Ana Sayfa Blog Sayfa 706

11Sight: Web siteniz üzerinden müşterilerle görüntülü görüşme yapmanızı sağlayan girişim

Yerli girişim 11Sight, tek tıkla başlatılabilen bir görüntülü etkileşim platformudur. Diğer görüntülü görüşme sistemlerine göre farkı, son kullanıcıların herhangi bir uygulama yüklemesine ve herhangi biri ile ilişki kurmasına gerek olmadan görüntülü görüşmeyi başlatabiliyor olmasıdır.

11Sight, görüntülü görüşmenin satış artırıcı bir enstrüman olarak kullanılabilmesine olanak sağlıyor. Bazen satın almak istediğiniz ürünle ilgili aklınıza takılan soruları canlı chat üzerinden doğru ifade edemeyebiliyorsunuz, ya da uzun uzun yazmaktan üşeniyorsunuz. 11Sight ile bir ürün satın almak isteyen müşteriler, doğrudan ve bir uygulama yüklemeden, direkt tarayıcı üzerinden satıcıya bağlanarak aklındaki soruları soruyor.

Aleks Göllü, Farokh Eskafi ve Ercan Gümüş tarafından Ocak 2016’da San Francisco’da kurulan ve  girişim, öncelikli sektörünün otomotiv olduğunu öğrendik. Otomotiv sektörünün yanı sıra; gayrimenkul, sağlık ve finans sektörlerinde de aktif müşterileri bulunuyor. Yeni dönemde entegrasyonlarla farklı sektördeki müşterilere de hizmet vermeyi planlıyor.

11Sight sistemi nasıl çalışıyor?

Siz satıcı olarak platforma üye olduktan sonra web sitenize sistemin size özel tanımladığı butonu ekliyorsunuz. Potansiyel müşterileriniz, web sitenize girdikten sonra o butona tıklayarak, sizinle kendi cep telefonunuz üzerinden arama gelir gibi (örn: facetime vb.) tarayıcı üzerinden görüşme sağlıyor. Yani müşteriler canlı desteğe bağlanır gibi, arama yaparak görüntülü olarak bağlanıyor. Bu sistemi birden fazla cihaza entegre edip, ekibinizdeki birden fazla kişiye yönlendirebiliyorsunuz.

Ercan Gümüş hedefleriyle ilgili yaptığı açıklamada “İlk hedefimiz öncü sektörlerimiz olan Otomotiv, Emlak, Finans ve Sağlık alanında görüntülü görüşme hizmeti veren, güvenilen bir marka olmaktır. Bu sektörlerin lider markalarıyla birlikte çalışarak başarı hikayeleri yazmak istiyoruz. Otomotiv sektöründe web sitesinden gelen satışları 2 katına çıkarmayı başardık. Bu başarıyı Emlak, Finans, Eğitim gibi sektörlerde de yakalamayı hedefliyoruz.

Sağladığımız maliyet avantajını daha fazla firmaya göstererek onları da ileri taşımak istiyoruz. Seyahatleri azalttığımız için karbon salınımını azaltarak çevreye faydalı bir iş yapıyoruz. Bu yüzden ne kadar geniş bir kitleye hitap edersek, Dünya’mıza o kadar faydalı olabiliriz. Mevcut durumdan kaynaklı bize oluşan talebin rüzgarını arkamıza alıp gerek şirket değeri anlamında gerekse müşteri sayımız anlamında hızlı büyümemizi devam ettirmek istiyoruz. Şu anda Amerika, İngiltere, Türkiye, Dubai ve Hindistan’da hizmet veren bir girişimiz, bu yıl 2 ülkeye daha açılmak istiyoruz.” dedi.

11Sight; Türkiye’de daha önce Istanbul Startup Angels, Keiretsu Forum Türkiye ve Nexus Ventures‘tan yatırım aldı.

Rapunzel: Güzellik hizmetlerini istediğiniz yere çağıran yerli girişim

Rapunzel, kullanıcıların ihtiyaç duyduğu anda ve bulunduğu yerde güzellik hizmeti almasını sağlayan bir girişimdir.

Barış Bilen Vural​, ​Zeynep Asalı Vural​, ​Utku Özay​ ve ​Nuran Şükran Pakdemirli​ tarafından kurulan ​Rapunzel​, yaklaşık 6 ay içinde geliştirildi. Tüm kuaför ve güzellik hizmetleri uygun fiyatlarla tek bir platformda topluyor.

Rapunzel ile seçtiğiniz yer ve saatte manikür, pedikür, cilt bakımı, ağda, microblading, kalıcı uygulamalar gibi pek çok hizmeti istediğiniz güzellik uzmanının profilini ve referanslarını inceleyerek alabilirsiniz. Rapunzel’deki tüm güzellik uzmanları profesyonel operasyon ekibi tarafından mülakatla onaylanmış, uzmanlık sertifikaları ve adli sicil kayıtları kontrol edilmiş ve gerekli eğitimleri almış profesyonel kişilerden oluşuyor. Sadece kadın güzellik uzmanları sisteme dahil ediliyor ve sadece kadın kullanıcılar Rapunzel’den hizmet alabiliyor.

Önümüzdeki dönemde kozmetik markaları ile işbirlikleri yapmayı da planlayan Rapunzel, uçtan uca bir deneyim sunmayı hedefliyor. Paylaşılan bilgilere göre 25 kişilik bir ekip tarafından yönetilen Rapunzel platformunun içinde şu an için 100’e yakın güzellik uzmanı bulunuyor.

Rapunzel kurucusu ve CEO’su Barış Bilen Vural, Rapunzel uygulaması ile hem kuaförlerin ve güzellik sektörünün dijital dönüşümünü gerçekleştirmeyi hem kadın istihdamını ve ekonomiye katılımı artırmayı hedeflediklerini belirtti.

Türkiye’deki diğer örnekleri olarak Beautico ve Melo‘yu inceleyebilirsiniz.

