Ana Sayfa Blog Sayfa 1008

Türkiye’de İnternet’in babası olarak anılan merhum Doç. Dr. Mustafa Akgül’ün ardından

Geçtiğimiz hafta, Türkiye’de internetin babası olarak anılan Doç. Dr. Mustafa Akgül‘ü kaybettik. Akgül, yaşamı boyunca ülkemizde özgür bir internet ortamı oluşturulması adına varını yoğunu ortaya koymuş bir internet gönüllüsüdür. Sadece internet değil özgür yazılım için de pek çok önemli atılımlarda bulunmuş, farkındalık yaratmaya yönelik organizasyonlar düzenlemiş ve insanları bu akımın içine dahil edebilmek için çabalamıştır. Açık kaynak yazılımların kullanılmasını yaygınlaştırmak adına şehir, üniversite demeden ulaşabileceği her yere gitmekle kalmamış, karşısına çıkan herkesle bilgi paylaşımında bulunmuştur.

İnternette sansüre, kimselerin yapamadığı kadar yüksek sesle karşı çıkan, akademisyenlik yaptığı İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi‘nde yetiştirdiği her öğrenciye bu farkındalıkları kazandırmak için hiç durmadan çalışmış gerçek bir kahramandan bahsediyoruz.

Alternatif Bilişim Derneği’nin 2013’te hoca ile yaptığı söyleşi, kendisine atfen yazılan “Hack Kültürü ve Hacktivizm – Mustafa Akgül’e Armağan” isimli derleme kitap çalışmasında yayınlanmıştır:

“İnternet’i özgürlükler ve demokrasi bağlamında düşünmek lazım ve ülkenin kalkınması, rekabet etmesi ve kişisel gelişim açısından olmazsa olmaz olduğunun altını çizmek lazım. İnternet’i her şeyin merkezine koymak gerekiyor. İnternet ve demokrasi bağlantısı çok önemli.Ülke bir yere gidecekse, bu demokrasiyle olacak. İnternet’in sadece demokratik anlamda değil her açıdan önemli bir araç olduğunu ve kalkınmamız, bireylerimizin gelişiminde çok kritik bir rolü olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla İnternet’I demokrasiyle iç içe bir şekilde değerlendirmek lazım zira demokrasi olmadan da İnternet bir işe yaramıyor.”

Mustafa Akgül ismi ülkemizin bilişim çağında bir yerlere gelmesinde önemli bir kilometre taşıdır. Doç. Dr. Mustafa Akgül 1970 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği, 1974 yılında ODTÜ Matematik / Yöneylem Araştırması bölümünden mezun oldu. 1981 yılında Kanada’daki Waterloo Universitesi’nden Combinatorics and Optimization üzerine doktora derecesini aldı. University of Delaware ve North Carolina State University’de misafir hocalık yapmış olan Akgül, 1987’den beri Bilkent Üniversitesi CTIS bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktaydı.

İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri ve Bilişim Sistemleri(CTIS) bölümünün saygıdeğer hocası Füsun Yürüten kendisini şu güzel sözlerle anıyor;

“Bölümümüzün babacan hocası, İnternetin babası, özgür yazılımın hamisi…. Türkiye ve demokrasi sevdasıyla en hasta günlerinde bile adanmışlıkla ufku ve ötesini görüp gösterdiği hizmetler sundu… Türkiye için çok büyük bir değerdi. Çok alçak gönüllü ve hep güler yüzlüydü… Yaktığı meşalenin onu takip eden gençlerce sürdürülmesi, onu da gittiği yerde huzur içinde tutacaktır. Işıklar içinde, güzel mekanlarda ol.. ”

CTIS Bölüm Başkanı sayın Dr. Erkan Uçar ise Dr. Mustafa Akgül’ü anma töreninde yaptığı konuşmada “İnternetin Babasını” bu eşsiz yazıyla anlattı;

