Ana Sayfa Blog Sayfa 5

​En çok tercih edilen online ingilizce platformları

İngilizce öğrenmek isteyenler için çevrimiçi platformlar esneklik ve erişilebilirlik açısından önemli avantajlar sunuyor. Bu avantajları keşfetmek ve online yollar ile İngilizce öğrenmeyi hedefleyen kişiler popüler uygulamalara yöneliyor.

Aranızda online İngilizce uygulamaları ve platformları arayışına girenleriniz varsa bu yazıda en çok tercih edilen online İngilizce platformlarından; Flalingo, Cambly, Open English ve Preply‘yi detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Değerlendirmelerimizde kullanıcı yorumları, Trustpilot puanları ve platformların sunduğu özellikleri dikkate alacağız.​

Flalingo

Flalingo özellikle Türk kullanıcılar için geliştirilmiş yerli bir online İngilizce eğitim platformudur. Yapay zeka destekli interaktif dersleri ve kişiselleştirilmiş eğitim çözümleriyle dikkat çekiyor. Kullanıcılar seviyelerine ve hedeflerine uygun ders planları oluşturabilirler. Trustpilot üzerinde 5 üzerinden 4.8 gibi yüksek bir puana sahip olan Flalingo, kullanıcı memnuniyeti açısından son dönemlerde öne çıkıyor.

Avantajları

  • Kişiselleştirilmiş Eğitim: Yapay zeka destekli derslerle bireysel ihtiyaçlara uygun öğrenim imkanı.​
  • Esnek Ders Planlaması: Kullanıcılar kendi programlarına göre ders saatlerini ayarlayabilirler.
  • Uygun Fiyatlandırma: Uzun süreli paketlerde avantajlı fiyat seçenekleri sunar.​

Dezavantajları

  • Sınırlı Uluslararası Yaygınlık: Daha çok Türkiye pazarına odaklandığı için uluslararası kullanıcılar için sınırlı erişim olabilir.​

Cambly

Cambly ana dili İngilizce olan eğitmenlerle birebir canlı konuşma pratiği yapma imkanı sunan popüler bir platformdur. 24 saat erişim sağlayarak kullanıcıların istedikleri zaman ders almasına olanak tanır. Flalingo’ya oranla Cambly’nin Truspilot puanlarının oldukça düşük olduğu görülüyor. Trustpilot üzerinde 5 üzerinden 2.2 gibi düşük bir puana sahip olması kullanıcı memnuniyeti konusunda bazı soru işaretleri yaratıyor.

Avantajları

  • Esnek Ders Saatleri: Günün her saati erişim imkanı.​
  • Ana Dili İngilizce Olan Eğitmenler: Doğrudan native speaker’larla pratik yapma fırsatı.​

Dezavantajları

  • Yüksek Fiyatlandırma: Diğer platformlara göre daha yüksek maliyetli olabilir.​
  • Sınırlı Ders İçeriği: Daha çok konuşma pratiğine odaklandığı için yazma ve okuma becerileri için yeterli materyal sunmayabilir.
  • Düşük Kullanıcı Memnuniyeti: Trustpilot puanının düşük olması hizmet kalitesi konusunda endişelere yol açabilir.​

Open English

Open English ise özellikle Latin Amerika ve İspanyolca konuşan ülkelerde popüler olan bir platform olarak biliniyor. Türkiye pazarında da oldukça yüksek bir kullanıcı sayısına sahiptir. Küçük gruplar halinde yapılan canlı dersler ve kapsamlı bir müfredat sunuyor. Trustpilot üzerinde 5 üzerinden 3.9 puana sahip olan Open English genel olarak olumlu geri bildirimler alıyor.

Avantajları

  • Grup Dersleri: Diğer öğrencilerle birlikte öğrenme imkanı.​
  • Kapsamlı Müfredat: Kelime bilgisi, gramer ve dinleme becerilerini geliştirmek için ek materyaller.​

Dezavantajları

  • Birebir Ders Eksikliği: Bireysel derslerde esneklik sağlamayabilir.
  • Fiyatlandırma Şeffaflığı: Fiyat bilgilerine erişim sınırlı olup genellikle telefonla iletişim gerektirir.​

Preply

İncelediğimiz son platform olan Preply, kullanıcıların kendi eğitmenlerini seçerek birebir ders alabilecekleri global bir uygulamadır. Geniş bir eğitmen havuzu sunarak farklı bütçe ve ihtiyaçlara hitap ediyor. Trustpilot üzerinde 5 üzerinden 4.1 puana sahip olan Preply kullanıcılar arasında genel olarak olumlu bir izlenim bırakıyor.

Avantajları

Eğitmen Seçimi: Kullanıcılar kendi ihtiyaç ve bütçelerine uygun eğitmenleri seçebilirler.​
Esnek Ders Planlaması: Ders saatleri öğrenci ve eğitmen arasında karşılıklı olarak belirlenir.

