Platformumuz içerisinde zaman zaman konuk yazarların içeriklerini de yayınlayacağız. Sosyal Ağlar Tarihi kitabı yazarı Buğra Ayan, ‘Semantik Devlet’e Doğru’ başlıklı yazısıyla egirişim’de.
İnternet bir çok denklemi büyük bir süratle değiştiriyor. 2000’li yılların başlarında “İnternet sizin için nedir?” sorusuna neredeyse hiç kimse “Sosyal Medya” cevabını veremezken bugün “Sosyal Medya” en favori cevaplardan biri.
Sosyal ağlar 2006 yılında ‘Arkadaşını bul’ sloganıyla başladığı serüvenine bugünlerde kişilerin hayatlarından alabilecekleri tüm veriyi alma iddiasıyla devam ediyor. Facebook sizin tüm anlarınızı, Twitter aklınızdan geçen tüm fikirleri , Instagram yakaladığınız en iyi kareleri, Youtube ise kaydedilmeye değer tüm anları istiyor.
Bugün insanlığın çoğu için Facebook’a giriş yapılamaması uluslar arası bir savaştan çok daha büyük bir sorun olabiliyor. Çünkü birey kendini sosyal ağlar üzerinden rahatça ifade edebiliyor. Bunu ifade edebileceği alternatif bir mekan neredeyse yok.
İnternetin ikinci aşaması olan Web 2.0 ile beraber bir çok kavram gelişti. Twitter diplomasisi, e-devlet , e-okul , çevrimiçi devasa açık kurslar (mooc) bunlardan sadece bir kaçı. Siyasilerden devletlere, sağlık sektöründen eğitim camiasına kadar tüm alanlar ilk başlarda direnselerde ilerleyen yıllarda bu yeni duruma göre yeniden konumlanmak zorunda kaldı.
Bilginin kitlelere daha hızlı ulaşması yeni bir şeffaflık anlayışı getirdi. Twitter’dan bir milletvekilinin seçmeniyle, bir sanatçının hayranı ile diyaloguna denk geldik. Markaların müşterilerin kızgınlıklarına tahammül etmeleri gerektiğine canlı tanık olduk. Twitter cevaplanamayan Tweet gibi bir seçenek koymadı. Her düşünceye bir cevap verilebileceğinin altını çizdi.
Facebook’un bu konudaki müdahalesi ise çok daha sertti. Ünvanınız her ne olursa olsun siteye giriş yaptığınızda bu ünvanları kapıda bırakmanız gerektiğini, ne kadar çok paranız olsa dahi 5.000 kişilik arkadaş limiti başta olmak üzere sitedeki bir çok temel değiştirmeyeceğini söyleyerek insanlar arasındaki hiyerarşinin karşısında olduğunu derinden de olsa belirtti. Bu açıdan bakıldığında Facebook; bugün bir sosyal ağın ötesinde, tüketim toplumunun doğurduğu kimlik bunalımında can çekişen birey için, narkoz görevi gören dijital bir sakinleştirici oldu. Belki de süper güçlerin bir öfke yönetim programı.
Evet. İnternet bugünlerde bir ‘Sosyal Ağ Çağı‘ içinden geçiyor fakat ya bir sonraki evre nasıl olacak ? 2000’li yılların başında sosyal ağlar nasıl bir bilinmeyenden ibaretse bugün içinde internetin geleceği olarak görülen Anlamsal Ağ (Semantik Web) diğer bir ismiyle Web 3.0 bir çok bilinmeyene sahip bir denklem.
Anlamsal ağ bir çok teknik açıklama yapılabilir, fakat basitçe ‘Kişiye özel İnternet‘ diyebiliriz. Yapay zekanın daha güçlü bir şekilde kullanıldığı bu yeni ağ modelinin tam olarak ne zaman internet endüstrisine kazandırılacağı, kırılma noktasının hangi projeler olacağını kesin olarak söylemek mümkün değil. Fakat bilinen şu ki, büyük bir hızla bu ağa doğru gidiyoruz. İnternet gün geçtikçe insanlığın yeni sorular sormasına olanak tanıyor. Bu soruları sordukça bugün sahip olduğumuz sistemlerin ne kadar daha fazla geliştirilebileceğini görebiliyoruz.