“Birinci sınıf birinci dönem öğrencilerimize Bilişim Sistemleri’nin Temelleri diye bir ders veriyorum. Bu dersin başında da “Pillars of IT” yani Bilgi Teknolojilerinin Sütunları veya Temel Direkleri de denilebilecek ana yapılardan bahsediyorum. Kurumların bütün iş süreçleri ve teknoloji altyapıları; veri tabanı yönetim sistemleri, bilgisayar şebekeleri ve programlamanın aralarında bulunduğu bu temel direkler sayesinde ayakta duruyor ve hayat buluyor. Bunlar sağlam olmazsa altyapı bir noktada çöküyor. Mustafa Akgül hocamız da Türk Bilişimi’nin temel direğiydi. Hem de çok sağlam bir direkti.

O dolu dolu yaşamının son 6-7 senesini tedaviyle geçiren kaç idealist, bu zaman diliminde, hayatını adadığı idealler uğruna en verimli dönemini yaşayabilir?

Bitmek bilmeyen enerjisiyle ve başını çektiği, organize ettiği organizasyonlarla bilgiyi ve bilişimi Anadolu başta olmak üzere Türkiye’nin her yerine hem de ücretsiz götürdü. Yıllar içinde onlar yüzleri, yüzler binleri buldu ve örneğin her yıl Şubat ayında düzenlediği Akademik Bilişim’de eğitim sınıflarında oturacak boş sandalye bulunamaz oldu.

87 veya 88 yılıydı: ben Bilgisayar Mühendisliği’nde okurken aynı dönemde Endüstri Mühendisliği’nde devam eden arkadaşlarımız aracılığıyla birkaç kez Mustafa hocamızın odasını soru sormak için ziyaret etmiştik. O artık bütün bloglarda efsane haline gelen: “üzerinde bulunan kağıt yığınları nedeniyle yerdeki halının gözükmediği ancak sorduğumuz bir makaleyi o yığınların arasından birkaç saniye içinde bulduğu” anekdotu ben de bizzat yaşadım. Kendisinden ders almamış olsam da birlikte yüksek lisans ve doktora tezi yazan çok arkadaşım oldu. O yıllarda Mustafa hocayla ilgili paylaşımları hep şu şekildeydi: “odası biraz dağınıktır ama müthiş bir beyindir, en önemlisi öğrencileri ile vakit geçirmeyi, 2008 yılında ise Akgül hoca bizim bölümümüze transfer oldu. Odamda yaptığımız o ilk görüşmenin bütün detayları hafızamda taptaze yaşıyor ve sonsuza kadar da yaşayacak. 15 dk. diye başladığımız ancak 2,5 saat süren ilk sohbetimize hoca şöyle başladı: “bana haftada kaç saat hangi konuda ders yüklersen yükle ancak benim her sene düzenlediğim ulusal toplantıları organize etmeme imkan yarat!”

Ben ve bütün bölüm hocalarımız, bölümümüze katılmasını büyük onur addettiğim hocamıza o ilk günden itibaren her konuda destek olmaya çalıştık. Tabi bölüm içi neler yapabiliriz diye başladığımız o toplantı daha üçüncü dakikasında internet ve özgür yazılım toplantısına dönüşüverdi. Hayatını adadığı bu konulardan bahsederken gözlerinde oluşan parıltıyı unutmam imkansız.

Bazen yorulur bölüm toplantılarımızda ara ara şekerleme yapardı, ya da biz öyle zannederdik. Zira konunun en hararetli yerinde gözünü açar ve bomba bir yorum yapıverirdi. Günlerdir sosyal medyada çıkan haberleri ve yorumları okuyorum, şu an ismini hatırlayamadığım bir arkadaşı onun için “kıpır kıpır bir beyindi” diye yazmış. Bu tabir beni çok etkiledi: günlerdir “hocam daha iyi tarif edilemezdi” diye düşünüyorum.

Koridorda her rastladığımda “nasılsınız?” diye sorduğumda hep “iyiyim” derdi ve ardından eklerdi: “yapacak çok iş var!” İnterneti ve özgür yazılımı demokrasiyle birlikte hatta demokrasiye eş değer görürdü. Demokrasi için yapmayacağı hiç bir şey yoktu.

