serdar İbrahimcioğlu,

“KOSGEB olarak yatırımı destekleyen adımlar atarak bilişim şirketlerinin pazarını da büyütüyoruz. 2030 yılına kadar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak 100 Turcorn hedefimiz var ve bu hedefe ulaşmak için on binlerce scale-up’a ihtiyacımız olacak. Turcorn’lar tek başına değil ekosistemle ortaya çıkıyor. KOBİ’lerin büyümesini hedefleyen ve destekleyen bir yapı olarak tam doğru yerdeyiz.”

TÜBİSAD Scale-Up Gelişim Programı’nın ön başvuruları internet sitesi üzerinden toplanmaya başlandı. Program katılımcısı şirketlere sunulacak mentorluk kapsamında odaklanılacak 10 uzmanlık alanı şöyle sıralanıyor:

  • Gelişmiş Pazar Anlayışı ve Konumlandırma
  • Ürün Geliştirme ve Yenilik
  • Müşteri Kazanımı ve Sadakati
  • Satış Stratejisi ve Genişleme
  • Operasyonel Verimlilik ve Ölçeklenebilirlik
  • Finansal Yönetim ve Fonlama
  • Takım Yapısı ve Kültür
  • Risk Yönetimi ve Uyum
  • Organizasyon Yapısı ve Yönetim Kurulu
  • Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk

İki yerli girişim Tarla.io ve TARCOM, güçlerini birleştirdi

tarla.io ve TARCOM Güçlerini Birleştirerek Tarımda Dijital Dönüşümü Hızlandırıyor

Tarla.io, tarımsal teknoloji alanındaki uzmanlığını, TARCOM‘un bayi ağı ile birleştirerek, tarım sektörüne dijital çözümler ve finansal erişim olanakları sunmak için stratejik bir ortaklık kurdu. Bu iş birliği, Türkiye genelindeki tarımsal bayiliklerin finansmana erişimini artırmayı ve dijital tarım uygulamalarını genişletmeyi hedefliyor.

Ortaklık kapsamında, tarla.io, TARCOM’a hissedar ortak olarak, teknolojik çözümlerini sahada daha etkin kullanmayı ve bu alandaki faaliyetlerini güçlendirmeyi amaçlıyor.

Tarla.io CEO’su Gökhan Gürses verdiği demeçte;

“Bu iş birliği ile tarımsal süreçleri dijitalleştirerek, çiftçilere verimlilik kazandırmayı ve finansal erişimi kolaylaştırmayı hedefliyoruz. TARCOM’un saha deneyimi ile tarım teknolojisindeki bilgi birikimimizi bir araya getirerek sektörde önemli bir etki yaratacağız.” dedi.

TARCOM CEO’su Kaan Kisbet ise bu birleşmeyle ilgili verdiği demeçte;

“Tarla.io ile gerçekleştirdiğimiz bu ortaklık, tarım sektörüne yeni bir soluk getireceğine inanıyoruz. Sahadaki geniş deneyimimiz ve güçlü bayi ağımız ile tarla.io’nun ileri teknoloji çözümlerini bir araya getirerek, çiftçilerimizin dijitalleşme sürecini hızlandıracağız. Çiftçilerimizin ve bayilerimizin finansmana erişimini artırarak, sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. TARCOM şuan; 15 il 28 ilçede sözleşme imzaladığı bayileri üzerinden çiftçilerin tarım girdilerini hasat vadeli temin etmelerini sağlamaya devam ediyor. tarla.io ortaklığı ile platformumuza entegre edeceğimiz dijital tarım ve iklim çözümleri sayesinde çiftçilerimizin üretimlerini daha bilinçli ve sürdürülebilir yapmalarını destekleyerek tarımsal üretimdeki ve tarımsal finansmana ulaşım yollarındaki karbon salınımı oranlarını 2028 yılına kadar düşürmeyi hedefliyoruz . Bu ortaklık, hem sektörün hem de yatırımcıların dikkatini çekecek güçlü bir iş birliği olacak.” dedi.

Ortaklık anlaşması kapsamında, tarla.io ve TARCOM, tarımda sürdürülebilirliği artıracak dijital çözümler ve finansal entegrasyonla sektöre liderlik etmeye hazırlanıyor.

Netflix, Türkiye Yetenek Haritası girişimi ile Anadolu’daki genç yetenekleri destekleyecek

Yapay Zeka ile oluşuturuldu

Dünyanın önde gelen dijital platformlarından Netflix, Anadolu’daki genç yeteneklere kreatif sektörün kapılarını açacak önemli bir girişimi hayata geçiriyor.

“Türkiye Yetenek Haritası” girişimi kapsamında düzenlenen eğitim programları ile gençlere kreatif sektördeki kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapma fırsatı sunulacak.