Dezavantajları

  • Eğitmen Kalitesinde Değişkenlik: Eğitmenlerin deneyim ve öğretim kalitesi farklılık gösterebilir.​
  • Fiyat Dalgalanması: Eğitmenlerin belirlediği ücretler geniş bir aralıkta olabilir. Bu da bütçe planlamasını zorlaştırabilir.​

Online İngilizce öğrenme platformları arasında seçim yaparken bireysel ihtiyaçlar, öğrenme hedefleri ve bütçe dikkate alınmalıdır.

Flalingo yüksek kullanıcı memnuniyeti ve kişiselleştirilmiş eğitim yaklaşımıyla öne çıkarken; Cambly esnek ders saatleri ve anadili İngilizce olan eğitmenleriyle dikkat çekiyor. Open English grup dersleri ve kapsamlı müfredatıyla tercih edilirken; Preply ise geniş eğitmen havuzuyla birebir ders almak isteyenler için uygun bir seçenek sunuyor.

​TikTok, 8 Mayıs’ta Instagram rakibi olan TikTok Notes uygulamasını kapatıyor

TikTok, TikTok Notes kullanıcılarına uygulamanın kapatılacağını bildirerek, onları ByteDance’e ait olan Lemon8 uygulamasına yönlendiriyor.

TikTok sözcüsü, yaptığı bir açıklamada, “TikTok deneyimini tamamlamak ve geliştirmek amacıyla, topluluğumuzun fotoğraf içeriklerini paylaşabileceği özel bir alan oluşturma çalışmalarımızı Lemon8 ile sürdürüyoruz” dedi.

TikTok, TikTok Notes’u kapatma kararına dair belirli bir neden belirtmese de, uygulamanın yeterince benimsenmediği ve bu nedenle Lemon8’e odaklanılmasının tercih edildiği düşünülüyor. Aralık 2024 itibarıyla Lemon8‘in dünya genelinde yaklaşık 12.5 milyon aylık aktif kullanıcısı bulunuyordu.

Kullanıcılara gönderilen bir bildiride, TikTok, uygulamanın kapatılmasının “hafife alınarak alınmadığını” belirtti. TikTok, kullanıcılara TikTok Notes verilerini indirip kaydetmelerini ve “yaratıcılıklarını Lemon8’de paylaşmaya devam etmelerini” öneriyor.

TikTok; “Lemon8, TikTok Notes’a benzer bir deneyim sunan ‘daha da fazla özellik’ içeren bir yaşam tarzı uygulamasıdır” açıklamasını yaptı.

Lemon8, 2020 yılında Japonya’da kuruldu ve daha sonra ABD, Güneydoğu Asya pazarlarında büyüdü. Uygulama, kullanıcıların slayt gösterileri ve fotoğraf koleksiyonları paylaşmasına ve “Takip Edilenler” ve “Sizin İçin” akışları aracılığıyla içeriklere göz atmasına olanak tanıyor. Lemon8, kullanıcılara yaratıcı araçlar, filtreler, efektler, çıkartmalar, metin şablonları ve daha fazlasını sunuyor.

TikTok, Lemon8’i TikTok Notes’a bir alternatif olarak sunarken, ByteDance da potansiyel bir ABD yasağı karşısında uygulamayı TikTok’un bir alternatifi olarak konumlandırmaya çalışıyordu. Geçen Kasım ayında, kullanıcıların TikTok hesaplarıyla doğrudan Lemon8’e erişmeleri mümkün hale getirildi ve kullanıcıların uygulamalar arasında fotoğraf içeriklerini çapraz paylaşma yeteneği yayına alındı. Bu hamle, ByteDance’in içerik oluşturucuları, TikTok’un olası bir yasaklanması durumunda ayrı bir kayıt yaptırmalarına gerek kalmadan yeni platforma taşımak istemesi olarak görüldü.

Galaksiya’nın spin-off’u Time Reactor, 2 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

Yapay zeka, sanayi sektöründe büyük bir dönüşüm yaratıyor. Üretim hatlarından ve makinelerden gelen zaman serisi bazlı veriler yapay zeka ile analiz edilerek, olası arızalar önceden tespit ediliyor ve üretim süreçleri daha verimli hale getiriliyor. Dolayısıyla bu alana yapılan yatırımlar da hız kesmeden devam ediyor.

Bu dönüşümün önemli oyuncularından biri olan Time Reactor, Siskon Endüstriyel Otomasyon ve Yazılım’dan 2 milyon dolar değerleme ile yatırım aldı.