CTIS’deki haftalık seminerlere en erken gelir, en öne oturur ve konuşmacıyı da en çok o terletirdi. Sabah ofisini ilk o açar, gece yarısı en son o çıkardı. Ters giden bir toplumsal olay karşısında sesini ilk ve en yüksekten o haykırırdı. İlk o sorgular, o tartışır, peşini hep ve sürekli o kovalardı. Buna mukabil en sevecenimiz, en uzlaşmacımız, kendinden en çok veren, en güçlümüz hep o oldu.

Mustafa hocanın başından bu yana ve uzun bir süre taşıdığı bayrağı hep dalgalandırmalı, farkındalık yaratmaya çabalamalı ve bilgilerini aktararak eyleme dönüştürmeliyiz. Aklı ve etik değerleri merkeze koyduğu bütün çalışmalarını paylaşmalı onlardan feyz almalıyız.

Başta çok sevgili ailesine, ardından tüm sevenlerine, çalışma arkadaşlarına ve tüm camiaya başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Işıklar içinde uyusun.” dedi.

Öğrencileri ise Mustafa Akgül’ü şu cümlelerle anlatıyor;

“Çocuklar, elinizi kirletmeden olmaz.” GNU/Linux kullanımının öğretildiği 1. Sınıf dersinde arkadaşlarımızın bir çoğu için terminal ekranında bir şeyler yapmak sıkıcı gelebiliyordu. Zorlanan arkadaşlarımızı gördükçe de “Çocuklar elinizi kirletmeniz gerek. Elinizi kirletmeden olmaz.” derdi Mustafa hocam. Ülkemizde bilişim ve onu ilgilendiren sosyal konularda elini taşın altına koyanların başında olup elini herkesten önce kirletmiş, büyük uğraşlar vermiş çok önemli bir değerimizi kaybettik. Hâlâ kabuğunuza çekilmiş, bir şeylerin kendiliğinden olmasını bekleyenlerdenseniz artık elinizi kirletin, daha özgür bir internet, daha özgür bir dünya için, Mustafa Akgül için… Evren Küçük – Öğrencisi (Ağ Teknolojileri Uzmanı)

“Mustafa hoca’nın değerini ve önemini özellikle mezun olduktan sonra çok daha iyi anladım. Onun öğrencisi olmak bir ayrıcalıkmış. Her ne kadar derslerinden geçememiş olsamda onun bilgi ve birikimi tartışılmaz. Bugün bu yazıları okuyabiliyorsak onun emeği çok büyük, yaptıkları ve değeri her zaman akıllarda kalacaktır.” Ömer Kavlakoğlu – Öğrencisi (GFDS – Satış ve Pazarlama Uzmanı)

“Milletlerin medeniyete dönüşmesinde her zaman birileri elini taşın altına sokmuş ve diğerlerine örnek olmuştur. Mustafa Akgül Türkiye’de özgür internet ve özgür yazılım kavramlarının hayatımızda yer etmesinde en çok çaba sarf eden kişidir. Çıkar ilişkisi olmadan sadece gelecek nesilleri düşünerek yıllarını vermesi ve bu adanmışlık onun neden “İnternetin Babası” ismiyle anıldığını kanıtlar nitelikte. Bize düşen ise onun kazandırdığı farkındalıkları gelecek nesillere aktarabilmek. Herkes için internet ve herkes için özgür yazılım” Emin Can Kargı – Öğrencisi (egirişim Yazarı)

İnternet Kurulu, Kamunet Teknik Kurulu, 8. Plan Bilişim Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı, 2. Bilişim Şurası Hukuk Komisyonu Başkanlığı ve TOBB Sektör Kurulu Üyeliği’nin yanı sıra Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği ve Linux Kullanıcıları Derneği Kurucu Başkanlığı’nı yapan Doç. Dr. Mustafa Akgül 2013 yılında Türkiye Bilişim Derneği tarafından Bilişimde Yaşam Boyu Hizmet Ödülüyle şereflendirilmiştir.