Buna hepimizin kullandığı bir arama motoru olan Google üzerinden örnek verebiliriz. Google’da “karın ağrısına ne iyi gelir” diye bir arama yaptığımızda bize 479.000 sonuç geliyor. Hepimiz biliyoruz ki kimse bu 479.000 sonucun tamamına bakmayacak. Orada 479.000 değil 47 bin sonuç olsa da bizim için bir şey değişmeyecek. Google bunun yerine benim bulunduğum konumu görüp, benzer konumdan karın ağrısı ile ilgili yakın zamanlarda yapılan aramaları tarayıp, bunu sulardaki sorunlarla veya soğuk ile ilişkilendirip muhtemel çözüm önerilerini daha akıllıca ortaya koyabilirdi. Buna hava durumu, su kalitesi gibi onlarca etkeni de katabilirdi. İşte anlamlandırılmış ağ çağında bunlar sıradanlaşan özellikler olabilecek.
Google örneğinde dikkat etmemiz gereken önemli noktalardan biri ise şu. Tıpkı sosyal medyanın önemli bir parçası olduğu Web 2.0 internet yoluyla nasıl toplumsal dönüşümler yaptıysa Web 3.0’da da benzer bir senaryo bizi bekliyor. Hint asıllı düşünür Jiddu Krishnamurti’nin “Anlamak değişimdir.” şeklinde ifade ettiği mottosu internetin geleceğinde sıklıkla karşımıza çıkacak bir durum olarak görülüyor. Anlamlandırılan veri, anlamlandırılmış sistemleri ortaya koyacak. Anlamlandırılmış sistemler ise toplumda gerek sosyolojik gerek ekonomik olaylara bakışındaki değişimleri körükleyecek.
Dolayısıyla bahsi gelecekte veriyi yöneten kurulacak sistemleri de yönetecek. En çok veriye sahip olan aktörlerden biri olan devletler de bugün e-devlet, m-devlet gibi sistemler geliştirirken bu dönemde “Semantik Devlet” fikri üzerine yoğunlaşmak zorunda kalabilecekler. Geleceğin internetinin sloganı kişiye özel internet olurken, semantik devletin sloganı ise “Kişiye özel devlet” olmak durumunda kalabilecek.
Semantik Devlet vatandaşının yaşadığı yerdeki hava durumunu kontrol ederek, kişinin sağlık durumunda olabilecek değişimlerle ilgili önceden vatandaşını uyarabilecek. İş arayan vatandaşlar ile çalışan arayan iş verenleri ısı haritaları üzerinden anlık olarak takip ederek bilgilendirme mesajı ile vatandaşa özel yönlendirme yapabilecek. Benzeri yüzlerce uygulamanın olacağı bu dönemde tıpkı web 2.0’ın devletler ve şirketler için getirdiği şeffaflık,sorgulanabilirlik gibi olgulara çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkacak.
Bunun paralelinde ise devasa bir problem haline dönüşen gizlilik ve güvenlik sorunu gelecek. Bilgisayar korsanları artık Facebook hesabını değil, sağlık haritanızın tüketim alışkanlıklarınızla ilişkisini hackleyebilecek. Bir ülkenin vatandaşlarının ağrı kesici kullanım haritası derin internet üzerinden satışa çıkarılabilecek.
Tıpkı Web 2.0’a geçerken yaşadığımız sancılar gibi Web 3.0 da dikensiz gül bahçesi olarak insanlığın karşısına gelmeyecek. Fakat kesin olarak görülen gerçek şu ki; semantik gelişime ayak uyduramayan gerek markalar, gerek kurumlar büyük krizler yaşayabilecek. Kimileri bu krizleri atlatacak kimileriyse atlatamayacak.
Bugünden internetin geleceğine yani kendi geleceğimize bakmak ve “Semantik Web” üzerine senaryolar üretmek geleceğin güçlü internet aktörleri arasında olmak için önemli.