Bu yatırımla birlikte Time Reactor’ün kestirimci bakım ve kestirimci kalite alanlarındaki çözümlerini daha geniş bir sanayi ekosistemine ulaştırması ve hem Türkiye’de hem de global pazarda daha güçlü bir konuma gelmesi hedefleniyor. Bununla birlikte, endüstride yapay zeka destekli veri analitiği çözümlerinin yaygınlaştırılması, üretim süreçlerinde verimliliğin artırılması, hata oranlarının düşürülmesi ve sanayi işletmelerinin kestirimci bakım teknolojilerine erişiminin kolaylaştırılması amaçlanıyor.

Halaç: “Time Reactor dönüşümün öncülerinden biri olacak”

Time Reactor’ün yolculuğu hakkında bilgiler veren Time Reactor CTO’su Tayfun Gökmen Halaç verdiği demeçte;

“Finans, üretim ve enerji gibi alanlarda kullanılan zaman serisi verilerinin özel yapay zeka çözümlerine duyduğu ihtiyacı görerek iki yıl önce çalışmalara başladık ve TÜBİTAK destekli bir projeyle derin sinir ağları üretebilen bir yapay zeka geliştirdik. Araştırma sürecinde elde ettiğimiz başarıların birçok akademik çalışmadan daha ileri seviyede olduğunu görünce bu teknolojiyi ayrı bir ürüne dönüştürme ve bir spin-off olarak konumlandırma kararı aldık. Görüntü ve metin tabanlı yapay zeka çözümlerinde yaşanan yapay zeka devrimi, yakında zaman serisi verilerinde de gerçekleşecek ve Time Reactor bu dönüşümün öncülerinden biri olacak. Time Reactor, üretim süreçlerinde anomali tespiti ve geleceğe yönelik tahminleme yapabilen bir yapay zeka platformudur. Zaman serisi bazlı verileri işleyerek sanayi tesisleri, üretim bantları ve otomasyon sistemlerinde verimlilik ve optimizasyon sağlar. Yapay zeka uzmanına duyulan ihtiyacı azaltarak şirketlerin daha hızlı ve etkin çözümler üretmesine olanak tanır. Siskon’un bu yatırımı da hem Time Reactor’ün gelişimine hem de yapay zekanın sanayideki etkisinin artmasına önemli katkı sağlayacaktır.”

Ekinci: “Türkiye’nin endüstriyel dönüşüm yolculuğu için önemli bir adım”

Siskon ile yapılan iş birliğini değerlendiren Galaksiya Bilişim Teknolojileri Kurucu Ortağı Erdem Eser Ekinci ise demecinde;

“Üretken yapay zekanın (Generative AI’ın) sunduğu son teknoloji imkânlarıyla, makineleri yalnızca veri üreten sistemler olmaktan çıkarıp, geçmişi anlayarak geleceğe dair iç görü sağlayan otonom varlıklara dönüştürmek artık mümkün. Sanayide verimlilik ve süreç optimizasyonu da günümüz endüstrisinin en kritik konularından biri. Biz de Time Reactor ile üretim süreçlerinde büyük veri analitiği ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak, işletmelere öngörülebilirlik kazandırıyoruz. Siskon’un yatırımı, bu teknolojilerin daha geniş ölçekte benimsenmesini sağlarken, yerli yapay zeka çözümlerinin sanayi ekosistemine entegrasyonunu hızlandıracaktır. Bu iş birliğiyle Türkiye’nin endüstriyel dönüşüm yolculuğu için önemli bir adım attığımızı düşünüyoruz.”

Yerli teknoloji şirketi YEO Teknoloji ile Enerjisa Üretim, 6.9 milyon dolarlık iş birliği yaptı

Yenilenebilir enerji ve mühendislik alanında küresel oyuncularla güçlü iş birlikleri gerçekleştiren YEO Teknoloji, Türkiye’de Enerjisa Üretim‘in rüzgar enerjisi santrali yatırımlarındaki en önemli iş ortaklarından biri olma konumunu güçlendiriyor.

YEO Teknoloji, Enerjisa Üretim’in 11 türbinden oluşacak 46,2 MW gücündeki Aydın Dampınar Rüzgar Enerji Santrali yatırımının elektrifikasyon, otomasyon ve enerji iletim hattı işlerini üstlendiğini açıkladı. Toplam 6.9 milyon dolar değerindeki iki ayrı sözleşmeyle birlikte inşa edilecek santral, yılda 119.898 tonluk karbon salımını engelleyecek.

Enerjisa Üretim ile gerçekleştirilen anlaşma, YEO Teknoloji’nin rüzgar enerjisi projelerindeki uzmanlığını ve mühendislik gücünü bir kez daha kanıtladı. YEO Teknoloji, elektrifikasyon, otomasyon, enerji iletim hattı tasarımı, mühendislik, tedarik, montaj, test ve devreye alma süreçlerinin tamamını üstlenerek projeye uçtan uca çözüm sağlayıcı olarak katkı sunacak.