Prof. Hüseyin Şeker’in de ekipte olduğu yapay zeka girişimi Bubo.AI, 650 bin Pound yatırım aldı

Şirketlerin ürünlerini fiyatlandırma yönteminde yenilikçi bir modelle yaklaşan İngiltere merkezli Bubo.AI, ilk turda Mercia liderliğinde Northern Powerhouse Investment Fund ve NPIF – Mercia Equity Finance yaklaşık 650 bin Pound (720 bin Euro) yatırım aldı.

Girişim aldığı bu yatırımı, Kuzey Amerika ve Avrupa’da girmedikleri pazarlara odaklanarak ve uluslararası büyümeyi hızlandırmak için kullanacak.

Daha öncesinde küresel bir otomobil parçaları tedarikçisi için bir fiyatlandırma sistemi oluşturmak için birlikte çalışan seri girişimci Alan Timothy ve Polonyalı veri analisti Marcin Lisowski tarafından 2019 yılında Middlesbrough merkezli kurulan Bubo.AI, müşterilerin davranışlarını analiz etmek ve ne ödemeye istekli olduklarını anlamak için yapay zeka kullanan bir platformdur. Satış personeline en uygun fiyatı önerir. Şirket ayrıca gereksiz indirimlerden kaçınmak için de satış personelini desteklemektedir.

İnşaatçılar, gıda hizmetleri gibi toptancılar ve distribütörler için tasarlanan bu platform, fiyatlarını maliyet veya diğer yöntemlerden ziyade müşteri değerine dayandırarak ortalama şirkletlere yüzde 3 kar artışı sağlıyor.

İki girişimci Alan ve Marcin; kendi fikirlerini geliştirmek ve hazır bir çözüm oluşturmak için, önde gelen Yapay Zeka (AI) uzmanı Türk Profesör Hüseyin Şeker (fotoğrafta en solda) ve eski Microsoft’un kıdemli pazarlama yöneticisi David Shell ile güçlerini birleştirdi.

2019’da piyasaya sürülen Bubo.AI, şimdi Tarmac dahil birçok müşteri tarafından kullanılıyor, şirket ise fiyatlandırmada AI kullanımını teşvik etmek için Teesside University ve diğer kurumlarla ortaklıklar kurdu.

Bubo.AI’ın CEO’su olan ve aynı zamanda i-snapshot yazılım firmasının kurucusu olan Alan Timothy, “Fiyatlandırma daha önce karanlık bir sanat gibi görünüyordu ve geleneksel yaklaşımlar hem sorunlu hem de çok etkili değildi. Şirketlerin, kendi rakipleriyle fiyat uydurmaya çalışması, özellikle bir düşüşte fiyat erozyonuna yol açarken, satış personeli de genellikle hedefleri tutturmak için indirim yapmaya başvuruyor. Sunduğumuz bu çözüm, şirketlere gelir elde etmelerini ve Covid sonrası dünyadaki karlılık için bir yol haritası oluşturmaları için anahtar olabilecek müşteri değerine dayalı fiyatlandırmayı sunuyor.”

Kuzey Enerji Santrali Yatırım Fonu projesi (Northern Powerhouse Investment Fund), 2014-2020 Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonları Büyüme Programı ve Avrupa Yatırım Bankası kapsamında Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF) tarafından finanse edilen Avrupa Birliği tarafından finansal olarak desteklenmektedir.

Türk girişimcinin kurduğu Fango, Avustralya merkezli Yabb tarafından satın alındı

Türk girişimci Gökhan Çeliker‘in kendi LinkedIn hesabında yaptığı açıklamaya göre San Francisco’da kurduğu Fango, Avustralya merkezli sosyal ağ ve mesajlaşma uygulaması girişimi Yabb tarafından satın alınmış.

Bu satış Fango ve Yabb’ın bloglarında resmi olarak duyuruldu.

Yabb CEO’su Kenneth Ting, “Yabb, kendisini diğer sosyal ağlardan reklamsız bir platform olarak ayırıyor. Gökhan Çeliker ile ekibi canlı ve etkileşimi yüksek bir topluluk oluşturup son teknoloji olan bir platform geliştirdi. Gökhan gerçek bir vizyonerdir ve çok az insanın sosyal etkileyicilerin gücünü anladığı bir zamanda Fango’yu hayata geçirmiştir. Bu satın alma bize muazzam bir başlangıç ​​sağlayacak.” dedi.

Satın alınmanın değeriyle ilgili de henüz bir açıklama yapılmadı.

Gökhan, Fango’nun satışıyla ilgili yaptığı açıklamada;

Fango‘nun; Singapur, Taipei ve Kuala Lumpur’da ofisleri bulunan, merkezi Sidney, Avustralya’da bulunan ücretsiz bir sosyal ağ ve anlık mesajlaşma uygulaması olan Yabb tarafından satın alındığını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.

Yıllar boyunca büyük bir yolculuk oldu! Geriye dönüp baktığımızda, 1.28 milyar takipçisi olan 40.000’den fazla içerik oluşturucu ile bağlantı kurduk ve 3.000’den fazla markalı kampanyaya ev sahipliği yaptık.

Fango’yu hayata geçirmek için yorulmadan çalışan ve onu harika bir şirket yapan 40’tan fazla tutkulu kişiden oluşan küresel ekibimize teşekkür ederiz.

Topluluğumuza teşekkür ediyoruz; inanılmaz içerikler oluşturan içerik üreticileri, kampanyaları mümkün kılan markalar ve onları beğenen hayranlar. Bütün bunlar bizi daha çok çalışmaya devam etmeye motive etti.

İnsanların sevdiği yaratıcıları ve markaları güçlendirme misyonumuza inanan ve yol boyunca bize yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz.

Sensiz bu başarıyı elde edemezdik. Hepinize çok teşekkürler. Sonsuza dek minnettarım” dedi.