Girişimin ilk aşaması olan “Netflix ile A’dan Z’ye Reji Eğitimi”, 2-3 Eylül tarihlerinde Çanakkale’de gerçekleştirildi. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen Troya Film Platformu kapsamında gerçekleştirilen eğitim, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri ve kariyerinin başındaki gençlerin katılımıyla yapıldı.

“Türkiye Yetenek Haritası”nın sıradaki durağı ise Ankara olacak. 20-21 Eylül tarihlerinde, CerModern iş birliğiyle düzenlenecek reji eğitimine Başkent Üniversitesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü ile Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü öğrencileri katılacak. Projenin 2024 yılı içerisindeki son aşaması ise ekim ayında Mardin’de, Mardin Film Ofisi iş birliğiyle gerçekleştirilecek.

“Hikayelerimizi tüm dünyaya anlatacak gençler arıyoruz”

Netflix Diziler Direktörü Özge Bağdatlıoğlu girişimi şöyle değerlendirdi:

“Netflix olarak, kreatif sektörde fırsat eşitliğini artırmak amacıyla ‘Yaratıcılıkta Eşitlik İçin Netflix Fonu’ adlı küresel bir inisiyatif yürütüyoruz. Bu kapsamda başlattığımız ‘Türkiye Yetenek Haritası’ ile geçmişte pek çok Netflix yapımına ev sahipliği yapmış üç şehrimizde yeni eğitim fırsatları sunacağız. Amacımız, Anadolu’daki gençlerin kreatif sektörde hak ettikleri fırsatlara daha kolay ve eşit bir şekilde ulaşabilmeleri için ilk adımı atmak.” Çanakkale ve Ankara’daki eğitimlerin Türkiye Kültür Yolu Festivali programına dahil edilmesinden gurur duyduklarını belirten Özge Bağdatlıoğlu, “Bu yolculukta, Anadolu’nun hikayelerini gelecekte tüm dünyaya anlatacak gençlerle bir araya geleceğimize inanıyorum”

Netflix, bugüne kadar Türkiye’deki kreatif sektörün gelişimine katkı sağlamak ve yeni yetenekleri sektöre kazandırmak amacıyla 10’dan fazla projeye imza attı. Bu projeler arasında Bahçeşehir Üniversitesi ile bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘Netflix Dizi Yazarlığı Dersi’, Güney California Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenen ‘Yaratıcı Yapımcılık Programı’, Anima Okul işbirliğiyle hayata geçirilen ‘Görsel Efekt Eğitimi’ ve Tatino Films ile Impact Hub İstanbul iş birliği ile sunulan ‘Netflix Series’ Lab gibi eğitimler yer alıyor.

Turan, Uzcard ve Humo’ya para transferine olanak sağladığını duyurdu

Türkiye’de ikamet eden Türk soydaşlar için birçok finansal işlemi kolaylaştıran Turan, soydaşların kendi ülkelerine para transferi sürecindeki yüksek komisyon oranlarına son vermeye devam ediyor.

Geçtiğimiz yıl yine aynı dönemlerde Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve KKTC’ye isme para transferini özelliğini canlıya alan uygulama, Azerbaycan’dan sonra Özbekistan’da da karta transfer özelliği ile para transferi ürünlerindeki çeşitliliğini genişletmiş oldu.

Türk Devletleri arasında kendi para birimleri ile transfer misyonu için büyük bir adım daha atan şirket, yakın zamanda Kırgızistan’da da aynı modelde bir para transferi koridoru daha açacak.

Türk Devletleri’ne kendi para birimlerinde transfere olanak sağlayarak hem maliyetleri azaltıyor hem de Türkistan coğrafyasında dolarizasyonun azalmasına katkı sağlıyoruz

Turan’ın Uzcard ve Humo açılımı ile ilgili konuşan Turan Kurucusu Özgür Bayraktar:

“Turan, Azerbaycan’dan sonra geçtiğimiz yıl yine bu dönemlerde Özbekistan’a isme para transferi özelliğini kullanıcılarına sunmuştu. Transfer hacimleri oldukça tatmin edici olsa da, yeni para transferi ürünleri geliştirerek soydaşlarımıza ve ülke ekonomilerine daha fazla katkı sağlamak istiyoruz. Bu sebeple Uzcard’a ve Humo’ya Türk Lirası’ndan SOM para birimine geliştirdiğimiz para transferi ürünümüz bizim için çok önemliydi. Türk Devletleri’ne kendi para birimlerinde transfere olanak sağlayarak hem maliyetleri azaltıyor hem de ülke ekonomilerine katkı sağlıyoruz. Bu bağlamda iş ortağımız PayPorter’ın desteği ve çabası çok değerli. Türkiye’de yaşayan Türk soydaşlarımız için Türkiye’nin en büyük finansal teknoloji kuruluşları bizi desteklemeye devam ediyor.”