YEO Teknoloji CEO’su Tolunay Yıldız iş birliğiyle ilgili verdiği demeçte;

“Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne mühendislik gücümüzle katkı sağlamaya devam ediyoruz. Enerjisa Üretim’in rüzgar projelerindeki en büyük iş ortaklarından biri olmaktan mutluluk duyuyoruz. Hedefimiz, yenilenebilir enerji alanındaki uzmanlığımızı Türkiye ve küresel pazarlarda yeni projelerle sürdürmek.”

Gelişmiş enerji depolama çözümlerinden, elektrik şebekelerine, yüksek gerilim trafo merkezleri, yenilenebilir enerji santralleri, endüstriyel tesislerin enerji dönüşümünden hidrojene kadar farklı alanlarda projeler yürüten YEO Teknoloji, 3 kıtada ve 30’dan fazla ülkede 400’den fazla proje tamamladı.

YEO Teknoloji, dekarbonizasyon, desantralizasyon ve dijitalizasyon odaklı çalışmalarıyla daha yaşanabilir bir dünya için ‘Bizce mümkün’ sloganıyla büyümeye devam ediyor.

Yerli derin teknoloji girişimi Smart City and Partners, Helsinki üzerinden Avrupa’ya açılıyor

Aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü gibi çevresel riskler, Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 2025 Küresel Riskler Raporu’nun 10 yıllık dönemde ilk sıraya koyduğu en önemli riskler olarak öne çıktı. Ekosistem dengelerini bozarken şirketleri de milyarlarca dolarlık kayıplarla karşı karşıya bırakan risklerin yükselişi, yapay zeka destekli çevresel risk yönetimi çözümlerini kritik hale getirdi.

Yapay zeka destekli uzaktan algılama teknolojilerini kullanan EyeOnBlue ürünüyle coğrafi ve çevresel riskleri analiz ederek erken uyarılar oluşturan Smart City and Partners, Türkiye’nin sayılı derin teknoloji (deeptech) girişimlerinden biri olarak yurt dışı genişleme planlarını paylaştı.

Finlandiya hükümeti tarafından ülkeye davet edildiklerini söyleyen SCP Kurucusu Anıl Sevinç verdiği demeçte;

“Daha önce Çanakkale ve Tekirdağ’daki orman yangınlarını dört gün önceden tahmin ederek yetkililerle işbirliği yaptık. Ankara’da meydana gelen yoğun yağışları analiz ederek, nisan ve temmuz aylarında yaşanan sellerin aylar öncesinden tahmin edilebilmesini sağladık. Maden sahalarındaki kayma ve göçme risklerini düzenli olarak izleyerek, potansiyel tehlikeleri önceden belirliyoruz. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan sekiz gölümüzü sürekli olarak izleyen yapay zeka destekli sistemimizin yanı sıra, Ocak ayı itibarıyla Marmara Denizi’nde müsilaj oluşumunu takip eden bir gözlem mekanizması devreye alacağız.” dedi.

Yapay zeka desteğiyle afet risklerini yönetiyor

Yapay zeka ve uzaktan algılama (remote sensing) teknolojilerini birleştiren, teknolojilerle verileri milimetre hassasiyetinde analiz edebildiklerini belirten Anıl Sevinç;

“EyeOnBlue adını verdiğimiz ürünümüz, aracı yapay zeka (Agentic AI), InSAR (Interferometric Synthetic Aperture Radar) ve optik uydu görüntüleme teknolojilerini kullanıyor. Coğrafi ve çevresel riskler başta olmak üzere, pek çok parametreyle 30 yıla kadar uzanan tarihsel verileri inceliyor. İleriye dönük tahminlemeyle afetleri önceden tahmin ediyor” dedi.

NATO Innovation Hackathon 2025 finalisti

Smart City&Partners’ın NATO Innovation Hackathon 2025’te 60’tan fazla ekip arasından ilk 10 finalistten biri olması başarısına da değinen Sevinç, “Projemiz HeliGuard AI, yapay zeka destekli karar destek sistemiyle savaş, afet bölgelerinde askeri ve kurtarma helikopterleri için güvenli iniş noktalarını tespit ederek hayat kurtarmayı hedefliyor” dedi.

KWORKS’24 Demo Day’de katılımcılarla buluştu

Smart City&Partners, Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi KWORKS’ün 2024 döneminde yürüttüğü hızlandırma programına seçilen 13 girişimden biri olarak konumlandı. 500’den fazla başvurunun yapıldığı, teknoloji girişimleri için özel olarak tasarlanan hızlandırma programlarıyla ticarileştirmeye değer görülen en iyi girişimlerden biri olarak, 7 Kasım’da gerçekleştirilen KWORKS’24 Demo Day’de potansiyel yatırımcılarla ve etkinlik katılımcılarıyla bir araya geldi.