İnternet Teknolojileri Derneği başkanlığını yürütmekte olan Akgül, INET-TR “ Türkiye’de İnternet ”, Akademik Bilişim Konferansları, Kamunet Konferansı, Linux Şenliği/Linux Kampı ve İnternet Haftası’nı düzenleyen ekibin başında yer almaktaydı. Mustafa hocamız aynı zamanda ilk basılı Türkçe İnternet kitabı olan “İnternet: Bilgiye Erişimin Yeni Araç ve Olanakları”nın yazarıdır. TÜBİTAK Teşvik Ödülü almıştır.

Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türk bilişimine başsağlığı diliyoruz.

Konuk Yazar: Can Kargı

İTO’nun yeni yönetim kurulu başkanı Öztürk Oran oldu

İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu, Başkan İbrahim Çağlar’ın vefatının ardından yaptığı ilk toplantıda, Öztürk Oran’ı İTO’nun yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçti. Oran, yaptığı açıklamada yönetimin devam eden projelerini tamamlayacaklarını ve merhum Başkan İbrahim Çağlar’dan aldıkları bayrağı daha ileri taşıyacaklarını söyledi.

Arya Kadın Yatırım Platformu ağındaki girişimciler, ürünlerini yılbaşı hediyesi olarak sundu

Arya Kadın Yatırım Platformu’nun ‘Yeni Yıl Hediyelerinizi Kadın Girişimcilerden Alın‘ diyerek düzenlediği Arya Alışveriş Festivali’nde kendi ağında yer alan 25 girişimci, Kolektif House’ta stand açarak ürünlerini birbirinden harika yeni yıl hediyelerine dönüştürdü.

Katılımcılar, yeni yıl alışverişini kadın girişimcilerden yaparak hem erkenden yılbaşı alışverişini tamamlayıp hem de kadın girişimcilere destek oldular. Kadın girişimciler 3 saatte toplam 20 bin TL üzerinde satış yaptı.

Arya Kadın Yatırım Platformu’nu girişimcileri desteklediği için tebrik ederiz.

Girişimcilere destek veren melek yatırım ağı İstanbul Startup Angels yatırım aldı

Yüksek etki yaratacak yeni girişimcileri başlangıç aşamasında keşfetmek, girişimcilere mentorluk desteği vermek ve Türkiye’deki potansiyel yatırımcıları geliştirmek amacıyla kurulan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından akredite edilen melek yatırımcı ağı İstanbul Startup Angels, Nexus Ventures ve Hande Enes‘den yatırım aldı. Yatırım tutarı ve değerlemenin açıklanmadığı yatırım süreci Moroğlu Arseven avukatlık ortaklığı ve Arıkan hukuk danışmanlığı tarafından yürütüldü.

Yatırımcılardan Nexus Ventures CEO’su Burak Örücü; “İstanbul Startup Angels’ın, hızlandırma programları, melek yatırım ağı ve kitlesel fonlama platformu sayesinde yatırımcılar için tek platformda farklı alternatifler sunabilmesi ve bununla birlikte girişimciler için tek platformda bütünleşik çözüm önerisi geliştirebiliyor olması yatırım kararımızda etkili olmuştur” şeklinde görüş bildirirken diğer yatırımcı Hande Enes ise; “Türkiye’de gelişen girişimcilik ekosisteminde yaptığı yatırımlar ve çalışmalarıyla önemli bir oyuncu olan İstanbul Startup Angels’in kitlesel fonlama mevzuatı ile birlikte bu konuda da öncü rol olacağına inandığını” belirtti.

2016 Ocak ayından beri aktif yatırım yapan İstanbul Startup Angels bu güne kadar 24 yatırım yaparak Türkiye’nin son yıllarda en çok yatırım yapan melek yatırımcı ağı konumuna gelmiştir. Türkiye’nin ilk dikey hızlandırma programı olan IOT Telco Labs ile tohum aşamasında da yatırım yaparak ekosistemde uçtan uca hizmet verebilen tek melek yatırımcı ağı olma özelliğini taşımaktadır.