Natro, Danimarka merkezli team.blue tarafından satın alınıyor

Yapılan resmi açıklamaya göre, yerli hosting şirketi Natro, Danimarka merkezli team.blue tarafından satın alınıyor. Satın almanın değeri henüz açıklanmadı.

1999 yılında kurulan Natro, Türkiye’nin önde gelen hosting sağlayıcılarından biridir. Alan adları, web barındırma çözümleri, e-posta, sanal sunucular ve çeşitli güvenlik çözümlerini içeren kapsamlı bir ürün yelpazesine sahiptir. 120 binden fazla müşterisi ve 500 binden fazla alan adının kayıtlı olmasıyla, birden fazla segmentte pazarda lider konumda olan şirketlerden biridir.

Türkiye’deki web barındırma ve uygulama segmentinin 80 milyondan fazla potansiyel müşterisi var. Geçtiğimiz yıllarda iyi bir ilerleme kaydeden şirket, gelecek vaat eden bir ortamda mükemmel büyüme potansiyeli sunuyor.

team.blue, Natro hisselerinin yüzde 100’ünü alıyor. İstanbul ofisinde Nedim Mitrani liderliğinde 70 çalışanı bulunan şirket, aynı şekilde devam edecek. Team.blue ile birlikte Natro, bölgede daha fazla büyüme için iddialı planlarını sürdürmeye devam edecek.

İşletmeler, Yeni Normal olarak adlandırılan sürece nasıl adapte olabilir?

Konuk Yazar Şerif Ali Enes Yolcu, yerli girişim Udentify’da pazarlama bölümünde çalışmaktadır.

Koronavirüs rutinlerimize yerleştikçe, perakende şirketleri nasıl çalıştıklarını yeniden şekillendiriyor. Bugünlerde mağazalar tekrar açıldı. “Yeni Normal” ile başa çıkmak için bazı önlemler uygulanıyor. Peki, açık mağazalarda dikkat edilmesi gereken diğer noktalar nelerdir? Süreci daha başarılı hale getirmek için hangi önlemler uygulanabilir? Yeni normale hazırlanmak için daha fazla bilgi edinin:

Yeni Normalle Başa Çıkma: COVID-19 Sonrası Döneme Nasıl Adapte Oluruz?

Koronavirüs rutinlerimize yerleştikçe, çoğu şirket çalışma düzenlerini yeniden şekillendirmesi gerektiğinin farkına vardı. İşletmeler, ürün yelpazelerini çeşitlendirmekten ve eve teslimat imkanlarını artırmaktan, acilen fiziksel mağazalarına online kanalları da eklemeye kadar, pandemiye çeşitli şekillerde uyum sağlıyorlar. “Yeni Normal” ile başa çıkmak için bazı önlemler uygulanabilir.

Hayat “Yeni Normalde” Şekilleniyor

COVID-19’dan derin bir şekilde etkilenen hayatımız “yeni normal” şartlarına adapte olarak normalleşiyor. 20 nisanda Almanya’da mağazalar kısıtlı bir şekilde açıldı. Ancak 2 ayı aşkın süreden sonra başlayan yeni normal hayatta eskisine göre değişen çok fazla şey oldu. Yeni normalde en çok etkilenen sektörlerden birisi ise perakende oldu. İnsanların bir araya geldiği, sosyal mesafenin korumasının çok önemli olduğu restoran, avm, spor salonu gibi yerlerde hayat eskisi gibi olmayacak en azından bir süre.

Peki yeni tedbirler ne kadar sürecek? Bu konuda uzmanların görüşlerine baktığımızda aşının bulunmasının ekim ayını bulabileceği belirtiliyor. Yayılım hızı ne kadar yavaşlarsa yavaşlasın bu salgının kesin bir çaresinin bulunamaması hayatımızın en az 4 ay boyunca tedbirlerle devam edecek olduğunu gösteriyor.

Yeni normalde değişen koşulları incelediğimizde birçok uygulamanın değiştiği görülüyor. Değişen müşteri davranışları, online alışverişe olan ilgi bunlardan bazıları…

Öncelikle salgının başladığı andan günümüze kadar olan zamanda perakendedeki değişimleri inceleyelim. Ocak ortalarında Çin Wuhan’da başlayan şubat ayında Çin’e ve ondan sonra dünyaya yayılan COVID-19 ardından Avrupa ve Amerika’da etkisini sürdürdü. Çin’de karantina son buldu, yeni normal başladı. Perakende alanında dikkat çeken olgu online perakendenin COVID-19 öncesine göre büyük artış gösterdiği. Avmler açılmış olsada termal kameralar ve müşteri sayısının kontrol altında tutulması dikkat çeken tedbirlerden.

Almanya’da Yeni Normal

Almanya’da 20 Nisan’da perakende alanı 800 metrekareye kadar olan dükkanların halka açılmasına izin verildi. Ancak sosyal mesafenin korunmasına yönelik sıkı önlemler devam etti ve insanlar mağazalarda ve toplu taşıma araçlarında maske takmaya teşvik edildi.

Müşteri sayı sınırlamalarına ve sosyal mesafeleri korumaya özellikle dikkat edildi. Kısaca, özellikle Berlin’deki önlemleri incelersek:

  • 23 Mart 2020’de yürürlüğe giren temas kısıtlamaları yürürlükte kalacak, yani bölge sakinleri evlerini sadece belirli koşullar altında terk edebilecek,
  • Berlin’in toplu taşımasında 27 Nisan 2020’den itibaren maske takmak veya burun ve ağız üzerinde benzer korumalar kullanmak zorunlu oldu. Bu bağlamda, Berlin diğer şehirleri ve federal eyaletleri takip ediyor. Ancak mağazalarda maske takmak sadece tavsiye edildi zorunlu hale getirilmedi.
  • Perakende satış işletmelerinin her müşteri için yaklaşık 20 metrekare tahsis etmesi gerekiyor.

