Microsoft, yenilenebilir enerji çalışmaları kapsamında doğal enerjiyi verimli kullanmak ve soğutma maliyetlerini düşürmek için test amaçlı olarak denizin dibine 2018 yılında bir veri merkezi yerleştirdi.
Denizcilik uzmanları, İskoçya’nın Orkney Adaları açıklarındaki deniz tabanından algler, midyeler ve deniz şakayıklarıyla kaplı nakliye konteyneri boyutunda bir veri merkezi kurdu.
Sualtı veri merkezleri konseptinin uygulanabilir olduğu kadar lojistik, çevresel ve ekonomik açıdan pratik olduğunu kanıtlayan yıllarca süren bir araştırmanın son aşaması başlatılmış oldu.
Microsoft’un Project Natick ekibi, 2018 baharında Kuzey Adaları veri merkezini, deniz tabanının 117 fit derinliğine konuşlandırmıştı. 2018’den sonraki iki yıl boyunca ekip üyeleri, veri merkezi sunucularının performansını ve güvenilirliğini test etti ve izledi.
Ekip, okyanus tabanında kapalı bir konteynırın veri merkezlerinin genel güvenilirliğini artırmanın yollarını sağlayabileceğini varsaydı. Karada, oksijen ve nem kaynaklı korozyon, sıcaklık dalgalanmaları ve kırılan parçaları değiştiren kişilerin neden olduğu çarpma ve sarsıntıların tümü, ekipman arızasına katkıda bulunabilecek değişkenlere karşı her şeyi test ettiler.
Natick Projesi’ne liderlik eden Microsoft Özel Projeler araştırma grubunda proje yöneticisi Ben Cutler, Project Natick’ten alınan derslerin aynı zamanda Microsoft’un enerji, atık ve su ile ilgili veri merkezi sürdürülebilirlik stratejisinin de bir parçası olduğunu söyledi.
Azure görev sistemleri başkan yardımcısı William Chappell “Dünyayı irili ufaklı uç cihazlarla dolduruyoruz. Veri merkezlerini insan dokunuşuna ihtiyaç duymadan kadar güvenilir hale getirmeyi öğrenmek bizim hayalimiz.” dedi.
Sualtı veri merkezi konsepti, çalışanların hazır fikirleri paylaşmak için bir araya geldiği ThinkWeek etkinliği sırasında 2014 yılında Microsoft’ta sahneye çıktı.
Dünya nüfusunun yarısından fazlası kıyıya 120 mil uzaklıkta yaşıyor. Veri merkezlerini kıyı şehirlerinin yakınında su altına yerleştirerek, elde edilen verim ile hızlı ve sorunsuz web sörfü yapılabilecek, videoların akışı hızlanacak ve yüksek performanslı oyunlar oynanması sağlayacakmış.
Sürekli olarak çok soğuk olan yer altı sularının da enerji açısından verimli veri merkezi tasarımlarına olanak tanıdığı söyleniyor.
Microsoft’un Project Natick ekibi, 2015 yılında Pasifik Okyanusu’nda 105 günlük bir dağıtım sırasında su altı veri merkezi konseptinin uygulanabilir olduğunu kanıtlamıştı. Projenin ikinci aşaması, konseptin pratik olduğunu göstermek için lojistik, gemi yapımı ve yenilenebilir enerji alanlarında denizcilik uzmanlarıyla sözleşme yapmayı içeriyordu. Tüm bu çalışmalar sonucunda 2018 yılında çalışmalara başlandı.
Yosun, midye ve deniz anemonları
Northern Isles sualtı veri merkezi, deniz savunma ve deniz yenilenebilir enerji uzmanları olan Naval Group ve yan kuruluşu Naval Energies tarafından üretildi. Orkney Adası merkezli bir firma olan Green Marine, Microsoft’un Özel Projeler ekibinin iki yıl boyunca işlettiği veri merkezinin dağıtımı, bakımı, izlenmesi ve alınması konusunda Naval Group ve Microsoft’a destek verdi.
Kuzey Adaları, gelgit türbinleri ve dalga enerjisi dönüştürücüleri için bir test sahası olan Avrupa Deniz Enerjisi Merkezinde konuşlandırıldı. Buradaki gelgit akıntıları, en yüksek yoğunlukta saatte 9 mil hızla hareket ediyor ve deniz yüzeyinde fırtınalı koşullarda 60 fitten fazla hız sergiliyor.
Microsoft’un Özel Projeler araştırma grubunun teknik personelinin baş üyesi Spencer Fowers “Veri merkezinin ne kadar temiz olduğundan oldukça etkilendik. Üzerinde çok fazla sertleşmiş deniz materyali yoktu, çoğunlukla deniz pisliğiydi.” dedi.
Bakalım ilerleyen süreçlerde bu çalışmalar ne tür boyutlara ulaşacak, birlikte göreceğiz.