Z kuşağının çalışacağı işlerin yüzde 65’i, şu anda dünyada var olmayan işler

Dijitalleşme süreci gittikçe hızlanırken, ManpowerGroup’un Yetenek Devrimi araştırmasına katılan işverenlerin %83’ü önümüzdeki iki yılda çalışan sayısının aynı kalacağını veya artacağını düşünüyor.[i] Teknolojik gelişmeler yeni iş imkânları yaratırken, yeni mesleklerde tutunmak için yeni beceriler edinmek ve bu becerileri daha sık kullanmak ve güncellemek gerekecek.

ManpowerGroup tarafından yapılan ve 43 ülkeden 18.000 işverenin katıldığı Yetenek Devrimi (The Skills Revolution) araştırmasına göre istihdam piyasasının geleceği parlak görünüyor. Araştırmaya göre, her beş işverenden biri (%19), geleceğin iş dünyasına adapte olunabildiği takdirde teknolojik gelişmelerin iş imkânlarını artıracağını, her 10 işverenden altısı (%64) ise çalışan adaylarının doğru becerilere sahip olması ve öğrenmeye, uygulamaya ve adaptasyona hazır olması halinde çalışan sayısını aynı tutacağını ya da artıracağını belirtiyor. İşverenlerin %90’dan fazlası ise önümüzdeki iki sene içinde işletmelerinin dijitalleşme trendinden etkileneceğini düşünüyor.

Yetenek devrimi çağında kurumlar ve çalışanlarını hızlı bir dönüşüm bekliyor

Yeni teknolojiler çalışanlar ve kurumların çok daha gelişmiş uzmanlıklara sahip olmasını gerektirecek. Bugüne kadar iş dünyasının geleceğini tahmin etmek adına çok şey söylendi: daha çok/az iş imkânı, daha farklı iş imkanları ve hatta sıfır iş. 2016’da McKinsey tarafından yapılan bir araştırma, bugün insanların ücret karşılığında yaptığı işlerin %45’i teknoloji sayesinde makinalar tarafından otomatik olarak yapılabileceğini ortaya koydu[ii]. Bu ilk bakışta yakın gelecekte insanlığı işsizlik günlerinin beklediğine işaret ediyor gibi görünse de durum pek de böyle değil. İstihdam piyasası daha önce de pek çok evrime şahit oldu. Örneğin daktilocular yerini sözcük işlemci programlarına, veznedarlar müşteri temsilcilerine bıraktı. İş imkânlarının değişmesi, dönüşmesi, bozulması ve yeniden şekillenmesi yeni bir olgu değil. Şimdiki tek fark ihtiyaç duyulan becerilerin değişme hızının gelmiş geçmiş en yüksek seviyede olması ve değişimin baş döndüren bir hızla gerçekleşmesi. Dijitalleşme çağında, belki de henüz adı bile duyulmamış işlerde kalıcı olmak için hızla yeni beceriler edinmek ve bu becerileri daha sık kullanmak gerekecek. Yetenek Devrimi çağında beceri ve yetenek şimdiye kadar olduğundan daha da değerli olacak. Z neslinin sahip olacağı mesleklerin %65’i ise henüz dünya üzerinde olmayan meslekler olacak.

Dijitalleşme işsizlik değil, daha yüksek istihdam olanağı getirecek

ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Reha Hatipoğlu araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “Dijitalleşme ve teknolojideki gelişmeler hayatın her evresini etkilerken, mutlaka iş dünyasını da etkilemesi bekleniyordu, The Skills Revolution araştırması da bize bu durumu kanıtlamış oldu. Genel kanı dijitalleşmenin ve teknolojideki gelişmelerin işsizliği tetikleyeceği ve insanların işlerini kaybedeceği yönündeydi. Raporumuz ise bunun tam tersine bir beklenti ortaya koyuyor. Özellikle kısa vadede Türkiye dahil birçok ülkede bırakın işsizlik yaratmasını, yeni iş alanları çıkartacağını gösteriyor. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz Yetenek Devrimi çağında, bir işte kalıcı olmak ve bir çalışan olarak değerini korumak için öğrenme isteği ve yetisine sahip olmak en büyük güç olacak. Artık doğru becerilere sahip olanlarla geride kalma riski taşıyanlar arasındaki açığı kapatmak için derhal harekete geçerek çalışanları geliştirmek için adım atma zamanı.”

