Uber Eats ve Serve Robotics, sürekli gelişen yemek dağıtım endüstrisini dönüştürmeye yönelik bir hamleyle, 2026’dan itibaren Amerika Birleşik Devletleri’ndeki büyük şehirlerde robot yemek dağıtım hizmetlerini uygulamaya koyma planlarını resmen duyurdu. Bu ortak girişim, yemek pişirme yönteminde devrim yaratmayı hedefliyor.
Uber’in işinden ayrılan bağımsız bir şirket olan Serve Robotics, hassas yol planlaması için gelişmiş yapay zeka teknolojisiyle çalışan dört tekerlekli bir robot geliştirdi. Yaklaşık 40 kilometrelik pil ömrüyle bu robotlar, 23 kilograma kadar olan paketleri taşıyarak çok çeşitli teslimat ihtiyaçlarını etkili bir şekilde karşılayabiliyor. Her robot, günlük olarak birden fazla siparişi yöneterek hızlı ve güvenilir hizmet sağlama yeteneğine sahip oluyor.
Uber, 2040 yılına kadar sıfır karbon emisyonlu bir teslimat platformuna ulaşma taahhüdünde bulundu ve robot teslimatlarının entegrasyonu bu misyonda çok önemli bir rol oynuyor. Hizmetin bir parçası olarak, Uber Eats müşterileri yakında yemekleri için robot teslimatı seçeneğine sahip olacak. Robot belirtilen varış noktasına ulaştığında, müşteri bir şifre girerek siparişini güvenli bir şekilde alabilir ve kesintisiz ve güvenli bir deneyim sağlıyor.
Robot gıda dağıtım hizmetlerinin saha testi, Kaliforniya’da çoktan başladı ve tam otomatik bir dağıtım sistemine doğru yolculukta önemli bir kilometre taşını işaret ediyor. Uber, bu başarıya dayanarak Serve Robotics ile ortaklığını 2026’da ek şehirleri içerecek şekilde genişletmeyi planlıyor. San Jose, California, Dallas, Texas ve Vancouver, Kanada, 2.000’e kadar teslimat robotunun çalıştırılması bekleniyor.
Robot yemek dağıtım hizmetlerinin tanıtımı büyük umut vaat etse de, bu robotların kentsel ortamlarda karşılaşabileceği çeşitli potansiyel zorluklar bulunuyor. Önemli sorunlardan biri de, karmaşık şehir sokaklarında ve kalabalık kaldırımlarda gezinmek oluyor.
Robotların trafik kurallarına uyarak yayalar, bisikletçiler ve araçlar gibi çeşitli engellerin üzerinden güvenli bir şekilde geçmesi gerekiyor. Bununla beraber yüksek binaların ve karmaşık adreslerin olduğu yoğun nüfuslu alanlarda zor olabilecek belirli teslimat konumlarını doğru bir şekilde tanımlamaları ve bunlara ulaşmaları gerekiyor.