Deeptech dikeyinde faaliyet gösteren sayılı Türkiye merkezli girişimden biri olan Smart City&Partners’ın Kurucusu Anıl Sevinç;

“Özellikle uydu ve uzay teknolojilerini kullanarak pek çok riskin önüne geçmek mümkün. KWORKS’24 Demo Day sahnesinde bu bakış açımızı, Ankara’dan Finlandiya’ya uzanan serüvenimizi ve derin teknolojiyi ticarileştiren SaaS modelimizi ayrıntılarıyla paylaşma fırsatı bulduk. Smart City&Partners olarak bugüne dek kendi özkaynaklarımızla geldik. Büyümemizi desteklemek üzere yatırım almayı hedefliyoruz.”

Helsinki’den Avrupa’ya açılacak

Smart City&Partners olarak Finlandiya hükümeti tarafından stratejik teknoloji geliştirdikleri için pazara davet edildiklerini söyleyen Anıl Sevinç;

“Bu kapsamda Helsinki ofisimizi açıyoruz. 2025 itibarıyla Avrupa başta olmak üzere küresel pazarda büyümeyi hedefliyoruz. Hâlihazırda City of Helsinki, Espoo ve Vantaa belediyeleriyle konsept kanıtı (Proof of Concept | PoC) çalışmaları yürütüyor, Avrupa Birliği projeleri ve Galileo gibi inisiyatiflerle işbirliği yaparak uluslararası ağımızı genişletmek istiyoruz. Yapay zeka tabanlı otonom risk analiz sistemimizi birkaç adım ileri taşımak için yürüttüğümüz Ar-Ge projemiz ve Avrupa pazarında attığımız genişleme adımlarıyla 2026’ya kadar afet yönetimi çözümlerinde küresel pazar lideri olma hedefiyle, daha güvenli ve sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz.”

21 yıllık hikayenin sonu: Güler Sabancı, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini bırakıyor

Merhum Sakıp Sabancı’nın vefatının ardından Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devralan, 21 yıllık süreçte Holding’in stratejik yapılanması ve dünya ölçeğindeki büyük başarılarına liderlik eden Güler Sabancı, 27 Mart’taki Genel Kurul’da son kez Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı unvanıyla hissedarlarla bir araya gelecek.

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanlığı ve Sakıp Sabancı Müzesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine devam edecek Güler Sabancı, filantropi, eğitim ve sanat alanında yapacağı öncü çalışmalarla, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolculuğuna ve toplumsal kalkınmasına destek olmayı sürdürecek.

“Birçok görevi başarı ile tamamlamış olmanın verdiği iç huzuru ile yönetim kurulu başkanlığı görevini bırakıyorum.”

Güler Sabancı, konuyla ilgili yayımladığı mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün Topluluğumuz, güçlü finansal yapısı, yeniliğe ve teknolojiye açık kültürü, üstün insan kaynakları, kurumsallaşmada öncü yönetim sistemleri ve örnek iş ahlâkı; dolayısıyla yüksek itibarı ile yeni bir döneme hazırdır. Başta Sakıp Bey olmak üzere Sabancı Kardeşler ile başlayan 47 yıllık çalışma hayatım için, miras bırakan, hayatta olan ve olmayan tüm büyüklerimi minnet ve şükranla anıyorum. 21 yılı Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, yönetim ekibimiz ve Sabancılı çalışma arkadaşlarımla, hep beraber Topluluğumuzu ülkemizde ve yurt dışında önemli bir seviyeye getirmiş; birçok görevi başarıyla tamamlamış ve Topluluğumuzun itibarını hak ettiği şekilde temsil etmiş olmanın verdiği iç huzuru ile Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini bırakıyorum.”

“Başkanlık görevine, yönetim kurulu üyesi Hayri Çulhacı önerilecek”

Sabancı Holding’in yeni Yönetim Kurulu, 27 Mart 2025 tarihinde düzenlenecek Genel Kurul’da seçilecek. Yeni Yönetim Kurulu’nun görev dağılımı kapsamında, Başkanlık görevine, halen Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Hayri Çulhacı’nın önerilmesi planlanmaktadır. Hayri Çulhacı 35 yıldır Sabancı Topluluğu’nda bulunmakta olup, Sabancı Holding’de Yürütme Kurulu Üyeliği, Akbank Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği ile Sabancı Holding ve İştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyelikleri yapmıştır.

Son kullanıcılara yapay zeka uygulamaları geliştiren Feraset, 4.5 milyon dolar tohum yatırım aldı

Son kullanıcı odaklı yapay zeka uygulamaları geliştiren ve pazarlayan girişimlerden Feraset, mobil oyun ve yapay zeka destekli mobil uygulamalara odaklanan önemli fonlardan Play Ventures ve e2vc’den 4.5 milyon dolarlık tohum yatırımı aldı.

Merkezi İstanbul’da bulunan ve Türkiye’nin farklı şehirlerine yayılmış bir ekibe sahip olan Feraset; tasarım, video, müzik, fotoğraf ve yardımcı araçlar kategorilerinde yapay zeka destekli mobil uygulamalar geliştiriyor.