Türkiye, dijitalleşmeyle yeni iş fırsatlarının doğacağı ülkeler arasında

Reha Hatipoğlu, bu dönüşümde Türkiye’nin alacağı konum hakkında şunları söyledi: “Türkiye bu alana hala yeterince yatırım yapmamış ve hem yetenek hem de yatırım bazında açıklarımız olsa da, ülkemizde BT ve bilişim sektöründe istihdam artışı olması yönünde önemli bir beklenti var. Bu alanda gidecek çok yolumuz olduğu için bilişim sektöründe çalışan/çalışacak kişiler için önemli fırsatlar çıkacaktır. Türkiye’deki işverenler ikinci sırada üretim sektörünü zikrediyor. Üretimde de teknolojik gelişmelerin olumlu bir yansıması olacak. Özellikle küçük ve orta ölçekli firmaların ağırlıklı olduğu bir ortamda gerçekten fark yaratabilecek bir dönüşümden bahsediyoruz. Küçük ve orta ölçekli firmalar, teknolojiye doğru yatırımı yaparsa çok verimli sonuçlar elde edebilir. Ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletmeler teknolojiyi çok fazla kullanmıyor. Kullanırlarsa hem üretkenliklerini hem verimliliklerini artıracaklar. Bu yatırımlar ayrıca yeni istihdam olanakları anlamına gelecek.”

Firmalar ve çalışanları bekleyen en büyük zorluk adaptasyon

Reha Hatipoğlu, bu dönüşümün getireceği zorlukları ise şöyle özetledi: “Raporda da belirtildiği gibi özellikle Z kuşağının çalışacağı işlerin yüzde 65’i, şu anda dünyada var olmayan işler. Dünyada var olmayan bir iş konusunda eğitim planlayamazsınız. Ancak kişilerin adaptasyon yeteneklerini ve öğrenme yetilerini geliştirmek yönünde bir eğitim planlayabilirsiniz. Ezberci değil araştırmacı ve öğrenmeye açık kişilere ihtiyacımız var. Eğitim sistemimiz bunu desteklemese de gençler, tekniğin yanı sıra sosyal beceri alanlarında da kendilerini geliştirmeli, her zaman yeni şeyler öğrenmeye açık olmalı ve kendini eğitmeli. Bu yetkinliği kazanan gençler yeni işlere çok çabuk adapte olup kolayca öğrenebilir. Ancak adaptasyonda sorun yaşayan kişiler iş dünyasında tutunmakta zorluk yaşayacaktır. Türkiye’deki ve dünyadaki birçok firma kendisini bu noktada hazır görmüyor ve bir hazırlık ihtiyacı var.”

Türkiye’deki yetenek açığı tersine beyin göçüne neden olabilir

Reha Hatipoğlu Türkiye’nin bu adaptasyon sürecinde yaşayabileceği sorunların altını çizdi: “ManpowerGroup’un her yıl global çapta gerçekleştirdiği bir Yetenek Açığı araştırması var. Bu araştırmada, dünyanın en büyük sıkıntılarından birisinin yetenekli iş gücü bulamamak olduğunu görüyoruz. Çağımızda artık yetenek de mobilize oldu. Doğru yeteneklere sahipseniz dünyanın pek çok yerinde rahatça iş bulabiliyorsunuz. Transferler de daha hızlı gerçekleşmeye başladı. Türkiye özelinde baktığınız zaman bu iki yönlü etki edebilir. Birincisi, beyin göçü de yaşanabilir. Kendini geliştiren ve öğrenme yetisini artıran kişiler yurt dışında mutlaka değer göreceklerdir. Fakat Türkiye’deki eğitim sistemi yapısal olarak değiştirilmediği takdirde, ezberciliğe dayalı bir ortamda yetişen gençler kendilerini bu değişikliklere tam olarak adapte edemeyebilirler. Bu da tersine beyin göçüne neden olabilir ve Türkiye’deki işverenler yurt dışından yeni çalışanlar almak durumunda kalabilir.”

Güncel İçerikler