Ancak bu tedbirlerin daha da gevşetilmesi ve sıkılaştırılması, yayılım oranının belli bir değerin altında tutulmasında yatıyordu. Angela Merkel’in o dönemki açıklamalarına bakarsak tedbirlerin gözden geçirildiğini ve yayılım oranının değişimine göre karar verildiği anlıyoruz.

Ülkenin halk sağlığı otoritesinin Nisan ayındaki son durum raporuna göre, Almanya’nın son R0 (üreme faktörü) Nisan ayının ilk Pazartesi günü bir önceki güne göre 0,9’dan 1,0’a yükseldi. Bu, virüsü olan her kişinin ortalama 1.0 kişiyi enfekte ettiği anlamına gelir. Ancak sonraki günlerde kontrol altında tutulan yayılım oranı ile hayat kontrollü şekilde devam ettirildi.

Diğer Ülkelerde “Yeni Normal”

Almanya Avrupa’da mağazaların tedbirli şekilde tekrar açıldığı ilk ülke oldu. ABD ve diğer Avrupa ülkeleri Almanya’daki durumun gidişatına göre hareket ettiler. Amerika’daki güncel tedbirler kısaca marketlerde limitli kişi alınması ve sosyal mesafenin korunması olarak sıralanabilir.

Bu tedbirler yayılımı azaltmak ve insanların ihtiyaçlarını güvenli bir şekilde sağlamasını amaçlaması açısından önem arz ediyor.

Ayrıca online alışverişte gerçekleşen yüksek artış, nakliye operasyonlarının hayatımızda ne kadar hayati öneme sahip olduğunu gösterdi. Hatta Amazon, logistik operasyonları başarılı bir şekilde yürütmek için bu periyotta temel ve medikal ürünler dışında yeni stok çekmeme kararı aldı.

Türkiye’de “Yeni Normal”

Türkiyede ise avmler ve mağazaların çoğunluğu 19 martta yayınlanan genelgeden Mayıs ortasına kadar kapalı kaldı. Bu dönemde online platformlarda satışlarını sürdüren firmalar olduğu gibi, siparişleri tamamıyla durduran firmalar da oldu. 11 Mayıs’tan itibaren mağazaların temkinli bir şekilde açılması gündeme geldi ve Mayıs ortasında mağazaların bir kısmı açıldı. Haziran başı ile birlikte açılmayan mağaza kalmadı diyebiliriz. Ancak bu önlemlerin gevşetilebileceği anlamına gelmez. Şimdi tedbirlere uymak öncekinden daha önemli. Önlemler, yayılmayı azaltmak için sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir. Marketlerde uygulanan sosyal mesafelendirmenin mağazalarda da kesinlikle uygulandığına emin olunmalıdır.

Ayrıca dikkat edilen başka hususlar da var :

  • Avm girişlerinde sıcaklık kontrolü yapılmakta.
  • Maskesiz şekilde girilmesine hiç bir şekilde izin verilmeyecek.
  • Mağazalarda limitli sayıda müşteriye hizmet verilecek.
  • Çocuk oyun alanı, sinema, eğlence alanı ve mağazaların giyinme kabinleri ilk etapta kullanım dışı olacak.
  • Restoran, kafe gibi maskenin çıkarılmasının gerektiği mağazalarda masalar arası mesafe bırakılmalı ve hizmet edilen müşteri sayısı limitli tutulmalı.

Peki açılan mağazalarda dikkat edilmesi gereken diğer noktalar neler? Sürecin daha başarılı şekilde yürütülmesi için ne tedbirler uygulanabilir?

Öncelikle çalışan sağlığına çok dikkat edilmeli ve koruyucu ekipmanlar azami şekilde personele sağlanmalı. Havalandırma sistemlerinin sağlıklı çalıştığından emin olunmalı, düzenli bakımları yapılmalı. Uzun süreli klimalı ortamda bulunulması bulaşıcılık açısından risk teşkil ettiğinden mağazada uzun süreli vakit geçirmelere dikkat edilmeli.

Kasa alanına koruyucu pleksiglas konularak müşteri ile en uzun süre temas edilen alanda bulaşıcılığın önüne geçilmesi sağlanmalı. Sosyal mesafe kuralının sıkı bir şekilde uygulanması sağlanmalı.

Mağaza içerisine bilgilendirici panolar asılmalı. Müşteri ve personelin bilinçlendirilmesi sağlanmalı. Ayrıca mağaza içerisinde anonslar yapılarak farkındalık oluşturulmasına katkıda bulunulabilir. Reyon aralarında sosyal mesafenin korunduğundan emin olunmalı. Düzenli aralıklarla reyon kapasiteleri kontrol edilmeli ve gerekli durumlarda geçici süre reyona müşteri alımı durdurulmalı.

Müşterilerin kendi kendine ödeme yapabileceği kasalar ve bilgilendirici kiosklar mağaza içerisinde hayata geçirilerek insan temasının en aza indirilmesi sağlanabilir. Mağaza içerisindeki her alanın dezenfektasyonuna dikkat edildiği gibi çok fazla temasta bulunulan kasa ve kioskların da temizliğine dikkat edilmelidir.

Kredi kartı veya bankamatik kartı kullanılması önerilir. Bu şekilde, faturaları teslim etmeniz veya nakit paraya temas etmeniz gerekmez. Şirketin ödeme uygulaması veya Apple Pay gibi sanal ödeme sistemi varsa, uygulama üzerinden ödemeyi teşvik etmek için küçük bir indirim olabilir. Bu sayede temas en aza indirilir.

İade alınacak ürünlerin dezenfektesyonu sağlanmalıdır. Ayrıca ilk etapta açılması tavsiye edilmeyen deneme kabinleri sonraki aşamalarda açıldığında kısa ve sık aralıklarla temizlenmelidir. Ayrıca tekstil sektöründe iade alınan, giyilen kıyafetlerin dezenfektasyonunun sağlanması hayati önem arz etmektedir.