Girişim, en yeni üretken yapay zeka teknolojilerinden yararlanarak derin ve kalıcı ürünler oluşturmayı hedefliyor. Öne çıkan uygulamaları arasında; Hexa, Livensa, Aura ve Music AI yer alıyor; bu uygulamalar yapay zeka destekli yaratıcılık ve işlevsellik sınırlarını zorluyor.

Bu yatırım, Feraset’in ekibini Türkiye genelinde genişletmesine, yeni yapay zeka uygulamaları geliştirme sürecini hızlandırmasına ve mevcut portföyünü güçlendirmesine olanak tanıyacak. Fonun önemli bir bölümü de pazarlama çalışmalarını ölçeklendirmek için kullanılacak ve bu sayede hem uygulama indirme sayıları hem de küresel abone artışı hız kazanacak. Şirket, halihazırda ayda 2 milyondan fazla indirme sayısına ulaşmış durumda ve bu rakam hızla artmaya devam ediyor.

Mobil oyun ekosisteminin hızla büyüdüğü ve yetenek havuzunun güçlü olduğu Türkiye, artık son kullanıcı odaklı yapay zeka uygulamaları devriminde de önemli bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Mobil oyun sektöründe edinilen uzmanlık, bu yeni alana taşınıyor ve Feraset bu dönüşümün ön saflarında yer alıyor. Daha önce mobil oyun sektöründe başarılı bir girişimden exit yapmış olan Kurucu Ortak ve CEO H. Burak Demir, diğer kurucu ortaklar ve ekip üyeleriyle birlikte mobil ürün geliştirme, pazarlama ve yapay zeka alanındaki deneyimlerini yeni nesil yapay zeka destekli mobil uygulamalar oluşturmak için kullanıyor.

Son kullanıcı odaklı yapay zeka destekli mobil uygulamalar henüz erken aşamalarında ve sektör henüz bir unicorn çıkarmamış olsa da, kullanıcı bağlılığındaki artış, bunun uzun vadeli ve ölçeklenebilir bir iş alanı olacağını gösteriyor. Kullanıcı etkileşimi derinleştikçe ve yapay zeka destekli kişiselleştirme iyileştikçe, son kullanıcı odaklı yapay zeka uygulamaları geçici trendler olmaktan çıkıp vazgeçilmez araçlara dönüşüyor.

Feraset‘in kurucu ortağı ve CEO’su Hasan Burak Demir verdiği demeçte;

“Son kullanıcı odaklı yapay zeka uygulamalarında bir paradigma değişimine tanık oluyoruz ve Feraset bu hareketin öncüsü olmaya hazırlanıyor. Play Ventures ve e2vc’nin desteğiyle, yapay zeka inovasyonunun sınırlarını zorlamaya, operasyonlarımızı ölçeklendirmeye ve çığır açan yapay zeka ürünlerini küresel pazara sunmaya devam edeceğiz.”

Play Ventures’ın kurucu ortağı Harri Manninen, Feraset’i neden desteklemeyi seçtiklerini şu sözlerle paylaştı:

“Feraset’i desteklemekten heyecan duyuyoruz çünkü onlar, mobil oyun konusundaki derin uzmanlıklarını hızla büyüyen son kullanıcı odaklı yapay zeka uygulamaları alanıyla birleştiriyor. Play Ventures olarak, yapay zeka, oyun ve son kullanıcı kesişiminde büyük bir potansiyel görüyoruz ve Feraset, bu alanda liderlik etmek için mükemmel bir şekilde konumlanmış durumda.”

e2vc Genel Ortağı Enis Hulli, neden Feraset’e yatırım yaptıklarını şöyle açıkladı:

“Hem mobil oyun hem de kurumsal yapay zeka alanında aktif yatırımcılar olduk. İkisinin kesişim noktasına odaklanmanın vakti gelmişti ve Feraset’in kurucu ekibi, mobil ürün geliştirme, pazarlama ve kurumsal yapay zeka alanlarında en iyi kombinasyonu sunuyordu.”

Feraset, inovasyonu, ölçeklenebilirliği ve olağanüstü kullanıcı deneyimini birleştirerek yapay zeka uygulamaları dünyasında devrim yaratmaya kararlı. Bu yatırımla birlikte şirket, bir sonraki büyüme aşamasına geçmeye hazırlanıyor ve yapay zeka destekli mobil uygulamalar alanında lider konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.

Akıllı enerji yönetim platformu FlexyWatt, Ahmet Bilgen’den tohum öncesi yatırım aldı

2024 başında Ali Kılıç ve Serhat Uludağ tarafından kurulan FlexyWatt, geliştirdiği akıllı enerji yönetim platformu ile tüketicilerin enerji kullanımını optimize etmelerine ve elektrik maliyetlerini düşürmelerine olanak tanıyor. Aynı zamanda şebeke operatörlerine daha dengeli ve verimli bir enerji yönetimi sunarak yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye entegrasyonunu kolaylaştırıyor.