Turan’ın Uzcard ve Humo açılımı ile ilgili konuşan PayPorter Genel Müdürü İzzet Metcan:

“PayPorter olarak, küresel para transferi ağımızı genişletmek ve müşterilerimize yenilikçi çözümler sunmak için sürekli çalışıyoruz. Turan mobil cüzdan ile gerçekleştirdiğimiz bu yeni iş birliği, Özbekistan’daki Uzcard ve Humo kullanıcılarına hızlı, güvenli ve uygun maliyetli para transferi hizmetini mümkün kılacak. Bu ortaklık, yalnızca PayPorter’ın gücünü ve esnekliğini değil, aynı zamanda kullanıcı dostu çözümler geliştirme konusundaki kararlılığımızı da göstermektedir. Mobil cüzdanların gücünü ve PayPorter’ın geniş muhabir ağını bir araya getirerek, müşterilerimize her zaman en iyisini sunmayı hedefliyoruz.”

2024 yılı içinde Azerbaycan’da yaşayan tüm kullanıcılara da Azerbaycan’a özel bir cüzdan sunmayı planlayan uygulama, Türkiye – Azerbaycan arasında cüzdandan cüzdana para transferine olanak sağlamak için çalışmalarında son aşamaya geldiğini bildirdi.

Nexrone Global, 5 milyon dolar değerleme üzerinden 300 bin dolar yatırım aldı

2015 yılında kurumlara özel hizmet çözümleri sunmak adına Ersoy Soyer tarafından kurulan Nexrone Global; Global Büyüme Süreçleri, Uluslararası Pazarlara Giriş Stratejileri ve İş Geliştirme Süreçlerine dair Danışmanlık hizmetleri sunuyor.

Gerçekleşen ilk yatırım turunda iletişim teknolojileri tarafında yapacağı yatırımlar için 5 milyon dolar değerleme üzerinden 300 bin dolarlık bir yatırım turunu tamamladıklarını duyurdular. Yatırım turuna Asteks Tech ve Türkiye’nin en genç Melek Yatırımcılarından olan Baran Akman, Aleyna Helin Tanrıtanır ve Elif Güven Işık katıldı.

Ana merkezi İstanbul ve Viyana’da olan Nexrone Global, 40’tan fazla iş ortağıyla uluslararası hedefleri olan şirketler için farklı pazarlarda iş süreçlerini yöneterek kurumların daha farklı pazarlara erişmesine olanak sağlıyor.

Yeni yatırımı ile özellikle global süreçlerde kurumlara sunmuş olduğu hizmet skalasını genişletmek, büyümesini hızlandırmak ve lokal pazar hakimiyetlerini artırmak amacında olduklarını belirtiyorlar. Özellikle Avrupa ve Amerika pazarındaki iş ortaklarıyla farklı Pazar ortaklıkları yapan şirket bazı teknolojilere de birlikte yatırım yapıyor. İş ortakları arasında ünlü teknoloji yatırımcılarından Tim Draper, Paris Hilton, Howie Mandel, Cici Bellis’in yatırım yaptığı Amerika’nın son yıllarda parlayan yıldızı Hologram şirketi Proto Hologram’da bulunuyor. Fransız Telekom devleri NTTData ve Transatel ortaklığı olan Ubiqi ile, E-Sim pazarına da birlikte yatırım yapmayı planlıyorlar. Nexrone Türkiye’den girişim ekosisteminde bulunan birçok teknoloji şirketine, startuplara, teknoloji merkezlerine, teknopark ve diğer kurumlara da global alanlarda çeşitli hizmetler sunuyor. Avusturya, Almanya, Fransa ve Doğu Avrupa’dan birçok kuruma sunduğu iş birlikleri sayesinde büyüme hizmetlerini çeşitlendirmeyi ve yeni dönemde uluslararası etkinliklere odaklanarak, Türk girişim ekosistemine destek olacak önemli projeler geliştirdiklerini paylaşıyorlar.

Nexrone Global kurucusu Ersoy Soyer, Nexrone olarak, Avrupa pazarı başta olmak üzere İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, ve Doğu Avrupa ülkeleri ile öncelikli çalıştıklarını, iş ortakları sayesinde ise şirketin global networkünü Ortadoğu ve Asya ülkelerine de ileride genişletmek istediklerini söyledi. Türk şirketlerinin uluslararası pazarlarda aradığı geniş networkü onlara sunarak, mevcut pazarlarda yerel davranabilmelerini sağlayan hizmetlerle, kurumların yeni müşteriler bulabilmesine ve iş ortaklarıyla büyümelerine yön verdiklerini paylaştı. Nexrone Global’ın Türkiye ve globaldeki etkisini daha da artıracak önemli bir adım attıklarını paylaşan Ersoy Soyer, özellikle Avrupa’da yakın zamanda yeni ve büyük iş birliklerini duyuracaklarını da belirtti.