Bu önlemlere ek olarak, sosyal mesafeyi korumak mağazalar için çok önemlidir. Bazı mağazalar, mağaza departmanlarında düşük trafiği sağlamak ve sosyal mesafeyi korumak için tek yönlü bir hareket oluşturmak amacıyla kat işaretlerini kullanır.

“Online satın alma mağazada teslimat” uygulamasının kullanımı artırılmalıdır. Mağaza içerisnde geçirilen zamanın azaltılması bulaşıcılığın azaltılması açısından önemlidir.

Genellikle müşteri deneyiminin bir kısmının fiziksel bir ortamda gerçekleşmesi gerekiyorsa mağazaların süreçlerinde temassız işlemleri artırması önerilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde temassız operasyon tercihi yüzde 20 arttı ve birçok işletme bu geçişe uyum sağlıyor.

Müşteri Davranışlarında Değişme

Alınacak tedbirler dışında ilerleyen süreçte müşteri davranışlarında ortaya çıkması muhtemel değişiklikler olacaktır. Öncelikle AVM’yi bir rahatlama ve vakit geçirme alanı (sosyalleşme) olarak gören müşteri belli bir süre bu beklentisine cevap alamayacaktır.

Mağazalar kapılarını tekrar açmış olsalar da, restoranlar, kafeler ve barlar sınırlı bir şekilde hizmet vermekte. Ayrıca insanlar dışarıda bir şeyler yemek-içmek konusunda hala temkinliler. Müşteriler için tüm alışveriş deneyimi değişti, çünkü bir şeyler satın aldıktan sonra bir şeyler yiyemezsin veya sinemaya gidemezsin. Bu, insanların sadece eğlenmek ve vakit geçirmek için alışverişe gidemiyor olduğu anlamına gelmektedir.

Ancak bu durum Alışveriş Merkezlerine ilgili müşterilerin gitme oranını artıracaktır. Mağazaya gelen müşteri sayısı azalsa da, dönüşüm oranlarının artacağı beklenmektedir.

Mckinsey ayrıca müşteri ve şirket tercihlerindeki değişimleri de öngörmektedir. Bu, müşterilerin yüzde 55’lik bir artışla çevrimiçi market alışverişine kalıcı olarak geçmek istediği Çin’de gerçekleşmeye başlıyor. Ayrıca Çinde COVID-19’dan sonra e-ticaret penetrasyonu yüzde üç ila altı puan arttı. İlk kez, bazı müşteriler dijital ve uzaktan alışverişi keşfettiler. Bir Çin pazar araştırma şirketi olan QuestMobile’e göre, e-ticaret kullanan 45 yaş üstü Çin’deki tüketicilerin payı Ocak’tan Şubat 2020’ye kadar yüzde 27 arttı.

Dijital ve uzaktan satın alma modellerine alıştıktan sonra, bazı müşteriler sürekli olarak bu alışkanlıklarını devam ettirmeyi veya kullanımı artırmayı hedeflemektedir. Ek olarak krizden önce meydana gelen davranışsal değişiklikleri daha da yoğunlaştırmayı planlamaktadırlar.

Şirketler COVID-19 Sonrası Nelere Dikkat Etmelidir?

Şirketler ayrıca fiziksel mağazaların oynayacağı rolü yeniden incelemelidir. Çevrimiçi satın alıp mağazadan teslim alma gibi çok kanallı satın alma seçenekleri artacaktır. Bazı mağazalar yalnızca teslimatı gerçekleştiren “karanlık mağazalara” dönüştürülebilir.

Mevcut bazı mağazalar, tesisler sunan ve tüm kanallarda alışverişi teşvik eden deneyim merkezlerine dönüşecek. Nike’ın yeni mağaza konseptini düşünün. Bu mağazalarda çeşitli sanal spor ortamlarında (yarım saha basketbol, futbol ve açık hava spor sahaları dahil), tüketiciler özel bir koçun yardımıyla en sevdikleri ürüne karar vermeye çalışıyorlar. Koronavirüsün zorla izolasyonunun bir sonucu olarak, bu çıkış şekli diğer distribütörler için bir rehber olabilir.

Son olarak, ilginç bir durum var. IKEA’nın yaptığı açıklamada, Nisan ortasında Çin’de açılan üç mağaza ve bu hafta Fransa’da açılan bir mağazadan sonra, alışveriş yapmak isteyenlerin koronavirüs kapanışlarından sonra açılan ilk dört mağazaya hücum ettiği bildirildi.

IKEA mağazalarının çoğunun yanı sıra, Ingka Group’un Avrupa, Rusya ve Çin’de 45 alışveriş merkezi vardı, Çin’deki merkezlere geri gelen ziyaretçi sayısı yıllık karşılaştırmada % 70 ila 80 idi ve bu da alışverişte hızlı bir iyileşme olduğunu gösteriyor ve alışveriş talebinin sürdüğüne işaret etmektedir.

Endeavor Türkiye, İstanbul’un teknoloji ekosistemini gösteren harita Istanbul Tech Map’i yayınladı

Girişimcilerin önündeki en önemli engel ileri aşama sermayeye ve teknik yeteneğe erişim. Girişimcilik ekosisteminin sağlıklı bir şekilde gelişmeye devam edebilmesi için ArGe ve diğer Startup desteklerinin birbirinden ayrılarak yeniden düzenlenmesi, teknoparklara ilişkin düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve çalışan hisse opsiyonu konusundaki yasal düzenlemelerin ele alınması gerekiyor.

Endeavor Türkiye ve Endeavor Global’in araştırma birimi Endeavor Insight bir araya gelerek 2019 yılındaki İstanbul teknoloji girişimciliği ekosistemini ele alan bir çalışma gerçekleştirerek Istanbul Tech Map‘i yayına aldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda çalışan İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) iş birliğiyle gerçekleştirilen çalışmanın ana destekçisi Eczacıbaşı Topluluğu oldu.

Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli, Teknoloji Ekosistemi Haritası hakkında aşağıdaki yorumları iletti:

Endeavor bugüne kadar Türkiye’de 66 girişimci şirkete destek verdi ve bu girişimciler Türkiye ekonomisine 3 Milyar Dolar’dan fazla değer yarattı. Bu şirketlerin satın alınması sonucunda 3,3 Milyar dolarlık kaynak Türkiye ekonomisine eklendi. İstanbul Teknoloji Ekosistemi haritasını daha önce 2012 ve 2014 yıllarında çıkararak İstanbul’daki girişimcilerin birbirlerine ve ekosisteme olan etkilerini ölçümlemiştik. 2019 yılında yaptığımız çalışmanın iki önemli noktası bulunuyor: Öncelikle bu çalışma, kapsamı ve katılımcı sayısı açısından ilk ikisinden ayrılıyor, ikincisi ise bize ekosistemi geliştirmemiz adına atmamız gereken çok değerli noktaları, daha derin bir şekilde sunuyor. Bu çalışmada, girişimcilerin bir ekosisteminin oluşmasında kendi başlarına ne denli büyük etkileri olduğunu, yaptıkları yatırımlar, mentörlükler, rol modeli olmaları gibi birçok farklı etkileşimde görebiliyoruz. Teknoloji Ekosistemi Haritası, Endeavor olarak Etkin Girişimcilere odaklanmamızdaki gerekliliğin defalarca altını çizen, çok değerli bir çalışma. Tüm kurumlar olarak bu çalışmayı iyi inceleyerek doğru adımlar atmamız, girişimcilere daha iyi bir ortam sunmamıza yol açacaktır.

İSTKA Genel Sekreteri İsmail Erkam Tüzgen raporla ilgili;

İstanbul Kalkınma Ajansı olarak 2010 yılından bugüne kadar İstanbul girişimcilik ekosisteminin gelişimine yönelik bir çok projeye destek verdik. Desteklerimizde odağımız hep teknoloji tabanlı, yenilikçi ve yaratıcı girişimler oldu.
“İstanbul’un bu nitelikteki girişimler için uluslararası bir çekim merkezi olabilmesi en önemli hedeflerimizden biri. Bu hedefe ulaşabilmemiz için girişimcilik ekosistemimizin tüm aktörleri ile İstanbul’u küresel kentler arasında öne çıkaracak strateji ve politikalar geliştirmemiz önem arz ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda faaliyetlerini sürdüren Ajansımız, bu özel çalışmayı İstanbul’da teknoloji girişimcilerinin karşılaştıkları temel zorluklar ve fırsatların tespit edilmesi ve ekosistem aktörleri arasındaki etkileşimin ortaya konması amacıyla desteklemiş bulunuyor. Önümüzdeki süreçte de İstanbul’un uluslararası bir girişimcilik merkezi olmasına yönelik verdiğimiz destekler artarak sürecek.” dedi.

Bu çalışma sonucunda hazırlanan İstanbul Teknoloji Ekosistemi Raporu ile girişimciler açısından sektörün durumu, güçlü ve zayıf yönleri değerlendirildi. İstanbul’da kurulu 865 teknoloji girişimcisinin açık verileri ile 200 teknoloji girişimcisi ve 20 kadar da yatırımcı ve destek kuruluşuyla birebir görüşmeler yapılarak yürütülen çalışma, İstanbul teknoloji girişimciliği ekosisteminin büyümeye devam ettiğini; ancak son bir kaç yılda büyüme hızında düşüş yaşandığını gösterirken, girişimcilerin önündeki en büyük engelin sermaye ve teknik yeteneğe erişim ile yasal düzenlemeler olduğuna işaret etti.

Yüksek büyüme oranına sahip şirketler ise çoğunlukla e-ticaret, SaaS ve ödeme altyapısı alanlarında faaliyet gösteren şirketler olarak öne çıkıyor. Öte yandan İstanbul’un girişimci destekleme altyapısının hızla büyümekte olduğu, 2010 yılında 5 olan destekleyici kurum sayısının, 2019 sonunda 80’nin üzerine çıktığı görülüyor. İstanbul’da her yerli 12 teknoloji girişimi için bir kuluçka ve hızlandırma merkezi düşüyor.

Çalışmada girişimcilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin de ilgili mevzuatın yetersizliği olduğu belirtiliyor. Görüşme yapılan katılımcıların yüzde 50’den fazlası bunun ciddi veya çok ciddi bir sorun bir olduğunu düşünmekte. Girişimciler özellikle yetenekli çalışanların elde tutulmasına ilişkin düzenlemelerin yetersiz olduğunu ifade ediyor. Çalışan hisse opsiyonu ve iş gücünün geri dönmesi için mali teşvikler gibi yasal düzenlemelerin yapılması isteniyor. Girişimciler için farklı yapılandırılmış desteklerin çıkarılması ve bunların ArGe teşviklerinden ayrı tutulması ise başka bir konu olarak öne çıkıyor. ArGe teşviklerindeki kısıtlayıcı yaklaşımların girişimcilerin hızlı ve değişime alışkın yapılarına uyum sağlayamadığı düşünülmekte.

Güçlü Network, ekosistemin hızlı büyümedeki ana unsurlardan biri

Deneyimli girişimcilerin bu tecrübelerini melek yatırımcı ve mentor olarak ekosisteme aktarmaları, İstanbul’un en önemli avantajlardan biri. İstanbul’da bulunan 865 teknoloji Startup’ı incelendiğinde, deneyimli bir girişimciyle bağlantısı bulunan bir şirketin yüzde 50’nin üzerinde bir büyüme performansına sahip olduğu gözleniyor.

Sektördeki yaklaşık 865 teknoloji şirketinin 186’sı seri girişimcilik, geçmiş iş deneyimi ve/veya melek yatırımcılık yoluyla en az bir diğer şirketle ilişkili. Akran ilişkileri de son derece güçlü, kurucuların %74’ü, şehirde görüşmek istedikleri herhangi bir kurucunun telefon numarasına aynı gün erişebileceğinii belirtiyor.