Seri girişimci ve yatırımcıs Ahmet Bilgen‘den aldığı tohum öncesi yatırım ile, enerji yönetimi ve dijital dönüşüm alanlarında FlexyWatt’ın sunduğu yenilikçi yaklaşımın ve büyüme potansiyelinin önemini vurgulamaktadır. Alınan tohum öncesi (Pre-Seed) yatırım ile birlikte, FlexyWatt ekibi ürün geliştirme süreçlerini hızlandırarak pazardaki konumunu güçlendirmeyi ve yeni iş birliklerine imza atmayı hedefliyor.

FlexyWatt Kurucu Ortağı Ali Kılıç, yatırım ile ilgili verdiği demeçte;

“Enerji sektörü hızla dijitalleşirken, yenilikçi çözümler geliştirmek büyük önem taşıyor. Ahmet Bilgen’in desteğiyle, akıllı enerji yönetimi alanında daha güçlü adımlar atacağız ve ürünlerimizin hem yayılımını arttıracağız hem de kullanıcılarımıza daha verimli çözümler sunacağız.”

FlexyWatt Kurucu Ortağı Serhat Uludağ is demecinde;

“Bu yatırım, FlexyWatt’ın büyüme yolculuğunda önemli bir adım. Ülkemizde ve dünyada enerji dönüşümü hızlanırken, iş modelleri değişmekte, müşterilere yaratıcı ürünlerle yeni deneyimler sunmak öne çıkmaktadır. Amacımız, enerji maliyetlerini optimize eden yaratıcı çözümlerimizi daha geniş kitlelere ulaştırmak. Ahmet Bilgen’in desteğiyle, inovatif yaklaşımımızı daha da ileriye taşıyacağız.”

Yatırımcı Ahmet Bilgen ise yatırım ile ilgili demecinde;

“Enerji yönetimi ve dijital dönüşümün birleştiği noktalarda büyük fırsatlar görüyorum. FlexyWatt, bu alandaki inovatif yaklaşımı ve güçlü teknik ekibiyle dikkat çekiyor. Onların bu yolculuğuna destek olmaktan ve gelecekteki büyümelerine katkı sağlamaktan mutluluk duyuyorum.”

Özellikle sanayi, ticari işletmeler ve bireysel kullanıcılar için enerji yönetimini optimize eden FlexyWatt, bu yatırımla birlikte Ar-Ge çalışmalarına hız kazandırmayı ve hızla gelişen pazarda konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.

KOBIL’den girişimlere yönelik program: KOBIL Ventures

Teknolojinin her geçen gün daha fazla sektöre entegre olması, girişim dünyasında da yepyeni fırsatları beraberinde getiriyor. Ancak ne yazık ki birçok girişim, iş modelini hızlandırmak ve teknoloji altyapısını kurmak isterken ciddi zorluklarla karşılaşıyor.

Tam da bu ihtiyacı gören Almanya merkezli teknoloji sağlayıcısı KOBIL, girişimciler için yepyeni bir destek programı duyurdu: KOBIL Ventures. Programın ilk adımı Silikon Vadisi’nde atıldı, çok yakında Türkiye ve Almanya’da da hayata geçmesi planlanıyor.

Bu programla KOBIL, girişimlerin teknolojik altyapıya erişimini kolaylaştırarak yazılım geliştirme ve büyüme süreçlerinde onları desteklemeyi hedefliyor. Özellikle yüksek maliyet ve uzun Ar-Ge süreçlerinden dolayı zorlanan girişimler için bu program gerçek bir nefes alma fırsatı olabilir.

KOBIL’in kurucusu ve CEO’su İsmet Koyun programla ilgili verdiği demeçte;

“Birçok nitelikli girişim, teknoloji geliştirme sürecinde büyük zorluklar yaşıyor. Biz de KOBIL olarak, bu girişimlere teknolojik altyapımızı sunarak onların işlerine odaklanmalarını sağlamak istiyoruz. Start-up’lar böylece daha düşük maliyetle, daha hızlı şekilde projelerini hayata geçirebilirler. Türkiye ve Almanya’da da yakında başlatacağımız KOBIL Ventures ile bu desteği daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlıyoruz.”

Girişimler için teknolojinin bedeli: 700 bin dolar!

Özellikle tarım, sağlık, güvenlik ve fintek gibi alanlarda çözüm üretmek isteyen start-up’lar için en büyük sıkıntı: maliyetler. Kendi mobil uygulamasını ya da teknolojisini geliştirmek isteyen bir girişimin yıllık ortalama gideri 700 bin doları bulabiliyor. Bu da pek çok girişimcinin daha en baştan elenmesine neden oluyor.