İstanbul Startup Angels’in yatırımları arasında; Sinemia, Pubinno, Bagaj, Olev, Voscreen, Mobilmed, Loki, Buy buddy, Park Kolay, 11sight, ACL Teslim, Mobiroller, Anatolian Teknoloji, Most, İyi sahne, Datapare, Smarttaxi, jetract, Instapio, TDS maker, Scoutuium ve Sports and Merits bulunmaktadır.

İstanbul Startup Angels Kurucu ortağı Gülsüm Çıracı; alınan bu yatırımla öncelikli olarak ekiplerine yatırım yapacaklarını, stratejik ortaklıklarla yeni dikey hızlandırma programları açmayı hedeflediklerini ve yatırımcı ile girişimci hizmetlerini daha da çeşitlendirmeyi planladıklarını belirtirken geçtiğimiz ay kanunlaşan sermaye bazlı kitlesel fonlama konusundaki startupfon.com oluşumu ile bölgesel olarak yaygınlaşmayı hedeflediklerini belirtmiştir.

Sermaye bazlı kitlesel fonlama platformu olan Startupfon.com ile küçük yatırımcılar da düşük riskle beraber deneyimli yatırımcılarla yatırım yapma imkanı sağlamaktadır. Girişimciler ise kitlelere ulaşarak kısa sürede fon toplayabilir ve kitleleye kendilerini tanıtabilmektedirler. Şu anda Startupfon.com’da yatırımcılar ilgilerini çeken startuplar ile tanışıp ve takip edebilmektedir. Regülasyonun tamamlanması ardından yatırımcılar online olarak bu startuplara yatırım imkanı bulabilecekler.

İşten çıkarma da girişimciliğin bir parçası

Girişimcilik serüveni dendiğinde akla ilk gelen tutumlu, özgüvenli ve inançlı olmak, iyi bir ekip kurmak, ilk ofisi tutmak gibi şeyler gelir. Ama kaba tabirle ‘kovmak’ da girişimciliğin bir parçası.

İyi işleyen bir sistem, herkesin uyduğu bir şirket kültürü başarıda önemli bir pay sahibi olsa da şirketleri -özellikle de yolun başındaki girişim şirketlerini- başarıya götüren şey iyi bir ekip yani insanlardır. Başta iyi ortaklarla kurduğunuz bir şirkete büyüdükçe yine iyi ekip arkadaşları katabilirseniz işler yolunda demektir. Bu sebeple ekibi büyütmek heyecan verici olduğu kadar kritik de bir süreçtir.

Elbette her zaman doğru kararlar vermek mümkün değil. Siz de zamanla ekibinizde bazı kişilerin uyumsuz kaldığını, yeterince iyi enerji gösteremediğini farkettiğinizde bazen çabuk karar vermeniz gerekebilir. Bu şirkete yeni katılan bir çalışanınızın uyum sağlayamadığını düşünüyorsanız, onunla yollarınızı ayırmakta çok gecikmemiz gerekiyor. Bu aynı zamanda ona başarısız bir süreçle zaman kaybetmeyip yeni ve başarılı bir yol çizmesi için şans tanımak olacaktır.

Ancak bu sadece yeni elemanlar için geçerli değil. Şirkette uzun yıllardır çalışan bir çalışan da enerjisini ve motivasyonunu kaybetmiş ise ona kapıyı göstermek konsunda vakit kaybetmemek gerekiyor. Özellikle duygusal bağların, arkadaşlık ilişkilerinin sizi bu konuda yanlış yönlendirmesine izin vermeyin.

Dolayısıyla bu konuda yapılması gereken en doğru şey, yolunda başında uyumuyla ve enerjisiyle size en uygun ekip arkadaşını seçebilmek. Sizi başarıya götürecek kişiyi bulmak için çok acele etmemelisiniz.