Öte yandan şirketlerini belli bir ölçeğe ulaştıran girişimciler, kurdukları şirketten elde ettikleri kaynağı ekosisteme geri vererek yeni nesil girişimcilere destek oluyor. İstanbul’da, 100 ve üzeri çalışanı olan girişimcilerin desteklediği girişimlerin ölçeklenme oranının 2 kat daha fazla olduğu gözlemleniyor.

İstihdama 25.000 katkı

2019 yılı itibariyle İstanbul’da kurulmuş veya genel merkezi İstanbul’da yer alan yaklaşık 865 teknoloji şirketi bulunuyor. Bu şirketler 25.000’den fazla çalışana tam zamanlı ve kalıcı istihdam sağlıyor.

Öte yandan istihdama katkının çoğu büyük şirketlerden geliyor. Bu istihdamın yüzde 68’i, minimum 50 çalışana sahip 107 yerli teknoloji şirketinden geliyor.

Ekosistemin Gelişmeye Devam Etmesi Adına Öneriler

İstanbul Teknoloji Ekosistemi Haritası, verilerden ve görüşmelerden yola çıkarak sonuç odaklı öneriler de sunuyor;

Üstün performanslı girişimcilere destek vermeye odaklanılmalı

Üstün performanslı şirketler, sektördeki görünümleri ve kurucularının iş deneyimi açısından düşük performanslı şirketlerden ayrılıyor. Bu şirketler çoğunlukla e-ticaret, ödeme altyapısı ve analitik alanlarında faaliyet gösteriyor.

Yeni nesil başarılı girişimciler ekosisteme geri vermeye teşvik edilmeli

Geçmiş yıllarda yaşanan büyümenin sırlarından biri, büyümeyi başarmış girişimcilerin diğer girişimcilerin de büyümesini desteklemesi. Son dönemde ise belirli bir ölçeğe ulaşabilen şirket sayısı oldukça az, şirketler daha erken dönemlerde ve daha düşük fiyatlara satılıyor ve çalışanlar başka fırsatları kovalamak üzere işlerinden ayrılıyorlar. Bu zorlu ortamda, destek kuruluşlarının çok daha fazla sayıda büyük ölçekli yeni şirketi, kaynaklarını bir sonraki nesle yatırmaya teşvik etmesi gerekiyor. Bu sayede, topluluğun geçmişte başarıya ulaşmasına imkan veren network faaliyeti etkisini kaybetmeyecektir. Destek kuruluşları girişimcilere yönetimlerinde yer vermeye devam etmeli, kurum olarak etkilerini ölçmeli ve üstün performanslı girişimcilerin şirketlerini ölçeklendirmeye çalışırken hangi güçlüklerle karşılaştıklarına kulak vermelidirler.

Yerli Yatırımcı Faaliyetleri Artırılmalı

Son dönemde yaşanan olumsuz ekonomik gelişmeler Türkiye’ye yurtdışından sermaye girişini olumsuz etkiledi. Ancak Türkiye, güçlü yerel kaynaklara ve girişimciler için büyüme alanı yaratma potansiyeline de sahip. Kamu sektörü, özel sektör ve teknoloji girişimcilerini desteklemek isteyen karar vericilerin, İstanbul’daki sermayeyi büyütmeye gayret etmeleri gerekmektedir.

Yetenekleri Elde Tutmak İçin Devlet ile İşbirliği Yapılmalı

İstanbul’un teknik yetenek için önemli bir rekabet avantajı olmakla beraber, teknoloji sektöründe insan kaynağı az olup, giderek azalmaya devam etmektedir. Yetenekleri İstanbul’da tutmak ve onların gelişimine destek olmak, teknoloji girişimciliği ekosisteminin birincil önceliği olmak durumunda. Geçmişte yürütülen Endeavor Insight araştırmalarında, çalışan hisse opsiyonlarına ilişkin kapsamlı yönetmeliklerin ve insan kaynağının geri döndürülmesine yönelik mali teşviklerin, çalışanların istihdamı ve bu istihdamın korunmasında önemli birer araç olduğu ortaya konulmuştu.

Kamu sektörü ve özel sektördeki karar verici merciler, büyüyen şirketler için çalışan istihdamının desteklenmesine yönelik kapsamlı bir çerçeve oluşturacak politikalar üretmeye çalışmalı. Bu çalışmanın bir parçası olarak yetkililer, verilen startup desteğini, hızlı büyümeyi arzulayan startup’lara uygun olmayan Ar-Ge destek stratejilerinden ayırmaya da gayret etmeli.

Techsign, KYC çözümü ile doküman, kimlik ve biyometrik doğrulama sunuyor

Pandemi süreci süreci ile hızlanan dijitalleşme ve uzaktan iş görebilme yönelik adımlar atılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde finansal kuruluşların uzaktan müşteri edinimi süreçlerinde “Kimlik Tespiti” (KYC) ve “Sözleşme” aşamalarını internet üzerinden gerçekleştirebilmelerine yönelik kanun teklifi TBBM’de kabul edildi. Bu yasanın geçmesi üzerine kurumlar fiziksel olarak müşteri ediniminin yanında tamamen internet üzerinden müşteri kazanabilecekler.

Yerli girişimlerinden doküman, kimlik ve biyometrik tanıma ve doğrulama çözümleri sunan Techsign bir süredir kurumlar için Know Your Customer (KYC) – Müşterini Tanı hizmetini sunuyor. Şirketin CEO’su Abdullah Kip “Bankalar ve fintechler için müşteri edinimi sürecindeki dönüşüm aylar öncesinden başlamıştı. Total bir dönüşümün önündeki engel ise kurumların müşteri edinimi sürecinde yer alan sözleşmeleri fiziksel ortamda imzalatma zorunluluğu idi. Bu durumda kimlik doğrulaması dijital ortamda yapılabilir olsa da imza gerektiren sözleşmelerin kurye ile müşteriye taşınması süreci tamamen dijital olmaktan alıkoyuyordu. Yeni yasa teklifi ile sözleşmeler de artık uzaktan imzalanabilecek.” ifadelerine yer verdi.

