Hacker denince genellikle aklınıza bilişim suçu işleyen kişi ya da gruplar gelmektedir. Haklı olduğunuz gibi haksız olduğunuzu da söylemek isterim. Hacker’lar, büyük internet siteleri için büyük bir değerdir. Çünkü onlar bu sitelerin kod açıklarını bulan bir beyin takımıdır. Birçok şirket hacker gruplarına binlerce dolar paralar ödeyerek sistemlerindeki açığı bulmalarını ve düzeltmelerini istemektedir. Bunlara ben etik hacker gözüyle bakıyorum.
Bundan birkaç ay önce TTNET’in bir akşam İnternet’i kesilmişti ve söylentilere göre siber saldırı almıştı ve durumu düzeltemeyeceğini anlayan ttnet fişi çekmişti. Bu olay haberlere de konu oldu. Emniyet Genel müdürlüğünün sitesi çökertildi. Zappos, önemli bir saldırı alarak milyonlarca kişinin bilgisini hackerlara kaptırmıştı. Bu saldırılar her gün farklı farklı sitelere ve sistemlere yapılıyor, yapılmaya da devam ediliyor.
Bir yakınımın sistemlerindeki bilgiler önce çalındı sonra sistemlerden silindi. Ve geri vermek için hackerlar şirket ile iletişime geçti, para karşılığında bilgileri verme teklifinde bulundular.
Her iki yöne bakan bir oluşumdan söz ediyoruz. Bizim için kötü gibi görünen bir saldırı durumu aslında onlar için bir ses duyurma çabası. Yardım edeni de var, durumu kötüye götüreni de var.
Geçtiğimiz günlerde kendini programlama alanında geliştiren bir Türk Beyni İlyas Orak, Facebook’un bazı açıklarını buldu ve durumu bildirdi. Karşılığında ise 9.450 USD ödül aldı. Böyle olmak varken neden diğer türlü olmuyoruz diye sormayacağım. Çünkü diğerleri olduğu için bunlar da var.
Peki bu Hacker’lık gelecekte nasıl bir güce sahip olacaklar veya olabilecekler mi?
Şu an için İnternet sitelerine, Server’lara, bilgisayar sistemlerine saldırmak olan bu grupların gelecekti saldırı seviyesi nereye kadar yükselecek?
Bu saldırılar hastanede yatan bir kişinin makinesindeki elektriğin kesilmesine, havadaki yolcu uçaklarının sistemlerinin kilitlenmesine ve düşürülmesine, metroda giden yolcuların tünelin ortasında havasız bırakılmasına ve trenin durdurulmasına, askeri araçların (tank, helikopter vb.) kolayca sistem dışı bırakılmasına, bilgisayar sistemli otomobillerin kaza yaptırılmasına, yakın gelecekte evimizin içinde olan robotların yönetilerek suç işletilmesine kadar gidecek mi?
Eminiz ki gelecekte hayatımızın %90’ı bilgisayar kontrollü olacak. Şu an bile metrolar, uçaklar, otomobiller, telefon, banka dahil birçok araç bilgisayar kontrolünde. En ufak bir problem oluştuğunda ne oluyor? Şu an sistemlerimizde sorun var diyoruz ve hayat duruyor. Elektrik ve sular da bu sistemler ile yönetiliyor.
Türkiye, geçtiğimiz aylarda Siber Ordusunu kurdu. Düşünsenize bir ofiste 20 kişi bilgisayarın başında ve ülkeyi saldırılara karşı savunuyor. Ve savundukları yerler ise ülke için kritik noktalar.
Ok – Mızrak > Top – Tüfek > Tank – Uçak > Kıtalar arası Füze – Hayalet Uçaklar > şimdi ise Siber Savaş…
Çok basit bir örnek vermek gerekirse şu an kullandığınız Google bile sizin kişisel haritanızı çıkarıyor ve sizi sizden daha iyi tanıyor. İnternet üzerinden yaptığınız tüm anahtar kelimeler, girdiğiniz siteler, yolladığınız mailler ve içerikleri, zaman geçirdiğiniz platformlar ile nasıl bir kişiliğe sahip olduğunuzun nelerden hoşlandığınızın envanterini çıkarıyor. Sonuç olarak ise sizin beğeneceğiniz reklamları sizin karşınıza çıkarıyor. Bunu bilmeyen var mı? İnternet üzerinde yaptığınız her şey kayıt altına alınıyor. Facebook’taki mesaj kutunuzu temizlediğinizde aslında bunların arka planda silinmediğini biliyor musunuz? Facebook sizin gönderdiğiniz mesajları bile anlık okuyabiliyor ve gerekli kurumlara bilgi sağlayabiliyor. Bunları bilen sistemler, gelecekte neler yapabilecekler düşünün…
İşte hayatımız bu seviyede birileri tarafından kontrol ediliyorken Hacker’lar, bu bilgilere ulaştığında ve/veya sistemlere girdiğinde gelecekte neler olacak yaşayıp göreceğiz. Her şey zıddını içinde barındırır. Mutlaka yukarıda bahsettiğim gibi Siber Ordular yaygınlaşacak. Çünkü kurulmaya başlandı bile. Devletimiz bu konuda sürekli tatbikatlar yapmaktadır. Sistemlerimiz daha da güçlendirilmeli ve şifrelendirme işlemlerimiz hep aşamalı olmalı. Kısacası bir eve girmek istiyorsak bunun iki veya üç anahtarı olmalı. Ve her kritik sistemimizin kritik noktalarında Siber nöbetçiler bekletilmeli.
Bunlar gelecekte olacak, ama biz de bu geleceğe onlar gibi hazırlanmalıyız. Bizi sadece biz aşmalıyız ki diğerleri bizim duvarımızdan geçemesin. Biz buna Dijital Gelecek diyoruz.