KOBIL işte tam da bu noktada devreye giriyor. Girişimler, KOBIL’in sunduğu teknolojik altyapı sayesinde kendi SuperApp’lerini geliştirebiliyor. Bu da hem zaman hem maliyet açısından büyük bir avantaj.

SuperApp ekosistemine katılma şansı

Dünyanın ilk şehir SuperApp’i olan İstanbul Senin uygulamasının da teknoloji altyapısını sağlayan KOBIL, bu alandaki uzmanlığını girişimlerle paylaşmak istiyor.

Kısacası KOBIL Ventures, teknolojiye erişimi kolaylaştırarak start-up’ların pazara daha sağlam adımlarla çıkmasına yardımcı olmayı hedefliyor. Eğer senin de elinde iyi bir fikir varsa ama teknoloji ayağında zorlanıyorsan, bu program tam sana göre olabilir.

Genç MÜSİAD Demo Day, 8 Nisan’da 10 girişimi yatırımcılarla buluşturacak

Genç MÜSİAD Girişimcilik Merkezi, girişimciliği ticaretle buluşturan demo day etkinliğiyle, genç girişimcilerin iş dünyasında kalıcı yer edinmesini sağlayacak önemli bir adım atıyor. 8 Nisan’da MÜSİAD Genel Merkezi’nde gerçekleşecek etkinlikte, ticareti kolaylaştıran ve iş dünyasına yeni çözümler sunan 10 yenilikçi girişim sahne alacak.

Bu etkinlik, yatırımcılar, iş insanları ve sektör profesyonelleri ile girişimcileri bir araya getirerek güçlü iş birliklerinin kurulmasına zemin hazırlıyor. Genç MÜSİAD, genç girişimcilerin sadece yenilikçi fikirler geliştirmesini değil, aynı zamanda ticari ekosistem içinde sağlam yer edinmesini de hedefliyor.

Girişimler için ticaretin önemi öne çıkıyor

Genç MÜSİAD Girişimcilik Merkezi, genç girişimcileri iş dünyasının dinamikleriyle buluştururken, onların sürdürülebilir iş modelleriyle ticarette daha güçlü adımlar atmasını sağlıyor. Ticaretin sadece sermaye ve yatırım gerektiren bir süreç olmadığını, aynı zamanda doğru iş birlikleri, inovatif çözümler ve güvenilir iş ortaklarıyla büyüyebileceğini vurgulayan Genç MÜSİAD, girişimciliğin ekonomik büyümeye doğrudan katkı sağladığının altını çiziyor.

Genç MÜSİAD Başkanı Muhammed Huzeyfe Güllüoğlu: “Girişimciliği ticaret mekanizmalarıyla destekliyoruz”

“Bugün girişimcilik dünyasında başarılı olmak için sadece yenilikçi fikirlere sahip olmak yeterli değil; bu fikirlerin ticari bir değer yaratması, ölçeklenebilir iş modellerine dönüşmesi gerekiyor. Türkiye’nin genç girişimcileri, ticaretin dijitalleşmesi, küreselleşen pazarlar ve yeni nesil iş modelleriyle ekonomik büyümenin itici gücü olmaya aday. Biz de bu ekosistemi destekleyerek onların yalnızca fikir geliştiren değil, güçlü iş birlikleri kurarak ticareti büyüten liderler olmalarını sağlıyoruz.”

Demo day etkinliğinin, genç girişimcilerin iş dünyasının gerçek dinamikleriyle buluştuğu ve ticaretin yeni kurallarını yazdığı bir platform olacağına dikkat çeken Güllüoğlu;

“Burada yer alan her girişim, yalnızca kendi geleceğini değil, Türkiye’nin ekonomik büyüme potansiyelini de şekillendirme gücüne sahip. Güçlü girişimler, güçlü ticaretle birleştiğinde, daha rekabetçi, daha dirençli ve daha sürdürülebilir bir ekonomi inşa edebiliriz. Biz Genç MÜSİAD olarak, iş dünyasını dönüştüren bu genç girişimcilerin yanında olmaktan gurur duyuyoruz.”

Demo day etkinliği, girişimcilerin yatırımcılarla buluşarak işlerini bir üst seviyeye taşımasına olanak tanıyacak. Katılımcılar, yeni iş fırsatları keşfetme, ticari bağlantılar kurma ve sektör profesyonelleriyle birebir etkileşimde bulunma şansı yakalayacak.

Genç MÜSİAD Girişimcilik Merkezi, Türkiye’deki genç girişimcilere iş dünyasında başarılı olabilmeleri için destek sağlayan bir platformdur. Kurumsal satış ağı, eğitim ve mentorluk desteği, yatırımcı buluşmaları ve uluslararası iş geliştirme fırsatları sunarak, girişimlerin sürdürülebilir büyümesini hedeflemektedir.