Geçen kanunda yer alan ifadeye göre kurumlar tarafından benimsenmesi beklenen dijital yöntemler şöyle açıklanıyor:

“…uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun olmasın yetkili düzenleyici ve denetleyici kurumun yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin doğrulanmasına imkan verecek yöntemler…”

Techsign Know Your Customer (KYC) ürünü müşteri edinim süreçlerinin kişiselleştirilebilmesine imkan tanımak amacıyla modüller halinde sunuluyor. Kurumlar aşağıdaki modüllerden dilediklerini seçerek web ve mobil ortamlarında müşteri kazanabiliyorlar:

  • Kimlik Kartı Tanıma ve Doğrulama (TCKK, Ehliyet, Pasaport)
  • Doküman Tanıma ve Doğrulama
  • Cihaz ve Ortam Kontrolü
  • Agent Görüntülü Görüşme
  • Canlılık ve Hologram Testi
  • Blacklist & Whitelist Kontrolü
  • Yüz Tanıma
  • Müşteri Edinimi Sonrası Doğrulama
  • Yapay Zeka Müşteri Edinim Chatbot
  • Full Otomatik/Yarı Otomatik Müşteri Edinimi
  • Doğrulanabilir Biyometrik İmza

Global firmalar dijital ortamda müşteri edinimi için birçok teknoloji kullanıyor. TCKK kimlik kartı doğrulaması OCR (scanning) kadar IOS 11+ ve Android cihazlarda NFC teknolojisi de kullanılabiliyor. Bu teknolojilerle elde edilen bilgiler Türkiye’de MERSIS yardımıyla güvenli şekilde doğrulanabiliyor.

Techsign İş Geliştirme Direktörü Cem Bayazit “Kimlik doğrulama içinde yapay zeka kullanımı oldukça önemli. Zira yüz doğrulama, canlılık testi, hologram testi ve biyometrik imza gibi birçok süreçte güvenlik sağlayan ve müşteri edinim sürecini otomatize edebilen teknoloji yapay zeka.” dedi.

Yeni düzenleme ile birlikte şubesiz bankacılık ve fintech’lerin öne çıkması bekleniyor. Geleneksel servislerin dijitale taşınacağı bu dönemde uzaktan güvene dayalı ilişkilerin kurulabilmesi için kimlik ve doküman tanıma/doğrulama çözümlerinin öne çıkması bekleniyor.

HUAWEI Türkiye Ar-Ge Merkezi’nden e-mülakat ve online kodlama platformu: EInterview

HUAWEI Türkiye Ar-Ge Merkezi, yazılım sektörü istihdamında yapa zeka tabanlı teknik testlerle online kodlama ve mülakat yapılabilmesini sağlayan yenilikçi bir platformu EInterview‘i duyurdu.

EInterview, yapay zeka desteği ile yazılım geliştiriciler, test uzmanları ve proje yöneticileri gibi nitelikli yazılım profesyonellerinin işe alım süreçlerinde en sağlıklı seçimlerin zamandan tasarruf edilerek yapılabilmesini sağlıyor.

Şirketler, yazılım, donanım veya test ekiplerindeki işe alım sürecinde görüşmek istedikleri adayların teknik sınavlarını ve teknik görüşmelerini, bu platformdan online olarak gerçekleştirebiliyor.

Pandemi döneminde online hizmetlerin daha da bir önem kazanmasıyla birlikte, bu alandaki yenilikler de çoğalmaya devam ediyor. HUAWEI Türkiye Ar-Ge Merkezi’nin geliştirdiği “Elektronik Mülakat ve Online Kodlama Platformu”, bu süreçte gerçekleşen iş görüşmelerinde önemli bir teknik verimlilik sağlıyor. Tamamen Türk mühendislerce geliştirilen platform, teknik kodlama testleri esnasında, adayın olası kural dışı işlemlerini de yine yapay zeka ile tespit edebiliyor.

Sistemin temel özellikleri

HUAWEI Türkiye Ar-Ge Merkezi’nce hayata geçirilen “Elektronik Mülakat ve Online Kodlama Platformu”, teknik sınav, online kodlama, online mülakat, hile önleyici gözlem, kişiselleştirilebilir soru havuzu gibi özelliklere sahip.

Sistem; Java, C/C++, Python, DevOps, Yazılım Testi ve birçok teknik mülakat için hazır durumda bulunuyor.

Yerli girişim Youthall, stajyer arayan ve iş ilanı yayınlamak isteyen şirketler için iki ay ücretsiz oldu

Covid-19 tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 aydır süren kısıtlamalar Haziran ayı itibarıyla büyük ölçüde sona erdi. İçinde bulunduğumuz bu yeni dönemde işverenlere ve iş arayanlara destek olabilmek amacıyla yerli girişim Youthall, Covid-19 Paketi hazırlayarak işletmlere Haziran ve Temmuz ayında destek olacak.

2014 yılında iki girişimci tarafından dijital işveren markası ve genç yetenek platformu olarak kurulan ve 700.000’den fazla kayıtlı kullanıcısı bulunan Youthall’da, Haziran ve Temmuz ayı boyunca tüm iş ilanlarınızı ücretsiz ve sınırsız olarak yayınlayabilir, en iyi genç yeteneklerden başvuru alabilirsiniz.

Paketle ilgili detaylar ve kampanya koşulları için youthall.com/company/packages/ adresini ziyaret edip, bu fırsattan yararlabilirsiniz.

Youthall kurucularından, işveren markası bilinirliğinizi ve yetenek çekme gücünüzü artıracak çözümleriyle şirketlerin yanında olmaya devam edeceğinin de bilgisini aldık.

Satın Al butonuna tıkladıktan sonra karşınıza gelen ekranda şirket bilgilerini girdikten sonra herhangi bir ödeme yöntemi seçmeden devam edebilirsiniz.