DHL Supply Chain’den Türkiye’ye çifte AR-GE yatırımı

Alman lojistik devi DHL Supply Chain, Türkiye’deki yatırımlarına tam gaz devam ediyor. Şirket 2 yeni Ar-Ge merkezini hayata geçirdi.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen Özel Sektör Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri Zirvesi’nde şirketler hayata geçirdikleri Ar-Ge merkezleriyle ödül ve belge almaya hak kazandı. Zirve’ye 662 Ar-Ge ve 98 tasarım merkezi katılırken, DHL Supply Chain de 2 yeni Ar-Ge merkeziyle Ar-Ge Merkezi belgesini aldı. DHL Supply Chain, dünyanın en gelişmiş işbirlikçi robotlarından biri olan Sawyer’ı da Türkiye’de ilk defa ziyaretçilere tanıtma imkanı buldu.

“Türkiye’ye yatırımlarımız devam edecek”

Orkun Saruhanoğlu

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Orkun Saruhanoğlu şunları söyledi:

“Türkiye lojistik pazarının büyüklüğü 2017 itibariyle 100 milyar dolar olarak açıklandı. Global lojistik pazarının toplam değerinin 7 trilyon dolar olduğunu düşünürsek, ülkemizin bu global pazar içindeki payının yüzde 1,5 seviyesinde kaldığını görebiliriz. Bu pay gittikçe artsa da, cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023 yılı için belirlenen 200 milyar dolarlık pazar büyüklüğü hedefine ulaşmak için daha çok çalışmalı ve Ar-Ge yatırımlarımızı artırmalıyız. Biz DHL Türkiye olarak, bu anlamda pazarı büyütmek için Ar-Ge çalışmalarının çok önemli olduğuna inanıyor ve bu alana yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Ar-Ge merkezlerimiz aracılığıyla dünyada birçok ülkede uyguladığımız yenilikleri Türkiye’ye getirmenin yanı sıra, sıfırdan fikir ve ürün/proje geliştirme konusundaki çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Halihazırda, lisanslı iki farklı lokasyonumuzda hizmet vermeye başlayan Ar-Ge merkezlerimizde 30 mühendisimiz 20 farklı proje üzerinde çalışmalarına devam ediyor. DHL Supply Chain Türkiye olarak, Türkiye’nin global lojistik pazarındaki yerini ve payını artırmak için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

İlk mezunlarını veren Workup, ikinci dönemine seçtiği 6 girişimi açıkladı

İş Bankası’nın ana desteği ile girişimciliğin en önemli merkezlerinden Kolektif House Levent bünyesinde Ömer Erkmen’in baş mentorluğu ve hali hazırda girişimlere yatırımlar yapan ve hızlandırıcı destekler veren Hackquarters ekibinin koordinasyonu ile yürütülen Workup Girişimcilik Programının yeni girişimleri seçildi.

Programa başvurular workup.ist’te yer alan chatbot aracılığıyla alındı ve 2.100’ün üzerinde başvuru geldi. İlk değerlendirmeler sonucunda birebir görüşmeye uygun görülen girişimler, sunum yapmak üzere Kolektif House’a davet edildi.

Workup ekibi, program girişimleri, program mezunları ve mentorların de katıldığı sunum günlerinde, ön elemeyi geçen 20 girişim, faaliyet alanlarını, takımlarını, hedeflerini, çözmeyi planladıkları problemleri ve programdan beklentilerini paylaştılar. Tüm Workup ailesinin katıldığı oylama sonucunda en çok oy alan 6 girişim programa kabul edildi.

Değerlendirme sürecine, program girişimleri, program mezunları ve mentorlar de dahil edilerek çok yönlü bir seçim sonrası yeni adaylar belirlenmiş oldu.

Peki yeni dönem için Workup girişimleri nasıl seçildi?

