20. yüzyılın efsane girişimcilerinden Konosuke Matsushita, birçok İnsan gibi sıradan bir köyde dünyaya gelmiş. O doğduğunda ailesi köyün zenginlerindenmiş ama bu durum ne yazık ki uzun sürmemiş. Babasının borsada tüm malvarlığını kaybetmesiyle yoksullukla tanışan Matsushita ve ailesi sefalete sürüklenmiş. Tüm mallarını satıp sıradan bir yerde yaşamaya başlamışlar. Sefaletin ardından hastalıklar çelimsiz vücudunu zorlamış. Diğer tüm çocuklar hastalıkları yüzünden birer birer ölmeye başladığında, kendini tam bir dramın ortasında bulmuş. Gençlik yılların önce kardeşlerini, sonra da anne-babasını peş peşe kaybetmenin acılarıyla geçmiş.
23 yaşında bir stajyer olarak Osaka Elektrik Şirketi’nde işe giren Konosuke Matsushita, kısa bir süre sonra klasik duy tasarımını iyileştirecek bir fikirle ortaya çıkmış. Bu fikri şirketin üst kademesine sunmuş ancak yöneticiler bu pek de parlak olmayan stajyerin fikrini önemsememiş ve reddetmişler.
Bunun üzerine kendi şirketini kurmaya karar vermiş. Matsushita’nın ilk fabrikası onun 2 odalı toplamda 13 metrekare olan dairesinde kurulmuş. Tek avantajı 13 yıllık tecrübesiydi ama sadece tecrübe işleri kolaylaştırmaya yetmeyecekti. Kendi geliştirdiği ampul duylarını imal etmeye başladı ama bu duylar pek rağbet görmemiş. Kısa bir süre sonra 5 kişilik kadro 3 kişiye düştü. İhtiyaç duydukları parayı elde etmek için elbiselerini, eşyalarını rehin verdiler, pes etmediler ve deliler gibi çalıştılar, çok çalıştılar…
Matsushita, kısa sürede batarya beslemeli bisiklet lambalarını da ürün gamına ekleyerek, ülke çapında zamanla tanınır hale gelmiş. Yıllar boyunca birçok önemli elektronik ürünü dünya çapında satmayı başaran bu şirket ismini 2008 yılında Panasonic olarak değiştirdi. Kurucusu 2008’i göremedi ancak bulduğu fikir onu ölümsüzleştirdi.
Günümüzde çalışanlara sorsak, kaç kişinin fikri bir üst yöneticisi tarafından dikkate alınmadı. Binlerce… Sonuç olarak o binlerce fikir arasından çıkıp dünyayı değiştirecek bir kaç fikir ne yazık ki sırra kadem bastı…