24 Kasım 2017 tarihinde gerçekleşen ilk Demo Day ile mezun olan girişimlerden Boostfy ve E-Kira’nın kurucu ortakları Buğra Kaan Ayaz ve Berkay Yavuz program mentorları arasına katıldı. Workup programında geçirdikleri 6 aylık süreç boyunca edindikleri bilgi ve deneyimleri yeni girişimler ile paylaşarak Workup kültürünün devam etmesine katkı sağladılar.

Programa seçilen girişimler 6 aylık program süresince alanında uzman kişiler ve banka yöneticilerinden düzenli şekilde mentörlük desteği alarak, iş fikri geliştirme, yalın girişimcilik metotları, araştırma ve müşteri geliştirme, ekip kurma ve yönetme, hukuk, finans ve muhasebe, sunum teknikleri, satış ve pazarlama, devlet hibeleri ve teknik konularda ücretsiz danışmanlık hizmetine erişecekler. Girişimler, aynı zamanda birer Kolektif House üyesi olduğu için, Kolektif House’un sunduğu tüm etkinliklere katılım, ayrıcalıklardan yararlanma ve networking yapma fırsatına da sahip olacaklar. Bunların yanında İş Bankası ve iştirakleri ile iş birliği yapma, müşteri ve geniş iş ortağı ağına erişim imkanına da sahip olacaklar.

Workup Girişimcilik Programı ikinci döneme seçilen 6 yeni girişim:

  • Coingo: Crypto paralardaki olağandışı hareketleri kullanıcılarına haber veren bir chatbot.
  • Pacer: Şirketler için çalışan eğitimlerinin yönetilmesi ve kurumlar için eğitim ve topluluk yönetimi uygulaması.
  • KolayFit: Spor eğitmenleri ile potansiyel müşterileri buluşturan pazaryeri platformu.
  • Leafinbox: Şirketler için e-imza destekli elektronik belge yönetimi platformu.
  • Tarlamvar: İnsanları ağaç sahibi yapan, bu ağacın gelişimini platform üzerinden takip ettikleri ve hasat zamanı kendi ağacının ürünleriyle buluşturan, çiftçiyi kalkındıran sosyal girişim.
  • Glamy: Kullanıcıların birbirlerine kıyafet, ayakkabı veya aksesuar kiralamasını sağlayan P2P pazaryeri platformu.

Çetin Ceviz Girişim Kampı, girişimci olmak isteyenlerin başvurularını bekliyor

İstanbul Teknik Üniversitesi girişimcilik ekosisteminin ilk halkası olan İTÜ GİNOVA Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, girişimci ve yenilikçi fikirlerini ticari bir ürüne dönüştürerek kendi başarı hikâyelerini yazmak isteyen tüm öğrencileri ve yeni mezunları Çetin Ceviz Girişim Kampı’na bekliyor.

Son başvuru: 26 Ocak 2018

Bu sene dördüncüsü düzenlenen Çetin Ceviz Girişim Kampı 2018’in son başvuru tarihi: 26 Ocak 2018.

İTÜ GİNOVA’nın temel hedefi zor sorunlara teknolojik girişimlerle çözüm sağlayacak öğrencilere ve genç mezunlara gelişme ortamı sağlamak. Bu amaçla Çetin Ceviz Girişim Kampı, zor sorunları çözebilmek için farklı uzmanlık alanlarından gelen teknik kapasitesi yüksek takımlara destek sağlıyor.

Katılımcıların girişimcilik dünyasına güçlü bir şekilde adım atmalarını sağlayacak olan kampa seçilen 10 takım, eğitmenlerimizle birlikte 3 haftalık bir eğitime girecektir. Kamp süresince takımlar projelerini ürünleştirmek için yoğun şekilde çalışacaktır.

Kampa kabul edilen tüm ekipler, Google Workshop’a katılım hakkı elde edecek. Kampı ilk iki sırada tamamlayan ekipler, İTÜ Çekirdek Ön Kuluçka’ya kabul edilecek. Çetin Ceviz’in birincisini ise Berlin girişimcilik gezisi bekliyor.

Çetin Ceviz hakkında detaylı bilgiye ve başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.

Adgager: Tüketicilerin pazarlama sektörünü yönlendirdiği platform

Adgager kurucusu Umut Vural ile girişimi üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Adgager kendisini yeni nesil pazarlama platformu olarak konumlandırıyor.

Şimdi Umut’tan Adgager’ı dinleyelim.

İş Bankası, ATLAS Veri Merkezi için 155 milyon dolar yatırım yaptı

Geçtiğimiz hafta katıldığımız basın toplantısında İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, bize yeni gelişmelerden bahsetti.

Dijital dönüşüm yolculuğu kapsamında; bir taraftan müşteriye sunulan hizmetleri ve iş yapış süreçlerini teknolojik gelişmelere adapte eden, bir taraftan da şubelerini buna göre yeniden tasarlayan İş Bankası her yıl teknolojiye 500 milyon TL’lik yatırım yapıyor.

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, İş Bankası Tuzla Teknoloji ve Operasyon Merkezi’nde (TUTOM) düzenlediği basın toplantısında, bankanın dijitalleşme ve teknoloji alanındaki çalışmalarını aktardı. Dijital dönüşüm programını 2014 yılında başlattıklarını, 15 milyon civarında müşterisi bulunan bankada 1.364 şube ve 25 bine yakın çalışan ile hizmet verildiğini, günde ortalama 100 milyon işlemin gerçekleştirildiğini belirten Aran, bilişim teknolojileri alanında yaklaşık 1.600 kişilik bir kadro ile çalıştıklarını söyledi.

Dönüşümü; veri altyapısı, uygulama mimarisi, bilgi teknolojileri ve veri merkezi olmak üzere 4 alanda başlattıklarını ifade eden Aran, şöyle konuştu: “2014 yılından bu yana dönüşüm kapsamında hemen hemen dokunmadığımız veri, uygulama kalmadı. Ülkemizin bankacılık tarihinde teknolojik alanda imza attığı pek çok ilk ile öncü konumunda bulunan bir kurum olarak, müşterilerimizle en yeni ürün ve hizmetleri buluşturmaya devam ediyoruz.”

Atlas Veri Merkezi için 155 milyon dolarlık yatırım yapıldı

İş Bankası tarihinin en büyük dijital altyapı dönüşüm projesi olan Atlas Veri Merkezi ile yine bankanın en büyük ve en önemli dönüşüm projelerinden biri olan TUTOM’u anlatan Aran, 32 bin metrekarelik alana kurulan ve bankayı gelecek yıllarda teknoloji açısından olumlu yönde ayrıştıracak olan Atlas Veri Merkezi ile bankanın kesintisiz, güvenli ve hızlı veri akışı sağlamasının hedeflendiğini söyledi.

Atlas’ın, İş Bankası’nın önümüzdeki 25 yılda öngörülen büyüme ihtiyacını karşılayacak şekilde kurgulandığını vurgulayan Aran, merkezin kesintisiz çalışma kriterlerine göre, en üst seviye olan tam yedekli hata toleransına sahip 4. seviye (Tier IV) sertifikasını Türkiye’de alan ilk ve tek veri merkezi olduğunu söyledi.

Silikon Vadisi’ndeki şirketimiz Kanadalı banka ile anlaştı

Konuşmasında, girişimler ve fintech’ler konusuna da değinen Aran, “kurulduğu günden bu yana girişimcileri destekleyen İş Bankası’nın, bu alandaki vizyonu kapsamında, hız ve esneklikleriyle ayrışan girişimler ve fintech’lerle işbirliği içinde olduğunu söyledi. Girişimleri, fintech’leri yol arkadaşı olarak gördüklerini ifade eden Aran, bu yapıları sermaye anlamında desteklemek için Maxis adlı bir şirket kurduklarını, yakın zamanda TBMM’de kabul edilen kitle fonlamasına ilişkin kanunun da bunun yasal altyapısını oluşturduğunu vurguladı.” dedi.